İlamsiz icra takiBİ-İcra iflas hukuku madde 42 Para borcu ve teminat için takip


Madde 64  3- Alacaklıya verilecek nüsha



Yüklə 12,14 Mb.
səhifə20/111
tarix16.05.2018
ölçüsü12,14 Mb.
#50567
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   111

Madde 64 
3- Alacaklıya verilecek nüsha


3- Alacaklıya verilecek nüsha

İtiraz, alacaklıya mahsus ödeme emri nüshasına kaydedilir. İtiraz vâki olmazsa bu husus dahi işaret olunur.

Bu nüsha itirazdan sonra veya itiraz müddetinin bitmesi üzerine alacaklıya verilir.

-AÇIKLAMA-

Bu maddede «takibe itiraz edilip edilmediği» hususunun, «alacaklıya ait» ödeme emri örneğine yazılacağı ve «itirazdan sonra ya da itiraz süresinin bitmesi üzerine bu ödeme emrinin alacaklıya verileceği» belirtilmişse de, uygulamada bu hüküm işlememektedir. Önce, ödeme emirleri, borçlu sayısından bir fazla sayıda düzenlenmekte ve fazla olan örnek dosyada saklanmaktadır. Daha sonra -itiraz halinde- alacaklıya verilmek üzere ayrıca bir ödeme emri düzenlenmemektedir. Ancak, itiraz halinde, alacaklının mahkemeye başvurarak, «itirazın iptali» isteminde bulunduğu (ya da alacaklının İİK. mad. 67/son uyarınca «tahsil davası» açtığı)1 durumlarda «inkâr belgesi» yerine geçmek üzere ve takip talebi sırasında icra dairesine yatırılan binde beş oranındaki «peşin harç»ın yazı işleri müdürü tarafından, açılan «itirazın iptali» davası nedeniyle alınması gereken harçtan indirilmesi (mahsubu) için (Harçlar K. mad. 29/III) dosyadaki ödeme emrinin bir örneği çıkarılıp, ödenen «peşin harç» miktarı da üzerine yazılarak -isteği üzerine- alacaklıya verilmektedir.



Doktrinde, «Harçlar Kanununun 29/III hükmünün yani, icra takibi sırasında yatırılmış olan peşin harç’ın, açılan dava sırasında yatırılması gereken harca mahsup edilmesi işleminin, sadece «itirazın iptali davası»nda değil aynı zamanda İİK. mad. 67/IV gereğince açılan «tahsil (eda) davası»nda da uygulanması gerektiği» ileri sürülmüştür (KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, C: 1, s: 292, dipn. 33 – POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukuku Esasları, s: 183)

Madde 65 
4- Gecikmiş itiraz


4- Gecikmiş itiraz

Borçlu kusuru olmaksızın bir mâni sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir.

Ancak borçlu, mâniin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye ve müteakip fıkra için yapılacak duruşmaya taallûk eden harç ve masrafları ödemeye mecburdur.

İtiraz üzerine icra mahkemesi ancak gecikme sebebinin mahiyetine ve hadisenin özelliklerine göre takibin tatilini tensip edebilir. İcra mahkemesi, tetkikatını evrak üzerinde yapar. Lüzumu halinde iki tarafı hemen davetle mazeretin kabule şayan olup olmadığına karar verir. Duruşmaya karar verilmemesi halinde borçludan alınan masraflar kendisine iade olunur.

Mazeretin kabulü halinde icra takibi durur. Aynı celsede alacaklı itirazın kaldırılmasını sözlü olarak da isteyebilir. Bu takdirde tahkikata devam olunarak gerekli karar verilir.



Daha önce borçlunun mallarına haciz konulmuşsa mazeretin kabulü kararın tefhim veya tebliği tarihinden itibaren alacaklı yedi gün içinde, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemez veya aynı süre içinde 67 nci maddeye göre mahkemeye başvurmazsa haciz kalkar.

-AÇIKLAMA-

Ödeme emrine itiraz için yasada öngörülen  y e d i  g ü n l ü k  s ü r e  içinde borçlu “önleyici nedenlerle” itiraz hakkını kullanamamışsa, kanunkoyucu, kendisine -bu özrünü kanıtlama koşuluyla- bir başka olanak daha tanımıştır. Bu durumdaki borçlulara tanınan ve İİK. mad. 65’de düzenlenmiş olan bu olanak “g e c i k m i ş  i t i r a z” dır.

Gecikmiş itirazın hukuki niteliği tartışmalıdır. Doktrinde[1] bunun “medeni usul hukuku anlamında bir dava”, “medeni usul hukukuna özgü bir kanun yolu”, “icra ve iflas hukukuna özgü bir hukuki çare” olduğu ileri sürülmüştür.

A- Koşulları: Borçlunun “gecikmiş itirazda” bulunabilmesi için;[2]

a) Kusuru olmaksızın,

b) Bir engel (özür) nedeniyle süresi içinde itiraz edememiş olması gerekir.

Borçlunun zamanında itiraz etmesine engel olan hususun, borçlunun kusuruna dayanmaması gerektiği gibi, aynı zamanda borçlunun itiraz süresi içinde icra dairesine başvurmasını da önleyebilecek nitelikte olması gerekir. Örneğin; borçlunun icra dairesine başvurarak itirazda bulunmasına ya da bu amaçla bir vekil atamasına engel olacak derecede ağır hasta olması,[3] borçlunun yangın, deprem, yer kayması, su basması, afet, ya da savaş,[4] ihtilal gibi nedenlerle icra dairesine itiraz için başvuramaması[5] ya da borçlu adına tebligatı alan kimselerin  -7201 sayılı Tebligat Kanunu mad. 16- borçluyu  -borçlunun o sırada seyahatte bulunması nedeniyle[6] -zamanında haberdar edemedikleri için, borçlu süresinde ödeme emrine itiraz edememişse[7] borçlu “kendi kusuruna dayanmayan bir engel” sebebiyle, ödeme emrine itiraz edememiş sayılmalıdır.



Yargıtay çok önceleri,[8] “usulsüz tebligat” halinde borçlunun “gecikmiş itiraz” yoluna başvurabileceğini bildirmişse de, daha sonra bu hatalı tutumunu terk etmiştir. Yüksek mahkeme,  yeni içtihatlarında[9]  g e c i k m i ş  i t i r a z ı n  “kendisine usulüne uygun olarak tebligat yapılan ve fakat kusuru olmaksızın bir engel nedeniyle süresi içinde itirazda bulunamayan” borçlular için öngörülen bir başvuru şekli olduğunu, tebligatın  u s u l s ü z  yapılmış olması halinde, borçlunun, Tebligat Kanununun 32. ve İcra ve İflas Kanununun 16. maddesi gereğince “tebligattaki usulsüzlüğü”  ş i k a y e t  yolu ile icra mahkemesine bildirmesi gerektiğini kabul etmiştir.

Tebligatın usulsüz olarak yapılmış olması halinde, borçlu icra mahkemesine yaptığı başvuruda “gecikmiş itiraz”dan bahsetmiş dahi olsa, hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan (HMK. mad. 33), icra mahkemesince yapılan başvurunun (talebin) “şikayet” olarak değerlendirilerek, buna göre sonuçlandırılması gerekir.[10]



Usulsüz tebliğ halinde, ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihi, ‘borçlunun “usulsüz tebliği öğrendiğini” bildirdiği tarih’ olduğundan (Tebligat Kanunu mad. 32; Teb. Tüz. mad. 51/II) ödeme emrine itiraz süresi, bu tarihten itibaren başlar.[11] Bu nedenle, ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edilmiş olması halinde borçlunun bir taraftan, icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurup ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi (yani; kendisinin usulsüz tebligatı öğrendiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi) konusunda karar verilmesini isterken diğer taraftan, bu konuda verilecek kararı beklemeden, takip şekline göre takibe ve borca itiraz sebeplerini de  ilgili yere yani  i c r a  d a i r e s i n e  (İİK. mad. 62) ya da  i c r a  m a h k e m e s i n e  (İİK. mad. 168/4, 5) bildirmesi gerekir.

B- Gecikmiş itirazın yapılması: Borçlu, “gecikmiş itirazda bulunma hakkı”nın doğduğu durumlarda;

a) Engelin (özrün) kalktığı günden itibaren üç gün içinde.[12]

b) Özrünü gösteren kanıtlarla birlikte (yüksek mahkeme; hastalık nedeniyle gecikmiş itirazda bulunulması halinde, “hastalığın, icra dairesine “veya icra mahkemesine” itiraz etmek için gitmeye veya vekil tayin etmeye engel olacak nitelikte bulunmasını”[13] ve “bu hastalığı belirten raporun protokol numarası taşımasını”[14]  -yani hastalığın resmi doktor raporu ile belgelendirilmesini, özel doktorların verdikleri raporların sağlık müdürlüğünce onaylı olmasını- aramaktadır… Ayrıca, borçlunun dayandığı özrün niteliği tanık dinlenmesini gerektiriyorsa  -örneğin; yangın, deprem, yer kayması, su basması gibi nedenlerle borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz edemediğini ileri sürüyorsa- “tanık listesi”ni de borçlu  -icra mahkemesine- vermek zorundadır…)[15]

c) İleri sürdüğü  -takibe ve borca- itiraz sebeplerini ve bunların dayanaklarını;[16]

d) Duruşma harç ve giderlerini peşin ödemek koşuluyla;[17]

e) Takibin yapıldığı yerdeki icra mahkemesine[18], bildirmek  z o r u n d a-    d ı r.

Borçlunun, icra mahkemesi yerine icra dairesine yapacağı başvuru geçersiz olup, takibin kesinleşmesini önlemez.[19]

Borçlu, “gecikmiş itiraz” yoluna, en geç paraya çevirme işlemi bitinceye kadar (İİK. mad. 65/I)  -engelin kalkmasından itibaren üç gün içinde olmak koşuluyla- başvurabilir.

İflas yoluyla takiplerde; ticaret mahkemesince “iflasa hükmolununcaya kadar” borçlu  -ticaret mahkemesine- gecikmiş itirazda bulunabilir (İİK. mad. 173/III). Bir görüşe göre[20] alacaklının başvurusu üzerine dosyanın henüz  -İİK. mad. 173/III gereğince gecikmiş itirazı inceleyecek olan- ticaret mahkemesine gönderilmemiş olduğu aşamada, gecikmiş itirazın icra dairesine yapılabilmesi de kabul edilmelidir. Hatta, dosya mahkemeye gelmiş olsa bile, icra memurluğuna yapılan gecikmiş itirazın dairece mahkemeye gönderilmesi mümkün ve zorunlu olduğundan, buradaki “merci hatası” da gecikmiş itirazın geçerliliğine bir zarar vermemelidir. Bu görüşün, İcra ve İflas Kanununun açıklık taşıyan ve gecikmiş itiraz isteminin ticaret mahkemesine yapılmasını öngören İİK. mad. 173/III hükmü karşısında, uygulamada pek benimseneceğini sanmıyoruz.[21]

“Paraya çevirme işlemi” herhangi bir nedenle  i p t a l  edildiği takdirde yahut ticaret mahkemesince “iflas”a karar verildikten sonra, iflas kararı Yargıtayca bozulursa, borçlu gecikmiş itirazda bulunabilir mi? “Paraya çevirme işlemi” ve “iflas kararı” ortadan kalktığına göre, borçlunun gecikmiş itirazda bulunmasına bir engel kalmamış demektir.[22]

Gecikmiş itirazda bulunan borçlu, “duruşma harç ve giderlerini” de peşin yatırmak zorundadır. Ancak, duruşma yapıp yapmamak icra mahkemesinin takdirine bağlı olduğundan, icra mahkemesi duruşma yapılmamasına karar verdiği takdirde, alınan giderler kendisine geri verilir.

Burada karşımıza şöyle bir sonuç çıkar: Acaba gecikmiş itirazda bulunan borçlu, duruşma için belirli harç ve giderleri itirazı sırasında ödememişse, bunun sonucu nedir? Bu durumda, “yasanın bu giderlerin peşin yatırılmasını bir zorunluluk ve itirazın geçerlilik koşulu olarak kabul ettiği” görüşü savunularak, “giderleri peşin yatırılmayan gecikmiş itiraz hükümsüz mü sayılacak” yoksa “icra mahkemesinin önce duruşmaya gerek olup olmadığını saptaması, duruşmaya gerek görülen durumlarda, başvurunun giderleri ödenmesine kadar işleme konmaması İİK. mad. 65 gereğince takibin ertelenmesi (taliki) kararı verilmemesi” görüşü[23] mü kabul edilecektir? İkinci görüş her ne kadar daha mantıklı ve doğru ise de maddenin yazılış şeklinden, birinci görüşün uygulamada benimseneceği daha muhtemeldir.[24]

Gecikmiş itirazın yapılması için, belirli bir  ş e k i l  öngörülmüş olmadığından, gecikmiş itirazlar dilekçe ile olabileceği gibi sözlü olarak da yapılabilir[25] Sözlü olarak gecikmiş itirazda bulunulduğu takdirde, borçlunun beyanı, tutanağa geçirilerek, borçlu ve icra mahkemesi hakimi ve tutanak katibi tarafından imzalanır.



C-Gecikmiş itirazın incelenmesi: Gecikmiş itiraz istemi icra mahkemesinde, basit yargılama usulüne göre (HMK. mad. 316-322) incelenir (İİK. mad. 18). Gecikmiş itiraz üzerine, icra mahkemesi, ilk önce “takibin ertelenmesi”nin gerekip gerekmediğini inceler. Bu konuda bir karar verdikten sonra, borçlunun ileri sürdüğü özrün (engelin) gerçek ve geçerli olup olmadığını araştırır. Bu araştırma, kural olarak “evrak üzerinde” yapılır. Ancak, icra mahkemesi, gerek görürse iki tarafı hemen çağırarak duruşma yapabilir.[26]

Borçlu, süresi içinde itirazda bulunmasına engel olan hususları (yani özrünün dayandığı olayları)  h e r   t ü r l ü   d e l i l   i l e  isbat edebilir. Gerekirse “tanık” dinletebilir. Örneğin; “tebligat tarihinde yurtdışında veya başka ilde bulunduğunu ve tebligatı, adresine döndüğünde aldığını” bildiren borçlu, bu iddiasını her türlü delille -tanık dinleterek[27]pasaportunu mahkemeye ibraz ederek- kanıtlayabilir. İcra mahkemesi de, borçlunun sunduğu delilleri serbestçe takdir eder. Kesin kanaat sahibi olabilmek için, HUMK döneminde borçluya re’sen yemin (HUMK. mad. 355) teklif edebilirken[28], yeni HMK.’da “re’sen yemin”e yer verilmemiştir.



aa)İcra mahkemesi, ileri sürülen özrü kabul ederse; gecikmiş olarak yapılan itiraz, süresi içinde yapılmış bir itirazmış gibi kabul edilir ve icra takibi de durur.[29] Ancak, gecikmiş itirazın kabulü halinde, itiraz nedenleri incelenmeden “takibin durdurulmasına” karar verilemez.[30] Keza, gecikmiş itiraz başvurusunun yapıldığı icra mahkemesince, duruşmaya son verilmeden önce, alacaklıdan İİK. mad. 65/IV uyarınca ‘diyeceği sorulmadan’ nihai karar verilemez.[31]

“Gecikmiş itiraz talebinin kabulü” ile takip durur. Bu durumda, alacaklının aynı oturumda icra mahkemesinden “itirazın kaldırılmasını” istemesi gerekir. Alacaklının bu konuda bir talebi olmazsa, icra mahkemesi itirazın esasını inceleyemez.[32]

İcra mahkemesinin bu kararın gecikmeden, alacaklı, borçlu ve icra dairesine bildirilmesi gerekir.

Özrün kabulü üzerine duran takibe devam edilebilmesi için, alacaklının itirazın iptali (İİK. mad. 67) ya da itirazın kaldırılması (İİK. mad. 68 vd.) yollarından birine gitmesi gerekir.[33]



aaa- Alacaklı, “gecikmiş itirazın kabulünden önce borçlunun mallarını haczetmiş durumda değilse” ve icra mahkemesinin “gecikmiş itirazın kabulüne” karar vermesi üzerine “itirazın kaldırılması” yoluna gitmek istiyorsa, bunu icra mahkemesinin “özrün kabulüne” karar verdiği celsede derhal  s ö z l ü  olarak, icra mahkemesinde bildirebilir (mad. 65/IV). Bu istem üzerine, icra mahkemesi incelemesine devam ederken, alacaklının “itirazın kaldırılması” istemi hakkında bir karar verir. Böylece alacaklıya, gecikmiş itirazın süratle kaldırılmasını sağlayacak bir imkan tanınmıştır. Ancak, alacaklı bu imkandan yararlanmak istemezse, bir daha “itirazın kaldırılması”nı isteme hakkından yoksun olmayıp İİK. mad. 67/IV’deki altı aylık süre içinde de bu hakkını kullanabileceği gibi bir yıl içinde de “itirazın iptali” için mahkemeye başvurabilir.

bbb- Eğer, “gecikmiş itirazın kabulünden önce borçlunun malları haczedilmiş durumda ise” alacaklı, icra mahkemesinin “özrün kabulü kararı”nın kendisine tefhim ya da tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya itirazın iptalini (İİK. mad. 67) ya da itirazın kaldırılmasını (İİK. mad. 68 vd.) istemek zorundadır. Aksi halde, haciz kalkar.

bb) İcra mahkemesi, ileri sürülen özrü kabul etmezse; gecikmiş itiraz istemini reddeder. Bu kararla, evvelce “takibin ertelenmesi”ne karar verilmişse, bu karar da kalkar.

Özrün  k a b u l ü   ve   r e d d i  kararı temyiz edilebilir (İİK. mad. 363/3).[34] [35] Yargıtay, önce “gecikmiş itirazın kabulü hakkındaki kararın, temyiz edilemeyeceğine” karar vermişken,[36] daha sonra, bu görüşünden dönerek, “gecikmiş itirazın kabulü hakkındaki kararın temyiz edilebileceğini”[37] belirtmiştir…



D- Takip devam ettiği sırada, takip konusu alacağın bir üçüncü kişiye “tüm olarak = külli” (miras) ya da “tek olarak = cüz’i” geçmesi (devri = temliki) halinde, borçluya yeni alacaklı karşısında sahip olacağı itirazları, “gecikmiş itiraz” yolu ile ileri sürebilmek imkanı verilmelidir.[38]

E- Vekil, kendi özrünü ileri sürerek, borçluyu temsilen süresinde itirazda bulunamadığını belirtip, gecikmiş itirazda bulunamaz.[39] [40] Başka bir deyişle, borçluya tanınan gecikmiş itirazda” bulunma hak ve yetkisi, aynı koşullar çerçevesinde yasal temsilciler için de kabul edilmekte ise de, iradi temsilcilerin özürleri, gecikmiş itiraz sebebi sayılmamaktadır.[41]

F- Ayrıca belirtelim ki, bu madde, borçlunun üçüncü kişide bulunan alacağının alacaklı tarafından haczi üzerine, üçüncü kişinin gönderilen “birinci haciz ihbarnamesi”ne, İİK. mad. 89/II gereğince, kusuru olmaksızın bir engel (özür) nedeniyle süresinde -yedi gün- itiraz edememesi halinde de uygulanır. Bu takdirde, üçüncü kişinin, engelin (özrün) ortadan kalkmasından itibaren üç gün içinde  -İİK. mad. 65’in az önce belirtilen koşullarına uyarak- İİK. mad. 89/V gereğince icra mahkemesine başvurması gerekir.[42]

G- Yüksek mahkeme, yukarıda sunulan içtihatlar dışında ayrıca bu konu ile ilgili olarak;

-“Gecikmiş itiraz hallerinde mahkemece öncelikle, İİK. mad. 65’de düzenlenen gecikmiş itiraz nedenleri ve koşullarının bulunup bulunmadığı hususunun değerlendirilmesi ve bu değerlendirme sonucunun temyiz incelemesine esas olmak üzere kararın gerekçesinde açıkça belirtilmesi gerekeceğini”42a

-“Borçlu dilekçesinde; gecikmiş itirazdan söz etmişse de, hukuki sebebin ve uygulanacak yasa maddesinin hakim tarafından tespit edilmesi gerekeceğini (HMK. mad. 33) ve borçlu vekilinin başvurusunun usulsüz tebligata dayalı, tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemi olarak kabul edilebileceğini, İİK. mad. 65’de koşulları belirlenen gecikmiş itirazda, tebligat usulüne uygun olarak yapılmış olmakla birlikte, muhatabın bir engel nedeni ile süresi içinde itiraz edememesinin söz konusu olduğu ve bu durumda, gecikmiş itirazda bulunacak kişinin, mazeretini gösteren delillerle birlikte esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını da engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmek zorunda olduğunu; usulsüz tebligatta ise, İİK’nun 65. maddesine göre yapılacak incelemeden farklı olarak, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmamasının söz konusu olduğu ve bu durumda icra hakiminin, tebliğ işleminin 7201 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığını inceleyerek ve öğrenme tarihine göre tebliğ tarihini düzeltmesi gerekeceğini (Teb. K. mad. 32), tebligat mevzuatı gereğince tebligatın, tebliğ yapılmak istenen kişinin bilinen en son adresinde  yapılması gerekeceğini, borçlu tüzel kişinin Ticaret Sicil Müdürlüğünce bildirilen ve ticaret sicilinde kayıtlı olan adresine çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade olunması üzerine, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ yapılmış ise de; alacaklı tarafından, takipten önce, borçlunun başka bir adresine noterden ihtarname tebliğ edildiğine göre, borçlunun bilinen son adresi ihtarnamede yazılı olan bu adres olduğunun kabul edilmesi gerekeceğini”42b

-“Borçluya ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat parçası incelendiğinde; muhatabın adreste bulunmama sebebi ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği hususu tebligat parçasına yazılıp, usulen tevsik edilmediğinden, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu”[43]

-“İİK. nun 65.maddesine dayanan gecikmiş itirazda, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde gecikmiş itirazda bulunacak kişinin mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekeceğini; maddeden de anlaşılacağı üzere gecikmiş itirazın ön koşulunun usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olması olduğunu”[44]

-“Borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işlemi usulüne uygun olduğuna göre ve borçluda icra mahkemesine başvurusunu gecikmiş itiraz olarak yaptığına göre istemin gecikmiş itiraz olarak vasıflandırılması ve İİK.nun 65. maddesine göre incelenmesi ve sonuçlandırılması gerekeceğini”[45]

-“ ‘Gecikmiş itiraz’da, ‘tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş bulunması’ söz konusu olduğu halde, ‘usulsüz tebligat’da, ‘tebligatın muhatabına usulüne uygun olarak yapılmamış olması’nın gerekeceğini”[46]

-“Irak’ın içerisinde bulunduğu anarşi ve iç savaş ortamının, şikayetçinin itiraz süresi içinde icra dairesine başvurmasını önleyecek nitelikte bir engel teşkil ettiğini”[47]

-“Ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte şehir dışında olduğuna ilişkin bir delil sunamamış olan borçlunun ‘gecikmiş itiraz talebinin reddine’ karar verilmesi gerekeceğini”[48]

-“Borçlunun mahkemeye verdiği şikayet dilekçesinde ‘gecikmiş itiraz’ deyimini kullanmış olmasının, HUMK.’nun 76. (şimdi; HMK.’nun 33.) maddesi uyarınca hukuki nitelendirmenin hakime ait olması nedeniyle, sonuca etkili olmayacağını, başvurunun bu haliyle ‘tebligat usulsüzlüğü şikayeti’ olarak kabul edilmesi gerekeceğini”[49]

-“ ‘Gecikmiş itiraz’ isteminde bulunmuş olan borçlunun dilekçesine ‘gribal enfeksiyon’a ilişkin eklediği raporda ‘5 günlük süre ile yatak istirahati uygun görülmüştür’ denilmiş olmasının ‘icra dairesine gidilerek borca itiraz edilmesine veya vekil atanmasını engelleyici olduğu’ ayrıca belirtilmemiş olduğundan, mahkemece bu rapora dayanılarak ‘gecikmiş itiraz talebinin kabulüne’ karar verilemeyeceğini”[50]

-“Başvurunun usulüz tebligat olarak mı, gecikmiş itiraz olarak mı kabul edildiği belirlenmeden sonuca gidilmesi kabule göre de mazeret kabul edildiği halde icra mahkemesince durma kararı verilmesi gerekeceğini”[51]

-“Borçlunun ibraz ettiği raporda ‘gribal enfeksiyonun, borçlunun icra dairesine gidip borca itiraz etmesini veya vekil atamasını engelleyici olduğu’ belirtilmemiş olduğundan, gecikmiş itiraz talebinin reddine karar verilmiş olması gerekeceğini”[52]

-“Borçlunun tebligatın yapıldığı sırada seyahatte olduğu iddiasının, gecikmiş itiraz nedeni olarak kabulü gerekeceğini”[53]

-“Borçlunun (vekilinin) icra mahkemesine verdiği dilekçede ‘gecikmiş itirazdan’ söz etmesinin sonuca etkili olmadığını, çünkü HUMK.’nun 76. (şimdi; HMK.’nun 33.) maddesi gereğince hukuki sebebi ve uygulanacak yasa maddesini belirlemenin hakimin görevine giren bir konu olduğunu; ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğün gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyeceği, tebligatın usulsüz olarak yapılmış olduğu sonucuna varılması halinde Tebligat Kanunun 32. maddesi çerçevesinde tebliğ tarihinin düzeltilmesiyle yetinileceğini”[54]

-“Irak Cumhuriyeti Petrol Başkanlığı’nın -Irak’ın işgal altında olduğu dönemde- Irak’ ın içerisinde bulunduğu anarşi ve iç savaş ortamı nedeniyle şikayetçinin itiraz süresi içinde icra dairesine başvurmasını önleyecek nitelikte engellerden sayılması gerekeceği ve şikayetçinin gecikmiş itiraza ilişkin mazeretin kabulüne karar verilmesi gerekeceğini”[55]

-“Borçluya 2 gün yatak istirahati vermiş olan raporun serbest hekim mi yoksa bir resmi sağlık kurumunda mı görevli olup olmadığının anlaşılamadığından bu durumun geçerli bir mazeret olarak kabul edilmeyeceğini; ayrıca gecikmiş itiraz dilekçesinde borca itiraz nedenlerinin de belirtilmemiş olmasının gecikmiş itiraz talebini geçersiz kılacağını”[56]

-“Ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte borçlunun hastanede olduğunun anlaşılması halinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunun gecikmiş itiraz olarak değerlendirilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceğini”[57]

-“Özel nitelikteki ve belirtilen hastalığın uzmanı olmayan doktorlarca düzenlenen raporların geçerli olmayacağı gibi, itiraz süresi içinde tıp merkezine gidip rapor alabilen borçlunun vekil tutabileceği ve icra dairesine gidip itirazda bulunabileceği düşünülerek, gecikmiş itiraz talebinin bu nedenle de kabul edilmemesi gerekeceğini”[58]

-“Borçlunun ibraz ettiği raporda ‘bel ağrısı rahatsızlığının, borçlunun icra dairesine gidip borca itiraz etmesini veya vekil atamasını engelleyici olduğu’ belirtilmemiş olduğundan, gecikmiş itiraz talebinin reddine karar verilmiş olması gerekeceğini”[59]

-“Borçlu şirket yetkilisinin rahatsızlığının tek başına gecikmiş itiraz nedeni olarak ileri sürülemeyeceğini, çünkü rahatsızlığı nedeniyle kendisi ödeme emrine süresi içinde itiraz edememiş olan şirket yetkilisinin vekiline talimatta bulunarak ödeme emrine itiraz edebileceği gibi sağlık raporunda yatak istirahati öngörülmediği için icra dairesine gelerek de ödeme emrine itirazda bulunabileceğini”[60]

-“Borçlunun gecikmiş itirazının kabul edilebilmesi için ‘süresi içinde itiraz edememesine neden olan bir engelinin bulunması’ ve ‘bu engelin kendi kusurundan kaynaklanmaması’ (örneğin; borçlunun itiraz etmek için icra dairesine gelemeyecek veya kendisine bir vekil atayamayacak kadar ağır hastalığı, deprem, yangın, sel gibi doğal afetler, savaş veya tebligatın yapıldığı sırada seyahatte bulunması gibi nedenlerle) gerekeceğini”[61]

-“Gecikmiş itirazdan bahsedilmesi için tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın (borçlunun) bir engel nedeniyle süresinde ödeme emrine itiraz edememiş olması, mazeretini gösteren delillerle birlikte esasa ilişkin itirazlarının ve dayanaklarının engelin kalktığı günden itibaren 3 gün içinde icra mahkemesine bildirmesinin zorunlu olduğunu”[62]

-“Tebliğ işleminin yapıldığı sırada yurtdışında bulunan borçlunun gecikmiş itirazda bulunabileceğini, bu durumda borçlunun Türkiye’ye giriş tarihi sorularak sonucuna göre icra mahkemesince bir karar verilmesi gerekeceğini (borçlunun dilekçesinde usulsüz tebligattan bahsedip tebliğ tarihinin düzeltilmesini istemiş olmasının, HUMK.’nun 76. (şimdi; HMK.’nun 33.) maddesi uyarınca sonuca etkili olmayacağını)”[63]

-“Ödeme emri tebliğindeki usulsüzlüğün, gecikmiş itiraz nedeni yapılamayacağını”[64]

-“Ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte iddia ettiği gibi yurtdışında olmayıp, Türkiye’de bulunduğu saptanan borçlunun gecikmiş itiraz talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini”[65]

-“Borçlular arasında menfaat uyuşmazlığı bulunduğundan, şikayetçi adına gönderilen ödeme emri tebligatının, diğer borçlunun eşine yapılmış olmasının, Tebligat Kanunun 39. maddesine aykırı olacağını, borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvurunun usulsüz tebligata ilişkin şikayet olarak kabul edilip, uyuşmazlığın buna göre sonuçlandırılması gerekeceğini”[66]

-“Gecikmiş itiraz başvurusunun icra dairesine değil icra mahkemesine yapılması gerekeceğini -tebliğ tarihinde yurtdışında olduğunu ileri süren borçlunun mazeretini gösterir delillerini gecikmiş itiraz talebi ile birlikte bildirilmemesi halinde gecikmiş itiraz talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini”[67]

-“Gecikmiş itiraz dilekçesinde, borca itiraz nedenlerinin belirtilmemiş olması halinde gecikmiş itiraz talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini”[68]

-“Gecikmiş itiraz dilekçesi ekindeki pasaport fotokopisi içeriğinden borçlunun ödeme emrinin tebliğ tarihinde yurtdışında olduğunun anlaşılması halinde gecikmiş itiraz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekeceğini”[69]

-“Özel bir hekimden alınmış olan ve ilgili resmi sağlık kurumunca tasdik edilmemiş olan raporun geçerli olmayacağını; ayrıca raporda öne sürülen bel ağrısı rahatsızlığının icra dairesine gidip borca itirazı engelleyici nitelikte olup olmadığı belirlenmeden, gecikmiş itiraz talebinin kabulüne karar verilemeyeceğini”[70]

-“Engelin kalktığı tarihten itibaren 3 gün geçtikten sonra mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz sebeplerini icra mahkemesine bildirmiş olan borçlunun yaptığı başvurunun ‘süre aşımı nedeniyle’ reddine karar verilmesi gerekeceğini”[71]

belirtmiştir…



[1] Bu konuda ayrıntılı bilgi ve bu görüşlerin tahlil ve eleştirisi için bknz: ULUKAPI, Ö. İcra ve İflas Hukukunda Gecikmiş İtiraz (Prof. Dr. Halil Cin’e Armağan, 1995, s:302 vd.) –UYUMAZ, A. İcra ve İflas Hukukunda Gecikmiş İtiraz, 2011, s:32 vd.)

[2] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYUMAZ, A. age., s:41 vd.

[3] Bknz: 12. HD. 26.6.2001 T. 10924/11480; 3.5.2000 T. 6552/7168; 23.12.1999 T. 16681/17213 vb.

[4] KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, C:1, s:264 – İNAN, Y. Z. İcra Takibinde İtiraz ve Şikayetler, s:54 – ULUKAPI, Ö. 17.3.2011 T. 23044/3761; agm. s:313 – DEYNEKLİ, A. / KISA, S. İtirazın İptali Davaları, s:68

[5] Bknz: 12. HD. 15.3.2011 T. 999/3554

[6] Bknz: 12. HD. 29.1.2004 T. 23691/1692; 21.3.2003 T. 3123/5967; 14.3.2003 T. 2339/5295 vb.

[7] KURU, B. age. s:265 – BERKİN, N. İcra Hukuku Rehberi, s:417 – ERMAN, E. S. Poliçe – Bono, Çek ve Kambiyo Senetlerine Ait Özel Takip Yolları, s:336 – POSTACIOĞLU, İ.İcra Hukuku Esasları, s:170 – ÜSTÜNDAĞ, S. İcra Hukukunun Esasları,.s:101 – ULUKAPI, Ö.  agm. s:315 vd.

[8] Bknz: İİD. 21.11.1963 T. E:12080

[9] Bknz: 12. HD. 13.10.2011 T. 2856/18899; 19.12.2011 T. 11090/29529; 27.5.2004 T. 8578/13495; 13.4.2004 T. 4797/9019; 1.4.2004 T. 2953/7887 vb.

[10] Bknz: 12. HD. 10.10.2011 T. 2020/19403; 16.9.2003 T. 13778/17725; 28.5.2002 T. 10275/11265; 12.2.2001 T. 1683/2467 vb.

[11] Bknz: Yuk. İİK. mad. 62, § 3, AÇIKLAMA: I

[12] Bknz: 12. HD. 2.4.2002 T. 5821/6867; 30.1.2001 T. 442/1406; 24.4.2000 T. 6079/6605

[13] Bknz: 12. HD. 26.2.1981 T. 281/1857; 26.1.1981 T. 8671/585; 2.7.1980 T. 4344/5799; 16.3.1980 T. 1004/2566; 16.10.1979 T. 7062/8028

[14] Bknz: 12. HD. 2.5.2000 T. 6552/7168; 23.12.1999 T. 16681/17213; 3.3.1998 T. 1986/2519; 15.3.1993 T. 412/544 vb.

[15] AKYAZAN, S. İnceleme ve Açıklamalar, s:41

[16] Bknz: 12. HD. 9.3.2004 T. 230/5417; 30.4.2001 T. 5857/7291; 2.6.1994 T. 7005/7237

[17] Karş: POSTACIOĞLU, İ. age. s:172 vd. – KURU, B. age. s:269

[18] Bknz: 12. HD. 30.4.2001 T. 5857/7291; 2.6.1994 T. 705/7237

[19] Bknz: 12. HD. 13.11.2000 T. 16870/17270; 27.4.1976 T. 2807/5189

[20] DOMANİÇ, H. Kıymetli Evrak Hukuku ve Uygulaması, s:789

[21] Aynı görüşte; ULUKAPI, Ö. agm. s:323

[22] AKYAZAN, S. age. s:39 – ULUKAPI, Ö. agm. s:320

[23] POSTACIOĞLU, İ. age. s:172 vd. – KURU, B. age. s:269

[24] Bknz: BERKİN, N. age. s:417 – ULUKAPI, Ö. agm. s:325

[25] KURU, B. age. s:268 – BERKİN, N. age. s:417

[26] Bknz: 12. HD. 11.10.1993 T. 10961/17956

[27] Bknz: 12. HD. 17.03.2011 T. 23044/3761; 27.04.1995 T. 6609/6574

[28] KURU, B. age. s:271 – ULUKAPI, Ö. agm. s:326

[29] Bknz: 12. HD. 9.9.1976 T. 7486/8913; 28.2.1964 T. 2048/2711

[30] Bknz: 12. HD. 23.5.2003 T. 9129/11858

[31] Bknz: 12. HD. 17.1.2000 T. 17394/83

[32] Bknz: 12. HD. 19.12.1994 T. 16088/16318

[33] Bknz: İİD. 28.2.1964 T. 2048/2711

[34] KURU, B. age. s:272 – BERKİN, N. age. s:418 – ULUKAPI, Ö. agm. s:329

[35] Karş: ÖĞÜTÇÜ, T. / ÇİTOĞLU, A. Uygulamalı İcra ve İflas Kanunu, s:292

[36] Bknz: İİD. 26.4.1962 T. 4537/4996 (Naklen: KURU, B. age. s:273, dipn. 128)

[37] Bknz: 12. HD. 25.1.1983 T. 9965/31

[38] ÜSTÜNDAĞ, S. age. s:102 – KURU, B. Ödeme Emrine İtiraz (Ad. D. 1961/3-4, s:291 vd.) – ULUKAPI, Ö. agm. s:318

[39] İNAN, Y. age. s:33 vd. – ULUKAPI, Ö. agm. s:311

[40] Bknz: 12. HD. 30.6.1975 T. 4818/6329; 11.5.1976 T. 3599/5926

[41] KURU, B. age. s:266 – ULUKAPI, Ö. agm. s:311 – DEYNEKLİ, A. / KISA, S. age. s:67

[42] ARSLAN, R. Borçlunun Üçüncü Kişilerde Bulunan Mal ve Alacaklarının Haczi (Dr. Recai Seçkin’e Armağan, 1974, s:101 vd.)

42a Bknz: HGK. 09.10.2013 T. 12-135/1462

42b Bknz: 12. HD. 12.03.2013 T. 186/8777

[43] Bknz: 12. HD. 20.02.2012 T. 12249/4236

[44] Bknz: 12. HD. 27.11.2012 T. 14311/35182

[45] Bknz: 12. HD. 13.12.2012 T. 18841/37867

[46] Bknz: 12. HD. 13.10.2011 T. 2856/18899; 19.12.2011 T. 11090/29529; 27.12.2011 T. 11577/30794; 12.04.2011 T. 25711/6328

[47] Bknz: 12. HD. 15.03.2011 T. 999/3554

[48] Bknz: 12. HD. 17.03.2011 T. 23044/3761

[49] Bknz: 12. HD. 10.10.2011 T. 2020/19403

[50] Bknz: 12. HD. 06.06.2011 T. 30073/11780

[51] Bknz: 12. HD. 07.02.2012 T. 14753/2810

[52] Bknz: 12. HD. 06.06.2011 T. 30073/11780

[53] Bknz: 12. HD. 20.09.2010 T. 8212/20212; 30.03.2010 T. 25944/7635; 12. HD. 15.06.2009 T. 5336/12726; 23.10.2008 T. 14887/18144

[54] Bknz: 12. HD. 20.09.2010 T. 8212/20212; 08.06.2010 T. 1938/14353; 11.05.2010 T. 30553/11814; 16.03.2010 T. 23707/6215; 12.05.2009 T. 7353/10463; 14.04.2009 T. 28010/8152; 12.03.2009 T. 24603/5324; 25.12.2008 T. 18765/23259; 24.10.2008 T. 14818/18419; 27.06.2008 T. 10832/13623; 17.09.2007 T. 13319/16376; 16.07.2007 T. 12438/14709; 16.07.2007 T. 12209/14828; 02.07.2007 T. 11275/13595; 12.06.2007 T. 9306/11890; 15.05.2007 T. 7635/9967; 17.04.2007 T. 5246/7683; 29.01.2007 T. 23651/1252; 13.07.2006 T. 13771/15504; 31.03.2006 T. 3420/6660; 31.01.2006 T. 24651/938; 28.10.2005 T. 16701/21086; 25.10.2005 T. 22002/20907; 10.02.2005 T. 1317/2243

[55] Bknz: 12. HD. 29.06.2010 T. 3802/16372

[56] Bknz: 12. HD. 13.04.2010 T. 27446/8884

[57] Bknz: 12. HD. 11.03.2010 T. 21825/5765

[58] Bknz: 12. HD. 09.03.2010 T. 23853/5496

[59] Bknz: 12. HD. 20.01.2010 T. 19334/1154

[60] Bknz: 12. HD. 27.10.2009 T. 12149/20541

[61] Bknz: 12. HD. 27.10.2009 T. 15587/16352

[62] Bknz: 12. HD. 20.07.2009 T. 7804/16383; 20.07.2009 T. 15587/16352; 24.10.2008 T. 14818/18419; 30.06.2008 T. 10268/13819; 22.01.2008 T. 22959/885

[63] Bknz: 12. HD. 18.06.2009 T. 5890/13465; 05.03.2007 T. 1396/3882

[64] Bknz: 12. HD. 09.06.2009 T. 4656/12331; 31.10.2007 T. 16626/19914; 13.07.2006 T. 13771/15504

[65] Bknz: 12. HD. 18.11.2008 T. 17056/20241

[66] Bknz: 12. HD. 09.04.2007 T. 4837/6811

[67] Bknz: 12. HD. 06.04.2007 T. 3856/6782; 11.01.2005 T. 23206/370

[68] Bknz: 12. HD. 21.09.2006 T. 13487/16954

[69] Bknz: 12. HD. 21.03.2006 T. 2267/5787

[70] Bknz: 12. HD. 03.03.2006 T. 984/4144

[71] Bknz: 12. HD. 17.02.2005 T. 25501/2945

Yüklə 12,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin