İlamsiz icra takiBİ-İcra iflas hukuku madde 42 Para borcu ve teminat için takip



Yüklə 12,14 Mb.
səhifə98/111
tarix16.05.2018
ölçüsü12,14 Mb.
#50567
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   ...   111

Yüksek mahkeme sahtelik iddiasının n i t e l i ğ i  ve  h a n g i  k a n ı t l a r l a (ve nasıl) ispat edilebileceği hakkında;

«Davacı iddiaları arasında senetlerdeki yazı ve rakamların müvekkiline ait olmadığı gibi senet bedellerinde tahrifat ve sahtecilik iddiası da mevcut olduğundan; mahkemece dava konusu senetlerde tahrifat yapılıp yapılmadığı konusunda inceleme ve değerlendirme yapılmadan davanın reddine karar verilemeyeceğini»[251]

«Dava, tahrifat iddiasına dayalı menfi tespit talebine ilişkin olduğundan; dava konusu senette tahrifat bulunup bulunmadığı yönünde araştırma ve inceleme yapılması gerekirken dar yetkili icra hukuk mahkemesi dosyasından alınan rapora dayanarak hüküm kurulmasının doğru görülmediğini»[252]

«Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dosyaya sunulan 2. Adli Tıp raporunda ‘dava konusu bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığının belirlenemediği’ yolunda görüş bildirilmiş olup, davalı, Adli Tıp raporuna itiraz etmiş ve yeniden imza incelemesi talep etmiş olduğundan, mahkemece imza incelemesi yönünden, konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması gerekeceğini»[253]

«Davacı, davalının icra takibine konu ettiği kredi sözleşmesindeki borçlu imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürmüş ve alınan Adli Tıp Kurumu raporunda, anılan kredi sözleşmesinden sonraki tarihli belgeler mukayeseye esas alınarak kredi sözleşmesindeki borçlu imzasının davacının eli ürünü olmadığı belirlenmiş; ancak imza incelemesinde medar-ı tatbik imzaların tümünün kredi sözleşmesinden daha sonraki imzalar olduğu anlaşılmakta olduğundan, HMK’na göre, davalının sözleşmenin akdinden önceki evrede resmi merciler huzurunda atılmış medar-ı tatbik imzaları araştırılıp, belgelerin asılları dayanak yapılarak uzman bilirkişi kurulundan alınacak rapor sonucunda varılacak uygun neticeye göre bir karar verilmesi gerekeceğini»[254]

«Mahkemece ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi ya da tahrifat iddiası yönünden ayrıca inceleme yaptırılıp deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu senedin tahrifattan önceki miktarı belirlendiğine göre, belli olan bu kısım yönünden davanın reddi gerekeceğini»[255]

«Davacının senede dayalı olarak yapılan icra takibinin haksız olduğu, senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığını ve borcunun bulunmadığını iddia ederek açtığı dava da, takibe konu senetler altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığının belirlenmesi için mahkemece, davacının senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığına yönelik iddialarının kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça tespit edilmesi gerekeceğini»[256]

«Davacının icra takibine konu olan senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek bulunduğu menfi tespit talebinde, mahkemece, hazırlık soruşturmasında alınan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilemeyeceği; bu durumda davacının imza örnekleri getirtilip huzurda imza örnekleri de alınarak bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceğini»[257]

«Çekin keşide tarihinde tahrifat yapılmış olması halinde çekin keşide tarihinin tahrifattan önceki tarih olduğunun kabulü ile çekin süresinde ibraz edilip edilmediğinin 6102 sayılı TTK’nun 732. maddesi hükmü de gözetilerek karar verilmesi gerekeceğini»[258]

«İcra hukuk mahkemesi takip hukukuna ilişkin inceleme ve değerlendirme yaptığından, icra mahkemesince alınan ve temyiz eden davalı tarafça kabul edilmeyen imza incelemesine ilişkin raporun bu davada tek başına delil olarak değerlendirilmesi doğru olmadığından; çek arkasındaki lehtara atfen imzanın davacıya (lehdara) ait olup olmadığının saptanması yönünde imza incelemesi yaptırılarak karar verilmesinin gerekeceğini»[259]

«Bonoya dayalı icra takibinden dolayı borçlu bulunulmadığının tespitine ilişkin davada, dava konusu bononun, rakamla yazılı miktar hanesinin tahrif edildiği, tahrifatta bulunulması halinde bedelin yazı ile belirtilen senet kısmına itibar edilemeyeceği için tahrifattan önceki bedel üzerinden bononun geçerli olduğunun kabulü gerekeceğini»[260]

«Davacının ‘keşide tarihinde çekte tahrifat yapıldığı ve lehdarın imzasının sahte olduğu iddiası karşısında, davacı ... A.Ş.’nin eski genel müdürünün yetkisi sona erdirildikten sonra çeki ciroladığı’ yönünde bir iddia bulunmadığından ve imzayı, şirketi temsil ettiği dönemde attığını kabul de ettiğinden, mahkemece davacı yetkili temsilcisinin ciro imzasının azilden önce atılmış olduğunun ayrıca keşideci parafı ile çekteki tarihin değiştirilmiş olduğunun kabulü gerekeceğini»[261]

«Dava konusu çeklerin keşideci tarihlerinde tahrifat yapıldığı, çeklerin tahrifattan önceki keşide tarihleri itibarıyla değerlendirilmesi gerekeceği, çeklere ciro yoluyla hamil olan davalıya karşı şahsi defilerin ileri sürülebilmesi için hamilin çekleri kötüniyetle iktisap ettiğinin kanıtlanması gerekeceğini»[262]

«Borçlunun bonoda rakamla yazılı bedelin tahrifat ile değiştirildiği iddiası ile takibin iptalinin talep ettiği uyuşmazlıkta, icra mahkemesince şikayete konu senette tahrifat iddiası ile ilgili olarak inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Ağır Ceza Mahkemesinde açılan sahteciliğe ilişkin dava gerekçe gösterilerek, HMK.’nun 209. maddesi uyarınca ‘anılan dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulması’ yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğunu- Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davasının, İİK’nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup,y anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulabileceğini, Cumhuriyet Savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmayacağını ve bekletici mesele yapılamayacağını, ancak Cumhuriyet Savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibinin durdurulabileceğini»[263]

«Dava icra takibine konu kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı ve tahrif edilen miktar yönünden borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olup, bu yönde yerel mahkemece bir inceleme yapılması zorunlu olup, sadece icra mahkemesinde alınan rapor ile yetinilmesinin isabetsiz olduğunu»[264]

«Senetteki keşideci imzasının davacının eli ürünü olmadığı ve sahtecilik iddiasının mutlak defi niteliğinde olduğundan herkese karşı ileri sürülebileceğini»[265]

«Davacının, davalı ile sözleşme ilişkisi bulunmadığını ve kendi adına atfen vekâleten imza atılmasına dayanak teşkil eden vekâletnamedeki imzanın kendi eli ürünü olmadığını ileri sürmesinin, ‘sahtelik iddiası’ olarak kabulü gerekli olup; bu sahtelik iddiasının, dava dışı noter tarafından tanzim edilen bir resmi senede ilişkin olduğu için de ilgili noterin taraf olmadığı davada incelenip hükme bağlanmasının yerinde olmadığını; zira, hükmen sabit görülmesi halinde noterin bu sahtelik nedeniyle 1512 s. Noterlik Kanunu’nun 162. maddesi uyarınca hukuki sorumluluğu söz konusu olabileceğinden, kendi işlemine karşı yapılan sahtelik iddiasına karşı notere savunma hakkı verilmesi ve elde edilecek deliller çerçevesinde sahtelik iddiası konusunda bir karar verilmesi gerekeceğini»[266]

«Sahtecilik iddiasının mutlak def’i olup herkese karşı ileri sürülebileceğini»[267]

«Kambiyo senedi üzerindeki rakam hanesi ile yazı bölümünde farklılık olması halinde yazı ile gösterilen kısma itibar edilir (TK. m. 588; yeni TTK. m. 676.). Ancak rakam hanesinde tahrifat yapılması halinde bu kuralın uygulanmayacağını»[268]

«İmza incelemelerinde sağlıklı sonuca ulaşılabilmesi için dava konusu edilen senedin tanzim tarihinden önceki tarihte atılmış mukayese imzalarının bulunduğu belgelerin getirtilip o belgelerdeki imzalar ile senet üzerindeki imzanın karşılaştırılması sureti ile yapılacak grafolojik inceleme sonucu davalının itirazlarını da karşılayacak şekilde rapor alınmasının ve karar verilmesinin gerekeceğini»[269]

«İmzanın sahteliğini davalının bilebilecek durumda olduğu gerekçeleriyle dava konusu bonolardan davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibe konu edilen bono yönünden koşulları oluştuğundan davacı yararına % 40 tazminata hükmedilmesine karar verilmesi gerekeceğini»[270]

«İhtiyati tedbir talebinde bulunan şirket vekilinin, ‘dava konusu senedin ‘ödeyecek’ bölümündeki ismin yanına ‘(şirket müdürü)’ sözcüklerinin ve adres kısmındaki şirket isminin sonradan eklendiği, böylece şirketin bu senetten dolayı borçlu duruma sokulmak istendiği’ ileri sürülerek, ihtiyati tedbir talebinde bulunması karşısında, iddiaların HMK’nun 209. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekeceğini»[271]

«Davacı adına ve onun imzası taklit edilerek düzenlenen bonolardaki bu sahteliğin mutlak def’i niteliğinde olup herkese karşı ileri sürülebileceğinden, davacının takip alacaklısı olan davalı bankaya karşı borçlu olmadığı, ancak kesinleşen takip çerçevesinde borçlu olmadığı, bu senetlerden dolayı takip dosyasına 15/02/2011 tarihinde 32.810,00 TL ödeme yaptığının anlaşıldığı, davacı vekilinin yargılama sırasında ‘yaptıkları ödeme nedeniyle davanın istirdat davası olarak yürütülmesini talep ettiği’ gerekçesiyle, davalı Asya Katılım Bankası A.Ş.’ye yönelik davanın kabulü ile 32.810 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerekeceğini»[272]

« ‘A.K. adına atılmış inkar olunan imzanın A.K.’ın elinden çıktığının tespit edildiği, dolayısıyla davacının senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ispatlayamadığı’ gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[273]

«Bonoda tahrifat iddiası bulunduğundan, HMK.’nun 209. maddesindeki hüküm uyarınca tedbir kararı verilmesi gerekirken, bu yön öz ardı edilerek, İİK.’nun 72/3. maddesine dayanılarak tedbir kararı verilmesinin doğru görülemeyeceğini»[274]

«Dava ve takip konusu senette rakam ve yazı ile yazılan bedel hanesinde tahrifat iddiasında bulunulduğuna göre, bu iddianın incelenmesi için konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınıp karar verilmesi gerekirken, ceza soruşturması kapsamında alınan üçüncü kişi beyanı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin doğru görülmeyeceğini»[275]

«Kartal 1. Asliye Ceza Mahkemesince 2002/302 E. Sayılı ceza dosyasında yapılan yargılamada alınan Adli Tıp Fizik Grafoloji İhtisas Dairesi raporunda 6 adet senet üzerindeki imzaların davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, davacı hakkında anılan ceza mahkemesince verilen beraat kararının temyizen incelendiği Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 05/11/2010 tarihli kararı ile sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeni ile ortadan kaldırılmasına karar verilmiş ise de, davacının ‘takibe konu bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığı’ yönündeki savunmasının aksi ortaya çıktığından ‘imzaların davacıya ait olduğu’ gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[276]

« ‘İmzaların istiklali ilkesi’ olarak da ifade edilen ve Türk Ticaret Kanununun 730/3 (yeni TTK.’nun 818/c) hükmü uyarınca çekler hakkında da uygulanan bu hüküm uyarınca, cirantanın imzasının sahte olması, çekteki imzasını inkar etmeyen keşideci davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını»[277]

«HMK’nın 211. vd. maddeleri uyarınca sahtelik iddiası ile ilgili olarak imza incelemesine esas olmak üzere senet tanzim tarihi ve/veya öncesine ait davacı tarafından ibraz edilecek ve ilgili yerlerden getirtilecek belgeler toplanmak ve davacının da usulüne uygun olarak imza örnekleri alınmak suretiyle yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülemeyeceğini»[278]

« ‘Sahtelik def’inin mutlak def’ilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceği’ gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[279]

« ‘Çeklerdeki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığı, sahtecilik iddiasının iyiniyetli hamile karşı da ileri sürebileceği’ gerekçeleri ile davanın kabulüne, icra takibine konu edilen çekler nedeni ile davacının borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[280]

« ‘Ciro imzasının sahteliği’ iddiasına dayalı menfi tespit ve istirdat davalarında mahkemece HMK.’nun 209. maddesi uyarınca -‘icra takibinin durması’ konusunda- tedbir kararı verilmesi gerekeceğini»[281]

« ‘Çekteki keşideci imzasının davacıya ait olmadığının saptandığı’ gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davaya konu çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[282]

«Takip dayanağı kredi sözleşmesindeki kefalet imzasının davacıya ait olmadığının bilirkişi incelemesi sonucu saptanmış bulunmasına, ‘davalı bankanın takibin haksız ve kötüniyetli olduğu kabul edilerek tazminatla sorumlu tutulmasına, alacak miktarının % 40’ı oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine’ karar verilmesi gerekeceğini»[283]

«Davanın, icra takibine dayanak senetteki imzanın sahte olduğu iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davalı tarafından aleyhine girişilen icra takibine konu senetteki imzanın sahteliği iddiasına dayanmakta olup, anılan hükümde davanın 1 yıl içersinde açılacağına ilişkin bir sürenin öngörülmediği, bu durumda mahkemece işin esasına girilmesinin gerektiğini»[284]

«Kredi sözleşmesi ve ipotek akit tablosundaki imzaların davacının eli ürünü olmadığı gerekçesiyle, mahkemece, ‘davanın kabulüne, takip dosyası nedeniyle davacının davalıya borcu olmadığının tespitine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[285]

«Davanın, imza inkarına dayalı menfi tespit davası olduğu, davacının tatbike medar imzalarının bulunduğu belgeler ilgili mercilerden getirtildiğine göre, gerektiğinde davacı vekilinin sözünü ettiği dava dosyalarındaki imzalar da incelemeye esas olarak getirilip imza incelemesi yaptırılarak varılacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken ‘davacı vekilinin müvekkilini hazır edemediğinin anlaşıldığı, davacının davasını ispat edemediği’ gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu»[286]

« ‘Bono metninden anlaşılan tüm itiraz ve def’ilerin hamile karşı ileri sürülebileceği, davacı tarafın ıslah yoluyla sahtelik iddiasını ileri sürmesinin iddiayı genişletmek niteliğinde olmadığı, takibe dayanak bonoların tanzim, vade ve miktar hanelerinde tahrifat yapıldığı, bonoların kambiyo vasfına haiz bulunmadığı’ gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[287]

«Sahtecilik mutlak def'iler den olduğundan herkese karşı ileri sürülebilir. Ceza mahkemesinin maddi vakıayı saptayan kesinleşmiş kararları BK’nun 53. (yeni TBK.’nun 74.) maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayacağından, mahkemece davaya konu senetle ilgili ceza davasının sonucu beklenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, ‘ceza davasının sonucunun beklenmesine gerek bulunmadığı’ gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının doğru görülmeyeceğini»[288]

« ‘Adli Tıp Kurumu'nun raporuna göre; keşide tarihinin değişiklik parafının davacı asile ait olmadığı’ dolayısıyla sahte nitelikte olduğunun tespit edildiği, bu şekilde davaya konu çekin keşide tarihinin tahrif edildiği, tahrifatın herkese karşı ileri sürülebilen mutlak itiraz sebebi olduğu ve ayrıca tahrif edilen haline göre ibraz süresinin geçmiş olduğu, davacı ile davalı arasında hukuksal ilişkinin de bulunmadığı’ gerekçesiyle ‘davanın kabulüne, davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine’ karar verilmesi gerekeceğini»[289]

« ‘İmzanın kendisine ait olmadığı’ (sahtecilik) iddiasının iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın herkese karşı ileri sürülebilen mutlak def’ilerden olduğunu»[290]

«Sahtecilik iddiası, mutlak def’ilerden olduğundan herkese karşı ileri sürülebileceğini»[291]

«Sahtecilik iddiasının herkese karşı ileri sürülebilecek mutlak bir def’i olması ve sahte imzanın, çekteki diğer imzaların geçerliliğini ortadan kaldırmayacağı fakat adına sahte imza atılmış kişinin sorumluluğunun olmayacağını»[292]

«Davacının kendi adına atmış olduğu ciro imzasının sahte; şirket yetkilisi sıfatıyla attığı diğer ciro imzasının geçerli olduğu durumda, geçerli imzanın davacıyı bağlamayacağı ve sahtecilik iddiasının mutlak def’ilerden olması sebebiyle herkese karşı ileri sürülebileceğini»[293]

«Sahtecilik iddiasının olduğu hallerde, mahkemenin imza incelemesi yaptırmadan karar veremeyeceğini»[294]

«Davacı kooperatif adına atılan cirodaki imzalardan birisinin sahte olduğu saptandığına göre, geçerli diğer ciro imzasının davacıyı bağlamayacağı ve mutlak def’ilerden olan sahtecilik iddiasının herkese karşı ileri sürülebileceğini»[295]

«Mahkemece, hükme esas alınan raporda, imza incelemesi yapılırken senedin tanzim tarihinden sonra düzenlenmiş olan belgelerdeki imzaların dikkate alındığı görülmüştür. Oysa sağlıklı ve doğru sonuca varılabilmesi için, imza incelemesinin senedin tanzim tarihinden önceki tarihte düzenlenmiş ve davacının imzalarını ihtiva eden belgelerin dikkate alınması gerekeceğini»[296]

«Sahtelik def'inin mutlak def'i olup herkese karşı ileri sürülebileceğini»[297]

«Bonodaki imzanın davacıya ait olduğunun Adli Tıp Kurumu raporuna göre belirlenmesi ve ‘bonoyu davalıya cirolayanın imzasının sahte olduğuna’ dair iddianın ise kambiyo senetlerindeki ‘imzaların istiklali’ ilkesi gereğince incelenmesine gerek olmadığı, birbirine bağlı müteselsil ciro zincirine göre senedi elinde bulunduranın hak sahibi olduğunun kabulü gerekeceği, İİK’nın 72/4. maddesine göre; infaz edilmeyen tedbir kararının, alacaklının alacağını geç almasına neden olması mümkün bulunmadığından, davacının tazminata mahkum edilemeyeceğini»[298]

«Dava konusu çeklerdeki keşideci imzasının, davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespiti halinde, sahtelik ve tahrifat iddiasının mutlak def’ilerden olması nedeniyle herkese karşı ileri sürülebileceğini, senet hamilinin iyi niyetli olmasının bir öneminin olmayacağını»[299]

«Dava, İİK.’nun 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. Davacılar vekili hem dava dilekçesinde hem de duruşmalar sırasında verdiği dilekçesinde senetteki muris imzasına itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece davacıların davaya konu senetteki imzaya itiraz ettikleri dikkate alınarak, ‘senetteki imzanın davacıların murisine ait olup olmadığı’ hususunda, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davacıların imzaya itiraz ettikleri gözden kaçırılarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[300]

«İmzanın inkar edildiği bonolarda, bonoların tanzim tarihinden önce veya aynı tarihli resmi makamlar huzurunda atılmış imza örnekleri getirtilip ayrıca mahkeme huzurunda davacıdan imza örnekleri alınarak birlikte değerlendirilmek üzere Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, buradan alınacak rapora göre hüküm kurulması gerekeceğini»[301]

«Bonodaki imzaya itiraz neticesinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi için,inkar edilen imzanın öncesi ve sonrasına ait yakın tarihli örnek imzaları içeren belgelerin celp edilmesi gerekeceğini»[302]

«Davanın, takibe konu çekteki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmaması nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu hallerde, çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı def’inin herkese karşı ileri sürülebilen def’ilerden olup, somut olayda ‘davalı bankanın iyiniyetli olduğu’ndan bahisle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmayacağını»[303]

« ‘Senedin rakamla yazılan bedel kısmında tahrifat yapıldığı’ Adli Tıp Kurumu raporuna göre tespit edildiğinden, rakamla belirtilen miktarda tahrifat bulunması halinde, yazı ile belirtilen miktara itibar edilemeyeceği, tahrifatla oluşturulduğu kabul edilen miktar yönünden davalının takibinde kötü niyetli olduğu gözetilerek, davalı hakkında ‘kötü niyet tazminatı’na da hükmedilmesi gerekeceğini»[304]

« ‘Dava konusu senetteki imzanın başka yerden taşınması suretiyle bu senedin oluşturulmuş olduğu’nun söylenemeyeceğinin bilirkişi raporunda belirtilmesine ve mahkemece bu mütalâaya uyulmamasına rağmen, ‘senet altındaki imzanın başka yerden taşınarak fotokopi üzerine monte edilmek suretiyle sahte senet düzenlendiği’ yönündeki iddianın araştırılması bakımından, Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak, davalılardan birinin ‘alacaklı olmadığına’ dair ikrarının da tüm delillerle birlikte değerlendirilip, TK.nun 677. (yeni TTK.’nun 765.) maddesinde öngörülen ‘imzaların istiklali’ prensibi de gözetilip tartışılarak karar verilmesi gerekeceğini»[305]

«Sahtecilik iddiasında bulunulan davada bu iddianın HMK.’nun 209 vd. maddeleri uyarınca incelenmesinin gerekeceği, Cumhuriyet Savcılığından alınan raporla yetinilmeyip, bonodaki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak değerlendirme yapılması gerekeceğini»[306]

«Mahkemece, ‘yapılan yargılama sonunda, mutlak def’i olarak yetkili hamile karşı da ileri sürülebilen imza itirazının haklı ve yerinde olduğu’ gerekçesiyle ‘davacının borçlu olmadığının tespitine, İİK.’nun 72/5. maddesi gereğince alacaklının haksız ve kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından, tazminat isteminin reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[307]

«Mahkemece imza yönünden Adli Tıp Kurumu’ndan alınmış rapor hükme dayanak yapılmışsa da, davalı tarafından söz konusu rapora itiraz edildiğinde, davaya konu senedin keşide tarihi öncesi ve yakın zamanları da kapsayan yeteri kadar davacı imzalarının da toplanmak suretiyle yeniden bir bilirkişi kurulundan ‘senetteki ciro imzasının davacıya ait olmadığı’ konusunda rapor alındıktan sonra, tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun bir sonuç dairesinden karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle verilen kararın bozulması gerekeceğini»[308]

«Davaya konu senetteki imzaya yönelik sahtelik iddiasının, senedin tanzim tarihinden önceki tarihlerde atılmış uygulamaya elverişli imzaları havi belgelerin celbedilerek, HUMK’nun 317. (yeni HMK.’nun 209.) maddesi yollamasıyla 308 ve 309. (yeni HMK.’nun 208 ve 211.) maddeleri hükümlerine göre usulüne uygun şekilde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle imza incelemesi yaptırılıp, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekeceğini»[309]

«İmzanın keşideciye ait olduğu hususunun HUMK.’nun 309. maddesi (yeni HMK.’nun 211.) hükmü çerçevesinde ibraz edeceği delillerle ispat edilmesi gerektiğini»[310]

«İbranamedeki imzanın davalıya ait olup olmadığının, adli tıp kurumu raporu ile araştırılması gerekeceğini»[311]

«Dava konusu çekin tahrifattan önceki bedelinin 4.000,00-TL olup, davacı keşideci bu miktarda borçlu olduğundan, mahkemece bu yön gözardı edilerek ‘keşidecinin 10,000-TL yönünden borçlu olmadığının tespitine’ karar vermesi gerekirken, davanın tümden kabulüne karar verilmesinin bozmayı gerektireceğini»[312]

«Sahtecilik defi mutlak defilerden olup, herkese karşı ileri sürülebileceğinden, mahkemece davacının iddiası üzerinde durularak çeklerdeki imzanın davacı tarafa kesin olarak ait olup olmadığı tespit olunarak, davacıların bu çeklerden dolayı borçları olup olmadığının belirlenmesi gerekeceğini»[313]

«Bonodaki imzanın inkarına karşı yapılan Adli Tıp Kurumu incelemesi neticesinde, bonodaki imzanın borçluya ait olduğunun tespiti sonucunda “davanın reddine” dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığını»[314]

«Senetlerde bir cironun ‘tahsil cirosu’ olabilmesi için ‘bedeli tahsil içindir’, ‘kabız içindir’ ‘vekaleten’ gibi ibareleri ihtiva etmesi gerekeceğinden, somut olayda dava konusu bonoda belirtilen bu ibareler bulunmadığından, cironun ‘temlik cirosu’ olduğunun kabulü ile sahtecilik def’inin mutlak def’i niteliğinde olması sebebiyle herkese karşı ileri sürülebileceğini»[315]

«Dava konusu çekin keşide edildikten sonra miktar hanesinde tahrifat yapılarak …….. liraya dönüştürüldüğü dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Esasen bu husus davacının da kabulündedir. Bu durumda mahkemece TK.’nun 730. (yeni TTK.’nun 818.) maddesi yollaması ile 660. (yeni TTK.’nun 748.) maddesi uyarınca, davacının tahrifattan önceki bedel gereğince sorumlu olduğu gözetilmeden, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle davanın tümden kabulüne karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[316]

«Adli Tıp Kurumu raporunda ‘davaya konu senet üzerindeki imzaların davacı borçlunun eli ürünü olmadığı’ belirtilmiş ise de, davacı pul üzerindeki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiğinden ve senet üzerindeki pulun senede sonradan nakledilmediğinin de anlaşılması sebebiyle ‘davanın reddi’ gerekeceğini»[317]

«İmzaların bağımsızlığı kuralı gereğince, sahtecilik iddiası ilgilisince ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, çekte mevcut ciro zincirine göre yetkili hamil bulunanın, kambiyo hukukuna dayalı hak talebinin korunması gerektiğinden, kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceğini»[318]

√ «İcra takibinden önce bonoda tahrifat iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davalarında İİK.'nun 72/III. maddesi uyarınca %15 teminat karşılığında "icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi" şeklinde mahkemece tedbir karar verilemeyeceğini; yeni HMK.'nun 209. maddesi uyarınca teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekeceğini»[319] [320]

√ «Kambiyo senetlerindeki ‘imzaların istiklali’ ilkesi gereğince dava konusu çeki ciro eden dava dışı şirketin cirosunu oluşturan imzanın sahte olmasının, diğer cirantaların imzalarını etkilemeyeceğini»[321]

√ «Senet bedelinin ‘yazı ve rakamla’ gösterilen miktarları arasında fark bulunması halinde ‘yazı’ ile gösterilene itibar edilebilmesi için (TK. mad. 588 “şimdi; yeni TTK. mad. 676”) miktara ilişkin ‘yazı’ ya da ‘rakam’da bir tahrifat bulunmaması gerektiğini (eğer rakam kısmında tahrifat varsa, yazı ile yazılan kısmın borçlu tarafından yazıldığı kanıtlanmadıkça, yazıya itibar edilemeyeceğini, tahrifatsız olarak rakamla yazılan bedele itibar edileceğini)»[322]

√ «Senet metninden kaynaklanan sahtelik iddiasının ‘mutlak def’i’ olarak herkese (her hamile) karşı ileri sürülebileceğini»[323]

√ «Senetteki tahrifat iddiası ile ilgili uyuşmazlığın çözümü, özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, senet aslı üzerinde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekeceğini»[324]

√ «Bilirkişi incelemesinin senet aslı üzerinde yaptırılması gerekeceğini (fotokopi üzerinde inceleme yaptırılamayacağını)»[325]

√ «Senedin Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, arka yüzündeki pulların sökülmesi suretiyle, pulların altındaki kısımda herhangi bir yazının olup olmadığının, varsa yazının içeriğinin saptanması gerekeceğini»[326]

√ «Dava konusu bononun tanzim tarihine yakın olan tarihlerde, resmi mercilerce düzenlenmiş veya resmi mercilere verilmiş evrak üzerindeki imza ve yazılardan yeterli miktarda getirilerek bunlar üzerinde grafologlara inceleme yaptırılması gerekeceği»[327]

√ «Sahtelik iddiasına dayalı olumsuz tespit davalarında, imzasını inkâr eden davacı - borçlunun senedin düzenlenme tarihinden önceki ve düzenlenme tarihine yakın tarihli ‘medarı tatbik’ (mukayeseye esas alınabilecek) imzaları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceğini»[328]

√ «Dava konusu senetlerdeki imzaların sahte olduğunun veya dava konusu senette tahrifat yapılmış olduğunun ileri sürülmesi halinde, mahkemece grafolog olan uzman bilirkişilere inceleme yaptırılması gerekeceğini»[329]

√ «Senetteki çıkıntı, ilave ve silintilerin ayrıca borçlu tarafından tasdik edilmiş olmadıkça geçerli olmayacağını»[330]

√ «İcra mahkemesi kararları kesin hüküm teşkil etmediğinden ‘imza inkârı’na ilişkin uyuşmazlığın çözümlenmesi sırasında, icra mahkemesince alınan bilirkişi raporu ile yetinilerek karar verilemeyeceğini, yeniden bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceğini»[331] [332]

√ «Teknik bir incelemeyi gerektiren hususlarda -örneğin; yazı ile ‘bir milyon dört yüz bin’ TL olarak yazılı olduğu halde sonradan baş tarafına ‘on’ kelimesinin eklenerek senedin ‘on bir milyon dört yüz bin’ haline dönüştürüldüğü iddiasının- mutlaka bilirkişi incelemesi yaptırılarak araştırılması gerekeceğini, mahkemenin kendi kanaati ile yetinip hüküm veremeyeceğini»[333]

√ «Senedin alacak miktarını belirten kısmında -yazı ve rakamlar eklenerek- ‘aynı el tarafından’ tahrifat yapıldığının anlaşılması halinde, bu değişikliğin ‘borçlu tarafından’ yapılıp yapılmadığının -borçlunun, senedin tanzim tarihinden önceki döneme ait yazı ve rakam örnekleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak- araştırılması gerekeceğini»[334]

√ «Nizalı bonodaki imzanın üzerinde bulunduğu damga puluyla birlikte başka bir senetten nakledilmiş olup olmadığı hususunda bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde, davacının imzasını içeren damga pulunun başka bir senetten bonoya nakledildiği görüşünü savunan uzman bilirkişilerden oluşturulacak bir kurula inceleme yaptırılarak, o bono ve pul üzerindeki fiziksel ve kimyasal bulgular üzerinde de özellikle durulmak suretiyle imzayı içeren pulun başka bir senetten nizalı bonoya nakledilip nakledilmediği hususunda rapor alınmak ve mevcut raporlar arasındaki çelişki giderilmek suretiyle, hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekeceğini»[335]

√ « ‘Dava konusu senetle müvekkilinin borçlu bulunmadığı’ iddiasının, senet altındaki imzanın da inkârı niteliğini taşıdığını»[336]

√ «Adli Tıp Kurumu Fizik/Grafoloji İhtisas Dairesince düzenlenen raporda, ‘imzanın borçlunun elinin mahsulü olduğu’ belirtilmiş dahi olsa, bu raporun daha önce başka mahkemelerce alınan raporlarla çelişir durumda olması halinde, mahkemece biri Adli Tıp Kurumundan biri Polis Laboratuarından biri de Güzel Sanatlar Akademisi Grafoloji uzmanı olan öğretim üyelerinden oluşacak bir kuruldan yeniden rapor alınması gerekeceğini»[337]

√ «Hazırlık soruşturması sırasında, C. Savcılığınca alınan bilirkişi raporunun, açılan olumsuz tespit davasında mahkemeyi bağlamayacağını»[338]

√ «Sahtelik iddiasına dayalı olumsuz tespit davalarında alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde, raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek yeni bir rapor alınması gerekeceğini»[339]

√ « ‘Senette tahrifat yapıldığını’ iddia eden davacının, duruşmalara gelmemesi, davayı takip eden davalının da gerekli giderleri yatırmaması halinde, mahkemece giderlerin Hazineden sağlanarak ‘senette tahrifat yapılıp yapılmadığı’ konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceğini»[340]

√ «Adli Tıp Kurumu Grafoloji İhtisas Kurulunca verilen raporun yeterli görülmemesi halinde, Adli Tıp Genel Kuruluna gidilmeyip, grafoloji uzmanlarından kurulu yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekeceğini, çünkü Adli Tıp Genel Kurulunda grafoloji uzmanı bulunmadığını»[341]

√ « ‘Dava konusu açığa atılan imzalı çeklerin çalındığı’ iddiası ile açılan olumsuz tespit davasında, davalı-alacaklının ‘çeklerin lehdar kısmının davacı tarafından yazıldığı’nın ileri sürülmesi halinde, bu hususun araştırılarak -davacının yazısını inkar etmesi halinde yazı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak- sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğini»[342]

√ « ‘Senetteki rakamla yazılan bedel kısmının sonradan eklendiğinin’ iddia edilmesi halinde ‘bu kısmın, senet metnindeki diğer yazılarla aynı el mahsulü olup olmadığının ve eklemenin sonradan yapılıp yapılmadığının’ bilirkişiler aracılığı ile araştırılması gerektiğini»[343]

√ «Senette -üzerinde imza bulunan- pulun başka yerden sökülerek yapıştırılmış olup olmadığının bilirkişi incelemesi yaptırılmadan mahkemece kendi gözlemleri ile yetinilerek karar verilemeyeceğini»[344]

√ «İtiraz konusu imzanın ‘borçluya ait olup olmadığı’ konusunda kesin görüş bildirmeyen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm verilemeyeceğini»[345]

√ «Tahrifat (sahtelik) iddiasıyla açılan senet iptali davasında, senette tahrifat yapılıp yapılmadığı konusunda -HUMK. 308 vd. (şimdi; yeni HMK. 208 vd.) göre- bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceğini”[346]

√ «Sahtelik iddiası hakkında önce bilirkişi incelemesi yaptırılmadan doğrudan doğruya tanık ifadelerine dayanılarak karar verilemeyeceğini»[347]

b e l i r t m i ş t i r…


Yüklə 12,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin