Davut Peygambere çaldırdık ud u
Kazadan kurtardık Lut ile Hud u
Bak ne hale koyduk narı Nemrut u
İbrahime bağı bostan eyledik
Davut a.s.ın çok güzel sesi var idi. Davudu makamında, Cenabı Hakkın emirlerini ilahilerle ud çalarak söylerdi. kendisine verilen Zebur hep ilahilerden ibarettir. yanık sesini duyan bütün insanlar, kendisinden geçiyorlardı. sende Davut gibi bir kamilin sohbetlerinde bulunursan, hem onun ilmi ledün olan, sır ilimlerinden etkilenerek sarhoş olursun. hemde, kendi varlığını yok ederek Hakkın varlığı ile dirilmek suretiyle daimi haylığa vasıl olursun. Lut a.s.ın kavmi oğlancı idi. Lut a.s.ın Hakka olan davetinide hiç dinlemiyorlardı. bir gün Lut a.s.a oğlan kısvesinde 2 melek geldi. onun kavmi bu gelen 2 meleği gördü.ve onlara sahip olmak istediler. lut a.s. ın kapısına gelip dayandılar.kapıyı aç, o iki delikanlıyı bize teslim et diye direndiler. Lut a.s. da Tanrı Müsafirlerine dokunmayın, isterseniz benim iki kızım var onların yerine size kızlarımı teslim edeyim dedi.kavmi ise,sende biliyorsun ki biz kızlara bakmayız. bize oğlanlar gereklidir diye israr ettiler. içerdeki Meleklerde, biz Cenabı Hakkın emrini size tebliğe geldik.bu kavmi cenabı Hak helak edecek. ya Lut siz bu beldeyi inananlarla birlikte terk edin dediler.gece karanlığı olasıya kadar,kavminden müsade aldı. gündüz göz göre göre bu livata (oğlana tevessül etme) olmaz. gece olunca yaparsınız diye, dilekte bulundu. onlarda bunu kabul ettiler. Lut a.s. eşi ve ona inananlar akşam olunca, evin arka kapısından o beldeyi terk ettiler. kimse geriye bakmasın. bakan olursa helak olur dendiği halde, şehirden çıktıklarında, şiddetli bir gürültü ile şehirdekiler helak oldu. bu gürültüyü duyan Lut a.s.ın eşi geriye baktığında oda helak olanlardan oldu. böylece Lut a.s. ve ona inananlar, bu kötü kavimden kurtulmuş oldular.
İşte Nefsi Emmare sahipleri daima Lut a.s. gibi, kamillerin sözlerini ret ettikleri, ve o yolda gitmedikleri için, daima helak olup durmaktadırlar. çünkü çoğalması mümkün olmayan kesbi ilimler, gönüllere tat vermez. dolayısıylada sönmeye mahkumdur. zahiri taklidi ilim ve ameller kişiye fayda vermediği gibi. ilmi Ledün olan, Vehbi ilimlerle amil olmak, kişileri kurtarır. Nefs şehrinden gece olan vahdet zevki ile çıkanlar, Lut a.s. ve inananlar gibi o helaktan kurtulmuşlardır. Lut un eşi gibi geriye bakan yani, Nefsinden kopamayanlar helak olmaya mahkumdurlar. cenabı Hakkın bu gazabından kurtulmak istiyorsan, bir kamilin yolunda gitmeye bak. Hud a.s'da Ad kavmine gönderilmiş bir Peygamberdi. Hak ve hakikata kavmini davet ettigi halde, ona karşı geldiler. atalarının dininden dönmemek için Hud a.s'a kötülük yapasıya kadar ileri gittiler. Cenabı Hakta, ayetlerini inkar edip, Peygamberlerine isyan ettikleri için Hud a.s.ve inananlar kurtuldular. diğer Ad kavminin hepsi ağır bir şekilde helak oldular.
Bak ne hale koyduk narı Nemrudu
İbrahime bağı bostan eyledik
İbrahim a.s. bir gün putların yanında kalmıştı.herkez Bayram yerine gittiklerinde, eline bir balta alarak, bütün putları paramparca etti.yalnız büyük putu kırmadı. elindeki paltayıda büyük putun boynuna astı. bu hali gören bir kişi Nemruda giderek İbrahimin putları parçaladığını haber verdi. Nemrut, İbrahimin yanına gelerek, bunları senmi kırdın dedi. ibrahimde, büyük putu göstererek, balta boynunda belki o yapmıştır. ona sorsanızya demiştir. Nemrut, o konuşamaz deyince; İbrahim a.s. şöyle dedi.sizlere cevap vermekten aciz olan puta tapıyorsunuzda, her şeyi yaratan alemlerin Rabbına inanmıyorsunuz. dedi. bunun üzerine, mancırıkla yüksek bir yerden ateşe atılmasına karar verildi. 40 gün ateş en şiddetli bir şekilde yakıldıktan sonra, mancırıkla İbrahim a.s.ateşe atıldı. Cenabı Hakta Kuranı kerim Enbiya suresi ayet 69 Ey Ateş,İbrahime karşı serin ve selamet ol buyurdu. İbrahim düştüğü yerde güllük gülüstanlık olarak oturur bir vaziyette, Nemrut onu görünce, hayretini gizleyemedi.sonra Cenabı Hakkın gazabına uğrayan Nemrut kulağıma giren bir sinekle helak oldu. sineğin rahatsızlığından,bir kişi tutarak, devamlı tokmakla başına vuruyordu. Nemrutta kafasının içindeki sineğin vızıldamasından, ancaksın biraz o zaman rahat edebiliyordu. zamanla ağrıları o kadar şiddetlendiyki, tahammül edemiyecek hale geldi. kafasına tokmakların şiddetli vurulmasıylada kafası parçalanıp geberdi gitti. işte Nemrudu bu hale koyan, ve İbrahimide güllük gülüstanlık içinde mutlu kılan cenabı Haktır buyuruluyor.
İsmaile bedel Cennetten kurban
Gönderdik şad oldu Halili Rahman
Balığın karnında bir haylı zaman
Yunus Peygambere mekan eyledik
İsmail a.s.İbrahim a.s.ın oğludur. İsmail den evvel İbrahim a.s.ın oğlu olmadığı için,cenabı Hakka niyazda bulundu. ya Rabbı bana bir evlat verirsen, canımdan daha çok sevdiğimi sana kurban edeceğim dedi. İsmail büyüdü. İbrahim a.s. Rabbına verdiği sözü tutmak için koyun ve yüzlerce deve kurban etti. fakat rüyasında, verdiğin sözü yerine getir diye her gece ikaz ediliyordu.en sonunda anladıyki, canından daha çok sevdiği oğlu İsmaildir. Saffat suresi ayet 102 Ya İsmail, seni rüyamda kurban kesmem emredildi dedi.oda, Ey babam, mademki sana bu emir verildi, onu yap dedi.bunun üzerine, İbrahim bir iple bir bıçak alarak,oğlu ile birlikte dağa odun kesmek için yola çıktılar.dağa vardıklarında,Hz. İbrahim, oğlu İsmaili koyun gibi kesmek için üzere yatırdı.elindeki bıçağı boynuna çaldı. fakat bıçak kesmedi. bunun üzerine cenabı Hak: Saffat suresi ayet105 Ya İbrahim, gerçekten rüyana sadakat gösterdin. şüphe yokki biz güzel amel işleyenleri işte böyle mükafatlandırırız dedi.bunun üzerine gök yüzünden bir koç gönderildi. Allahu ekber, Allahu ekber nidasıyla İbrahim a.s.ın yanında belirdi. bu koçu gören İsmailde la ilahe illallah vallahu ekber dedi. Hz.İbrahimde Allahu ekber velillahul hamd dedi. işte Cennetten gönderilen bu koçta Allaha sonsuz, inanç ve ondan razı olmanın karşılığı olarak, Hz. İbrahime verilmiş oldu. oda bu olaydan sonra, çok mutlu oldu. İşte bizlerde, inanç ve Hakka olan Cömertliğimizi gösterirsek yani; her türlü varlık şirklerinden kurtulup, Cenabı Hakkın varlığı ile var olursak, bunun karşılığı olarakta, bizlerede bir koç lütfedilecektir. zira İsmail, Hz. İbrahimin Nefsi idi. Nefsin hiçbir zaman kesilemiyeceğini, kurbiyetle Hakka yaklaşılacağını bizlere göstermiş oluyor.
Meleklerin iki defa, Allahu ekber, Allahu ekber diye koçu getirmeleri; Allahın Hüviyet ve Eniyetinin, yani zahir ve batındaki ululuğu ve yüceliğidir. Meleklerin bu tekbirini duyan İsmailde la ilahe illallahu Allahu ekber deyişi: Allahın zandaki, bilinçteki ululuğu ve büyüklüğü değil, bizzat şuhut ettiğimiz zerreden kürreye kadar, bütün sıfatlardan ilan edilen, Cemalullahını gösteren Allah büyüktür dedi. buna cevaben Hz.İbrahimde Allahu ekber velillahu hamd demekle, zahir ve batın bütün varlıkların Allaha hamd ettiklerini, hepsinin varlığı Allahın varlığı ile var olabildikleri için, teşekkür ettiklerini söyledi.
İşte Tenzih ve Teşbihi, Hz. İbrahim Tevhid yaparak, bu tekbir kal lisanıyla ifade edilmiş oldu. bizlerde, kalbimizle Tenzih, Hissemizle Teşbih yaparak, Hz.İbrahim gibi Tevhid yapabilirsek, cenabı Hakkın koç lutfuna mazhar oluruz.
Balığın karnında bir haylı zaman
Yunus Peygambere mekan eyledik
Yunus a.s.33 sene kavmini Hak ve hakikata davet ettiği halde, kavmi ona tabi olmadı. oda kavminin üç güne kadar, helak olacağını söyliyerek, onların arasından ayrıldı. Ve Bir gemiye bindi. gemide kurra çekildi. çekilen kurrada,denize atılacak kurban, Yunusa isabet etti. Yunusu denize attılar. Cenabı Allahta Yunusu, bir Yunus balığının yutmasını tecelli ettirdi. 40 gün Yunus a.s. Yunus balığının karnında kaldı. bu müddet içinde, Yunus hep zikir yapıyordu. enbiya suresi ayet 87 La ilahe illa ente suphaneke inni küntü minazzalimin (noksan sıfatlardan münezzeh olan Rabbım, beni bir daha zalimlerden eyleme) diyordu. 40 gün sonra deniz kenarına çıkarıldı. karaya çıktığında üryandı.kabak yaprağından avrat yerlerini örterek,kısa zamanda sıhatına kavuşup, ümmetinin arasına gitti. ümmetinde 100 bin mevcudu vardı.Hz. Yunus kavminden ayrılırken onlara söylediği sözler tahakkuk etmişti. birinci günde, her taraf sararmış, ikinci günde, kırmızılaşmış. üçüncü gündede her taraf kararmiştı kavmi bunları görünce, nedamet duyarak Tövbe edip cenabı Hakka yalvardılar. Hz.Yunusun geri geldiğini görünce hepsi birden iman edip uzun seneler, Hz.Yunusla birlikte mutluluk içinde yaşadılar.
İşte bir kişide, Enfusunda, Ruh Yunusunun beden balık karnında 40 gün kalarak Fenafillah olup kendi insani asliyesini bulmasıdır. veya bir Mürşidi kamilden Feraiz olan dördüncü mertebeye kadar, meretibi ilahiye tahsilinde bulunmasıdır. İnsanlar isyanda ve Nefs sahibi oldukları müddetce, onun Ruhu daima zulmettedir.bir insanı kamile gelip, Nefsini terbiye ederek mutmain olabilirse, balığın karnındaki karanlıktan Hz.Yunusun kurtulduğu gibi, Ruh Yunusuda, bu Ten zulmetinden kurtulmuş olur. Çünkü bu Alem bir denizdir. Ten balık, Ruh Yunus gibidir. Afakımızda ise, kişilerin kamil olan seçilmiş Yunus balıkları tarafından daima yutulmalarıdır. 40 gün kendi terbiyelerinde bizleri Tevhidi Efal, Tevhidi Sıfat, ve Tevhidi Zat günlerinden sonra,vahdaniyet deryasında kemale getiriyorlar. İşte nisbiyeti olan Nefsle,yaptığı kötülükleri idrak ederek; ya Rabbı artık beni zalimlerden eyleme diye dua etmiş oluyor. sahile çıkarıldığında, Yunus hasta idi.yani henüz kemalata daha gelmemişti. zamanla kemalata geldi.Rabbına şükrani olarak ilk defa ikindi Namazını da Yunus kıldı. bizlerde, Hz. Yunus gibi daima tesbihatla meşgul olalım. Nefsimizin mütmain olmasıyla uzun seneler mutluluk içinde, Hz.Yunus gibi yaşayalım.vücut ülkemizde, aza ve sıfat kavimlerimizin Ruha olan idrak tabiliğini istiyorsak, ikilikteki Nefs vadisinden, teklik vadisi olan Ruh vadisine geçerek, vücudumuzda Ruhu Patişah yapalım. vücudumuzda Ruh Patişah olunca, bütün sıfat ve azalarımızda,mutmain olarak onu en güzel bir biçimde açığa çıkaralım. artık, kulak hakkı duyacak.göz hakkı görecek. dil hakkı konuşacak. ve hiçbir itilaf kalmıyacaktır. dolayısıylada, mutluluk ve saadet içinde yaşanmiş olunaçaktır. cenabı hak bütün kardeşlerime Hz.Yunusu örnek almalarını, ve onun gibi mutluluğa kavuşmalarını niyaz ederim.
Bir Mescide soktuk Meryem anayı
Pedersiz doğurttuk orda İsayı
Bir ağaç içinde Zekeriyayı
Biçtirip kanını Rizan eyledik
Zekeriya a.s. Meryem valdemizin dayısıdır. ailesi, Meryem valdemizi islami bir terbiye içinde yetiştirmek istedi. aile arasında, Meryemin terbiyesi için kurra çekildi. kurra Zekeriya a.s'a isabet etti. Zekeriya a.s.ona bir Mescid yaptı. başkaları ile irtibatını keserek hem terbiye ediyor, hemde yemeklerini getiriyordu. bir gün Mescid te Meryemin yanında Kış ve Yaz Meyvalarını gördü. ya Meryem bu Meyvaları sana kim getiriyor. dedi. oda bana bunları Rabbım ihsan etti. bundan sonra yemek getirme dedi. Zekeriyanın terbiyesinde Meryem tamamen kemale gelince,bir gün Cebrail'i karşısında gördü. Meryem suresi ayet19 da Cebrail gerçekten, ben sana temiz bir oğlan vermek için sırf Rabbımın gönderdiği bir elçiyim diyerek, İsa nın müjdesini verdi. Meryem valdemizde,Meryem suresi ayet 20 deki Benim için nasıl bir oğlan olur. bana bir insan dokunmadı.ve ben iffetsiz bir kimse değilim dedi.Cebrailde evet doğru söylersin. fakat Rabbın için her şey kolaydır. diyerek, Meryem valdemizi sakinleştirdikten sonra,sağ yakasından üfürmesi ile İsa ya gebe kaldı. işte bir zaman sonra, bir Hurma ağaçının dibinde de İsa yı doğurdu. onun için zahirde İsa a.s. ın babası yoktur. bizlerde Zekeriya gibi, bir kamilden Meryem gibi bir salik olup, Nefs terbiyesi alırsak, elbette bizlerdede Yaz ve Kış Meyvaları olan ilham tecellileri zuhur edecektir. bunuda bizlere, zahir ilmiyle irfaniyetimizi geliştiren Mürşid mazharından, Rabbımız zevk ettirecektir. bu tecelliler kemalata geldiğinde, Cebrail olan, batın Rabbımızın bizim gibi Meryemlerden Ruhullah olan İsa ları doğurmuş olacaktır. İsa nın kişilerde doğması, o kişinin Ruh sahibi olmasıdır. Mürşidi kamiller, Fenafillah olasıya kadar,bizim gibi Meryemlerin anası, Beka zevklerine geçincede babası olmaktadır. Meryemde hem erkek hormanı,hemde kadın hormanı olduğu için, İsa yı babasız doğurdu sözü denmiştir. Bu söz mecazıdır.
Bir ağaç içinden Zekeriyayı
Biçtirip kanını Rizan eyledik
Zekeriya a.s. bir gün Yahudilerden kaçtı. çünkü Hak ve hakikata davetinden, kavmi hoşlanmiyordu. Yahudiler Zekeriyanın arkasına düştüler. Zekeriya bir Ceviz ağacının içine gizlendi. şeytan bunu gördü ve kavmine haber verdi. Yahudiler biçkı ile bu ağacı ikiye ayırdılar. Zekeriyada ağaçla birlikte ikiye ayrılmış oldu. böylece zekeriya, Cenabı hakkın rızasını kanıylada kazanmış oldu. bir kişide, vuslatında Ceviz ağacına sığınırsa, (çünkü Ceviz de üç haslet vardır.
1 - Yeşil kabuk
2 - Ağaç sert kabuk
3 - Cevizin özü
Cenabı Hakkın Efal,Sıfat,ve Zatının zevkleriyle yok olur.Hakkın varlığı ile var olduğunda,Cenabı hakkın tecellisi 2 bölümdür. vahdet ve kesret tir. bu tecellilerle hakkın rızası kazanılmış olunur. Zekeriya a.s.da Celal ve Cemal tecellileriyle zuhur edip kanını rızayı bari için akıtılanlardan oldu.
Beyti mukaddeste Kudüs şehrinde
Nehri Şeriada Ürdün şehrinde
Tathir etmek için günün birinde
Yahyayı İsayı üryan eyledik
Mukeddes ev olan Mescidi Aksa,orta doğuda bu günkü İsrail devletinin iştikal ettiği yerdir.bir zamanlar, Zekeriya a.s'ın oğlu Yahya a.s. ile Meryem valdemizin oğlu İsa a.s.da, bu beldede ayni zamanda yaşamışlardı. Yahya a.s'ı Cenabı Allah, Zekeriyaya, ihtiyarlığın son deminde, bir armağan olarak Yahya isminde bir evlat ihsan etti. hiç günah işlemeyen ve karşılıksız lütuf olarak verilen bu oğlan,çokmu çok güzeldi.Meryem oğlu İsa ile, ayni devrede yaşadılar. her ikiside Cenabı Hakkın Peygamberiydi. Bir gün ikisi karşı karşıya geldiler. Yahya a.s. çok üzgün ve kederli duruyordu. İsa a.s. Yahyaya ne için bu kadar üzüntü ve kederlisin. yoksa Cenabi Allahin Rahmetinden ümidinimi kestin dedi. İsa a.s.da, çok neşeli ve güleçti. Yahya a.s.İsa ya dediki; sende çok neşeli ve güleçsin. yoksa Cenabi Allahın gadabından eminmisin dedi. her ikiside birbirlerine cevap vermediler.
İşte, akraba olan bu Yahya ve İsa a.s.ları İsrail oğulları, Allah için Hak ve hakikata davet ederlerken ,Yahyayı boynundan kestiler.kanını akıttılar. İsa'yıda kendi zanlarına göre çermihe gererek öldürdüler. işte, bir salikte Hakta fani olarak, Ruhullah zevki ile zevkidar olursa, gayriyetlerden ve günahlardan soyunduğu için, üryan olur. Ferayiz zevki kişilerde, İsa a.s. olan Ruhullah (Allahın Ruhu) şuhudunu ihsan eder.mukaddes ev olan gönül veya Kalp evinde vahdet tecellileri,İsa ve Yahyayı remzeder.Ruh tecellileri her nerede zuhur ederse,esma aldığı için çoğalmanın ve tevsilatta görünmenin mutluluğu ile İsa gibi neşeli ve güleç olur .İsa Ruhtur. Yahya candır. canda her nerede tecellisiyle diriliğini göstersede, Ruh gibi esma almadığı için üzgün olur. Bunların her ikiside, Enfusta hakkın bizlerdeki tecellileri olduğu için,gayriyetten temiz olduğu için üryan denmiştir.bu mertebede, Haktan başka gayri hiçbir şey görülmediği içinde, Tevhidde o makamın halide üryanlıktır.
Böylece cilvelerle vakit geçirdik
Bu Enbiya ile çok iş bitirdik
Başka bir Nebi yüz zişan getirdik
Onun her nutkunu Kuran eyledik
İşte, böyle zamanın ve toplumun istidat ve kabiliyetlerine göre, her devirde Peygamberlerle toplumları Cenabı Allah imtihan etti. bu Peygamberlerin kavimlerle olan münasebetlerinide, Kuranı kerimde ayrı, ayrı beyan etti. bu günde, Evliyaların irşad çalışmaları ile toplumların yaşantıları, o günlerdeki gibi zuhur edip durmaktadır. o dem bu demdir.
Küffarı kureyşi ettik bahane
Muhammed Mustafa geldi cihana
Halkı davet etmek için imana
Murtazayı ona ihvan eyledik
Peygamber olarak en son Hz. Muhammed dünyaya gelmiştir. Damadi Hz. Ali k.v'de ona ihvan, yani talebe oldu.böylece Hz. Muhammed zamanindada toplumlari imana davet etmek için, bunlari Cenabi Allah görevlendirdi.
Ona kıyas olmaz asla bir Nebi
Nebiler şahidir Hakkin Habibi
Dünyanın ukbanın odur sebebi
Biz onu Nebiy yi yüz zişan eyledik
Hz. Muhammed ile, diğer Peygamberlerin her hangi birisi asla mukayese edilemez. her ne kadar,Kuranı kerimde sayılan Peygamberlerde, Hz. Muhammed görevli Peygambersede, Hz. Muhammed Dünya ve ahiretin yaratılmasına sebebtir. çünkü hadisi kutside levlaka levlak, vema halaktül eflak (habibim ya Muhammed, sen olmasaydın, sen olmasaydın bu alemi yaratmazdım) buyurulmaktadır. onun için Dünya ve Ahiretin yaratılmasına yalnız Hz. Muhammed sebebtir. onun için Cenabı Allah onu Ruhaniyet yönü ile ilk Peygamber, unsuriyet yönüylede son Peygamber olarak yaratılmiştır.
Hak Muhammed Ali ile birleştik
Hep beraber Kabe kavseyne gittik
O makama pek çok muhabbet ettik
Leyletel esrayi seyran eyledik
Kendi varlığını Hakkın varlığında yok ederek,ölmezden evvel ölme zevkine sahip olanlar, çok iyi bilirlerki,bu Alemde Cenabı Hakkın tecellilerinin velayet yönünün Ali, Nübüvvet yönünün Muhammed olduğunu bilirler. işte, Tenzih ve Teşbih zevklerini birleştirerek, Kabe kavseyin olan Kalbin Tevhid zevkinde,daimlik elde edilir.bütün Enbiya ve Evliyalar, orada ikamet ederler. Kabe kavseyin makamı,Ruhani Miraç yapan Evliyaların muhabbetle sarıldıkları bir yerdir.onun için Peygamber Efendimizin, gece yolculuğu yaparak, Cenabı Hakkın üstün ayetlerini seyrettiği gibi, bütün Evliyalarda, Ruhani olarak bu ayetleri seyrederler. malumunuz, Peygamber Efendimizin 34 Miraçı vardır.bunun 33 ü Ruhani, biri cismanidir. işte Ruhani olan 33 Miracı bütün Evliyalar yapıp, Mirac zevkine de sahiptirler. fakat cismani olan Miraç, yalnız Resulullah Efendimize aittir. Çünkü makamı Ahadiyet, makamı Mahmut olduğu için Resulullah Efendimize aittir.
Kimki oraya gitmek ister,ve cismani Mirac yapmak isterse, Resulullahın izni olmadan oraya giremez. velevki müsaade alarak girse bile, kendi esma ve sıfatını dışarıda bırakarak,Muhammed olarak girebilirler. bütün Evliyaların içlerinden girenleri, oraya teberrüken, yani Resulullah Efendimizi tebrik için girmişlerdir. yoksa başka türlü hiçbir Peygamber, ve Evliyanın oraya girmesi mümkün değildir.
Bu sözlerimi sanma her insan anlar
Kuş dilidir bunu Süleyman anlar
Bu sırrı müphemi Arifan anlar
Çünkü cahillerden pinhan eyledik
Malumunuz Süleyman a.s. Davud a.s. ın oğludur. Cenabı Hak, Süleymanın emrine Cinleri, Rüzgarı ve Kuşları vermiştir. Mescidi Aksayı bunlarla tamamlamıştır. Onun için Süleymanlar gök ehli oldukları için, bütün dilleri bilirler. buraya kadar söylediğimiz sözler, Kuranı kerimde, ilmi ledün diye bahsedilen sır ilimleridir. Bu ilmi her kişi bilemez. Yalnız vücud ülkesinde bu sırların yerlerini gören ve zevk eden kişiler anlayabilir.zira onlar, gök ehli oldukları için,bu kuşların dilinden anlarlar.her kişi bu sırları kaldıramıyacağı içi, cahil olanlardan, esma ve sıfat perdesi ile, onu cenabı Hakkın örttüğünü görüyoruz.
Hak ile Hak idik biz ezelde
Ta Ruzi eleste kalu belide
Makamı hüdada bezmi celide
Cemalini gördük iman eyledik
Ervah Alemi olan Ruhlar Aleminde iken, orada Cenabı Hakkın vahdaniyetinde,Hakla Hak idik. Araf suresi ayet 172 de Elestü Rabbiküm (ben sizin Rabbınız değilmiyim) diye,Mürşidi kamil mazharından, hal lisaniyle söylediğinde, (kalu beli) dedik.işte o yerde Rabbımızın cemalini gördük ve iman eyledik. çünkü bütün irfaniyet ve kemalat Rabbımındır.
Sözlerimiz bizim pek muhakkaktır
Doğan, ölen,yapan,bozan hep Haktır
Her nereye baksan,Hak mutlaktır
Ahvali vahdeti beyan eyledik
Rahman suresi ayet 26-27 her şey yok olucu ve geçicidir.ancak Allahin zati bakidir buyurulmuştur. onun için,mülkünde ondan başkasi yoktur. ve mutlak olan odur. bu kesret aleminde, vahdaniyet ile her türlü tecelli, onun mazharlardaki renk ve şekilleriyle açığa çikmasindan ibarettir. işte bizde, nokta sırrından, Kuranı kerimde isimleri geçen Peygamberler vasıtası ile bu güne kadar gelmiş, geçmiş bütün kavim ve toplumlari nasıl imtihan ettiğimizi ve iptilalardan kurtardığımızı vahdaniyet zevki ile zevkidar olursanız, cenabı Hakkin bu 18 bin Alemin tecelli sırlarını bilmiş ve görmüş olursunuz.
Vahdet sarayına girenler için
Hakkı Hakkal yakin görenler için
Bu sırrı HARABİ bilenler için
Birlik meydanında cevlan eyledik
Harabi Hz.leri gönül vahdet sarayına girip, Hakta Hak oldukta, Hakkal yakin olarak görmesi nedeniyle, bu ilahiyeyi kendi mazharından Hakkın söylediğini, kendisindeki her tecellinin birlik meydanında, temaşa ederek seyrettiklerini söylüyorlar. Cenabı Allah bizlerede bu zevkleri ihsan eylesin.amin.
BU KAİNATIN ASLI BİR NOKTADIR
Kuranı kerimin Nur suresi ayet 35 Allah göklerin ve yerin Nurudur. onun Nuru içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. o lambaya nisbet edilmeyen mübarek Zeytin ağaçından zuhur eder.o Nur üstüne Nurdur buyurulmaktadır. işte burada, Zeytin ağaçı İnsan ağaçı gibidir. Doğu vahdeti, Batı ise kesreti remzeder. bu iman Nuru, İnsanın gönül kandilinde yanan bir ışıktır. bu insanın gönül fanusunda yanan kandilin ışığı ne Bedene, nede Cana ait değildir. Cananın bu Nuru gönul fanusundan meydana gelmektedir. aslında kamu Alem bir nokta dır. fakat bu Alemde, sıfat ve esmasıyla, kendini Arif olmayanlardan gizledi. onun Nur olan güzel yüzünü Ariflerden başkası göremedi. bu Alem bir fenerdir. onu aydınlatan her varlığın içindeki zatının tecellileridir. bir lambanın fitili gibi ışığını verip durmaktadır. sen ise,hayali gölgeleri görmekten, ışığı göremiyorsun. ondan sonrada, gece ve gündüz ahu fiğan edip inliyerek onun aşkı ile yanıyorsun. nasıl insanlardaki Ruh Bülbülü, sıfatları olan Gülün dalında ötmekle kendini sıfatlarından zuhura getirince,sesi kesilir. aynen onun gibi, sende zatından sıfatlarına, sıfatlarındanda esma alarak fiilleriyle açığa çıkarak eserlerini görmeye çalışırsan,bu Kainatın bir noktadan meydana geldiğini görmüş olursun.bir hadiste ilim bir nokta idi,onu Cahiller çoğalttı buyurulduğu gibi; ilim Allahın olduğunu bildiğimizde,cahillik elbette kula kalmış olur. İşte Allahta hiçbir varlığı kalmayanlardan, bu ilim ve tecellilerini açığa çıkardı. bir ağaçın kökündeki çekirdeğe dil versek, bu ağaç senin açığa çıkış şeklinmidir diye. Evet diyecektir. bütün Ağaçın, Gövde, kalın Dal, ince Dal ve Yapraklarınada sorsak onlarda, kökteki çekirdeğin birer şerhi olduğunu söyliyeceklerdir .işte bu Kainat ağaçıda, öyledir. Ben gizli bir hazine idim. bilinmekliğimi murat ettim. bu halkı halk edip, onlardanda kendimi seyrettim H.kutsi de buyurulmuştur.
Kemalatını bulup, Arif olanlardan her an Cenabı Hak seyredip durmaktadır. bu sırlara vakıf olmak için, canı Hak yolunda feda etmek lazımdır. Hakka canını verenler canan alır yerine. böylece Hakkın gizli hazine kapıları o kişiye o zaman açılır.yoksa her kişiye değil. Cenabı Hak bu Alemde Zat, Sıfatları, Esması, Efali ve eserleri ile kendini sergilediği halde, hicap perdelerini yırtamayanlara sıfat ve esması ile kendi yüzünü örtmüş ve gizlemiştir. Aslında onu görmemek,kişinin kendi cehalet perdeleridir. yoksa, o her şeyde ayan beyan görünmektedir. noktalardan elif meydana gelir.elifinde çeşitli şekillere bürünerek 28 Kuran harflerinin meydana geldiği gibi, bu noktanın tecelli ettiği yerlerde, şekil ve zuhuratıyla bu Alemdeki Nurunu meydana getirdiğini görmüş oluyoruz. Cenabı Hak bizlere bu idrakla her şeye bakmayı nasıp etsin.amin.
MUSA A.S.IN ŞUAYIP A.S.DAN TAHSILI
Musa a.s. bir gün evinden çıktığında, iki kişinin birbirleriyle kavga ettiğini gördü.birisi karşıdaki düşmanına karşı, Musadan yardım istedi. bu iki kişiden biri firavunun adamlarından biride musanın taraftarlarındandı. Musa da, karşıdaki kişiye bir yumruk vurunca, onu öldürdü bu durum karşısında, Musa olaya üzüldü. ve Rabbına yalvararak, hata yaptığını, af etmesini istedi. Allahta onu bağışladı. Şehrin öteki başından gelen bir kişi, Musa ya dediki: Kasas suresi ayet 20 Ey Musa, şehirin ileri gelenleri seni öldürmek için hakkında müzakere yapıyorlar. buradan çık git dedi.
İşte bizim gibi Musalar, Nefsi emmare Firavununun vehim ile, inanan kişinin idrakı daima kavga ederler. musada iki vadantaşın kavgalarına şahit oldu. demektir. Hak ve hakikata gönül veren Musalar, bunlardan birisini vurunca öldürdü.şehrin öteki başından gelen Akıl, onu ikaz ederek oradan kaçmasını söyledi. Musada Medyene doğru yol aldı. Medyen burada, kendi varlığından geçerek, hakkın varlığı ile var olan kurtulmuşların diyarıdır. Medyen suyuna varınca, hayvanlarını sulayan bir kısım insanları buldu. suyun başında, herkez sıraya girmiş, fakat iki kızda davarlarını sulamak için, en sonda sıra bekliyordu. kızlara Musa yaklaşarak, onların durumunu sorarak, başka suyun olmadığını öğrendi. kızlar işaret ederek,karşıdaki büyük bir taşın altında, bir suyun olduğunu, fakat babaları ihtiyar olduğu için davar sulamaya gelmediğini, kendilerininde buna güçlerinin yetmediğini söylediler. onun için herkez suladıktan sonra, sıra bize geldiğinde sulayabileceklerini söylediler.
Musa güçlü kuvvetli olduğu için o büyük taşı kaldırarak kızların davarlarını suladı. kızlarda, erkenden babalarının yanına döndüler.
Babaları olan Şuayip a.s.kızlara bu gün erken geldiniz dedi. kızlarda, Musa isminde bir çobanın kendilerine yardım ettiğini, onun güçlü kuvvetli, ve çok temiz olduğunu babalarına söylediler. üçretli olarak onu çaban tutalım diye, babalarına ricada bulundular. Şuayip a.s. bunların tekliflerini kabul ederek, Musayı çağırmalarını söyledi. Musa geldiğinde, pazarlık başladı. kasas suresi ayet 27 bana sekiz yıl üçretle çalışırsan, bu kızlarımdan birini sana nikah yaparım. eğer on seneyı tamamlarsan, bu beni daha memnun eder buyurdu. İşte bir salikte, Mürşidi kamile gider, onun tahsilinde sekiz sene çalışır, yani 8 sıfatı subutiyesinin, terbiye tahsilini görürse, Ruhun, Ruh sıfatlarından tecelli eden ameli kızına sahip olur. kişinin kendine nisbet ettiği sıfatları fani etmekle, hakkın sıfatlarının kendi mazharından tecelli zevkine sahip olur demektir. Musa, 8 sene sonunda Şuayip a.s.dan kızını alarak ayrılırken,Şuayip a.s.Musaya dediki; bir sene daha kalırsan, davarların kuzularını sana hediye ederim. sermayeniz olur. dedi. Musa bir sene daha Şuayip a.s. ın yanında kaldı. o sene kuzuların hepsi erkek doğdu. Şuayip a.s.'a Musa bir sene daha kalırsan, inşallah Rabbım kuzuları dişi verir. böylece çoğaltırsınız dedi. Musa bir sene daha kaldı. bu sefer kuzuların hepsi dişi doğdu.
Musa eşi ile birlikte, erkek ve dişi kuzularıda alarak, yola çıktı. işte bir kişide,Fenafillah olup, 8 sıfatının, hakkın tecellisi olduğunun zevkine erince, o kişi Ruhullah olur. vahdaniyet zevki, onun bütün erkek kuzu olan, vahdet tecellilerine mazhar olur. bir sene daha kalarak,dişi kuzuların doğmasıda; Ruh mertebesinden, kesret aleminine sıfatlardaki tecellisi ile nevafil olarak yaklaşımıdir. şu halde,bizim gibi Musalar, Firavun olan Nefsi emmare ülkesinden,Şuayip a.s.in bulunduğu, Mürşidi kamilin ülkesi Medyene gitti.Mürşidi kamilde 8 sıfatından tecelli eden, her tecellinin kendisinin olmadığını,bunların hakkın olduğunu, tahsil etmekle, amellerindeki şirk halindeki Beka tecellileriyle müşerref olarak, Rabbının tecellileri ve ameli olan kızınıda almış oldu. iki sene daha kalırsan memnun olurum sözü ise; birinci senede kuzuların erkek doğması, vahdaniyet zevki ile kişinin zevklenmesi, ve haktan başka hiçbir şeyi görmemesi demektir. ikinci senedede, kuzuların dişi doğması, kişinin bütün sıfatlarından hakkı zuhur etme zevkine sahip olmasıdır. kul olma zevki, Muhammed olma zevkine kişinin sahip olmasıdır. Kasas suresi ayet 19-29 ayetleri arasında anlatılan bu kıssa, ululazym peygamber olan Musa a.s.ın hikayesi olarak, bizlere anlatılmışsada, ibret olarak bizim gibi Musaların, bir Mürşidi kamil olan Şuayip a.s.a sığınmamız gerektigini anlatıyor. 8 sene hizmet ederek tahsilimizin gerektiğini bildiriyor. bu tahsili yapmayanların helak olacağını anlatıyor. Cenabı Allah,bütün kardeşlerimi nefsin tahakkümünden kurtarsın. vuslatında kolaylıklar ihsan etsin amin.
Dostları ilə paylaş: |