O, bir dünya vatandaşı: İsviçre’de doğup Kenya’da büyümüş, Harvard’lı ve bugün Paris’te yaşayan bir Britanya prensi. Kurduğu Aga Khan Development Network 30’un üstünde ülkede faal dünyanın en büyük özel kalkınma yardımı örgütü.
O, bir dünya vatandaşı: İsviçre’de doğup Kenya’da büyümüş, Harvard’lı ve bugün Paris’te yaşayan bir Britanya prensi. Kurduğu Aga Khan Development Network 30’un üstünde ülkede faal dünyanın en büyük özel kalkınma yardımı örgütü.
Ağa Han, projelere her yıl 230 milyon Dolar ayırıyor. Sahel bölgesinin en büyük güç santralini inşa ettiriyor, Orta Asya’nın üç ülkesinin ilk üniversitelerini kuruyor. Afrika’da meslek yüksek okulları ve sair eğitim kurumu açan Ağa Han, gerçek bir demokrasiye giden yolun eğitimden geçtiğini düşünüyor.
Hastanelere yardımda bulunuyor, iş kurmaları için kadınlara mikro kredi veriyor. Kalkınma projeleri ve Batı’yla İslam dünyası arasında barışı koruma çalışmaları, 2006 yılında Tutzing Protestan Akademisi Hoşgörü Ödülü’nü kazandırmış.
Bâtınî gruplarında davet zamanlara ve gruplara göre değişiklik arz etmekle beraber;
İmam’ın liderliğinde imamla halk arasında ilişkiyi sağlayan bir kişi (hüccet),
teşkilatın din adamlığı ve propagandacılığını üstlenen dâîler,
ve fırka mensuplarından oluşur.
Günümüz İsmâilîleri konsil adını verdikleri ve ülkelere göre çeşitli aileler tarafından temsil edilen millî ve mahallî teşkilatlar tarafından Ağa Han’a bağlı olarak idare edilmektedir.
Klasik kaynaklar Bâtınîlerin mezhebe davet edecekleri şahısları şu tertip üzere davet ettiklerini nakleder:
Klasik kaynaklar Bâtınîlerin mezhebe davet edecekleri şahısları şu tertip üzere davet ettiklerini nakleder:
Tedlis: Yaşayan ünlüleri kaynak göstererek adaydaki son şüpheleri giderme
Te’sis: Adaya İmamet inancının telkini
Hal’: Adayın temel ibadetlerden vazgeçirilmesi
İnsılah: Adaya, haram kabule dilenlerin mübah kılınması
Onlara göre imanın aslı imamı sevmek ve kalben ona bağlanmaktır. Onlara göre kişi imamı sevdikten sonra zahiren bazı ibadetleri yerine getirmese, bazı günahları irtikap etse dahi Allah onu affeder.
Onlara göre imanın aslı imamı sevmek ve kalben ona bağlanmaktır. Onlara göre kişi imamı sevdikten sonra zahiren bazı ibadetleri yerine getirmese, bazı günahları irtikap etse dahi Allah onu affeder.
İmamın nâsutî ve lâhutî sıfatları vardır. İnsanlar onu beşerî vasıflarıyla tanır ve idrak eder. Onun ilahî vasıfları ise ancak kendilerine izin verilen kişiler tarafından bilinir.
Bunun için onlar İmam’a “Yedullah”, “Vechullah”, “Cenbullah” gibi ifadeleri nispet ederler.
Nizarîler, Hz. Peygamber ile birlikte ilahî vahyin kesildiğini benimsenmekle birlikte; insanların kıyamete kadar ilahî rehberliğe muhtaç olduklarını kabul ederek
bu rehberin zahiri şeriatın bâtınına vakıf olan ve te’villerini bilen İmamlar olduğunu kabul ederler.
Onlar Şîîlik içinde naklettiğimiz gibi velâyet vasfına sahip olmasından dolayı İmamların peygamberlerden daha üstün olduklarını vurgularlar.
Bugün Hindistan’da yaşayan Nizarî Hocalar koluna mensup olanlar Allah’ın nurunun peygamberlerden imamlara intikal ettiğine inanarak,
Ağa Han’ı az çok Allah’ın hulûl ettiği bir kişi olarak kabul etmektedirler. Bu kabulle onların imama karşı gösterdikleri ihtiram çoğu kere saygı boyutunun ötesindedir.
Tanrı hakkında geleneksel inançlarını sürdüren Nizarîlere göre;
Tanrı hakkında geleneksel inançlarını sürdüren Nizarîlere göre;
Allah’ın var veya yok olduğu söylenemez. Ona var demek varlık cihetiyle mahlukata benzetmek; yok demek varlığını inkar etmektir. Bu konuda sükut en doğru yoldur. Çünkü insanlara Allah’ın sıfatlarını düşünmek emredilmemiştir.
Tanrı konusundaki bu anlayış onları açıkça Tanrının bu alemdeki benzeri olarak gördükleri İmamı tanımaya yöneltmiş ve “İmamı bilmeyen Allah’ı da bilemez” esası geliştirilmiştir.
Nizârîlerde diğer Müslümanlara benzer bir nübüvvet inancı söz konusu ise de onların pratikte imamı Peygamberlerin önüne geçirmesi fırkada nübüvvet inancının belirsiz hale gelmesine yol açmıştır.
Nizârîlerde diğer Müslümanlara benzer bir nübüvvet inancı söz konusu ise de onların pratikte imamı Peygamberlerin önüne geçirmesi fırkada nübüvvet inancının belirsiz hale gelmesine yol açmıştır.
Bugün Hindistan’da yaşayan Nizârîleri Pîr Sadreddin tarafından yazılanDas AvatarGinans adında Gucurât diliyle yazılmış bir metni, kutsal kitap olarak kabul ederler.
Bununla birlikte Kur’ân’a da itibar ettiklerini iddia ederler.
İsmâililerin ahiret inancını kabulleri konusunda farklı görüşler yer almakla birlikte kendi ifadelerine göre onlarda Müslümanlar gibi ahiret hayatına inanmaktadır.
Hemen bütün Bâtınî fırkalar gibi te’vil esasını benimseyen günümüz Nizârî İsmâilileri dinî ibadetleri tamamen te’vil ederek kendilerine göre yeni ibadetler benimsemişlerdir.
Hemen bütün Bâtınî fırkalar gibi te’vil esasını benimseyen günümüz Nizârî İsmâilileri dinî ibadetleri tamamen te’vil ederek kendilerine göre yeni ibadetler benimsemişlerdir.
Bugün Hindistan ve diğer ülkelerdeki İsmâilîlerin ibadet şekillerinde farklılıklar vardır. İran’daki İsmâilîler hiç namaz kılmazlar.
Hindistan İsmâilîlerinde sabah ve akşam duası olmak iki vakit toplu ibadet esastır. Cemaathânede yapılan duada “mûhî” adı verilen bir çocuk önce duayı hafifçe okur sonra cemaat tekrar eder. Dua ve ibadet oturarak yapılır. İmamın ismi zikredildiğinde cemaat önlerindeki “mühür”denilen toprağa secde ederler. Duadan sonra Kerbela toprağından yapılma 101 taneli bir tesbihle pîrleri anılır. Doğu Afrika’daki İsmâilîler arasında Ağa Han’ın portresi çiçeklerle süslü bir mihrap üzerinde bulunur ve dua ona karşı yapılır.
Ramazan ayı takdis edilmekle birlikte oruç sadece bir gün (21.gün )tutulur.
Zekat 1/10 nispetiyle imama verilir. Bu gün bu oran 1/8’e kadar yükselmiştir. Her İsmâili kazancının bu miktarını kamerî aylara göre her ay konsillere teslim etmekle mükelleftir. Zekat vermek istemeyenler cemaatten tard edilir.
Haccı imamlarını ziyaret olarak kabul ederler. Bununla birlikte Kerbelâ ve Necef’teki İmam mezarları da ziyaret edilir.
Cihad, kişinin nefsiyle savaşması ve doğru yolda kalabilmek için nefsiyle mücadele etmesidir.
Günümüzde Bohralar diye adlandırılan ve kendi ifadeleriyle 1,5 milyon civarında nüfusa sahip Musta’liye kolu, Davudîler ve Süleymânîler diye iki kola ayrılmışlardır. Bombay’da ikamet eden Dâî-i Mutlak tarafından idare edilen cemaatin başında 52. dâî Molla Burhaneddin bulunmaktadır. Hindistanda 400 civarında ilk ve orta okula sahip cemaatin tamamı okuma yazma bilir. Ayrıca el-Câmiatü’s-Seyfiyye adlı bir yüksek okula da sahiptirler.
Günümüzde Bohralar diye adlandırılan ve kendi ifadeleriyle 1,5 milyon civarında nüfusa sahip Musta’liye kolu, Davudîler ve Süleymânîler diye iki kola ayrılmışlardır. Bombay’da ikamet eden Dâî-i Mutlak tarafından idare edilen cemaatin başında 52. dâî Molla Burhaneddin bulunmaktadır. Hindistanda 400 civarında ilk ve orta okula sahip cemaatin tamamı okuma yazma bilir. Ayrıca el-Câmiatü’s-Seyfiyye adlı bir yüksek okula da sahiptirler.
Musta’liye İsmâilileri inanç esasları ve dinî ibadetler konusunda büyük ölçüde İsnâaşeriyye’ye benzer olduğu için Müslüman kabul edilirler. Onlar Sünnîler gibi abdest alıp namazlarını üç vakitte cem ederek kılarlar. Cuma namazı kılmazlar, Ramazan orucu tutarlar, zekat dâî-i mutlak’a verirler ve Kabe’yi hac ederler. Sosyal yaşayışlarında kapalı bir toplum yapısına sahip olan Bohralar, iyi teşkilatlanmış ve problemlerini kendi içlerinde çözen bir anlayışa sahiptirler