Sayı : B.09.1.TKG.061.647.03.01.07.901/ /09/2007 Konu : Kooperatiflerin üyeleri ile müşterek kredi kullanmaları
TASARRUF İŞLEMLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
İlgi : a) 16/08/2007 tarihli ve 3407 sayılı yazıları.
b) Vakıfbank Bireysel Krediler Başkanlığı’nın (Toplu Konut ve Bireysel Krediler Müdürlüğü) 13/07/2007 tarihli ve 517 sayılı yazısı ve ekleri.
I- Hakkında hukuki görüş sorulan mesele: İlgi yazı ve eklerinden; Vakıfbank tarafından, konut yapı kooperatiflerinin konut kuraları çekilmiş, ancak, ferdileşme işlemi yapılmamış dolayısıyla kooperatif adına kayıtlı bulunan konutlar üzerine, kurada adına konut isabet eden kooperatif üyelerinin noterden onaylı taahhütnameye ve hızlı bitirme kredisi kullanılması için verdikleri vekâletnameye istinaden hızlı bitirme kredisi kullandırılması için banka lehine ipotek tesisi talebinde bulunduğu; bazı tapu sicil müdürlüklerinde işlemlerin yapıldığı, bazılarında ise taleplerin karşılanmadığından bahisle anılan Banka’nın İdaremiz görüşünün istenildiği anlaşılmakla gerekli inceleme yapılmıştır.
II- Görüş istenen birimin 26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı Genelge hükümlerine göre yaptığı inceleme ve neticesi: İlgi yazılarında, ilgili Banka tarafından kullandırılan hızlı bitirme kredisinin teminatını teşkil edecek olan ipotek tesisinde, konut kuraları çekilmiş, ancak, ferdileşme işlemi gerçekleştirilmeyen konut yapı kooperatifi üyelerinden noter onaylı taahhütname ve vekâletname ile adına kredi kullanılmasını kabûl eden, adına isabet eden kredi borç tutarını üstlenen ve bu hususta kooperatif yönetimine yetki veren kooperatif üyelerinin ipotek işlemlerini kooperatif yetki belgesine göre yetkili olanların gerçekleştirilmesinde, ipotek işlemi için gerekli olan diğer belgelerin de ibraz edilmesi ve başkaca bir sakınca olmaması halinde, yazı ekinde gönderilen matbu resmî senede göre kooperatifin tüzel kişiliği ile beraber, konut kuraları çekilmiş fakat henüz adına tescil yapılmayan üyenin birlikte müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak ipotek talebinin karşılanması gerektiğine dair görüş bildirilmiştir.
III- Konuyla ilgili Kanun ve diğer mevzuat hükümleri: Mütalaa konusu hâdise, Borçlar Kanunu’nun sözleşme serbestisine ve müteselsil borçluluğa ilişkin hükümleri, Türk Medeni Kanunu’nun ipotek ile ilgili hükümleri ve Kooperatifler Kanunu hükümlerinin incelenmesi gerekmektedir.
Borçlar Kanunu’nun 19. maddesinde, “Bir akdin mevzuu, kanunun gösterdiği hudut dairesinde, serbestçe tâyin olunabilir.
Kanunun kat'î surette emreylediği hukukî kaidelere veya kanuna muhalefet; ahlâka (âdaba) veya umumi intizama yahut şahsi hükümlere müteallik haklara mugayir bulunmadıkça, iki tarafın yaptıkları mukaveleler muteberdir.” hükmü, 141. maddesinde, “Alacaklıya karşı, her biri borcun mecmuundan mesul olmağı iltizam ettiklerini beyan eden müteaddit borçlular arasında teselsül vardır.
T.C
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği
Böyle bir beyanın fikdanı halinde teselsül ancak kanunun tayın ettiği hallerde olur.” hükmü, 142. maddesinde, “Alacaklı müteselsil borçların cümlesinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekle muhayyerdir.
Borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların mesuliyeti devam eder.” hükmü yeralmaktadır.
4721 sayılı Medenî Kanun’un 881. maddesinde, “Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.
İpoteğe konu olacak taşınmazın, borçlunun mülkiyetinde bulunması gerekmez.” hükmü bulunmaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde; “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.“ hükmü, 8. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Yapı kooperatiflerinde konut, işyeri ve ortak sayısı genel kurulca belirlenir. Yönetim Kurulu, genel kurulca kararlaştırılan sayının üzerinde ortak kaydedemez.” hükmü, 19. maddesinin 3. fıkrasında, “Her kooperatifin iştigal mevzuuna göre kredi talepleri bankalarca, müesseselerce veya şirketlerce öncelikle karşılanır.” hükmü, 28. maddesinde, “Ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekiyle sorumludur.” hükmü, 29. maddesinde, “Ana sözleşme, kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde, ortaklarının da şahsen ve sınırsız olarak sorumlu tutacaklarını hüküm altına alabilir. Bu takdirde alacaklılar kooperatifin iflâsı veya diğer sebeplerle dağılması halinde alacaklarını tamamen sağlayamazlarsa, kooperatifin borçlarından dolayı, kooperatif ortakları zincirleme ve bütün varlıklariyle sorumlu olurlar.” hükmü, 30. maddesinde, “Ana sözleşmeye, kooperatif borçları için her ortağın kendi payından fazla olarak şahsen ve belirli bir miktara kadar kooperatiften sonra sorumlu olacakları hususunda bir hüküm konabilir. Ortakların tek başına sorumlu olacakları miktar kooperatifteki paylarının tutarı ile orantılı olarak da gösterilebilir.
İflâsın sonuna kadar bu sorumluluk iflâs idaresi tarafından ileri sürülür.” hükmü, 81. maddenin ikinci fıkrasında, “Konut yapı kooperatifleri, anasözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağılır. Ancak tescil tarihinden itibaren 6 ay içerisinde usulüne uygun şekilde anasözleşme değişikliği yapılarak kooperatifin amacının değiştirilmesi halinde dağılmaya ilişkin hüküm uygulanmaz. Konut kooperatiflerinde yapı kullanma izninin alınmasını müteakip en geç bir yıl içinde ortakların Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre ferdi münasebet işleri sonuçlandırılır.” hükmü mevcuttur.
IV- Değerlendirme: Yukarıda yeralan hükümlerden de anlaşılacağı üzere, kooperatif, bir özel hukuk tüzel kişisidir. Bu tüzel kişinin faaliyetleri; kooperatifin amacı ve çalışma konuları ile sınırlıdır. Konut yapı kooperatiflerinde kâr elde etme amacı yoktur. Amaç, ortakların konut sahibi olmasıdır. Bu amaca ulaşılabilmesi için yapılan tüm faaliyet, kooperatif ortaklarını belirli ekonomik menfaatlerini, karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumaya yöneliktir. Konut yapı kooperatiflerinde, belirtilen amaca yönelik konut üretim maliyetinin finansmanı, ortakların ödemeleri veya alınan kredilerle sağlanmaktadır. Kooperatifler Kanunu’nun 19. maddesinin 3. fıkrasında, “Her kooperatifin iştigal mevzuuna göre kredi talepleri bankalarca, müesseselerce veya şirketlerce öncelikle karşılanır.” hükmü gereği kooperatifler kredi kullanabilecektir.
T.C
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği
“Sözleşmelere ilişkin olarak Borçlar Hukukumuza egemen olan ilke, “sözleşme serbestisi ilkesi”dir. Bu ilke Borçlar Kanunu’nun yukarıda yeralan 19 uncu, kısmen de 11 inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile sözleşme serbestisinin (özgürlüğünün) sınırları çizilmektedir. Buna göre, kanunda belirtilen sınırlar içinde, kişiler diledikleri bir sözleşmeyi, diledikleri biçim ve kapsamda ve diledikleri kişilerle yapabilirler. Kişiler, kanunların emredici kurallarına, ahlâka, kamu düzenine ve kişilik haklarına uymak koşuluyla sözleşme özgürlüğünden yararlanırlar. (…………….., Özel Borç İlişkileri, Ankara 1998, Shf:7)”
Sözleşme serbestisi ilkesi gereği, taraflar, yapacakları sözleşmenin konusunu ve kapsamını serbestçe tayin edebilirler.
“Borçlular arasında teselsül (dayanışma), borçlulardan her birinin, sözleşme veya kanun uyarınca, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olduğu, fakat borçlulardan birinin borcu ifası ile diğerlerinin de borçtan kurtulduğu bir birlikte borçluluk durumudur.
Borçlular arasında teselsülde, alacaklı, borçlulardan her birine karşı birbirinden bağımsız alacak haklarına sahiptir. Ancak, borç bir defa ifa edileceğinden, borcun bir defa ifasıyla bütün alacaklar (borçlar) sona ereceğinden, bu alacak hakları, alacaklının malvarlığında tek alacak olarak yer alır. Alacakların (borçların) bu bağımsız niteliği nedeniyle, müteselsil borçluların borçları içerik, ifa yeri, ifa zamanı bakımından birbirinden farklı olabilir. Bu borçlardan biri veya birkaçı rehin hakkıyla garanti edilmiş bulunabilir.
Borçlular arasında teselsül, bir hukukî işlemden (genellikle sözleşmeden) veya kanundan kaynaklanır. Sözleşmeden doğan teselsül, tarafların açık veya zımnî iradelerine dayanabilir. (…………………, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İst. 1990, Shf: 352, 353)”
Görüş konusu hâdisede de; Vakıfbank tarafından, konut yapı kooperatiflerinin inşaatlarını bitirmek amacıyla hızlı bitirme kredisi kullandırılmaya başlanıldığı; kredinin, noter onaylı taahhütname ve vekâletname vererek adına kredi kullanılmasını kabûl eden, payına düşen kredi borç tutarını üstlenen ve bu hususta üyeler adına her türlü sözleşme imzalanması ve ipotek tesis edilmesi yetkisini kooperatif yönetimine veren üyeler adına kooperatife kullandırıldığı; kredi kullanma ve gayrimenkule ipotek tesis edilmesi hususunda genel kurul kararının alındığı; ekte yeralan resmî senede göre ipotek tesis edildiği; inşaatı devam eden kooperatife inşaat tamamlanıncaya kadar hızlı bitirme kredisi kullandırılacağı; kura zaptına göre halen hak sahibi olan, konutlar tamamlanıp adlarına tescilden sonra malik konumuna geçecek olan üyelerin, konutlarına isabet eden hızlı bitirme kredisi borç tutarını ileride Banka’dan konut kredisi alarak tasfiye etmek istemesi durumunda her bir konut için yeniden ipotek tesis etmemek ve Banka’nın ve Tapu Sicil Müdürlüklerinin iş yoğunluğunun artırılmamasının sağlanmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Medenî Kanun’un 881. maddesine göre, ipoteğe konu taşınmazın borçlunun mülkiyetinde olması gerekmemektedir. Gayrimenkul maliki, üçüncü kişinin borcu için gayrimenkulünü rehnedebilmektedir. Kaldı ki; görüş konusu hâdisede, lehine kredi kullanılacak olan kooperatifin ortağıdır. Kooperatifler Kanunu’nun yukarıda yeralan hükümlerine göre, ana sözleşmeye kooperatifin borçlarından ortağın sınırsız ve şahsen sorumlu olacağı hüküm altına alınabilecektir.
Kooperatifler Kanunu’nun 19. maddesinin 3. fıkrasına göre, kooperatifin iştigal mevzuuna göre kredi kullanabilmesinin mümkün olduğu ve amacı, ortaklarının konut ihtiyacını karşılamak olan yapı kooperatiflerinin tüzel kişiliklerinin de bulunduğu dikkate alındığında, inşaatı bitirmek (amaca ulaşmak) için kredi kullanmaları tabiîdir.
T.C
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği
Borçlar Hukuku’na hakim olan sözleşme serbestisi ilkesi (özellikle sözleşmenin içeriğini serbestçe tayin) ve müteselsil sorumluluk hükümlerine göre, kooperatiflerin ortakları ile yapacakları sözleşmede; kooperatifin ortak adına kredi çekebileceği ve bu borçtan ortağın müşterek ve müteselsil sorumlu olacağı kararlaştırılabilir. Ayrıca yukarıda belirtildiği üzere, kooperatifin borcundan ortağın şahsen ve sınırsız sorumlu olacağına dair ana sözleşmeye hüküm de konulabilmektedir.
Konut kuraları çekilmiş ve ortağın adına isabet edecek bağımsız bölüm belirlenmiş; ortağın kooperatifle lehine kredi kullanılması hususunda sözleşme yapılmış ve sözleşmeye müştereken ve müteselsilen sorumluluk şartı konulmuş; kredi kullanılması için genel kuruldan yetki alınmış; ortağın lehine kredi kullanılması için kooperatif yönetim kuruluna vekâletname (yetki) vermiş olması durumunda, ipotek taleplerinin karşılanmasında İdaremiz yönünden bir sakınca bulunmadığı düşünülmektedir.
V- Sonuç ve görüş özeti: Netice olarak; Daire Başkanlıklarının görüşüne iştirak edilmekte; yani, yukarıda belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde, (müşterek ve müteselsil sorumluluk şartı ile borcun üstlenilmesi, kredi kullanılması hususunda genel kurul kararı ve lehine kredi kullanılması için yönetim kuruluna vekâletname verilmesi) Kooperatifler Kanunu’nun ve Medenî Kanun’un belirtilen hükümleri, Borçlar Kanunu’na hakim sözleşme serbestisi ilkesi ve müteselsilen sorumluluk hükümleri gereğince; kooperatifin ortağı lehine kredi (hızlı bitirme kredisi) kullanabileceği düşünülmekte olup, konu hakkında açıklanan hususlar dikkate alınarak 3045 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereğince Başkanlığınızca görüş soran Banka’ya neticenin bildirilmesi gerekmektedir.
Bilgilerini ve gereğini rica ederim.
Ali Ramazan ACAR
I. Hukuk Müşaviri
T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği
Sayı : B.09.1.TKG061-647-03-01-07-909/ / /2007
Konu : İlamın infazı
TASARRUF İŞLEMLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
İlgi : 21/09/2007 tarihli ve 490-3771 sayılı yazınız.
İlgi yazınız ve eklerinin incelenmesi neticesinde:
Bornova İlçesi, Kazımdirik Mahallesi 294 ada 21 parsel sayılı taşınmaz maldaki kat irtifakıyla yükümlü zemin kat 1 nolu meskene ayrılan 5/40 arsa payının, İzmir 5.Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 21/02/2006 tarihli ve 2005/10 satış sayılı yazılarına istinaden ihale alıcısı ……………………….. adına tescili istemi;
Taşınmaz malın kaydında Bornova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/07/2002 tarihli, E.2002/990 ve K.2002/696 sayılı kesinleşmiş mahkeme kararının bulunduğu yolunda belirtme bulunması ve bu kararın iptaline yönelik mahkeme kararının mevcut olmadığı gerekçesiyle reddedilerek, Başkanlığınızın 12/09/2006 tarihli ve 2006/24 sayılı kararıyla ret işleminin onandığı, anlaşılmaktadır.
Bilahare, ihale alıcısı tarafından belirtmenin dayanağı mahkeme kararındaki taraflar aleyhine açılan “Tapu kaydındaki şerhin terkini” davasında, İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/06/2007 tarihli, E.2006/453 ve K.2007/218 sayılı kararıyla, tapu kaydındaki Bornova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/07/2002 tarihli, E.2002/990 ve K.2002/696 sayılı kesinleşmiş mahkeme kararının varlığı yolundaki şerhin terkinine karar verildiği ve bu kararın 26/06/2007 tarihinde kesinleştirilmesini müteakip, 18/07/2007 tarihli ve 10724 yevmiye numarasıyla tapu kaydından terkin edildiğinden,
İzmir Tapu ve Kadastro Bölge Müdürlüğünün Başkanlığınıza hitaplı 30/07/2007 tarihli, 6577 sayılı yazılarında ve şerhin terkinine ilişkin mahkeme kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere; lehine şerh verilen şirket şerhin dayanağı mahkeme kararının tescil edilmesinden ve diğer haklardan, hem 14/03/2006 tarihli protokolle hem de İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin huzurunda feragat ettiğinden,
Başkanlığınız ve Bölge Müdürlüğünün görüşlerinde belirtildiği gibi, İzmir 5.Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 21/02/2006 tarihli ve 2005/10 satış sayılı yazılarına istinaden ihale alıcısı Hasan Bektüzün adına tescil edilmesine -başkaca bir sakıncası yoksa- bir hukuki engel kalmadığı düşünülmekle birlikte, yapılacak işleme ilişkin olarak takdir Başkanlığınıza aittir.
Bilgilerinizi rica ederim.
Ali Ramazan ACAR
I.Hukuk Müşaviri
EK : İlgi yazınız eki dosya (iade)
T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği
Sayı : B.09.1.TKG.061-647-03-01-07-1002/ /12/2007
Konu : Vakıf Şerhi
TASARRUF İŞLEMLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
İlgi : a) 27/09/2007 tarihli ve 103-3864 sayılı yazınız,
b) 26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı Genelge.
I- Hakkında hukuki görüş sorulan mesele : Başkanlığınızın ilgi (a) yazısında;
Mersin İli, Merkez, Nüzhetiye Mahallesinde kain 88 ada 25 parsel 1227,95 m2 miktarındaki “Kurtuluş Mektebi ve arsası” vasfındaki ve tapu kayıtlarında mülkiyeti Mersin İl Özel İdaresi adına kayıtlı taşınmaz malın, Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil talebinin yerine getirilmesi istenildiği,
Mersin İl Özel İdaresinin 24/03/2006 tarih M 33 0 İÖİ 0 00 00 00/5-6/2065 sayılı yazılarında 88 ada 25 parselin tapu kütük fotokopisi ve evveliyatı kayıtlarını gösterir kütük fotokopileri incelendiğinde bu yerin 20 pafta, 88 ada 1 parsel ile 20 pafta 110 ada 16 parsel ve 20 pafta, 88 ada, 24 parsel numaralı taşınmazlardan oluştuğu, vakıf kaydının sadece Maliye Hazinesinden satın alınan 88 ada 1 parseldeki 273/360 hisse üzerinde iken, tevhitten çok sonra vakıf şerhi Nüzhetiye Mahallesi 20 pafta, 88 ada, 25 numaralı taşınmazın 930/1227 hissesi üzerine konulmuş olduğu, bu şerhin hiçbir dayanağının olmadığı, Mersin İl Özel İdaresi adına kayıtlı Nüzhetiye Mahallesi 20 pafta 88 ada 25 parsel numaralı gayrimenkulün Vakıf kökenli olmadığına ve bu nedenle de Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edilmemesi gerektiğine dair itiraz ettikleri,
Bu durumda; işlemin sonuçlandırılabilmesi için; Mersin İli, Merkez, Nüzhetiye Mahallesi, 88 ada 1 parsel tapu kütüğü incelendiğinde Nev’i 273/360 hissesinin zemini Bezmialem Valide Sultan Vakfından geldiği, Mersin İli, Merkez, Nüzhetiye Mahallesi, 88 ada 25 parselin tapu kütüğü incelendiğinde 930/1227 hissesinde Zemini Valide Sultan Vakfından geldiğinden, belirtilen hisse bakımından mı yoksa sözkonusu taşınmazın tamamından mı vakıf tarafından vücuda getirilmesi sebebiyle tescil talebinin karşılanması gerektiği yada konunun yargı kararıyla mı çözümlenmesi gerektiği, hususlarında Müşavirliğimiz görüşünün sorulduğu anlaşılmakla gerekli inceleme yapılmıştır.
II- Görüş isteyen birimin 26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı genelge hükümlerine göre yaptığı inceleme ve neticesi :
Genel Müdürlüğümüz Merkez ve Taşra Birimlerinin Hukuk Müşavirliğinden görüş istenilmesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen ilgi (b) Genelgenin 5. maddesinin, “Görüş istenen konu ayrıntılı bir biçimde açıklanmak ve incelemeler sonucu hukuki açıdan tereddüde düşülen ve anlaşılmayan hususun ne olduğu açıkça ve ayrıntılı olarak belirtilmek suretiyle, talepte bulunan birimin konu hakkındaki görüşü ile gerekli bilgi ve belgeleri de talebe ekleyerek, görüş istenilmesi” hükmüne aykırı olarak Başkanlığınız görüşünün bildirilmediği anlaşılmakla, bundan böyle ilgi (b) Genelge hükümlerine uygun olarak mutlaka Başkanlığınız görüşünün de bildirilmesi icap etmektedir.
III- Konuyla ilgili Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuat hükümleri ile yargı kararları :
T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği
İlgi (a) yazınızda da belirtildiği üzere, 7044 Sayılı Kanunun 1 inci maddesi, “Aslında vakıf yoluyla vücuda gelip de muhtelif kanunlar veya sair suretlerle Hazine, belediyeler veya hususi idarelerin mülkiyetine geçmiş bulunan muhafazası gerekli tarihi ve mimari kıymeti haiz eski eserlerin mülkiyeti tekrar Vakıflar Umum Müdürlüğüne devrolunmuştur.” hükmünü getirmiştir.
ASLINDA VAKIF OLAN TARİHİ VE MİMARİ KIYMETİ HAİZ ESKİ ESERLERİN VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE DEVRİNE DAİR 7044 SAYILI KANUNUN UYGULANMA ŞEKLİNİ GÖSTEREN TÜZÜĞÜN 2. maddesi: “Vakıflar Genel Müdürlüğüne devri gereken eserlerin aslında, mülhak veya mazbut olup olmadıklarına bakılmaksızın, vakıf yoluyla vücuda gelmiş olmaları esastır.
Bu eserlerin vakıf yoluyla vücuda geldikleri ve muhafazası gerekli tarihî ve mimari kıymetli eski eserlerden bulundukları; vakfiyeler, vakıf veya tapu kütüklerindeki kayıtlar, kadastro tesbit evrakı, fermanlar, beratlar, atîk senetler, yoklama kayıtları, kitabeler, tarihî kayıtlar, müze kayıtları, Millî Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce tutulan anıtlar sicilindeki kayıtlar ile mülkname, temessük, tefviz, hazinei hassa, mütevelli, mültezim, sipahi senetleri gibi senetlerden biri veya bir kaçı ile tesbit edilir. Ayrıca, bir eserin tarihî ve mimari kıymeti haiz muhafazası gerekli, eski eserlerden olup olmadığı hakkında Vakıflar Genel Müdürlüğü Abide ve Yapı İşleri Dairesi Başkanlığının uygun mütalâası alınmak lâzımdır.” hükmünü, 3. maddesi ise: “Devir konusu eserlerin vakıf yoluyla vücuda geldiklerini, muhafazası gerekli tarihî ve mimari kıymetli haiz eski eserlerden bulunduğunu gösteren belgeler, bu eserlerin Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tapu kütüğüne tescili talebi ile mahallî tapu sicil muhafızlığına tevdi edilir.
Mahallî tapu sicil muhafızlığı tarafından, devre konu eseri mülkiyetinde bulunduran Hazine, belediye veya özel idareye durum bildirilir ve belirtilecek süre içinde bir itiraz olmadığı takdirde Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil işlemi yapılır.
Devir konusu eseri mülkiyetinde bulunduran idare; bu eserin muhafazası gerekli tarihî ve mimari kıymeti haiz eski eserlerden bulunduğunu tesbit eden belgelere itiraz ettiği takdirde 5805 sayılı kanun uyarınca kurulmuş olan Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kuruluna, eserin vakıf yoluyla vücuda geldiğini tesbit eden belgelere itiraz etmesi halinde ise, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne başvurulur.
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun mütalâası ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün talimatı Vakıflar Genel Müdürlüğünün görüşüne uyduğu takdirde mahallî tapu sicil muhafızlığınca tescil işlemi yapılır. Gerek Vakıflar Genel Müdürlüğü, gerek devre konu eseri mülkiyetinde bulunduran idare, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün mütalâası ve talimatı üzerine yapılan işleme karşı genel hükümler dairesinde kanuni yollara başvurabilirler.” hükmünü içermektedir.
Buna göre; 7044 Sayılı Kanun ve uygulama şeklini gösteren tüzük hükümleri uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edilecek taşınmaz malın anılan Kanunun yukarıda açıklanan maddesi kapsamına girebilmesi için;
a) 7044 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde açıklandığı üzere vakıf yoluyla vücuda gelip muhtelif kanunlar ve sair suretlerle Hazine, Belediyeler veya hususi idarelerin mülkiyetine geçmiş olması,
b) Üzerindeki eski eserin vakıf tarafından yapılmış olması,
T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği
c) Tarihi ve mimari kıymeti haiz eski eser olması,
Gerekmektedir.
IV- Değerlendirme ve Sonuç:
Mütalaa konusu olayda, ilgi (a) yazınızdan, Tapu ve Kadastro 12. Bölge Müdürlüğünün 02/06/2005 tarihli ve B021TKG1120001-106/785 sayılı yazısı ve eki belgelerinde yapılan inceleme neticesinde;
Mersin İli, Merkez, Nüzhetiye Mahallesinde bulunan, mülkiyeti 88 ada, 25 parsel, 1227,95 m2 miktarındaki “Kurtuluş mektebi ve arsası” vasfı ile kayıtlı taşınmazın, Mersin İl Özel İdaresi Müdürlüğü adına kayıtlı olduğu,
88 ada, 25 parselin tapu kütük fotokopisi ve evveliyatı gösterir kütük fotokopileri tetkik edildiğinde; 20 pafta, 88 ada, 25 parselin aşağıda belirtilen 3 ayrı parselin tevhit edilmesi sonucu;
1) 20 pafta, 88 ada, 1 parsel gayrimenkulun yüzölçümünün 715 M2, 87/360 hissesinin, Vilayet Hususi İdaresi adına, 273/360 hissesinin Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu ve bu hissenin zemininde Bezmialem Valide Sultan Vakfından şerhi bulunduğu, Çankaya İlkokulu olarak kullanılan binanın Maliye Hazinesine ait 273/360 hissesinin İl Özel İdaresi tarafından satın alındığı,
2) Çankaya İlkokulu, bahçesi olarak kullanılan Nüzhetiye Mahallesi 20 pafta, 110 ada, 16 parselde 314,95 M2 yüzölçümlü arsa ise Mersin İl Özel İdaresi adına 12/06/1984 tarihinde hükmen tescil edildiği,
3) Yol olarak kullanılan, 20 pafta, 88 ada, 24 parsel, 198 m2 yüzölçümlü arsa trampa edinme sebebi ile Mersin İl Özel İdaresi adına tescil edilerek,
Oluştuğu gözlenmiştir.
Buna göre, Vakıflar Genel Müdürlüğünün Mersin İli, Merkez, Nüzhetiye Mahallesinde kain 88 ada 25 parsel nolu taşınmazın üzerindeki yapının, Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil talebinin karşılanması için vakıf tarafından vücuda getirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen hususlar ve ilgili mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, Mersin İli, Merkez, Nüzhetiye Mahallesinde kain 88 ada 25 parsel 1227,95 m2 miktarındaki “Kurtuluş Mektebi ve arsası” vasfındaki taşınmaz malın vakıf yoluyla vücuda gelmemesi, vakıf kaydının sadece 88 ada 25 parseli oluşturan üç parselden biri olan 88 ada 1 parselin 273/360 hissesi üzerinde bulunması, tevhit neticesinde halihazırda 88 ada 1 parselin ortadan kalkmış olması ve vakıf şerhinin 88 ada, 25 parselin vücuda gelmesinden çok sonra konulmuş olması sebebiyle, konunun yargı yoluyla çözümlenmesinin gerektiği düşünülmektedir.
Bilgilerini rica ederim.
Ali Ramazan ACAR
I.Hukuk Müşaviri
T.C
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği
Dostları ilə paylaş: |