I d I n I a V a V x h o n I n < I j V a h I x V l a I o I l n V v h fi X l Q



Yüklə 7,77 Mb.
səhifə112/139
tarix27.12.2018
ölçüsü7,77 Mb.
#87837
1   ...   108   109   110   111   112   113   114   115   ...   139

Bibi. R. A. Sevengil, Hüseyin Rahmi Gürpınar, İst., 1944; M. N. Ozon, Hüseyin Rahmi Gürpınar'dan Seçilmiş Parçalar ve Eserleri Hakkında Mütâlâalar, İst., 1945; C. Kudret, Hüseyin Rahmi Gürpınar, ist., 1957; A. S. Le-vend, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ankara, 1964; F. A. Tansel, "Hüseyin Rahmi", lA, V/l; Ö. Göçgün, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Romanları ve Romanlarında Şahıslar Kadrosu, ist., 1987.

SELİM İLERİ



GÜRSOY, BEDRİ

(1904, İstanbul - 4 Şubat 1994, İstanbul) Futbolcu.

Futbola, Kadıköy Numune Mektebi'n-de öğrenciyken başladı. Kadıköy Sultani-si'ne geçtiği yıl Fenerbahçe Spor Kulübü' ne girdi. Bu kulübün genç takımından yetişti. 1921'de birinci takım kadrosuna alındı ve 9 yıl aralıksız olarak solaçık mevkiinde yer aldı. Bir sakatlık sonucu genç yaşta futbol sahalarından ayrılmak zorunda kaldı. Başarılı futbol yaşamında Fenerbahçe birinci takımında 134 maç oynadı, 38 gol attı. 1923'te ilk milli futbol takımında yer aldı. 13 kez ay-yıldızlı formayı giydi. Zarif stili ve süratli futbolu nedeniyle "Ceylan Bedri" lakabıyla anıldı. Henüz 25 yaşında ve futbol hayatının en verimli döneminde futbol sahalarından ayrılması en büyük şanssızlığı oldu. Fenerbahçe Spor Kulübü yönetim kurullarında birçok de-



Bedri Gürsoy

Cem Atabeyoğlu arşivi

fa görev aldı. Uzun yıllar Kadıköy'de diş hekimliği yaptı. Hayatı boyunca hiç evlenmedi. İlk milli futbol takımımızın hayatta kalan son ferdi olarak Moda'daki evinde hayata gözlerini yumdu.

CEM ATABEYOĞLU

GÜRZAP, REŞİT

(23 Nisan 1912, istanbul - 8 Temmuz 1990, İstanbul) Tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmeni.

1932'de Süreyya Opereti'nde Şatırza-deler adlı oyunda profesyonel olana kadar, 1926'dan başlayarak amatör olarak çeşitli tiyatrolarda oynadı. 1934'te girdiği İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda özellikle müzikli oyunlarda ve operetlerde tanındı.

1977'de emekli olduğu Şehir Tiyatro-

Reşit Gürzap Oppenheimer Olayı 'nda bir

sahnede.

Hilmi Zafer Şahin koleksiyonu

ları'nda oynadığı oyunlardan bazıları Deli Dolu, Bir Kavuk Devrildi, Lüküs Hayat, Leblebici Horhor, Yarasa, Pazartesi Perşembe, Satıhk-Kiralık, İki Kere İki, Kurbağalar, İki Efendinin Uşağı, Cimri, Müfettiş, Ceza Kanunu, Kral Oidipus, Kayseri Gülleri, Sana Rey Veriyorum, Pembe Evin Kaderi, Makina, Dünya Malı Dünyada Kalır, Fettan Kız, Beybaba, Tartuffe, Selma, Scapin'in Dolapları, Huzur Çıkmazı, Otelci Kadın, Oppenheimer Olayı, Onikinci Gece, Zenciler, Şen Dul. Sahneye çıktığı son oyun ise 1975-1976 sezonunda sahnelenen Hakan'dır.

1946'dan başlayarak sinema ve sonraki yıllarda televizyon filmlerinde rol aldı. Sinema ve televizyon çalışmalarından bazıları, Hürriyet Apartmanı,. Yanık Kaval, Dudaktan Kalbe, Hıçkırık, İttihat ve Terakki, Türkiye Üzerine Oyunlar, Afife Jale'dir.

Gürzap, İstanbul Devlet Opera ve Ba-lesi'nde 1980-1981 sezonunda sahnelenen "Deli Dolu" operetinde diyalog rejisörlüğü yaptı. 1983-1984 sezonunda İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda İstanbul Efendisi'm sahneye koydu.

HİLMİ ZAFER ŞAHİN

GÜVENLİK HİZMETLERİ

istanbul'un klasik Osmanlı döneminde güvenliğinden, kadılann genel yetki ve sorumlulukları dışında, subaşılar sorumluydu. 1926'ya kadar İstanbul'un güvenlik hizmetlerinden sorumlu kişiler bölgelere ve yaptıkları göreve göre değişik isimler aldılar. Padişahın şahsını ve sarayı korumakla görevli olanlara bostancıbaşı denirdi (bak. Bostancı Ocağı). Kentin değişik yerlerinde yeteri kadar yeniçeri görevlendirilirdi. Kullukçular ise karakulhane adı verilen ve bugün karakol olarak isimlendirilen mekânlarda zabıta hizmeti yürütürlerdi. Gece güvenliği ise asesler(->) ve bekçiler(->) tarafından sağlanırdı.

18 Haziran 1826'da Yeniçeri Ocağı kaldırıldı; yerine İstanbul'da Asâkir-i Munta-zama-i Mansure ve Asâkir-i Muntazama-i Hassa adıyla yeni bir askeri teşkilat kuruldu. Yeni düzenlemeyle, yönetimin başına, eski örgütte yeniçeri ağasınınkine benzer yetkilerle donatılmış serasker adı verilen komutan geçirildi. Böylece, payitahtın İstanbul cihetinde en büyük emniyet amiri serasker oldu. Ancak, Osmanlı Dev-leti'nde zaptiye örgütündeki karışıklık, 1846'da Zaptiye Müşiriyeti'nin kuruluşuna kadar sürdü.

1826-1846 arasında, payitahtın İstanbul cihetinde düzeni yeniçerilerin karakol-hanelerini işgal eden Asâkir-i Mansure-i Muhammediye(->) sağladı. Üsküdar cihetinde o yörede konaklayan, Asâkir-i Hassa aynı yetkiyle donatıldı. Kasımpaşa ve Eyüp cihetinde eskiden olduğu gibi denizciler görevlendirildi. Asâkir-i Muntazama-i Bahriye'ye yetki verildi. Galata, Beyoğlu ve civar mahallelerin asayişine, yeniçeriliğin kaldırılışında büyük katkısı olan Topçu Ocağı baktı. 1826 ertesi bu ocak geliştirilmiş, yeni usule göre topçu taburları ve alayları oluşturul-



GÜVENIİK HiZMETLERi

458

459 GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ

muştu. 1832'de Harbiye Levazım ve Baruthaneler İdaresi de bu ocağa katıldı, adı Tophane Müşiriyeti oldu.

Ağustos 1826'da yayımlanan İntisap Ağalığı Nizamnamesi'yle İstanbul'da eskiden beri var olan intisap ağalığı örgütü genişletildi; böylece îhtisap Nezareti kuruldu. Ancak, yeniden ihtisap neferi kaydedilmedi; Asâkir-i Mansure'den 30 kişi kadar yüzbaşı, onbaşı ve nefer İhtisap Na-zırlığı'mn hizmetine verildi.

Osmanlı güvenlik güçleri II. Mahmud sonrası önemli bir gelişme gösterdi. Ancak yeni oluşan örgütlerin biçimi çok karışıktı; birçok makam ve merciye bağlı olması nedeniyle yeterince etkin olamıyordu. Bu düzensizliğe son vermek amacıyla 1845'te İstanbul'da polis teşkilatı kuruldu.- Bu nedenle sefaretlere bir tezkere-i u-mumiye gönderildi; aynca bir polis nizamnamesi yayımlandı. 10 Nisan 1845 günlü tezkerede payitahtta halkın güvenliğini ve kentin düzenini temin amacıyla polis tabir olunan bir kolluk kuvvetinin oluşturulduğu ve başına Tophane-i Âmire Müşiri Mehmed Ali Paşa'nın getirildiği kaydediliyordu. Aynı tarihi taşıyan nizamnamede ise polis adını taşıyacak bu yeni zaptiye örgütünün görevleri belirtiliyordu.

1846'da Zaptiye Müşiriyeti kuruldu. Müşiriyetin Zaptiye Nezareti adını aldığı 1879'a kadar güvenlik güçleri aynı çatı altında toplandı. Bu nedenle bu döneme tevhid-i zabıta devresi denir. Zaptiye Mü-şiriyeti'nin kuruluşunu bildiren resmi tebliğde öteden beri zabıta, işlerinin Seraskerlik tarafından yönetilmesinin, askerlerin asıl görevlerini ihmal etmelerine neden olduğu kaydediliyor ve bu nedenle kolluk kuvvetlerinin bağımsız bir makama bağlanmasının gerektiği belirtiliyordu. Ayrıca bir de Zaptiye Meclisi oluşturuldu. Bir süre sonra bu meclis lağvedile-

Karakullukçu tipleri.

C. Deval, Deux Annees â Constantinople et en Moree,

Londra ve Paris, 1828



Galeri Alfa

Brindesi'nin Elbicei Atika 'sından Galata ve Beyoğlu civarında asayişi sağlayan Topçu Ocağı tipleri. Galeri Alfa

rek yerine "Divan-ı Zaptiye" ve "Meclis-i Tahkik" adlı iki meclis kuruldu. Bu meclisler daha çok adli işlerle görevlendirildiklerinden bir süre sonra Divan-ı Ah-kâm-ı Adliye'ye bağlandılar.

23 Şubat 1870 günlü Dersaadet ve Mül-hakati îdare-i Zabıta ve Mülkiye ve Me-hâkim-i Nizamiyesi'ne dair bir nizamnameyle payitahtın kolluk kuvvetlerinde yeni bir düzenlemeye gidildi. 1879'da Asâkir-i Zaptiye'nin yönetimi Zaptiye Müşiri-yeti'nden alındı ve Seraskerlik'e verildi. Müşiriyet yerine kurulan Zaptiye Nezareti ise polis işleriyle yükümlü kılındı. Zaptiye Nezareti İstanbul ve mülhakatinin güvenliğinden sorumlu tutuldu.

II. Meşrutiyetle (1908) birlikte Zaptiye Nezareti'nin ıslahına çalışıldı. Ancak II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) hafiye karargâhına dönüşmüş olan bu kurum, Meşrutiyet'in düzenlemelerine uyum sağlamakta güçlük çekti. 31 Mart Vak'a-sı'ndan (1909) sonra II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesiyle birlikte "istibdat" döneminin simgesi olan Zaptiye Nezareti de lağvedildi. Polis işlerinin yönetimi Hareket Ordusu kumandanlarından Galip Bey'e verildi. Galip Bey polis ve jandarma mü-fettiş-i umumisi adı altında ülkenin güvenlik işlerinden sorumlu oldu. Polis kadrosu yeni elemanlarla takviye edildi. Hareket Ordusu subaylarından "polis zabiti" atandı. Mülkiye ve Hukuk mekteplerinden birçok genç, polis kadrolarına alındı, istanbul polis örgütü gençleştirildi.

4 Ağustos 1909 günlü İstanbul Vilayeti ve Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına Dair Kanunla Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti kuruldu ve başına Galip Bey getirildi. Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti, Dahiliye Nezareti'ne bağlandı. İstanbul Vilayeti'nin güvenlik işleri İstanbul valisinin emir ve yönetiminde İstanbul Vila-

yeti Polis Müdüriyeti'ne verildi. 22 Aralık 1913 günlü Dahiliye Nezareti Teşkilat Nizamnamesi yayımlanıncaya kadar Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti 17 Ağustos 1907 günlü Polis Nizamnamesi hükümlerince yönetildi. 19H'de istihbarat şubesi (heyet-i istihbariye), 1913'te polis müfettişliği ve aynı yıl siyasi şube (kısm-ı siyasi müdürlüğü) kuruldu.

II. Meşrutiyet'in ilanı ertesi, Emniyet-i Umumiye Müdürlüğü'nün kurulmasıyla birlikte İstanbul'da bir polis okulu açıldı. Bu okulda istanbul dışında, ülkenin dört bir yanına polis ve komiser yetiştirildi. Savaş yıllarında ve mütarekede İstanbul Polis Okulu güç bir dönem geçirdi. 1914'te Yıldız'daki yerinden ayrılmak zorunda kaldı; Beyoğlu'nda, Ağahamamı'nda Fransız Saint Michel, ardından Saint Benoit okullarına taşındı. Mütarekeden sonra Nuruos-maniye'de eski Ayasofya polis merkezinin sokağında mütevazı bir evde faaliyette bulundu. Bir süre için adliye binasına taşındı. Daha sonra yeniden Yıldız'a dönen okul 1967'den başlayarak Etiler'de inşa edilen yeni tesislerinde eğitimine devam etmektedir. Polis Okulu bugüne kadar 190 dönem mezun vermiş, 1985'te Polis Koleji adını almıştır.

Milli Mücadele ertesi TBMM hükümeti, İstanbul'daki Emniyet-i Umumiye Mü-düriyeti'ni ve İstanbul Polis Müdüriyet-i Umumiyesi'ni lağvetti. 1925'te Emniyet-i Umumiye Müdürlüğü yerine Ankara'da Emniyet-i Umumiye Umum Müdürlüğü kuruldu. Bu genel müdürlüğe bağlı olarak da il örgütü düzeyinde İstanbul Polis Müdürlüğü ihdas edildi. Bu arada Polis Okulu Yıldız Sarayı'ndaki Başkâtip Tahsin Paşa dairelerine taşındı.

1932'de Polis Teşkilat Kanunu, 1934'te Polis Vazife Selahiyet Kanunu, 1937'de Emniyet Teşkilatı Kanunu çıkarıldı. 1935' te yapılan değişiklikle polisin parmak izi ve fotoğraf alma yetkisi genişletildi. 1948,

1826-1846 arasında istanbul'da asayişi sağlayan Asakir-i Mansure-i Muhammediye askerleri. Galeri Alfa

1961, 1965, 1971 ve 1975'te yapılan değişikliklerle polisin görev ve yetkileri yeniden düzenlendi.

Günümüzde polis teşkilatı adli, idari, siyasi ve trafik polisi şeklinde örgütlenmiştir. İstanbul'da görevli polis sayısı yaklaşık 19.000, diğer güvenlik personeli ise yaklaşık 4.000'dir. İstanbul'daki karakolların sayısı 1994 yılı itibariyle 142'dir.

istanbul'da emniyet teşkilatının denetiminde fakat özlük işleri açısından güvenlik personeli istihdam etmek zorunda o-lan işyerlerine bağlı özel güvenlik personeli ise 2495 sayılı yasaya tabidir. Bu yasayla güvenlik elemanı bulundurmak zorunda olan işyerleri (bankalar, finans kuruluşları, büyük işhanları, fabrikalar vb) vilayet bünyesinde oluşturulan bir komisyonca saptanır, personel sayısı belirlenir, içişleri Bakanlığı'nca yapılan güvenlik soruşturması sonuçlarına göre gereken atama işyerlerince yapılır. Bu personele silah verilmesi, yıllık eğitime tabi tutulmalan ve denetimleri emniyet müdürlüklerince yapılmaktadır.

ZAFER TOPRAK

GÜZEL AHMED PAŞA TÜRBESİ

Edirne Kapısı'mn hemen iç tarafında Mih-rimah Sultan Külliyesi'nin(™>) haziresinde yer almaktadır. Türbe külliye yapılarından sıbyan mektebinin güney cephesine bitişik olarak, caminin güneybatısına diyagonal biçimde yerleştirilmiştir.

Külliye yapılarından Güzel Ahmed Paşa adı ile anılan türbenin cami ile birlikte düşünülmeyerek Güzel Ahmed Paşa'nın ölümünden sonra 1580-1581'de yapıldığı sanılmaktadır. Rüstem Paşa ile Mihri-mah Sultan'ın kızları Humaşah Ayşe Hanım Sultan'ın eşi olan Ahmed Paşa Arnavut devşirmelerindendir. III. Murad dönemi (1574-1595) vezirazamlanndan Sokol-lu Mehmed Paşa'nın katli üzerine 1579'da ikinci vezirlikten vezirazamlığa yükselmiştir.

15,80x7,90 m ölçülerindeki dikdörtgen yapının duvarları bir sıra kesme küfeki taşı ve üç sıra tuğla ile almaşık düzende ö-rülmüştür. Türbenin güney cephesinde



O 1 2 3 -i 5

iki sıra halinde üçer pencere bulunur. Pencereler altta ince, uzun oranlı dikdörtgen mermer söveli, üst sırada ise sivri kemerlidir.

Doğu ve batı cepheleri aynı pencere düzenim gösterirler. İki sıra olan pencerelerin alt sırasındaki beş pencere dikdörtgen mermer sövelidir. Üstdeki sırada ise tuğla ve taş dizilerinin alternatif olarak yerleştirildiği sivri kemerli pencereler bulunmaktadır. Üsttekiler alçı, alttakiler demir şebekelidir. Türbenin kuzey iç cephesini oluşturan, sıbyan mektebinin güney cephesinde yine iki sıra halinde pencereler bulunmaktadır. Üstteki iki pencerenin sivri kemer alınlıkları tuğla ve taş dizisi ile yapılmıştır. Alttaki iki pencere ise dikdörtgen mermer sövelidir. Yine üst pencereler alçı, alt pencereler ise demir şebekelidir.

Güzel Ahmed Paşa Türbesi'nin çök


müş olan üst örtüsü konusunda çeşidi gö
rüşler vardır. Sumner-Boyd ve Freely, iki
yanında ayna tonozlar bulunan alçak bir
kubbe ile örtülü olduğunu belirtir. Ve ge
rekçe olarak Şehzade Mehmed Külliye-
si'ndeki Destari Mustafa Paşa Türbesi'ni
gösterirler. Goodwin, üst örtünün iki kub
beli olduğunu öne sürer. Ali Saim Ülgen'
in mimari çizimlerinde de üst örtü sistemi
nin kubbe ve aynalı tonozlardan oluşmuş
olduğu gösterilmektedir. Abdullah Ku
ran ise Güzel Ahmed Paşa Türbesi ile Mi
mar Sinan'ın tasarladığı bir başka dikdört
gen planlı türbeye dikkati çeker. Bu
Eyüp'teki Pertev Mehmed Paşa Türbesi'
dir. Abdullah Kuran, Güzel Ahmed Paşa
Türbesi'nin iç duvarlarında herhangi bir
geçiş unsuru kalıntısı bulunmadığından
kagir kubbeli bir üst yapı sistemi yerine
Pertev Mehmed Paşa'ya ait türbedekine
benzer biçimde burada da türbenin ah
şap çatı ile örtüldüğünü düşünmenin da
ha akla yakın olduğu görüşünü savun
maktadır. / ,

Bibi. Danişmend, Kronoloji, 49; O. M. Bayrak, istanbul'du Gömülü Meşhur Adamlar (1453-1978), İst., 1979, s. 43; Uluçay, Padişahların Kadınları, 39; Kuran, Mimar Sinan, 322; Fatih Anıtları, 87.

GÜLBÎN GÜLTEKİN

Güzel Ahmed Paşa

Türbesi'nin planı.

Kuran, Mimar Sinan

GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ

Sanayi-i Nefise Mektebi'nin(-«) 1928'de aldığı ad.

1926'da girişilen güzel sanatlar reformu, Atatürk'ün kültür devriminde öncelik taşımış, 1928'deki harf devriminin peşine, Sanayi-i Nefise Mektebi ilk önemli değişikliğini yaşamış ve adı Güzel Sanatlar Akademisi olarak değiştirilmiştir. Bu eski okul böylece, Türkiye'de "akademi" adını ve statüsünü ilk kez elde eden sivil yükseköğretim kurumu olmuştur. Bu isim değişikliğinin yanısıra, öğretimdeki hızlı ve etkili gelişmeler de aynı tarihlerde başlatılmıştır.

1929-1932 arasında, akademideki "tezyinat bölümü" büyük bir gelişim göstermiş ve iç mimari, seramik, grafik ve afiş a-tölyelerindeki öğretim, ayn uzmanlıklar biçimine dönüştürülmüştür. 1935'te ismail Hikmet Ertaylan, 1936'da Burhan Toprak akademi müdürlüğüne atanmış ve yapılan çalışmalarla, o güne kadarki yüksek mimarlık, resim, heykel, tezyini sanatların yanısıra "Türk tezyini sanatlar bölümü" de açılmıştır.

1937 akademi ve Türk sanatı için özel ve anlamlı bir yıl olmuştu. Çünkü Atatürk' ün emriyle, Dolmabahçe Sarayı'nın Veliaht Dairesi'nde akademiye bağlı olarak Resim ve Heykel Müzesi(->) kurulmuştur. Ancak, bu yeni yapısıyla öğretimini sürdüren akademi 1948'de şanssız bir olay yaşamıştır. Çıkan bir yangın, akademide çok büyük bir yıkım yapmış, ünlü kitaplık, koleksiyonlar, birçok eser ve arşivin büyük bir kısmı yangından kurtarılamayarak, yıllar boyunca elde edilmiş bulunan bu büyük birikim hemen hemen bütünüyle kaybedilmiştir. Aynı yıl önce Avni Başman, daha sonra ise Zeki Faik İzer akademi müdürlüğüne atanmıştır. Yangında her şeyini kaybeden akademinin öğretimi ise bahçesindeki ek yapılarda, Fındıklı bölgesindeki bir ilkokulda ve Yıldız Sarayı'ndaki geçici mekânlarda büyük zorluklarla sürdürülmüştür. Bütün bunlara rağmen 1951'de, akademide kurulması istenilen "Türk Sanat Tarihi Enstitüsü", Milli Eğitim Bakanlığı'nca onaylanmış ve l yıl sonra da kurularak çalışmaya başlamıştır. Aynı yıl akademi müdürlüğüne Nijad Si-rel atanmış ve l yıl sonra, 1953'te yangından zarar gören Fındıklı'daki binanın o-narımı tamamlanarak, öğretim yine eski yerinde sürdürülmüştür.

1957-, akademi için önemli bir yıl olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı, akademide hazırlanan yeni yönetmeliği onaylamış ve böylece bütün bölümler yarı özerklik kazanarak yeniden düzenlenmiş ve bunun sonunda da bölüm başkanları seçimle görevlendirilmeye başlanmıştır. 1957'de kabul edilen yönetmelikle, akademinin bütün bölümlerine liseyi bitiren öğrencilerin özel seçme sınavıyla alınmasına başlanmış ve öğretim 5 yıl olarak belirlenmiştir. Aynı yıl Asım Mutlu, akademi müdürlüğüne atanmış, ancak 1962'de akademi müdürlerinin seçimle göreve gelmelerini sağlayan yönetmelik kabul edilerek 1966'da



GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ 460

Güzel Sanatlar Akademisi binasının havadan bir görünümü. Önder Küçükerman, 1988

tir. Bu yasa ile akademi, üniversiteye eşdeğer bilimsel özerklik ve akademik unvan sağlamış ve ismi de istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne dönüşmüştür.

1970'te Prof. Feridun Akozan akademi başkanlığına seçilmiştir. 1971'de ise 1472 sayılı yasa ile daha önce açılmış olan özel yüksekokullar kapatılmış ve bu okullarda bulunan mimarlık ve güzel sanatlar bölümleri, akademi yapısı içine alınarak,

Hüseyin Gezer müdürlüğe seçilmiştir. 1962' de akademide kurulmuş olan "Kulüp Sinema 7", 1967'de "Türk Film Arşivi" biçimine dönüştürülmüştür.

1969'da akademi müdürlüğüne Ahsen Yapa nar seçilmiş ve aynı yıl bu eski öğretim kurumu önemli bir gelişim daha gerçekleştirmiştir. Kuruluşundan 86 yıl sonra, l172 sayılı Devlet Güzel Sanatlar Akademileri Yasası ile yeni bir aşamaya geçilmiş-

N AT LA

G U Z E L



Cıiı/el Sanallar Ak.ıcirnıi.si'nin 1932-1933 öğrenim döneminde öğrenci ve öğretmenler bir arada. (">nfe//rkwr""'<

"Mimarlık Yüksek Okulu" (MYO) üe "Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu" (UESYO) kurulmuştur. Bu amaçla, Beşiktaş'ta iki bina onarılarak birisi MYO, diğeri de UESYO olarak öğretime açılmıştır. Önceleri gündüz 4, gece 5 yıl olarak öğretim yapılan bu okullardan UESYO'da ilk olarak açılan endüstri tasarımı bölümü ile tekstil sanatları bölümü ve grafik sanatları bölümü bulunmaktaydı.

1973-1974 öğretim yılında, yüksek mimarlık bölümünde 424, yüksek resim bölümünde 228, yüksek heykel bölümünde 45, yüksek dekoratif sanatlar bölümünde 282 olmak üzere, akademide 979 öğrenci bulunmaktaydı. Öğretim elemanı kadrosu ise, 43 profesör, 29 doçent, 7 öğretim görevlisi, 4 okutman, 32 asistan olmak ü-zere toplam 105 kişiden oluşmaktaydı. Aynı tarihte 62 yüksek mimar, 3 yüksek ressam, 9 yüksek heykeltıraş, 38 yüksek dekoratif sanatlar mezunu verilmiştir.

1974'teki belgelere göre, kuruluşundan o tarihe kadar 1.510'u mimarlık, 950' si resim, 100'ü heykel, 1.600'ü dekoratif sanatlar bölümünün çeşitli dallarından olmak üzere 4.160 kişi mezun olmuştur.

Yüksek mimarlık bölümü, özellikle 1930' dan sonra, Batı standartlarına uygun mimarlık öğretimiyle hem ülkenin bu yöndeki ihtiyacını karşılamış, hem de 1946' da istanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nin kurulması ile ortaya çık-

mış olan öğretim üyesi ihtiyacının bir kısmını akademiden yetişen mimarlar karşılamıştır. Diğer yandan bugünkü Yıldız Üni-versitesi'ni oluşturan Yıldız Mühendislik ve Mimarlık Akademisi daha yüksek teknik okul iken, akademiden yetişen mimarlar, bu yeni okulun mimarlık bölümü öğretim üyelerinin bir kısmını oluşturmuştur. Böylece akademi, 1974'te de, kendinden sonra kurulmuş olan ve mimarlık öğretimi yapan tüm kurumların öğretim üyesi kaynağı olmuştur.

1974'te sinema-TV birimi, Gayrettepe' deki bugün içinde bulunduğu ve özel o-larak inşa edilen kendi binasına taşınmış, 1975'te Prof. Sadun Ersin başkanlığa seçilmiştir. Aynı yıl, akademinin yanında bir süre Atatürk Kız Lisesi olarak kullanılmış bulunan bina alınıp bütünüyle onarılarak, a-kademi aynı çatı altında yeniden genişletilmiş ve geliştirilmiştir (bak. Çifte Saraylar).

1976-1977'de akademide yeni ve kapsamlı düzenlemeler yapılmıştır. Yüksek mimarlık bölümüne bağlı "Şehircilik Araştırma Enstitüsü", "Türk Mimarisi Araştırma ve Restorasyon Enstitüsü", yüksek dekoratif sanatlar bölümüne bağlı "Endüstri Tasarımı Araştırma ve Yayın Enstitüsü" ile geleneksel Türk el sanatları bölümü, Ankara Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ile Bursa Yüksek Dekoratif Sanatlar Okulu kurularak, bu okulları hayata geçirmek i-çin girişimler sürdürülmüştür.

1978'de Prof. Orhan Şahinler, akademi başkanlığına seçilmiş, daha önce yapılan çalışmaların sonunda, öğretimin bütününe yönelik "temel sanat ve bilimler bölümü" ile "Fotoğraf Enstitüsü" kurulmuştur. 1979'da "istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin örgüt ve organizasyonu" hakkındaki yönetmelikle, akademide çok geniş bir düzenleme yapılarak yeni fakülteler, bölümler ve enstitülerin kurulması kararı alınmıştır. Bu yönetmeliğe bağlı olarak, akademide 7 fakülte, 6 enstitü kurulmuştur. Bu fakülte ve bölümler şöyle bir yapı içindeydi: Mimarlık fakültesi, resim fakültesi, heykel fakültesi, endüstri sanatları fakültesi (içmimarlık bölümü, endüstri tasarımı bölümü, tekstil bölümü, seramik bölümü), görüntü sanatları fakültesi (sahne ve görüntü sanatları bölümü, grafik sanatları bölümü, geleneksel Türk el sanatları bölümü), temel sanat ve bilimler fakültesi, yapı üretimi ve çevre düzenleme fakültesi. Bunların yanında, "Türk Sanat Tarihi Enstitüsü", "Sinema-TV Enstitüsü", "Fotoğraf Enstitüsü", "Şehircilik Araştırma Enstitüsü", "Türk Mimarisi Araştırma ve Restorasyon Enstitüsü", "Endüstri Tasannu Araştırma ve Yayın Enstitüsü" kurulmuştur.

Bütün bunlardan da görülüyor ki, ilk o-larak Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi, sonra Güzel Sanatlar Akademisi ve bugün de Mimar Sinan Üniversitesi(->) adı altında varlığını sürdüren, ülkenin en eski sanat ve mimarlık kurumu, başlangıcından bu yana, tek başına hem sanatçı yetiştirmiş, hem de kendisinden soara gelen kurumlara kaynak olmuştur. Bu yönüyle yerli ve yabancı sanat sergilerini kendi salonlarında düzenleyerek etkili, yaygın ve kesinti-

siz bir sanat ortamı oluşturmuş, sanatın gelişmesini çok yönlü desteklemiştir. Resim ve Heykel Müzesi ile, Türk resim ve heykel sanatının en önemli eserlerini toplamış, arşivlemiş, bu eserlerin bakımını ve korunmasını sağlamıştır. Bütün bunların yanı-sıra, 1930'dan bu yana eski adıyla yüksek mimarlık bölümü rölöve kürsüsünden başlayan bir geleneği sürdürerek, Türk mimari eserleri konusunda, araştırma ve yayınlar yapmıştır. Akademi, bu yönüyle hem Türk sivil mimarlık ürünlerinin önemini vurgulamış, hem de bunların korunması için gerekli olan restorasyon girişimlerini ilk olarak başlatacak büyük ve ayrıntılı arşivi oluşturmuştur.

1982'de çıkartılan 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile Türkiye'deki tüm yükseköğretim kurumları, YÖK çatısı altında toplanmış ve 20 Temmuz 1982'de Resmi Gazete'As. yayımlanan 41 sayılı kanun hükmündeki kararnamenin 16. maddesi gereğince, istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, yeni kurulan Mimar Sinan Üniver-sitesi'nin temelini oluşturmuştur.



Bibi. istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Belleteni, ist., 1974; Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl, ist., 1983; Mimar Sinan Üniversitesi, 1987-1988. ist., 1988.

ÖNDER KÜÇÜKERMAN

Güzelce

Kasım Paşa



Camii'nin

kuzeybatıdan

bir görünümü.

Yavuz Çelenk,

1994

461 GÜZELCE KASEM PAŞA CAMİİ


Yüklə 7,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   108   109   110   111   112   113   114   115   ...   139




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin