Ii perde komedi



Yüklə 497,69 Kb.
səhifə1/3
tarix06.03.2018
ölçüsü497,69 Kb.
#44788
  1   2   3

TİYATRO TİYATRO’YA KARŞI


II PERDE KOMEDİ


YAZAN: OKAN METİN


KİŞİLER:
MÜJDAT DİNÇEL- ESKİ TİYATRO MÜDÜRÜ
FERHAN ERKAL- TV YARIŞMASI TERK
NEJAT ŞENSOY - KONSERVATUAR SINAVLARI BAŞ MÜDAVİMİ
RUTKAY UYGUR - AMATÖR TİYATROLAR BAŞKANI
GENCO AZİZ- ESKİ MÜDÜR YARDIMCISI
CAN DOĞAR - YARATICI OYUN YÖNETMENİ
DEMET ÖZDİLLİ- ESKİ MANKEN,YENİ OYUNCU
ANLATICI - KARAGÖZ

( PERDE AÇILDIĞINDA BOŞ SAHNEDE BİR OYUNUN PROVASI YAPILMAKTADIR...



OYNANAN OYUN TARİHLER ARASI BİR OYUNDUR.SAHNEDE MÜJDAT DİNÇEL

LİDYALI LİRAUS ROLÜNDE, FERHAN ERKAL İSE NAPOLYON ROLÜNDEDİR...

CAN DOĞAR VE DİĞER OYUNCULAR İSE ÖN KOLTUKTA OTURMAKTADIR...)
F.E.(NAPOLYON) - Şimdi sakin sakin bir kez daha söyle bakayım sevgili Liraus!Bu sefer ne keşfettin?

M.D. (LİRAUS) - Efendim malumaliniz, takasla yapılan alış verişlerde bir sürü problem çıkmakta. Bu çıkan problemleri çözmekte metropolümüzün kadıları yetersiz kalmakta!Üstelik halkımız birikimlerini borsaya, repoya yatıramamaktan, yastık altında saklayamamaktan da son derece şikayetçi durumdalar...

F:E (NAPOLYON) - Eee?

M.D. (LİRAUS) - Daha da kötüsü ülkemizin medarı iftahar-ı süper starımız Ajda Pekkan'ın yarım kilo kıyma almak için kasapta şarkı söylemesi, ya da sevgili komiğimiz İsmail Dümbüllü'nün Taksim'den Levent'e gidene kadar takside fıkra anlatması da Avrupa Birliği tarafından pek de hoş karşılanmıyor doğrusu..

F.E (NAPOLYON) - Ama ne demiş atalarımız "Son pişmanlık neye yarar, her şeyin bir bedeli var"...Yanlış mıyım Liraus?

M.D (LİRAUS) - Haşa huzurdan efendimiz, yanlış değilsiniz ama, hak buyurursunuz ki, bu takas

sisteminin en çok problem yarattığı yerler kamu kuruluşları...



F.E (NAPOLYON) - Ne gibi problemleri var kamumun kuruluşlarının ha?

M.D. (LİRAUS) - Mesela...Hah, geçen gün çöp vergisini ödemek için Büyük şehir belediyemizin veznesine gelen bir kadın vatandaşımız ile görevli memurumuz arasında yaşananları tahmin bile edemezsiniz!

F:E (NAPOLYON) - Kadının ne iş yaptığını söylersen belki tahmin edebilirim...

M.D.(LİRAUS) - Efendim, kadın şeymiş...

F.E (NAPOLYON) - Neymiş?

M.D.(LİRAUS) - Şeymiş işte...Umumi kadın...

F.E (NAPOLYON)- O ne be?

M.D.(LİRAUS) -Yani şey, hayat kadını!

F.E (NAPOLYON)- E olmuş hayat kadını ise, biz de hayat adamıyız!

M.D.(LİRAUS) - Haşa efendim, o nasıl söz, siz Cumhuriyetimizin yegane diktatörüsünüz, öyle şey olur mu hiç?

F:E (NAPOLYON)- Delirtme adamı Liraus, ne iş yapıyor bu kadın?

M.D.(LİRAUS) - Şey...Fahişe...

F:E (NAPOLYON)- Yani orospu!

M.D. (LİRAUS) - Dolayısı ile çöp vergisinin karşılığı olarak da şey vermiş..

F:E (NAPOLYON)- Haaa...Tabi bu pek uygunsuz bir durum..Hatta çok uygunsuz bir durum..Ve hatta ve hatta facia bir durum...Çözümün nedir Liraus?

M.D. (LİRAUS) - Yeni icadım!

F.E (NAPOLYON)-Yeni icadın da ne?

M.D. (LİRAUS) - Adını daha koymadım ama, şunu söyleyebilirim ki varlığı bir dert olacak, yokluğu ise yara!

F:E (NAPOLYON)- Bu son söylediğin sözü bir yere yaz, ilerde şarkı sözü diye satarsın birine!

M.D. (LİRAUS) - Kusura bakmayın ama efendim, bu alış-veriş çok mantıksız olur...Düşünsenize ben adamın birine şarkı sözü vereceğim, o da o sözleri besteledikten sonra, bana borcunu ödemek için sabah- akşam bana o şarkıyı söyleyecek...Hayır, işin kötü tarafı, ya müzik kötü olursa..Bu hiç de karlı bir alışveriş olmaz doğrusu!Ama...

F:E (NAPOLYON)-Ama ne?

M.D. (LİRAUS) - Ben bu hizmetim karşılığı olarak ondan bir kağıt alırsam ve herkes hizmet

karşılığında bu kağıtları kullanırsa...



F.E (NAPOLYON)- Ve bu kağıtların üzerine benim resmim basılırsa...

M.D. (LİRAUS) - O zaman sorun kalmaz...

F.E (NAPOLYON)- Sorun kalmaz olur mu, salak...Sanki ben bunu düşünemedim! Bilmiyorsan, aç kitaplara bak, benim en meşhur sözüm ne?

M.D. (LİRAUS) - Para...Para...Para...

F.E (NAPOLYON)- Peki benim anlımda salak yazıyor mu ha?

M.D. (LİRAUS) - Durun bir bakayım! Yok, yazmıyor...

F.E (NAPOLYON)- Çekil önümden zibidi!Parayı bulayım da sonra dünyadaki tüm insanlık yedi ceddime küfür etsin kabrimin önünden geçerken...

M.D. (LİRAUS) -Niye efendim?

F.E (NAPOLYON)- Niyesi var mı oğlum Liraus, o beyni kafana içine çiçek koyasın diye koymamış cenab-ı hak!Düşün biraz...

M.D. (LİRAUS) - Düşünelim efendim...

F:E (NAPOLYON)- Şimdi ben bu parayı bassam, halka dağıtsam dünyada neler olur biliyor

musun?


M.D. (LİRAUS) - Bilmiyorum...

F.E (NAPOLYON)- Mesela bankalar kurulur, bankalar batar...Bankaları batıranlar uzak diyarlara kaçar! Sonra savaşlar açılır, petrol için, petrol bahane, stoklayıp satarak nakit kazanmak için...Dahası da var,insanoğlu çiğ süt emmiş, bir alır beşe satar, sonra kazandığını gider kumarda harcar...İşçi, memur kısmı ise sabah sekiz akşam beş çalışır, ay sonunda ise evde"Yetmedi yine! Kim bulduysa şu parayı, Allah bin belasını versin" diye ağlaşır!Bu para var ya bu para, koskoca cihan şairini bile yalancı çıkarır...

M.D. (LİRAUS) - Hangi şairi?

F.E (NAPOLYON)- Orhan Veli'yi canım..Hani demiş ya vakti zamanında "Hava bedava, su bedava"diye

Bu melet suyu da havayı da sattırır insana be...



M.D. (LİRAUS) - Yok daha neler...

F.E (NAPOLYON)- Daha neler neler!Onun için ne sen bana bunu söylemiş ol, ne de ben duymuş olayım...

M.D. (LİRAUS) - Valla, haklısınız galiba efendim...O zaman rica etsem şu elmayı bozar mısınız, hiç bozuğum kalmamış da!
C.D - Eyvallah çocuklar, çok güzel oldu vallahi..Bir de kostümler geldi mi, tamamdır...

M.D - Sevgili rejisörüm, kostüm olarak ne düşünmektesiz, sorması ayıp?

C.D - Napolyon padişah kostümü giyecek...Kafasında sarık, altında şalvar, üstünde kaftan olacak...

N.Ş - Aaa..Valla süper fikir hocam...Ya Liraus?

C.D - Liraus'a da ipek kumaştan bir eski Roma elbisesi yaptıracağız, sonra üstüne yüzlerce dolar takacağız. O kadar çok olacak ki, alttan elbisesi gözükmeyecek.

R.U - Hocam dolaralar sahte olacak değil mi?

C.D - Evet, bir kalpazanla anlaştım bizim için dolar basacak...Oğlum, gideceğiz fotokopiciye,renkli fotokopi ile basacağız istediğimiz kadar doları..Sonra Liraus damat biz misafirler, asacağız üstüne tüm dolarları...Are you understand me?

Hepsi- Ok boss!!!
D.Ö - Şey...Bu siyah perdeler hiç hoş durmaz diyorum..Bunlar değişecek değil mi? Yani değişecekse ben evden pembe çiçekli perdelerimi getirebilirim..

C.D - Sen merak etme dünyalar güzeli as solistim, hadise evde geçmediği için perdeye gereksinimimiz yok!

N.Ş - Hocam o zaman mekan neresi?Yani nasıl bir dekorumuz olacak?

C.D- Bir düşünün bakalım!Oyundaki tüm isimler, tarihe kötü şeyler yaparak geçmiş kişiler,değil mi?..

Hepsi - Evet...

C.D - Peki öyleyse, bu adamlar şimdi nerdeler?

R.U – Ölmüşlerdir herhalde...

C.D – O zaman nerde olabilirler?

R.U – Öbür tarafta...

C.D –Yani?

M.D – Yani, ya cennettedirler ya da cehennemde-dirler herhalde...

C.D- O zaman mekanımız neresi olacak...Cehennem olacak!Dekor olarak da şey kullanacağız...Şey, kırmızı-siyah kalın asetatlar!Onları sofitadan aşağıya sarkıtacağız,sonra zemini tamamen sac kaplayacağız...Arkada bir estrat daha olacak, yine sacdan ve onun içinde sürekli közler olacak ve arada bir yukardan hava pompalanarak harlanacak bu közler...Sonra sahnenin üstüne kırmızı neonlarla “Cehenneme hoş geldiniz” yazacağız...

N.Ş – Ali Sami Yen gibi yani...

F.E - Can abi, zebani de olacak mı?

C.D - Evet olacak, ama aynı zamanda olmayacak da...Şimdi seyircinin önüne kırmızı tayt, pelerin giymiş birini zebani diye çıkartırsak komik olur...Ne giyerse giysin bir insan çıkartmak da aptalca olur..Çünkü hayal gücümüz aslında bildiklerimizle sınırlı...

F.E - O zaman?

C.D - Zebani'nin sadece sesi duyulacak mikrofondan..Ama stüdyoya gidip kayıt yaptırmamız lazım, çünkü sesini daha ateşli ve daha robotik bir ses haline getirmemiz lazım...

N.Ş - Ve aynı zamanda anlaşılır da olması lazım...

M.D - Of be!Valla süper olacak bu oyun,ha..Kesin bu kez patlatacağız!
C.D - Evet!Var mı başka kıl tüy sorusu olan?( Sessizlik) O zaman ikinci sahneyi alıyoruz...Buyurun beyler ve sulatanım...
(Nejat Şensoy ve Genco Aziz sahneye çıkarlar...Birden ışık değişir, anlatıcı sahneye girer...

Anlatıcı kel kafalı, çember sakallı, Karagözlü, yuvarlak yüzlü bir insan olmakla birlikte, sahneye çıkar

takım elbise ile...)
ANLATICI: Bıy...Bıy...Bıy...Bıy...Hak dostum hak, herşeye konur ama tiyatroya konmaz yasak!Çıktık sahneye eğlenip, eğlendirmek maksat gayesiyle, oyunumuz başladı en nihayetinde..Efendim, şimdi meraktasınız sizler, kim bu oyuncu takımı diye? Tanıştıralım o vakit sizleri bu beş, aman pardon altı oyuncu ile..Nasıl olup da bu sahneye çıktılar, buraya gelene kadar ne badireler atlattılar...Evvela kimden başlayalım istersiniz, sihirli değneğimizi ilk kime değdirelim dersiniz?
(Seyirci ile doğaçlama konuşur, seyircinin seçtiği kişinin hikayesi anlatılır...)


FERHAN ERKAL:
(Sahne kararır...Televizyonlarda yeni yarışma programı "SAHNENİN STARLARI" nın fragmanı

yayımlanır...Işık açıldığında sahneye sunucular çıkar.Kenarda set amiri,salondaki seyircileri alkışlattırır.)


Gamse: Sevgili baylar ve bayanlar hepinize hoşgeldin demek istiyorum...

Hadican: Evet!"Sahnenin Starları" yine sahnenin starlarını seçecek bu akşam da...

Gamse: Türkiye'nin en yetenekli on genci, star olmak için çok sıkı bir eğitimden de geçecekler aynı zamanda...

Hadican: Evet!Bu sadece bir yarışma programı değil, aynı zamanda bir konservatuar, öyle değil mi Gamse?

Gamse: Gerçekten de sana katılmamak elde değil Hadican, bu yetenekli insanlar Türkiye'nin en ünlü isimlerinden tamı tamamına on beş gün boyunca, gece demeden, gündüz demeden, yaz kış demeden eğitim aldılar...

Hadican: Evet, yanlış duymadınız, tamı tamamına onbeş gün...Hem de Türkiye'nin alanlarında en ünlü isimlerinden!

Gamse: Bu isimler kim mi?

Hadican: Ünlü ve manken ve oyuncu Ayşe Hatun Arkaal...(Alkışlarla ayağa kalkar,selamlar.)

Gamse: Büyük ses ve büyük oyuncu Özcan Geniz...(Alkışlarla ayağa kalkar,selamlar.)

Hadican: Ve dünyanın gelmiş geçmiş en iyi yönetmenlerinden biri olarak gösterilen, on parmağında on marifetli biri...Ünlü türkücü, oyuncu ve yönetmen Halil İbrahim Bahtlıses!(Alkışlarla ayağa kalkar,selamlar.)

Gamse: Hadican, peki,bu akşam star adaylarımız bize ne gösterecekler yetmiş milyon izleyici karşısında?

Hadican: Bu akşam star adaylarımız son katagorimiz olan, tek kişilik oyunlar katagorisinde yarışacaklar...

Gamse: Evet Hadican, gerçekten de heyecan en doruklarda!Onun için önce bir reklam arası verelim istersen!

Hadican: İsterim tabi ki de!Sevgili Türk halkı sizler reklamlarınızı izlerken, biz de yarışmacılarımızın yanına gidip onları sakinleştirelim...
( Sahnedeki televizyonlarda reklam filmleri oynarken, salonda set amiri sahneye çıkar..)

Set Amiri: Evet..Evet..Evet... Çok güzel gidiyor...Çok güzel!Yalnız Ayşe'cim, şöyle bacak bacak üstüne atarsan reytingimiz daha da bir artar diye düşünüyorum...

Ayşe Hatun: Şu nasıl?

Set Amiri: Çok güzel prensesim, müthiş!Halil İbrahim abi, biliyorsun ne yapacağını!Agresifsin, tersliyorsun, beğenmiyorsun!

Halil İbrahim: Yahu kurban, ben zaten begenmem ki!Benim karakterim bu, psikolojik dışavurumum zaten begenmemek üzerine dışavurulmuş!Sen ne diysen!

Set Amiri: Çok güzel...Çok güzel...(Ortalıklarda telaşlı telaşlı gezinir.)Özcan'cım sen sürekli olayları dramatize ediyorsun,unutma...Sen romantiksin,aşk adamısın..Hadi kolay gelsin!

Özcan Geniz: (Kahvesini içerken, kafasını sallar..)

Set Amiri: (Seyircilere dönerek...)Şimdi...Sevgili seyircilerimiz, birazdan canlı yayına gireceğiz...Hepinize iyi seyirler diliyorum, ama bir yandan da rica ediyorum beni de takip edin...Ben sağ elimi kaldırınca alkışlıyoruz, sol elimi kaldırınca gülüyoruz...Tamam mı?Evet..Yayına giriyoruz...Beş-dört-üç-iki-biirr...
Gamse: Ve tekrar birlikteyiz sevgili Ti Tivi izleyicilerimiz...

Hadican.Yüzüldü yüzüldü kuyruğuna kadar gelindi..Bugün iki finalistimiz star olmak için yarışacaklar...

Gamse: Sahnede tüm marifetlerini ön plana çıkartacaklar ve starlık mertebesine yükselmek için çabalayacaklar.

Hadican: İlk olarak kim geliyor Gamse?

Gamse: İlk yarışmacımız, yani ilk star adayımız Ferhan ERKAL!

( Set amiri sol elini kaldırır, alkış kopar...)


Gamse: Evet Ferhan, heyecanlı mısın?

Ferhan Erkal. Hayır, pek heyecanlı sayılmam...

Hadican. Jüri üyelerine söylemek istediğin birşey var mı peki?

Ferhan: Jüri gayet adil kararlar verdi.Bundan sonrasına telefonları ile mesaj yollayan halk karar verecek, onun için jüriye söyleyecek bir sözüm yok!

Halil İbrahim: Ne yani..Sen ne demek istiysen bize...Yani biz kullanıldıktan sonra buruşturulup atılacak mendil miyiz?

(Set Amiri sol elini kaldırır...Alkış kopar.)



Ferhan Erkal: Estağfurullah...Ben şunu demek istedim...

Halil İbrahim: Yahu bırak!Ne demek istediysen onu söyleyeydin!Kendini doğru ifade edemeyen bir oyuncu olur mu yahu!Özcan yanlış mıyım?

Özcan Geniz: Ben sana fazla katılamayacağım Halil İbrahim abi, çünkü kendimizi biraz onun yerine koymamız gerektiğini düşünüyorum..Birazcık onun psikolojisine yaklaşmalı, onun iç dünyasını algılayabilmeliyiz...Yanlış mıyım Ayşe?

Ayşe Hatun: (Şuh bir eda ile...)Bence zaten son derece yakışıklı biri...Türk tiyatrosundaki ve sinemasındaki jön açığını kapatabilir...

Halil İbahim: Senin baban ne iş yapıyor?

Ferhan Erkal: Doktor efendim...

Halil İbrahim: Ne doktoru?

Ferhan Erkal: Diş doktoru...

Halil İbrahim: Anan ne iş yapıyor?

Ferhan Erkal: Avukat...

Halil İbrahim: Yani kazancınız iyi...Yanlış mıyım?

Ferhan Erkal: Allah'a şükür, geçiniyoruz...

Halil İbrahim: Kaç kardeşsiniz?

Ferhan Erkal: İki kardeşiz, abim var benden iki yaş büyük...

Halil İbrahim: O ne iş yapıyor?

Ferhan Erkal: Bankacı...

Halil İbrahim: Pekala Fer...Hah, Ferhan!Ne oynayacaksın bizler, ha?

Ferhan Erkal: Nikolai Gogol 'ün "Bir delinin hatıra defteri" oyununun final tiradını oynayacağım...

Halil İbrahim: De öyleyse başla!

Ferhan Erkal: (Oynar...)Artık dayanacak halim kalmadı...Tanrım neler yapıyor bu adamlar bana?.................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

(Oyun biter, set Amiri sol elini kaldırır, alkış kopar...)



Hadican: Evet, Ferhan...Son derece başarılı bir performans sergiledin..Bakalım jürü üyelerimiz neler diyecekler?

Ayşe Hatun:Bence Ferhan'ın çok pozitif bir enerjisi var ve bu enerjisini fiziğine de yansıtmış...Ses tonu zaten hayran olunacak bir kıvamda ve dört dörtlük bir erkek olduğunu düşünüyorum...(Herkes ona bakar...)Şey, oyuncu olarak yani...

Gamse: Evet Halil İbrahim Bey, siz ne diyeceksiniz?

Halil İbrahim: Valla ben bişey demiycem.Hıh, bak ağzımı da fermuarladım..Niye diyeceksin, çünkü ben güzel söz söylemeye geldim, çirkin lafları sevmiyem!

Özcan Geniz: Nasıl yani beğenmedin mi?

Halil İbrahim: Begenmedim tabi kurban, nesini begenem!Delinin biri çıkiy karşıma gözlerini dikip debeleniyor..Bu mu oyunculuk?Neydi yazarı?

Gamse: (Kağıda bakar)Nikolai Gogol...

Halil İbrahim: Ha, işte o!Vallahi görse intihar ederdi rahmetli..Ölmüştü degil mi o?

Özcan Geniz: Öldü, öldü...Bir kaç sene oldu!

Halil İbrahim: Olmadı Ferhan...

Özcan Geniz: Ben yine sana katılamayacağım Halil İbrahim Abi!Çünkü Ferhan çok duygusal bir çocuk, heyecanı buradan gözleniyor...Ve inanıyorum ki gözlerinde parlayan o ışık tüm salonu, beni aydınlattığı gibi aydınlatmıştır...En önemlisi yürekten ve kalpten oynadı, o enerjisini bize geçirdi..

Halil İbrahim: Valla sana geçirmiş olabilir ama, bana geçiremedi, geçiremez de!

Ayşe Hatun: Yine de hoştu...Star'ın bol olsun Ferhan:(Öpücük yollar...Set Amiri sol elini kaldırır, Ferhan içeri gider...)



Hadican: Şimdi ikinci finalistimizi sahneye almadan önce size bir kez daha Ferhan Erkal’ı seçmek istiyorsanız hangi numaraya mesaj atmanız gerektiğini hatırlatmak istiyoruz...

Gamse: Evet, şayet favori starınız Ferhan ise telefonunuzun mesaj bölümüne girip, “I love you Ferhan” yazıyorsunuz ve 333 33 33’e mesajınızı yolluyorsunuz...

Hadican: Şimdi sıra diğer finalistimizde...Gamse?

Gamse: İkinci finalistimiz, bol alkışlarınızla...Hamdi Lodosoğlu....
(Set amiri sol elini kaldırır, içeri Hamdi Lodosoğlu girer...)
Hadican: Hamdi, gerçekten de çok heyecanlı bir haldesin?

Hamdi: (Ağlar..)Evet, gerçekten çok heyecanlıyım...Ve sevgili Halil İbrahim abime bir şey söylemek istiyorum...

Halil İbrahim: De hele...Ağlama da söyle hele, ha?

Hamdi: Halil İbrahim abi, siz gerçekten de benim idolümsünüz...Kazansam da kaybetsem de sizi çok seviyorum.Bir kez öpebilir miyim?

Halil İbrahim: Gel hele gel, kurban olurum senin gözyaşına!(Öper...)

Özcan Geniz: Sadece bunun için ağlamıyormuşsun, sanki gizlediğin bir şeyler varmış gibi geliyor bana Hamdi!Yanılıyor muyum?

Hamdi: Ya, Özcan abi...Ben her şeyimi bu halka feda edebilirim ama geçmişimdeki hadiseleri anlatarak kendimi egzaje etmek istemem...Yani benim babamın çocukken öldürülmesi, annemin Almanya’ya kaçması..Benim kardeşlerime bakmak için okuyamamam, bir dönem uyuşturucu satmaktan hapse girmem neyi değiştirir ki şu an?Ben geçmişimde yaptığım hataları unuttum, şimdi yepyeni bir sayfa açtım sayenizde...

Ayşen Hatun: Hamdi, sen uyuşturucu mu sattın?Yani ne tür?Extacy mi eroin mi, nedir?

Hamdi: Hepsinden! Evet hepsinden, ama bir sorun neden?

Halil İbrahim: Sordum hele, anlat neden?

Hamdi: Kardeşimi sünnet ettirmek için...Kardeşim ayıptır söylemesi 18 yaşına gelmişti ve imkanımız olmadığından sünnet ettirememiştik..Sonra, bir hatadır yapım işte.Ama sadece kardeşim için, dini vecibelerimizi yerine getirebilmek için..Allah için!

Halil İbrahim: De ağlama hele..Bak sen pişman olmuşsan, hatanı kavramışsan...Degil mi Özcan?

Özcan Geniz: Zaten ruh halinden her şey anlaşılıyor...Onun üzerine giderek hiçbir şey kazanamayız..Ama hala bizim onu topluma kazandırma şansımız olduğunu düşünüyorum...Ona destek olalım,hep birlikte!

Ayşen Hatun: Ben görüyorum zaten, yüreği çok temiz...Tam bir Anadolu erkeği..Sert, yiğit,mert...Ah...Ah...Yani yazık...

Halil İbrahim: Yahu Hamdi akşam akşam bizi de ağlattın..De şimdi ne oynayacaksan bize?

Hamdi: Size Haldun Dormen’in “Keşanlı Ali Destanı” oyununda İzmarit Nuri tiradını oynayacağım.

Gamse: Sevgili izleyicilerimiz star adayınız Hamdi Lodosoğlu ise, telefonunuzun mesaj bölümüne giriyorsunuz ve “I love you Hamdi” yazarak 333 33 33 numaralı telefona gönderiyorsunuz...

Özcan Geniz: Evet Hamdi’ciğim, seni izliyoruz canım...Starın bol olsun!

Hamdi: Kaç Zilha, kaç!Uçak,araba,çöp kamyonu...Her ne vasıta olursa olsun, kaç!................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

( Son derece kötü oynar,oyun arasında bazı yerlerde, set amiri sağ elini kaldırır seyirciler güler...Oyun sonunda sol elini kaldırır ve alkış kopar...)


Hadican: Evet!Hamdi, seni bir kez daha tebrik etmemiz gerektiğini düşünüyorum...Çünkü sen tırnaklarınla buralara kadar gelmiş bir emsalsin....(Set Amiri sol kolunu kaldırır, alkış kopar.)

Gamse: Hadican, şimdi sıra en heyecanlı kısmımızda!Jürimiz yetmiş milyondan gelen mesajların sonuçlarını açıklayacaklar...Bu müthiş önemli karar anı için, diğer finalistimiz de sahneye çağıralım istersen?

Hadican: İsterim tabiki de...Evet, korkunç alkışlarınızla Ferhan geliyor...

Gamse: Halil İbrahim abi, sonuçlar senin elinde...

Halil İbrahim: Evet!Sonuçlar benim elimde, ama şunu söyleyebilirim ki iki yarışmacı arasında çok küçük bir nüans farkı var...

Ayşen Hatun: Sonuçta kazanan Türkiye olacak,değil mi Özcan?

Özcan Geniz: Aslında neyin kazanç, neyin kayıp olduğunu bilemeyiz...Bugün kazandık diye sevindiğimiz şey, yarın bize hiç kaybetmek istemeyeceğimiz şeyleri kaybettirebilir de...

Hadican: Sana katılmamak elde değil Özcan Geniz...

Gamse: Evet, sonuçlar Halil İbrahim Bahtlıses’te...Ve bizler büyük heyecanlar içindeyiz...İnanın yarışmacılarımızın kalpleri gerçekten de çok fazla hızlı çarpıyor...

Hadican: Halil İbrahim Bahtlıses, söz sizde...

Halil İbarhim: Yani...Bu sonuç,azmin bir zaferidir, diye düşünüyorum.Yani bu bir başarının,bir sıçramanın öyküsü ve adeta bir filmdir.Evet...Türkiye sahnesinin yeni starı Hamdi Lodosoğlu....
(Set Amiri sahnenin önüne çıkar, alkışlatır...Flaşörler yana, müzik yükselir..Işık açıldığında telefon sesi duyulur.Ferhan Erkal, telefonu açar...)
Ferhan Erkal: A, Can abi! Sen misin?Hayırdır ne oldu?
( Işık söner...Karagöz girer sahneye...)

KARAGÖZ: İşte burası hayal meydanıdır...Akla karanın ortaya çıktığı er meydanıdır.Benzemez tiyatro starlığa, sahne tozunu yutan iflah olmaz bir daha...İşte izlediniz, gördünüz Ferhan’ın hikayesini...Şimdi gidip bir bakalım, nasıl gidiyor Can Doğar’ın yeni oyun projesi...
(Nejat Şensoy ve Genco Aziz sahnededir... Nejat Şensoy IV.Murat , Genco Aziz ise Sarkis Tekelciyan rolündedir...)
IV Murat: Çok mutsuzum Tekelciyan çok!

Tekelciyan: Aman haşmetlüm, sizi mutsuz eden nedir?Söyleyin bir hal çaresine bakalım.

Yüklə 497,69 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin