kısmi yük oranı, part load ratio: bir soğutma serpantininde, net soğutma kapasitesinin, düzeltilmiş net soğutma kapasitesine oranı.
Kızdırıcı (superheat verici), superheater:sıvı dolgulu evaporatörlerde kullanılan, evaporatöre giren sıcak sıvının evaporatörden çıkan yaş buhara ve kızgın buhara verdiği ısı ile soğuduğu ısı eşanjörü.
Kızdırılmış, superheated: doyma durumundaki antalpiden yüksek antalpiye sahip olan buhar
Kızdırma, superheating: bir buharı doyma sıcaklığının üzerinde ısıtma
kızgın buhar, superheated steam: belirli bir basınçta doyma sıcaklığının üzerinde ısıtılmış buhar; kızgın buhar
kızgınlık (süperheat), superheat: kızgınlık derecesi; bir soğutma sisteminde evaporatörden çıkan gazın doyma sıcaklığının üzerinde ısıtılması
kızgınlık derecesi, degree of superheat: bir buhar sıcaklığının aynı basınçtaki doymuş buhardan farkı.
Kilowatt, kilowatt: temel elektriksel güç birimi, 1000 Watt’a eşittir.
kilowatt-saat, kilowatt hour: elektriksel gücün pazarlanmasında kullanılan enerji birimi. enerji için tercih edilen si birimi joule (j)’dür , m2.kg/s2.
Kinematik viskozite, kinematic viscosity: centistoke olarak, herhangi bir yağın akışa karşı gösterdiği direncin ölçüsü
kinetik enerji, kinetic energy: cismin hareket sonucu sahip olduğu kütlesi ve hızının karesiyle doğru orantılı olarak değişen enerji; kinetic enerji
kirlenme, fouling: kirlenme; kondenser borularının,kireç taşı ve diğer yabancı maddelerin toplanmasıyla kirlenmesi.
Kirlenme faktörü, fouling factor: ısı transfer hesaplarında,eşanjör borularındaki kirlenmeyi dikkate almak üzere hesaplara dahil edilen faktör; kirlenme faktörü.
Klorofloro karbon, chlorfluorocarbon (CFC): (1) sadece klor,karbon ve hidrojen içeren kimyasallar. (2) dichloromethane, trichloro- methylene, chloroform gibi klorlu solvent içeren herhangi bir klorlu organik bileşik.
Kolektör, collector: bir güneş enerji sisteminde içerdiği radyasyon emici elemanlar aracılığı ile güneş enerjisini emen ve bir ortam sıvısına bu enerjiyi aktaran eleman.
Kolektör, header: (1) kendisine birden çok diğer boruların bağlandığı ana boru. (çekme, döküm, yada fabrika üretimli) (2) çıkartılabilir uç kapağı; (3)su tesisatında yatay döşenmiş ana hat boruları
kompresör, compressor: (1)bir gazın basıncını mekanik biçimde artıran araç, (2)soğutkan buharlarını sıkıştıran yardımcı elemanlı yada elemansız makine (ASME standart B31.5)
kompresör boşaltma hattı, compressor discharge: kompresörün yüksek basınçlı olan bölümü
kompresör hacim oranı, compressor volume ratio: pozitif yer-değiştirmeli kompresörlerde, soğutucu gazların emme sırasında kapladığı sıkıştırma hacminin, basma sırasındaki hacme oranı
kompresör işi, compressor work: bir kompresör pistonunun yada bir santrifüj kompresör milinin gerek duyduğu yada yükün gerektirdiği mekanik enerji,
kompresör kalkışı, compressor starting: kompresörü çalıştırma; no load start (unloaded start) bir kompresörü yüksek ve alçak basınç tarafların basınçları eşitlendikten sonra kaldırmak.yüksüz kalkış
kompresör kazıklanması, compressor surge: bir santrifüj kompresörün bastığı soğutkan momentumunun ısıl basıncı yenecek yeterlilikte olmaması ile gerçekleşen durum. basınç gereksinimleri azalana kadar bir süre akış yönü tersine döner.
Kompresör motoru (hermetik), compressor motor, sealed (hermetic type): motorun soğutkan içerisinde çalıştığı, motor ve kompresörün bir mil çıkışına sahip olmayan gövde iserisinde sızdırmaz durumda kapalı olduğu kompresör motoru.
Kompresör vuruntusu, slugging: kompresör silindirine giren sıvı soğutkan,yağ veya her ikisine ait damlaların neden olduğu etki.vuruntu.
kompresör yağ dönüşü, compressor oil return: yağın evaporatörden kompresöre taşınması
kondenser, condenser: buharın bir ısı çukuruna atılmak üzere ısı çekilerek sıvı hale geçmesini sağlayan ısı eşanjörü;
kondenser basıncı, head pressure: soğutma sistemlerinde kompresör ile kondenser girişi arasındaki basınç; kondenser basıncı
kondenser basınç kontrolü, head pressure control: soğutma sistemlerinde kondenser basıncının her hangi bir nedenle belirlenmiş bir maksimumdan daha fazla artmasını önleyen basınç kontrolü.
kondenser ısı atma etkisi, condenser heat rejection effect (condenser duty): kondenser tarafından çevreye atılan ısı miktarı
kondenser performansı, condenser performance: bir kondenserin birim zamanda dış mahalle attığı ısı miktarı
kondenser soğutma suyu, condenser water: bir gazın yoğuşturulmasında ısı transfer akışkanı olarak suyu kullanan sirkülasyonlu soğutma sistemi
konfor, comfort: bireylerde, sıcaklık,nem ve diğer belirleyiciler açısından memnuniyet (rahatlık,zindelik,çalışabilirlik) uyandıran çevresel koşul
konfor iklimlendirmesi, air conditioning for human comfort: insanların konfor gereksinimlerini yerine getirmek amacıyla yapılan iklimlendirme işlemi; konfor kliması
konuta ait, residential: binalarda öncelikle yaşama ve uyuma gereksinimlerine yanıt veren mahaller; ikamet birimleri, otel /motel odaları, yurtlar, yaşlı evleri, hastanelerdeki hasta odaları, bakım evleri, hostel, tutukevleri vb
konveksiyon, convection: ısı aktarımının ,akışkanın fiziksel hareketi ile sağlandığı ısı aktarım biçimi.konveksiyon.
konvektör, convector: içerisinden sıcak akışkan geçen ve ısıttığı havanın bir fan yardımıyla mahalle dağıtıldığı ısıtma terminal birimi
korozyon, corrosion: genellikle metal olan bir malzeme ile çevresi arasında malzemenin ve özelliklerinin yıpranması sonucunu doğuran kimyasal veya elektro kimyasal tepkime
kovan/boru kondenser, shell and tube condenser: içerisinde bir takım borular ile dışta bir gövde bulunan, akışkanlardan birinin boru içinden, diğerinin boru dışından aktığı ısı eşanjörü.
kovan/serpantin evaporatör, shell and coil evaporator: bir gövde içerisinde durgun yada akış halindeki sıvıya dalmış borulardan oluşan evaporator.
Köpüklenme, foaming: köpüklenme; köpürme; köpük yapma;soğutma sisteminde, basıncın aniden düşmesi nedeniyle, yağ soğutkan karışımının köpüklenmesi; köpürme
kritik hal(nokta), critical state (critical point): bir maddenin ,sıvı ve buhar fazlarının aynı özelliklere sahip olduğu nokta,bu noktadaki basınç,sıcaklık ve hacim, kritik basınç,kritik sıcaklık ve kritik hacim adını alır.
kritik sıcaklık, critical temperature: bir sıvının faz diyagramında tepe noktasının sıcaklığı, kritik basınçta bir sıvının kütlesel olarak buharlaştığı sıcaklık derecesi
kriyo soğutma, cryocooling (cryogenic cooling): 120 K’in(243 °F) altındaki soğutma
kriyojenik, cryogenic (adj): (1)çok derin soğutma yöntemlerini içeren soğutma bilimi. (2)çok derin soğutmanın malzeme özellikleri üzerindeki etkisini araştıran bilim dalı
kriyojenik akışkan, cryogenic liquid: 120 K(243°F) sıcaklığın altında sıvılaştırılmış gaz
kuru hava, dry air: içerisinde nem içermeyen hava;kuru hava
kuru ısı kaybı, heat loss dry: mahalde sıcaklık farkı yaratan ısı kayıpları
kuru sıkıştırma, dry compression: buhar sıkıştırmalı bir soğutma çevriminde soğutkan buharının sıkıştırılması.
Kuru termometre sıcaklığı, temperature dry bulb: kuru termometre sıcaklığı; havanın klasik bir termometre ile ölçülen sıcaklığı
kuru tip evaporatör, dry type evaporator: soğutkanın içerisinde doğrudan buharlaştığı ve kompresöre kızgın buhar olarak girdiği evaporatör
kuru tip hava soğutucu, dry type air cooler: çalışma sürecinde içerisindeki ısı transferinin sıvı püskürtülerek olmadığı hava soğutucusu;hava soğutucunun kanal tesisatı yada diğer dışsal elemanlardan kaynaklanan statik basınç kaybı vardır
kuruluk oranı, dryness ratio: bir buhar+sıvı karışımındaki buhar oranı
kurutma, drying: kurutma; soğutma sistemlerinde nemin alınması
kütlesel debi, mass flow rate: bir akışkanın belirli bir kesitten birim zamanda geçen kütlesi; kütlesel debi
laminer akış, laminar flow: laminer akı; .akış iplikçiklerinin birbirine paralel bir profil sergilediği akış biçimi.kaynaşık olmayan akış.
Manometre, manometer: basınç olçer.herhangi bir kaptaki basıncın ölçülmesinde kullanılan eleman. manometre.soğutma sistemlerinde alçak ve yüksek taraf basınçlarının ölçülmesinde kullanılan basınç ölçer.
Meme, nozzle: akışkan akışının hızını artırmak yada yönünü değiştirmek için konik bir kısıtlayıcı içeren kısa boru;
Menfez, grille (USA grill): yan duvar,tavan yada döşemeye yerleştirilebilen, kanatlı yada elikli geçiş aslanı.menfez.
merkezcil (santrifüj) kompresör, compressor centrifugal: basıncın artırılmasında kısmen merkezcil kuvvetlere bağlı olan pozitif yerdeğiştirmeli olmayan kompresör
merkezcil kuvvet, centrifugal force: merkezcil kuvvet; bir dönme hareketinde dönme merkezi yönündeki kuvvet
merkezi iklimlendirme santrali, central air conditioning plant: ısıtıma, soğutma, havalandırma, nem alma, nemlendirme gibi işlemlerden tümünü veya bir kısmını gerçekleştirmek üzere ekipmanı merkezi bir alanda barındıran tesis; merkezi klima santrali
merkezi soğutma sistemi, central plant refrigerating system: değişik mahallerin soğutulması için gerekli ekipmanların bir merkezde bulunduğu ve iletim hatları ile dağıtımın yapıldığı soğutma sistemi
metrik, metric: uzunluk biriminin metre olarak alındığı sistem
minimum hava değişim miktarı, minimum air change rate: bir mahalde kirlilikleri seyreltmek için gerekli minimum hava değişimi
Mollier diyagramı, Mollier diagram (Mollier chart): bir buharın antalpisine karşı antropisinin çizildiği, sabit basınç, sabit sıcaklık ve eşkuruluk eğrilerini içeren grafiği.
mutlak sıcaklık, absolute temperature: Kelvin sıcaklık ölçeği; suyun donma noktası 273 K ve buharlaşma noktasını 373 K olarak alan ölçek; mutlak sıcaklık
mutlak sıfır, absolute zero (-273 K): Kelvin ölçeğinde maddenin ısı enerjisi içermediği durumdaki sıcaklık; mutlak sıfır derecesi; 0 K(Kelvin)
mutlak toplam basınç, absolute total pressure: bir akışkanın mükemmel vakuma göre, her hangi bir noktasında bulunan basınç
mutlak viskozite, absolute viscosity: aralarında birim uzaklık bulunan eşit alana sahip iki paralel düzlemi 1 m/s hızla hareket ettirebilmek için gerekli kuvvet; dinamik viskozite
negatif basınç, negative pressure: negatif basınç; atmosfer basıncının altındaki basınç
nem, moisture: nem;rutubet;su buharı, toprak yada yalıtım malzemesinde bulunan, kütlesel yada akar halde olmayan su; grain of moisture su buharının kullanışlı bir ölçü birimi. 1 grain = 1/7000 pound
nem alıcı, dehumidifier: havadan nem çıkartmak üzere tasarlanmış, havayı çiğ noktasının altına kadar soğutarak nem çıkartan birim
nem çıkarma kapasitesi, moisture removal capacity (MRC): lb/h ( kg/h) olarak ifade edilen ve proses havasından birim zamanda çıkartılan su kütlesi.
Nemlendirici, humidifier: havaya veya gazlara nem ekleyen araç; central humidifier bir iklimlendirme sisteminde kanallarda sirküle edilecek havayı nemlendiren araç;
nemli hava, moist air: kuru ve su buharının karışımı
nemlilik doyma oranı, humidity saturation ratio: özgül nemin aynı sıcaklık ve basınçtaki doymuş hava özgül nemine oranı. genellikle yüzde olarak ifade edilir.
nemlilik, bağıl; humidity, relative: havadaki su buharının kısmi basıncının(yada yoğunluğunun) aynı sıcaklık ve toplam basınçtaki doyma basıncına ( yada yoğunluğuna) oranı.
nemlilik,mutlak; humidity, absolute: havanın birim kütlesinde bulunan nem kütlesi(gr/kg;kg/kg)
nemlilik,özgül; humidity, specific: hava örneğindeki su kütlesinin toplam nemli hava kütlesine oranı
net soğutma etkisi, net refrigerating effect: birim zamandaki sıvının kütlesel akışmiktarı ile giren ve çıkan sıvının antalpi farkının çarpımı ile bulunan, ve birim zamandaki ısı transfer miktarı olarak ifade edilen değer.
Oda iklimlendirme cihazı, room air conditioner: bir pencere,duvar yada konsola kurulmak üzere tasarlanmış, bir kasa içerisinde bulunan topluluk; kapalı bir mahalle veya zona öncelikle serbest dağıtım havası sağlamak üzere tasarlanmış birim
oda soğutma yükü, room cooling load: bir iklimlendirme cihazının mahalde karşılaması gereken soğutma yükü
otomatik ekspansiyon vanası, automatic expansion valve: otomatik ekspansiyon valfi; soğutma sistemlerinde sabit bir evaporatör basıncı korumak üzere çalışan akışkan ölçme elemanı
otomatik kar çözme, automatic defrosting: bir soğutma sisteminde evaporatörde biriken buzların çözülmesi için kullanılan ve yeterli buz oluşumundan sonra kendiliğinden devreye giren ve çıkan defrost yöntemi
özgül ağırlık, specific gravity: bir maddenin belirli hacminde bulunan kütlesinin, aynı hacimde ve genelde + 4°C’de olan suyun kütlesine oranı.kullanımdan kalkmış bir terim. bunun yerine yoğunluk kullanılır.
özgül antalpi, specific enthalpy: bir maddenin belirli kütlesi için içerdiği antalpi tutumu yada antalpi yada ısı tutumu [h=e+APv]
özgül debi, specific flow: 1 cm2'lik bir kesitten 1 saniyede geçen moleküllerin sayısı
özgül hacim, specific volume (SV): bir maddenin birim kütlesinin hacmi.; özgül hacim.birimi m3/kg dır.
özgül ısı, heat specific: bir maddenin birim ağırlığının sıcaklığını birim değerde artrmak için gerekli ısı miktarı; özgül ısı
özgül ısı, specific heat: Bir maddenin birim kütlesinin sıcaklığını bir derece yükseltmek için gerekli olan ısı miktarıdır.
özgül ısı akışı, specific heat flow: özgül ısı akışı; ısı taşıyan ortamın birim ağırlığının 1 saniyede ilettiği ısı miktarı
özgül ısı kapasitesi, specific heat capacity: bir maddenin birim ağırlığının sıcaklığını bir °C değiştirmek için gerekli ısı
özgül nemlilik, specific humidity: Birim nemli hava içindeki su buharı kütlesidir. Su buharı yoğunluğunun hava yoğunluğuna oranı yani su buharı ile kuru hava karışımıdır. Kilogramda gram veya gramda gram olarak belirtilir;
pasif soğutma, passive cooling: pasif soğutma; dış hava sıcaklığının düştüğü dönemlerde çekilen dış hava ile yapılan soğutma
performans katsayısı, coefficient of performance (COP): ısı pompasına uygulandığında, Btu/h (kW) olarak ısı çıktısının toplam ısı girdisine oranı; net soğutma etkisinin enerji tüketimine oranı;performans katsayısı
performans katsayısı, performance coefficient: kapasitenin belirli çalışma koşullarında güç girdisine oranı.Aynı birimleri kullanarak, boyutsuz performans katsayısı( COP) yada enerji verim oranı ( EER) olarak da ifade edilebilir.
pik değer, peak value: pik değer; en yüksek değer
pistonlu (gitgel) kompresör, reciprocating compressor: kran-kbiyel düzeni ile dönme hareketini doğrusal harekete dönüştüren kompresör,pistonlu kompresör.
pitot tüpü, pitot tube: pito tüpü;bir gaz akımında toplam basınçla static basıncı gösteren basınç ölçme aracı
plakalı evaporatör, tube-in-sheet evaporator (plate evaporator): iki düz plaka arasında bu plakalara temas eden boru demetinin yerleştirilmesi ile oluşan evaporatör;
pompa, pump (noun): bir giriş kapısından içine çekip basma kapısına doğru iterek, bir akışkana enerji veren ve bir iş yapmasına neden olan makine; pompa(pistonlu,vidalı,dönel vb)
potansiyel enerji, potential energy: cisimlerin bir referans eksene göre sahip oldukları enerji
pozitif yer değiştirmeli kompresör, positive displacement compressor: gazın basıncındaki değişmelerin, sıkıştırma odası hacminin değişimi ile sağlandığı kompresör
psikrometri, psychrometry: özelde nemli hava olmak üzere, atmosferik koşulların ölçülmesi yada belirlenmesi ile ilgili fizik bilimi dalı
psikrometrik diyagram, psychrometric chart: nemli havanın, genellikle yaş ve kuru termometre sıcaklıkları, özgül ve bağıl nemliliği, antalpi ve yoğunluğu gibi özelliklerinin grafik gösterimi.
radyal fan, radial fan: radyal fan; çap doğrultusunda(dönme eksenine dik) hava üfleyen fan
Rankin çevrimi, Rankine cycle: Rankin çevrimi;genelde güç santrallerinde bulunan ısı makinelerini açıklayan çevrim
Rejeneratif soğutma, regenerative cooling: ısıl yada gizli ısı depolayan bir kaynaktan ısı çekerek ve bu kaynağa ısı depolayarak çalışan sistem
Rotor, impeller: bir cihazın akışkana hareket veren dönen kısmı (fan, santrifüjfan, kompresor, yada pompa)
Rotor, propeller: dönel hareketi doğrusal harekete dönüştüren, iki yada daha fazla eğik kanatla hava veya suda bağlı bulunduğu mil çevresinde dönerken ileri doğru hareket sağlayan eleman; pervane yada rotor
sabit kuruluk, constant dryness or constant quality lines: bir faz diyagramında % 0(doymuş sıvı) ile % 100( doymuş buhar) arasında buhar kalitesini gösteren eğriler
sabit sıcaklıkta durum değiştirme, isothermal: içerisinde sıcaklığın sabit kaldığı durum değiştirme biçimi.sabit sıcaklıklı durum değiştirme; izotermal durum değiştirme.
santrifüj fan, blower: HVAC sistemlerinde kullanılan merkezcil fan
sera etkisi, greenhouse effect: yer küre tarafından tutulan, önemli bölümü tekrar uzaya geri verilen güneş radyasyonunun uzaya boşalmasını engelleyerek sıcaklığın artmasına neden olan gazların oluşturduğu sera etkisi
seri fan tahrikli VAV kutusu, series fan powered VAV box: seri bağlı fan çalışmalı VAV kutusu
serpantin, coil: kanatlı olabilen yada olmayabilen, helisel yada serpantin biçiminde ince yada kalın borudan yapılan
serpantin, serpentine: serpantin; boru demetlerinden oluşan ısı transfer yüzeyi
servis el kitabı, service manual: servis el kitabı; sistemlerin ve ekipmanların servis işlemlerini ve özelliklerini açıklayan el kitabı
servis vanası, service valve: (1)bir aparatı sistemin kalanından soyutlamak üzere kullanılan vana, (2)bir servis teknisyeninin sistemdeki basıncı kontrol etmek ve sisteme gaz vermek üzere kullandığı vana;
servis verme, servicing: soğutmacılıkta bir servis elemanı tarafından yapılan ve, yerleşim,kontrol,bakım,onarım,yeniden dizayn, soğutkan değiştirme,soğutkan doldurma vb işlemlerin tümü.
ses basınç düzeyi, sound pressure level: dB ortalama kare ses basıncının 10 tabanına göre logaritmasının on katının ,referans ortalama kare ses gücüne oranı. Kısıtlı frekans bandı gösterilecektir. referans ses basıncı 20 micropascal
ses düzeyi, sound level: ses düzeyi; sesin genliği
ses gücü, sound power: Ses gücü yada sonik güç( Pac) birim zamandaki ses enerjisinin(E) ölçüsü; bu ölçü ses şiddeti I ve alanın çarpımı ile hesaplanır ve watt ile ifade edilir;
ses şiddeti, sound intensity: ses yoğunluğu ;birim alandaki ses gücü;W/m2
ses şiddeti düzeyi, sound intensity level: ses yoğunluğu düzeyi;logaritmik olarak belirlenen ses yoğunluğu;decibell ile ölçülür.
SEER - Sezonsal Enerji Verimliliği Oranı, Seasonal Energy Efficiency Ratio: Yıllık soğutma ihtiyacının, yıllık soğutmada çekilen güç ile yardımcı konumlarda çekilen gücün toplamına bölünmesiyle elde edilir.
SCOP - Sezonsal Performans Katsayısı , Seasonal Coefficient of Performance: Yıllık ısıtma ihtiyacının, yıllık ısıtmada çekilen güç ile yardımcı konumlarda çekilen gücün toplamına bölünmesiyle bulunur.
sıcak gazla defrost, hot gas defrosting (internal defrosting): sıcak gazı evaporatöre yönlendirerek yapılan defrost; sıcak gaz defrostu
sıcak hava perdesi, warm air curtain: sıcak hava perdesi; içeriye soğuk hava girişini önlemek üzere giderek daha çok kullanılmaya başlanan sıcak hava akımı perdesi
sıcaklık farkı, difference of temperature, TD: bir referans değere gör iki sıcaklık arasındaki fark; iç ve dış mahal sıcaklıkları arasındaki fark; sıcaklık farkı
sıcaklık kayması, glide: sabit basınçta “dewpoint temperature” (çiğ noktası sıcaklığı) ve “bubble point temperature” (kaynama noktası) arasındaki fark;
sıcaklık kayması, temperature glide: zeotropik karışımı oluşturan bileşenlerin belirli bir basınçtaki buharlaşma ve yoğuşma sıcaklıkları arasındaki fark
sıcaklık, mutlak; temperature, absolute: mutlak sıcaklık; Kelvin ölçeğinde ölçülen sıcaklık
sıcaklık-antropi diyagramı, temperature-entropy diagramme: soğutma sistemlerinde kullanılan soğutkanların özelliklerini sıcaklıkantropi koordinatlarında gösteren faz diyagramı;
sıkıştırılabilirlik, compressibility: (1) mükemmel gaz yasalarından ayrılmada bağıl değişme, (2)basınç uygulama yoluyla bir akışkanın hacmini değiştirme kolaylığı
sıkıştırma çevrimi(soğutma), compression cycle (refrigeration): evaporatörde düşük basınç ve sıcaklıktaki gazın bir kompresörde sıkıştırılarak konmdensere gönderildiği mekanin soğutma çevrimi
sıkıştırma kademesi, compression stage: her kademede sıkıştırma oranını düşürmek için bir gazın toplam sıkıştırmasının seri biçimde bağlı birden fazla kompresörle elde edildiği sıkıştırma aşamalarının her biri
sıkıştırma verimi, compression efficiency: adyabatik ve tersinir sıkıştırma için kompresöre verilen işin, piston yada kompresör kanatları tarafından sıkıştırılan buhara aktarılan işe oranı
sıvı ayırıcı, liquid separator: sıvı ayırıcı; soğutma devrelerinde emme gazındaki sıvıyı ayırıp kompresöre girmemesini sağlayan toplayıcı; akümülatör
sıvı buhar karışımı, liquid vapour mixture: evaporatörden çıkan doymuş durumdaki emme gazının sıvı-gaz karışımı durumu
sıvı deposu (soğutma), receiver: bir soğutma sisteminde, sistemin doğru çalışmasını sağlamak ve geri pompalama sırasında soğutkanı depolamak amacıyla yerleştirilen sıvı toplama deposu
sıvı dolgulu evaporatör, flooded evaporator: her an sıvı soğutkanla dolu bulunan evaporator
sızdırmaz (kapalı) kompresör, sealed unit compressor (hermetic): hermetik(kapalı) kompresör
sızıntı havası, infiltrated air: binadaki açıklılardan, pencere ve kapı aralıklarından binaya sızan dış mahal havası