I- övünmesi, Çok İyi Arapça Bildiği İddiası: 3 Iı- hz. Muhammed'i Şehvetperestlîkle Suçlaması 4


Gerçekten Peygamber'e Büyü Yapıldı Mı?



Yüklə 0,85 Mb.
səhifə25/33
tarix04.01.2019
ölçüsü0,85 Mb.
#90132
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   33

Gerçekten Peygamber'e Büyü Yapıldı Mı?

Bir rivayete göre Cebrail Aleyhissclâm, Peygamber (s.a.v.)e ge­lip: "Cinden bir 'ifrit sana tuzak kurabilir. Onun için yatağına girerken iki 'Kul e'ûzu bi rabbi...' sûresini oku" demiş; diğer bir rivayete göre de bu sûre, nazar değmesine afsun olarak indirilmiştir. Sâ'îd ibn el-Müseyyib'in şöyle dediği rivayet edilir: "Kureyş: 'Geliniz, aç duralım, (yâni oruç tutalım) da, Muhammcd'e göz değdirelim' dediler. Öyle ya­pıp Pcygambcr'e geldiler; 'Senin pazun ne kadar güçlü, sırtın ne kadar pek, yüzün ne kadar güzel!' dediler. Yüce Allah, Mu'avvizât'ı indir­di152

Bu rivayetlerin, sûrelerin inmesinden çok sonra ortaya atıldığı bellidir. Müfessirlerin çoğunluğunun yazdıkları bir rivayete göre de Medine'de yahudi Lebîd ibn el-A'sam'ın kendisi ve kızları on bir dü­ğüm bağlayıp bunlara üfleyerek Peygamber(s.a.v.)e büyü yapmışlar. Sûre bu münâsebetle inmiş. İlk rivayetlerden sûrenin Mekke'de, bu son rivayetten de Medine'de indiği anlaşılır. Medine'de Velîd ibn el- A'sam adlı kişinin, kızlanyle beraber Peygamber'e büyü yaptığı rivayet edilir.

Bu rivayete göre Cebrail'in haber verdiği büyü olayı üzerine Pey­gamber, adam gönderip bir kuyuya atılmış olan düğümleri getirtmiş, onları çözünce Allah'ın Elçisi, bağdan çözülmüş gibi ayağa kalkmış, fakat bunu o yahudiye haber vermemiş ve onun yüzünü de görmemiş­tir. Bu rivayeti İbn Hanbel Zeyd ibn Erkam'den, Nesâ'î de Ebû Mu'âviye Muhammed ibn Hâzim ed-Darîr'den çıkarmıştır.

Buharî'nin, Hz. 'Âişc'den çıkardığı rivayette Lebîd yahudi değil, yahudilerin andhsı olan Zurayk oğullarından münafık bir adamdır. Bu 1 rivayet şöyledir:

'"Âişe (r.a.) şöyle dedi: Peygamber (s. a. v.)e büyü yapıldı. Büyü­nün etkisiyle Peygamber, kadınlara varmadığı halde vardığını sanıyor­du. -Süfyan, bu şekilde büyü, en keskin büyüdür, demiş.- Ve bana de­di ki:

- 'Âişe, bilir misin Allah açıklamasını istediğim bir şeyi bana açıkladı. Bana iki adam geldi, biri başucumda, öleki ayak ucumda oturdu. Baş ucumda oturan, ötekine:

- Bu adamın nesi var? dedi. Ölckİ:

- Matüb'dur, dedi.

- Ona kim tıb etli, dedi.

- Yahudilerin andhsı Zurayk Oğullarından Lebîd ibn A'sam. -Bu adam münafık idi.-

- Neye büyü yaptı? dedi.

- Bir tarak ve muşat(tarağa gelen kıllar)a yaptı, dedi.

- Nerede o büyü? dedi.

- Zervân (Müslim'in rivayetinde Zî Ervân) kuyusunda, bir taşın altında, erkek hurma salkımının kabuğundadir, dedi.

Peygamber (s.a.v.) o kuyuya gitti, büyüyü çıkarttı:

- işte bana gösterilen kuyu budur,

Suyu kına gibi kırmızı, hurmasının başları da şeytan başlan gibi idi. Ben kendisine:

- Yâ Rcsûlâllah onu söksen, dağıtsan (başka rivayette yaksan) iyi olmaz mı? dedim.

- Hayır, dedi. Allah beni sağlığa kavuşturdu. Başkalarına kötülük dokunmasını istemem."153

İsa ibn Yûnus, Ebû Hamza Encs ibn lyâd, Ebû Üsâme ve Yahya el-Kattân'ın rivayetlerinde "büyünün etkisiyle Peygamber, yapmadığı bir şeyi yaptığını sanıyordu" deniliyor ve Peygamber'in kuyuyu kapat­tırdığı anlatılıyor.154 Müslim'in, Hammâd ibn Üsâme ve 'Abdullah ibn Numcyr'dcn, Ahmcd'in de: 'Affân'dan, -Vchb'dcn-.Hişâm'dan, baba­sından, 'Âişe'den rivayet etliğine göre: "Peygambcr(s.a.v.) altı ay, (ka­dınlara) varmadığı halde vardığını sanır vaziyetle kalmış.155 Sa'lcbî'nin tefsirinde İbn 'Abbâs'lan ve 'Âişc'den çıkardığı rivhayete göre de: "Bİr yahudi çocuğu, Allah'ın Resulü (s.a.v.)e hizmet ediyor­muş. Yahudiler ona sızmışlar, onu kandırmışlar; bu çocuk, Peygam­ber'in başından tarağına çıkan telleri ve tarağının birkaç dişini alarak yahudilerc vermiş; yahudilerden İbn A'sam adlı biri bu malzemelere , büyü yapıp bunları Zurayk Oğullarının Zcrvan adlı kuyusuna gizle­miş. Allah'ın Elçisi hastalanmış, başının saçları dağılmış, altı ay kadın­larına varamadığı halde vardığım sanmış, erimeğe başlamış, fakat ne yü/.dcn böyle olduğunu bilmiyormuş. İki melek gelmiş, yukarıda anla­tıldığı gibi kendisine büyü yapıldığını söylemiş. Allah'ın Elçisi, adam gönderip kuyuya saklanan büyüyü çıkarttırmış, bakmışlar ki Peygam­ber'in başının tarakta kalan kılları, tarağının dişleri ve üzerinde iğne saplı oniki düğüm bulunan bir barsak kirişi var, Allah bu iki sûreyi in­dirmiş. Peygamber her âyet okudukça bir düğüm çözülmüş, kendisi rahatlık hissetmiş, son düğüm çözülünce bağından çözülmüş gibi olup ayağa kalkmış, Cebrail şöyle demeğe başlamış: "Allah'ın adiyle seni, sana eziyet veren her şeyden, hasedciden ve gözden afsunlarım. Allah sana şifa versin."

- Yâ Resûlâllah, şu habisi tutup öldürmeyelim mi? demişler. Al­lah'ın Elçisi:

- Allah beni sağlığa kavuşturdu, başkalarına kötülüğünün dokun­masını istemem, demiş."

Bu son rivayetten sonra Ibn Kesîr, Sa'lebî'nin bu rivayetinin se-nedsiz olduğunu, bunda garabet ve bazı yerlerinde çok nekâret bulun­duğunu söylüyor.156

Aslında yalnız Sa'lebî'nin bu senedsîz rivayeti değil, bu konudaki senedü rivayetler de birbirini tutmaz, çelişkilerle doludur. Bu rivayetlerin hiçbiri sûrenin iniş sebebi olamaz. Çünkü sûre Medine'de değil, Mekke'de inmiştir. Hasan, 'Atâ', 'İkrime, Câbir ve Kureyb'in de Ibn Abbâs'tan rivayetine göre sûre Mekkîdir. Salih, Katâde ve bir gru-pun da Ibn 'Abbâs'tan rivayetine göre sûre Medcnîdir.157 Fakat sûrenin Mckkî olduğu rivayeti daha doğrudur, tbn Cezzî de sûrenin, Mekke'de Fil Sûresinden sonra indiğini söylemiştir,158

Kaldı ki âyetler yalnız büyücülerle ilgili değildir. Karanlıktan, ha-scdcilcrden, her türlü yaratıkların şerrinden Allah'a sığınmayı emret­mektedir. Bundan sonra gelen "Nâs" sûresinde de insanlara kötülük aşılayan, onları kötü yollara sürmeğe çalışan insan vecin vcsvesccile-rinden Allah'a sığınmak emredilmcktedir. Bütün rivayetler, Fclak ile Nâs Sûrelerinin beraber indiğini söylemektedir. Cin ve insan vesveseçilerinden Allah'a sığınmayı emreden Nâs Sûresinin bu rivayetlerde anlatılan büyü olayıyle bir ilgisi yoktur.

Bu, özellikle Mekke'de müslümanlan kandırıp Islâmdan döndür­meğe çalışan Mekke müşriklerinin telkinlerine, fiskoslarına işarettir. Orada bir avuç müslüman, bir yandan her biri birer şeytan gibi kendi­lerini dinlerinden döndürmek için kandırmağa çalışan müşrik insanla­rın, bir yandan da görünmez cin şeytanlarının kötü vesvese ve telkinle­riyle karşı karşıya idiler. Onun için Nâs Sûresinde müslümanlara cin ve insan şeytanlarının vesveselerinden Allah'a sığınmaları emredil-mektedir. Bu, Mekke şartlarında bir yandan müşrik telkinleri, bir yan­dan da görünmez şeytan vesveselerinin tesiri altında kalan bazı müslü-manlann durumlarını yansıtmaktadır: "Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbir­lerine yaldızlı sözler fısıldarlar..."159 âyeti, insan ve cin şeytanlarının, insanlara kötü düşünceler aşıladıklarını bildirmekle, "Ne zaman şey­tandan bir kötü düşünce seni dünüklerse Allah'a sığın..."160 âyeti de bu gibi telkinlerden Allah'a sığınmayı emretmektedir. Bu âyetlerin hepsi Mekke şartlarında inmiştir.

Ayrıca bu rivayetler çelişkilerle doludur. Çünkü birinde büyü ya­pan Lebîd'İn yahudî, ötekinde yahudilerin andlısı bir münafık olduğu; bîr başkasında ise Pcygambcr'c hizmet eden bir yahudi çocuğunun, Pcygambcr'in tarağmdaki kılları ve tarağının dişlerini alıp yahudilere verdiği, yahudilerin de bunları Lcbîd'e verdiği anlatılır.

Hazrctİ Pcygamber'e hangi yahudi çocuğu, ne zaman hizmet et­miştir? Gayet ihtiyatlı hareket eden, kendisine gelen Ibranicc mektup­ları dahi güvenmediğinden dolayı yahûdifere okutmamak için Zcyd ibn Sâbit'e îbraniceyi öğrenmesini emreden Peygamber (s.a.v.) bir ya­hudi çocuğunu nasıl harîm-i istemine alır? Ona hizmet edecek pek çok müslüman evlâdı varken -ki bunlardan biri de Enes ibn Mâlik'tir- Yahudi çocuğunun hizmetine ne gerek vardır? Tarihte Peygamber'e hiz­met eden bir yahudi çocuğu bilinmediği gibi, Peygamber'in altı ay hasta yattığı, hâşâ ne yaptığını bilmez bir şaşkınlık içine düştüğü de bilinmemektedir. Bu rivayetlerin, büyü ve nazarın etkisini destekle­mek ve insanları bunlardan korkutmak amaciyle ortaya atıldığında Şüphe yoktur. Verilmek istenen temel düşünce şudur: Büyü ve nazar Peygamber'e bile tesir etmiştir. Onun için bunlardan sakınmak lâzımdır.

Allah: "Allak seni insanlardan korur" sözüyle Peygamberini in­sanların zararlarından, şerlerinden koruyacağını va'dctmişlir. Peygam­ber (s.a.v.) eğer yapılan büyünün etkisinde kalıp, yapmadığını yaptı, yaptığını yapmadı zannedecek kadar bir aklî denge bozukluğuna uğ­rarsa ne onun masumluğu, ne de vahiylerin korunma garantisi kalır. Peygamber (s.a.v.) böyle kusurlardan uzak, münezzehtir.

Peygamber'e büyü yapıldığı iddiası, Kur'ân'ın anlatımına tama­men aykırıdır. Çünkü Kur'ân, Peygamber'e büyülenmiş diyenleri "zâlimler" diye nitelendirmektedir:

"Q zâlimlerin, 'Siz, büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz!' dedikle­rini biliyoruz. Bak, senin hakkında nasıl benzetmeler yaptılar (Pey­gamber'e büyücü, şâir, kâhin, cinli diyerek) doğru yoldan saptılar. Artık yola gelemezler!" (Isrâ: '47)

"O zâlimler; 'Siz, sadece büyülü bir adama uyuyorsunuz' dediler. Bak, senin hakkında nasıl benzetmeler yaptılar da saptılar; artık yola gelemezler." (Furkan: 8-9)

Şimdi Peygamber'e büyülü diyen kimseler zâlim olduklarına göre Peygamber'e büyü yapıldığı hakkındaki bu rivayetlerin hepsi zâlimlerin anlatımıdır. Bunu çıkarıp uydurdukları sened zinciriyle Peygamber'in güzîde bir sahâbîsinc dayandıranlar, müslüman görünse­ler de, gerçekte Peygamber düşmanı yalancılardır. Bir müslüman, Kur'ân'a tamamen ters olan, Peygamber'in korunmuşluğunu dinamitle­yen bu yalanlara nasıl inanır?

Bilginlerin anlatımına göre büyü, cinlerin etkisiyle olur. Büyücü yaptığı tılsımlarla kötü cinleri etkisi altına alıp, büyülemek istediği ki-dye kötülük yaptırır, akimi çeldirir, sağlığını bozar ve benzeri kötü iş­ler yapar. Yani büyünün kötü etkisini yapan, cinlerdir. Büyülü kişi, cinlerin etkisi altına girer. Isrâ sûresinin 47, Furkân Sûresinin 8-9. âyetleri Peygamber'in büyülü olmadığını, ona büyü yapılmadığını, onun bu tür iftiralardan berî olduğunu belirttiği gibi, Peyğamber'in asla cinli olmadığını, cinnin etkisi altına girmediğini bildiren birçok âyet de bu büyü yaJanını reddetmektedir:

"Sen öğüt ver, Rabbinin nimeti sayesinde sen, ne kâhinsin, ne de cinli. Senin okuduğun Zikir, âlemlere öğüttür." (Tûr: 29-30).

"Rabbinin nimeti sayesinde sen cinlenmiş değilsin." (Kalem: 2)

"Arkadaşınız cinli değildir." (Tekvîr: 22)

Felâk sûresi, genci olarak ona her türlü kötülüklerden Allah'a sı­ğınmayı, yegâne kudret sahibinin Allah olduğunu, O'ndan başka koru­yucu olmadığını telkin etmekte ve ona nasıl duâ yapılması gerekliğini öğretmektedir. Yoksa o, zaten bu âyetler inmeden önce de yalnız Al­lah'a sığınıyor, korumayı, güvenceyi yalnız O'ndan bekliyordu. Her zaman, Özellikle bîr rahatsızlık hissettiği zamanlarda Mu'âvvizât'i (Ihlâs, Fclak ve Nâs Sûrelerini) okuyup, yüzüne, başına, bedenine sü­rerdi. 161


Yüklə 0,85 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   33




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin