İlamsiz icra takiBİ-İcra iflas hukuku madde 42 Para borcu ve teminat için takip



Yüklə 12,14 Mb.
səhifə85/111
tarix16.05.2018
ölçüsü12,14 Mb.
#50567
1   ...   81   82   83   84   85   86   87   88   ...   111
[81]

«Eser sözleşmesine dayanan işlerde, yapılan işin fen ve sanat kurallarına uygun olarak imal edildiğinin ispat yükümlülüğü yükleniciye, iş bedelinin ödendiğini ispat yükümlülüğü ise iş sahibine ait olup davalı yüklenicinin iş bedelinin bir kısmının ödenmediğini beyan etmesine göre, davacı iş sahibinin yapmış olduğu ödemeleri kanıtlamakla yükümlü olması gerekeceğini»[82]

«Bononun kayıtsız şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadi içermesi gerekeceği ve bunun aksi halinin ispat külfetinin davacıda olacağını»[83]

«Takip ve dava konusu senedin veriliş nedeninin ‘malen’ kayıtlı olması halinde, bono karşılığında mal alınmadığını ispat yükünün davacıda olacağını»[84]

«Borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, davacı taraf ‘bonoların zor ve tehdit ile alındığını’ ileri sürmüş olup, bu iddianın ispatı davacıya ait olması gerekeceğini»[85]

«Davacı yan, ‘ibraname ile davalı elinde bulunan imzası inkar edilmeyen çekler ile borçlu olmadığını’ iddia etmiş ve çeklerin verilme nedenini de gerekçeleri ile açıklayıp belgelendirememiş olduğundan, menfi tespit davasında ispat yükünün davacıda olması gerekeceğini»[86]

«Davacı ‘dava konusu senedin kendisinin davalılarca kandırılması sonucu verildiğini ve bu nedenle borçlu olmadığını’ iddia etmiştir. Somut olay bakımından ispat külfetinin davacı tarafta olup, ispat külfetinin davalı tarafa yüklenilmesinin isabetsiz olacağını»[87]

«İmzası inkâr edilmeyen ve kambiyo senedi niteliğinde olan bonoya dayanan davada, ispat külfetinin davacı tarafta olacağını»[88]

«Davacının usulüne uygun şekilde verdiği vekaletnameyle adına kayıtlı taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiği, davalıların hileli davrandıkları hususu davacı yanca kanıtlanamadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[89]

«Davacının ‘çeklerin bedelsiz kaldığını ve davalının iyi niyetli hamil olmadığı’ iddiasını kanıtlayamadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[90]

«Çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacı ile verileceği, somut olayda davacı, davalıya sipariş ettiği mallara mahsuben dava konusu çekleri verdiğini, ve satışın peşin satış olmadığını iddia eden davacının, bu iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiğinden, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek, davanın kısmen kabulüne karar verilemeyeceğini»[91]

«Davacının düzenlediği avans çekleri karşılığı davalı Uzel Makine A.Ş.’nin mal teslim etmediği ve çeklerin bedelsiz kaldığı yönündeki iddiasının davacı tarafından kanıtlanmasına, davacının bu def’iyi alacağın temliki hükümlerine göre factoring şirketine karşı da ileri sürebilecek olmasına göre, davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[92]

«Takip konusu senedin hangi ilişkinin teminatı olduğunun davacı tarafından yazılı belge ile ispat edilmediği, davacı yemin teklif etme hakkından vazgeçtiğinden, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[93]

«Davacının ‘nakten’ düzenlenmiş olan dava konusu bononun hisse devir sözleşmesinin teminatı olarak verildiği yolundaki iddiasını kanıtlayamamış olmasına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[94]

«Zamanaşımına uğramış bonodan dolayı kambiyo senetlerine ilişkin haklar yitirilmiş olur. Zamanaşımına uğrayan kambiyo senetlerinde TK’nun 644. (yeni TTK’nun 732.) maddesinde düzenlenen sebepsiz iktisap hükmünün uygulanacağı ve bu durumda sebepsiz zenginleşmediğini ispat yükünün davacı keşidecide olacağı, TK’nun 644. (yeni TTK’nun 732.) maddesi ile tanınan hakkı ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektireceğini»[95]

«Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik verildiğinin kabulü gerekir. Davacının bu karinenin ve BK.’nun 182/2. (yeni TBK.’nun 207/II.) madde hükmüne aykırı olarak çeklerin avans olarak davacıya verildiğini ve herhangi bir mal teslim alınmadığını yazılı delillerle kanıtlamakla yükümlüdür. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile hüküm kurulmasının doğru görülmeyeceğini»[96]

«BK.’nun 182. yeni TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca aslolan peşin satış olup, peşin satışta mal ve semenin aynı anda verildiğine ilişkin yasal karine mevcuttur. Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tediyesine yönelik verildiğinin kabulü gerekir. Bu karinenin aksini iddia eden ve ‘dava konusu çeklerin ilerde teslimi kararlaştırılan mallara karşılık avans olarak verildiğini’ ileri süren davacının bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Davacının işletme defteri tek başına iddianın kanıtlanmasına yeterli değildir. Münhasıran davalı defterine delil olarak dayanılmadığına göre, davalının defterini ibraz etmemiş olması da davacının ispat yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Kaldı ki davacının haciz tutanaklarında açıkça borcu kabul beyanı mevcut olup bu tutanaklar ihtiyati haciz tutanağı olmadığından müzayaka altında alındığından da söz edilemez. Mahkemece belirtilen bu yönler üzerinde durulup değerlendirilmeden, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[97]

«Bono ve emre muharrer senetlerin nitelikleri itibariyle kayıtsız şartsız borç ikrarı içermesi sebebiyle bunun aksini ispat amacıyla dava açan tarafın bu iddiasını kanıtlaması gerekeceğini»[98]

«TK.’nun 599. (yeni TTK.’nun 687/1.) maddesi uyarınca hamil olan davalının dava konusu senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği, yani kötüniyetli olduğu iddiasının davacı tarafça kanıtlanması gerekmekte olup, davacının bu yöndeki iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabileceğini»[99]

«Teminat amaçlı olarak verildiği ve gerçekte bir mal teslimi nedeniyle düzenlenmediği halde malen kaydı içerdiği hususlarında ispat yükünün davacıya ait olduğu, davacının bu iddialarını HUMK 288. (yeni HMK.’nun 200.) vd. maddeleri uyarınca yazılı belgelerle ispatlamak zorunda olup, ispat edemediği, hatırlatılan yemin teklif hakkını da kullanmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[100]

«Davanın nakden düzenlenmiş bono nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, davalının, davacıya verdiği borç para karşılığında bononun düzenlendiğini savunduğu ve böylece bononun düzenlenme sebebini talil etmediği, bu durumda ispat külfeti davacı tarafta olup, davacının bonoya karşı ileri sürdüğü iddialarını aynı kuvvette yazılı delille kanıtlamak zorunda olduğunu, mahkemece ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediğini»[101]

«Davalı, ciranta konumunda olduğunda ve ciro ile senetten doğan hakkını temlik etmiş olduğunda bile kendisine husumet yöneltilebileceğini, keşidecinin, senedi ciro yoluyla devralan hamilin keşideci zararına bile bile aldığını, her türlü delille ispat ederek sorumluluktan kurtulabileceğini»[102]

«Bonolar sebepten mücerret borç senetleridir. Davacı dava konusu bononun muvazaalı olarak alındığını iddia ettiğine göre, bu iddiasını HUMK’nun 288. (yeni HMK.’nun 200.) vd. maddeleri uyarınca yazılı delille kanıtlamakla zorunlu olacağını»[103]

«Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla düzenlendiğinin kabulü gerekir. Bu karinenin aksine olarak, dava konusu çeklerin, davalı şirket otellerinde kalacak müşterileri konaklama bedeline karşılık avans olarak verildiğini ve taleplerinin karşılanmadığı, yolundaki iddiasını davacının usulen kanıtlaması gerekeceğini»[104]

«Mahkemece; ‘çekin ödeme aracı olduğu, BK.’nun 182/2. (yeni TBK.’nun 207/II.) maddesi uyarınca aksine sözleşme veya adet olmadığı sürece satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa ettiklerinin kabulü gerekeceği, davacının çekleri sipariş ettiği mallar için verdiğini yazılı delille ispatlayamadığı’ gerekçesiyle ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[105]

«Çekin, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verildiğine karine teşkil etmesine, avans olarak verildiğinin davacı tarafça usulüne uygun olarak kanıtlanamamış olmasına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[106]

«Davacı, ihdas nedeni açık olan senedin bedelsizliği iddiasıyla borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Tanzim yeri bulunmayan davaya konu senet bono vasfında değilse de borç ikrarını havi adi senet hükmündedir. Davacı tarafından borç ilişkisinin kabul edilmiş olmasına ve imzası inkâr edilmemiş bulunmasına göre kanıt yükü üzerinde olan davacının iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlayamamış bulunmasına göre davanın reddi gerekeceğini»[107]

«TK.’nun 688’inci (yeni TTK.’nun 776.) maddesinde bono da bulunması gereken unsurların tahdidi olarak gösterildiği, vade tarihinin de bu unsurlar içinde olduğu ancak TK.’nun 689/2. (yeni TTK.’nun 777/2) maddesine göre vade tarihinin bonoda bulunması gereken zorunlu unsurlardan olmadığı, vade tarihi bulunmayan bononun görüldüğünde ödenmesi gereken senet sayılması gerektiği, bonoda ‘bedeli nakden arz olunmuştur’ ibaresinin bulunduğu, ‘bonodaki imzasını inkar etmeyen davacının bononun bedelsiz olduğunu yazılı delille kanıtlamak zorunda olduğu, davacı aleyhine yapılan mükerrer bir takibin bulunmadığı’ gerekçesiyle davacının ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[108]

«Menfi tespit davasında, senedin vadesinden sonra ve kötüniyetli olarak geriye doğru bir tarih yazılmak suretiyle davalıya ciro edilmiş gibi gösterildiğini, ispat yükü davacıda olmasına rağmen davacının ödeme yaptığı senet üzerinde işlenmemiş olması, öncesinde kiracının kira borcu nedeniyle mahsup edilen senedin bakiye borcun ödenmesi zamanında davacıya iade edilmesi veya en azından ödendiğinin senet üzerine yazılması taraflardan beklenen hayatın olağan akışına uygun bir durum olup, bu husus tanık beyanlarıyla ispat edilebilecek bir husus da olmamasından dolayı, davacının, davalı hakkındaki iddiasını ispat edemediğinin kabul edilmesi gerekeceğini»[109]

«Bononun malen düzenlendiği, ispat külfetinin davacıda olup davalının mal vermediği yolundaki iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı gibi, yemin de teklif etmediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[110]

«Davacının iradesinin fesada uğratılarak alınan bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, iddiayı ispat için dinlenilen tanıkların görgüye dayalı bilgileri bulunmadığını, davacının davasını kanıtlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği»[111]

«Bonolardaki imzasını inkar etmeyen davacının ‘bonoların anlaşmaya aykırı doldurulduğu, bononun teminat için verildiği ve bedelsiz kaldığı’ yönündeki iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığından, davanın reddine, takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verildiğinden %40 (şimdi; %20) tazminatın davacıdan tahsiline karar verileceğini»[112]

«Mahkemece; ‘dava konusu bononun herhangi bir bedel kaydını içermediği, başka bir anlatımla malen ya da nakden ibaresinin bulunmadığı, ispat yükünün yer değiştirmediği, davacının iddiasını kanıtlayamadığı, davacının ibraz ettiği tutanakta senede ilişkin bir ibarenin yer almadığı, davalının imzasını da içermediği’ gerekçesiyle ‘davacı tarafça ispat olunamayan davanın reddine, davalı yanın tazminat isteminin yerinde olmadığına’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[113]

«Dava konusu senet hakkında çift taraflı talil olduğunda ispat külfeti davacıdadır. İspat külfetinin davalıya yüklenmesinin isabetsiz olacağını»[114]

«Dava ‘…... tarihli çekin teminat mektubunun nakde çevrileceği tehdidi ile müzayaka halinde düzenlendiğinden çekle borçlu olunmadığının tespiti’ istemine ilişkin olarak açılmış olup, somut olayda ispat külfeti davacıdadır. İspat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek, ‘davalının savunmasını kanıtlayamadığı’ gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[115]

«Mahkemece, ‘TK.’nun 690. (şimdi; TTK.’nun 778.) maddesi yollaması ile aynı kanunun 592. (şimdi; 670.) maddesi uyarınca bononun sadece imzalı şekilde lehtara verilmesinin mümkün olduğu, keşidecinin bilinçli olarak bononun diğer unsurlarını doldurma yetkisini başkasına vermesi halinde senedi elinde bulunduran dilerse kendi adını, dilerse başka bir şahsın adını lehtar hanesine yazabileceği, TK.’nun 592. ve 599. (şimdi; TTK.’nun 680 ve 687.) maddeleri uyarınca davacının davalıya karşı def’ilerini yazılı şekilde ispat edebileceği’ belirtilerek ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[116]

« ‘Senedin boş olan kısımlarının sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu’ iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[117]

«Senet metnini talil eden davacının bu iddiasını yazılı delil ile ispatlamak zorunda olduğu- Davanın ihbar edildiği kişinin taraf sıfatı olmadığından mahkemece verilen kararı temyiz etme yetkisinin olmadığı- Senetteki imzanın geçerliliği yönünden açılmış olan ceza davası dikkate alınarak, menfi tespit davasına ilişkin karar verilmesi gerekeceğini»[118]

«Dava konusu bononun, evliliğin teminatı olarak verilen bono olduğunun davacı yanca HUMK.’nun 290. (şimdi; HMK.’nun 201.) maddesine göre kanıtlaması gerekir. Bu konuda tanık dinlenemez. Öte yandan davalı Ö.A. bononun lehtarı olup, yine ona karşı da bedelsizlik iddiasının anılan yasaya göre ispatı gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden tanık beyanı ve sosyal durum araştırması ile hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[119]

«Tamamen doldurulmamış bononun tedavüle çıkarılırken anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu, yazılı belge ile ispat olunmadığı sürece geçerliliğini korur. Dava konusu senet miktarı dikkate alındığında, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının HUMK.’nun 290. (şimdi; HMK.’nun 201.) maddesine göre yazılı belge ile ispatı gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[120]

«Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ‘malen kaydı bulunan kambiyo senetlerinin karine olarak teslim alınan mal karşılığında düzenlendiğinin kabulü gerektiği, bu karinenin aksini iddia eden davacının iddiasını yazılı delillere kanıtlanamadığı, senetleri ciro yoluyla devralan 3. kişinin kötü niyetle hareket ettiğinin sübut bulmadığı’ gerekçesiyle ‘davanın reddine, ihtiyati tedbir nedeni ile alacağına geç kavuşan davalı şirket lehine kötü niyet tazminatına’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[121]

«Aslolanın peşin satış olup, peşin satışta mal ve bedelin aynı anda ödendiği, çekin bir ödeme vasıtası olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulünün gerektiği, ilerde teslim edilecek mallara karşılık avans olarak çek verildiğini ancak malın teslim edilmediğini ileri süren davacının, HUMK’nun 288. (şimdi; HMK.’nun 200.)  vd. maddeleri uyarınca iddiasını kanıtlaması gerekeceğini»[122]

«Davacının, dava konusu çekte yapılan düzeltmelerdeki parafların keşideciye ait olmadığını, bu düzeltme ve parafların kendi cirosundan sonra yapıldığını ve hamilin kötü niyetli olduğunu ispatlamasının gerekeceğini»[123]

«Senet malen düzenlenmiş olup, güvence bedeli olarak verildiğini ispat yükü davacı borçludadır. Davacı bu iddiasını yazılı delille kanıtlamalıdır. Mahkemece, bu yönde davacıya yazılı delillerini sunması için mehil verilerek, toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[124]

«BK.’nun 182/2. (şimdi; TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca ‘hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise, satıcı ile alıcı borçları aynı anda ifa etmekle mükelleftir.’ Anılan yasa hükmüne göre, aslolan peşin satıştır. Peşin satışta mal ile bedelin aynı anda verildiğinin kabulü gerekir. Bu kuralın aksini iddia eden davacının yazılı delille iddiasını kanıtlaması gerekir. Çek bir ödeme vasıtası olup, bir borcun tasfiyesi için verildiğine karine teşkil eder. Buna göre somut olayda çekin avans olarak verildiğinin ispat külfeti davacıdadır. Mahkemece, bu yönler gözetilmeksizin ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»

«Bonoda malen kaydı bulunduğuna göre, davacıya bu bono karşılığında mal teslim edildiğinin kabulü gerekir. ‘Kendisine mal teslim edilmediğini’ iddia eden davacının, bonoya karşı bu yöndeki iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Başka bir anlatımla, somut olayda ispat külfeti davacı taraftadır. Mahkemece ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek, yazılı şekilde karar oluşturulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[125]

«İİK.’nun 89. maddesi uyarınca açılan menfi tespit davalarında davacı, ‘borçlu olmadığını’ usulen kanıtlamalıdır. Bu durumda mahkemece davacıdan delilleri sorulup gerektiğinde defter incelemesi de yaptırılarak bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[126]

«Dava konusu senette ihdas nedeni bulunmamaktadır. Davacı, ‘senedin kira borcuna karşılık verildiğini’ iddia etmekte, davalı ise ‘davacıya verilen borç para karşılığında düzenlendiğini’ savunmaktadır. Davaya konu senette ihdas nedeni bulunmadığından somut olayda talilden söz edilemeyeceğine göre ve bonoların sebepten arî borç senetleri olmasına ilişkin kural göz önünde tutulduğunda, ispat külfeti davacı taraftadır. Mahkemece dava konusu bono yönünden ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[127]

«Mahkemece, ‘çekin bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğine karine teşkil ettiği, davacının çekleri sipariş edilen mal karşılığı avans olarak verdiğini, ancak malın teslim edilmediğini ispatlamakla yükümlü olduğu, davacının iddiasını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı’ gerekçesiyle ‘davanın reddine, %40 oranında tazminatın davacıdan tahsiline’ karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[128]

«Mahkemece, ‘iddia, savunma, toplanan delillere göre çekin bir ödeme vasıtası olduğu, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerektiği, BK.’nun 182/2. (şimdi; TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca aslolan peşin satış olduğu, peşin satışta malın ve bedelin aynı anda verildiğinin kabulü gerektiği, davacının kendisine malların teslim edilmediğini yazılı delil ve taraf yemini yoluyla ispatlayamadığı’ gerekçesiyle ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[129]

«Davacı, ‘dava konusu çek karşılığında davalının kendisine mal teslim etmediğini, bu nedenle çekin karşılıksız kaldığını’ iddia etmiş, davalı vekili ‘müvekkilinin davacıya satıp teslim ettiği mallara karşılık dava konusu çekin verildiğini’ savunmuştur. Bu durumda somut olay bakımından ispat külfetinin davacıda olduğu yolundaki yerel mahkeme gerekçesinde bir isabetsizlik yoksa da kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiğinden ve BK.’nun 182. (şimdi; TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca aslolan peşin satış olup, peşin satışta mal ve semenin aynı anda verildiği yönünde yasal karine bulunduğundan, davacının çek ve peşin satışla ilgili yukarda sözü edilen karinelerin aksi yönündeki iddiasını HUMK.’nun 288 (şimdi; HMK.’nun 200.) vd. maddeleri uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerekir. Mahkemece anılan bu yönler gözetilmeden ve davalının dayandığı irsaliyeler de değerlendirilmeden, sadece ticari defterlerle sınırlı olarak inceleme yapılıp yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[130]

«Mahkemece, ‘toplanan delillere göre, dava konusu senedin nakden kaydıyla düzenlendiği, hazırlık soruşturması sırasında dava dışı kişinin senedin davacıya verilen borç para karşılığında düzenlendiğini beyan ettiği, davacının senetteki ihdas nedeninin aksini ispatlayacak yazılı delil sunamadığı, taşınmaz satışıyla ilgili protokolde dava konusu senede ilişkin hüküm bulunmadığı, hazırlık soruşturmasının takipsizlikle sonuçlandığı, cezai müeyyide gerektiren fiil hakkında da yemin teklif edilemeyeceği’ gerekçeleriyle ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[131]

« ‘Senette ihdas nedeninin yazılmamış olmasının senede karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak hukuki işlemlerin yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini ortadan kaldırmayacağı, davacının senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının da usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı’ gerekçesiyle davacının ve davalının tazminat talebinin reddedilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[132]

«Çekin sebepten mücerret olup, bir ödeme vasıtası (TK m.707; şimdi TTK.’nun 795.) olması nedeniyle, dava konusu çeklerin avans olarak verildiği konusunda ispat yükü davacıda olduğunu»[133]

«Dava konusu bononun ‘bedeli malen ahzolunmuştur’ kaydını taşıması, teslim edilen mal karşılığında düzenlenmiş olduğuna karine teşkil eder. Bu durumda kanıt yükümlülüğü üzerinde bulunan alıcı, bu karinenin aksini yani ‘malı kendisine teslim edilmediğini’ usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Bu yön düşünülmeden, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[134]

«Davacı genel kurallar içinde ‘davada söz konusu olan bonoların, mevcut borcun tasfiyesine yönelik verildiğini’ kanıtlaması gerekir. Bu durumda ispat külfeti kendisine ait olan davacının bildirdiği deliller usulünce değerlendirilip, mevcut delillerin iddiasını ispata yeterli olmadığı takdirde, dava dilekçesinde ‘her türlü yasal delil’ demek suretiyle yemin delilinden de yararlandırılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[135]

«Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ‘bonoların mücerret borç ikrarını içeren belgelerden olduğu, TK.’nun 690 ve 590. (şimdi; TTK.’nun 778 ve 678.) maddelerine göre açık bononun tedavüle çıkarılırken anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, davacının iddiasını yazılı belge ile ispat edemediği gibi davalı yan da ‘yemin teklifinde de bulunmayacağını’ bildirdiğinden davanın ve şartları oluşmadığından ‘davalının tazminat isteminin reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[136]

«Davacının ‘davaya konu çeklerin hatır çeki olduğunu’ yazılı belge ile ispatlayamadığı, davacı tarafın yemin teklif etme hakkını kullanmasına rağmen davalıların usulune uygun tebligata rağmen duruşmaya gelmeyerek, yeminden kaçınarak, yemin konusu olan maddi vakıayı kabul etmiş sayılacakları, bu sebeple davacının bu davalılara karşı iddiasını ispatladığı, diğer davalı factoring şirketinin ise ‘kendisine devir ve temlik edilen çeklerin, mal ve hizmet satışından doğduğunu’ ispatlayamadığı, ‘davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine ve davalı factoring şirketinin haksız ve kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması sebebiyle tazminata hükmedilmesine yer olmadığına’ dair verilen kararda isabetsizlik bulunacağını»[137]

«Davalı R.O.’nun dava konusu bonoda herhangi bir sıfatı bulunmadığı senet metninden anlaşılmakla, senedin borçlusu davacı, lehdarı ise Y. D. olduğu, bu olgular karşısında ‘dava konusu bononun davalı R.’ye vekalet ilişkisi nedeniyle boş olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu’ yönündeki iddianın yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[138]

«BK.’nun 182. (yeni TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca aslolan peşin satış olup, peşin satışta mal ve bedelinin aynı anda verildiği konusunda yasal karine mevcuttur. Çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Bu kuralın aksini iddia eden ve ‘çeklerin ilerde teslim edilecek mallara karşılık avans olarak verildiğini’ iddia eden davacının bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Mahkemece bu ilkeler gözetilmeksizin ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek, yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[139]

«Davalının davaya ve takibe konu çekle ilgili Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadeye göre somut olayda bu ifade değerlendirilerek ispat külfetinin tayini ve gerektiğinde yemin teklif hakkının hatırlatılmasıyla, toplanacak delillerle birlikte uygun sonuç dairesinde karar verilmesinin gerekeceğini»[140]

«Dava bonoya karşı açılan menfi tespit davasıdır. Davacının malen kaydı taşıyan senede karşı teminat senedi iddiasını yazılı delille ispatlaması gerekeceğini»[141]

«Davacı şirket kayıtlarında; borç senetlerine ilişkin kayıtların mevcut olmadığı, taraflar arasındaki alışverişin ‘peşin’ olarak devam ettiği, iddiasını ispatla yükümlü olan davacının yazılı delil sunmadığı gibi yemin teklif etme hakkını da kullanmadığından ‘davanın reddine’ dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığını»[142]

«Menfi tespit davasında ispat külfeti kural olarak davacıya aittir. Somut olayda ilamsız takip yapıldığı ve bono aslının ibraz edilemediği dikkate alındığında; alacaklıya, alacağını ispat etme imkanının sağlanması gerekeceğini»[143]

«Kira sözleşmesinin sonlanmayıp, sözleşmenin teminatı olarak davacı yanca verilen senedin teminat vasfının sürdüğü ve bunun aksinin davacı tarafından kanıtlanmadığından, davanın reddine karar verilebileceğini»[144]

«Davalının ticari defterlerinin bilirkişi raporu ile incelenmiş bulunmasına ve bononun ihdas nedeninin teminat olduğu hususunun davacı tarafından kanıtlanamamasına, davalının ticari defterinde senedin teminat senedi olarak verildiği hususunun kayıtlı olmaması nedeniyle davanın reddi gerekeceğini»[145]

«Kural olarak çekin bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekeceği, BK’nun 182. (yeni TBK.’nun 207.) maddesi uyarınca ‘aslolan peşin satış olup, peşin satışa konu mal ve satış bedeli aynı anda ifa edilir’ kuralının aksini iddia eden davacının ‘çeklerin avans olarak verildiğini ve malın teslim edilmediği’ yolundaki iddiasını yazılı delille kanıtlamasının gerekeceğini, başka bir anlatımla somut uyuşmazlıkta ispat yükünün davacı tarafta olacağını»[146]

«Çekin kural olarak havaleden ibaret, kayıtsız şartsız bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekeceğini, bu kuralın aksini iddia eden davacının iddiasını kanıtlaması gerekeceğini yani ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu»[147]

«Yerleşik Yargıtay kararlarına göre bononun kayıtsız şartsız borç ikrarını içermesi nedeniyle, ticari defterlerde kaydının bulunmamasının hak sahibinin alacağının olmadığını göstermeyeceği, bu gibi hallerde alacağın yokluğunu ispat külfetinin davacı-borçlunun üzerinde bulunduğunu»[148]

«Mahkemece ‘yapılan yargılama sonucunda; TK.’nun 690. (yeni TTK.’nun 778.) maddesi yollaması ile bonolarda da uygulanan aynı yasanın 592. (yeni; TTK.’nun 680.) maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesinin mümkün olduğu, bu tür bir bono düzenlenirken veya tamamı doldurulmamış bir bono tedavüle çıkarılırken anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile ispatlanmadığı sürece bono üzerindeki yazılı rakam ve tarihlerin geçerliliğini koruduğu, bu bağlamda bononun lehtar hanesi boş bırakılarak başkasına tevdiinin de mümkün olduğu, senedi alan kişinin, lehtar hanesine kendi adını yazabileceği gibi, senedi lehtar hanesi boş olarak diğer bir kişiye de verebileceği, bu durumda senette lehtar olarak yazılı olan kişinin hukuken hamil sayılacağı gözetilerek, davacının iddialarını yazılı delille kanıtlayamadığından davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[149]

«Çek bir tediye vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin, kabulü gerekir. ‘Çekin bu amacın dışında bir nedenle verildiğinin’ davacı tarafından HUMK.’nun 288. ve devamı maddeleri gereğince ispat edilmesi gerekeceğini»[150]

«Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. BK.’nun 182/2. (yeni TBK.’nun 207/II.) maddesinde ise aksine adet veya sözleşme mevcut değil ise satıcı ile alıcının borçları aynı anda ifa etmekle mükellef oldukları hükme bağlanmıştır. Bu durumda ‘verdiği çekler karşılığında kendisine mal teslim edilmediği’ şeklindeki davacı iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekeceğini»[151]

«Çekin ödeme vasıtası olduğu, davacı ‘davalının çeki hukuka aykırı şekilde ele geçirdiğine’ ilişkin iddiasını kanıtlayamadığından, mahkemece ‘davanın reddi’ne ve tedbir kararı ile davalının alacağına kavuşması engellendiğinden, mahkemece %40 (şimdi; %20) tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığını»[152]

«Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Bu kuralın aksini iddia eden davacının HUMK.’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca çeke karşı ileri sürdüğü iddialarını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Başka bir anlatımla somut olayda ispat külfeti her iki davanın davacısına aittir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[153]

«Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup; bir borcun ifası amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Somut olayda, davacı bu kuralın aksini iddia ederek ‘çekin avans amacıyla verildiğini’ ileri sürdüğünden, ispat külfeti davacı tarafa aittir. Hal böyle olunca mahkemece ispat külfetinin belirlenmesinde hataya düşülerek, kendisine ispat külfeti düşmeyen davalı tarafın teklif ettiği yeminin hukuki sonuç doğurmayacağı gözetilmeden, aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[154]

«Bonoyu düzenleyen davacının HMK’nun 201. maddesi uyarınca ‘borçlu olmadığını’ yazılı delille ispat etmesi gerekeceğini»[155]

«Uyuşmazlık, ‘nakde’ kaydı bulunan bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı, bononun teminat amacıyla verildiğini iddia etmiş, davalı ise ‘senedin verilen borç para karşılığında düzenlendiğini’ savunmuştur. Bu durumda davacının senede yönelik iddiasını HUMK.’nun 290. maddesi gereğince yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[156]

«Davacı, ‘dava konusu çekin teminat amacıyla verildiğini’ iddia etmiştir. Davalı ise teminat iddiasını kabul etmemiştir. Kural olarak çekin bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Davacı bu kuralın aksini iddia ettiğine göre iddiasını yazılı delille kanıtlamakla yükümlüdür. Mahkemece bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[157]

«Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. BK.’nun 182/2. maddesinde ise ‘aksine adet veya sözleşme mevcut değil ise, satıcı ile alıcının borçları aynı anda ifa etmekle mükellef oldukları’ hükme bağlanmıştır. Bu durumda ‘verdiği çekler karşılığında kendisine mal teslim edilmediği’ şeklindeki davacı iddiasının yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[158]

« ‘Malen’ kayıtlı senet nedeniyle borçlu olmadığının tespit; istemine ilişkin davada, ispat külfeti senet keşideci davacıya ait olduğu, kendisine ispat külfeti düşmeyen davalıya, ‘ispat külfetinin kendisinde olmadığı, bu nedenle de yemin teklif etmesine gerek olmadığı’ hususunun açıkça bildirilmesi gerekeceği; şayet davalının yemin teklifinde ısrar etmesi halinde, ispat külfeti kendisine düşmeyen tarafın teklif ettiği yeminin hukuki sonuç doğurmayacağını»[159]

«Davacı ‘dava konusu çekin teminat amacıyla verildiğini’ iddia ettiğine göre, kuralın aksi yönündeki bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[160]

«Davacı ‘senedin teminat senedi olduğunu’ iddia etmiştir. HUMK.’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesine göre bu iddianın usulüne uygun yazılı delille kanıtlanması gerekirken, tanık beyanlarına itibar edilerek karar verilmesinde isabet görülmemişse de, davalı vekilinin dosyaya sunduğu dilekçesinde ve temyizinde ‘bir an için teminat senedi olduğunun kabulü halinde’ şeklinde beyanda bulunmuş olması karşısında, mahkemece, senedin teminat senedi olarak kabulü durumunda, teminat vasfının devam edip etmediği konusunda taraf delilleri toplanıp karar yerinde tartışılarak varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu yönün eksik bırakılması suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[161]

«Uyuşmazlık, ihdas nedeni bölümünde ‘malen’ kaydı bulunan bonodan kaynaklanmakta olup, davacının bu bono karşılığında teslim edilmesi gereken malın teslim edilmediğini iddia ettiği, davalının, senet metnini talil etmediğine göre ispat külfetinin davacıda olup, davacının senede karşı ortaya koyduğu iddiasını HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlamasının zorunlu olduğunu»[162]

«Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olması dolayısıyla, bir illete bağlı olması gerekmeyeceğinden, açılan menfi tespit davasında, ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa ait olduğu, ancak senedi talil edenin, iddiasını kanıtlamak yükümlülüğü altına gireceğinden, somut olayda senet talil edilmediğinden ispat külfetinin davacıda olduğu düşünülerek, sonuca varılması gerekeceğini»[163]

«İİK’nun 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında, ‘dava konusu senedin taraflar arasındaki bir traktör alışverişi nedeniyle verildiği’ yolundaki iddiaya karşılık, davalı ‘senedin davacıya verilen borç para karşılığı düzenlendiği’ savunulmuş, senette ihdas nedeni ise yazılmamış olması durumunda, ispat külfetinin senedin aksini iddia eden davacıya ait olacağı ve davacının senede karşı olan iddialarını HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlamak zorunda olacağını»[164]

« ‘Takibe konu bono bedelinin ödendiğini’ iddia eden davacının açtığı menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluda bulunduğundan, ödeme iddiasını davacı-borçlunun kanıtlaması gerekeceğini»[165]

«Mahkemece ‘TK.’nun 690. (yeni TTK.’nun 778.) maddesi yollaması ile bonolarda uygulanması gereken aynı Yasanın 592. (yeni TTK.’nun 680.) maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkün olup, böyle bir senedin anlaşmaya aykırı bir biçimde doldurulduğunu kanıtlamanın senet borçlusuna ait olduğu, davacı senet borçlusunun bu iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı, davalının teklif edilen yemini usulüne uygun eda ettiği’ gerekçesiyle ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[166]

«TTK.’nun 818/c maddesi yollamasıyla 680. maddesi hükmüne göre çekteki asli unsurun keşideci imzası olduğu, diğer unsurların tedavüle çıktıktan sonra tamamlanabileceği, keşidecinin ‘çekin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu ve bedelsiz olduğunu’ usulen ispatlaması gerektiği, ancak ‘çekin davalı tarafından çalındığına’ yönelik suç isnadı nedeniyle davacının yemin deliline dayanamayacağı, ‘suç isnadına dayanan bedelsizlik iddiasını’ davacı kanıtlayamadığından mahkemece ‘davanın reddine’ dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığını»[167]

«Kambiyo senetlerinde nakden kaydı bulunduğu, davacının TMK’nun 6. maddesi gereğince kaydın aksini ispat etmesi gerektiği, imzanın inkar edilmediği senetlerin bedelsiz olduklarının yazılı belgeyle ispat edilmesinin gerekeceğini»[168]

«Dava konusu bonoda, davacı keşideci durumda olup, bononun lehtar A.E.’nin temlik cirosuyla davalıya intikal ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bono metninde ya da bononun arka sahifesinde ‘teminat amacıyla devredildiğine’ ilişkin herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Bonolar, sebepten mücerret borç senetleri niteliğinde olduğundan ve davalı banka hamil durumunda bulunduğundan, her şeyden önce davacının teminat iddiasının HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerekmektedir. Öte yandan TK.’nun 599. (yeni TTK.’nun 687.) maddesi uyarınca ‘hamilin senedi kötüniyetli iktisap ettiği’ kanıtlanmadıkça keşideci ile lehtar arasındaki ilişkiden kaynaklanan def’iler iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemez. Mahkemece belirlenen bu yönler gözetilmeden somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[169]

«Mahkemece yapılan yargılama sonunda TMK’nun 6. maddesi gereğince herkesin iddiasını ispatla yükümlü olduğu, davacının senetlerin şirket borcundan dolayı teminat senedi olarak verildiği yolundaki iddiasını HUMK’nun 288 ve 290. (yeni HMK.’nun 200 ve 201.) maddeleri gereğince yazılı delille ispat etmesi gerektiği, malen kaydının davacıya mal verildiğine karine olduğu, aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilebileceğini»[170]

«Kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalayan davacının, ‘kredi ve kefalet limitlerinin sonradan doldurulduğu’ iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerekeceği gibi, sözleşmenin doldurulmasında farklı renkte ve tonda kalemlerin kullanılması, söz konusu limit miktarının sonradan yazıldığının kanıtı olamayacağı, ‘sözleşmenin boş olarak imzalandığı ve düzenleme anında geçersiz olduğu’ iddiasının, usulüne uygun delil ile ispatlanması gerekeceğini»[171]

«Dava konusu bononun ihdas nedenini talil eden tarafın iddiasını yazılı delille kanıtlamak zorunda olduğunu»[172]

«Dava konusu bonoda ihdas nedeni olarak ‘nakden’ kaydı mevcut olmasına rağmen, çift taraflı talil sözkonusu ise, ispat külfetinin yer değiştirmeyeceğini»[173]

«Davacı “dava ve takibe konu senedin teminat amaçlı verildiğini” iddia etmiş, davalı hamil ise “komisyon ücreti alacağına karşılık senedi davacıdan aldığını” savunmuştur. Bononun ihdas nedeni bölümünde ‘nakden’ ibaresi bulunmaktadır. Bu durumda davacının senedin teminat amacıyla verildiğini yazılı delille kanıtlaması gerekir. Bu durumda, senede karşılık tanık dinlenebilmesi ancak HUMK.’nun 289. (yeni HMK.’nun 200.) maddesinde yazılan koşullarla mümkündür. Mahkemece anılan yasa hükümleri gözetilmeden, davacıya iddiasını tanıkla ispatına imkân tanınarak, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[174]

« Davacının ‘senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu’ yolundaki iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekeceğini»[175]

«Dava konusu senetlerde ‘malen’ veya ‘nakden’ kayıtlarının bulunmadığı, her iki tarafın bonoların malen verildiğini kabul ettikleri için senetlerin talil edilmediği, dolayısıyla bedelsizlik iddiasının davacı tarafından yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceği, davacı tarafından davalı şirketin eski hissedarına verilen 70.000,00-TL değerinde iki bono sunularak ‘bunların hisse devri için olduğu’ belirtilmişse de, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bu bonolara itibar edilemeyeceği, tedbir kararının uygulanmaması nedeniyle davalının tazminat talebinin reddi gerekeceğini»[176]

« ‘Kambiyo senedinin güven ilişkisine dayalı olarak verildiğini’ iddia eden davacının, iddiasını ispat yükü kendisinde olduğundan, yazılı bir belge ile bu iddiasını ispatlaması gerekeceğini»[177]

«Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde senet metinlerinde ‘nakden’ kaydı bulunduğundan ispat külfetinin davacıda olduğu, davalı senet lehtarı F.C. senetlerin veriliş nedenini talil etmediği, her ne kadar tanıklar dinlenmiş ve davacı da ‘borç para almadığı’ konusunda yemin etmiş ise de uyuşmazlığın niteliğine göre davacının davalıya yemin teklif etme hakkının olduğu, davacı tarafın yemin teklif etme hakkını kullanmadığı gerekçeleri ile ‘sabit görülmeyen davanın reddine’ karar verilmesi gerekeceğini»[178]

«Açığa imza atılarak senet düzenlenebileceği, böyle bir senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden tarafın, bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[179]

«Senette ihdas nedenini talil eden tarafın iddiasını kesin delillerle ispatlaması gerektiğini»[180]

«İhtilaf konusu senetlerin, kambiyo senedi niteliğinde olduğu, kambiyo senetleri kayıtsız şartsız borç ikrarı mahiyetinde olduğundan, senedin karşılıksız olduğunu senet borçlusunun kanıtlamasının gerekeceği, hisse devir sözleşmesinde hisse bedelinin ödenmiş olduğunun yazılmasının, senedin karşılıksız olduğu anlamına gelmeyeceği, ispat külfeti davacıda olmasına rağmen, açıklanan hususlar dikkate alınmadan ‘davanın kısmen kabulüne’ karar verilmesinin hatalı olduğunu»[181]

«Davacının, dava konusu bono ve çekin tazminat amacıyla verildiği iddiasını ispat külfeti kendisinde olduğundan yazılı delille ispatlamasının gerekeceğini»[182]

«Davacının, ‘lehdar hanesi boş bir teminat verdiğini, davalı tarafça anlaşmaya aykırı olarak lehdar hanesinin doldurulup senedin takibe konulduğu’ iddiasını yazılı delille ispatlamasının gerekeceğini ve yemin teklifine hakkı bulunduğunun da hatırlatılmasının gerekeceğini»[183]

«Dava konusu bonoda ‘malen’ kaydı bulunmaktadır. Bu kayıt malın teslim edildiğini gösterir. Davacı ‘senedin kendisine teslim edilecek mal karşılığında düzenlendiğini ancak mal tesliminin gerçekleşmediğini’ iddia etmektedir. O halde davacının, bu yöndeki iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekeceğini»[184]

«Dava konusu senedin emtia (mal) karşılığı düzenlendiğinin, senedin ihdas nedeni bölümündeki açıklamadan anlaşıldığı davada, davacının ‘bu senet karşılığında kendisine mal teslim edilmediği’ iddiasını, HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille ispatlamasının gerekeceğini, ispat külfetinin davacıda olacağını»[185]

«Davacı ‘dava konusu senedin davalının eczanesinin devredilmesi karşılığında verildiğini’ iddia etmiş, ‘davalı ise davacıya verdiği borç para karşılığında senedin düzenlendiğini’ savunmuştur. Senette ihdas nedeni yazılı değildir. Bu durumda mahkemece HUMK.’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi hükmü gözetilerek, davacının senede karşı ileri sürdüğü iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiği düşünülmeden, ispat yükünün tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[186]

«Davacı ‘takibe konu bononun ikrah altında alındığını ve taraflar arasında ticari ilişki bulunmaması nedeniyle bononun bedelsiz olduğunu’ ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır. ‘Bononun zorla alındığı’ davacı tarafından ispat edilemediği gibi, davalı ceza mahkemesinde açılan dava sonucunda beraat etmiş ve karar kesinleşmiştir. Bu durumda davacının bedelsizlik yönünden inceleme yapılmalıdır. Bedelsizlik iddiasında ispat yükü davacıda olup, davacının ‘senedin bedelsiz olduğunu’ yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[187]

«Bonolar sebepten bağımsız borç ikrarına havi senetlerdir. Bu itibarla senedin aksini iddia eden tarafın bu iddiasını HUMK.’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerektiğinden ve somut olayda dava konusu senetlerin imzalı ve boş olarak teminat amacıyla verildiği davacı tarafça iddia edilmiş olduğundan, ispat külfeti davacı taraftadır. Mahkemece somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağını»[188]

«Davacının ‘senedin teminat senedi olduğu’ yolundaki iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceğini»[189]

«TK’nın bonolarda da uygulama olanağı bulunan 592. (yeni TTK.’nun 680.) maddesine göre açık bono düzenlenmesinin mümkün olduğu, bu halde senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun ispatının HUMK’nun 290. (yeni HMK.’nun 201.) maddesine göre yazılı delil ile olmak kaydıyla davacı keşideciye ait olduğunu»[190]

«TK.’nun 644. (yeni TTK.’nun 732.) maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasında keşideci davacının ‘sebepsiz zenginleşmediğini’ kanıt yükü altında olacağını»[191]

«Dava, bonodan dolayı borçlu olunmadığına hükmedilmesi istemine ilişkindir. Davada “davacının senedi ciro ettikten sonra davalının çalıp doldurarak kendisini hamil haline getirdiği” iddiasına karşı çıkan davalı böyle ‘bir durumun sözkonusu olmadığını’ ileri sürerek gerekçeli inkârda bulunmuştur. Davacı iddiasını yazılı delille ispatlayamamıştır. Ne var ki, davacı delil listesinde açıkça ‘yemin’ deliline de dayanmıştır. Bu itibarla davacının iddiasını ispatta dayandığı yemin delili çerçevesinde gerekli hatırlatma ve teklif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğini»[192]

«BK.’nun 182/2. (yeni TBK.’nun 207.) maddesinde aksine âdet veya mukavele mevcut olmadıkça, satıcı ile alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü olduklarını öngörülmüştür. Somut olayda taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle bir ödeme aracı olan çek ile ihdas sebebi olarak ‘bedeli malen ahzolunmuştur’ meşruhatını içeren bonoların düzenlendiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, çeklerin açıklanan niteliği ve bonolar yönünden mevcut karine karşısında, ‘dava konusu kambiyo senetlerinin avans olarak verildiği ve malın teslim alınmadığı’ iddiası ile ‘hamil davalının senetleri iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği’ hususunun (TK.’nun 599; yeni TTK.’nun 687.), davacı tarafından usulen kanıtlanması gerekirken, mahkemece ispat yükünün tayininde yanılgıya düşülerek, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[193]

√ «Takip konusu senette ‘ihdas nedeni’ belirtilmemiş olması durumunda, ‘senedin nakit para karşılığında düzenlendiğini’ iddia eden davalının bu beyanının tâlil niteliğinde bulunmadığı, ispat yükünün davacıda olduğunu»[194]

√ «Kural olarak çek bir ‘ödeme vasıtası’ olduğundan, takip konusu çekin bedelsizliğinin ispat yükünün davacı-borçluda bulunduğunu»[195]

√ «Bedelsizlik iddiasının davacı-borçlu tarafından ispatı gerektiğini»[196]

√ «Menfi tespit davasında ispat külfeti kural olarak davacıya aittir. Somut olayda ilamsız takip yapıldığı ve bono ibraz edilemediği dikkate alındığında; alacaklıya, alacağını ispat etme imkanının sağlanması gerekeceğini»[197]

√ «Teminat senedi olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan senedin, ‘neyin teminatı’ olduğunun davacı tarafından ispatı gerekeceğini»[198]

√ «Kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak düzenlendiği kabul edilen çekin, başka bir amaçla düzenlendiğini (yani karinenin aksini) ileri süren davacının bu iddiasını ispatla yükümlü olduğunu»[199]

√ «Bir bononun boş olarak verilmesinin mümkün olduğu gibi, senedi boş olarak alan kimsenin bu senedi aynen bir başkasına bu şekilde devredebileceğini, devralan kişinin de lehtar hanesine kendi adını yazarak takip ve tahsile girişebileceğini»[200]

√ «Ciro suretiyle temlik edilen kambiyo senetlerinde, keşidecinin öncelikle lehtara karşı borçlu olmadığını kanıtlaması, daha sonra hamilin TK.nun 599. (şimdi; TTK.’nun 687.) maddesinde öngörüldüğü şekilde kötüniyetli olduğunu  -her türlü delille- ispat etmesi gerekeceğini»[201]

√ «Keşidecinin, lehtar ile kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan ilişkiye dayanan def’ileri, hamile karşı ileri sürebilmesi için, hamilin senedi iktisab ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun keşideci tarafından ispat edilmesi gerekeceğini»[202]

√ «‘Nakden’ (‘malen’) kaydını taşıyan senette, davacının ‘senedin teminat amacıyla verildiğini’ iddia etmesi halinde, bu iddiasını uygun delillerle ispat etmesi gerekeceğini»[203]

√ «‘Çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini’ istemiş olan davacı borçlunun, bu iddiasını  -HUMK. 290 (şimdi; HMK. 201) çerçevesinde- ispat etmesi gerekeceğini»[204]

√ «Senede tanzim tarihinin, tedavüle çıkarıldıktan sonra konulduğunun davacı-borçlu tarafından ispat edilmesi halinde, senedin geçersiz olacağını»[205]

√ «Davacının, lehtar tarafından bankaya tevdi edilen çekin ‘hatır çeki olarak düzenlemiş olduğunu’ usulen kanıtlaması gerekeceğini»[206]

√ «Davacı-borçlunun ‘çek hamilinin, çeki iktisap ederken kötüniyetli olduğunu, yani bile bile kendisinin zararına hareket etmiş olduğunu’ ispat etmesi gerekeceğini»[207]

√ «Süresinde bankaya elindeki çeki ibraz etmemiş olan hamilin keşideciye karşı kambiyo hukuku çerçevesinde müracaat hakkının düşeceğini, bu durumda keşideci aleyhine -TK. 644 (şimdi; TTK. mad. 732) çerçevesinde- hamilin açacağı davada, ‘keşidecinin sebepsiz zenginleşmediğini’ kanıtlaması gerekeceğini»[208]

√ «Haciz tutanağında borcun varlığını kabul eden ancak ödediğini bildirmiş olan borçlunun ‘borcunu ödediğini’ yasal delillerle kanıtlaması gerekeceğini»[209]

√ «Çekin ‘bedel hanesi’nin boş olarak düzenlendiğinin uyuşmazlık konusu olmaması halinde, ‘anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu’nun ispat yükünün davacıya ait olduğunu»[210]

√ «Keşideci tarafından sadece hamil aleyhine -kişisel def’ilere dayanılarak- açılan olumsuz tespit davalarında, önce ‘lehtara verilen senetlerin karşılıksız olduğu’nun kesin delillerle ispat edilmesi, ondan sonra da ‘hamilin kötüniyetli olduğu’nun -gerekirse tanık dinletilerek- ispat edilmesi gerekeceğini»[211]

√ «‘Cironun vadeden sonra yapıldığı’ hususunun davacı tarafından yasal delillerle ispat edilmesi gerekeceğini»[212]

√ «Olumsuz tespit ve çek iptali davalarında, davalının davayı inkar ederek ‘yetkili hamil olduğunu’ ileri sürmesi halinde, geriye dönüş cirosunun varlığının mutlaka gerekli olmadığı da gözetilerek, davacının ‘çekten dolayı borçlu olmadığı’ iddiasını uygun delillerle kanıtlaması gerekeceğini»[213]

√ «Hasmın ticari defterlerine dayanan tarafın davasını ispat yolunda başkaca bir delil göstermeyip salt hasmın defterine dayanmış ve içeriğini kabul edeceğini mahkeme huzurunda beyan etmiş ve buna karşılık ticari defterlerini karşı ibrazdan kaçınmış olması halinde, hasmın ticari defterine dayanan tarafa iddiasının doğruluğu hakkında yemin verilerek, davacının iddiası sabit sayılarak bu iddia doğrultusunda karar verilmesi gerekeceğini»[214]

√ «Keşideci tarafından hem lehtar hem de hamil aleyhine -kişisel def’ilere dayanılarak- açılan olumsuz tespit davasında, önce ‘senedin karşılıksız olduğu’nun kesin delillerle- ispat edilmesi, daha sonra da ‘davalı hamilin kötüniyetli olduğu’nun’ gerekirse tanık dinletilerek- ispat edilmesi gerekeceğini»[215]

√ «‘Davacının yanında sekreter olarak çalışan davalının, başka bir amaçla kullanılması için kendisine bırakılan imzalı ve diğer kısımları boş olan çekleri iade etmeyip … bedelden doldurup bankaya ibraz ettiği’nin davacı tarafından uygun delillerle ispatı gerekeceğini»[216]

√ «‘Senedin boş olarak verildiğini ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu, teminat senedi olduğunu’ davacı-borçlunun yasal delillerle kanıtlaması gerekeceğini»[217]

√ «‘Malen’ ya da ‘nakden’ kaydını taşımayan  -yani düzenlenme nedeni belirtilmeyen’- bononun, alacaklı tarafından ‘nakit’ karşılığında düzenlendiğinin belirtilmesi halinde ispat yükünün davacıda olacağını»[218]

√ «Çek bir ‘ödeme vasıtası’ olduğundan, çekin ‘borç ödeme’ dışında, başka bir maksatla -örneğin; ‘avans’, ‘kaparo’, ‘teminat’ olarak ya da ‘hamiline ileride ifa edeceği bir edime karşılık’- keşide edildiğini iddia eden borçlunun bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğunu»[219]

√ «Senedin karşılıksız kaldığı hususunun davacı tarafından ispat edilmesi gerekeceğini»[220]

√ «‘Malen’ kaydını taşıyan bir bono hakkında -‘karşılıksız kaldığı’ gerekçesiyle- açılan olumsuz tespit davasında, ‘senet karşılığı gönderilmesi (teslim edilmesi) gereken malların gönderilmediğini’, davacı - borçlunun ispat etmesi gerekeceğini»[221]

√ «‘Dava konusu bononun kooperatife üye kaydı karşılığında verildiğini ve bu husus yerine getirilmediği için, bononun karşılıksız kaldığını’ ileri süren davacı -borçlunun bu iddiasını ispat etmek zorunda olduğunu»[222]

√ «‘Senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu’ davacı-borçlunun ispat etmesi gerektiğini»[223]

√ «‘Senedin tanzim tarihinin alacaklı tarafından sonradan ve gerçeğe aykırı şekilde yazıldığını’ davacı - borçlunun ispat etmesi gerekeceğini»[224]

√ «Hâmiline yazılı bir çeki fiilen elinde bulunduranın -kural olarak- meşru (haklı) hâmil sayılacağını, bu kişinin ‘meşru (haklı) hâmil olmadığını’ ileri süren borçlunun bunu ispat etmesi gerektiğini»[225]

√ «‘Malen’ ya da ‘nakden’ kaydını taşımayan -yani; ‘düzenlenme (ihdas) nedeni belirtilmeyen- bononun, alacaklı tarafından ‘nakit’ karşılığında düzenlendiğinin belirtilmesi halinde, ispat yükünün davacıda olduğunu»[226]

√ «‘Malen’ ya da ‘nakden’ kaydını taşımayan bonoda ispat külfetinin davacıda olduğunu»[227]

√ «Senetlerin çalınmış olduğunu (elinden rızası dışında çıkmış olduğunu) davacı-borçlunun ispat etmesi gerekeceğini»[228]

√ «Senedin adi ortaklık ilişkisi nedeniyle ‘boş olarak verildiğini’ davacının ispat etmesi gerektiğini»[229]

√ «Bir bononun boş olarak verilmesinin mümkün olduğu gibi, senedi boş olarak alan bir kimsenin bu senedi aynen başkasına bu şekilde devredebileceğini, devralan kişinin de lehdar hanesine kendi adını yazarak takip ve tahsile girişebileceğini (ancak; senedi boş olarak devir alan kimsenin, senedin karşılıksız olduğunu bildiği halde, senedi devraldığının keşideci - borçlu tarafından ispat edilmesi halinde, senedin iptali gerekeceğini)»[230]

√ «‘Dava konusu bonoya mahsuben kardeşine ödemede bulunulması’ konusunda alacaklının talimat verdiği hususunun davacı-borçlu tarafından ispatı gerekeceğini»[231]

√ «Alacaklının ‘yaptığı video çekimi karşılığında ücret istemeyeceğini’ bildirdiğini ileri süren davacı - borçlunun, bu iddiasını ispat etmek zorunda olduğunu»[232]

√ «İİK. mad. 89’a göre gönderilen haciz ihbarnamesi üzerine, üçüncü kişi tarafından açılan olumsuz tespit davalarında ispat yükünün, davacı - üçüncü kişiye ait olduğunu»[233]

√ «Keşideci tarafından sadece hâmil aleyhine -kişisel def’ilere dayanılarak- açılan olumsuz tespit davalarında önce ‘lehdara verilen senetlerin karşılıksız olduğu’nun -kesin delillerle- ispat edilmesi, ondan sonra da ‘hâmilin kötüniyetli olduğu’ nun -gerekirse tanık dinletilerek- ispat edilmesi gerekeceğini»[234]

√ «Senedin ‘teminat olarak verildiğini’ ileri süren tarafın (borçlunun), bu iddiasını ispat yükü altında bulunduğunu»[235]

«Lehdar tarafından, senetleri ciro ettiği hâmile karşı açılan olumsuz tespit davasında, senetteki -’malen’ ya da ‘nakden’ şeklinde yazılı olan- ihdas sebebinin sonuca etkili olmayacağını, ispat yükünün yine davacıda olduğunu»[236]

√ «Davalı - alacaklıya en son verilen senedin, ‘önceki senetler yerine verildiği ve böylece borcun ödenmiş olduğu’ hususunun davacı - borçlu tarafından ispat edilmesi gerekeceğini»[237]

√ «Elindeki çeki süresinde bankaya ibraz eden hâmilin ayrıca ‘temel ilişkinin varlığını’ ispatla yükümlü olmadığını davacının ‘borçlu olmadığını’ kanıtlamak zorunda olduğunu»[238]

√ «Tam olarak doldurulmamış ve başka bir amaçla imzalanmış olan senedin, ‘davalı-alacaklı ‘tarafından haksız olarak ele geçirilmiş olduğu’ iddiasının, davacı-borçlu tarafından ispat edilmesi gerekeceğini»[239]

√ «‘Ödeme’ iddiasının, davacı – borçlu tarafından ispat edilmesi gerekeceğini»[240]

√ «Akdin tarafları ‘kendi edimlerini ifa ettiklerini’ ispat yükü altında bulunduklarından, ‘taşımaya ilişkin navlun ücretinin ödendiğini’ davacı - göndericinin ispat etmesi gerekeceğini»[241]

√ «Senedin ‘hatır senedi’ olduğunu ileri süren davacının, bu iddiasını -kesin delillerle- ispat etmesi gerekeceğini»[242]

√ «‘Malen’ kaydını taşıyan ve taraflarca ‘mal için verildiği’ konusunda anlaşmaya varılmış olan senedin ‘hangi mal için verildiğini’ (ve ‘bu malın teslim edilmediğini’) davacı borçlunun ispat etmesi gerekeceğini»[243]

√ «Taşınmazın ‘para faizsiz, tarla icarsız (kirasız)’ şeklinde davalı - alacaklıya kiralandığını ileri süren davacı - borçlunun, bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğunu»[244]

√ «Bir kambiyo senedinin kumar ve bahis borcu için düzenlenmiş olduğunu bilen ve sonradan bunu ciro yoluyla devralıp hâmil durumuna geçen kişiye karşı, keşideci tarafından   -ayrıca, TK. 599 (şimdi; TTK. 687/1) uyarınca, bu kişinin bile bile keşidecinin zararına hareket etmiş olduğu hususunun ispatına gerek kalmadan- olumsuz tespit davası açabileceğini»[245]

√ «Bonoyu vekaleten düzenleyenin, kendisini temsil yetkisinin bulunmadığını ileri süren davacı - borçlunun, bu iddiasını ispat etmek zorunda olduğunu»[246]

√ «Keşidecinin kumarda kaybettiği para karşılığında düzenlediği senetleri, davalı - hâmilin ‘bilerek’ ciro yolu ile devraldığını kanıtlaması gerektiğini»[247]

√ “‘Senedin hatır için verildiği’ iddiasının, davacı - borçlu tarafından ispatı gerekeceğini”[248]

√ «Tapudaki işlem ve resmi senet dışında ‘bedel konusunda’ yapılan özel anlaşma geçerli olduğundan, ‘taşınmazın gerçekte tapuda gösterilen miktardan daha yüksek bir bedelle satıldığını’ ileri süren davalı-alacaklının bu savunmasının geçerli olacağını ve davacı-borçlunun bu savunmanın aksini ispat yükü altında bulunduğunu»[249]

√ «Alacaklı anonim şirkete verilen çeklerin şirket müdürü tarafından kendi adına tahsile konulması nedeniyle açılan iptal davasında, ispat yükünün davacı - borçluya düşeceği, davalının defter kayıtlarında, ileri sürdüğü alım satımla ilgili bir kaydın bulunmamasının sonucu etkilemeyeceğini»[250]

√ «Trafik kazası sonucu aracında meydana gelen hasarın belirlenecek tamir masrafı miktarınca doldurulmak üzere, davalıya «miktar» kısmı doldurulmadan verilen bononun hasar miktarından fazla olarak, davalı tarafından doldurulmuş olduğunun -araçtaki hasar miktarı hakkında bilirkişi incelemesi yaptırılarak- davacı tarafından kanıtlanabileceğini»[251]

√ «‘Senedin teminat amacıyla verildiğini’ davacı - borçlunun kanıtlaması gerekeceğini, yoksa ‘alacağın varlığını davalı - alacaklının kanıtlamasının istenemeyeceğini»[252]

√ «‘Hizmet karşılığı’ düzenlendiği uyuşmazlık konusu olmayan senedin ‘kararlaştırılan hizmetin davalı - alacaklı tarafından yerine getirilmediğini’ ileri süren davacının bu iddiasını ispat etmesi halinde iptal edilebileceğini»[253]

√ «Davalı - alacaklının ‘satışın peşin olarak yapıldığını ve semenin ödendiğini, malın teslim alındığını’ belirtmesi halinde, davacı - borçlunun ‘satışın veresiye yapıldığını’ ispat etmesi gerekeceğini»[254]

√ «‘Taş nakli’ karşılığında düzenlendiği üzerinde yazılı olan senedin, ancak bu hizmetin yapılmadığı davacı - borçlu tarafından kanıtlanması halinde iptal edileceğini»[255]

√ «Verilen bonolarda malen kaydının bulunması bonoların mal karşılığı verildiğini gösterip, eser sözleşmesine konu teşkil eden malların teslim alındığını göstermeyeceği, eser sözleşmesine dayanan ilişkilerde eserin teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğünün yükleniciye ait olacağını»[256]

√ «Poliçenin bedelsizliği iddiasının davacı tarafından kanıtlanması gerekeceğini»[257]

√ «Senedin ‘temlik’ suretiyle alacaklıya (hâmile) geçmiş olması halinde, borçlu -keşidecinin, senet lehdarına karşı sahip olduğu def’ileri hâmile karşı da ileri sürebileceğini, buna karşın, senedin ‘ciro’ yoluyla hâmile geçmiş olması halinde, keşideci - borçlunun ‘senedin karşılıksız olduğunu ve hâmilin bu senedi borçlunun zararına bilerek hareket etmek suretiyle kabul ettiğini’ ispat etmedikçe, aynı imkana sahip olmayacağını (yani; lehdara karşı sahip olduğu kişisel def ileri, hâmile karşı ileri süremeyeceğini)»[258]

b e l i r t m i ş t i r …


Yüklə 12,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   81   82   83   84   85   86   87   88   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin