kİtap okumak
Eğitim ve öğretim araçlarının en iyilerinden birisi kitap okumaktır. İyi kitap, okuyucunun ruhunda derin etkiler bırakır. İnsanın ruhunu ve nefsini kamilleştirir ve şahsiyetini yükseltir. İlmini fazlalaştırır ve bilgilerini çoğaltır. Toplumsal ve ahlakî noksanlıkları giderir. Özellikle insanların boş vakitlerinin azaldığı, ilmî ve dinî toplantılara katılmanın zorlaştığı teknoloji çağı olan günümüzde, kitap en iyi eğitim ve öğretim vesilesidir. Kitabın insanın ruhunda bıraktığı etki başka şeylerden daha köklü ve derindir; hatta kitap bazı zamanlar okuyucunun şahsiyetini değiştirip bambaşka yapmaktadır. Ayrıca kitap okumak, sağlıklı dinlenme ve boş vakitleri değerlendirme vesilelerinin en iyisidir. Boş vakitlerini kitap okumakla değerlendiren kimseler ilmi ve ahlaki istifadeler dışında ruhsal bunalımlardan ve sinir zaaflarından uzak kalır ve hayatlarında daha huzurlu olurlar.
Kitap, bütün manzaralardan daha güzel, bütün bağ ve bahçelerden daha ferahlatıcıdır. Elbette, bütün bunlar kitap ehli içindir. Kalbe sefa verir ve ışıklandırır. Dertleri ve hüzünleri geçici bile olsa giderir.
Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Boş vakitlerini kitap okumakla değerlendiren kimse, fikir rahatlığını kaybetmez."[308]
Emir-ul Müminin Hz. Ali (a.s) şöyle buyurur: "Yeni ilmi şeyleri öğrenmekle, kalbinizin yorgunluğunu ve rahatsızlığını giderin, çünkü kalpleriniz de vücudunuz gibi yorulur."[309]
Bütün ülkelerin gelişme ve medeniyetini basılan kitaplarıyla, kitapların özelliğiyle ve okuyucu sayısıyla araştırmak ve ölçmek mümkündür. Okur-yazar olmak medeniyetin belirtisi değildir. Medeniyetin belirtisi mütalaa etmek ve araştırmaktır.
Okur-yazarımız çok olmasına rağmen maalesef araştırmacımız ve okuyucumuz pek azdır. Ders okumak, sadece iş bulmak için bir basamakmış gibi kız ve erkeklerin çoğu, tahsilleri bittikten hemen sonra kitabı yere bırakıp yaşam, iş ve alış-verişe başlarlar. Bunun için kitapları bıraktıkları anda bilgileri duruverir. Oysa, gerçekte kitap okumak, insanın kamilleşmesi ve bilimin ilerlemesi içindir. İnsan ders okumakla ve temel bilgileri öğrenmekle, araştırma ve mütalaa için hazırlık kazanmaktadır.
Ondan sonra kemale erişmek ve kendi payınca bilimin ilerlemesi için mütalaaya, kitap okumaya ve araştırmaya başlamalıdır. Bu işi imkanları çerçevesinde ve gücü yettiğince ömür boyu sürdürmelidir. İslam dini de, izleyicilerine çocukluktan ölünceye kadar ilim öğrenmeyi emretmiştir. Örneğin:
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurur: "İlim öğrenmek bütün Müslümanlara farzdır ve Allah ilim peşinde koşanları sever."[310]
İmam Sadık (a.s) buyuruyor ki: "Ashabımı kırbaç zoruyla bile olsa ilim öğrenmeye zorlamayı severim."[311]
Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: "Hayatın iki kişiden başkasına faydası yoktur: Birincisi, izinden gidilen alim. İkincisi, ilim peşinde olan kimse."[312]
İmam Sadık'tan (a.s) şöyle nakledilir: "İnsanlar üç kısımdır: Bilim adamı, ilim peşinde koşanlar ve geriye kalanlar ki çerçöpe benzerler."[313]
Yine İmam Sadık (a.s) buyuruyor ki: "Lokman oğluna şöyle buyurdu: "Oğlum! Günlük saatlerinden bir kısmını kitap okumak ve ilim öğrenmek için ayır; çünkü eğer kitap okumayı terkedersen bilgilerini zayi edersin."[314]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: "Her durumda ilim öğrenmek farzdır."[315]
Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki: "İlim öğrenmek bütün Müslüman erkek ve kadına farzdır."[316]
Yine İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Eğer insanlar ilmin faydalarını bilseydiler canlarını tehlikeye atmak veya ilim öğrenmek için denizin o tarafına yolculuk etmek zorunda kalsalardı bile onu ele getirmek için çaba harcarlardı."[317]
Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor ki: "Eğer bir gün geçer de o günde benim ilim ve bilgime bir şey artmazsa, o gün benim için mübarek bir gün değildir."[318]
Anne ve babanın ilk vazifesi, çocuklarını ilim öğrenmek için okula göndermektir. İslam da bu konuya önem göstermiş ve emretmiştir. Örneğin:
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: "Çocuk yedi yıl oyun oynar, yedi yıl ders okur ve yedi yıl helal ve haramı öğrenir."[319]
Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor ki: "Çocuğun baba üzerinde üç hakkı vardır. Birincisi: Ona iyi bir isim takması. İkincisi: Okuma ve yazmayı ona öğretmesi. Üçüncüsü: büyüdüğü zaman onu evlendirmesidir."[320]
Resulullah (s.a.a) yine şöyle buyurur: "Çocuğu okula gönderip öğretmeni ona Bismillah'ı öğrettiği zaman, Allah Teâla çocuğu, annesini ve babasını cehennem ateşinden kurtarır."[321]
Resul-i Ekrem (s.a.a) bir yerde de şöyle buyurur: "Ahir zaman babalarının vay haline! Müslüman oldukları halde dinin farzlarını çocuklarına öğretmezler."[322]
Anne ve babanın ikinci vazifesi şudur: Çocuklarını öyle bir şekilde eğitmeliler ki ilime, bilime, kitap okumaya, tartışma ve araştırmaya ilgi göstermeliler. Kitaba ilgi göstermek sonradan edinilen bir meziyettir. Ev ortamının, anne ve babanın davranış ve sözlerinin bu konuda büyük bir etkisi vardır.
Bu işe ilgi gösteren anne ve babanın kendilerinin de kitap okur ve mütalaa ehli olmaları ve bilime ilgi göstermeleri gerekir. Ev ortamının bilgi ve kitap ortamı olması gerekir. Söz ve amelleriyle çocuklarını kitap okumaya teşvik etmeleri gerekir. Bu işe küçüklükten ve çocuklar okula gitmeden önce başlamak daha iyidir.
Önce, çocuklar için kitap okumalılar. Yani, kolay, kısa ve anlaması rahat olan resimli hikaye kitapları alınmalı ve ondan sonra anne, baba veya büyük kız ve erkek kardeşin her gün bu kitabın bir bölümünü yavaş yavaş küçük çocuğa okumaları gerekir. Eğer resimliyse konuyu resimlerle bütünleştirmek daha iyidir.
Daha sonra çocuktan, o hikayenin özetini anlatması ve kısa şiiri varsa onu ezberlemesi istenir. Ama bu işte acele etmemeli, ileri gidilmemeli ve çocuğun kabiliyet ve isteğine göre davranılmalı. Aksi durumda, çocuk ilk başından kitap okumaktan nefret edebilir.
Bu işi çocuğun kendisi kitap okuyabilinceye kadar devam ettirmeli, ondan sonra, kitabı çocuğun kendisi okumalı, anne ve babası da onu dinlemelidir. Bazen kitabın konuları hakkında çocukla tartışabilirler. Bu iş, çocuğun kendisi kitap okumaya ilgi gösterip kitap okuyuncaya kadar devam ettirilmelidir. Burada, anne ve babaya bazı noktaları hatırlatmakta yarar var:
1- Çocuklar hikayeleri sever ve konularını iyi anlarlar. Ama genel konuları iyi anlayamazlar ve onlara fazla ilgi göstermezler. Dolayısıyla, mümkünse çocuklar için daha çok hikaye kitapları seçilmelidir.
2- Her çocuğun, kendisine özgü bir şahsiyeti vardır ve herkes yetenek ve ilgi bakımından bir değildir. Çeşitli yaşlarda da bu yetenek değişmektedir.
Dolayısıyla, anne ve baba, çocuklarını tanımalı, onların özel istek ve yeteneklerini bilmeli ve ona göre çocuğa kitap vermeli, zor ve yorucu konuları çocuklara yüklemekten kaçınmalıdır. Çünkü böyle bir iş çocuğu kitap okumaktan bıktırabilir.
3- Çocuk geliştiği ve kitaptan etkileneceği için, ona her türlü kitabın verilmesi doğru değildir. Anne ve baba, o kitabı daha önce okumalı, konularının doğru olduğuna emin olmalı veya güvendikleri birisinin tavsiyesiyle kitap alarak çocuklara vermelidirler. Çocuk, kötü bir kitap okursa, üzerinde kötü etkiler bırakabilir. Bu durumda onu yeniden eğitmek ve terbiye etmek çok zor olacaktır.
4- Çocuklar ölüm, cinayet, hırsızlık ve hıyanetten bahseden polis ve cinayet romanlarına ilgi gösterirler. Ama bu kitaplar, çocuklara ölüm, cinayet ve hırsızlığı öğretmekle kalmaz, onların ruhsal sağlıklarına ve rahatlıklarına da darbe indirir. Aynı şekilde, tahrik edici cinsel kitapların da çocuklara zararı vardır. Çünkü bu iş onların cinsel güdülerinin erken uyanmasına ve kötü vadilere sürüklenmelerine sebep olabilir.
... Hatıralarında şöyle yazıyor: Beni çok seven bir anneannem vardı. Geceler onun yanında uyuyordum ve bana hikaye anlatmasını rica ediyordum. Her akşam, uykum gelinceye kadar bana hikaye anlatırdı. Böcek teyze ve diğer korkulu hikayeleri anlatırdı. Bu heyecanlı hikayeler, benim ruhumda çok etki bırakıyordu. İçimi kin alıyordu. Farebeyi, yitiren böcek teyze için ağlar ve üzülürdüm. Bu dert ve üzüntüyle uykuya dalardım ve bu kötü düşünceleri uykumda da takip ederdim. Ben bu boş hikayeleri ve heyecanlı öyküleri çok severdim; ama, ruhumu perişan ederdi. Korkak ve cesaretsiz olarak büyümüştüm. Yalnızlıktan korkardım. Üzülürdüm. Sinirliydim ve çabuk bozulurdum. Istıraplı ve tedirgindim. Bu durum, şimdiye kadar az-çok üzerimde kalmıştır. Keşke anne ve babalar, bu yalan ve heyecanlı hikayeleri çocuklara anlatmasaydılar ve hiç okumasaydılar. Ben böyle hikayeleri kendi çocuklarıma okumamaya karar verdim. Genelde Kur'an öykülerinden ve gerçek hikayelerden istifade ediyorum.
5- Kitap okumaktan asıl maksat vakit geçirmek değil, konuları anlamak ve onlardan faydalanmaktır. Önemli olan, çocuğun ne kadar kitap okuduğu değil, nasıl okuduğudur. Acaba, okuduğu yerleri dikkatle ve anlayarak mı geçmiş yoksa hiç anlamamış mı? Bu konuyu anne ve babanın çok dikkatle izlemeleri gerekir.
Bazı zamanlar, çocuğa kitabın konusunu sorup konularının doğruluğu ve yanlışlığı hakkında görüşlerini istesinler. Ondan, bu konulardan ne gibi sonuçlar aldığını ve nelerinin ona faydalı olduğunu sorsunlar.
6- Çocuklar, efsane ve hayretengiz yalanlarla dolu kitaplara da ilgi duyar. Bazı bilginler de çocukların bu ilgisinden taraftarlık etmişler ve bunun çocukların hayal gücünü geliştirdiğini savunmuşlardır. Ama, bence efsaneler ve gerçek dışı hikayeler, çocukları yalan uydurmaya alıştırır ve hakikati olmayan yalan fikirleri onların kafasına sokar. Onu, hakikatlerden uzaklaştırıp hayal kurmağa ve yersiz beklentilere teşvik eder. Büyüdüğü zaman da, isteklerinin gerçek olmayan yollarla yapılmasını ister.
7- Evet, çocuklar hikaye kitaplarını başka şeylerden daha çok severler, ama sadece hikaye okumaya alışması da yanlıştır. Bazen de ilmi konuları anlamaya hazır olsun ve ilmi kitapları okumaya alışsın diye okuması için ona yararlı ve kolay ilmi, ahlaki ve toplumsal kitapları da vermek gerekir.
8- Çocukların, sadece hikaye kitaplarını sevdikleri de doğru değildir. Seçkin şahısların, doğru ve kahraman insanların öyküleri de çocukların dikkatini çeker ve bu kitapları okuyarak onları kendilerine örnek edinirler. Böyle kitapları okumak, çocuklara hem lezzetli ve hem de faydalıdır.
Dostları ilə paylaş: |