B-İslâmda Kadın:
islâm, kadını horlandığı mevkiden alıp yükseltmiş, erkekle aynı düzeye getirmiştir. Toplumun yanlış anlayışını değiştirerek kız çocuğunun da erkek gibi Allah'ın lûtfu olduğunu, Allah'ın, dilediğine kız, dilediğine erkek çocuk vereceğini söylemiştir: "Göklerin ve yerin sahibi Allah'tır. O, dilediğini yaratır. Dilediğine kızlar, dilediğine erkekler bahşeder. Yahut onları çifı çift yapar: Hem erkek, hem dişi verir. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.."29
Islâmdan Önce yalnız cariyeler değil, hür kadınlar dahi miras yoluyla varislere intikal ederdi. Adam öldüğü zaman başka kadından doğmuş oğlu veya akrabası, ölenin karısının üzerine elbisesini atar; "Malına varis olduğum gibi karısına da varis olurum" derdi. Böylece kadın ona kalır, dilerse onu başka biriyle evlendirip karşılığında para alırdı, dilerse kendisi onunla evlenirdi. Kadının isleyip islememesi Önemli değildi, işte İslâm, kadının böyle mal gibi elden ele geçmesini yasaklamıştır. Yüce Allah, Nisa Suresinin 19 ncu âyetinde şöyle buyurur:
"Ey inananlar, (akrabanızın) kadınlar(m)a zorla vâris olmanız size helâl değildir. Onlara verdiğiniz saçının bir kısmını geri almak için onları sıkıştırmayınız.' Şayet açık fuhuş yaparlarsa başka. Onlarla iyi geçininiz."
Bazı insanlar, vasisi bulundukları yetim kızların mallarını ele geçirmek için onlarla evlenir, ama gerçekte onlardan hoşlanmazlardı. Sırf malın başkasına geçmesini önlemek için böyle yaparlardı. Evlendikten sonra da hayatı o yetimlere zindan ederlerdi, işte Nisa Suresinin ikinci ve üçüncü âyetleri, yetimlerin mallarını yemeyi, mallarına konmak için onlarla evlenmeyi yasaklamış: "Yetîrn kızlarla evlendiğiniz zaman onlara karşı adaletle davranmayacağınızdan korkarsanız, başka kadınlarla evleniniz!" buyurmuştur. 30
C-Çok Kadınla Evlenme Sorunu:
Islâmın, birden fazla kadınla evlenmeye müsaade edişi, en çok eleştirilen konulardan biridir. Evvelâ şunu belirtmek lâzımdır ki bu tenkiller yersiz ve haksızdır. Çünkü islâm, mutlaka fazla kadınla evlenmeyi emretmemiş, sadece buna müsaade etmiştir. Esasen şöyle demek daha doğru olur. islâm, o zamana kadar dünyanın hemen her kesiminde uygulanan sınırsız evlenme hürriyetini sınırlamış, ancak dört kadınla evlenme müsaadesi vermiştir. Kur'ân'ı Kerim, bu konuda şöyle buyurur:
"Eğer öksüz (kadınlarla evlendiğiniz takdirde on) lar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer dörder alın. O (kadı)nlar arasında da adalet yapamayacağınızdan korkarsanız, bir tane alın, yahut sahibol-duğunuz cariyelerle yetinin. Adaletten ayrılmamanız için en uygun
olan budur. "31 tslâmdan Önce erkek, istediği kadar kadınla evlenebilirdi. Bazı kimselerin 5, 10, 15, 20 hatıâ daha fazla kadınları vardı. Çok kadınla evlenme âdeti, yalnız Araplarda değil, eski toplumların birçoğunda geçerli idi. Eski Hindularm bunu kayıtsız ve sınırsız âdet edindikleri, tarihlerinin incelenmesinden anlaşıldığı gibi Brehmenlerin bir kısmı hâlâ çok kadınla evlenmeyi caiz görürler. Medler, Babilliler, Asurlular eski iranlılarda ve yahûdilerde bu uygulama devam ederdi.
Kitabı Mukaddes'e göre Hz. Ibrahimin iki karısı vardı. îshak'ın büyük oğlu Esav da birkaç kadınla evli idi. Tekvin Kitabının 28 nci babında aynen şöyle deniyor: "Esav ismail'e gitti ve ibrahim oğlu ismail'in kızı Nebayotu'nun kizkardeşi Mahalat'ı, karıları üzerine kan olarak aldı. "32
Hz. Yakub'un birkaç karısı vardı33 Yakub, iki kızkardeşi birlikte almıştı: "O gece Yakub kalkıp iki karısını ve iki cariyesini ve onbir çocuğunu aldı, Yabbok geçidini geçti."34
Elkana'nın iki karısı vardı, birinin adı Hanna, öbürünün Peninna idi 35 Dâvud, Hebron'dan geldikten sonra Yeruşelim'den yine cariyeler ve karılar aldı ve yine Davud'a oğullar ve kızlar doğdular. 36 I. Se-muel Kitabının 42-45. âyetlerinde de Davud'un, birkaç karısı olduğu anlatıldığı gibi I. Kırallar 11 nci babında Hz. Süleyman'ın, yediyüz karısı, üçyüz de cariyesi olduğu ifade edilmektedir.37
Kitabı Mukaddeste çok kadın almanın hükmü şöyledir: "Eğer. kendisine başka bir kadın alırsa, evvelkinin nafakasını, esvabını ve kanlık hakkını eksiltmeyecektir."38
işte Yahudi dininde çok kadınla evlenmeyi nispeten şarta bağlayıp sınırlayan tek hüküm budur. Gerçi yahudî hahamları dört kadından fazla almamayı öğütlerlerdi ama pek dinleyen yoktu. Avrupa ile Batı Asyanm çeşitli yörelerinde yaşayan Trakyalılar, Lidyalılar, plajlarda pek fahiş derecede çok kadınla evlenmeye alışkın idiler. Atina'da ise kadın, daha önce söylediğimiz gibi tıpkı bir mal gibi miras kalır, hibe edilir, vasiyet ile başka birine bağışlanabilir, erkek istediği kadar kadınla evlenebilirdi. Ispartahlar da çok kadınla evlenirlerdi ancak buna karşılık kadına da istediği kadar kocaya varma hakkı tanımışlardı. Roma imparatorluğuna komşu bazı yerlerde çok kadınla evlenme, güzel geleneklerden sayılırdı.
Avrupa'da çok kadınla evlenme yasağını koyan, Jüstinien'dir. Ancak bu yasaklık, gökten inen kanunlar tarafından gelmeyip insanlar tarafından yapılan kanunlar yoluyla geldiği için halka fazla tesir edememiştir. Ta son asra kadar halk, birden fazla kadınla evlenmeyi ayıp ve günah saymazdı. Hattâ papazlar yakın zamanlara kadar kanun teriminde Morganatİk adı verilen bir çeşit nikâh ile evlenmekte bir sakınca görmüyorlardı. Bu nikâh, evlenen taraflar arasında miras almama şartına bağlıdır. Bundan dolayı rahiplik davasında olan papazlar, bu tür nikâh ile evlenmenin çaresini ararlardı. Hıristiyan azizlerden Saint Au-gusıin, çok kadınla evlenmeyi mubah sayan toplumlarda bunu yapmakta sakınca olmadığı görüşünü getirmiştir. İngiliz tarihçisi Hallam da Almanya'da Protestanlığın kurucularının, ilk kadının kısır olması gibi sebeplerle çok kadınla evlenmeyi mubah saydıklarını anlatır. Hattâ Cermenlerin eşraf takımı, ondokuzuncu asra kadar birkaç kadın ahp dururlarmış .39
İşte islâm geldiği zaman mevcut toplumların birçoğunda uygulanmakta olan çok kadınla evlenmeyi sınırlayarak dörde İndirmiştir. Fakat dört kadınla evlenmeyi de emretmemiş, ancak topluma iyice yerleşmiş olan bu uygulamayı kısmış, şarta bağlamıştır. Kadınlar arasında adalet yapmama endişesi bulununca bir tane ile yetinmeyi emretmiştir. Böylece islâm, çok kadınla evlenmeyi zorlaştırmıştır.
Kadınlar arasında her bakımdan adaleti yerine getirmek koiay bir şey değildir. Adalet yapılamayınca da bir kadınla yetinme zarureti ortaya çıkmaktadır. Demek ki islâm, dört kadınla evlenmeye teşvik etmiyor, sınırsız evlenmeyi sınırlayarak en çok dörde müsaade ediyor, fakat bâzı hallerde toplumun selâmeti için birden fazla kadınla evlenme kapısını da tamamen kapatmıyor, biraz açık tutuyor. Zira bâzı durumlarda birden fazla kadınla evlenmek zaruri olabilir:
1. Kadin kısır, hastalıklı olduğu zaman kocası onu boşayıp kapıya atma yerine şefkatle muhafaza eder, fakat kendisinin dünyada devamı olacak bir çocuğa sahibolabilmek, yahut zaruri ihtiyaçlarım karşılamak için başka bir kadınla evlenir. Çocuk sahibi olmak, her insanın en büyük arzusudur. Çünkü çocuk insanın en büyük desteği, mutluluk kaynağı, vefalından sonra kendisinin hayattaki uzantısıdır. Kadın kısır ise erkek, çocuk sahibi olabilmek için ya o zavallı, günahsız kadını boşayacak, yahut da çocuksuz kalmaya katlanıp bedbaht olacaktır. Halbuki kısırlığını bilen bir kadın, kendisini ihmal etmeyeceğine, yüz üstü bırakmayacağına inandığı erkeğinin evlenip çocuk sahibi olmasına razı olur. Hem yuva yıkılmaz, hem de erkek mutlu olur. iki kadın da Allah'ın emrine razı olup kardeş kardeş geçinirler.
2. Hastalık hali de böyledir, öyle hastalıklar vardır ki o durumda cinsel ilişki sakıncalıdır. Şimdi böyle bir hal karşısında kalan erkek, bedeni ihtiyacını nasıl karşılayacaktır? Bunu karşılamak için hasta karısını boşayıp yüzüstü mü bıraksın, yoksa zina mı etsin? Her ikisi de kötüdür. En iyisi onun, meşru yoldan evlenmesidir.
3. istatistiklerin gösterdiğine göre gerek doğum sırasında, gerek doğumu izleyen yıllarda erkek çocuklar, kız çocuklardan fazla Ölürler. Hayat şartları, geçim sıkıntıları, sorumluluklar yüzünden erkekler daha çabuk yıpranır ve daha çok ölürler. Bütün dünyada savaşa katılanlar da genellikle erkeklerdir. Özellikle modern silâhların, ne kadar çok can aldığı bilinmektedir. Bütün bu sebepler, dünyada kadın sayısının artmasına neden olur. işte kadın sayısı arttığı zaman eğer erkeğe birden fazla evlenme hakkı tanınmazsa bir kısım kadınlar aile yuvası kurmak, çoluk çocuk sahibi olmak saadetini bulamaz, sinir gerginlikleri içine düşerler. Çünkü evlenmek, onun en tabii hakkı ve ihtiyâcıdır. Kız çocuğu kendi kendine oynar duruma geldiği zaman hemen bebeklere heves salar. Çünkü bu içgüdü onu anne olmaya yöneltmektedir. Kadını, bu Allah'ın verdiği ihtiyacın doyurulmasından uzak tutmak doğru olmaz. Bu tabii ihtiyacını meşru yoldan gideremeyen kadın, ya bu duygusunu körietmeye çalışıp sinir gerginliği İçine düşecek veya bunu gayri meşru yoldan karşılamaya çalışacaktır ki ikisi de hem onun için, hem de toplum için mutsuzluk yoludur.
Gerçi islâm, bazı şartlarla birden fazla kadın almaya müsaade etmiş ise de dediğimiz gibi bu teşvik değil, sadece hayatın gerekleri karşısında bir müsaadedir, islâm toplumlarında bu, pek de hoş karşılanmış, herkesin uyguladığı bir şey değildir. Hattâ Peygamber (s.a.v.)in bizzat kendisi, damadı Alî'nin, kızı Fatıma üzerine evlenmesine müsaade etmemiştir. Alî'nin böyle bir girişimde bulunduğunu Mîsver ibn Mahremc'nİn rivayet etliği şu hadisten öğreniyoruz:
"Peygamber (s.a.v.)in, minberde şöyle dediğini işittim: Hişâm Oğulları, kızlarını Alî ibn Ebî Tâlib ile evlendirmek için benden izin islediler. Ben onlara izin vermem, izin vermem, izin vermemi Ancak Alî ibn Ebî Tâlib benîm kızımı boşadıktan sonra onların kızı ile evlenebilir. Çünkü Falıma benim bir parçamdır. Onu üzen, beni de üzer,
onu inciten beni de incilir!"40
Şunu da belirtmek lâzımdır ki Alî'nin evlenmek istediği kız, Ebu-cehl'in kızıdır. Ve Peygamber (s.a.v.) böyle söyledikten sonra Alî nişandan vazgeçmiştir.
Zorlayıcı sebep yok iken fazla evlenmeye kalkmak, müslüman toplumlarda hoş karşılanmamıştır. Nitekim asırlarca islâm Hukukuna göre yönetilen Osmanlı İmparatorluğunda birden fazla kadınla evli olanların sayısı çok azdı. Hattâ toplum onlan kınardı.
Bu çok evlenme müsaadesi yüzünden Islama dil uzatanlar şöyle derler: "Erkeğe birden fazla kadın alma müsaadesi veriliyor da neden kadına birden fazla erkek alma müsaadesi verilmiyor?" Bu söz, tabiat kanunlarını iyi düşünmeden konuşanların sözü olabilir. Çünkü evlenmenin amacı, çocuktur. Bir kadın, ancak bir erkekten gebe kalır ve yüklendiği yavruyu dokuz ay sonra doğurur. Halbuki bir erkek, pek çok kadına çocuk verme imkânına sahiptir. Bu, tabiatın gereğidir.
Hattâ yakın zamanda televizyonda yayınlanan; insana en yakın görülen orangotanlar üzerinde hazırlanmış belgeselde, erkek orangota-nın aile reisi olduğu yuvada bir erkeğin emrinde dört dişi orangotanm bulunduğu ifade ediliyordu ki, bu durum da, şeriatın tanıdığı bu ruhsatın tabiat yasasına uygun olduğunu kanıtlar.
Kadın, birden fazla erkekle evlense çocuğunun babası belli olmayacağı gibi nesil de bozulur. Fakat aynı erkek ne kadar kadınla evlense bütün çocukların babası bellidir, nesil bozulmaz. O halde Allah'ın, gerektiğinde birçok kadına çocuk verme kabiliyeti lütfettiği bir varlığı, sadece bir kadına hasretmek tabiat yasalarına da aykırıdır. Demek ki Islâmm leaddüdi zevcâtı, kâinattaki yaratılış yasalarına uygundur. Bunun aksi zorlamadır, tabiat yasasına aykırıdır.
Dediğimiz gibi birden fazla evlilik, zaruret halinde başvurulacak bir yoldur. Zorlayıcı sebep olmadan bunu uygulamak, Islâmın emri değildir. Kadınlar arasında adalet yapılmayacaksa bir kadınla yetinmek gerek ve şarttır. Özellikle geçim şartlarının son derece ağırlaştığı şu çağda birden fazla kadın almaya kalkmak, aile sâadetini bozar, kıskançlık, huzursuzluk kaynağı olur.
îslâmı bu yüzden taşlayan bazı mahfillerde aslında gizli gizli birçok kadınla yasak aşklar yaşandığı, herkesçe bilinmektedir, işte islâm, böyle gayri meşru ilişkileri kabul etmez. Islama göre insan ya tek kadınla yaşayacak, yahut nikâh ile başka kadın alacaktır. Gayri meşru birleşmeler yasaktır, zinadır. Bunlar toplum ahlâkını bozar, insanları birbirine düşman eder, toplumu çökertir, geri bırakır. 41
Dostları ilə paylaş: |