4-HZ. PEYGAMBERİN İNSAN İLİŞKİLERİNE VERDİĞİ ÖNEM
Olgun bir Müslüman iki önemli hususta sorumluluğunu bilmeli ve en güzel bir şekilde bu sorumluluklarını yerine getirmelidir. Bunlardan birincisi dinin temelini oluşturan ibadetlerini ifa etmesi, ikincisi insan ve çevreye karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmesidir. İnsanın her iki konuda da göstermiş olduğu hassasiyet onun inancındaki samimiyetin bir göstergesi olarak kabul edilir. Peygamberimiz yaşantılarının her alanında olduğu gibi beşeri ilişkiler konusunda da bizim için en güzel örnektir.
Bir gün sahabe ile oturan Hz Peygamber “sizce müflis kimdir”? diye sorar. Yanında bulunan sahabe; “ Bize göre müflis, bir dirhem parası ve eşyası kalmamış bütün malını kaybetmiş kimsedir” diye cevap verirler. Bunun üzerine Hz peygamber şöyle buyurur. “Benim ümmetimden müflis kimse, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât gibi ibadetlerle gelen aynı zamanda birisine kötü söz söylemiş, birine iftira etmiş, diğerinin malını yemiş, bir başkasının kanını dökmüş, başka birini dövmüş olarak Allah’ın huzuruna gelip, yaptığı ibadetlerin sevabı kötülük ettiği kimselere dağıtılan, hak sahibi kimselerin alacakları bitmeden de sevapları biten ve o alacaklıların günahları üzerine yüklenilen ve böylece başkalarının günahları sebebiyle cehenneme atılan kimsedir.”19 buyurdu. Hadiste de açıkça görüldüğü gibi insan ilişkilerinde iyiliğe dayalı yönlendirme dini hayatın bir parçası olarak ele alınmaktadır. Hatta ibadet konuları işlenirken bile sosyal ilişkilerin öne çıkarıldığını söylemek mümkündür. Nitekim “ Bir kimse yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı terk etmezse Allah’ın onun yemesini ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.”20 Buyurmak suretiyle oruç gibi güzel bir ibadetle Allah’ın rızasını kazanmak isteyen kimsenin toplumu sıkıntıya düşürecek kötülüklerden kaçınması gerektiği ifade edilmektedir.
Hz peygamberin doğrudan insan ilişkilerini ilgilendiren durumlardan bahsederken “Allah ve ahiret gününe iman eden…” Vallahi cennete giremez…” gibi ifadeler kullanması hiç kuşkusuz insan ilişkilerinin önemine binaendir. Bir Müslüman namaz oruç ve zekât gibi temel ibadetleri yapmak suretiyle kulluk vazifelerinden sadece birkaçını yerine getirmiş olur. Hâlbuki mükemmel bir mümin olabilmek için yapılması gereken çok şeyler vardır. Bu bağlamda Hz peygamberin şu hadisleri çok manidardır.
“Sizden biriniz kendisi için istediğini din kardeşi için de istemedikçe gerçek mümin olamaz,” 21
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirini sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.”22
“Müslüman insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.”23
Birçok ayet ve hadiste tanımlanan Müslüman, Allah’a ibadet görevinin yanında insanlarla ilişkilerin de dürüst, samimi, hoşgörülü başkalarına yardım eden, kimseye kötülük etmeyen, kendisine yapılan kötülüğü bağışlayan, başkalarına yük olmamaya çalışan olgun kimsedir.
5-İNSAN İLİŞKİLERİNDE ANA UNSURLAR a-İnsanın kendisini bilmesi
İnsanlar arası ilişkilerin sağlıklı oluşması ve devam etmesinde birlikte yaşayan herkesin üzerine düşen sorumluluklar vardır. İhtiyaç halinde başkalarından yardım beklemeyi düşünen kimse, kendisine başvurulduğunda başkalarına yardı etmede tereddüt göstermemelidir. İnsan ilişkilerinde müspet anlamda ilk adımı atan kişinin kendisi olmalıdır. Nitekim kendisine nübüvvet görevi verilmeden önceki hayatı göz önüne getirildiğinde, Hz peygamberin insanların güven, saygı, sevgi ve sempatisini kazanacak üstün insani ve ahlaki tavırlar içerisinde olduğu görülür. Henüz peygamber olmadan kendisine Muhammed’ül Emin denilmesi bunun en açık örneklerindendir.
Kişinin kendisini bilmesi kadar üstün ve güzel bir erdem yoktur. Kendisine yeterince saygısı olmayıp, hem yaratıcı hem de insanlık nezrinde konumunu bilmeyen kişiden başkalarına faydanın beklenmesi mümkün değildir. İnsan ilişkilerinde müspet gelişme, öncelikle bireylerin başkalarına karşı niyet ve davranışlarını olumlu bir hale getirmeleriyle başlar. Öyleyse bireyin hayat tarzı yüksek ahlaki değerlere göre şekillendirilmelidir.
İnsan ilişkilerinde kişinin en çok dikkat etmesi gereken hususlardan bir tanesi de insanlara karşı samimi ve iyi niyetli olmaktır. İnanç ve ibadetlerde olduğu gibi beşeri ilişkilerde de samimi olmak dini bir sorumluluktur. Nitekim sahabeden Cerir b. Abdillah’ın “ namaz kılmak, zekât vermek ve her müslümana karşı samimi davranma konusunda Hz peygambere biat ettim.” 24 sözleri bunun en açık delillerindendir.Yine Hz peygamberin “Din nasihattır., buyurunca yanında olanlar; kime karşı samimi olmaktır ey Allah’ın Elçisi? Dediklerinde, o;Allah’a Allah’ın Elçisine, Allah’ın kitabına müslümanların önderlerine ve bütün müslümanlara karşı samimi olmaktır.”25 Sözleri bu hususta çok manidardır.
İnsan ilişkilerinde samimi olmayı tavsiye eden ve en güzel şekilde örnek olan Hz Muhammed, bu samimiyet ve içtenliğin istismar edilmemesi hususunda uyarılarda bulunmuştur. Fakat başkasına karşı samimi olmak adına bir takım tuzaklara düşüp zarar etmek, Peygamberin tavsiyesi olmaz. Hz Peygamber “mümin bir delikten iki kez sokulmaz”26 buyurarak takip edilmesi gereken yolu ortaya koymak
b-İnsanlara karşı görev ve sorumluluklar
Hz Peygamber kendi örnek yaşantısıyla insanın, Allah’a olan iman ve ibadet boyutundaki bağlılığını, dünya hayatını da ihmal etmeden sürdürebileceğini en mükemmel bir şekilde göstermiş ve kendisine inananlara da buna dikkat etmelerini öğütlemiştir. Hz Peygamber ibadet ve sosyal hayatını programlamada aşırılıklardan uzak, dünya ahiret dengesini kurmak suretiyle; insanın hem dünyadaki istek ve ihtiyaçlarını meşruiyet içerisinde karşılayabileceğini hem de inancıyla çelişkiye düşmeden yaşayarak, ruh ve beden sağlığı yerinde olabileceğini göstermiştir.
Hz Peygamber insana yapılan yardım, iyilik ve en azından kötü davranmamanın insana büyük değerler kazandırdığını ifade etmektedirler. Bir hadisi şerifte “Herhangi bir Müslüman hakkında dört kişi müspet anlamda şahitlik ederse Allah da o kişiyi cennete koyar.”27 buyurmaktadır. Yine insana yönelik yapılan işlerin üstünlüğünü ifade eden hadislerden bir tanesi de şudur “Yedi grup insan hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah’ın arşında gölgelenecektir. Bunlar; halkı arasında adaletli davranan devlet başkanı, kalbi mescitlere bağlı olan adam, Allah’a ibadet ederek yetişen genç insan, Allah için birbirini seven ve o sevgiyle bir araya gelip ayrılan adam, güzel ve soylu bir kadın kendisini davet ettiği zaman – ben Allah’tan korkarım- deyip uzak duran adam, kimsenin bulunmadığı bir ortamda yalnız başına iken Allah’ı zikredip gözyaşı döken adam ve sağ eliyle verdiğini sol elinin bilmeyeceği kadar gizlilik içerisinde muhtaçlara yardım edem adam”28 Dikkat edileceği gibi hadiste samimiyet ve insan ilişkileri ağırlıklı olarak ele alınmaktadır. İslama göre her insan kendi imkânları içerisinde mutlaka başkalarının lehine bir şeyler yapmalıdır. Yapacağı şey güzel bir söz söylemek olsa bile29
İnsanlara yapılacak iyilikler sadece paraya dayalı şeyler olmayabilirler. Hz Peygamber “ her iyilik bir sadakadır.”30 Buyurarak bu gerçeği açıkça ifade etmektedir. İnsanlar birbirlerine samimi duygularla ve iyi niyetle muamele de bulunmalıdırlar. Az veya çok fayda sağlamak kişinin kendi imkânlarına kalmıştır.
Dostları ilə paylaş: |