İk-dr-2002-0002 İnsani kalkinma poliTİkalari ve tüRKİye üzerine bir deneme hazirlayan: Mİne yilmazer danişman: prof. Dr. HaliL ÇİVİ aydin 2002


İnsani Kalkınmaya Genel Bir Bakış



Yüklə 3,49 Mb.
səhifə18/65
tarix12.01.2019
ölçüsü3,49 Mb.
#94877
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   65

4. İnsani Kalkınmaya Genel Bir Bakış


Kalkınma ekonomisinin yeniden yorumlanması ve tanımlanması sürecinde geliştirilen alternatif kalkınma yaklaşımları, mal merkezli kalkınma kavramının farklı yönlerdeki eksiklerini tamamlamaya çalışmıştır. Bu süreçte, ekonomistler kalkınmanın kişi başına gelir düzeyi üzerinde yoğunlaşmasına karşı çıkmışlar ve insana yapılan yatırımları ve insani değerleri ön plana çıkaran insani kalkınma görüşünü ortaya atmışlardır. Bu bölümde, insani kalkınma kavramı üzerinde durulacak ve UNDP’nin ülkelerin insani kalkınma performanslarının hesaplanmasında kullandığı göstergeler tanımlanmaya çalışılacaktır.

4.1. İnsani Kalkınma Kavramı


Kalkınma ekonomisinde önemli yaklaşımların hepsi insanın doğasını ve insanlar arasındaki farklılıkların nedenini araştırmaya yönelmelidir. Bu bağlamda, her yaklaşım insan merkezli kalkınma görüşüne önem vermelidir.

Kalkınma için yeni bir kavram ya da paradigma tanımlayan çalışmaların üç kolu vardır. Bunlar, kalkınmanın şöyle olması gerektiğini söylemektedir: Kalkınma, insani kalkınmada kapsamlı bir genişleme ya da sosyal adalet ve özgürlük talebine bağlı bir refah düzeyi veya insani yaşam kalitesinin iyileşmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır (Qizilbash, 1996: 1210).

İnsani kalkınma kavramı, kalkınma literatüründe daha önce tartışılmayan bir konu değildir. Ancak, büyüme merkezli kalkınma kavramının daha ağır basması ve bu yaklaşımın ortaya çıkardığı sorunları gidermek üzere ortaya atılmıştır. İnsani kalkınma sürecinde, ekonomik, sosyal ve politik alanda tüm insani seçeneklerin artırılması amaçlanmaktadır. Bu kalkınmaya yeni bir bakış açısı kazandırmıştır.

1960’lı yılların sonunda, Dudley Seers, ekonomik kalkınmanın ve ekonomik büyümeyle birlikteki ekonomik kalkınmanın birbiriyle karıştırıldığını vurgulamıştır. Kalkınma beslenme, sağlık, barınma, istihdam, fiziki çevre, sosyo-kültürel çevre (yaşam kalitesi), karar mekanizmalarına katılım, insani saygınlık, ait olma duygusu ve benzeri değişkenleri içermelidir (Bhanoji Rao, 1991: 1453).

Kalkınma ekonomisi ülkelerin ekonomik ve sosyo-kültürel göstergelerindeki iyileşmeleri hedeflemektedir. Kalkınma ekonomisinin bir disiplin haline geldiği ve üzerinde tartışılmaya, düşünülmeye başlandığı 1945 yılından beri genellikle en önemli amaç ekonomik büyüme olmuştur. Ekonomik büyüme hızında ülkeler arasındaki farklılığın nedeni sermaye birikimi eksikliğine dayandırılmıştır. Bu çerçevede, kalkınma ekonomisi tamamen büyüme ya da sermaye merkezli olarak ele alınmış; kalkınmanın ölçüsünün daha çok büyüme hızı ve kişi başına gelir düzeyi olduğu düşünülmüştür. Bu görüşe göre, maddi zenginlikteki artış refah seviyesindeki artışı da beraberinde getirecektir. Ancak, büyüme merkezli kalkınma görüşünde, hem kalkınmanın amacı olan hem de kalkınmanın sağlanmasında girdi olarak kullanılan insan faktörü gözardı edilmiştir. Gerçekte kişi var olma ve yaşamda gerçekleştirebileceklerini düzenleyebilme hakkına sahip olmalıdır. Yetenekler kişiyi başarılı yapabilen ve başarı da ekonomik kalkınmayı besleyen bir gelişmedir. İnsan faktörü kalkınma için bir araç değil, kalkınmanın amacı olarak ele alınmalıdır.

Ekonomik kalkınma, insanların kapasitelerini artırmaları şeklinde gelişen bir süreç olarak kabul edilebilir. Ekonomik kalkınmanın nihai amacı, insani kalkınmadır. Bu yaklaşım içinde kalkınma performansını incelerken, insanların var olma ve faaliyette bulunma kapasiteleriyle ilgilenilmesi gerekmektedir. Burada insanlar iyi beslenip, uzun yaşayabiliyorlar mı, okuyup, yazıp, iletişim kurup düşüncelerini geliştirebiliyorlar mı ya da toplum içinde saygınlık kazanabiliyorlar mı gibi sorunlar ön plana geçmektedir. Bu durumda, kalkınmanın mal ve hizmet üretiminden çok daha fazlasını içerdiği söylenebilir.

İnsani kalkınma kavramı, ilk kez 1990 yılında UNDP tarafından tanımlanmıştır. Bu raporda, GSMH’daki büyümenin temel insan amaçlarını karşıladığı savunulmuştur. Ancak, ülkelerin büyümeyi insani kalkınmaya dönüştürme konusunda farklılıklar gösterdiği vurgulanmıştır (Thirlwall, 1994: 52).

UNDP insani kalkınmayı insan seçeneklerinin genişlemesi süreci olarak tanımlamaktadır. 1990 yılı İnsani Kalkınma Raporu’na göre genel olarak bu seçenekler sonsuz ve zaman içinde değişebilir niteliktedir. Ancak, kalkınmanın tüm düzeylerinde üç temel seçenek (uzun ve sağlıklı bir yaşam, bilgiye erişim ve yeterli yaşam standardı için gerekli olan kaynaklara ulaşmak) vardır. Bu seçeneklere ek olarak insanlar için çok önemli olan ekonomik ve sosyal özgürlükler (yaratıcı ve verimli olmak için gerekli olanaklar, kendine güven duygusunun gelişmesi ve insan haklarının garanti altına alınması) de mevcuttur (UNDP, 1990: 10).

UNDP, HDI ile ülkeleri, insan gereksinimlerini karşılama başarısına göre sıralamıştır. Kişi başına gelir düzeyi düşük olan ülkeler, eğer insanları nispeten uzun yaşıyorsa, okuryazarlık düzeyi yüksekse, satın alma gücü yoksulluk sınırının üzerinde ve yeterli düzeyde ise, HDI’nin üst sıralarında yer alabilmektedir.

HDI’ni oluşturmak için üç temel değişken kullanılmaktadır: 1.Satın alma gücü paritesine göre kişi başına düşen GSYİH (kişi başına gelirin yerel geçim maliyetlerine uyarlanmasıyla hesaplanmaktadır.), 2.Eğitim durumu (yetişkinlerin okuryazarlık oranı ve ilk, orta ve yüksek eğitimde okullaşma oranı ile ölçülen eğitim düzeyi), 3. Doğumda yaşam beklentisi olarak ölçülen yaşam süresi.

HDI’ne bağlı üç değişken, ekonomik kalkınmanın insani boyutunu göstermek için kullanılmaktadır. Yüksek yaşam beklentisi tek başına önemlidir; ancak, aynı zamanda, sağlık hizmetlerinin niteliğini ve dağılımını da göstermektedir. Okuryazarlık, insanların iletişim kurabilme, kültürlerini değerlendirebilme, iş bulabilme ve işte sürekliliği sağlayabilmeleri için zorunludur. Satın alma gücü, nüfusun temel gereksinimlerini karşılayabilme yeteneğini göstermektedir. Eğer bu temel seçeneklere erişilemiyorsa, diğer bir çok olanak da ulaşılamaz hale gelmektedir.

UNDP’nin insani kalkınma tanımlamasının istisnası yoktur. Öncelikle aşağıdaki kavram ve ölçümlerin geliştirilmesi temel alınmıştır (Lindenberg, 1993: 14):



  1. Ekonomik kaynaklara erişim,

  2. Sosyal performans,

  3. Ekonomik ve sosyal performansın her ikisinin işleyişini bütünleştirmek.

HDI’nin ölçmeye çalıştığı mal, bilgi ve yaşam olanaklarına erişim başarısı, iyi beslenme, toplum içine yüz akıyla çıkabilme ve toplum faaliyetlerine katılma gibi yaşamın diğer amaçlarına ulaşma derecesidir. Sen’e göre, bu başarılar erken ölümden, cahillikten ve maddi yoksunluktan kurtulmanın göstergesidir. Bunlar Sen tarafından “fiili özgürlükler” olarak adlandırılmıştır (Hicks, 1997: 1286). Aynı zamanda, bu üç değişkenin belirlenmesiyle birlikte, ülke içinde ve dünya çapında insanların yaşam kalitesi yönünden farklılıkları olup olmadığı saptanabilmektedir. Böylece hükümetlerin öncelikleri sıralayıp, fonları temel gereksinimleri karşılayacak biçimde dağıtması mümkün olabilir.

UNDP’nin 2001 yılı İnsani Kalkınma Raporu’na göre, 1999 rakamları ile insani kalkınma sıralamasında 162 ülke arasında Norveç birinci sırada yer almaktadır. İkinci sırada Avustralya, üçüncü sırada Kanada, dördüncü sırada İsveç’in yer aldığı sıralamada Türkiye 82. ülke konumundadır. En düşük düzeyde insani kalkınma performansı gösteren ülke Sierra Leone’dur. (UNDP, 2001(a): 141-4).

Norveç’de 1999 yılı için hesaplanan HDI’nin değeri 0.939 iken, bu oran Türkiye’de 0.735, Sierra Leone’de 0.258’dir.

Gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarında insan faktörü önemlidir. Ancak, insan gereksinimlerini karşılamadaki başarıları incelendiğinde gelişmekte olan ülkeler arasında ve bu ülkelerin kendi içinde çok büyük farklılıklar gözlenmektedir. Örneğin insani kalkınma düzeyi kırsal bölgelere göre kentlerde daha yüksektir. Kırsal kesimlerin sağlık ve eğitim hizmetleri ile sağlıklı içme suyundan yararlanma düzeyi kentlere göre çok düşüktür. Benzer şekilde, bu hizmetlerden erkekler kadınlara göre, zenginler de yoksullara göre daha çok yararlanabilmektedirler. Sonuç olarak, görece varlıklı olanlar, sosyal hizmetlerden diğerlerinden daha önce faydalanabilmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde 1 milyarın üzerinde insan mutlak yoksulluk düzeyinde yaşamakta ve bu sayı giderek artmaktadır. Benzer şekilde, dünyada her yıl 14 milyon çocuk beş yaşına gelmeden ölmektedir. Genel olarak, gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkelere göre çok daha fazla savunma harcaması ve silah ithalatı yapıyorlar. Bu harcamalardaki artış, devletin sağlık ve eğitim için ayırdığı fonun azalmasına yol açmaktadır.

HDI, gelir-merkezli kalkınma ölçümlerine katkı sağlamak amacıyla, ekonomik çıktı ve büyümenin insan yaşamının farklı boyutlarına etkisini açıklamak için oluşturulmuştur. HDI’ne sosyo-ekonomik göstergelerin dahil edilmesinin nedeni, dünya nüfusunun çok büyük bir kısmı için olanakların ve kaynakların yetersiz kaldığını açıklamaya çalışmaktır (Hicks, 1997: 1283).

İnsani kalkınma kavramına göre, kalkınmanın amacı seçeneklerin çeşitlendirilmesidir. İnsani kalkınma kavramında dört temel bileşen vardır (UNDP, 1998(b): 8):


  1. Eşitlik: olanaklara erişimde eşitlik,

  2. Sürdürülebilirlik: gelecek nesillerin günümüz insanlarıyla kalkınma için benzer seçeneklere sahip olması sorumluluğu,

  3. Verimlilik: insan kaynaklarına yatırım ve insanların maksimum potansiyellerini kullanabilecekleri makro ekonomik koşulların sağlanması,

  4. Yetkinlik: olanakların artırılmasıyla bireysel kalkınma düzeyinde yükselme yaratılmasıdır.

İnsani kalkınma, insanların seçimlerini genişletmeyi amaçlamaktadır ve bu seçimlerin bazılarına erişimi ölçmeye çalışmaktadır. Ekonomik büyüme, kişi başına düşen GSYİH ve sosyal performansın birbirinden bağımsız olarak görülmesi yanıltıcıdır. Gerçekte hepsi insan yaşamında birbiriyle ilişkilidir. Örneğin, yeterli geliri olmayan bir kişi, uzun ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olan beslenme düzeyine ve iyi bir işte çalışmak için gerekli olan eğitim olanaklarına erişemeyebilir.

İnsani kalkınma düzeyi ile ilgili üç oranı formüle etmek mümkündür (Ramirez, 1997: 4):



  1. Kamu harcamaları oranı: GSMH’nın hükümetin çeşitli düzeylerde yaptığı harcamalara oranı,

  2. İnsani kalkınma pay oranı: toplam hükümet harcamalarından insani kalkınma sektörlerine ayrılan pay,

  3. İnsani kalkınma öncelik oranı: toplam insani kalkınma sektör harcamalarından öncelikli bölgelere aktarılan değerin oranı ile hesaplanabilir.

İnsani kalkınma sektörleri içinde bazı harcamalar diğerlerine göre daha verimlidir. Örneğin, temel eğitim özellikle, kalkınmanın ilk aşamasında yüksek öğrenime göre insani kalkınma üzerinde daha etkilidir (Ramirez, 1997: 4).

Yaşam standardının iyileşmesi, üretimin önemli bir girdisi olan insan sermayesinin artışına yol açmaktadır. Paul Streeten’in vurguladığı gibi, “iyi beslenmiş, sağlıklı, eğitimli, nitelikli ve uyanık işgücü en önemli ve verimli servettir” (Hicks, 1997: 1285).

İnsan yaşamına ve çalışma koşullarına ait değerlerin sürdürülebilirliği için önemli olan konulardan bazıları şunlardır (Adjibolosoo, 1998: 3):


  1. İnsan refahındaki iyileşmelerin devamı,

  2. Yeterli düzeyde beslenme, giyinme, barınma,

  3. Özgürlük, eşitlik, hakkaniyet ve adalet,

  4. Hukuk kurallarının ve demokrasinin varlığı ve korunması,

  5. Temiz ve güvenilir çevre,

  6. Kişisel barış ve güvenlik,

  7. İnsan haklarının ve sorumlulukların sürdürülebilmesi, korunması ve yükseltilmesi,

  8. İnsanların uzun yaşama erişimi ve bunun sürdürülebilirliği,

  9. Kişisel kalkınma (fiziksel, zihinsel, ahlaki, manevi vb)

Ekonomi biliminin temel amacı insan refahını yükseltmektir. Ancak, refahın sürdürülebilirliği, ekonomi politikalarının diğer disiplinlerle aynı amaç doğrultusunda hareket etmesine bağlıdır. Eğer, yukarıda yer alan koşulların tümünde bir ilerleme sağlanabilirse, bir toplumun kalkınmasından söz etmek mümkün olabilir.


Yüklə 3,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   65




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin