I d I n I a V a V x h o n I n < I j V a h I x V l a I o I l n V v h fi X l Q


Tablo I Doğum Yeri İstatistiklerine Göre İstanbul'a Göçler (1950-1990)



Yüklə 7,77 Mb.
səhifə100/139
tarix27.12.2018
ölçüsü7,77 Mb.
#87837
1   ...   96   97   98   99   100   101   102   103   ...   139

Tablo I Doğum Yeri İstatistiklerine Göre İstanbul'a Göçler (1950-1990)

Prof. Ferhunde Özbay'ın yayımlanmamış "istanbul Nüfusu" adlı çalışmasından alınmıştır,

yakın hükümdarlık eden I. Mahmud'un bu sorun üzerindeki çabalan her ne kadar etkili olmuşsa da, kesin bir sonuca varılmasını sağlayamamıştır. Bir yandan Anadolu ve Rumeli'deki seferlerin, öte yandan Celâli ve benzeri isyanların ve çeşitli baskıların reayayı zaman zaman tedirgin etmesi, halk kitlelerini emniyet ve asayişin görece daha iyi olduğu büyük şehirlere, özellikle İstanbul'a sürüklemiştir. Cumhuriyet Dönemi Osmanlı imparatorluğu döneminde istanbul'un aşın nüfuslanmasının türlü yollarla kontrolüne çalışılmış; ancak, göç engel-lenememiştir. Kurtuluş Savaşı'ndan ve Cum-huriyet'in kurulmasından sonra, Ankara' nm başkent seçilmesi, savaşın etkileri, işgal yıllarında zaten azalmış olan istanbul nüfusunun daha da azalmasına yol açmıştır.

1923-1950 döneminde Türkiye'nin toplumsal-ekonomik gelişmesinin ağır olması; yeni kurulmakta olan devlete bağlı sanayinin oldukça planlı biçimde Anadolu'nun çeşitli yörelerine dağıtılmaya çalışılması; İstanbul'un henüz bir çekim merkezi durumunda olmaması ve II. Dünya Savaşı gibi nedenlerle, istanbul'a göç 1940' ların sonlarına kadar önemli boyutlarda değildir. Bu toplumsal-ekonomik özellikler 1950'den itibaren değişecek ve göç olgusu istanbul ilini ve kentini her yönden belirlemeye başlayacaktır. Bibi, Ş. Tekindağ, "istanbul", ÎA, V/2, s. 1199-1214; M. Aktepe, "XVIII. Asrın ilk Yansında istanbul'un Nüfus Meselesine Dâir Bazı Vesikalar", TD, S. 13, s. 1-30; E. Tümertekin, istanbul'da Nüfus Dağıldı, ist., 1979; E. Tümertekin-N. Özgüç, "İstanbul Nüfusunun Doğum Yerlerine Göre Dağılışı", İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehircilik Enstitüsü Dergisi, S. 20-21, s. 41-70. EROL TÜMERTEKİN



1950 Sonrası Göç

Bütün tarihi boyunca bir göç ve iskân kenti olmuş istanbul'un günümüzdeki toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel yapısını; fiziki gelişme ve değişmesini belirle-

yen asıl büyük göç dalgalan 1950'lerle başlamış; dönem dönem yükselip alçalarak, bugüne kadar gelmiştir. İstanbul'un 1990'lardaki aşırı büyüme ve yayılmasının; buna bağlı kentsel, toplumsal, kültürel sorunların kaynağında, kendisi de çeşitli ekonomik, toplumsal ve siyasal faktörlerin sonucu olan bu büyük göç bulunmaktadır.

1990 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre, bu tarihte il nüfusunun sadece yüzde 37,3'ü istanbul doğumludur. Çeşitli nüfus ve göç verilerinin karşılaştırılması ve aralarındaki ilişkilerin hesaplanmasıyla vanlan yaklaşık bir sonuç, bu yüzde 37,3' ün önemli bir bölümünün, ana babaları istanbul'a göçle gelmiş kimseler ya da 18 yaşın altındakiler olduğunu, en az üç göbektir kente yerleşmiş bulunan nüfusun ise tüm istanbul nüfusunun yüzde 25'ini geçmediğini ortaya koymaktadır. Nüfusun yüzde 8'lik bir bölümünün de istanbul'un çeşitli ilçelerinde, özellikle Yalova, Şile, Silivri, Çatalca gibi ilçelere bağlı köylerde yaşadığı ve kentin gelişme ve değişmesine doğrudan katılmadığı düşünülürse, il çerçevesindeki bu oranın kentte daha da aşağılara çekildiği ve İstanbul kent nüfusunun ancak yüzde 20'lerinin istanbul kökenli olduğu anlaşılır.

II. Dünya Savaşı'ndan, özellikle 1950' lerden itibaren istanbul'daki nüfus artışının en önemli bölümü göçlerle gelenlerden sağlanmış; doğal nüfus artışı, kentin iç göçler için çekim merkezi olma özelliği yüzünden toplandığı nüfusun çok altında kalmıştır. Prof. Ferhunde Özbay'ın vardığı bir sonuca göre, İstanbul eğer hiç göç almasaydı 1990'da nüfusu kabaca 2,5 milyon olacaktı. Oysa aynı yıl, il nüfusu yaklaşık 7,5 milyondu ve bu artışta ilin 40 yıl boyunca çektiği iç göç birinci faktördü (bak. nüfus).

Türkiye'nin toplumsal ve ekonomik yapısında köklü değişmelerin yaşandığı; içine kapalı köy ekonomisinden, tarımdaki geleneksel mülkiyet ve üretim yapısından

kapitalist pazara dönük büyük ölçekli ü-retim ekonomisi ve ilişkilerine geçilmeye başlandığı 1947-1950'lerde; bu değişme, kırsal kesimlerde ve kırların uzantısı olan kasaba kentlerde yerel nüfusu iten bir etki yaratırken sanayileşmenin ve kentleşmenin hızlandığı, bir "olanaklar merkezi" olarak görülen büyük kentlerde de, nüfus çekim merkezleri yaratmıştır. Toprağın artık besleyemez olduğu, topraklarından kopan veya koparılan nüfus, yeni açılan pazar ve ona bağlı yeni iş olanaklarından yararlanmak üzere, kabuğunu çatlatmaya başlamış toplumların insanlarında görülen akışkanlık ve dinamizmin de etkisiyle, başta İstanbul olmak üzere ülkenin belli-başlı kentlerine yönelmiştir. 1950-1955 a-rası İstanbul'un gerek nüfus gerekse kent yapısını belirgin biçimde etkileyen ilk büyük göç dalgası, doğrudan doğruya Türkiye çapındaki bu toplumsal-ekonomik nedenlerin sonucudur.

1950'lerden başlayarak 1990'lara kadar İstanbul'a yönelen yurtiçi göçün sayısal dökümleri, ilin dışarıdan sürekli nüfus aldığım, ancak belli dönemlerde göç dalgasının kabardığını ortaya koymaktadır. İstanbul'a yönelen göçün Türkiye'nin çeşitli bölgelerine, illerine, kırsal ve kentsel kesimlerine dağılımında da, kimi yerde süreklilikler, kimi noktalarda da yeniliklerle karşılaşılmaktadır. İstanbul nüfusunun, 1950-1990 arasında doğum yerlerine göre dağılımını veren Tablo Fin incelenmesi ve çeşidi göç araştırmalarının karşılaştırılması, istanbul'a yönelen göçün 1950-1955, 1970-1975 ve 1985'ten sonra başlayarak 1994'te hâlâ süren üç büyük dalga halinde olduğunu düşündürüyor. Her büyük göç dalgasının, göç gönderen bölgenin itiminin ve göç alan bölgenin çekiminin güçlendiği dönemlere rastladığı açıktır, itim, 1950'lerdeki kırsal-tarımsal çözülme, kırsal kesimde topraktan kopma ve işsizlik gibi nedenlerden olabileceği gibi, Doğu ve Güneydoğu'dan 1980'lerin sonlarında kabaran göç dalgasının teme-

imdeki toplumsal-siyasal sarsıntıların e-konomik güçlüklere eklenmesi olgusundan da kaynaklanabilir. İstanbul'un 1950 ortalarında, 1970'lerde ve 1980 sonlarında göç çekim gücünün artması ise, sanayileşme, giderek metropolleşme, çok geniş bir hizmet sektörüne sahip olma ve insanların kendi bölgelerinde yaşadıkları korku ve huzursuzluklardan "büyük kent"in i-çinde eriyerek kurtulma umutlarına cevap verme özelliklerinin sonucudur.

Tablo Fin incelenmesi, 1950'den 1990'a kadar her dönem, İstanbul'un, en büyük göçü Karadeniz Bölgesi'nden aldığım gösteriyor. 1990 itibariyle, istanbul nüfusunun yüzde 22,5'e yakınını Karadeniz Bölgesi'nden gelenler oluşturuyor. Nüfusun, İstanbul doğumlu görünen ancak aileleri Karadeniz doğumlu olan çocuk yaştaki kesimi, ayrıca önceki sayımlarda bu kümede yer aldığı halde aradan geçen yıllar içinde ölenlerin varlığı da hesaba katılırsa, İstanbul'da yaşayan Karadenizli sayısı gibi, iki sayım arasında istanbul'a göç

etmiş olanların sayısının da çok daha yüksek olduğu anlaşılıyor (bu varsayım diğer göçmen grupları için de geçerlidir), istanbul'da yaşayan Karadenizlilerin tüm istanbul nüfusuna oranının 1950'de bile yüzde 12,5 civarında olması Karadeniz'den gelen göçün en eski göç olduğunu; bunların önemsiz sayılmayacak bir bölümünün kentte 50 yıl veya daha fazla süredir bulunduklarını ve büyük ölçüde kente entegre olduklarını gösteriyor, istanbul'da yaşayan Karadeniz doğumluların Karadeniz Bölgesi'ndeki illere dağılımına bakıldığında, 1950-1960'larda en fazla Kastamonu, Rize, Trabzon, Giresun'un İstanbul'a göç gönderdiği; 1985-1990 arasında ise Bayburt, Tokat, Trabzon, Giresun ve Ordu'nun başı çektikleri anlaşılıyor. 1990' da istanbul'da yaşayan 1.638.652 Karadeniz Bölgesi doğumlunun 403.751'i İstanbul'a 1985-1990 arasında gelmiş, istanbul'a ilk büyük göç dalgası 1950-1960'larda Karadenizlilerin ağırlıklı olduğu bir dalga görünümündeyken, oransal olarak bakıl-

dığında Karadeniz Bölgesi'nden göçün son yıllarda belli bir istikrara ulaştığı, buna karşılık diğer bölgelerden, özellikle de Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden göçün istanbul'un son dönem göç haritasını belirlediği ortaya çıkıyor. 1950'de istanbul' da yaklaşık yüzde 5 civarında Doğu ve Güneydoğu doğumlu nüfus yaşarken, bu oran 10 yıl sonra, 1960'ta yüzde 7'yi ancak buluyor; 1975'te bunun da altına düşerek 5,7 civarında kalıyor. 1980'de ise İstanbul'da yaşayan 580.000'e yakın nüfus bu bölgelerden geliyor. Tüm istanbul nüfusunun yüzde 12'sini aşan bu yığılma, 1975-1980 arasında Doğu ve Güneydoğu' dan yoğun göç olduğunu ortaya koyuyor. 1980-1990 arasında bu nüfus kümesi neredeyse iki katına çıkıyor. 1990 istanbul'unda nüfusun yüzde 15'i Doğu ve Güneydoğu'dan gelenlerden oluşuyor. Bölge içinde öteden beri istanbul'a en fazla göçmen gönderen iller olan Erzincan, Malatya, Elazığ ve Siirt'e, 1985 sonrasında başta Kars olmak üzere Erzincan, Bingöl, Tunceli,



GÖÇ

408

409

GÖÇ

ilçeler

İstanbul Doğumlular Sayı Yüzde

istanbul Dışı Doğumlular Sayı Yüzde

Adalar

9.471

49

9.942

51

Bakırköy

436.602

33

891.674

67

Bayrampaşa

84.358

40

128.212

60

Beşiktaş

83.946

44

108.264

56

Beykoz

63.266

44,5

78.809

55,5

Beyoğlu

134.793

41

94.207

59

Eminönü

20.850

26

62.594

74

Eyüp

84.010

40

127.976

60

Fatih

199.793

43

262.671

57

Gaziosmanpaşa

127.148

,36

227.038

64

Kadıköy

263.554

41

384.728

59

Kâğıthane

96.830

36

172.212

64

Kartal

172.084

34

334.393

66

Küçükçekmece

153.477

33

315.954

67

Pendik

86.714

30

202.666

70

Sarıyer

64.032

40

96.043

60

Şişli

110.009

44

140.469

56

Ümraniye

80.999

33,5

161.092

66,5

Üsküdar

151.289

38

244.339

62

Zeytinburnu

61.062

37

104.617

63

• 1990 Genel Nüfus Sayımı istanbul îli verilerinden,

DiE Başkanlığı'nca özel

olarak hazırlanan

"Mahalleler itibariyle

Bölgeler

Kadın

Erkek

1950

Cinsiyet Toplam Oranı

Kadın

1990 Erkek

Cinsiyet Toplam Oranı




Karadeniz

51.516

93.706

145.222

1,82

765.922

872.730

1.638.652

1,14




Doğu

16.693

32.665

49.358

1,96

382.275

492.034

884.586

1,29




İç Anadolu

26.346

42.159

68.505

1,60

375.323

437.599

812.922

1,17




Güneydoğu

4.295

6.794

11.089

1,58

86.054

125.739

211.793

1,46




Akdeniz

6.317

12.374

18.691

1,96

64.703

84.620

149.323

1,31




Ege

11.209

15.633

26.842

1,39

57.334

61.927

119.261

1,08




Tablo m 1990'da Göçmen ve İstanbul Doğumlu Nüfusun İstanbul İlçelerine Dağılımı

Armutlu'da, göç sonucu ortaya çıkan gecekondularda yaşamım sürdüren bir aile, 1990.



Cumhuriyet Gazetesi Arşivi

Döküm" tablolarından hesaplanmıştır.

" Oranlar yuvarlatılıp tam sayılara ulaşılmıştır.

" 1990 sayımına kadarki ilçeleri içermektedir ve kırsal ağırlıklı Büyükçekmece, Çatalca, Silivri, Şile, Yalova ilçeleri


dışarc'3 bırakılmıştır.

Tablo H İstanbul Dışı Doğumlu Nüfusun Cinsiyete Göre Dağılımı

Marmara 46.490 44.371 91.671 0,95 234.743 204.683 439.426 0,87

Prof. Ferhunde Özbay'ın yayımlanmamış "istanbul Nüfusu" adlı çalışmasından alınmıştır.

Erzurum, Diyarbakır da eklenmiş durumda. 1990 nüfus sayımına göre istanbul'da 214.000'i aşkın Karslı, 150.000'i aşkın Erzincanlı, 130.000'den fazla Erzurumlu, 140.000'den fazla Malatyalı, 55.000 Elazığlı, 42.500'ü aşkın Tuncelili, 42.000 Siirtli yaşıyor. 1990 sonrası için yapılan gözlemler ve küçük çaplı örneklemelerle yürütülen araştırmalar, 1990 sonrasında istanbul' un oransal olarak en fazla Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan göç aldığım, 1950-1960 sonrasındaki Karadenizliler göçünün bugün yerini Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan göç dalgasına bıraktığım düşündürüyor. 1990 sayımında bile İstanbul'da yaşayan Doğu ve Güneydoğu doğumlu nüfusun yaklaşık 1.100.000'e ulaştığı ve Karadenizlilerden sonra ikinci büyük göçmen kümesini oluşturduğu gözleniyor.

istanbul'a her dönem önemli göç vermiş olan iç Anadolu nüfusunun istanbul nüfusu içindeki payı 1950'de yüzde 5,87' den 1990'da yüzde 11,12'ye çıkmış durumda. Bu bölgede Sivas, bölgenin diğer bütün illerine göre farklı bir konumda bulunuyor. 1990'da İstanbul'da 317.000'i a-şan Sivas doğumlu nüfus saptanırken, Sivas'ı bölgede en yakından izleyen Ankara doğumlu nüfus 86.000, Çankırı doğum-•lu nüfus 70.000, Kayseri doğumlu nüfus 64.000 civarında dolaşıyor, istanbul'a her zaman en az göç göndermiş olan Ege ve Akdeniz bölgeleri bu özelliklerini koruyorlar. Özellikle Ege'den gelen göçün a-zaldığı gözleniyor. Marmara Bölgesi ile İstanbul arasındaki göç ise, giderek azalan ve diğer bölgelere oranla geride kalan bir hız göstermekle birlikte 1990 sayımında İstanbul'da 440.000 civarında kişinin Marmara Bölgesi doğumlu olduğu anlaşılıyor.

İstanbul Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden olduğu gibi, iç ve dış siyasal gelişmelere bağlı olarak yabancı ülkelerden de göç çeken bir il. Yugoslavya başta olmak üzere Balkan ülkelerinden gelen Türk a-sıllı nüfusta iki kez önemli artış görülüyor. 19öO'a kadarki dönemde 1952'den başlayarak gelen Balkan göçü, 1960 sayımında "yabancı ülke doğumlu" nüfusu İstanbul nüfusunun yüzde 12,38'ine çıkarırken, 1980 sayımında Balkan ülkeleri dışında diğer yabancı ülkelerden 260.000'i aşan bir nüfus kümesinin İstanbul'a yerleştiği görülüyor. Bunların önemli bölümünün Avrupa'da çalışan ve kesin dönüş yapanlardan oluştuğu, bir bölümünü ise İran'dan ve Arap ülkelerinden gelenlerin meydana getirdiği varsayımı pek de yanlış görünmüyor. Nihayet 1990 sayımında yine Balkan ülkelerinden gelmiş 200.000'in çok üstünde, Yugoslavya ve Bulgaristan ağırlıklı bir nüfus, bu bölgede son yuların gelişmelerinin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Ancak 1975 Genel Nüfus Sayımı'ndan hesaplanan "yabancı ülke" doğumlu nüfus verilerinin güvenilirliği bizce tartışmalıdır. Aynı kuşku 1990 sayımı "Balkanlar" ve "Diğer" ülke doğumlulara ait veriler için de geçerlidir.

1950'de istanbul nüfusunun yüzde 47,09'unu meydana getiren istanbul dışı doğumlu göç nüfusu, 1990'da il nüfusu-

nün yüzde 62,73'üne; düz sayım yöntemleri bir yana bırakılarak istanbul doğumluların kökenleri üzerine incelemelerle birleştirilip hesaplandığında ve 1990 sonrasında aynı hızla sürdüğü tahmin edilen göç de buna eklendiğinde, 1994'te istanbul' un nüfusunun tahminen dörtte üçüne yükseliyor.

Çeşitli göç araştırmaları, istanbul'un farklı dönemlerde farklı bölgelerden ve yörelerden göç aldığını da ortaya koyuyor. 1950-1955 göç dalgası, ağırlıklı olarak kırsal kesimden (köylerden) başta istanbul olmak üzere Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlere doğrudan doğruya yönelen bir göçtü. Konuya ilişkin çalışmaların üzerinde birleştikleri nokta, bu göç modelinin, köylerden yakın kentlere, oradan da daha uzak büyük kentlere veya metropollere doğru "kademeli göç" modeline uymadığı; köyden büyük kente ve en başta istanbul'a tek aşamalı bir göç olduğudur. Bu özellik, aynı zamanda 1950-1955 dalgasının bir uzun mesafe göç dalgası olduğunu da göstermektedir. Yöresinden kopan nüfus, ister Karadeniz'den, isterse Doğu, Güneydoğu veya Orta Anadolu gibi bölgelerden olsun, uzun mesafeler kat e-

derek İstanbul'a ulaşmaktadır. 1975-1980 arası dönemde, tek aşamalı kır-kent göçü modelinin, yerini az gelişmiş kentlerden, gelişmiş büyük kentlere doğru göçe bırakmaya başladığı görülüyor. İstanbul, 1970'ler sonrasında, özellikle de 1975-1980 nüfus sayımları arasındaki dönemde, bir yandan kırsal kesimden, köylerden doğrudan göç alırken, öte yandan belirgin bir ağırlıkla sosyoekonomik bakımdan daha geri kent kesimlerinden göç almıştır. 1975-1985 arasında İstanbul'a gelen göçmenlerin yüzde 63'ü il ve ilçe merkezlerinden-dir. 1985 sonrasında ise İstanbul'a doğrudan kırsal kesimden göçün hızlandığı ve tek aşamalı göç modelinin bir kez daha tekrarlandığı söylenebilir.

Çeşitli dönemlerde İstanbul'a gelen göçmen nüfus içindeki kadın ve erkek o-rarüarı da kente yönelen göçün yapısını ve bu yapının zaman içinde kenti ne yönde etkilediğini göstermesi açısından önemlidir. 1950'de kırsal kesimlerden kopup tek basma İstanbul'a iş aramaya, çalışmaya gelen, işgücü ve yedek işgücü niteliğindeki erkek göçmen nüfusun ağırlığı zaman i-çinde büyük ölçüde kaybolmuş, yerini istanbul'a ailecek yerleşmeye bırakmıştır.

Kentin fiziksel olduğu kadar toplumsal, siyasal ve kültürel yapısını da etkileyen bu eğilimi Tablo H'den izlemek olanaklıdır. 1950'de Karadeniz Bölgesi doğumlu 145.222 kişiden 93.706'sı erkektir ve erkek göçmenlerin kadınların neredeyse, iki katı olduğunu ifade eden kadın-erkek göçmen oranı, 1,82'dir. Bölge içindeki illere bakıldığında bu oran Gümüşhane için 2,75 (erkek nüfus kadın nüfusun üç katına yakın); Giresun doğumlularda 2,41; Ordu doğumlular arasında 2,16'dır. Aynı yıl, Doğu Anadolu Bölgesi doğumlu 49.358 göçmenin 32.665'i erkektir. Burada oran, erkekler lehine, Karadeniz Bölgesi'nde görülen 1,96 oranından bile yüksektir. Az göçmen yollamasına karşılık aynı durum Akdeniz Bölgesi için de geçerlidir. 1950'de kadın-erkek oranının erkekler lehine 1,60 olduğu iç Anadolu ve aynı oranın 1,58 olduğu Güneydoğu Anadolu'yu, 1,39'la Eğe Bölgesi izlemekte, Marmara Bölgesi'nde ise kadınlar lehine bir fark görülmekte ve istanbul'da Marmara Bölgesi doğumlu kadın nüfus, aynı bölge doğumlu erkek nüfusu aşarak 0,95 oranı bulunmaktadır.

1990 nüfus sayımı sonuçları, istisnasız bütün bölgelerden gelen göçte, erkek a-ğırlığının azaldığını ortaya koyuyor. Erkek göçmenlerin kadın göçmenlere oranının en yüksek olduğu Doğu, Akdeniz, Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerinden gelen göçmenler arasında bu oran, en fazla Karadeniz, Doğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinden gelenler arasında olmak üzere kadınlar lehine ciddi biçimde değişmiştir (bak. Tablo II). Sadece 1985-1990 arasında kente gelenlere bakıldığında ise, bir tek Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden gelenler arasında bu oranın erkekler lehine belirgin biçimde yüksek olmayı sürdürdüğü; Doğu Anadolu doğumlu kadın ve erkek nüfus arasında hâlâ küçümsenmeyecek bir fark bulunduğu; Marmara Bölgesi'nden gelenler arasında kadınların, öteden beri sahip oldukları üstünlüklerini korudukları; diğer bölgelerden gelenler arasında ise belirgin bir eşitlenme eğilimi gözlendiği söylenebilir. Bu konuda bazı kentler, kendi bölgeleri içinde de özellikler göstermektedir: Karadeniz Bölgesi'nde Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize'den gelen göçmenlerin, 1950'lerde ezici biçimde tek erkekler olmalarına karşılık, 1990'da bu kentlerden gelen erkek ve kadın nüfus neredeyse eşitlenmiştir. 1950'de, 1.262 erkeğe karşılık sadece 189 kadın göçmeni istanbul'a göndermiş olan Bingöl doğumlular arasında bile, 1990'da kadm-er-kek oranı (1,30) erkeklerin lehine dengelenmeye doğru gitmektedir. Buna karşılık yeni il olan Şırnak'tan gelmiş 1.412 kişinin sadece 350'si kadındır. Aynı durum 1990' da Van, Batman, Hakkâri için de geçerlidir. Buralardan, bir ölçüde de siyasal gelişme ve bunalımlara bağlı olarak, erkek nüfus kaçması olduğu düşünülebileceği gibi, İstanbul'a göç göndermeye daha yeni dönemlerde başlamış olan bu yörelerin, göçün birinci aşamasının kurallarına uygun bir davranış biçimi gösterdikleri de söylenebilir. İç Anadolu'da Sivas, İstan-

bul'a göç gönderme açısından çok özel bir il olarak belirmektedir. 1990 nüfus sayımına göre Sivas bütün iller arasında istanbul'a en fazla göçmen göndermiş il olmak yanında (1990'da istanbul'da 317.081 Sivas doğumlu vardır); 1985-1990 arasında İstanbul'a en fazla göçmen gönderen il konumunu da korumaktadır. Öte yandan, 1950'de istanbul'daki Sivaslıların neredeyse dörtte üçü kadınken (oran, 2,70), 1990' da 149.443 kadına karşılık 167.638 erkek vardır (oran 1,36). 1985-1990 arasında kente gelen Sivas doğumlular arasında, kadınlar erkeklerden az bir farkla önde gitmektedirler (31.863 kadına karşılık 31.401 erkek). Bu rakamlar, Sivas'tan göçün, geçici bir işgücü göçü olmanın ötesinde yerleşik aile göçü olmaya doğru gittiğini ve Sivas'tan gelenler arasında yerleşiklik eğilimlerinin diğer bütün illere oranla da güçlü olduğunu anlatmaktadır. Aynı sonuç, İstanbul'a en fazla göçmen göndermiş il olarak Sivas'ın hemen arkasından gelen Kastamonu (1990'da 222.335 kişi), Kars (214.065 kişi), Giresun (210.528 kişi), Trabzon (175.616 kişi), Ordu (163.159 kişi), Erzincan (150.936 kişi), Malatya (141.134 kişi) için de geçerlidir. Göçün geçici işgücü göçü olmaktan çıkıp yerleşiklik kazanması olgusunu, istanbul'un fi-ziksel-toplumsal değişmesini gözlemleyerek belirlemek yanında, bu rakamlar da bir kez daha doğrulamaktadır.

İstanbul'a yönelen ve gerek istanbul ili' nin doygunluk eşiğine doğru gitmesi, ge-

rekse il çevresindeki metropol alanlardaki yerleşmelerin nüfus çekmesi yüzünden hızı oransal olarak azalan göçün kente gelen nüfus büyüklüğü açısından önemi artmaktadır. Göç, kentin fiziksel büyümesini, kenti çepeçevre saran gecekondu bölgelerinin özellikle son 15 yılda anakenti her anlamda yutan bir nicelik ve niteliğe ulaşmasını da birlikte getirmiştir. Göçle gecekondu olgusunun iç içeliği, kentin yakın tarihini, bugününü ve geleceğini belirlemiştir. 1990 başlarında DPT Sosyal Planlama Başkanlığının yaptığı gecekondu araştırmasına göre İstanbul'da gecekondularda oturanların sadece yüzde 6'sı istanbul doğumludur. Aynı araştırmaya göre İstanbul'da gecekondu bölgelerinde oturanların yüzde 60,89'u köy ve sadece yüzde 9,6'sı il merkezi doğumludur. Yine aynı araştırma İstanbul, Ankara ve İzmir gibi üç büyük ile göçle gelmiş ve dönüşsüz olarak kente yerleşmiş nüfusun oranının İstanbul'da en yüksek olduğunu göstermektedir.



Göçün İstanbul'un ilçelerine Dağılımı: Günümüzde İstanbul nüfusunun ezici çoğunluğunu meydana getiren göçmen nüfusun kent içindeki coğrafi dağılımının haritasını, bir yandan son 50 yılda gecekondu mahallelerinin hangi tarihlerde nerelerde kurulup geliştiklerini gözleyerek, öte yandan İstanbul ilçelerindeki istanbul dışı doğumluların dağılımına bakarak çıkarmak olanaklıdır (bak. gecekondu). 1945-1950'lerde ilk gecekondu mahalle-

Yüklə 7,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   96   97   98   99   100   101   102   103   ...   139




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin