Üçüncü maddede zikredilen şartları taşıyan kimselerin yapacakları haccın geçerli (sahih) olabilmesi için şu şartların bulunması gerekir.
1. İhrama girmek
İlgili kısımda da anlatılacağı üzere hac görevini yapacak kimse hac yapmaya niyet eder ve telbiye getirir. Böylece ihrama girmiş olur. İhrama girmeden yapılan hac geçerli olmaz.73
2. Haccı belirlenen zaman içinde yapmak
Kur'ân-ı Kerîm'de hac ayları; الحج اشهر معلومات "Hac, belirli aylardadır" (Bakara, 2/197) şeklinde mücmel olarak bildirilmiştir. Bu cümle;
- Hac aylarının halk tarafından bilindiğine,
- Haccın bu aylarda yapılması gerektiğine,
- Arapların yaptığı gibi hac aylarının değiştirilemeyeceğine,
- Haccın vaktinin bütün bir yıl değil aylarla sınırlı olduğuna işaret etmektedir.
Bilinen hac ayları; şevval ve zîlkâde ayları ile zîlhicce ayının ilk 10 günüdür.74
İmam Şâfiî'ye göre hac aylarına zîlhiccenin 10. günü dahil değildir. İmam Malik, zîlhicce ayının tamamının hac aylarına dahil olduğu görüşündedir.75
Şafiîlere göre bu aylardan önce hac için ihrama girilemez, girilirse bu ihram hac için geçerli olmaz, bu ihram ile yapılan hac nafile bir hac olur.76 Hanefî ve Malikîlere göre hac aylarından önce ihrama girilebilir, ancak Sünnete muhalif olduğu için mekruh olur. Haccın diğer menâsikinin bu aylar içinde yapılması gerekir.77
3. Hac menâsikini belirlenen mekanlarda yapmak.
Hac menâsikinin yapıldığı mekanlar; mîkât sınırları, Ka'be, Safa-Merve, Arafat, Müzdelife ve Mina'dır.
VI. HÜKMÜ İTİBARİYLE HACCIN ÇEŞİTLERİ
Farz, vacip ve nafile olmak üzere üç çeşit hac vardır.
1. Farz Hac
Bu, dördüncü maddede zikrettiğimiz şartları taşıyan kimsenin ömründe bir defa yapmakla yükümlü olduğu hac, farz olan hacdır.
2. Vacip Hac
Üzerine farz veya vacip olmadığı halde hac yapmayı adayan kimsenin, yapmakla yükümlü olduğu adak haccı ile başladıktan sonra bozulan nafile haccın kazası vaciptir.
3. Nafile Hac
Farz olan hac eda edildikten sonra yapılan hac ile çocuğun yaptığı hac nafiledir.
VII. EDASI İTİBARİYLE HACCIN ÇEŞİTLERİ
1. İfrad Haccı
Hac aylarında sadece hac yapmak üzere ihrama girilip umre umresiz yapılan hacdır.
Bir hac mevsiminde sadece hac yapıldığı için "tek yapma" anlamında ifrad denilmiştir.
2. Temettu Haccı
Aynı yılın hac aylarında önce umre için ihrama girip umreyi yaptıktan sonra ihramdan çıkan, sonra Arafat'a çıkmadan önce hac için ihrama girip hac yapan kimse temettu haccı yapmış olur.
Bir hac mevsiminde umre yaptıktan sonra ihramdan çıkıp ihram yasaklarından bir müddet kurtulduğu ve bu esnada ihramlı iken yasak olan şeylerden yararlandığı için "faydanlanma" anlamında temettu denilmiştir.
3. Kıran Haccı
Aynı yılın hac aylarında umre ve hac için ihrama girip önce umre yapan, ihramdan çıkmadan haccı eda eden kimse kıran haccı yapmış olur.
Bir hac mevsiminde iki ibadeti (umre ve haccı) birleştirdiği için kıran denilmiştir.
4. Temettu ve Kıran Haccı Yapmanın Şartları
a) Hacceden kimse âfâkî olmalıdır.
Mîkât sınırları içinde (Harem ve Hıll bölgesinde) ikamet edenlerin temettu‘ ve kırân haccı yapmaları câiz değildir.
Hac aylarından önce Mekke'ye gidip hac günlerine kadar orada kalan âfâkîler de aynı şekilde temettu‘ ve kırân haccı yapmazlar. Bu kimseler ifrad haccı yapmaları gerekir. Bu kimseler hac aylarında umre yaparlarsa ceza kurbanı keserler.
b) Umre ve haccın her ikisi aynı yılın hac aylarında yapılmalıdır.
Bir kimse umreyi hac aylarından önce yapmış ise veya umre tavafının en az dört şavtını, hac ayları henüz girmeden tamamlanmış ise yapılan hac temettu‘ veya kırân değil, ifrad haccı olur.
c) Hac aylarında yapılan umreden sonra memleketine dönülmemelidir.
Hanefî mezhebine göre, umre yaptıktan sonra herhangi bir sebeple memlekete dönen kimsenin; Şâfiî mezhebine göre umre yaptıktan sonra herhangi bir sebeple mîkât sınırları dışına çıkan kimsenin temettu haccı yapabilmesi için yeniden umre yapması gerekir. Aksi takdirde yaptığı hac temettu‘ değil, ifrad olur.
Kırân haccında umreden sonra ihramdan çıkılmadığı için umre yaptıktan sonra ister mîkât dışına çıksın, ister memlekete veya başka bir yere gitsin kırân haccı ifrada dönüşmez.
Bu üç nevi hacdan hangisi yapılırsa yapılsın, hac farîzası eda edilmiş olur.
d) En Fazîletli Hac
Hangi haccın daha fazîletli olduğu konusunda farklı rivayetler nedeniyle78 mezhep imamları ihtilaf etmişlerdir. Şâfiî ve Malikî mezhebine göre ifrad haccı, Hanefî mezhebine göre kıran haccı, Hanbelî mezhebine göre temettu haccı daha fazîletlidir.79
Mezheplere göre bu üç haç çeşidinin fazîlet sırası şöyledir:
Hanefî mezhebine göre kırân, temettu‘, ifrad;
Mâlikî mezhebine göre ifrad, kırân, temettu‘;
Şâfiî mezhebine göre aynı yıl arkasından umre yapmak şartıyla ifrad, temettu‘, kırân;
Hanbelî mezhebine göre temettu‘, ifrad, kırân.
Hac ibadetinde gerçek fazileti haccın çeşidinden daha ziyade edasında gösterilen gayret, samimiyet, huzur, huşû ve ihlâsa göre değerlendirmek gerekir.
BİRİNCİ BÖLÜM
I. HACCIN FARZLARI, VACİPLERİ VE SÜNNETLERİ
1. Farz, Şart, Rükün, Vacip Ve Sünnet Terimlerinin Anlamı
"Farz", kesin ve bağlayıcı bir delil ile yapılmasını istenen fiil ve amellere denir.
"Vâcip", kesin olmayan bir delil ile yapılması istenen fiil ve amellere denir.
Fakihlerin çoğunluğuna göre farz ile vacip arasında fark yoktur.
Hanefîlere göre, farz ile vacip farklı şeylerdir. Farz; Kur’ân veya mütevâtir sünnet ile açık bir şekilde yapılması emredilen fiil ve amellerdir. Farzı yapan sevap kazanır, özürsüz olarak terk eden günahkâr olur. Vacibi yerine getiren de sevap kazanır, özürsüz olarak terk eden günahkâr olur..
Farz olsun vacip olsun her iki görevin de yapılması zorunludur. Yerine getirilmesinin gerekliliği bakımdan ikisi arasında bir fark bulunmadığı için Hanefîler vacibe amelî farz demişlerdir.
Kesin olmayan bir delil ile sabit olduğu için vâcibi inkar eden kâfir olmaz. Farzı inkar eden kâfir eden ise kâfir olur.80
Farzlar, şart ve rükün olmak üzere iki kısma ayrılır:
"Şart", hükmün varlığı kendisine dayanan şeydir. Şart bulunmazsa hüküm de bulunmaz, ancak şartın bulunması hükmün bulunmasını gerektirmez. Meselâ abdest namazın şartıdır, abdest bulunmazsa namaz olmaz, ancak abdestli olunca namaz kılınmış sayılmaz. Aynı şekilde, ihram haccın şartıdır. İhrama girilmeden haccın diğer farzları geçerli olmaz.
Şartları ya Allah ve peygamberi yada insanların kendileri koyar. Mesela evlenme akdînde en az iki tanığın bulundurulması, zekatta nisâp miktarına ulaşan malın üzerinden bir yıl geçmesi, namaz kılabilmek için abdest alınması, hac yapabilmek için ihrama girilmesi Allah ve peygamber tarafından belirlenmiştir (şer’î şart). Bir kimsenin, “Şu işim olursa fakirlere yüz milyon lira sadaka vereceğim” demesi, bir yerin sadece mesken olarak kullanmak üzere kiralanması insanların kendilerinin koydu şarttır (ca’lî şart).
Rükün, ibâdetlerin ve akitlerin aslî unsurlarına denir. Mesela namaz ibadetinde, kıyam, kıraat, rüku ve secde rükündür. Aynı şekilde hac ibadetinde Arafat vakfesi ve ziyaret tavafı rükündür.
Şartlar, rükünlerden önce yapılır. Şartlar yerine getirilmeden rükünler geçerli olmaz.
Sünnet, bir fıkıh terimi olarak farz ve vâciplerin dışında Peygamberimizin yaptığı ve müslümanlardan da yapmasını istediği görevlerdir.
Farz olsun, vacip olsun sünnet olsun, her ibadetin kendi içinde farzları, vacipleri ve sünnetleri vardır.
Bir ibadetin farzı (şart veya rüknü) olan bir görev terk edilirse o ibadet geçerli olmaz. Mesela namazın abdestli olarak kılınması farzdır. Abdestsiz kılınan namaz geçerli değildir, yeniden kılınması gerekir. Aynı şekilde hacda ihrama girmek farzdır. İhrama girmeden hac yapılsa veya Arafat vakfesi veya ziyaret tavafı yapılmasa o hac geçerli olmaz, yeniden yapılması gerekir.
Bir ibadetin vâcibi terk edilirse o ibadet bâtıl olmaz, bir kefaret veya ceza ile telâfi edilebilir. Mesela üç veya dört rekatlı bir namazda ilk iki rekattan sonra oturmak vaciptir. Bir kimse oturmadan üçüncü rekata kalkıverse namaz batıl olmaz, namazın sonunda "sehiv secdesi" ile bu eksiklik telafi edilir. Aynı şekilde hacda Müzdelife vakfesi vaciptir. Bu görev terk edilse hac batıl olmaz, bu eksiklik dem ile (bir koyun veya keçi kurban etmekle) telafi edilebilir. Hacda terk edilen bir vacip usulüne göre iade edilirse her hangi bir ceza gerekmeden telafi gerçekleşmiş olur.
Bir ibadetin sünnet terk edilirse o ibadet batıl olmaz, sevabında eksilme olur. Mesela bir kimse namazda sübhâneke duasını okumasa namaz geçerli olur. Aynı şekilde hacda bayram günlerinde Mina'da kalmak sünnettir. Bir kimse bu sünneti terk etse, bir ceza gerekmez, haccı geçerli olur, ancak sünnet sevabından mahrum kalır. 81
Dostları ilə paylaş: |