İMAN VE İSTİKAMET
Süfyan bin Abdullah (r.a)’tan rivayet edildiki: Dedim ki: Ey Allah’ın rasulü bana islamda birsöz söyleki senden başkasına ondan bir daha sormayalım, buyurduki: Allah’a iman ettim de, sonra da istikametli ol” Bunu Müslim rivayet etti.
Bu hadisi Müslim Hişam bin Urve’den Oda babasından Oda Süfyan’dan rivayet etti. Süfyan: Abdullah esSekafi’in oğludur,sahabedir. Ömer (r.a)’i Taif valisiydi.
Süfyan bin Abdullah’tan diğer vecihlerle fazlalarla birlikte rivayet edildi. O rivayeteri imam Ahmed, Tirmizi, İbni Mace Zühri’den Oda Muhammed bin Abdurrahman bin Maiz’den rivayetetti. Tirmizi’de: Abdurrahman bin Maiz Süfyan bin Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etti: Dedim ki: Ey Allah’ın rasulü, bana yapışacağım bir işialat, buyurduki: dedi ki: Rabbim, Allah’tır, sonra istikametli ol” Dedim ki: Ey Allah’ın rasulü benim üzerime ençok korktuğun şey nedir? Kendi dilini tuttu, sonra buyurduki: Bu Tirmizi dedi ki: Hasen sahitir.
İmam Ahmed ve Nesai Abdullah bin Süfyan (s.a.v)’e şu sözü: Ey Allah’ın rasulü bana islamda bir söz söyleki senden başkasına ondan bir daha sormayalım” Daha başka kimseye muhtaç olmayacak şekilde yeterli, islam hakkında kapsamlı bir söz talebidir. Peygamber (sav)’de ona buyurduki: islam hakkında kapsamlı bir söz talebidir. Peygamber (s.a.v)’de ona buyurduki: Allah’a iman ettim, de sonra istikametli ol” Diğer bir rivayette de: Rabbim Allah’tır, deyip, sonra da dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennetle sevinin, derler) (1) Ve: Rabbimiz Allah’tır, deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar cennet ehlidirler. Yapmakta olduklarına karşılık orada ebedi kalacaklardır) (2)
Nezai tefsirinde Süheyl bin Ebi Hazm’dan tahric etti, dedi ki: Biza sabitenes’ten rivayet etti: Peygamber (s.a.v) şu ayeti okudu: Rabbimiz Allah’tır deyip sora dosdoğru yaşayanlar...) Ve buyurduki: İnsanlar bunu dediler sonra küfrettiler, kim bu söz üzerine (Rabbimiz Allah’tır) ölürse o istikamet ehlindedir” Bunu Tirmizi de tahriç etti, onun üzerine ölürse, o istikametli onlardandır.” Ve Tirmizi: Hasen garip, dedi. Süheyl ezberi bakımından hakkında konuşuldu.
Ebu Bekir Sıddık sonra dosdoğru yaşayanlar tefsiri hakkında dedi ki: Onlar Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayanlardır. (3) Ondan şöyle dediği rivayet edildi: Sonra Allah’ın rableri olduğu hususunda dosdoğru olanlardır.
İbni Abas’tan zayıf bir isnatla şöyle dediği rivayet edildi: Bu Allah’ın kitabında La ilahe illallah şehadeti üzerine en kuvvetli nastır: (Rabbimiz Allah’tır deyip sonra dosdoğru yaşayanlar..) (5) (S: 400) Buna benzer, Enes, Mücahid, esved bin Hilal, Zeyd bin eslem Süddi, İkrime ve başkalarından da rivayet edildi.
Ömer bin Hattab (r.a)’tan rivayet edildiki: O bu ayeti minber üzerinde okudu rabbimiz Allah’tır deyip sonra dosdoğru yaşayanlar...) Ve dedi ki: Tilkinin avcıyı aldatırken zikzak çizdiği gibi zikzak çizmezler (6)
Ali bin ebi Talha İbi Abbas’tan sonra dosdoğru yaşayanlar) ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet etti. Farzlarını yerine getirmede dosdoğru olanlardır. (7)
______________
(1) Fussilet: 30 (2) Ahkaf: 13 (3) İbni Ceriri Taberi tefsirinde, İbnil Mübare Zühd’de tahric etti. (4) Taberi tefsirinde tahric etti. (5) İbni Hatim tahric etti. İbni Kesir tefsiri: 4/98 (6) Ahmed, ibnil Mübarek ve Taberi tefsirde Zühri’den tahric etti. Fakat senedinde kopukluk var, çünkü zühri Ömer’den duymamıştır. (7) Taberi’den
Ebul Ali’den şöyle dediği rivayet edildi: Sonra din ve ameli ona halis kılanlar.(1)
Katade şöyle dedi: Murad tevhid üzere istikamettir. Ancak sahibini cehenneme haram kılan tevhidi murad etmiştir, bu Lai ilahe illalah’ın manasını gerçekleştirmektir. Çünkü ilah itaat edilendir, korkudan, saygıdan, sevgiden, ümitten, tevekkül ve duadan dolayı asi olunmayandır, masiyetlerin hepsi bu tevhidi yaraar, çünkü o heva çağırıcısı şeytana icabettir, Allah azze ve celle buurduki: Hevasını ilah edineni gördün mü? (2) Hasan ve başkası dedi ki: O kimse hevasının her şeyii yapar, bu tevhidde istikamete zıddır.
Şu rivayet üzere rivayete gelince Allah’a iman ettim de “ mana açıktır.. (S: 401) Çünkü selef o onlara tabi ehli hadise göre salih amellerde imana dahildir. Allah teala buyurduki: O halde seninle bareber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü, o sizin yaptıklarınzı çok iyi görendir. (3). O ve onula beraber tevbe edenlerin istimateli olmalarını ve emroldukları şeyin dışına çıkmamalarını emretti, emrin dışına çıkmak ta tuğyandır. Kedisinin amellerini gördüğün ve onlara vakıf olduğunu haber verdi ve buyurduki: İşte onun içinsen tevhide) davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol, onların heveslerine uyma) (4) Katade dedi ki: Kuran üzere istikametli olmakla emroludur. Hasan şöye dedi: Bu ayet inince rasululah (s.a.v) kolları sıvadı, ve gülerken görülmedi. Bunu İbni ebi Hatim tahric etti. Kuşeyri ve başkası birisinden şunu zikretti: O peygamber (sav)’i rüyada görmüş demişki: Ya rasullulah, sen beni hud suresi ve kardeşleri ihtiyarlarlattı) buyurdun, onlardan senine ihtiyarlarlattı? Buyurduki: Şu ayet emrolunduğun gibi dosdoğru ol) (5)
Allah teala buyurduki: Deki ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilahınızın birtek ilah olduğu vahyolunuyor. Artık O’na yönelin, O’ndan mağfiret dileyin) (6)
Allah teala genel olarak dini ayakta tutmayı emretti, buyurduki: (S: 402) Dini ayakta tutun ve oda ayrılığa düşmeyin” diye Nuh’a tavsiye ettiğini sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve isaya tavsiye ettiğimiz Allah size de din kıldı.) (7) İki ayette tevhid üzere istikamete emrettiği gibi bir çok yerde de namazı emretti.
İstikamet: Doğru yola gitmektir, oda sağa sola sapmaksızın doğru dindir, ve bu bütün zahiri ve batini taatları ve yasakları terk etmeyi de kapsar, bu tavsiye bütün din hasletlerinin hepsini içinde toplamış oldu.
(Artık O’na yönelin, O’dan mağfiret dileyi) ayeti, emredilen istikamette mutlaka kusur olacağına bunun tevbeyi gerektiren istiğfar ve istikamete geri dönüşle kusurun giderileceğine işarettir, bu peygamber (s.a.v)’in Muaz’a şu sözü gibidir: Nerede olur ol, Allah’tan kork, kötülüğün peşinde iyilik yap ki onu kötülüğü imha etsin peygamber (s.a.v) insanların istikameti hakkıyla yerine getirmeye güç yetiremeyeceklerini haber verdi. İmam Ahmed ve İbni Mace Sevban’dan peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu tahric etti: İstikametli olun, tam yapamazsınız, bilinizki amellerinizin en hayırlısı namazdır, abdesti ancak mü’min muhafaza eder İmam Ahmed’in bir rivayetin de de: Doğru olun, doğruluğa yaklaşı, abdesti ancak mü’min muhafaza eder”
Sahihaynde Ebu Hureyre (r.a)’den peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi:
Doğru olunuz, doğruluğa yaklaşınız”
Doğruluk: İstikametin hakikatıdır, hedefe atıpta isabet ettiren gibi, bütün sözler ve işlerde isabettir, peygamber (sav) Ali (r.a)’ye Allah’tan doğruluk ve hidayet istemesini emretti ve ona buyurduki: Oku doğrultuğun gibi doğruluk, yola hidayetin gibi hidayet zikret”(8)
(1) İbni Kesir tefsirinde zikretti: 4/ 99 (2) Casiye, ayet: 23 (3) Hud, ayet: 112 (4) Şura, ayet: 15 (5) Bu eseri Beyheki Şuabul imanda ebu ali es Sirri’den tahric etti. Bei Hud ve kardeşleri ihtiyarlarlattı” hadisi sahih, mütevatirir. (6) Fussilet, ayet: 6 (7) Şura: 13 (8) Hadis sahihtir, Ahmed, Müslim, Ebu Davud ve Nesai Ali’den şu lafızla tahric eti. Ey Ali Allah’tan doğruluk ve hidayet iste.”
(S: 403) Yaklaşmak: Hedefe isabet ettiremezse, hedefe yakın bir yere isabet etmektir, fakat hedefe isabet etmetir, fakat hedefe isabet ettirmek ve doğrulukta samimi olmak şartıyladır, ve yakınlaştırma istemesi kasten olmamalıdır, buna peygamber (s.a.v)’in Hakem bin Hazen el Külefi’den rivayet edilen hadisi delildir. Ey insanlar! Size emrettiğimin hepsini yapamazsınız-veya güçyetiremezsiniz-fakat doğru olu vemüjdeleyin” (1) Manası: Doğruluğu, isaeti ve istikameti kasteden, çünkü eğer emrolundukarının tümünde doğru olmuş olsalar, o zaman emrolunduklarıın hepsini yapmış olurlardı.
Ebu Bekir (r.a)’in Rabbimiz Allah’tır deyip sonra dosdoğru yaşayanlar). Başkasına yönelmeyenlerdir diye tefsiretiği gibi, istikametin aslı kalbin tevhid üzerinde istikametli olmasıdır. Kalb ne zaman Allah’ın marifeti, haş yeti onu büyültmesi, korkusu, sevgisi, iradesi, ümidi, duası ve ona güveni ve ondan başkasından yüz çevirme üzerine istikamete olursa, azaların hepsi de ona taat üzere istikamette olur, çünkü kalp azaların kıralıdır, azalar onun ordusudur, kıral istikamette olursa ordusu ve raiyyeti de istikamette olur, (Yüzünü hanif olarak dine çevir) ayeti de böyle kasdın ve iradenin tek, şeriki olmayan Allah’a halis kılınmasıdır diye tevsir edildi Kalbten sonra azalardan istikametine riayet edilenlerin en büyüğü dildir, o kalbin tercümanı ve onun sözcüsüdür, bunun için peygamber (s.a.v) istikamete emrettikten sonra dili korumayı tavsiye buyurdu. İmam Ahmed’in müsredinde Enes (r.a)’den peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi: Kulun kalbi istikamette oluncaya kadar imanı istikamette olmaz, dili istikamette oluncaya kadar da kalbi istikamette olmaz” Tirmizi’de Ebu Saidi Hudri’den merfu ve mevkuf olarak rivayet edildiki: Adem oğlu sabahlayınca azaların hepsi dile söver ve deler ki: Bizim hakkımızda Allah’tan kork, biz ancak seninleyiz, sen istikametli olursan biz istikametli oluruz, seneğrilirsen biz de eğriliriz.” (2)
(1) Hadis hasendir, Ahmed, Ebu Davud ve Taberani kebir’de tahric etti. (2) Tirmizi merfu ve Ebu Said’e mevkuf olarak tahric eti, ve dedi ki: Mevkuf daha sahihtir.
Dostları ilə paylaş: |