Iğdir yatırım Ortamı ve Yapılabilecek Yatırımlar Araştırması


Tarımsal üretim içerisinde kayısı önemli bir ürün olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, il ekonomisi içerisindeki ağırlığı da son derece önem arz etmektedir. (1.080 ton yaş kayısı üretimi)



Yüklə 3,5 Mb.
səhifə17/33
tarix26.04.2018
ölçüsü3,5 Mb.
#49056
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   33

Tarımsal üretim içerisinde kayısı önemli bir ürün olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, il ekonomisi içerisindeki ağırlığı da son derece önem arz etmektedir. (1.080 ton yaş kayısı üretimi)

Kayısının entegre bir tesiste işlem görmesi konusuna girmeden hemen önce son derece önemli olan kurutulması sırasında kükürtlenme olayını incelemek gerekmektedir.


Kayısının doğal sarı renginin korunması ve depoda fumigant özelliği göstererek fermantasyon ve böcek zararının önlenmesi için yaş kayısılar kurutulmadan önce kükürtlenmektedir. Kuru kayısı ithal eden ülkelerin ithalatına izin verdikleri kükürt miktarı Almanya ve İngiltere'de 2000 ppm, Fransa ve Danimarka'da 1000 ppm, İtalya'da 600 ppm, Avusturya'da 300 ppm'dir. ABD, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya kesin bir limit uygulamamakla birlikte 3000 ppm’e kadar kükürt içeren kuru kayısıların ithalatına izin vermektedir.
Kuru kayısıdaki kükürt miktarı son yıllarda en çok tartışılan konular arasında yer almaktadır. Rengin muhafaza edilmesi ve çeşitli mikroorganizma zararının önlenmesinde kuru kayısı için vazgeçilmez katkı maddesi olan kükürdün belirli miktarda alınması halinde insan vücudunda tehlike oluşturduğu konusunda herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. 60 Kg ağırlığında ergin bir insanın günlük 42 mg kükürt alması halinde sağlık açısından herhangi bir sorunun ortaya çıkmadığı araştırmalar sonucu ortaya konmuştur. Bu kükürt miktarı 2000 ppm kükürt içeriğine sahip 3-5 kayısı tarafından doldurulmaktadır. Ayrıca meyvede bulunan toplam 2000 ppm kükürdün önemli bölümü bağlı durumda ve sülfata dönüştüğü düşünülecek olursa 42 mg kükürdü karşılayacak kayısı sayısının en az 6-8 adet olduğu açıkça görülür.
İnsan vücudu için müsaade edilen sınırın üzerinde kükürt alınması durumunda boğaz ve mide yanması, baş ağrısı ve hatta kusma gibi yan etkiler görülmektedir. Kükürtten en fazla astım hastaları etkilenir. Yapılan araştırmalarda astım hastalarının % 8'nin sülfide hassas olduğu saptanmıştır. Ancak kuru kayısıdaki toplam kükürdün çok küçük kısmının serbest formda olması, astım hastaları için de tehlike riskini azaltmaktadır.
Kuru kayısı üreticilerinin kayısı meyvesine fazla kükürt uygulamasının iki temel nedeni bulunmaktadır. Bunlardan birincisi kuru kayısı rekoltesinin yüksek olduğu yıllarda üretici ürününü istediği fiyattan satamama konusunda endişe duymaktadır. Bu yüzden üretici satamadığı kuru kayısının depoda bozulmasını önlemek amacıyla aşırı kükürt kullanmaktadır.
Yapılan araştırmalar adi depolarda altı ay bekletilen kuru kayısılardaki kükürt miktarının % 30-50 oranında azaldığını ortaya koymuştur. Kuru kayısıdaki kükürt miktarı 1500 ppm’in altına düştüğünde kayısının altın sarısı rengi esmerleşmekte ve ürün depo zararlılarının hücumuna uğramaktadır. İkincisi ise üretici kısa sürede daha fazla kayısı kükürtlemek için kükürtleme işlemini kerevetler yerine kasalarda yapmaktadır. Yakılan ilk ocakta kasaların ortasında bulunan meyveler yeterince kükürt almadığından ikinci bir kükürtleme daha yapılmaktadır. Böylece kasanın alt ve üst kısımlarında bulunan kayısılar aşırı miktarda kükürt absorbe etmektedir. Kükürt probleminin çözüm olarak; çiftçinin kısa sürede pazarlayacağı kayısıya 2.000 ppm, depoda uzun süre bekleteceği kayısıya 3.000-3.500 ppm kükürt uygulaması ve kükürtlemenin mutlaka kerevetlerde yapılması önerilebilir.
Yatırımı önerilen tesis, ürün desen ve çeşitliliğini artırmak suretiyle katma değerini artırarak tam bir sanayi ürünü şeklinde değerlendirilmesine yönelik düşünülmelidir. Tabi bu durumda prosesin ne şekilde olacağı sorusu akla gelecektir.
Yatırımı önerilen entegre tesiste yaş kayısının ve çekirdeğinin işlenmesine yönelik örnek bir proses makro düzeyde anlatılmaya çalışılmaktadır.
İş akışı sırasındaki ara prosesler göz ardı edilmiş ve başlangıçta genel olarak proses irdelenmiştir.
Yatırımın gerçekleştirilmesi durumu ortaya çıktığında ciddi bir fizibilitenin yapılması gerekmektedir. Bu fizibilite içerisinde Ar+Ge biriminin varlığı da unutulmamalıdır.





Yaş Kayısı






Çekirdeğin Çıkarılması



























Dondurulmuş Gıda (Şoklama)




Kurutma




Püre Haline Getirme




Konsantre




Komposto




Şekerleme Ürünleri




























Ambalajlama




Ambalajlama




Kurutma




Pastörize Etme




Ambalajlama




Ambalajlama




























Satış'>Depolama__Kavurma'>Depolama____Satış'>Depolama_____Depolama'>Depolama)_____Depolama'>Soğuk Hava Deposu (Depolama)




Depolama




Ambalajlama




Ambalajlama




Depolama




Depolama




























Satış_____Satış'>Satış




Satış




Depolama




Depolama




Satış

Satış




















Satış




Satış







Kayısı Çekirdeği






Ayrıştırma'>Kabuk Kırma



Ayrıştırma

(İç Çekirdek-Kabuk)



Kabuk



Depolama



Satış









Ayrıştırma

(Tatlı-Acı İç Çekirdek)













Tatlı Çekirdek




Acı Çekirdek





Ebatlandırma

Yağ Çıkarma














Şişeleme

Kuruyemiş




Öğütme







Depolama

Kavurma

Ambalajlama







Satış

Ambalajlama

Depolama








Depolama

Satış






Satış


Şekil 2. Yaş Kayısı ve Çekirdeği İşleme Akım Şeması



  • Meyve ve Sebze Paketleme Tesisi

Türkiye 43 milyon ton yaş meyve ve sebze üretimi ile dünyanın önemli üretici ülkelerinden birisi konumundadır. Ülkemiz rakamsal olarak önemli bir üretici ülke görünümünde olmakla birlikte, ihracatın üretime oranı % 3,7 civarındadır. Bu yapının en önemli nedenleri ürünlerin gıda sanayinde ham madde olarak kullanılması ve yurtiçinde tüketilmesi ile ihracata konu olan yaş meyve ve sebzelerin, uluslar arası piyasalarda talep edilen miktar ve kaliteye uygun çeşitlerin olmamasıdır.


Ülkemiz yaş meyve üretimi 4 ana grup altında incelenmektedir. 2003 yılı itibariyle yaklaşık 11,5 milyon ton meyve üretimi içinde üzümsü meyveler % 37 ile en önemli paya sahiptir. Sofralık üzüm bu grubun ticari önemi en fazla olan meyvesidir. İncir bu grubun gerek üretim gerekse ihracat açısından ikinci önemli ürünüdür. Yumuşak çekirdekli meyveler yaş meyve üretimimizin % 27'sini oluştururken elma bu grubun en önemli meyvesidir. Turunçgil meyveleri, yaş meyve üretiminden % 21 pay almaktadır. Taş çekirdekli meyve grubunun meyve üretimi içindeki payı % 14 olup kayısı, kiraz, erik ve şeftali bu grubu temsil eden meyveler olarak dikkat çekmektedir.
Soğan, patates, sarımsak gibi yumru bitkiler hariç tutulduğunda, ülkemiz sebzeler üretiminin % 47’si meyvesi yenen sebzelere ait olup domates, kavun, karpuz, patlıcan, hıyar ve biber ekonomik anlamda bu grubu temsil eden en önemli sebzelerdir.

Dünyada üretici ülkeler sınıflandırması içinde yer alabilmek ihracatın ne ölçüde başarıyla gerçekleştirdiğine bağlıdır. Bu anlamda da üretim miktarı, endüstri kalitesi, altyapı ve kullanılan girdiler, finans ve pazar şartları olarak adlandırılan, dünyada kabul görmüş rekabet kriterleri doğrultusunda ülkemiz yaş meyve ve sebze sektörünün yapılandırılması gerekmektedir. Aksi durumda önemli üretici olmamız tek başına bir anlam ifade etmemektedir.


Muz, üzüm, portakal, elma, mandarin, armut, şeftali nektarin, limon ve erik dünyada en fazla üretilen meyvelerdir. Dünya toplam portakal üretiminin % 2,2’si, elma üretiminin % 4,3’ü ve üzüm üretiminin % 6’sı ülkemiz tarafından karşılanmaktadır.
Patates, domates, karpuz, lahana, hıyar ve kornişon, kavun ve havuç dünyada en fazla yetiştirilen sebzelerdir. Dünya toplam domates üretiminin % 8,6’si, biber üretiminin % 7,5’i, kavun üretiminin % 6,3’ü, karpuz üretiminin % 4,6’sı, salatalık üretiminin % 4,4’ü, soğan üretiminin % 3,4’ü ve patates üretiminin % 1,7’si, ülkemiz tarafından karşılanmaktadır.
Rusya Federasyonu, 2005 yılında 197.000.000 Dolarlık toplam yaş meyve ve sebze ihracatımızın % 25’inin yöneldiği en önemli ülke konumundadır. Rusya Federasyonu’nu % 14 ile Almanya, % 7 ile Suudi Arabistan ve Romanya, % 6 ile Ukrayna ve % 5 ile Hollanda takip etmektedir. Birleşik Krallık, Yunanistan ve Avusturya diğer önemli pazarlarımız görünümündedir.
2005 yılı itibarıyla yaş meyve ihracatımız 1.227.000 ton olarak gerçekleşmiştir. Turunçgiller toplam meyve ihracatımızın % 72’sini oluşturmaktadır. Mandarinler ise turunçgiller ihracatımızdaki en önemli kalemdir. Sofralık üzüm ihracatımız toplam meyve ihracatımızın % 13’ünü oluşturmakta olup, ihracatı yapılan en önemli çeşit Sultani Üzüm’dür.
2005 yılındaki yaş sebze ihracatımız ise 554.000 ton olup, domates miktar olarak toplam sebze ihracatının % 45’ini oluşturmaktadır. İhracatı yapılan diğer önemli sebzeler kuru soğan, patates, biber ve hıyar kornişon’dur.
Türkiye'de yaş meyve ve sebze üretimi miktar itibariyle önemli olmasına karşın, ihracatın üretime oranı çok düşüktür. İhracata konu olan meyve ve sebze çeşitlerinin uluslar arası piyasalarda talep edilen çeşitlere uygun olmayışı ve üretimden tüketime miktar ve kalite kayıplarının yüksekliği bu yapının en önemli nedenleri arasındadır.
Elma (247 ton), Armut (247 ton), Kayısı (1.080 ton), Üzüm (90 ton) ve Antep Fıstığı (59 ton) gibi meyvelerin yanı sıra, Lahana (2.000 ton), Ispanak (2.000) ton), Karpuz (24.260 ton), Kavun (7.400 ton), Domates (21.444 ton), Hıyar (4.722 ton), Fasulye (106 ton), Patlıcan (91 ton), Biber (78 ton), Marul (50 ton) ve Tere, Dere, Nane ve Maydanoz gibi sebze ürünlerinin yetiştirildiği Iğdır, mevcut potansiyelinin yanı sıra, söz konusu alanda önümüzdeki dönemlerde beklenen gelişmelerle birlikte önemli merkez konumunda olacağı düşünülmektedir. Dolayısıyla mevcut potansiyelin değerlendirilmesi ve beklenen gelişmelerde değerlendirilmeye alındığında meyve ve sebze paketleme tesisi yapılabilir görülmektedir.
Söz konusu yatırım ile ilgili olarak genel, ekonomik, teknik ve mali bilgiler ekte verilmiştir.

5.4.2. Tekstil Sanayinde Yapılabilecek Yatırımlar
Tekstil sanayinde özgün olarak yapılabilecek 1 yatırım belirlenmiştir.


  • Polipropilen Esaslı Dokumasız (Non-Wowen) Kumaştan Tek Kullanımlık Tıbbî Tekstil Ürünleri (Önlük, Bone, Kep ve Maske ) Üretim Tesisi.



  • Polipropilen Esaslı Dokumasız (Non-Wowen) Kumaştan Tek Kullanımlık Tıbbî Tekstil Ürünleri (Önlük, Bone, Kep ve Maske ) Üretim Tesisi

Dokumasız kumaşlar, özel kullanımlar için imal edilen ve kullanım süresine göre maliyeti çok düşük olan, klâsik tekstil ürünleri gibi dokunarak veya örülerek değil de, sonsuz elyaf çekme veya eriterek dökme tekniği ile elde edilen liflerin değişik metotlarla bir diğerine kenetlenmesiyle elde edilen teknik tekstil ürünleridir.


Dokumasız kumaşlar, esnek, sağlam ve yumuşak olmaları yanında, sıvı çekici veya sıvı itici, yanmayı geciktirici, anti bakteriyel özellikler yanında ayrıca, oldukça gözenekli yapıları sebebiyle çok ince tanecikleri de süzebilme özelliklere sahiptir.
Cerrahî önlük, bone, kep ve maske, ayakkabı, elbise, ortopedik ped, steril paketleme, bandaj, kan ve diyaliz makineleri dokumasız kumaşların giderek yaygın bir biçimde kullanılmaya başladığı yerler arasında sayılabilir.
Polipropilen esaslı dokumasız kumaşlardan üretilen cerrahî önlük, bone, maske, kep ve diğer tek kullanımlık tıbbî tekstil ürünleri üretimi yapan 7 işletme mevcut olup, söz konusu işletmelerin kurulu kapasiteleri yaklaşık 100.000.000 adet/yıl civarındadır.
Ülkemizde sektördeki kurulu kapasitenin hâlihazırda, bütün ürün çeşitlerinde mevcut talebi tamamen karşılayabildiği bilinmektedir. Bununla birlikte, muayenehanelerin yanında özel sektöre bağlı hastane, klinik ve laboratuarların giderek yaygınlaşması ayrıca, yıkama ve ütüleme gerektiren klâsik pamuklu tıbbî tekstil ürünlerin yerine yıkama ve ütü gerektirmeyen tek kullanımlık ürünlerin tercih edilmesi sebebiyle polipropilen esaslı dokumasız kumaştan mamul tıbbî tekstil ürünlerine talebin önümüzdeki yıllarda daha da artması beklenmektedir.
Dokumasız kumaşlardan mamul tek kullanımlık tıbbî tekstil ürünleri talebi, yurt içi üretimle karşılanmaktadır. Bununla birlikte, özellikle Uzakdoğu ülkelerinden olmak üzere bir miktar ithalat da yapılmaktadır.
Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri, Türk Cumhuriyetleri, Ortadoğu ve Afrika ülkeleri, tek kullanımlık tıbbî tekstil ürünleri için ciddi birer pazar durumunda olup, söz konusu pazardan önümüzdeki yıllarda daha da büyük paylar alınabilecektir.
Söz konusu yatırım ile ilgili olarak genel, ekonomik, teknik ve mali bilgiler ekte verilmiştir.

5.4.3. Kimya Sanayinde Yapılabilecek Yatırımlar
Kimya sanayi otomotiv, deri ürünleri, cam, tekstil ve kâğıt ürünleri gibi birçok sektöre girdi sağlamaktadır. Tekstil sektörü girdilerinin % 15'i, deri ürünleri sektörü girdilerinin % 12'si, kâğıt sektörü girdilerinin % 50'den fazlası kimya sektöründen temin edilmektedir.

Kimya sanayinin toplam imalat sanayi üretimindeki payı % 30'dur. Toplam imalat sanayindeki firmaların yaklaşık % 3'ü kimya sanayinde yer almaktadır. Sektörde 77 bin kişi istihdam edilmekte olup, toplam istihdam içindeki payı % 7’dir.


Sektörde yaklaşık 4286 firma faaliyette bulunmaktadır. Bunların 95 adedi büyük ölçekli, 208'i orta, diğerleri ise küçük ölçekli firmalardır. Bu firmaların çoğu İstanbul, İzmir, Kocaeli, Adana, Gaziantep ve Ankara'da faaliyet göstermektedir.


Kimya sanayi üretimi içinde önde gelen sektörler petrokimyasallar, gübreler, ilaçlar, sentetik elyaf ve iplikler, sabun ve deterjanlar ile boyalar olarak sayılabilir. Toplam üretim içinde petrokimyasalların payı % 30, gübrelerin payı ise % 25'dir.

Türkiye'de petrokimyasallar üretimine 1970'te başlanmıştır. Türkiye ihtiyacı olan petrokimyasalların % 35'ini yerli üretimle karşılanmaktadır ve çoğu PETKİM-Petrokimya Holding A.Ş. tarafından üretilmektedir. Geri kalan miktar ise ithal edilmektedir. Şu anda PETKİM'in bünyesinde, petrokimyasallar üretimi yapan İzmir Aliağa Kompleksi ve TÜPRAŞ'a satılan Kocaeli Yarımca Kompleksi, polietilen, polistiren, polipropilen, polivinilklorür gibi temel plastik ham maddeleri ile etilen glikol, ftalik anhidrit, tereftalik asit, karbon karası gibi ana kimyasal hammaddeleri üretmektedirler.
Türk kauçuk sanayi, otomotiv sanayindeki gelişmelere bağlı olarak çok hızlı bir gelişme kaydetmiştir. Petkim Yarımca Kompleksi, ülkemizdeki tek sentetik kauçuk üretimi yapan kuruluştur. Bu kuruluş, 1 Kasım 2001 tarihinden itibaren TÜPRAŞ bünyesine katılmış olup, TÜPRAŞ-Körfez Petrokimya ve Rafineri Müdürlüğü unvanıyla faaliyetine devam etmektedir. İç pazardaki toplam kauçuk tüketiminin % 49'u söz konusu kuruluş tarafından karşılanmaktadır.

Zengin bir tarım ülkesi olan Türkiye güçlü bir gübre sanayine sahiptir. Gübre üretimine 1939 yılında Karabük Demir Çelik tesislerinde az miktarlarda başlanılmış, üretim 1954 yılından sonra artmıştır. Günümüzde, sektörde altı firma faaliyet göstermektedir. Başlıca üretilen gübreler AN26, AS, DAP, TSP, üre ve kompoze gübrelerdir. Fakat son yıllarda kompoze ve TSP dışında kurulu kapasite, ancak iç talebi karşılayabilmektedir. Özellikle, ülkemizin en büyük projelerinden biri olan GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) ile 1,7 milyon hektarlık tarım alanının da ortaya çıkması, gübre sanayinde yeni yatırım ihtiyacını daha da artırmıştır.


İlaçlar, sabun ve deterjanlar, soda, krom kimyasalları, bor kimyasalları, boyalar, sodyum sülfat, yağ asitleri ve uçucu yağlar, kimya sanayi üretiminde önde gelen ürünlerdir.

Ülkemizde temizlik ürünleri pazarının % 88'ini deterjan % 12'sini ise sabun oluşturmaktadır. Temizlik ürünleri sanayi talebin çok üzerinde bir üretim kapasitesine sahiptir. Kapasite kullanım oranının % 55-60 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Sabun ve Deterjan Sanayicileri kayıtlarına göre, sektörde deterjan üretim kapasitesi 1,3 milyon ton, sabun sektörünün toplam üretim kapasitesi ise 550 bin tondur. Sektörde 709 firma faaliyet göstermekte olup, toplam 10 bin kişi istihdam edilmektedir. Toz deterjan üretiminin % 90'ını 9 büyük firma gerçekleştirmektedir. Krem deterjanlarda ise aynı durum söz konusu değildir. Üretimin önemli sayılabilecek bölümü Güneydoğu Anadolu bölgesinde faaliyet gösteren ufak işletmelerce sağlanmaktadır. Likit deterjanlarda da markalı ve kaliteli deterjan üreticilerinin sayısı az olmasına rağmen, bu sahada üretimlerini sürdüren birçok bölgesel firma bulunmaktadır. Sabun sektörünün toplam kapasitesinin % 72'sini 10 büyük firma gerçekleştirmektedir. Geri kalan üretim ise çok sayıda küçük firma tarafından yapılmaktadır.


İlaç sektöründe 85'i ilaç üreticisi, 11'i ham madde üreticisi, 38'i ithalatçı olmak üzere toplam 134 firma faaliyet göstermektedir. Bu kuruluşlardan Sosyal Sigortalar Kurumu İlaç ve Tıbbi Malzeme Müessesesi ile Milli Savunma Bakanlığı Ordu İlaç Fabrikası kamu sektörüne, diğerleri özel sektöre aittir. Sektörde 35 adet yabancı sermayeli firma bulunmakta olup, bunlardan 8'i üreticidir. Diğerleri ilaçlarını fason üretimle, ya da ithal ederek piyasaya vermektedir. İlaç ham maddesi üreten 11 adet firma mevcuttur. Bunlardan 10 tanesi özel sektör, bir tanesi ise kamuya aittir. Özel sektördeki firmalardan 1 tanesi yabancı sermayelidir. Sektörde antibiyotikler ve analjezikler başta olmak üzere fermantasyon, ekstraksiyon ve sentez yoluyla birçok ilaç etken maddesi üretilmektedir. İlaç üretiminde kullanılan ham maddelerin yaklaşık % 80'i ithalatla sağlanmaktadır.

Boya sektöründe, 9 büyük firmanın yanı sıra 350 atölye tipi, siparişe ve fiyata bağlı üretim yapan ve boya pazarının yaklaşık % 40'a yakın kısmını elinde bulunduran, küçük ve orta ölçekli üreticiler de bulunmaktadır. Boya sanayinin % 63'ünü inşaat boyaları oluşturmaktadır. Son yıllarda oto ve toz boyalarında önemli ölçüde artış olmuştur. Oto boyaları pazarının, otomotiv sektöründeki gelişmeler paralelinde daha da büyüyeceği tahmin edilmektedir. Aynı gelişme toz boyalarında da devam edecektir.

Kozmetik sektörü 1990 yılı itibariyle ülkemizde hızlı bir gelişme göstermiş, üretici firma sayısı artmaya başlamıştır. Kozmetik sektöründe toplam 2.760 firma faaliyet göstermektedir. Bunların 350'si üretim faaliyetinde bulunmakta, diğerleri ise kozmetik ithalat ve ihracatı yapan firmalardır. Sektörde 3.980 kişi istihdam edilmektedir. Sektörde saç müstahzarları üretimi en büyük payı oluşturmaktadır. Saç müstahzarları içinde şampuanların payı % 59 dur. Erkek traş müstahzarları, banyo ve duş müstahzarları, kolonya ve deodorantlar, tüy dökücü maddeler, manikür ve pedikür müstahzarları ve renkli kozmetikler üretilen diğer başlıca kozmetik ve kişisel bakım ürünleridir.

Türkiye Ortadoğu'daki en büyük soda fabrikasına sahiptir ve ülkemizdeki tek soda külü üreticisi olan Soda Sanayi A.Ş. 750.000 ton/yıl kapasitesi ile dünya soda külü kapasitesinin % 1,67 sine sahiptir. Bu fabrikada sodanın yanı sıra, sodyum bikarbonat ve sodyum silikat da üretilmektedir. Ayrıca Ankara-Beypazarı'nda, dünyanın ABD'den sonra en büyük soda külü (trona) yatakları bulunmaktadır. Türkiye'deki trona rezervi 200 milyon tondur. Yeraltı işletmecilik yöntemleri ile 1,8 milyon ton civarında trona madeni çıkartılıp, 1milyon ton doğal soda külü ve türevleri elde edilecektir. Bu proje ile ilgili çalışmaları Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Park Holding konsorsiyumu tarafından oluşturulan Eti Soda A.Ş. yürütmektedir. Eti Soda A.Ş. çalışmalara başlamıştır.


Dünya krom cevheri ihracatının ilk sıralarında yer alan Türkiye, krom kimyasalları üretiminde de oldukça iyi bir yere sahiptir. Soda Sanayi A.Ş.'nin Mersin'de kurulu olan KROMSAN tesislerinde sodyum bikromat, bazik krom sülfat, sodyum sülfür, kromik asit ve sodyum sülfat gibi kimyasallar üretilmekte ve ihraç edilmektedir.


Türkiye, dünyadaki en büyük bor rezervlerine sahip ülkedir. Ülkemizde bor madenlerinin çıkarılması ve işlenmesi Eti Holding tarafından gerçekleştirilmektedir. Eti Holding'in, hem ham ürün olarak pazarlayabildiği hem de rafine ürün üretiminde kullandığı iki çeşit konsantre bor cevheri (tinkal ve kolemanit) bulunmaktadır. Elde ettiği başlıca rafine ürünler ise boraks pentahidrat, boraks dekahidrat, susuz boraks, borik asit ve sodyum perborat'tır. Eti Holding A.Ş. Genel Müdürlüğüne ait Eti Bor A.Ş.'ye bağlı olarak bor sektöründe faaliyet gösteren Kırka, Bandırma, Bigadiç, Kestelek ve Emet tesisleri 1.800.000 ton/yıl konsantre cevher ve yaklaşık 500.000 ton/yıl rafine ürün kapasitesine sahiptir.


Türkiye ekonomisine, doğrudan ve diğer sektörlere sağladığı ara malı ile de dolaylı olarak büyük katkıda bulunan Türk kimya sanayi 2004 yılı itibari ile 11,4 milyar $'lık bir büyüklüğe sahiptir.


Kimya sanayi üretimi içinde, önde gelen ürün grupları, petrokimyasallar, ilaçlar, temizlik maddeleri, boyalar, gübreler, inorganik kimyasallar, sentetik ve suni elyaflar, organik kimyasallardır.

Türk kimya sanayinin gelişimini sürdürmek, üretimini artırmak için mutlaka yatırım yapılması gerekmektedir. Son yıllarda kimya sanayindeki yatırımlar oldukça düşüktür. Yatırımlardaki gerileme son yıllarda ekonomik nedenlere bağlansa da karşımıza temel olarak sanayi için çok önemli olan yer seçimi ve mevzuat çıkmaktadır. Ham madde kaynaklarına, pazarlara ve limanlara yakın kimya organize sanayi bölgelerinin kurulması kimya sanayinde yerli ve yabancı sermaye yatırımlarının arttırılmasında önemli bir unsur olarak görülmektedir.


Kimya sanayinde yabancı yatırım olmadan, büyük ölçekli yatırım ihtimali zayıf olup, sektörde dış ticaret dengesinin ithalat lehinde gelişmesi kaçınılmazdır. Ülkemizin toplam kimya sanayi ithalatı 15 milyar $ olup, ithalatın önemli bir payını üretimde girdi olarak kullanılan ham maddeler oluşturmaktadır. Söz konusu ham madde yatırımları, büyük ölçekli ve sermaye yoğun yatırımlardır. Bu tür yatırımların yabancı sermaye veya devlet desteği olmadan yapılması zordur. Ham madde yatırımlarının yanı sıra sanayide know-how yoğun özel kimyasallar yatırımları da gerekmektedir.

Kimya Sanayinde toplam 209 adet yabancı sermayeli firma faaliyet göstermektedir.


2004 yılının Ocak-Haziran döneminde toplam yatırım tutarı 114 475 milyar lira olan 33 proje teşvik kapsamına alınmıştır. Bir önceki yılın aynı dönemine göre proje sayısında % 27 oranında artış olurken, toplam yatırım tutarında ise % 108 oranında düşüş olmuştur.
Türkiye'nin kimya sanayi ihracatı son beş yılda her yıl ortalama % 5 oranında artış göstererek Türkiye'nin toplam ihracatının % 4'ünü oluşturmuştur. 2003 yılında yaklaşık 1,9 milyar $ olan kimya sanayi ihracatı, 2004 yılında % 25 artarak, yaklaşık 2,6 milyar $'a ulaşmıştır.

2004 yılında, toplam kimya sanayi ihracatı içinde % 23 pay ile ana kimyasallar ilk sırayı alırken, bunu sırasıyla % 22 pay ile sabunlar, deterjanlar ve kozmetikler, % 21 ile sentetik elyaf, % 12 ile ilaçlar, % 8 ile plastik ham maddeler ve % 5 ile de boyalar ve vernikler izlemektedir.


Kimya sanayi toplam ihracatının % 47'sini tüketiciye yönelik yani nihai ürünler oluşturmaktadır. İhraç edilen başlıca nihai ürünler sabunlar, ilaçlar, yıkama ve temizleme müstahzarları, şampuanlar ve boyalardır.


2004 yılında kimya sanayi ürünleri ihracatının yapıldığı başlıca ülkeler, İtalya ($ 231 milyon), İspanya ($ 211 milyon), Rusya Federasyonu ($ 143 milyon), Almanya ($ 140 milyon), Mısır ($ 120 milyon)’dır. Diğer önemli ülkeler ise Belçika, Irak, Romanya, ABD, Iran, Çin, Ukrayna, Bulgaristan, İsrail, İngiltere ve Cezayir’dir. Ülke grupları itibariyle incelendiğinde, sektör ihracatının yaklaşık % 40'ını AB ülkelerine gerçekleştirilmektedir.


İhracatın giderek arttığı göz önüne alınırsa önümüzdeki yıllarda ülkemizin dış ticaret politikası doğrultusunda mevcut pazarlar dışında, özellikle Türk Cumhuriyetleri ve Bağımsız Devletler Topluluğu, Doğu Avrupa ülkeleri, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine kimya sanayi ihracatımızın artacağı öngörülmektedir.


Türkiye'nin kimya sanayi ithalatı 2002 yılında 8,6 milyar dolar, 2004 yılında 11 milyar dolar, 2004 yılında ise 15 milyar dolar olmuştur. İthalat 2003 yılına göre % 26 oranında artış göstermiştir.

Kimya sanayi ithalatı ihracatın yaklaşık 5,8 katı olup, ithalatta en önemli payı kimyasallar üretiminde girdi olarak kullanılan ham maddeler almaktadır.

2004 yılında kimya sanayi mamulleri ithalatında ilk sırayı değer bazında 3,7 milyar dolar ile sentetik kauçuk ve plastik ham maddeler, 3,5 milyar dolar ile ana kimyasal maddeler ve 3,4 milyar dolar ile eczacılıkta ve tıpta kullanılan kimyasal ve bitkisel kaynaklı ürünler almıştır. İthal edilen diğer önemli ürün grupları ise suni-sentetik elyaflar, kimyasal gübreler ve azotlu bileşikler, deterjanlar ve diğer temizlik maddeleri, pigmentler ve boyalardır.

2004 yılında kimya sanayi ithalatın gerçekleştiği başlıca ülkeler Almanya ($ 2.445 milyon), İtalya ($ 1.100 milyon), Fransa ($ 1.067 milyon), ABD ($ 981 milyon), İngiltere ($ 958 milyon)’dir. İthalatımızdaki diğer önemli ülkeler Belçika, İspanya, İsviçre, Rusya Federasyonu, Romanya, Hindistan, Çin, Ukrayna ve İrlanda'dır.

Kimya sektöründe yapılabilecek 1 yatırım belirlenmiştir.


  • Damlama Sulama Sistemleri İmalat Tesisi.


1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   33




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin