İÇİndekiler bölüm 1 Temel Kavramlar



Yüklə 391,05 Kb.
səhifə6/7
tarix27.12.2017
ölçüsü391,05 Kb.
#36191
1   2   3   4   5   6   7

8.2.2. Alternatif Maliyet

İktisadi karar birimleri üretim veya tüketim eksenli kararlarda farklı tercihlerle/alternatiflerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu bağlamda ihtiyaçların hangi kaynaklarla/girdilerle karşılanacağı sorusunun cevabının bulunması gerekmektedir. Söz konusu tercih sorunu, kıt kaynakların alternatif kullanım alanları arasında bir öncelik sıralaması yapılarak çözülmektedir.

İktisadi karar birimleri açısından alternatifler arasından tercih yapmak. seçilmeyen alternatiflerden mahram kalmak anlamına gelecektir. Bir ihtiyacın tatmini, diğer alternatiflerden veya fırsatlardan vazgeçilmesi pahasına gerçekleştirilmektedir. Kaçırılan söz konusu fırsatlara alternatif maliyet veya fırsat maliyeti adı verilmektedir. Diğer bir bakış açısıyla fırsat maliyeti, herhangi bir malın üretimini bir birim artırmak için başka bir maldan vazgeçilmesi gereken mal ve/veya kazanç miktarı anlamına da gelmektedir.

Bu hususlar tüketicilerin ve üreticilerin bakış açılarıyla aşağıdaki örnekler yardımıyla daha anlaşılır hale getirilebilir.

—Bir öğrenci açısından derse girmek, kantinde oturmak, kahvede okey oynamak şeklinde üç farklı alternatif söz konusu olduğunu varsayalım. Öğrencinin kantinde oturmak veya kahvede okey oynamak yerine derse girmeyi tercih etmesi halinde derse girmenin alternatif maliyeti, kantinde oturmak veya kahvede okey oynamaktır. Bu tercihin yapılmasının iktisadi anlamı, öğrencinin derse girmemenin maliyetini, kantinde oturmanın veya kahvede okey oynamanın maliyetinden yüksek görmesi ve dolayısıyla yüksek olan bir maliyetten kaçınmasıdır.

—Bir başka örnekte ise, bir öğrencinin öğle yemeği ihtiyacını tost veya hamburger yiyerek giderebildiğini ve bunların fiyatlarının da aşağı-yukarı birbirine eşit olduğunu varsayalım. Burada tostun alternatifi hamburgerdir. Öğrencinin tost yiyerek karnını doyurduğunu varsaydığımızda, öğrencinin söz konusu davranışının iktisadi anlamı, tost yememenin maliyetini hamburger yememenin maliyetinden yüksek görmesidir.

—Yukarıdaki kurgulamış olduğumuz gömlek üretim sürecinde, aynı üretim faktörleri ile pantolon, elbise, etek vb. giysiler üretilebileceğini varsayalım. Burada gömlek üretmenin alternatif maliyeti, diğer giysileri üretmemektir. Terzinin gömlek üretmeye karar vermesinin arka planında, gömlek üretmemenin maliyetini diğer giysileri üretmemenin maliyetinden yüksek görmesidir.

—Bu konudaki son bir örnekte ise, aynı aracın hatcback ve sedan modellerini üretme imkânına sahip olan bir otomobil firmasının bunlardan birisini seçmek zorunda olduğunu varsayalım. Burada firma açısından hatcback tipi araç üretmenin alternatif maliyeti sedan tipi araç üretmek, sedan tipi araç üretmenin alternatif maliyeti ise hatcback tipi araç üretmektir, Hatcback tipi araç üretmeye karar verilmişse, bu davranışın iktisadi anlamı, hatcback tipi araç üretmemenin maliyetinin sedan tipi araç üretmemenin maliyetinden yüksek görülmesidir. Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere, alternatiflerin söz konusu olduğu karar süreçlerinde üretici ve tüketici davranışları, alternatif maliyetler tarafından belirlemekte; iktisadi karar birimleri alternatif maliyeti düşük olan tercihe yönelmektedirler. Bu bağlamda tüketilen ve/veya üretilen bir mal veya hizmetin fırsat maliyeti, tüketimden ve/veya üretimden vazgeçilen mal veya hizmetin miktarı veya değeridir.


8.2.3. Kısa Dönem Maliyetler

Kısa dönem, firmanın üretim sürecinde kullanmış olduğu girdilerden sadece birisinin miktarını değiştirebildiği bir dönemdir. Bu döneme ilişkin maliyetler, sabit maliyetler, değişken maliyetler ve toplam maliyetlerdir. Ayrıca, bu maliyet kalemlerinden türetilen ortalama maliyetler ve marjinal maliyetler de kısa dönem maliyetler içerinde ele alınmaktadır.


8.2.3.1. Sabit, Değişken Ve Toplam Maliyetler

Üretim sürecinde firmaların kullandığı girdiler sabit girdiler ve değişken girdiler olmak üzere iki başlık altında ele alınmaktadır. Bir işadamının kumaş üretmek üzere bir tekstil fabrikası kurmaya karar verdiğini varsayalım. Bunun için öncelikli olarak bir arsanın alınması, daha sonra fabrika binasının yapılması, gerekli makinelerin temin edilmesi gerekmektedir. Ayrıca bu işadamı fabrikanın güvenliğini sağlamak için güvenlik görevlisine, iletişimi sağlamak için çeşitli araçlara, aydınlatma ve ısıtma için çeşitli donanımlara, ulaşım için ise çeşitli araçlara ihtiyaç duyacaktır. Dikkat edilirse, henüz kumaş üretimi sürecine ilişkin konulara girmedik. Saymış olduğumuz tüm bu girdiler, genel anlamda firmalar açısından sabit girdiler olarak adlandırılmaktadır. Dolayısıyla firmalar üretim yapsa da yapmasa da söz konusu girdileri istihdam etmek zorundadırlar. Bu bağlamda satın alman arsa ve yapılan fabrika binasının yanı sıra tüm malzeme ve ekipmanlar için maliyete katlanılması gerekmektedir. Ayrıca, güvenlikçinin maaşının ödenmesi, sigorta primlerinin yatırılması, binanın "aşınan-yıpranan kısımlarının onarılması gibi harcamalardan da kaçınılamayacaktır. İşte bir firmanın üretim yapsa da yapmasa da katlanmak zorunda kaldığı maliyetlere toplam sabit maliyetler denir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere sabit maliyetler, üretim miktarı ile ilişkili olmayan maliyetlerdir.

Diğer taraftan üretim kararı alınmasıyla birlikte bir takım maliyetler söz konusu olmaktadır. Yukarıdaki örneğimizde firmanın kumaş üretebilmesi için makineyi çalıştıracak işçiye, makineyi çalıştıracak enerjiye, kumaşı dokuyabilmek için ipliğe, dokunan kumaşı kullanılabilir hale getirebilmesi için boya ve apre gibi bir takım üretim süreçlerine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu bağlamda bizzat üretim için istihdam edilen işgücü, enerji, iplik vb. girdiler, değişken girdiler olarak adlandırılmaktadır. Söz konusu girdiler için yapılan harcamalara ise toplam değişken maliyetler denir.

Bu açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere, üretim miktarıyla birlikte değişen veya üretimin yapılmasıyla ortaya çıkan maliyetlere toplam değişken maliyetler denir. Üretim fonksiyonunu dikkate aldığımızda, üretim amacıyla istihdam edilen sermaye ve emek girdileri için yapılan tüm harcamalar, değişken maliyetleri oluşturmaktadır.

Sabit ve değişken maliyetlerin toplamına toplam maliyet denir. Buna göre toplam sabit maliyetleri FC ile toplam değişken maliyetleri ise VC ile gösterdiğimizde, aşağıdaki eşitlik yardımıyla toplam maliyete (TC) ulaşabiliriz.

8.2.3.2. Ortalama Maliyetler Ve Marjinal Maliyet

Sabit maliyetler, değişken maliyetler ve toplam maliyetlerden hareketle ortalama ve marjinal maliyetler hesaplanabilmektedir. Ortalama maliyetler, ortalama sabit maliyetler, ortalama değişken maliyetler ve ortalama toplam maliyetler olmak üzere üç başlık altında ele alınmaktadır.


Buna göre ortalama sabit maliyet (AFC), üretilen birim başına düşen maliyettir.

AFC = -r-

Sabit maliyetler üretilen mal ve hizmet miktarına bağlı olmadığından dolayı, üretilen mal ve hizmet miktarının artması halinde üretim birimi basma düşen ortalama sabit maliyetler azalacaktır. Ortalama değişken maliyet, değişken maliyetin üretim miktarına bölünmesiyle elde edilmektedir. Diğer bir ifadeyle üretim birimi başına düşen değişken maliyete, ortalama değişken maliyet denir.

Ortalama sabit ve ortalama değişken maliyetlerin toplanmasıyla veya toplam maliyetin üretim miktarına bölünmesiyle elde edilen değere, ortalama toplanı maliyet denir. Ortalama toplam maliyet aynı zamanda birini maliyet olarak da adlandırılmaktadır.

Maliyetlere ilişkin bir değer kavram ise marjinal maliyettir. Üretim miktarının bir birim değiştirilmesi halinde toplam maliyette meydana gelen değişmeye marjinal maliyettir.

Kısa dönemde artan ve azalan verimler kanunlarının söz konusu olması nedeniyle ortalama değişken maliyet, ortalama maliyet ve marjinal maliyet eğrileri önce azalan, sonra artan bir eğilime sahip olmaktadırlar. Bundan dolayı ortalama değişken maliyet ve ortalama toplam maliyet eğrileri analitik gösterimlerde "U" şeklinde çizilmektedir.


8.2.4. Uzun Dönem Maliyetler
Hatırlanacağı üzere, üretim, sürecinde kullanılan tüm girdilerin ve dolayısıyla üretim ölçeğinin değiştirilebilmesine imkân sağlayan dönem, uzun dönem olarak tanımlanmaktaydı. Tüm girdiler değiştirilebildiği için, uzun dönemde sabit girdiler ve dolayısıyla sabit maliyetler ortadan kalkmaktadır. Bu bağlamda tüm girdiler değişken girdi niteliği kazanmakta ve firmalar açısından sadece değişken maliyetler söz konusu olmaktadır.

Uzun dönem maliyetler, kısa dönem maliyetlerin toplanmasıyla elde edilmektedir. Bundan dolayı analitik gösterim açısından kısa dönem ortalama maliyet eğrilerinin seyri ile uzun dönem ortalama maliyet eğrisinin seyri arasında analitik açıdan herhangi bir fark yoktur. Yukarıda da belirtildiği üzere, firmalar açısından uzun dönemde sadece ortalama maliyetler söz konusudur. Üretim sürecinde faktör fiyatlarının ve teknolojinin sabit olduğunu varsaydığımızda, her bir üretim dönemi için uzun dönem ortalama maliyetler, kısa dönem ortalama maliyetlerden oluşacaktır. Bu bağlamda uzun dönem ortalama maliyet eğrisi kısa dönem ortalama maliyet eğrilerini kapsayacaktır.

Şekil-50'de, üç kısa dönemin söz konusu olduğu bir üretim süreci referans alınarak, uzun dönem ortalama maliyet eğrisi çizilmiştir.

Şekil-50'de, kısa dönem ortalama maliyet eğrileri SAC ile marjinal maliyet eğrileri ise SMC ile gösterilirken, uzun dönem marjinal maliyet eğrisi LMC ile uzun dönem ortalama maliyet eğrisi ise LAC ile tanımlanmıştır. Şekle göre, q2 üretim düzeyine kadar üretim miktarındaki artışlar aynı zamanda birim maliyetler olarak da adlandırılan uzun dönem ortalama maliyetlerin azalmasına neden olmaktadır. Uzun dönemde üretim miktarının artmasına bağlı olarak birim maliyetlerin azalmasına ölçeğe göre artan getiri denir. Uzun dönem ortalama maliyet eğrisinin azaldığı bölgede artan getiriler söz konusudur. q2 düzeyinden sonra ise üretim miktarının artırılması halinde birim maliyetler de artmaya başlamaktadır. Buna göre q2 üretim düzeyinden sonra azalan getiriler ortaya çıkmaktadır. Uzun dönemde üretim miktarının artmasına bağlı olarak birim maliyetlerin de artmasına ölçeğe göre azalan getiridir.


Üretici dengesine ilişkin açıklamalarımızdan da hatırlanacağı üzere, firmaların nihai amacı kârlarını maksimize etmektir. Bunun için maliyetlerin minimize edilmesi gerekmektedir. Şekil-50'ye göre uzun dönemde en düşük birim maliyet, q2 üretim düzeyinde gerçekleşmektedir. Diğer bir ifadeyle, q2 kadar mal ve hizmet üretilmesi halinde üretim minimum maliyetle gerçekleştirilmektedir. Bundan öneminden dolayı q2 üretim düzeyine etkin ölçek veya optimum çapta tesis ölçeği de denir.

Diğer taraftan firmalar üretim planlarını genellikle uzun dönem maliyetlerine göre yapmaktadırlar. Bu bağlamda uzun dönem ortalama maliyet eğrisine aynı zamanda planlama eğrisi de denilmektedir. Yine bu çerçevede uzun dönem ortalama maliyet eğrisinin kısa dönem ortalama maliyet eğrilerini bir zarf şeklinde içine almasından dolayı, uzun dönem ortalama maliyet eğrisi zarf eğrisi olarak da adlandırılmaktadır.
8.3. Birim Maliyetler Ve Firma Performansı

Fiziksel girdi—çıktı ilişkisindeki değişmeler, nihai tahlilde firma performansının maliyetler üzerindeki etkisi tarafından belirlenmektedir. Söz konusu etkiler, sabit girdi fiyatları ile fiyat değişim sonuçlan veya her ikisinin kombinasyonuna bağlı olarak verimlilik değişimlerinin hesaplanmasında ortaya çıkmaktadır. Firmaların rekabet güçlerinin veya kâr maksimizasyonlarının şekillenmesinde birim maliyetler ön plana çıkmakta ve birim maliyetlerin toplanması sayesinde her bir ürüne ait toplam maliyet hesaplanabilmektedir. Birim maliyetlerin tespitinde aşağıdaki faktörlerin karşılıklı etkileşimleri söz konusudur:

—Maliyetler, saat başına üretimdeki değişmelere bağlı olarak değişebilir,

—Maliyetler, fiziksel verimlilikteki bir değişme veya ücret oranlarındaki değişmeye bağlı olarak değişebilir,

—İlk iki maddenin ikisinin aynı şekilde değişimi ile değişebilir,

—Maliyetler, emeğin vasfının artırılması veya azaltılmasına bağlı olarak değişebilir,

—Maliyetler, toplam maliyetler içerisinde ücret maliyetlerinin oranına bağlı olarak -üretim birimi başına düşen toplam maliyette birim ücret maliyetlerindeki bir değişmenin etkisi ile- değişebilir.

Maliyetler genellikle işgücü, sermaye ve enerji maliyetleri alt başlıkları altında incelenmektedir. Toplam maliyetler içerisinde önemli bir yere sahip olan işgücü maliyetlerinin düşük olması, özellikle emek yoğun üretim teknikleri kullanan endüstrilerde firmalara veya endüstrilere önemli avantajlar sağlamaktadır. Maliyetlerin rekabet gücü açısından değerlendirilmesinde diğer bir girdi olan sermaye, enflasyon oranlarının sürekli olarak yüksek bir trend izlediği ülkelerde firmalar açısından maliyetin önemli bir unsurudur. Yüksek sermaye maliyeti, bir ürünün üretim ve satışı aşamalarında ürünün ve firmanın piyasa paylarını etkilemekte ve rekabet gücünü azaltmaktadır. Ayrıca, sermaye maliyetleri global rekabetin yaşandığı günümüz ekonomilerinde yerli ve yabancı yatırım kararlarını da önemli ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle Türkiye'deki kalkınmakta öncelikli yöre uygulamasında olduğu gibi birçok ülke, bazı bölgelerin gelişmesini sağlamak ve böylelikle rekabet gücünü artırmak amacıyla iktisadi programlar yürürlüğe koymakta ve yabancı yatırımları teşvik edici düzenlemeler yapmaktadır. Ayrıca, endüstrinin gereksinim duyduğu enerjinin düşük maliyetle ve zamanında temin edilmesi de firma performansı ve endüstriyel rekabet gücü açısından önem arz etmektedir.



BÖLÜM 9

PİYASA YAPILARI VE TAM REKABET PİYASASI

9.1. Piyasanın Tanımı Ve Türleri

Alıcılarla satıcıların bir araya geldiği ve ilgili malın fiyatının oluştuğu iktisadi yapılara piyasa denir. Benzer bir yaklaşımla, mal ve hizmetlerini alınıp satıldığı veya üretici ile tüketicinin bir araya geldiği yapılar piyasa olarak adlandırılmaktadır.

Diğer bir tanımlamaya göre piyasa alıcı ve satıcıların bir araya gelmiş oldukları soyut yapıdır.

Piyasalar ulusal-uluslararası piyasalar, mal ve hizmet piyasaları-faktör piyasaları, finansal piyasalar (para piyasası, sermaye piyasası) ve rekabet kriteri dikkate alınarak sınıflandırılmaktadır. Bu bölümde rekabet eksenli sınıflandırma dikkate alınarak piyasa yapıları incelenecektir.

Klasik iktisatçılara göre, tam rekabet ve monopol (tekel) piyasası olmak üzere iki tür piyasa yapısı vardır. Ekonomilerin gelişme seviyelerine göre, söz konusu iki uç piyasa arasından yeni piyasalar ortaya çıkmıştır. Fakat gerçek hayatta bu iki piyasa yapışma rastlamak mümkün değildir. Genellikle piyasalar bu iki piyasa türünün arasında oluşan aksak (eksik) rekabet piyasalarıdır.

Piyasaların genel kabul gören sınıflandırmasında ise tam rekabet ile monopol/rekabetsiz başta olmak üzere iki uç piyasa yapısı dikkate alınmakta ve bu iki uç piyasa yapısı arasında da, bu piyasalarla bazı ortak özelliklere sahip olan monopolcü rekabet, düopol, oligopol ve benzeri piyasa yapıları tanımlanmaktadır. Ayrıca, iki yanlı monopol ve çift (zincirleme) monopol şeklinde farklı açılımlara sahip piyasa yapıları da bulunmaktadır.

Piyasa özelliklerinin tam olarak anlaşılabilmesi için piyasa modellerinin (tam rekabet, monopol, monopolcü rekabet ve oligopol) yapısal karakterlerinin de ortaya konulması gerekmektedir. Bu bağlamda Tablo-10'da gösterilen piyasaların yapısal karakteristikleri, alt başlıklar altında ayrıntılı olarak açıklanacaktır.


Yukarıdaki açılamalarımızda ve analitik gösterimlerimizde satıcı eksenli piyasa sınıflandırmaları dikkate alınmıştır. Alıcı eksenli piyasa yapılarının sınıflandırılmasında ise aşağıdaki tanımlamalardan hareket edilmektedir:

—Monopson

—Monopsoncu rekabet

—Oligopson (Düopson, triopson vb.)


İster satıcı isterse alıcı eksenli olsun, piyasa sınıflandırmaları yapılırken bazı varsayımlardan hareket edilmektedir. Söz konusu varsayımlar;

—Alıcı ve satıcıların sayısı

—Piyasada üretilen ve satılan malların niteliği

—Piyasaya giriş-çıkış serbestisi

—Piyasa hakkında bilgi

Bundan sonraki alt başlıklarda ele alacağımız tüm piyasa yapılarında öncelikli olarak bu varsayımlar dikkate alınacaktır.


9.2. TAM REKABET PİYASASI

9.2.1. Tam Rekabet Piyasasının Tanımı Ve Varsayımları

Tam rekabet piyasasının tanımını yapmadan önce piyasa yapılarının sınıflandırılmasında dikkate alman varsayımlar çerçevesinde tam rekabet piyasasını tanımlamakta fayda vardır. Buna göre tam rekabet piyasasının varsayımları şunlardır;

—Atomisite: Piyasada çok sayıda alıcı ve satıcı vardır. Çok sayıda alıcı ve satıcı olmasından dolayı, bu ilgi grupları piyasada oluşan fiyat düzeyini kendi davranışlarıyla etkileyemezler. Ürünlerinin fiyatı üzerinde firmaların tek başlarına kontrol güçleri bulunmamaktadır. Dolayısıyla hem alıcılar hem de satıcılar piyasada oluşan fiyatı veri almak zorundadırlar.

—Homojenlik: Üretilen mal ve hizmetler homojendir. Üretilen mal ve hizmetlerin homojen olmasından dolayı tüketiciler farklı firmalar tarafından üretilen ve aynı ihtiyacı tatmine yarayan mal ve hizmetler arasından herhangi bir ayrım gözetmezler. Tüketicilerin farklı firmaların ürünlerine karşı nesnel, zamansal, mekansal veya kişisel bir tercih farklılığını dikkate almadıkları mal ve hizmetlere homojen mal ve hizmetler denilmektedir. Bu tür piyasa yapılarında üreticiler ve tüketiciler kararlarında sadece fiyatı veri olarak almaktadırlar.

—-Mobilite: Piyasaya giriş-çıkışlar tamamen serbesttir. Üretim faktörlerinin hareketliliği hususunda hiçbir engelleme yoktur. Batık maliyetler söz konusu değildir. Batık maliyet, firmanın piyasayı terk etmek zorunda kalması halinde karşılaştığı maliyettir.

—Şeffaflık: Alıcı ve satıcılar piyasa hakkında tam bilgiye sahiptir. Hem alıcılar hem de satıcılar piyasada olup-biten her şeyden haberdardırlar.

Yukarıdaki özelikler çerçevesinde tam rekabet piyasası, çok sayıda alıcı ve satıcının bulunduğu, piyasaya giriş-çıkışların serbest ve üretilen ürünlerin homojen olduğu varsayımlarına göre sınıflandırılan yapıdır. Bu yapıda üretilen malların niteliği/piyasa kriteri bağlamında endüstrinin tanımım yapmak çok kolaydır. Tam rekabet şartlan altında faaliyet gösteren bir firma, üretim miktarının endüstri arzının küçük bir oranı olmasından dolayı piyasa fiyatı üzerinde etkili olamamaktadır. Ayrıca, üretilen ürünlerin homojen ve çok sayıda alıcı ve satıcı olmasından dolayı tam rekabet piyasasında, firmanın üretmiş olduğu malın fiyatı ile diğer firmaların satış miktarları arasındaki ilişkiyi gösteren çapraz-fiyat esnekliği sonsuz olmaktadır. Çapraz-fiyat esnekliğinin sonsuz olması, ürünlerin tam ikame olduğu; ürünlerin tam ikame olması ise, piyasadaki aynı tür ürünlerin aynı özelliklere sahip olması anlamına gelmektedir. Ürünlerin homojen ve satıcıların çok sayıda olmasından dolayı tam rekabet piyasasında her firmanın üretmiş olduğu ürüne ait çapraz-miktar esnekliği sıfır olmaktadır.
9.2.2. Tam Rekabet Piyasasında Talep Ve Toplanı Hasılat
Tam rekabet piyasasında çok sayıda alıcı ve satıcı olmasından dolayı firmalar piyasada oluşan fiyatı veri almak zorundadırlar. Dolayısıyla firmalar piyasa fiyatını referans alarak sonsuz sayıda mal ve hizmet arz edebilmekte ve I aynı şekilde tüketiciler piyasada oluşan fiyat düzeyinde ilgili firmanın malını talep etmektedirler.

Bu açıklamalarımızı analitik olarak da gösterebiliriz.

Şekil-52'nin (a) kısmında piyasa dengesi yer almaktadır. Hatırlanacağı üzere piyasa dengesi, piyasa arzı ile piyasa talebinin kesiştiği A noktasında gerçekleşmektedir. Denge noktasındaki fiyat düzeyi tam rekabet piyasasında faaliyet gösteren firma için veri olduğuna göre, şeklin (b) kısmında da görüldüğü üzere, bu fiyat düzeyinde firmanın talep eğrisi sonsuz esnekliğe sahip bir doğru olmaktadır. Tam rekabet piyasasında piyasa arzı ile karşılaştırıldığında firma arzının oldukça önemsiz olduğu varsayımı doğrultusunda, miktar ekseni endüstri dengesini gösteren şeklin (a) kısmında Ton ile firma talebini gösteren şeklin (b) kısırımda ise Kg ile ifade edilmiştir.

Tam rekabet piyasasında faaliyet gösteren bir firma açısından fiyat (P) sabit olduğunu göre satış miktarı (Q) ile toplam hasılat (TR) arasında doğru yönlü bir ilişki ortaya çıkacaktır. Buna göre,

TR = PxQ

Şekil-53'e göre, toplam hasılat orijinden çıkan bir doğrudur. Toplam hasılat doğrusunun eğimi, fiyata bağlıdır. Dolayısıyla fiyatın yükselmesi halinde toplam hasılat doğrusunun eğimi artacaktır.



9.2.3. Tam Rekabet Piyasasında Ortalama Ve Marjinal Hasılat

Daha önceki bölümlerde de ifade edildiği üzere, toplam değerlerden hareketle ortalama değerler hesaplanırken, marjinal değerler, herhangi bir bağımsız değişkende meydana gelen ilave bir birimlik değişmenin bağımlı değişkende meydana getirdiği değişmeler dikkate alınmaktaydı.

Ortalama hasılat, toplam hasılatın satış miktarına bölünmesiyle elde edilen değerdir. Marjinal hasılat ise satışlarda meydana gelen bir birimlik artışın toplam hasılatta meydana getirdiği değişmedir. Buna göre tam rekabet piyasasında ortalama hasılat (AR) ve marjinal hasılat (MR), aşağıdaki eşitlikler yardımıyla hesaplanmaktadır.

Yukarıdaki eşitliklerden de anlaşılacağı üzere, tam rekabet piyasasında ortalama hasılat ve marjinal hasılat ilgili malın satış fiyatına eşittir. Bu durum Şekil-52'nin (b) kısmında da gösterilmiştir.



9.2.4. Tam Rekabet Piyasasında Firma Dengesi

Herhangi bir piyasa yapısında bir firmanın kâr edebilmesi için toplam hasılatının toplam maliyetinden büyük olması gerekmektedir. Üretici teorisinde olduğu gibi firma dengelerine ilişkin analizlerde de kısa dönem ve uzun dönemli açılımlar dikkate alınacaktır.

Kısa dönemli analizlerde firma dengesinin analitik gösterimlerinde toplam eğriler yaklaşımı ve marjinal eğriler yaklaşımı dikkate alınmaktadır. Analizlerimizde her iki yaklaşıma ilişkin analitik incelemeler aynı şekil içerisinde yapılacaktır.

9.2.4.1. Kısa Dönem Firma Dengesi

Firmanın toplam hasılatı (TR) ile toplam maliyeti (TC) arasındaki fark, firmanın kâr mı, yoksa zarar mı ettiği konusunda bize bilgi vermektedir arasında kâr ettiğine göre, firmanın dengesini söz konusu üretim miktarları arasında aramak gerekir. Toplam hasılat ile toplam maliyet arasındaki farkın maksimum olduğu düzeyi bulmak için, toplam hasılat doğrusuna paralel hipotetik bir doğru çiziyoruz. Çizdiğimiz bu doğrunun toplam maliyet eğrisine teğet olduğu nokta (C), firma açısından kârı maksimize eden üretim miktarıdır. Şeklin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, firma açısından kârı maksimize eden üretim miktarı Q2'dir. Aynı zamanda Q2 üretim miktarında toplam hasılat ile toplam maliyet arasındaki fark B-C kadar olup, maksimumdur.

Toplam eğriler yaklaşımıyla firma dengesini bulurken temel koşulumuz, toplam hasılat ile toplam maliyet arasındaki farkın maksimum olduğu üretim düzeyinin bulunmasıydı. Bu çözümlemelerimizi, Şekil-54'ün (b) kısmında yer alan marjinal eğriler yaklaşımıyla da yapabiliriz.

Marjinal eğriler yardımıyla firma dengesinin bulunmasının temel koşulu, marjinal maliyetin marjinal hasılata eşit olduğu üretim düzeyinin bulunmasıdır. Buna göre denge koşulu, MR=MC olmaktadır.

Şekil-54'de, marjinal maliyetin marjinal hasılata eşit olduğu düzey, Q2'dir. Dolayısıyla firma dengesinin açıklanmasında aynı zamanda denge üretim miktarı olarak da adlandırılan Q2 üretim miktarının referans alınması gerekmektedir. Q2 üretim düzeyinde firmanın ortalama hasılatı Ps, ortalama maliyeti ise P2'dir. Burada ortalama hasılat ortalama maliyetten yüksek olduğundan dolayı, Q2 kadar mal ve hizmet üretmesi halinde firma P1-P2 veya B-C kadar birim kâr elde ederek, kârım maksimize etmektedir. Birim kâr ile üretim/satış miktarının çarpımı, bizi toplam kâra götürecektir. Bu teorik açıklamalarımızı aşağıdaki eşitlikler yardımıyla cebirsel olarak da ifade edebiliriz.

Buna göre Q2 kadar mal üretmesi halinde firmanın toplam hasılatı, 0PjBQ2 alanına, toplam maliyeti ise 0P2CQ2 alanına eşit olacaktır.

Toplam hasılat ile toplam maliyet arasındaki fark PjP2BC alanına eşit olup, firmanın denge durumundaki toplam kârını vermektedir. Bu kâr, firmalar açısından aşırı kârdır.


Yüklə 391,05 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin