Bibi. Tanışık, istanbul Çeşmeleri, I, 158; Kumbaracılar, Sebiller, 37; A. Egemen, istanbul'un Çeşme ve Sebilleri, ist., 1993, s. 199.
H. ÖRGÜN BARIŞTA
HACI BEŞİR AĞA TÜRBESİ
bak. EYÜB SULTAN KÜLLİYESİ
HACI EVHAD KÜLLİYESİ
Fatih İlçesi'nde, Yedikule'de, Hacı Evha-dettin Mahallesi'nde, Hacı Evhat, Hacı Ev-hat Çeşmesi ve Komodor Zeki Işın sokaklarının kuşattığı arsa üzerinde yer almaktadır.
Cami, tekke, hamam, iki çeşme ve ha-zireden oluşan bu küçük külliye 993/1585' te kasap ustalarından Hacı Evhad tarafından inşa ettirilmiştir. Külliyenin çekirdeğini oluşturan ve aynı zamanda tekkenin tevhidhanesi olarak da kullanılan cami mimar Koca Sinan'ın eseridir. Abdülme-cid (hd 1839-1861), dönemin ileri gelen Nakşibendî şeyhlerinden ve mesnevihan-larından Hüsameddin Efendi'nin (ö. 1864) ricası üzerine cami ile tekkeyi 1267/ 1850'de tamir ettirmiş, avluya da yeni bir şadırvan inşa ettirmiştir. 1920'de geçirdiği bir yangında harap olan cami-tevhid-hane 1945'te Nafia Gezer, oğlu Rahmi Gezer ve gelini Emine Dümev Hanım tarafından ihya edilmiştir. Tekkelerin kapatılmasından sonra bakımsız kalan derviş hücreleri ve diğer tekke bölümlerinin yerine son yıllarda Kuran kursu binası inşa ettirilmiş, cümle kapısının yanındaki çeşme de bu arada yok olmuştur. Yakın tarihte soyunmalık bölümü yenilenmiş olan hamam günümüzde özgün kullanımını sürdürmektedir.
Hacı Evhad Tekkesi Halvetîliğin Sün-bülî koluna bağlı olarak faaliyet gösterdiği, burada şeyhlik eden bazı kişilerin daha sonra Sünbülî kolunun merkezi (âsi-
Hacı Evhad
Külliyesi'nde
cami-
tevhidhanenin
restitüsyon
planı.
Ali Saim Ûlgen
HACI EVHAD KÜLLİYESİ
tane) olan, Koca Mustafa Paşa (Sünbül Efendi) Tekkesi'nin postuna geçtiği, bazılarının da adı geçen tekkede zakirbaşılık ve "pişkademlik" gibi önemli görevleri üstlendiği tespit edilmektedir. Bunlar arasında, tasavvuf musikisi tarihinde önemli yeri olan, Hacı Evhad Tekkesi şeyhi ve Koca Mustafa Paşa Tekkesi zakirbaşısı bestekâr Şikârîzade el-Hac Ahmed Efendi (ö. 1831) de bulunmaktadır. Tekkenin ayin günü pazartesi idi. Dahiliye Nezareti'nin hazırlattığı 1301/1885 tarihli istatistik cetvelinde, tekkede dört erkek ile üç kadının ikamet ettiği, diğer taraftan bu tekkenin Maliye Nezareti'nden yılda 648 kuruş tahsisatı, Kurban Bayramlarında iki tane koyun, her gün de et ve ciğer istihkakı olduğu anlaşılmakta, ayrıca Hacı Evhad vakfına, baninin mesleğine mensup olanların nezaret ettiği bilinmektedir.
Külliyenin arsası doğuda Hacı Evhat, güneyde Hacı Evhat Çeşmesi, batıda Komodor Zeki Işın sokakları ile kuzeyde de komşu parsellerle çevrilidir. Arsanın güneydoğu kesiminde, çevre duvarlarına göre verev konumda cami-tevhidhane yer almakta, hazire bu yapıyı üç taraftan kuşatmaktadır. BM Hacı Evhat Sokağı, diğeri Hacı Evhat Çeşmesi Sokağı üzerinde olmak üzere iki adet avlu girişi, yanlarında da birer çeşme bulunur. Hacı Evhat Sokağı'na açılan girişin sağında (kuzeyinde) günümüzde betonarme imam meşrutasının bulunduğu yerde tekkenin harem dairesinin yer aldığı anlaşılmakta, bunun da ötesinde, aynı sokak üzerinde hamamın inşa edilmiş olduğu görülmektedir. Derviş hücreleri ile diğer birtakım tekke birimleri de Komodor Zeki Işın Sokağı boyunca, avlunun batı sınırında sıralanmaktaydı.
Çevre Duvan ve Avlu Girişleri: Hacı Evhat ve Hacı Evhat Çeşmesi sokakları boyunca uzanan çevre duvarları moloz taşla inşa edilmiş, hazireye açılan, kesme küfeki taşı söveli ve demir parmaklıklı pencerelerle donatılmıştır. Encümen Arşi-vi'nde bulunan 1941 tarihli fotoğraflarda, sokakların kavşağmdaki köşenin pahlan-
HACI EVHAD KÜLLİYESİ
474
475
HACI HALİL MESCİDİ
banyo küvetini andıran, yekpare mermerden yontulmuş, barok üslupta kıvrık dallarla ve istiridye motifleri ile bezenmiş bir kurna dikkati çeker.
Bibi. Evliya, Seyahatname, ty, I, 214; Kut, Dergehname, 232, no. 29; Ayvansarayî, Ha-dîka, I, 85; Aynur, Saliha Sultan, 35, no. 73; Asitâne, 9; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, I, 28-29, no. 45 ve no. 155; Münib, Mecmua-i Te-kâyâ, 9; Ihsaiyatll, 19; Vassaf, Sefine, V, 273; Zâkir, Mecmua-i Tekâyâ, 35-36; Ziya, İstanbul ve Boğaziçi, I, 75; Halil Ethem, Nos Mosquees deStamboul, ist., 1934, s. 97; Ergun, Antoloji, I, 422-423; Konyalı, Mimar Sinan, 89-91; Eyice, istanbul, 94-95; S. Eyice, "istanbul Minareleri", Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri, I (1963), s. 53; Öz, istanbul Camileri, I, 64; Kuran, Mimar Sinan, 278; Fatih Camileri, 105-106, 278.
M. BAHA TANMAN
HACI EYÜBZADE ÇEŞMESİ
Fatih-Zeyrek'te, Atpazarı Caddesi'nin Zeyrek Caddesi ile kesiştiği yerde ve Atpazarı Caddesi'nin kenarında, eski bir Bizans yapısı olan Şeyh Süleyman Mescidi'nin karşısında bulunmaktadır.
Metnini Kerimî mahlaslı bir şairin hazırladığı, nefis bir ta'lik ile yazılmış 6 be-yitlik kitabesinden anlaşıldığı üzere, 1277/
dığı, duvarların tuğla silmeli ve kiremitli harpuştalarla son bulduğu görülmektedir. Hacı Evhat Caddesi üzerindeki pencerelerden soldan ikincisi, baninin adını veren, sülüs hatlı bir kabir kitabesi ile donatılmıştır.
Hacı Evhat Sokağı üzerinde yer alan ve cümle kapısı niteliğinde olan girişin, kesme küfeki taşı ile örülmüş dikdörtgen cephesi bir palmet frizi ile taçlandırılmıştır. Kapının basık kemeri üzerinde, Abdülme-cid'in 1267/1850 tarihli, ta'lik hatlı onarım kitabesi yer alır. Metni Mustafa Safvet Efendi'ye (ö. 1866) ait olan manzum kitabe, beyzi bir çelenk içinde yer alan Ab-dülmecid tuğrası ile donatılmıştır. Hacı Evhat Çeşmesi Sokağı'ndaki diğer avlu girişi ise buna göre daha ufak boyutlu olup çevre duvarının içinde yer alır. Dikdörtgen bir silme çerçevesinin kuşattığı basık kemerinin kilit taşında ve yanlarında küçük rozet kabartmaları bulunmaktadır.
Çeşmeler: Cümle kapısının sağında yer alan çeşme ortadan kalkmış, günümüze ancak almaşık örgülü haznesi ulaşabilmiştir. Diğer avlu girişinin solundaki ufak boyutlu çeşme kesme küfeki taşından örülmüş ve bir silme ile çerçevelenmiş; dikdörtgen bir cepheye sahiptir. Kitabesi bu-
ji Hacı Evhad | Camii
S. Araş Neftçi, 1990
lunmayan çeşmenin nişini taçlandıran sivri kemerin kilit taşı bir rozet kabartması ile bezelidir. Mermerden yontulmuş olan ve barok üslupta çiçek kabartmaları içeren ayna taşı 18. yy'm ikinci yansına ait olmalıdır.
Cami-Tevhidhane: Enine dikdörtgen planlı, kagir duvarlı ve çatılı bir harim ile ahşap direkli bir son cemaat yerinden meydana gelir. Harimin kuzeybatı köşesinde yükselen minarenin kare planlı kaidesi batı yönüne doğru bir çıkıntı teşkil e-der. Duvarda hâlâ görülebilen izler, aslında son cemaat yerinin minare kaidesinin dış hizasından başladığını, harimin doğu cephesinden de bu kaidenin çıkıntısı kadar taşırıldığmı kanıtlamaktadır. Ne var ki 1945 onarımında bu izler dikkate alınmayarak söz konusu bölüm yanlardan daraltılmış ve harimle aynı ene indirgenmiştir.
Harim duvarları, iki sıra tuğla ve bir sıra kesme küfeki taşı ile teşkil edilmiş almaşık bir örgüye sahiptir. Kuzey duvarının ekseninde yer alan giriş beyaz mermerden sövelerle kuşatılmış, basık kemeri, beyaz mermer ve pembe somaki blokları ile geçmeli olarak örülmüştür. Girişi çerçeveleyen silme ile kemerin arasında, 993/1585 tarihli, sülüs hatlı manzum ki-
tabe yer alır. Metni "Aziz" mahlaslı bir şaire ait olan kitabenin harfleri arasına, içlerinde lalelerin de bulunduğu küçük bitkisel motifler serpiştirilmiştir. Bu kitabenin üzerine, içinde sülüs hadi "Maşallah kâne" ibaresi ile 1313/1895 tarihinin görüldüğü, ufak boyutlu bir mermer levha yerleştirilmiştir. Harim girişinin sağ üstünde yer alan ve 1945 onarımını belgeleyen Latin harfli kitabe levhası, son yıllarda son cemaat yerinin içine eklenen asma katın döşemesinin arkasında kalmıştır.
Harim mekânı, klasik Osmanlı üslubun-daki tertibe uygun olarak, çift sıra halinde düzenlenmiş ikili pencere grupları ile aydınlanmaktadır. Alt sıradakilerin dikdörtgen açıklıkları kesme küfeki taşından sövelerle çerçevelenmiş, demir parmaklıklarla donatılmış ve almaşık örgülü hafifletme kemerleri ile taçlandırılmış, bu kemerlerin aynalan küfekiden yontulmuş düz levhalarla kapatılmıştır. Alçı revzen-li tepe pencerelerinin sivri kemerleri de almaşık örgülüdür. Bu ikili pencere gruplarından kuzey ve güney duvarlarına dörder, batı ve doğu duvarlarına da ikişer tane yerleştirilmiştir. Ayrıca doğu ve batı duvarlarının ekseninde bulunan ve alt sıradaki pencerelerle aynı boyutlarda olan dolap nişleri de birer tepe penceresi ile taçlandırılmıştır. Kuzey duvarındaki pencere grupları arasında birer son cemaat yeri mihrabı bulunur. Söz konusu pence-relerdeki hafifletme kemerlerinin aynalarında, ayrıca mihrapta, yapının çağdaşı olan iznik çinilerinin bulunduğu ancak külliyenin metruk kaldığı yıllarda çalındıkları bilinmektedir.
Encümen Arşivi'nde bulunan ve harimin harap halini belgeleyen fotoğraflarda yuvarlak kemerli olduğu görülen mihrap son onarımda, klasik üsluba uygun tarzda, mukarnaslı olarak ihya edilmiştir. Yeni olan ahşap minberin kayda değer bir özelliği yoktur. Kuzey duvarı boyunca uzanan iki kadı mahfiller de 1945'te tamamen yenilenmiştir. Günümüzde harim mekânı, yüzeyi çıtalarla karelere taksim edilmiş düz bir ahşap tavanla örtülüdür. Zamanında bunun yerinde, çatının altında gizlenen bir ahşap kubbenin var olduğu tahmin edilmektedir.
Bütünüyle kesme taştan inşa edilmiş olan minare, oranlarının ve ayrıntılarının güzelliği ile dikkati çeker. On altı köşeli gövde, prizmatik üçgenlerin oluşturduğu pabuç kısmı aracılığı ile kare tabanlı kaideye oturur. Gövdenin kenarlan kaval silmelerle donatılmış, silmelerin sınırladığı dilimler, üstte sivri kemercikler, altta palmet kabartmaları ile bezenmiştir. Altı mu-karnas dolgulu şerefeden sonra yine on altı köşeli petek kısmı gelmekte, kurşun kaplı, koni biçimindeki ahşap külahla minare son bulmaktadır.
Derviş Hücreleri ve Diğer Tekke Bölümleri: Encümen Arşivi'ndeki fotoğraflarda, harap durumda olan derviş hücrelerinin moloz taş duvarlı olduğu, avluya bakan yönde ahşap direkli bir sundurmanın bulunduğu, kiremit kaplı bir beşik çatının bunları örttüğü görülmektedir. Gü-
Hacı Evhad Külliyesi'nde derviş hücrelerinin şadırvan avlusundan görünüşü.
Encümen Arşivi, 1941
nümüzde hücrelerin yerinde Sünbül Efendi Erkek Kuran Kursu'nun Hacı Evhaded-din Camii Şubesi'ne ait tek katlı, betonarme bina bulunmakta, Komodor Zeki Işın Sokağı üzerindeki arka cephede dikdörtgen açıklıklı pencerelerden bazılarının korunduğu gözlenmektedir. Tamamen ortadan kalkmış bulunan diğer tekke bölümlerinin (selamlık, mutfak vb) de avlunun sınırında yer aldığı ve derviş hücreleri ile aşağı yukarı aynı özellikleri paylaştığı tahmin edilebilir.
Hazire: Oldukça bakımlı durumda bulunan hazirede, mihrabın arkasında, Hacı Evhad ile bir yakınına ait, büyük boyutlu, silindir biçiminde şahideleri olan, kitabesiz iki mezar vardır. Hazirede, bir kısmı Hacı Evhad Tekkesi şeyhleri ile mensuplarına ait çok sayıda mezar tespit edilmektedir. Bunlar arasında, Hacı Evhad Tekke-si'nin postnişinlerinden Şeyh Seyyid Ab-dülkerim Efendi'ye (ö. 1767) ait şahidenin üzerindeki Sünbülî tacı, işçiliğinin müstesna güzelliği ile dikkati çekmektedir.
Şadırvan: Son derece sade bir tasarım sergileyen şadırvan beyaz mermerden, on iki köşeli bir hazne ile bunu kuşatan altı adet ahşap dikmenin taşıdığı, altıgen piramit biçimindeki çatıdan ibarettir.
Hacı Eyübzade Çeşmesi
Yavuz Çelenk, 1994
Hamam: Koca Sinan'ın eserleri arasında yer almadığı için bugüne kadar yeterince üzerinde durulmamış olan hamamın, aslında ahşap olan soyunmalık (soğukluk) bölümü yakın bir tarihte betonarme olarak yenilenmiştir. Enine dikdörtgen planlı ılıklık bölümünü izleyen sıcaklık, merkezi ve simetrik olmayan, Osmanlı hamam mimarisinde pek alışılmadık bir tasarım arz etmektedir. Halvetlerin bazıları kare planlı olup, sivri tromplara oturan kubbelerle örtülüdür. Dikdörtgen planlı diğer bazı halvet birimleri de aynalı tonozlarla donatılmış, bütün bu mekânlar birbirlerine kapılar ya da sivri kemerli açıklıklarla bağlanmıştır. Dikdörtgen göbektaşı halvetlerden birinin köşesine yerleştirilmiştir. Hamam terminolojisinde "paşa halveti" denilen türde, ufak boyutlu bir halvet biriminde, geleneksel kurna tasarımına oldukça yabancı duran ve daha ziyade bir
1860'ta Hacı Şükrü Bey tarafından Yağcı (İbrahim Hilmi Tanışık bunu yanlış olarak "Bağcı" okumuştur) Hacı Eyüb ve Hacı Ali'nin ruhları için, bu şahısların vasiyetleri üzerine yapılmıştır.
Hacı Eyübzade Çeşmesi, küfeki taşından bir su haznesinin önüne yapılmış cilan mermer kaplamalı cepheden oluşan bir çeşmedir. Çok zengin süslemeli mermer işçiliğinin yanısıra, haznesinde de sade bir süslemenin olması ilginçtir. Çünkü haznelerde süslemenin olması oldukça nadir bir durumdur. Haznenin ön cephesinin kenarlarında, aralannda sekizgenler meydana getiren, köşeleri pahlı, ince uzun dikdörtgen silmelerden oluşan sathi bir süsleme görülür.
Ortaya, sağır bir konsantrik kemer ile bağlantılı, duvar payesi şeklinde iki ayak oturtulmuştur. Bunlar arasında, derinliği fazla olmayan, kenarları küçük dil yaprakları ile süslü nişin içinde, etrafı bitkisel motiflerle bezeli lüle yer alıyordu. Kemerin köşe üçgenlerinde de bir girland ile bağlantılı bitkisel bezeme görülmektedir. Bunun üzerinde kitabe panosu ile kitabe üzerinde çift sıralı, sade görünüşlü bir saçak yer alır. Bu saçağın üzeri bir alınlık ile taçlandırılmıştır. Bunun orta kısmında, dairevi bir pano içinde "Maşallah" yazısı, boşluklarda ise çiçek dalları görülür. Çevresinde geniş volütler, girlandlar (askı, çelenk) ve enli akantus (kenger) yaprakları yer almaktadır. Daha zengin bir süsleme kemer ayaklarını oluşturan panolarda görülmektedir. Bunlar da ince uzun dikdörtgen panolar içinde bitkisel süslemeler, zarif kaval silmeler içine alınmış, aralara kare formlu panolar yerleştirilmiştir. Bu panolar içinde ise bir kursu andıran bitkisel bezemeler yer alır.
Cepheden taşkın durumdaki teknesinin iki yanında testi setleri ile bunun yanında dinlenme sekileri yer alır. Testi setlerinin kaidesinde ise üsluplaştırılmış bitkilerden kompoze edilmiş birer çift kulplu ibrik tasviri bulunur. Süslemelerin tamamı Batı etkili olup; girland, volüt, akantus yaprakları gibi klasik döneme özgü süs elemanlarının kullanıldığı bu bezemeler çeşmenin yapıldığı devrin mimari üslubuna uygun olan ampir tarzındadır.
Çeşme bugün mamur durumda ise de suyu akmamakta, lülesi kopmuş, teknesinin içi çimentolanmış ve dinlenme taşlan tahrip olmuş bir haldedir.
Bibi. Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, I, 274-275; Fatih Camileri, 320; A. Egemen, İstanbul'un Çeşme ve Sebilleri, İst., 1993, s. 276-278.
ENİS KARAKAYA
HACI HALİL MESCİDİ
Eminönü İlçesi, Unkapam semtinde At-lamataşı Caddesi üzerinde yer alır. Hacı Halil Attar, Hoca Halil, Atlamataşı veya Arabacılar mescidi diye de tanınmaktadır. İlk yapının fetihten hemen sonraya ait olduğunu 1457 tarihli vakfiyeden anlamaktayız. Banisi Attar Hacı Halil Efendi olup Eminönü'nde bugünkü Rüstem Paşa Camii yerinde vaktiyle bir mescidinin daha olduğu bilinmektedir.
HACI HASAN EFENDİ ÇEŞMESİ 4 76
477 HACI MEHMED AĞA ÇEŞMESİ
Hacı Halil Mescidi'nin kuzeybatıdan
görünümü.
Ahmet Vefa Çobanoğlu, 1993
Zamanla tahrip olan yapı gördüğü tamirlerden dolayı tamamen yenilenmiştir. Son yüzyılın başında 1908'de bir tamir görmüş olan yapının 1939'da minaresi, 1969-1970 arasında harim ve son cemaat yeri tamir görmüştür. Son olarak 1980'li yıllarda yeniden elden geçen yapının son cemaat yeri çift katlı ve betonarme olarak yapılmış, mescidin soluna bir bölüm ilave e-dilmiş, kuzeyde abdest musluklarının bulunduğu avlu yenilenmiştir.
Kareye yakın bir alan kaplayan mescidin batı duvarının caddeye paralel ve kuzeye doğru geniş açı yaparak uzaması sonucu planında bir çarpıklık söz konusu olmuştur. Batıda cadde üzerinde yer alan dikdörtgen kapı açıklığı ile önce avluya geçilmektedir. Yenilenmiş bulunan son cemaat yeri geçişi üzerinde 1970 tarihli besmele yazılı mermer bir kitabe vardır. Son cemaat yerinden dikdörtgen söveli kapı açıklığı ile mescide geçilir.
içten ahşap tavanlı olan yapı dıştan dört yöne meyilli ve üzeri kiremit kaplı çatı ile örtülmüştür. İçten sıvalı, dıştan ise boyanmış olan yapının duvarları moloz taş ile inşa edilmiştir. Güneybatı köşesi dıştan hafifçe pahlı olan mescit güneyde ve batıda ikişer, kuzeyde ise üç alt, iki üst pencere açıklığına sahiptir. Dikdörtgen açıklıklı pencereler içten yuvarlak kemerli olarak düzenlenmiştir. Kuzeydoğu köşede olması gereken dördüncü pencere, kapı haline getirilmiş olup buradan içteki ahşap mahfile çıkış sağlanmıştır.
Ahşap mahfil beş ağaç direk tarafından taşınmakta olup orta bölümü hafif taşkındır. Doğu duvarı ortasında sonradan açılmış bulunan pencere daha sonra kapı a-çıklığı haline getirilmiş ve buradan yandaki ilave bölüme geçiş sağlanmıştır. Mihrap nişi yeni mermer levhalarla kaplanmıştır.
Yapıda yeni mermer vaaz kürsüsü ile boyanmış ahşap bir minber vardır.
Kuzeybatı köşede yer alan minareye cami içinden irtibat sağlanmıştır. 1939'da tamir gören kare kaideli ve silindirik gövdeli minarede kaideden gövdeye geçişi sağlayan bölgede sıva üzerine 1939 tarihi yazılmıştır. Dıştan sıvalı olan tuğla minare kurşun kaplı külah ile örtülmüştür. Düz geçişli şerefede demir parmaklıklı korkuluk görülmektedir.
Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, I, 153; Ayverdi, Fatih ni, 412-413; İSTA, III, 1303; Öz, istanbul Camileri, I, 23; Eminönü Camileri, 25-26.
AHMET VEFA ÇOBANOĞLU
HACI HASAN EFENDİ ÇEŞMESİ
Eminönü Ilçesi'nde Sultan Ahmet Mahal-lesi'nde, Oyuncu Sokağı'nda, 26-28 no'lu evlerin arasındadır.
1125/1713 tarihli çeşmeyi Hacı Hasan Efendi yaptırmıştır. Çeşme kesme taştan, ayna taşı ve kemerin her iki yanında bulunan süslemeli bordürler, mermer malzemeden yapılmıştır. Basık bir kemer içinde yer alan ayna taşını, stilize bitkisel motiflerle süslü bir kornişi taşıyor havası verilen iki sütunçe çerçevelemekte, bu sütun-çelerin arasında da yine stilize edilmiş bitkisel motifler bulunmaktadır.
Kemer'in her iki yanında yer alan bor-dürlerde ise stilize bitkisel süslemelerin ve dairesel formların çerçevelediği meyve dolu tabaklar görülmektedir. İnce bir işçilikle betimlenen tabakların içine üzüm, kayısı ve nar yerleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bahsedilen bordürlerin yüzeye dikey biçimde yerleştirilmiş olmaları, çeşmeye sonradan ilave edilmiş devşirme parçalar olabileceği kanısını uyandırmaktadır.
Çeşmenin nesih hat ile yazılmış olan kitabesi kemerin üzerinde, geniş kornişin altındadır. Çeşmenin lülesi kopmuş, teknesi ise testi setleri hizasına kadar çimento ile doldurulmuştur. Suyu akmamaktadır.
Bibi. Tanışık, istanbul Çeşmeleri, I, 110; A. Egemen, istanbul'un Çeşme ve Sebilleri, İst., 1993, s. 338.
HALUK KARGI
Hacı Hasan Efendi Çeşmesi
Yavuz Çelenk, 1994
Hacı Hasanzade Mescidi
Araş Neftçi, 1990
HACI HASANZADE MESCİDİ
Fatih'te Zeyrek'in üst taraflannda, Hacı Hasanzade Mahallesi'nde, Hasan Baba Caddesi üzerindedir.
Banisi, vakfiyesine göre Mustafa bin Hacı Hasan'dır. Bazı kayıtlara göre Hacı Hasanzade Mustafazade Mehmed Efendi' dir. Kazaskerliğe kadar yükselmiş ve bir kayda göre 911/1505'te vefat etmiş ve cami civarına gömülmüştür. Ayrıca bir medrese ve bir mektep yaptırmışsa da bugün yeri bilinmemektedir. Bu eserler için Bur-sa'da iki ve Azadlı Köyü'nde ve Filibe'de birer hamam, köyler, mezra, çayır, evler, tarla, dükkânlar, nakit olarak da 95-000 akçe bırakmıştır. Vakfiyesinden bir matbahı ve tabhanesinin olduğu anlaşılmaktadır.
Evliya Çelebi, Hacı Hasanzade Mescidi' nin Mimar Sinan yapısı, mükellef bir mescit olduğunu yazmaktadır. Mescidin inşa kitabesi yoktur. 1274/1852 tarihli tamir kitabesine göre yanmış ve Hüseyin Ağa tarafından ihya edilmiştir. Bina kesme taştan ve çatılıdır. İç ölçüleri ile 8,40x8,30 m, duvar kalınlığı 1,10 m kadar olan bir yapıdır. Bu boyutlar ve minaresinin durumu, mescidin kubbeli olabileceğini akla getirmektedir. Minaresinin bir halı gibi örülü ve şerefesinin stalaktitli olduğunu S. Eyi-ce bildirmektedir. 1980'lerde eğik olduğu için yıktırılmıştır. Bu minareden dolayı "Eğik Minare" ismi verildiği söylenmektedir. Binanın son cemaat yeri bugün bir ev görünümündedir. Cümle kapısı son cemaat duvarının sağında olup, solunda iki alt pencere vardır. Diğer duvarlarda ikişer, minare tarafında ise bir pencere mevcuttur. Bu duvarda ayrıca saçak dibinde yuvarlak bir pencerenin alt yansı durmaktadır. Mihrap üzerinde de kemerli ve alçılı müzeyyen bir pencere vardır. Cami 1965'te tamir görmüştür. 1981'deki tamirde minare baklavalı olarak tamir edilerek
tekrar eski haline getirilmiştir. Mihrabı yeni olarak mermerden yapılmıştır. Eski olduğu anlaşılan, ahşap, küçük bir minberi vardır.
Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, I, 88; Evliya, Seyahatname, I, 312; S. Eyice, "İstanbul'da Bazı Cami ve Mescid Minareleri", TM, X (1953), s. 252; ay, "istanbul Minareleri", Türk Sanatı Tarihi Araştırmaları ve incelemeleri, I (1963), s. 34-47; Barkan-Ayverdi, Tahrir Defteri, 247; Baltacı, Osmanlı Medreseleri, 218; Yüksel, Bâyezid-Yavuz, 253.
İ. AYDIN YÜKSEL
HACI HÜSEYİN AĞA MESCİDİ
bak. ARAPKAPISI MESCİDİ VE TEKKESİ
HACI HÜSREV CAMÜ
Beyoğlu İlçesi sınırlarında, Kasımpaşa'da, Hacı Hüsrev Mahallesi'nde, Büyük Yokuş Sokağı'nda bulunmaktadır. Hadîka'ya. göre yapı 17. yy'da IV. Murad döneminde (1623-1640) Hacı Hüsrev tarafından yaptırılmıştır. Minberini Hacı Hüsrev'in torunu Fatma Hatun koydurmuştur.
Bugünkü yapı bir bahçe duvarı içerisinde kagir olarak yer almaktadır. Yapıya giriş kuzeydeki kapıdan ve güneybatı tarafında olmak üzere iki yerden sağlanmaktadır. Ana mekân kare bir plan şeması göstermektedir.-Buraya giriş son. derece basit ve küçük bir son cemaat yerinden olmaktadır.
Ana mekâna ek bir bölüm eklenerek doğu duvarından yarım kemerli bir açıklıkla ek mekâna giriş sağlanmıştır. İç mekân yaklaşık 2 m yüksekliğinde, bitkisel motifli renkli fayanslarla kaplanmıştır. Aynı fayans süslemeleri mihrap ve minberin tamamında uygulanmıştır. İç mekân güneyde, batıda ve kuzeyde, alttakiler dikdörtgene yakın, üsttekiler yuvarlak kemerli ikişer pencere ile aydınlatılmaktadır. Ek bölüm doğu tarafında üç büyük, iki küçük demir parmaklıklı pencere ile aydınlatılmıştır. Ana mekânın tavanı ahşap ve düzdür. Kadınlar mahfilini taşıyan iki sütun, bitkisel motifli fayanslarla kaplanmıştır. Son cemaat yerinin kuzeydoğu köşesi kapatılarak imam odası olarak kullanılmaktadır.
Ahşap olan son cemaat yerinin batı köşesinden dışandan merdivenlerle kadınlar mahfiline ulaşılmaktadır. Batı tarafında son cemaat yeri ile ana mekânın birleştiği yerde, malzemesi kesme taş olan, bugün üzeri sıva ile kaplı, tek şerefeli minare yer almaktadır. Mezarlığın hemen yanına son dönemde gasilhane eklenmiştir. Doğudaki bahçe duvarı bugün yıkılmış durumda olup yan taraftaki apartman bahçeleri ile iç içe geçmiştir. Güneydoğu ve batı köşesinde cami görevlilerinin meşruta mekânları yer almaktadır. Mihrap duvarının hemen önünde yapıyı yaptıran Hacı Hüsrev'in torunu Fatma Hatun'un mezarı yer almaktadır.
Bibi. Öz, istanbul Camileri, II, 28; S. Abaç, Kasımpaşa'nın Tarihçesi, ist., 1935, s. 15; Ayvansarayî, Hadîka, 11-12.
ERGÜN EĞİN
HACI KADIN CAMÜ
Eminönü İlçesi'nde kendi adıyla anılan mahallede, Hacı Kadın Caddesi ile Hızır Bey Camii Sokağı'nın başındadır.
"Hızır Bey Camii" olarak da anılan caminin banisi, Hadîka'ya göre Hızır Bey' dir. Döneminin tanınmış âlimlerinden o-lan Hızır Bey, II. Mehmed (Fatih) (hd 1451-1481) tarafından Bursa'da Sultan Murad Medresesi müderrisliğine tayin edilmiş, fetihten sonra da İstanbul'un ilk kadısı olmuştur. Şehremini vazifesi görmüş ve surların tamiri de kendisine havale edilmiştir. 863/1458'de vefat eden Hızır Bey, caminin yakınında, günümüzde yıkılmış o-lan Voynuk Şucaüddin Mescidi'nin mihrabı gerisine gömülmüştür. Vakıf Tahrir Defteri 'nde "Hızır Bey Mescidi" olmakla beraber "Hacı Kadın Mescidi" yoktur. Hacı Kadın isminin nereden geldiği ise tam olarak belli değildir. Hadîkddz, Kocamus-tafapaşa'da bir camii olan ve İskender Paşa' mn kızı olan Hacı Kadın'ın bir çifte hamam yaptırdığı ve caminin hamama yakın olduğu için bu ismi aldığı belirtilmektedir. E. H. Ayverdi ise Hızır Bey'in de Hacı Hatun adıyla anılan Sultan Hatun isminde bir kızı olduğunu, bundan dolayı bu isimle tanınmakta olabileceğim belirtmiştir. Mescidin minberini Kazasker Abdurahman Efendi koydurmuştur.
Fevkani cami bir bodrum üzerinde yükselmektedir. Kiremit çatıyla örtülü, duvarları yer yer muntazam tuğlaların atıldığı moloz taştan inşa edilmiş olan caminin iç kısmı günümüzde tamamen yenilenmiştir. Batıda yer alan minaresi kalın gövdeli, güdük, şerefe altı mukarnaslı ve sivri külahlıdır.
Ayverdi, Hacı Kadın'ın bir medresesi olduğunu ve caminin altındaki içi boş kemerli bodrumun medrese olarak kullanılmış olabileceğini belirtmektedir.
Dostları ilə paylaş: |