İklimlendirme, Havalandırma ve Soğutma Terminolojisi açık kompresör, open compressor



Yüklə 164,89 Kb.
səhifə1/4
tarix27.01.2018
ölçüsü164,89 Kb.
#40915
  1   2   3   4




İklimlendirme, Havalandırma ve Soğutma Terminolojisi*

açık kompresör, open compressor: büyük kapasiteli soğutma sistemlerinde kullanılan elektrik motoru dışarıda olan ve bu motora direk kavrama veya kayış kasnak düzeni ile bağlanan kompresör türü. açık kompresör.

adsorbe etme, adsorption: (1) bir yüzey üzerinde kimyasal, fiziksel veya her iki yolla akışkan moleküllerinin yoğunlaştırılma süreci. (2) bir maddenin kimyasal veya fiziksel değişikliğe uğramaksızın, atmosferde yada gaz karışımlarındaki bir adaptiv kontrol: iç mahal tasarım sıcaklıklarını yada kabul edilebilir sıcaklık aralıklarını dış mahal sıcaklıkları ile ilişkilendiren kontrol.

adsorbe etme, adsorption: (1) bir yüzey üzerinde kimyasal, fiziksel veya her iki yolla akışkan moleküllerinin yoğunlaştırılma süreci. (2) bir maddenin kimyasal veya fiziksel değişikliğe uğramaksızın, atmosferde ya da gaz karışımlarındaki bir yada daha fazla maddeyi çekmesi

adsorpsiyon nem-ölçeri, adsorption hygrometer: içerdiği adsorbe edici bir madde yoluyla havada ki su buharını tutan ve gravimetrik yoldan nemliliği belirleyen nem-ölçer

adsorpsiyon türü soğutma sistemi, resorption type refrigerating system: adsorpsiyon çevrimi ile çalışan soğutma makinesi

adyabatik, adiabatic: çevreyle ısı ve iş alış verişi olmaksızın

adyabatik doyma, adiabatic saturation: dışarıyla ısı alış verişi olmaksızın suyu hava içerisine buharlaştırma; hava ve suyun duyulur ısısı, havaya karışan buharın gizli ısısı haline gelir ve sıcaklıklar düşerek eşitlenir.

Adyabatik doyma sıcaklığı, adiabatic saturation temperature: dışarıyla ısı alış verişi olmaksızın suyun hava içerisine buharlaştığı sıcaklık; hava ve suyun duyulur ısısı, havaya karışan buharın gizli ısısı haline gelir ve sıcaklıklar düşerek eşitlenir.

Adyabatik genişleme, adiabatic expansion: gerçekleşmesi sırasında çevre ile ısı alış verişinin olmadığı süreç (proses);

adyabatik hal değişimi, adiabatic change of state: bir maddenin çevreyle ısı ve iş değişimi olmaksızın durum değiştirmesi; adyabatik durum değiştirme

adyabatik karıştırma, adiabatic mixing: birden fazla akışkan akımının genellikle adyabatik olarak varsayılan karışması adımsal kontrol: adımsal kontrol;

adyabatik sıkıştırma, adiabatic compression: havaya herhangi bir ısı eklenmesi ve çıkartılması olmaksızın yapılan ve iç enerjinin sadece üzerine uygulanan iş kadar arttığı sıkıştırma süreci; adyabatik sıkıştırma

adyabatik verim, adiabatic efficiency: ısı kayıp ve kazançları temelinde hesaplanan iş verimi

akı, flux: belirli bir alandan (çoğu zaman akışa dik olan birim alan) birim zamanda akanaynı niceliğin miktarı;(örneğin, akışkanın kütlesi yada hacmi, elektromanyetik enerji, yada parçacık sayısı.)

akıllı bina, intelligent building: mekanik, elektriksel, ve asansör sistemlerini; yangın ve güvenlik sistemlerini kontrol etmek, tam bir bina otomasyonu sağlamak üzere sayısal kontrol sistemleri tarafından kontrol edilen bina;

akım şeması, flow diagram: akış sırasında boru çaplarına ve debiye göre basınç düşümlerini gösteren diyagram

akış alanı, flow area: boru demetlerine sahip bir ısı eşanjöründe, dıştaki akışkan tarafından etkin biçimde taranan kesit .(eşanjörde bu kesit bir noktadan diğerine değişir)

akış işi, flow work: sistemin dışındaki bir yerde, sisteme akışkan girmesine neden olacak bir pompalama ortaya çıktığı için,sistem sınırlarından yada sınırlarına taşınan enerji;,

akış kontrol cihazı, flow rate control device: soğutma devrelerinde soğutkanın debi ve basıncını kontrol edip sıvı soğutkanı evaporatöre gönderen eleman; akış kontrol elemanı;

akış kontrol vanası, flow control valve: akışın debisini kontrol eden vana; akış kontrol vanası

akış miktarı (debi), flow rate: birim zamandaki akış miktarı; belirli bir düzlemi geçmek üzere hareket eden birim zamandaki akışkan hacmi olup, QV ile gösterilir ve cfm ( m3/s) olarak ifade edilir;

aktif soğutma, active cooling: mekanik ısı boruları yada pompaları kullanarak bir ısı transfer akışkanını sirküle etmek yoluyla yapılan ısı transferi.

Akümülatör, accumulator: (1)alçak basınç tarafındaki sıvı soğutkanı depolamada kullanılan kap;(2) sahip olduğu hacim bir soğutma devresindeki darbeleri azaltmakta kullanılan basınçlı kap, (3) bir pnömatik devrede, bağlı devrelere ortalama bir basınç uygulayan basınçlı kap

Akümülatör, surge tank: sıvı soğutkan dolgusu ile çalışan evapora-törlerde, kompresöre sıvı soğutkan girişini önlemek için emme hattı ile kompresör arasında bulunan tank.

Alevlenebilir, flammable (adj): yanabilir; parlayabilir; ateş alabilir.

alıcı BACnet kullanıcısı, receiving BACnet® user: bir BACnet cihazından bildirim alan ve gönderen kullanıcı; BACnet® protokolünü kullanarak sayısal (digital) iletişimi destekleyen herhangi gerçek yada sanal cihaz kullanıcısı.

alt alevlenme sınırı, lower flammability limit (LFL): düşük yanabilirlik sınırı; bir yakıtın ısı uygulanmasıyla yanmaya başladığı en düşük sıcaklık.

alt soğutma, subcooling: belirli bir basınçta, sıvının sıcaklığı ile kaynama sıcaklığı arasındaki fark; veya çıkış basıncına karşı gelen doyma sıcaklığı ile ısı eşanjöründen çıkan sıvı sıcaklığı arasındaki °F (°C) olarak fark.

alternatif akım, alternating current (AC): alternatif akım. zaman içerisinde akım yönünün değiştiği akım biçimi.

Anemostat, register: anemostat; menfez; hava giriş elemanı.

ani buhar, flash steam: ani buharlaşma buharı; boru hatlarında akan sıvının, sıvı basıncının, sıvı sıcaklığını doyma sıcaklığı yapan değere düşmesi ile aniden buharlaşması.

Antalpi, enthalpy: bir sistemin iç enerjisi ile basınç hacim çarpımı olan sistem üzerinde yapılan işin toplamı;h = e + pv; h = antalpi yada toplam ısı içeriği , e = sistemin iç enerjisi p =basınç, ve v = hacim;

ara basınç, intermediate pressure (interstage pressure): kademeli soğutma sistemlerinde alçak ve yüksek basınç kademeleri arasındaki basınç.

aşırı doymuş, hava supersaturated air: belirli bir basınç ve sıcaklıkta havanın normalde taşıyabileceğinden fazla nem içermesi durumu.

Atmosferik basınç, atmospheric pressure: atmosfer basıncı.deniz düzeyinde 760 mm hg.ve 1,0336 kg/cm2.

Atmosferik brülör, atmospheric burner: gaz yada gaz-hava karışımının yanma bölgesine atmosferik bölgesine nihai taşınımı için kullanılan cihaz.

Atmosferik soğutma kulesi, atmospheric cooling tower: atmosfer havasını çekip üfleyerek soğutma yapan klasik soğutma kulesi.

Avrupa standardı, European Standard (EN): Avrupa birliği tarafından, üye ülkelere uygulama zorunluğu getiren ve bu ülkelerin kendi ulusal standardını yürülükten kaldıran standart; AB Standardı.

Avrupa standartlar komisyonu European Committee for Standardisation (CEN) Avrupa birliğindeki üye ülkelerin ulusalstandart kurumlarını bünyesinde toplayan oluşum; Avrupa Birliği Standartlar Komitesi.

Azeotropik karışım, azeotropic refrigerant: belirli bir basınçtaki denge durumunda, iki yada daha fazla bileşenin karışımda aynı mol-fraksiyonuna sahip olduğu sıcaklık.

BACnet®, BACnet®: ısıtma, soğutma ve havalandırma, aydınlatma, yangın sistemleri ve bunların ilgili ekipmanlarına ilişkin iletişim gereksinimlerini karşılamak üzere yapılandırılmış iletişim şebekesi.

bağıl nemlilik, relative humidity: su buharının mol fraksiyonunun aynı basınç ve sıcaklıktaki doymuş havanın mol fraksiyonuna oranı.

Bar, bar: 105 Newtonluk kuvvetin 1 m2 lik yüzey üzerinde oluşturduğu basınç; 105 N/m2 ye eşit basınç birimi. 1Bar=100 kPa.

Barometre, barometer: atmosfer basıncı ölçmekte kullanılan araç; göstergenin sıvı içermeyen bir kapsül tarafından hareket ettirildiği barometre; standart atmosfer.

Barometrik basınç, barometric pressure: sıfır mutlak basınca (mükemmel vakum) göre atmosfer basıncı.

basınç kaybı, pressure loss: sürtünme ve türbülans nedeniyle toplam basınçtaki azalma; kışkanın birim hacimdeki akışı nedeniyle oluşan mekanik enerji kaybının bir ölçüsüdür.

basınç, mutlak; pressure, absolute: referans basıncının sıfır olduğu basınç değeri. her zaman pozitif olan mutlak basınç.

basınç,statik; pressure, static: bir gaz akımının statik basıncı, kanal duvarına yada diğer bir sınıra küçük bir delikten bağlanan ve yüzeyi hava akımına paralel olması gereken bir boruda ölçülen basınç.

basınç,tasarım; pressure, design: tasarım basıncı;aparatın çalışmak üzere tasarlandığı aksimum basınç; sistemin bir parçasının kendisi için tasarlandığı maksimum çalışma basıncı.

basınç,toplam; pressure, total: sıkıştırma derecesi ve hareket miktarı nedeniyle var olan basınç; toplam basınç;bu basınç değeri,bir noktadaki statik ve hız basınçlarının toplamıdır.

beygir gücü, horsepower: 75 kg.m/sve 0.736 kw’a eşit olan güç birimi; 1 hp gücün bir saat uygulanması ile elde edilen iş miktarı. 1 hp=0,745 kwh =22682 kj=2542 btu

bimetal bimetal genleşme katsayıları farklı iki ayrı metalin birleştirilmesinden oluşan.

bimetal elemanı, bimetallic element: bir termostat yada ısı anahtarında, sıcaklık karşısında sapma yaparak devreyi açan ve kapayan eleman.

bina ısı kaybı, building heat loss: bir binadan ısıtma mevsiminde dış mahale aktarılan ve konfor amaçları ile karşılanması gereken toplam ısı miktarı.

bina ısıl yükü, building thermal load: bir binada sıcaklık farkıyla ısı geçişi, insanlar, aydınlatma araçları, radyasyon ve elektrikli araçlar gibi kalemlerden oluşan ve konfor üzerinde etkili olan toplam yük.

Bivalent Noktası: cihazın ısıtma kapasitesinin binanın ısıtma ihtiyacına eşit olduğu nokta. Sezonsal verimlilik hesaplarında kullanılır.

boru/kovan ısı değiştirici, shell and tube heat exchanger: boru-kovan türü ısı eşanjörü

boşaltım tavası, drain pan: bir evaporatörün altına yoğuşum suyu, ergitilen su yada buzun toplanması için yerleştirilen tava yada tepsi. bu elemana damlama tavası yada defrost tavası da denilir.

bölgesel ısıtma, district heating: ısıtmayı, kiralayan çevre alanlara (bölge) ve müşterilere (konutlar,ticari iş yerleri veya kurumsal alanlar) merkezi birsantralden üretme ve dağıtma kavramı.;

bölgesel soğutma, district cooling: soğutmayı kiralayan çevre alanlara (bölge) ve müşterilere (konutlar,ticari iş yerleri veya kurumsal alanlar) merkezi bir santralden üretme ve dağıtma kavramı;

branşman, branch: kanallarda,borularda,iletim hatlarında; ana hatla belirli bir açıda bağlanan aynı yada daha küçük çaptaki diğer hat, branşman

brülör, burner: bir yakıt yakan aracın (ocak veya fırında) alevin üretildiği kısım;

BTU British thermal unit (Btu) (an I-P unit): 1 Libre suyun sıcaklığını 1 F artırmak için gerekli ısı miktarı; 1 Btu=1055.055 Joule,

BTU/h British thermal units per hour (Btuh): Btu/h olarak ifade edilen I-P sistemindeki ısıl güç birimi; 1000 Btu/h=293 W

Buharlaşma ısısı, heat of vaporization: buharlaşma gizli ısısı; doyma durumundaki sıvının birim ağırlığını doymuş buhar haline getirmek için gerekli ısı miktarı.

Buharlaşma sıcaklığı, evaporating temperature: doymuş durumdaki sıvının bulunduğu basınca uyan buharlaşma sıcaklığı.

Buharlı soğutma sistemi, vapour refrigerating system: buhar sıkıştırmalı soğutma sistemi; soğutkan adı verilen ve atmosferik basınçda düşük buharlaşma sıcaklığına sahip bir sıvıyı kullanan kompresörlü soğutma çevrimi.

Celcius, Celsius: SI birim sisteminde sıcaklık için kullanılan birim.

Celcius derecesi, degree Celsius: Celcius derecesi; suyun donma ve kaynama sıcaklığı arasını 100 eşit parçaya bölerek elde edilen sıcaklık ölçeği.

check vana, check valve: yalnız bir yönde akışa olanak sağlayan vana;

cıva sütunu, column of mercury: cıva sütunu; basınç ölçme birimi, 1 Atm=760 mm Hg S

coanda etkisi, coanda effect: sınır tabaka yapışması adı da verilen, bir akışkanın doğrusal bir hareket yapmak yerine, konveks bir yüzeye yapışarak hareket etmesi.

çalışma aralığı, operating range: çalışma aralığı; bir sistemin güvenli çalışma göstereceği arakteristik değerler aralığı

çalışma basıncı, operating pressure (working pressure): çalışma basıncı; bir kazanın çalışma üzere tasarlandığı basınç; işletme basıncı.

çapraz akımlı ısı değiştirici, heat exchanger, counter flow or counter current: ters akımlı ısı şeanjörü; akışkanlardan birinin diğerine ters yönde aktığı ısı eşanjörü.

çift borulu ısı değiştirici, double pipe heat exchanger: iç içe geçmiş borulardan oluşan, akışkanlardan birinin içteki borudan diğerinin iki boru arasındaki boşluktan aktığı ısı eşanjörü.

çift borulu kondenser, double pipe condenser: özellikle su soğutmalı kondenserlerde, iç içe geçmiş iki borunun birinden suyun diğerinden soğutkanın aktığı kondenser biçimi.

çift borulu(iç içe) kondenser, double pipe condenser (tube-in-tube condenser): özellikle su soğutmalı kondenserlerde, iç içe geçmiş iki borunun birinden suyun diğerinden soğutkanın aktığı kondenser biçimi.

çiğ noktası, dew point: çiğ noktası.havanın içerisinde bulunan su buharının yoğuşmaya başladığı nokta.

çiğ noktası sıcaklığı, dew point temperature: W karışım oranı ( nemlilik) ve p basıncındaki havanın termodinamik çiğ noktası sıcaklığı ( td); yada havanın su buharına doyma durumunda ( % 100 nem) olduğu sıcaklık derecesi;

çok kademeli soğutma sistemi, multi-stage refrigerating system: içerisinde soğutkanın sıkıştırılmasının iki yada daha fazla kademede yapıldığı sistem;

dalgıç pompa, submersible pump: bir sıvıya dalgıç olarak yerleştirilen ve bu sıvıyı ana hatta pompalamakta kullanılan santrifüj pompa; dalgıç pompa

Dalton kısmi basınç yasası, Dalton’s law of partial pressure: bir gaz karışımını oluşturan gazlardan her biri bu hacmi sadece kendisinin kaplaması durumundaki gibi davranır. Bu gazların basınçları toplamı gaz karışımının basıncını oluşturur.

Damper, damper: bir çıkış,giriş elemanı yada kanaldan; veya genellikle gizli bir düşey kesitten düşey kesit alanını değiştirerek hava hacmini değiştirmekte kullanılan araç;

Davlumbaz, hood: labortuarlarda mutfaklarda ve benzeri yerlerde duman, toz vb üreten işlemlerin çıktılarını çekerek bir boruyla atmosfere atmakta kullanılan eleman; davlumbaz

debi metre(akış ölçer), flow meter: akış-ölçer; debi sayacı

değişken hava hacmi (VAV), variable air volume (VAV): değişken hava hacmi(VAV); bir iklimlendirme sisteminde mahal ısı yükünü havalandırma havası hacmini değiştirerek ayarlayan sistem;

değişken hız, variable speed: ayarlanabilir hız; değişken hız; genellikle frekansın değiştirilmesi ile değiştirilen dönme hızı(fan)

denge sıcaklığı, equilibrium temperature: farklı sıcaklıktaki iki sistemi dengeye getiren sıcaklık;denge sıcaklığı.

Desibel, decibel: havadaki iki ses gücü arasındaki iki büyüklüğü birbirine ilişkilendirmek üzere akustikte kullanılan birim.tanımdan, p1 ve p2 gibi iki hava gücü arasındaki desibel farkı,

devir bölü dakika, revolutions per minute (rpm): dakikadaki devir sayısı; dakikadaki dönüş sayısı

devreye alma, start up: çalıştırma;devreye alma; işletmeye başlama

dış hava değişim miktarı, outdoor air change rate: aynı hacim birimleriyle, birim zamanda bina içerisine giren taze hava miktarının bina hacmine oranı. ( normalde, saatteki hava değişimi olarak ifade edilir).

Dielektrik, dielectric (adj): elektrik akımlarını geçirmez, dielektrik, mücerrit, izole, yalıtkan; yalıtkan madde veya araç.

Diferansiyel basınç, differential pressure: 1)İki basınç arasında, aralarına bağlanan bir araçla ölçülen basınç farkı ( aynı referans eksenine göre) (2) bir sistemin herhangi iki noktası arasındaki basınç farkı.

Difüzör, diffuser: dairesel, kare,dikdörtgen kesitli, tavana yerleştirilen, havanın değişik yön ve düzlemlerde yönlendirilmesini sağlayan, birincil ve ikincil havanın karıştırılmasını iyileştiren hava dağıtımı çıkış aracı.

Difüzyon, diffusion: (1)bir akışkan moleküllerinin diğer bir akışkan içerisinde hareketi, (2)bir çıkışelemanı tarafından değişik doğrultu ve düzlemlerde bir mahalle verilen mahal içerisinde dağılması.

dinamik basınç, dynamic pressure: bir akışkan akışında , akışkanın hızı nedeni ile sahip olduğu basınç. Dinamik basınç.

Dinamik viskozite, dynamic viscosity: aralarında bir akışkan içeren iki plakadan birisi 1 Pa'lik kesme gerilmesi ile itildiğinde,akışkan plakalar arasındaki kalınlığa eşit uzunluğu 1 saniyede alıyorsa, viskozite 1 Pa.s'dir;

Dirençli elektrikli ısıtıcı, resistance electric heating: bir iletkenden geçen elektrik akımının ürettiği ısı ile ısıtmaya dayanan bir ısıtma biçimi.

Doğal havalandırma, natural ventilation: havanın, pencereler, kapılar gibi bilinçli olarak bırakılmış açıklıklardan yada motorsuz vantilatörlerden yada infiltrasyon yoluyla bina içine ve dışına doğru hareketi.

doğal konveksiyon, natural convection: havanın yada suyun yoğunluk farkı nedeniyle ortaya çıkan sirkülasyon biçimi. doğal sirkülasyon.

doğru akım, direct current (dc): akım karakteristiklerinin zaman içerisinde değişmediği, tek yönde akan, genellikle düşük gerilim ve yüksek akım karakteristiklerine sahip elektrik akımı; dipik kısaltması ‘DC,dc’

doğrudan genişleme (kuru genişleme), direct expansion (dry-expansion) refrigerating system: evaporatöre soğutkanın bir TX valften geçtikten sonra buharlaşıp, kompresörden kondensere basıldığı mekanik soğutma çevrimiyle çalışan soğutma sistemi.

Doğrudan püskürtmeli nemlendirme, direct injection humidifier: içerisinde suyun doğrudan hava akımına püskürtülerek nemlendirme yapılan nemlendirici.

dolaylı soğutma sistemi, indirect cooling system: doğrudan soğutkanın buharlaşmasıyla değil, soğutkan tarafından soğutulan bir ortamla(salamura,su) soğutma yöntemi.

don oluşumu, frost formation: evaporatör serpantinleri üzerinde oluşan ve hava akımını kısıtlayan kar oluşumu

doygunluk tabloları, saturation tables: doyma tabloları; su buharının değişişk sıcaklık ve basınçlardaki termodinamik özelliklerini gösteren tablolar.

doyma basıncı, saturation pressure: belirli bir sıcaklıkta sıvı ve buharın denge durumunda olduğu basınç.

doyma buhar basıncı, saturation vapour pressure: doyma buhar basıncı; kapalı bir kapta sıvının buharlaşmaya başladığı basınç

doyma derecesi, degree of saturation: doyma derecesi. havanın belli bir basınçta doymuş halde iken bulundurabileceği nem miktarı ile, içerisinde bulunan nem miktarı arasındaki oran.

doyma eğrisi, saturation curve: psikrometrik diyagramda doyma durumunu ifade eden noktaları birleştiren eğri.doyma eğrisi.

doyma noktası, saturation point: doyma noktası; belirli bir basınçta sıvının buharlaşmaya başladığı sıcaklık derecesi

doyma oranı, saturation ratio: doyma oranı; gerçek özgül nem değerinin; aynı sıcaklıktaki doymuş havanın nem özgül değerine oranı

doyma sıcaklığı, saturation temperature: belirli bir mutlak basınçta, saf soğutkan yada bir azetropik soğutkanın sıvı ve buhar iki fazlı durumundan kaynaklanan denge sıcaklığı.

doymuş buhar, saturated steam: belirli bir basınçta tamamen buharlaşan ve doyma sıcaklığına bulunan buhar; doymuş buhar

doymuş hava, saturated air: suyun kısmi basıncının, bulunduğu sıcaklıktaki suyun buhar basıncına eşit olduğu nemli hava.

doymuş sıvı, saturated liquid: belirli bir basınçta buharlaşma sıcaklığında olan sıvı.doymuş sıvı.

Doymuş soğutkan buharı, saturated refrigerant vapour: belirli bir basınçta doyma sıcaklığında bulunan soğutkan buharı.

doymuş su buharı, saturated water vapour: doymuş durumdaki su buharı

doymuş buhar basıncı, saturated vapour pressure: belirli bir sıcaklığı doyma sıcaklığı olarak kabul eden basınç; sıvının buharlaşmaya başladığı sıcaklığa karşı gelen basınç

dönel ısı değiştirici, rotary heat exchanger: sıcak egzoz havası ile taze hava arasında ısı değişimi gerçekleştiren, dönel elemanlı eşanjör;

dönel ısı geri kazanım tekeri, rotary energy recovery wheels: ısı tutma kapasitesine sahip gözenekli disklerden üretilen ekipman, içte birbirinden ayrı, yan yana dönerek besleme ve egzost hava akımları üretir.

Dönel kompresör, rotary compressor: gövde içerisinde havanın sıkıştırıldığı iki adet rotor içerirken valfler bulunmayan; temelde yağla soğutmalı ve yağın içteki aralıkları doldurarak sızdırmazlık sağladığı kompresör;

dönel pompa, rotary pump: dönel ve sabit parçalar arsında küçük aralıklarla imal edilen; kanatlarla gövde arasındaki hacimde sıvıyı ileten pompalar; vidalı veya dönel kanatlı pompalar

dönüş havası, air return: dönüş havası; bir mahalde işlevini yerine getirdikten sonra hava hazırlama birimine giren veya dışarı egzost edilen hava.

dört borulu iklimlendirme sistemi, four pipe air conditioning system: dört borulu iklimlendirme sistemi; aynı anda hem ısıtma hem soğutmanın yapıldığı iklimlendirme sistemi

döşemeden ısıtma, floor heating: döşemeden ısıtma; düşük sıcaklıklı akışkanın geçtiği boruları döşemeye gömerek yapılan ısıtma

durdurarak kar çözme, off cycle defrosting: bir soğutma makinesini sistemi durdurarak defrost etme

duyarga, probe: duyarga; duyucu uç; hissedici uç; basıncı, sıcaklığı veya nemi duyan sensor

duyulur ısı, heat sensible: duyulur ısı; maddenin fiziksel durumunda değil sıcaklığında değişim yaratan ısı

duyulur ısı oranı, sensible heat ratio (SHR): duyulur ısı faktörü ( SHF) olarak da bilinen, bir ısı transferi sürecinde duyulur ısının toplam (duyulur+gizli) ısıya oranı.

duyulur ısı yükü, heat load sensible: mahalde sıcaklık farkından kaynaklanan ısı yükü

duyulur soğutma etkisi, sensible cooling effect: toplam soğutmanın, soğutucu içerisinden dolaştırılan havanın kuru termometre sıcaklığında bir değişim yaratan bölümü.

Duyulur soğutma kapasitesi, sensible cooling capacity: ekipmanın koşullandırılan mahalden belirli bir zaman aralığında çekebileceği duyulur ısı miktarı ( Watt).

düşük basınç tarafı, low pressure side: alçak basınç tarafı; soğutma devrelerinde evaporatörün bulunduğu bölüm

ekonomizer çevrimi, economizer cycle: bir HVAC sisteminde atık ısıdan geri kazanım yoluyla enerji kazanan çevrim; ekonomizer çevrimi

eksenel akışlı fan, axial flow fan: girişten çıkışa kadar olan hava doğrultusunun değişmediği eksenel doğrultuda hava veren fanlar

elle kar çözme, manual defrosting: evaporatörlerdeki karlanmayı, sistemi elle durdurup ekleterek çözmeyi temel alan defrost yöntemi.elle defrost.

Yüklə 164,89 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin