İbn hübeyre, ebû HÂLİD 6 Bibliyografya : 7



Yüklə 1,79 Mb.
səhifə7/58
tarix17.11.2018
ölçüsü1,79 Mb.
#83019
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   58

İBN İBAZ 62

İBN İDRÎS, İDRÎS B. MUHAMMED

Ebü'l-Alâ' İdrîs b. Muhammed b. İdrîs b. Muhammed el-Ezemmûrî eİ-Fâsî (ö. 1296/1879) Faslı vezir ve sefir.

Merakeş'te doğdu. Filâlî Veziri Ebû Ab­dullah Muhammed b. İdrîs'in oğludur. Ba­basının yanında ciddi bir edebiyat tahsili gören İbn İdrîs meslek hayatına babası gibi kitap istinsahıyla başladı. Aralarında Şahîh-i Buharının de bulunduğu birçok eseri istinsah edip satarak epeyce bir ser­vet edindi. Bu işi vasıtasıyla bir taraftan da İlmî açıdan kendini yetiştirmeye çalış­tı. Babasının ölümünden sonra Filâlî Sul­tanı Abdurrahman tarafından saray kâ­tipliğine tayin edildi (1264/1848). Daha sonra IV. Muhammed tarafından dış iliş­kilerden sorumlu vezirliğe getirildi. Ekim 1859'da Fas - Cezayir sınırında Fransız as­kerleriyle yerli kabileler arasında çıkan meseleleri III. Napolyon ile görüşmek üze­re sultanın özel sefiri olarak Fransa'ya git­ti. Temmuz-Ağustos 1860'ta altı hafta Paris'te kaldı. Yine aynı yıl. İspanya-Fas savaşından sonra İspanya hükümeti nez-dinde savaş tazminatının İndirilmesini gö­rüşmek üzere görevlendirildi. Yeni fikir­ler ve izlenimlerle ülkesine dönen İbn İd­rîs, Avrupa'da meydana gelen teknik ve askerî konulardaki gelişmeler hakkında yetkililere bilgi sundu. Sultan Mevlây I. Hasan zamanında rütbesi düşürülerek kâtip tayin edilen İbn İdrîs 14 Cemâziye-lâhir 1296"da (5 Haziran 1879) Rabat'ta vebadan öldü.

İbn İdrîs, Fransa'ya yaptığı seyahati an­latan Tuhfetü'l-melikr'l-cazîz bi-mem-leketi Bariz (Fas 1327) adlı eseriyle tanı­nır. Aynı zamanda şair olan İbn İdrîs şiir­lerini bir divanda toplamış, resmî ve özel mektuplarını derleyerek bir mecmua ter­tip etmiştir. Ayrıca Kâdirî şeriflerine dair et-Takyîd adlı bir risalesi bulunmaktadır.63



Bibliyografya :

İbn Sûde, İthâfü't-mütâli1 bi-uefeyâti a'lâmi'l-karni'ş-şâiiş 'aşer ue'r-râbi* (Meustfatü a'lâmi't-Mağrib içinde, nşr. Muhammed Haccî). Beyrut 1417/1996, VII, 2663; İbn Zeydân. Tânhu Mik-nâs, Rabat 1930, II, 32-41; Ziriklî, el-Â'iâm, I. 268; J. L. Miege, Le Maroc et l'Europe, Paris 1961, bk. İndeks; G. Deverdun. "ibn Idris". El2 (İng), III, 806; Ahmed el-Ammârî. "İbn İdris", el-Ma'lemetü'l-Mağrİb, Rabat 1410/1989, I, 258-259.



İBN İDRÎS, MUHAMMED

Ebû Abdillâh Muhammed b. İdrîs b. Muhammed el-Ezemmûrî el-Amrâvî el-Fâsî (ö. 1264/1847) Faslı devlet adamı ve şair.

Fas şehrinde doğdu. Fakih olan babası takvası ile meşhurdu. İbn İdrîs. Kur'ân-ı Kerîm'i ezberledikten sonra Karaviyyîn'-de Hamdûn İbnü'i-Hâc'dan edebiyat ve aruz dersleri aldı. Bu arada ailesine yar­dım etmek amacıyla kitap istinsah etme­ye başladı. Bazı kitaplarını istinsah ettiği meşhur tarihçi Ebü'l-Kâsım ez-Zeyyânî ile dostluk kurarak üç yıl yanında çalıştı. Zeyyânî'nin kitaplarını istinsah etmesi tarih bilgisini arttırdı. 1229'da (1814) Ebû Abdullah Ekensûs İle tanıştı. Onunla bazı şiir münazaralarına katıldı. Sultan Mevlây Süleyman'ın da bulunduğu bir mecliste okuduğu kasidesi sultanın ilgisini çekti ve onun tarafından ödüllendirildi. 1237'-de (1822) Sultan Mevlây Süleyman'ın ye­ğeni Abdurrahman b. Hişâm'ın birinci kâ­tibi olarak görevlendirildi. Aynı yıl Fas'tan ayrılıp Mevlây Süleyman'ın yanına giden heyete katıldı. Mevlây Abdurrahman Mağ-rib'de iktidarı ele geçirince İbn İdrîs'i ve­zir tayin etti.

İbn İdrîs, 1246'da (1830) Fransızlar'ın Cezayir'i işgal etmesi üzerine halkı ciha­da teşvik eden bir kaside yazdı. Bu esna­da Tllimsân ve Vehrân halkı Sultan Mev­lây Abdurrahman'a biat ederek Vedâya kabilesinden askerleri yardım amacıyla gönderdi. Vedâya kabilesiyle arası iyi ol­mayan İbn İdrîs kabile ileri gelenleri ve hasımlarının suçlamalarına mâruz kaldı. Bunun üzerine azledildi ve mallarına el konuldu (1247/1831-32). Daha sonra sul­tanın rakibi Cezayir Emîri Abdülkâdir'e meyletmekle suçlanarak hapsedildi. Hapiste iken ağır işkence gördü. Bu dönemde kendini ibadete veren İbn İdrîs, devrin ünlü sûfîleri Abdülkâdir el-Ale-mî ve Şeyh Tayyib el-Kettânî ile arkadaş­lık etti.

12Sl'de{l835) arkadaşlarının teşebbü­süyle sultanın affına mazhar olan İbn İd­rîs divan kâtipliğine tayin edildi. Bir müd­det sonra vezirliğe yükseltildi. 1259'da (1843) Fransızlar'ın Vücde'ye saldırması üzerine bir kaside yazarak müslümanlan direnişe davet etti. 4 Muharrem 1264'te (12 Aralık 1847) Fas şehrinde vefat etti. Şiirdeki kabiliyetinin yanı sıra çok iyi bir kâtip olduğu belirtilen İbn İdrîs seçili bir nesir üslûbuna sahipti. Kendisi gibi vezir ve edebiyatçı olan oğlu Ebü'l-Alâ İbn İd­rîs tarafından derlenen divanının yazma nüshası Rabat'ta el-Hizânetü'1-melekİy-ye'de bulunmaktadır.64 Kaynaklarda ayrıca makâme ve elkâb hakkında bir risale yazdığı belirtilir.

Bibliyografya :


Selâvî. e(-/stı7cşâ,V!l[, 144. 166; IX, 4, 14, 16, 20, 29, 30, 38, 45, 47, 50, 60, 68; Mohamed el-Fasi, La Htterature marocaine, Paris 1940. s. 425 vd; İbn Zeydân, Tânhu Mİknâs, Rabat 1350/1932, IV, 189-239; Muhammed Dâvûd. TârîhuTdDân,7\tvân 1379/1959, V]]], 218;Ab-bas b. İbrahim, et-İ'lâm, VI, 263-288; Abdullah Kennün, İbn İdris [MeusCfatü meşâhîri ricâti'l-Mağrib içinde). Kahire 1414/1994,1/3; İbn Sû-de. khâfü'l-mu.tâü'' bi-vefeyâtia'lâmi't-kami'ş-şâtiş 'aşer ue'r-râbi' [Meusû'atü a'lâmi'l-Mağ-rib içinde, nşr. Muhammed Haccî|, Beyrut 1417/ 1996, VII, 2581; Nasır el-Fâsî. "Muhammed b. idrîs vezîrü Mevlây cAbdirrahmân ve şâ'iruh", el-Bahşü'l-'ilmî, I, Rabat 1964, s. 157-179; a.mlf., "Mohammed ibn idris, vizir et poete de la cour de Mouiay Abderrahman", Hesperis Tamuda, 111/1, Rabat 1962, s. 43-62; G. Dever-dun. "ibn idris", El2 [İng ), III, 806; Kübrâ Si-pehrî. "ibn İdrîs", DMBİ, II, 716-717.

İBN İDRÎS

Muhammed b. Ahtned Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. İdris el-İclî el-Hillî (ö. 598/1202) Şîî fıkhında Ebû Ca'fer et-Tûsî'yi taklid dönemini sona erdiren âlim.

543 (1148) yılında Hille'de doğdu. Ha­lep'te İbn Zühre el-Halebî'den ders aldı ve onunla görüş alışverişinde bulundu. Ayrıca Ali b. İbrahim el-Alevî. İlyâs b. İb­rahim el-Hâirî, Hüseyin b. Hibetullah b. Ratbe, İzzeddin Şerefşâh b. Muhammed el-Hüseynî. Şeyh İmâd Muhammed b. Ebü'l-Kâsım et-Taberî ve Şeyh Ebû Ati et-Tûsî gibi âlimlerin derslerine devam etti. Talebeleri arasında Seyyid Fahhâr b. Ma'd el-Mûsevî, Muhammed b. Ca'fer Nema el-Hillî, Muhammed b. Abdullah b. Zühre el-Halebî. Ahmed b. Mes'ûd el-Hillî. Hasan b. Yahya b. Saîd el-Hillî ve Ali b. Yahya el-Hayyât gibi âlimler bulunmaktadır. İbn İdrîs 18 Şevval 598 (11 Temmuz 1202) ta­rihinde Hille'de vefat etti.

İbn İdrîs V. (XI.) yüzyılda Şeyh Müfîd. Seyyid Murtazâ ve Ebû Ca'fer et-Tûsî ta­rafından Bağdat'ta oluşturulan usûlî dü­şünceyi bir adım daha İleri götürerek Şîa'-da içtihadı düşüncenin teşekkülüne yar­dımcı oldu. Daha sonra Muhakkik el-Hillî ve Allâme İbnü'l-Mutahhar el-Hİllî. onun açmış olduğu bu çığın devam ettirerek Şiî-usülî düşüncesini sistematik bir ekol haline getirdiler. Tenkitçi bir ruha sahip olan İbn İdrîs'İn bu özelliğini Ebû Ca'fer et-Tûsî'ye yönelttiği eleştirilerde görmek mümkündür. Tûsî'yi bilhassa âhâd haber konusundaki tutumundan dolayı şiddetli bir şekilde eleştirmiş ve onun neredeyse inançla ilgili hususlarda bile âhâd haber­den faydalanacak kadar aşırılığa kaçtığı­nı belirtmiştir. Dinin gerek usulünde ge­rekse fürûunda âhâd haberle amelin caiz olmadığını, zira bu haberin zan ifade etti­ğini söyleyen İbn İdrîs kıyasa da bu sebep­le karşı çıkmıştır.

Tûsî'nin görüş ve fetvalarının talebele­ri ve kendisinden sonra gelen âlimler ta­rafından eleştiriye tâbi tutulmadan tak­lit edilmesi sebebiyle Şiî fıkıh düşüncesi­nin bir fetret ve durgunluk dönemine gir­diğini ileri süren İbn İdrîs, Tûsî'yi ve özel­likle talebelerini tenkit konusunda hoca­sı İbn Zühre el-Halebî'den daha cüretkâr olmakla birlikte bu husus, bazı âlimlerin iddia ettiği gibi Tûsî'ye her konuda mu­halefet ettiği şeklinde anlaşılmamalıdır. İbn İdrîs, birçok konuda Tûsî'nin görüşle­rini aynen benimsediği gibi onun et-Tib-yân adlı eseriyle ilgili olarak kaleme aldığı Müntehabü't-Tibyânda kendisini öv­müştür.

İbn İdrîs, haber-i vahide karşı tutumu sebebiyle kendisinden sonraki Şiî ulemâ tarafından şiddetli bir şekilde eleştiril­mekle birlikte onun taklitçi zihniyete kar­şı tavrı, Şiî fıkhındaki durgunluğu gider­mesi ve içtihadın Önünü açması bakımın­dan oldukça ehemmiyetlidir. İbn İdrîs'in fıkıhtaki en önemli yeniliği istidlali anla­yışa getirmiş olduğu boyuttur; nitekim kendisi de es-Serâ'irü'İ-hâvîadlı kitabı­nın istidlale dayalı fıkhı metot bakımın­dan daha Önce yazılan Şiî eserlerinin en iyisi olduğunu söyler. Ele aldığı meseleler­le ilgili bütün görüşleri ortaya koyduktan sonra delillerini de zikrederek bunlardan birini tercih eden İbn İdrîs, kendisinden önceki âlimlerle kıyaslandığında usûlî ka­idelere daha çok yer verdiği görülür. İbn İdrîs'i belirli konularda tenkit eden Mu­hakkik el-Hillî ve İbnü'l-Mutahhar el-Hillî gibi âlimler bile onun es-Serâ'irü'1-hâ-vî'de ortaya koymuş olduğu bu istidlali ve usûlî metottan mümkün olduğu ölçü­de faydalanmışlardır.

Şerl deliller açısından İbn İdrîs'in Şiî fık­hına yaptığı en önemli katkı Kitap, Sün­net (imamların ahbârı) ve icmâın yanında akıl delilini dördüncü kaynak olarak kabul etmiş olmasıdır. Aklı bu şekilde kabul eden ilk Şiî âlimi olmakla birlikte ictihad kelimesini kullanmakta oldukça temkinli davranmıştır. Onun bu tutumu, kendi zamanındaki Şiî düşüncesinin ictihad konu­sundaki tereddütlerini göstermesi bakı­mından dikkat çekicidir.

Dil, rical ve ensâb ilmi hususunda Şiî fıkhına bazı yeni unsurların girmesine yardımcı olan İbn İdrîs'in zekât, humus ve cuma namazıyla ilgili görüşleri diğer Şiî ulemâya göre nisbeten farklılık göster­mektedir. Gaybet döneminde cuma na­mazının vacip olmadığını ileri süren İbn İdrîs'e göre cuma namazını ancak imam veya onun tarafından tayin edilen vekiller (sefirler) kıldırabilir. Buna karşılık bayram namazlarını Şiî fukahanın da kıldırabile-ceğini kabul etmektedir. Humus konu­sunda da kendisinden sonraki usûlî ule­mâdan farklı görüşlere sahip olan İbn İd-rîs, Önceki Şiî ulemâsı gibi humustan ima­mın payının ayrılarak onun zuhuruna ka­dar bekletilmesi fikrini savunmakta ve İmâmî fakihin zekâtı toplayıp dağıtma yetkisinin bulunup bulunmadığı mesele­siyle fazla ilgilenmemektedir. Sonuç ola­rak Muhakkik el-Hillî ve İbnü'l-Mutahhar el-Hillî gibi Şiî ulemâ ile karşılaştırıldığın­da İbn İdrîs'in, nisbeten sınırlı bir velayet anlayışını kabul etmek suretiyle fakihin fıkhî otoritesinin kapsamını daha da da­ralttığı görülmektedir. Bu da onun zama­nında niyabet müessesesinin henüz tam anlamıyla teşekkül etmemiş olmasından kaynaklanmıştır.



Eserleri.



1. es-Serâ irü'l-hâvî li-tahrî-ri'J-/etâvî(Kum 1970). Havze-i İlmİyye'de belirli bir süre ders kitabı olarak okutu­lan eser günümüzde de Şiî ulemâ arasın­da önemini korumaktadır.

2. Münteha-bü't-Tibyân (Muhtaşarü't-Tibyân) (Kum 1409). Ebû Ca'fer et-Tûsî'nin et-Tibyân adlı eserine haşiye ve tenkit mahiyetin­dedir. İbn İdrîs'in kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Kitâbü't-Tcf-lîkat, Mesâ'ilü İbn İdrîs, Risale iîmtf-ne'n-nâşıb, Hulâşatü'l-isüdlâl, Mesâ'il ü ebcâdi'l-fıkh ve ecvibetihâ, Risale! der Teklif, Risâle'î der Müzayaka ve Aliivdsa'a, Menâsik.

Bibliyografya :

İbn Dâvûd el-Hillî, er-fi(câ/(nşr. Mutıaddis Ur-mevî), Tahran 1342 hş., s. 489; Esterâbâdî, el-Feoâ'idü't-medeniyye, Tahran 1903, s. 30, tür.yer.; İbn Hacer. Lisânü'l-Mîzân, V, 65; Nû-rullah et-Tüsterî, Mecâlisü 'l-mü'minin, Tahran 1955, 1, 569; Hür el-Âmilî. Emelü'l-Câmil(nşr. Ahmed el-Hüseynî|. Bağdad 1385/1965, II, 243; Meclisî. Bihârû'i-enuâr, Tahran 1367, I, 163; Bahrânî,Lü'(ü:'e£ü7-5ahreön nşrM.SâdıkBah-rülulûm), Mecef 1966, s. 276-282; Abdullah Efendi el-İsfahânî, Riyâzû'l-'ulemâ' ve hiyâzü'l nşr Ahmed el-Hüseyrıî), Kum 1981, V, 31-33; Muhammed b. Süleyman et-Tünükâbü-nî. Kışaşü'l-Culemâ\ Tahran 1985, s. 426-427; Hânsârî. Raozâtü'l-cennât, VI, 274-290; Ebû Ali Mâzenderânîel-Hâirî, Müntehe'l-makâl fi'Ü-mi'r-ricâl. Tahran 1300 hş., s.260;Âgâ Büzürg-i Tahranı. ez-Zerfa ilâ teşântrt'ş-$tca, Mecef 1936, I, 249; III, 333; XX, 330; Tebrîzî. Reyhânetü'i-edeb, Tahran 1990, V, 377-379; Abbas el-Kum-mî. el-Kunâ ue'l-etkâb. Tahran 1989,1, 201; Mir­za Hüseyin Nûrî. Müstedrekü'l-Vesâ'il, Tahran 1382, III, 481; Abdullah Mâmekânî, Tenkihü'l-makât, Necef 1350,1,95; il, 77; Muhammed Ba­kır es-Sadr, e/-Me'âtfmü7-cedîdefj'7-uşü/,Necef 1975, s. 69-76; A'yânu'ş-ŞFa.N, 120; Ali Fâzıl Kâinî, ıllmü 't-uşûl, Kum 1985, s. 136-137; A. Nevvman, The Deuelopment and the Signift-cance of the Rationalist and Tradİtionalist Schoob in Imami Shi'i History from the Third / Hinth to the Tenth /Sixteenth Century (dokto­ra tezi, 1986), üniversity of Calıfornia, s. 472-484; A. A. Sachedina, The Just Ruter, Mew York 1988,s. 13-14,72,75. 133, 149-151, 193,240-241; Hüseyin Müderrisi Tabâtabâî. Mukaddime*! berFtkh-iŞl'a (M.Âsaf Fikret), Meşhed 1368 hş./ 1990, s. 51, 86; Ebü'l-Kâsım Gorcî, "Nigâhî ber 1fehavvül-ictlm-iUşûl", Makâlât ve Berresîhâ, XXX][-XXXIII, Tahran 1358, s. 61 -62; Muham­med İbrahim Cennâtî, "cAkl Çehâromin Men-ba'-ı tctihâd", Keyhân-ı Endişe, XXI, Kum 1367 hş., s. 2-19;a.mlf.."'Aşr-[Gostereş-i İstidlal der MesâJil-i İctİhâdî", a.e., LİV (1373 hş.). s. 51-68; Mustafa Muhakkik Dâmad, "İbn İdrîs", DMBİ, 11,718-720.




Yüklə 1,79 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   58




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin