ÖZET
Vakıf medeniyeti, atalarımızdan bize kalan en önemli mirastır. İyilikte, yardımda yarışan ecdad vakfetme olgusunu geliştirmiş ve yapılan yardımların devamlılığını sağlamış hayır işlerinin yürümesinde düzenli bir sistem oluşturmuştur. Osmanlıdan Cumhuriyete geçiş sürecinde vakıflar bizzat Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk tarafından bu yaklaşımla maddi ve manevi varlığıyla birlikte bugüne aktarılmış ve Vakıflar Genel Müdürlüğü vasıtasıyla bu önemli miras güçlenerek yaşatılmıştır.
Vakıflar Genel Müdürlüğünce idare edilen vakıflar sürekli olarak gelişim göstermiş ve son olarak 27.02.2008 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu ile de mevzuatını yenilemiştir. Ülke geneline ve dahi yurtdışında vakfedilen birçok taşınmazı bünyesinde barından onlardan en uygun şekilde fayda sağlayarak hayır hizmetleri, eski eser onarımları gibi pek alanlarda hizmet veren vakıflarda taşınmazların önemi bilinenden çok daha fazladır. Amacı taşınmazları değerlendirmeye yön vermek ve onlardan en fazla kazanımı sağlamak olan bir çok şirket ve kuruluş varken, Vakıfları bu yapılardan ayıran, öne çıkaran ve önemli kılan “Vakıf Kültür Ve Medeniyeti” dir.
Anahtar sözcükler: Vakıf
, Vakıf Kültür ve Medeniyeti, Vakıflar Kanunu
ABSTRACT
Vakıf medeniyeti, atalarımızdan bize kalan en önemli mirastır. İyilikte, yardımda yarışan ecdad vakfetme olgusunu geliştirmiş ve yapılan yardımların devamlılığını sağlamış hayır işlerinin yürümesinde düzenli bir sistem oluşturmuştur. Osmanlıdan Cumhuriyete geçiş sürecinde vakıflar bizzat Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk tarafından bu yaklaşımla maddi ve manevi varlığıyla birlikte bugüne aktarılmış ve Vakıflar Genel Müdürlüğü vasıtasıyla bu önemli miras güçlenerek yaşatılmıştır.
Vakıflar Genel Müdürlüğünce idare edilen vakıflar sürekli olarak gelişim göstermiş ve son olarak 27.02.2008 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu ile de mevzuatını yenilemiştir. Ülke geneline ve dahi yurtdışında vakfedilen birçok taşınmazı bünyesinde barından onlardan en uygun şekilde fayda sağlayarak hayır hizmetleri, eski eser onarımları gibi pek alanlarda hizmet veren vakıflarda taşınmazların önemi bilinenden çok daha fazladır. Amacı taşınmazları değerlendirmeye yön vermek ve onlardan en fazla kazanımı sağlamak olan bir çok şirket ve kuruluş varken, Vakıfları bu yapılardan ayıran, öne çıkaran ve önemli kılan “Vakıf Kültür Ve Medeniyeti” dir.
Keywords: Vakıf
, Vakıf Kültür ve Medeniyeti, Vakıflar Kanunu
1giriş
“ Vakfet- Yaşa- Yaşat” anlayışını düstur edinmiş büyük
Vakıf medeniyeti, ecdadımızın insanlığa hediye ettiği en önemli miraslardan biridir. Bu yönüyle vakıf olgusu hem sosyolojik olarak örnek bir değerler sisteminin yansıması, hem de toplumsal dokumuzun vazgeçilmez bir unsurudur.
Osmanlıdan Cumhuriyete geçiş sürecinde vakıflar bizzat Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk tarafından bu yaklaşımla maddi ve manevi varlığıyla birlikte bu güne aktarılmış ve Vakıflar Genel Müdürlüğü vasıtasıyla bu önemli miras güçlenerek yaşatılmıştır.
Farklı toplumlarda farklı isimlerle ortaya çıkan bu dayanışma ve yardımlaşma yöntemleri bizim kültürümüzde vakıf adıyla kendini göstermiştir.
Cumhuriyet öncesi devletin;
- dış güvenlik
- iç işleri
- adalet hizmetleri dışındaki tüm hizmetleri Vakıflar eli ile yürütülmüş olup,
- altyapıdan – şehirciliğe
- çevreden – sağlığa
- eğitimden – kültüre
- ekonomiden – ticarete
tüm hizmetler, vakıflara konu olmuştur.
2Vakıf nedir?
Vakıf; fiil ehliyetine sahip kişilerin hiçbir tesir altında kalmadan hür iradeleri ile kendilerine ait menkul ve gayrimenkul mallarını, ekonomik değerlerini,
emeklerini, kendilerine göre kutsal gördükleri bir gaye için ebediyen bağışlamalarıdır.
Vakıf dini, medeni ve ilmi amaçlı sosyal hizmet ve hayır kurumudur.
Toplumsal bir ortamda yaşamanın bazı sorumlukları vardır. İnsanlık âlemi bu sorumluklarını çeşitli yöntemlerle yerine getirmektedir.
2.1Vakıf Çeşitleri
Mazbut Vakıf
Cumhuriyet öncesinde vakfiyelerindeki amaçları gerçekleştirmek üzere kurulan ancak;
-
Vakfiyesi gereği yönetecek kişi kalmadığından
-
Hayri hizmetlerini gerçekleştirmesi
-
fiilen ve hukuken imkansız hale geldiğinden Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yaşatılan, yönetilen, temsil edilen vakıflardır.
Başlangıçta 200.000’in üzerinde olan bu vakıflardan günümüze 41.550 adedi ulaşmıştır.
Mülhak Vakıf
Cumhuriyet öncesi kurulmuş ve vakfedenin soyundan gelenler tarafından yönetilmesi şart edilen vakıflardır. Günümüzde 300 adet mülhak vakıf bulunmaktadır.
Cemaat Vakıf
1936 yılında; düzenledikleri beyannameler ile Vakıflar Genel Müdürlüğündeki kütüğe tescil ve kayıtları yapılmıştır.
Böylece, cemaatlere ait bu hayır kurumları “vakıf” olarak kabul edilmiştir. Bu vakıflar 161 adettir.
Türk Medeni Kanununa göre belli bir cemaati desteklemek amacıyla vakıf kurulması mümkün olmadığından;
yeni cemaat vakfı kurulması hukuken mümkün değildir.
Yeni Vakıf
Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir gayeye özgülemeleriyle kurulan vakıflardır. 4.450 adettir.
3Vakıf kadastro ilişkisi
Vakıflar menkul yada gayrimenkul birer mülk topluluğudur. Görüldüğü gibi vakıfların varlığı temelde gayrimenkule, başka bir deyişle “TOPRAĞA” dayalıdır.
İnsanlığın var oluşundan bu yana toplumun temeli ve düzeni “toprak” üzerine kurulmuştur. Yaşamın “temel dayanağı” olarak değerlendirmenin yanlış olmayacağı toprak kavramı, zamanla gelişme göstererek toprak ve üzerindekileri kapsayan “taşınmaz” kavramına dönüşmüştür.
Kadastro ise taşınmazların kullanımını, yönetimini ve kalitesini bir arada değerlendirmeye olanak vererek, taşınmazın kuru anlamsız mülkiyetten çıkıp gerçek değerine ulaşmasındaki ilk adımdır.
Uluslararası Kadastrocular Birliği(FIG) kadastroyu;
-
“toplumsal, kültürel ve ekonomik gelişmenin yerine getirilmesinde temel işlevi olan,
-
Arazi ve emlak mülkiyeti haklarının anayasal güvencesini garanti eden,
-
Toprak ve yapılar hakkındaki çeşitli bilgilerin korunmasını sağlayan,
-
Ülkesel ve yerel uygulamaların saydamlığına önemli katkı sağlayan,
BİLGİ SİSTEMİ olarak tanımlamaktadır.
Tanım dikkatli olarak incelendiğinde, Kadastronun; anayasal güvencenin temelini oluşturduğu, gelişen ve değişen toplum düzeni, arazi ve arsa yapıları ile de yaşayan bir yapı olduğu görülecektir. Bunun anlamı kadastronun bitmeyeceğidir.
Üzerinde yaşadığımız toprak var oldukça; insanlar toprağı kullanacak, onu kullanmada farklı yeni yöntemler geliştireceklerdir ki bu da kadastronun devamlılığı demektir.
Amacı taşınmazları değerlendirmeye yön vermek ve onlardan en fazla kazanımı sağlamak olan bir çok şirket ve kuruluş varken, Vakıfları bu yapılardan ayıran, öne çıkaran ve önemli kılan
“VAKIF KÜLTÜR VE MEDENİYETİ” dir. Amacın “insana hizmet”
olduğu bütün konuşmalarda, vakıf kimliğinin yerini alması gerekmektedir.
3.1Vakıflar Genel Müdürlüğü Çalışmaları
Vakıf Taşınmazların Envanterinin Çıkarılması ve Vakıflar Bilgi Sistemi Projesi
Vakıflara konu olarak sayılan bütün bu hizmetlerin temelini taşınmaz mallar oluşturmaktadır.
Türkiye çapında Vakıflar Genel Müdürlüğü yönetiminde olan taşınmazların miktarı ve bu taşınmazların kullanım amaçları düşünüldüğünde, toprağa ilişkin her türlü proje, uygulama ve bu projelerin şekillenmesi aşamasında Vakıfların etkin olması kaçınılmazdır.
Taşınmaz bilgilerine erişim ve taşınmazlar üzerindeki değişimlerin takip edilmesinde karşılaşılan güçlükler nedeniyle, taşınmaz yönetiminde çeşitli sorunlar yaşanmaktaydı.
Bu sebeple vakıf mülklerinin envanterinin çıkarılması ve analizinin yapılabilmesi için çağdaş yaşamın desteklediği “Vakıf Bilgi Sistemi”nin oluşturulması gerekliydi.
İhtişamlı Geçmişimizin Mirası Vakıflarımızın;
-
Gelecek nesillere eksiksiz ve korunmuş şekilde aktarılması,
-
Gelirlerinin arttırılarak, en verimli şekilde değerlendirilmesi,
-
Amaçlarına uygun olarak sonsuza dek yaşatılması için
“VAKIF MÜLKLERİNİN TESPİTİ VE VAKIF BİLGİ SİSTEMİNİN OLUŞTURULMASI” projesi yapılmıştır.
Bu projede;
-
Tüm Türkiye’deki vakıf mülklerinin tapu kayıtları baz alınarak tespiti,
-
Mülklerle ilgili harita, kadastro, imar, mevcut durum, kira bilgilerinin toplanması,
-
Mülk envanterinin yönetilmesi ve yaşatılması için vakıf bilgisi sistemi yazılımlarının geliştirilmesi işlemleri gerçekleştirilmiştir.
Projenin sonunda;
-
Türkiye’nin en kapsamlı envanter çalışması yapılmıştır.
-
Vakıf mülkleri eksiksiz bir şekilde kayıt altına alınarak sonsuza kadar yaşatılmasını sağlayacak Veritabanı oluşturulmuştur.
-
Türkiye’nin yatırım, genişleme ve bakım maliyeti en az olan,
-
Fonksiyonel olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde Türkiye’deki tüm kullanıcıların ihtiyaçlarını gören,
-
Vakıf mülkleri envanterinin analiz edilerek gelir artırımını sağlayan
-
E-devlet entegrasyonuna hazır
COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ kurulmuştur.
Vakıflar Genel Müdürlüğü; e-dönüşüm Türkiye hedefleri doğrultusunda kendi uygulamalarını hazır, paylaşılabilir hale getirmiştir.
Uygulamaların ve bilgilerin Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tercih edildiği ölçüde internet üzerinden vatandaşlara açılmasını sağlayacak şeffaf bir yapı oluşturulmuştur.
Proje öncesi toplam mülk sayısı 176.811 iken proje sonrası toplam mülk sayısı 204.214 ’e ulaşmıştır.
Sonuç olarak; 27.403 adet yeni mülk tespiti yapılmıştır
.
Grafik 1 : CBS projesi öncesi ve sonrası vakıf mülkleri
Vakıf Taşınmazlardan Gelir Elde Edilmesi
Amacı insana hizmet olan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde; taşınmazların değerlendirilebileceği en uygun yöntemi belirlemek, farklı bakış açılarına imkan verebilecek projeler geliştirmek ve sonrasında projeleri hayata geçirerek taşınmazların yaşatılması, vakıf kültür ve medeniyetinin devamlılığının sağlanması, vakıf kimliğinin hak ettiği değeri ve yeri alması için çaba harcamaktadır.
Genel Müdürlüğümüz bu değerlendirmeler çerçevesinde taşınmazın imar durumuna göre;
-
Yapım karşılığı uzun süreli kiralama,
(Yap- İşlet- Devret Modeli)
-
Restorasyon veya onarım karşılığı uzun süreli kiralama (Restore et-İşlet- Devret Modeli)
yöntemleri ile taşınmazları değerlendirmektedir.
Kat Karşılığı Modeli
-
Mülk cinsi
yıllar
|
Daire
|
Dükkan
|
Büro
|
Villa
|
Apart
|
2002
|
84
|
3
|
3
|
0
|
0
|
2003
|
134
|
29
|
11
|
0
|
0
|
2004
|
133
|
28
|
1
|
0
|
0
|
2005
|
448
|
38
|
26
|
11
|
62
|
2006
|
238
|
30
|
15
|
0
|
0
|
2007
|
448
|
69
|
35
|
54
|
334
|
TOPLAM
|
1485
|
197
|
91
|
65
|
396
|
Tablo 1 : Kat Karşılığı Modeli İle Kazanılan Taşınmazların Yıllara Göre Dağılımı
Grafik 2 : Kat Karşılığı Modeli İle Değerlendirilen Taşınmazların Yıllara Göre Dağılımı
Yap İşlet Devret Modeli
Grafik 3 :Yap İşlet Devret Modeli İle Değerlendirilen Taşınmazların Yıllara Göre Dağılımı
2002-2007 yılları arasında toplam 70 adet taşınmaz bu modelle değerlendirilmiş olup değerlendirilmeler sonrasında Genel Müdürlük 7 adet akaryakıt istasyonu, 19 adet iş merkezi, 13
adet işyeri, 10 otel,1 apart otel, 1 günübirlik tesis, 1 özel okul, 1 dershane, 2 öğrenci yurdu, 1 kreş, 1 Formula 1 (İstanbul Park ), 7 adet hastane, 1 adet sosyal tesis , 2 otopark ve 3 spor kompleksi kazanmıştır.
Restore Et İşlet Devret Modeli
Grafik 4 : Restore Et İşlet Devret Modeli İle Değerlendirilen Taşınmazların Yıllara Göre Dağılımı
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2002-2007 yılları arasında yapmış olduğu yatırımlar için kendi bütçesinden hiç para harcamamış, bununla birlikte 50.000 kişiye istihdam, 25.000.000,00 YTL yıllık kira geliri, 300.000.000,00 YTL kümülatif kira geliri elde etmiştir.
Genel Müdürlüğün 2003 yılı için 39 trilyon olan bütçesi 2007 yılı sonunda 600 trilyona ulaşmıştır.
3.25737 Sayılı Vakıflar Kanunu
Üstlendiği tarihi ve manevi sorumluluğun bilincinde olan Vakıflar Genel Müdürlüğü;
-
Vakıflarımızın çağdaş yapıya kavuşturulması,
-
Mazbut, mülhak, cemaat,ve Türk Medeni Kanununa göre kurulan vakıflarımızın dağınık mevzuatının bir araya getirilmesi,
-
(10 kanun, 6 tüzük ve 27 yönetmeliğe göre hizmetler yürütülmekteydi.)
-
Vakıf teşkilatının, çağdaş kamu yönetimi anlayışına uygun şekilde yeniden yapılandırılması,
-
Vakıf hizmetlerine ilişkin temel ilke ve esaslarının belirlenmesi,
-
Özel hukuk tüzel kişiliğini haiz vakıfların vakfiyelerinde ve vakıf senetlerinde yazılı hayır şart ve hizmetlerin sağlıklı bir biçimde yerine getirilebilmesi,
-
Toplumun sosyal yapısının güçlendirilmesi,
-
Mimari ve tarihi değere sahip vakıf abide ve eserlerin muhafazası, onarımı ve yaşatılması,
-
Vakıflara ait taşınmazların ekonomik bir şekilde işletilmesi ve değerlendirilmesi,
-
Mülhak, cemaat ve Türk Medeni Kanununa göre kurulan vakıflarımızın yapılandırılması ve amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunmalarının temin edilmesi,
-
1984 tarihli Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararnamenin dayanağı olan yetki kanunu 1988 yılında mülga olmasına rağmen hala bir teşkilat kanununun bulunmaması,
-
5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa uygun yapılanmanın sağlanması,
-
Kamuda sürdürülen yeniden yapılandırılma ve Kamu Reformu çalışmalarına paralel düzenlemelerin yapılması amacıyla VAKIFLAR KANUNU hazırlanmıştır.
Tasarı 20 şubat 2008 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiş, 27 şubat 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 5737 sayılı Vakıflar Kanunu yürürlüğe girmiştir.
Vakıf Taşınmazlar İmar Uygulamaları
Bu kanunun 22.maddesine göre;
Kamu kurum ve kuruluşları, koruma imar planlarını düzenlerken vakıf kültür varlıklarıyla ilgili hususlarda Vakıflar Genel Müdürlüğünün görüşünü almak zorundadır.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait taşınmaz mallarla ilgili olarak belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan uygulama imar ve parselasyon planlarının askıya çıkarılmadan önce ilgili idareler tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğüne bildirilmesi ve Mazbut vakıf taşınmazlarında, akar niteliğini koruyacak şekilde imar düzenlemesi yapılması zorunludur.
Vakıf mülklerine mahsusen taşınmazlar,
hayrat ve
akar olarak ikiye ayrılmaktadır.
Akar taşınmazlar; Vakıf amaç ve faaliyetlerinin yerine getirilmesi için gelir getirici şekilde değerlendirilmesi zorunlu olan taşınmazlardır.
Hayrat taşınmazlar; Mazbut, mülhak, cemaat ve esnaf vakıfları ile yeni vakıfların, doğrudan toplumun istifadesine bedelsiz olarak sundukları taşınmazlardır.
İmar uygulamalarında;
İmar planları çalışmaları sırasında Vakıf taşınmazlara yol, yeşil alan vb. DOP ile karşılanması gereken alanlara tahsis edilmektedir. Şahıs parsellerinde İmar Kanununun 15. ve 16. madde uygulamaları yapılıyorken, vakıf parselleri değerlendirme imkanı olmayan alanlara isabet ettiğinden değerlendirilememektedir. Bu suretle hayır şartlarını yerine getirmeye yarayacak gelir getirici nitelikteki vakıf akar taşınmaz malların akar niteliği korunamadığından Vakfiye şartları yerine getirilmesinde yoğun problemler yaşanmaktadır.
Belediyeler 18.madde uygulaması yerine 15. ve 16. madde uygulamasını tercih etmekte, bu nedenle ciddi haksızlıklar doğmaktadır. Bunun önlenebilmesi için zorunlu haller dışında 15. ve 16. Madde uygulaması yapılmaması ve belediyelerin 18. Madde uygulamasının zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir.
Yapılan imar uygulamaları ve parselasyon planlarında vakıf taşınmaz malların değer kaybına uğramamasına dikkat edilmeli, özen gösterilmelidir.
Ülkemizdeki imar uygulamalarının büyük çoğunluğu kapsayan 3194 Sayılı İmar Kanunun 18.madde uygulaması, mevcut en adil imar uygulaması yöntemidir. Ancak yapılan uygulamalarda görülecektir ki taşınmazın değerinin muhafazası konusunda yetersiz kalmaktadır.
İmar uygulaması öncesi konum, nitelik ve buna bağlı rayiç bedeli aynı olan iki taşınmaz imar uygulaması ile yapılan yasal kesintiler sonrasında aynı rayiç bedele erişemiyorsa burada uygulamanın eksik ve adaletten uzaklaşmış olduğunu görürüz.
Tarla vasıflı, komşu iki taşınmazın aynı düzenleme sahası içerisinde imar kanununun 18. maddesi uygulamasına girdiğini ve parselasyon sonrasında yine komşu parseller olarak uygulamadan çıktığını varsayalım.
Mevcut uygulama ile taşınmazlardan biri ticaret alanı imarlı köşebaşı parsel olarak uygulamadan çıkarken diğer parselin konut alanında arka cephede kalması olasıdır. Bu durum, uygulamanın eksik ve adaletten uzak olduğu göstermeye yeterlidir.
Bu durumda örneğe konu iki taşınmaz arasındaki fiyat farkı, uygulama öncesinde sadece alan faktörüne bağlıyken uygulama sonrası alan dışında da pek çok değişken söz konusu olmaktadır.
En adil yöntem olarak kabullendiğimiz 18. madde uygulaması irdelendiği zaman karşımıza böyle bir sorun çıkmaktadır. Öyle ise sorunun çözümüne karşı izlenecek yol ne olmalıdır?
Madem imar uygulaması sonrası değeri belirleyen tek faktör alan değildir, diğer faktörlerinde ağırlığınca hesaba dahil olmaları gerekmektedir. Arazi toplulaştırma projelerinde taşınmazlara değer veren toprak kalitesi olmakta ve taşınmaz değer sayıları hesaplanırken toprak derecelendirmesi yapılmaktadır. Aynı mantık çerçevesinde, imar planları üzerinde taşınmazların parsel değer sayılarını hesaplamak üzere derecelendirmeler yapılmalı ve parselasyon aşamasında bu derecelendirme hesaba katılmalıdır.
Yukarıda ifade ettiğimiz şekilde bir düzenleme yapılması haritacılık sektörü olarak bize uzak yepyeni bir yöntem olmayıp, zaten kullanmış olduğumuz yöntemin imar uygulamalarında da uygulanması demektir. Sadece vakıf taşınmazlarda değil aynı düzenleme sahası içerisinde kalan bütün taşınmazlarda daha adil düzenleme sonuçlarına ulaşılacağı muhakkaktır.
Vakıf Taşınmazlar Kadastro Uygulamaları
Bilgi ve teknolojideki neredeyse takip edilemez değişim ve gelişimin insanlığın hizmetine sunulması, kadastro olarak adlandırdığımız bilgi sisteminde insana hizmet adına birçok yeni yöntemin oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Kadastro bilgileri, toprağa ilişkin her türlü projenin tasarımında ve uygulamasında başvurulan altyapı bilgileridir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü adına kadastro çalışmalarında da karşılaşılan problemler;
Kadastro tespitleri sırasında Taviz şerhlerinin kadastro tutanaklarına işlenmemesi, vakfiye kayıtlarının zemine uygulanamadığı gerekçesi ile tescilinin ihmal edilmesi, şeklinde özetlenebilir.
Bu problemler kadastro çalışmaları sırasında evveliyat kayıtlarının, özellikle Osmanlıca kayıtlarının incelenmesinin sağlıklı yapılamamasından kaynaklanmaktadır. Bu çalışmalar sırasında kadastro çalışmalarına katılan personelin Vakıflar Bölge Müdürlükleri ile koordineli çalışması kadastronun sağlıklı yapılmasını sağlayacaktır.
Burada, Türkiye taşınmazları üzerinde söz hakkı olan ve belirleyici roller oynayan kişi kurum ve kuruluşlar olarak unutmamamız gereken önemli bir nokta da İmar uygulamaları sonrasında Vakıf taşınmazların değer ve nitelik kaybına uğramadan muhafaza edilmesi gerektiğidir.
Kutsal bir amaca vakfedilen bu mallar, sadece insana değil canlı cansız bütün varlıklara bırakılmaktadır.