b- Miktarı para olarak belli olmayan yani likid olmayan borçlarda, borçlu itiraz ettiği borç miktarını açıkça bildirmeksizin «bölümsel (kısmi) itiraz»da bulunabilir. Örneğin; haksız fiilden, tazminattan doğan 1.000.000,00 TL.’lık bir alacak takibine karşı borçlu, «borcum bu kadar değildir, itiraz ediyorum» şeklinde itirazda bulunmuşsa, bu itirazı geçerli bir itiraz olarak kabul etmek gerekir. Çünkü, borçlu, itiraz etmek istediği borç miktarını açıkça bildirmek olanağına sahip olmadığı için, bunu itirazında belirtememiştir.[86]
Bölümsel itirazın «açıkça belirtilmesi» gereğinin sonucu çok sert olduğundan, borçlunun itiraz iradesini yorumlarken, kuşkuya düşülmesi halinde borçlu lehine hareket etmek gerekir. Çünkü, borçlunun itirazı geçerli sayılmazsa, bununla borçlu «ödeme emine itiraz etmemiş» sayılmakta ve borcunu ödemek zorunda kalmaktadır. Alacaklı ise, borçlunun itiraz iradesinin geçerli sayılması ile pek fazla bir şey kaybetmemekte sadece takibi durmaktadır.[87]
Acaba bölümsel (kısmî) itirazda bulunmuş olan borçlu, yedi günlük itiraz süresi içinde, itiraz ettiği alacak miktarını arttırabilir mi? Yani, itiraz süresi içinde takip konusu borcun örneğin; 500.000,00 lirasını kabul edip, kalan 400.000,00 lirasına itiraz etmiş olan borçlu, itiraz süresi dolmadan, icra dairesine başvurup «takip konusu borcun tamamına (ya da 600.000,00 lirasına)» itiraz edebilir mi? Yargıtay[88] -oldukça eski tarihli- bir kararında bu soruyu olumlu biçimde cevaplandırmıştır. Doktrinde[89], yüksek mahkemenin bu görüşü eleştirilerek «buradaki ikrarın mahkeme dışı bir ikrar olmakla beraber, ‘itiraz dilekçesi’ veya ‘icra tutanağı’ (yani ‘kesin delil’) ile ispat edilebileceğinden, borçlunun bu ikrarından ancak maddi hata nedeniyle dönebileceği» belirtilmiştir.
XII-Borçluya itiraz ettiğine dair “bedava ve pulsuz bir belge” verilir (İİK. mad. 62; Yön. mad. 40).
538 sayılı Kanun ile -1965 yılında- yapılan değişiklik sırasında, maddenin önceki şeklinde bulunan «borçlu isterse» sözcükleri çıkarılmıştır. Buna rağmen uygulamada bu hükmün işlediği söylenemez…
XIII- Yüksek mahkeme “itiraz şekli” konusunda -yukarıda belirtilenler dışında- ayrıca;
-“Yerel mahkemece borçlunun itirazlarından yetki ve kısmi itirazı ile ilgili inceleme yapılarak itirazın kaldırılmasına karar verildiği halde, aynı alacak için daha önce bir takip yaptığı ve bu takibin devam etmekte olduğu yönündeki derdestik itirazı konusunda gerek kararın gerekçesinde herhangi bir değerlendirme yapılmamasının ve gerekse sonuçta hüküm fıkrasında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının yerinde olamayacağını”89a
-“Borçluya yapılan tebligat usulsüz olup mahkemece tebligatın usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesi yönünde verilen karar yerinde ise de, bununla yetinilmeyip, ilamsız takipte, her türlü itirazın İİK.nun 62.maddesi gereğince icra müdürlüğüne yapılması gerektiği gözardı edilerek, ayrıca borçlunun icra dairesine yapılmış bir itirazı da bulunmadığı ve icra mahkemesinde bu konuda bir talebi de bulunmadığı halde takibin durdurulması yönünde karar verilmesinin doğru olmayacağını”[90]
-“Borçluya yapılan tebligat usulsüz olup mahkemece tebligatın usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesi yönünde verilen karar yerinde ise de, bununla yetinilmeyip, ilamsız takipte, her türlü itirazın İİK.nun 62. maddesi gereğince icra müdürlüğüne yapılması gerektiği gözardı edilerek, ayrıca borçlunun icra dairesine yapılmış bir itirazı da bulunmadığı ve icra mahkemesinde bu konuda bir talebi de bulunmadığı halde takibin durdurulması yönünde karar verilemeyeceğini”[91]
-“Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu ve hukuk düzeni tarafından korunamayacağını, hakimin yasadaki boşluğu objektif iyi niyet kuralları içinde doldurmak zorunda olduğunu, ilam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının üç ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığının, borçlunun zarara uğramasına neden olduğunun anlaşıldığını”[92]
-“Somut olayda dayanılan ‘ibra’ belgesi altındaki imza inkar edilmemiş olup belge içeriğinde takibe konu ilamda hükmedilen vekalet ücreti alacağının da ödendiği kabul edildiği açık olduğundan bu alacak kalemi hakkında da takip yapılamayacağını, bu durumda icra mahkemesince istemin tümden kabulü gerekirken vekalet ücreti alacağı için şikayetin reddedilmesinin doğru olmadığını”[93]
-“Borçlu hakkında para borcuna ilişkin olarak başlatılan ilamsız takipte HUMK.’nun 9. (şimdi; HMK.’nun 6.) maddesi uyarınca borçlunun ikametgahının yetkili olarak kabul edileceğini, İİK’nun 62. maddesi kapsamında itiraz edilen kısmın açıkça gösterilmesinin gerekeceğini”[94]
-“Takibin yenilenerek borçluya yenileme muhtırasının tebliği yeni bir itiraz hakkı vermeyeceğinden, şikayetin kabulü ile, borca itirazın süre aşımı nedeniyle reddi yerine süresinde kabulü ile takibin durdurulmasına dair icra müdürlüğü kararının kaldırılmasına ve takibe devam olunmasına karar verilmesinin gerekeceğini”[95]
-“5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 138/4. maddesinin, alacaklı banka yönünden 26/12/2003 tarihinden önce kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş alacakların tahsiline ilişkin olarak yapılacak icra takiplerinde uygulanabileceğini”[96]
-“Borçlunun haciz tehdidi altında dosya borcunu ödemesi ile icra dosyasını işlemden kaldırmasının, borçlunun icra mahkemesi nezdinde yaptığı itirazdan feragat etmediği sürece işin esasının incelenmesine engel teşkil etmeyeceğini”[97]
-“Borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğ edildiğinin icra mahkemesince tesbit edildiği tarihe nazaran süresinde icra dairesine itirazını bildirmiş olduğundan takip kesinleşmeden önce konulmuş hacizlerin kaldırılması gerekeceğini”[98]
-“İlamsız takipte, her türlü itirazın İİK.nun 62. maddesi gereğince icra müdürlüğüne yapılması gerektiğini”[99]
-“Borçluların şikayet dilekçelerinde yer alan kısmi ödeme sözleşmede borçlu imzasının bulunmaması, işletilen faiz ile ilgili itirazların takip prosedürü itibari ile yasal süresi içinde icra dairesinde ileri sürülmesi gerekeceğini; icra dairesi yerine icra mahkemesine yapılan itirazların hukuki sonuç doğurmayacağını”[100]
-“Kamu düzeni ile ilgili bulunmayan hallerde tarafların yetkili icra dairesini sözleşme ile belirleyebileceklerini”[101]
-“Kısmi itiraz halinde, itiraz edilen miktar ve eklentileri dışında kalan alacak miktarı kesinleşmiş olacağından, kesinleşen miktar yönünden takibe devam edilerek haciz yapılabileceğini”[102]
-“Borçlu vekilinin itiraz dilekçesinde ‘müvekkilinin böyle bir senedi imzalamadığını’ bildirmesinin ‘imza inkarı’ niteliğinde olduğunu”[103]
-“Şirket temsilcisi dışında, limited şirket ortaklarının, şirketi temsile yetkileri olmadığından, icra dosyasına yaptıkları borca itirazın da geçerli olmayacağını”[104]
-“İcra takibine itirazda bulunan vekilin, baroya kayıtlı avukat olması gerektiğinden, şirket yetkilisinin vekalet verdiği avukat olmayan kişi tarafından icra dairesine yapılan itirazın geçerli olmayacağını”[105]
-“Borçlunun itiraz iradesini yani, ödeme emrine ya da borca, itiraz etmek istediğini icra dairesine bildirirken belli bir sözcüğü kullanmasının zorunlu bulunmadığını, dilekçe kapsamından borca ya da takibe itiraz edilmek istendiğinin anlaşılması halinde borca itiraz edildiği kabul edilerek takibin durdurulması gerekeceğini”[106]
-“İcra takibine yapılacak kısmi itirazın, itiraz edilecek kısmın açıkça belirtilmesi suretiyle yapılması gerekeceğini, aksi takdirde yapılan itirazın yapılmamış sayılacağını”[107]
-“İtiraz dilekçesinde ‘ … bahse konu ... Bankasına bu miktar benim borcum yoktur. Hesap ekstrelerinin incelenmesinde tarafımdan yapılan ödemeler açıkça ortaya çıkacaktır…’ şeklinde beyanda bulunmuş olan borçlunun bu beyanının ‘kısmi itiraz’ olduğunu ve itiraz edilen kısım belirtilmemiş olduğu için geçerli bir itirazdan bahsedilemeyeceğini”[108]
-“Ticari temsilcinin icra dairesinde (ya da mahkemelerde) temsilcisi olduğu şirket adına geçerli olarak itirazda bulunabileceğini”[109]
-“Belediyenin taraf olduğu takiplerde belediyeyi belediye başkanının temsil edeceği, belediye başkanının kanundan doğan bu yetkisini kullanması için ancak baroda kayıtlı bir vekil atayabileceğini”[110]
-“Vekaletnamede baro pulu bulunmamasının vekaletin geçerliliğine etkili olmayacağını, ancak baro pulu eksikliğini tamamlaması için vekile 10 gün süre verilmesi ve verilen sürede eksiklik giderilmez ise borçlu asile bildirimde bulunulup, sonucuna göre hareket edilmesi gerekeceğini”[111]
-“Ticari faizin söz konusu olabilmesi için, asıl borcun bir ticari işten kaynaklanması gerekeceğini; anonim şirket niteliğindeki alacaklının ‘tacir’ sayıldığı ve yaptığı her türlü işlemin de ‘ticari iş’ sayılacağını”[112]
-“İtirazı sırasında ‘imza itirazı’nda bulunmamış olan borçlunun, icra takibi yönünden senetteki imzayı kabul etmiş sayılacağını”[113]
-“Kısmi itirazda bulunan borçlunun, itiraz ettiği kısmı açıkça belirtmemiş olması halinde, bu itirazının geçersiz olacağını”[114]
-“Takip dayanağı senet altındaki imzayı reddeden borçlunun bunu ‘açıkça ve ayrıca’ bildirmesi gerekeceğini”[115]
-“Temlik işleminin gerçekleşmesiyle temlik edenin borç ilişkisinden çıkıp, onun yerine alacağı devralan üçüncü kişinin geçeceğini, takas için ileri sürülen alacağın temlik tarihinden önce bulunması halinde, temlik alacaklısının alacağı ile takas ve mahsup edilebileceğini”[116]
-“Sadece takipte istenen temerrüt faiz oran ve miktarına itiraz edilmiş olması halinde, takibin asıl alacak yönünden devam edeceğini, çünkü yapılmış olan itirazın ‘kısmi itiraz’ niteliğinde olduğunu”[117]
-“Yabancı para alacağını vade tarihi itibariyle Türk Lirası’na çevirerek talep eden alacaklının, bu alacağına takip tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmasını isteyebileceğini, yabancı para alacağının fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk parası karşılığının kendisine ödenmesini talep eden alacaklının ise bu alacağına vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar olan dönem için devlet bankalarının o yabancı paraya bir yıl için ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz isteyebileceğini”[118]
-“İtiraz dilekçesinin borçlu tarafından bizzat icra dairesine getirilip teslim edilmesi zorunluluğunun bulunmadığını, önemli olan borçlunun dilekçe altındaki imzasının kendisine ait olduğuna karşı çıkmamış olması gerektiğini”[119]
-“Mal beyanı dilekçesinde açıkça ‘borca, faize, takibe’ itiraz ettiğini bildirmiş olan borçlunun bu açıklamasını İİK. nun 62. maddesinde belirtilen ‘itiraz’ niteliğinde olduğunu”[120]
-“Borçlunun itiraz dilekçesinde yer alan ‘borcun … TL. kısmına itiraz ediyoruz’ şeklindeki beyanının ‘kısmi itiraz’ sayılacağını”[121]
-“Takip dayanağı taahhütname altındaki imzanın borçluya ait olup olmadığı konusunda Cumhuriyet Savcılığınca ve icra mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucunda alınan raporlarda farklı sonuca ulaşılmış olması halinde, raporlar arasındaki görüş ayrılığının yeniden imza incelmesi yaptırılarak giderilmesi gerekeceğini”[122]
b e l i r t m i ş t i r…
[1] Bknz: 12. HD. 25.2.1991 T. 9745/2223; 5.3.1987 T. 7488/3079
[2] İsviçre Fed. Mah. 19.1.1931 T. Kararı (Naklen: POSTACIOĞLU, İ. Ödeme Emrine İtirazın Sıhhat Şartları (İHFM. 1950/3-4, s:786) – POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukuku Esasları, s:154)
[3] KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, C:1, s:247
[4] Bknz: 19. HD. 21.6.2001 T. 1162/4862
[5] Bknz: 12. HD. 28.6.1994 T. 8517/8766
[6] Bknz: 12. HD. 4.5.2001 T. 6784/7691
[7] Bknz: 12. HD. 17.5.2001 T. 8188/8747
[8] KURU, B. age. s:259, dipn. 79 – ÜSTÜNDAĞ, S. İcra Hukukunun Esasları, s:99 – ÖĞÜTÇÜ, T. İcra ve İflas Kanunundaki Yenilikler, s:50
[9] Bknz: İİD. 1.3.1965 T. 2065/2573; 8.5.1958 T. 2777/2654
[10] Bknz: İİD. 9.6.1955 T. 3172/3353
[11] Bknz: 12. HD. 18.5.1976 T. 4830/6386
[12] Karş: 12. HD. 27.2.1979 T. 664/1580
[13] KURU, B. age. s:259
[14] Bknz: 12. HD. 18.10.1983 T. 6625/7630
[15] Bknz: 12. HD. 5.3.1987 T. 7488/3079
[16] Bknz: İİD. 2.11.1967 T. 8997/9500
[17] KURU, B. İcra ve İflas Kanunu Değişikliği Hakkında Düşünceler, s:20
[18] KURU, B. Düşünceler, s:19
[19] Bknz: UYAR, T. İcra ve İflas Yasası Değişiklik Tasarısı Hakkında Düşünceler (Yasa D. 1979/7, s:984 – İBD. 1979/5-6-7, s:278)
[20] Bknz: 12. HD. 28.3.1988 T. 6271/3774
[21] Bknz: 12. HD. 23.9.1988 T. 13145/10240; 5.3.1987 T. 7488/3079
[22] Bknz: 12. HD. 18.9.1984 T. 9609/9208
[23] Bknz: 12. HD. 1.11.1983 T. 6760/8259
[24] Bknz: 12. HD. 8.10.1997 T. 8509/10371; 21.9.1989 T. 1797/10899
[25] Bknz: 12. HD. 19.2.1991 T. 8305/2022; 17.2.1986 T. 8106/1701
[26] Bknz: 12. HD. 28.3.1994 T. 3441/4061; 6.11.1993 T. 10822/17457
[27] Bknz: 12. HD. 22.9.1989 T. 2187/10982; 1.4.1982 T. 2587/2953
[28] POSTACIOĞLU, İ. age. s:168
[29] Bknz: 12. HD. 19.1.2007 T. 22470/533; 1.4.1982 T. 2587/2953
[30] Bknz: 12. HD. 16.3.1981 T. 501/2498
[31] Bknz: 12. HD. 14.4.1988 T. 7308/4962; 24.2.1981 T. 8449/1789; 14.6.1977 T. 552/5925
31a Bknz: 12. HD. 28.3.2013 T. 2750/11848
[32] Bknz: 12. HD. 5.4.1988 T. 5643/4287
[33] Bknz: 12. HD. 13.10.1987 T. 13872/10125
[34] Bknz: 12. HD. 14.1.1986 T. 6274/87
[35] Bknz: 12. HD. 23.12.1985 T. 6170/11612
[36] Bknz. 12. HD. 4.7.1985 T. 559/6768
[37] Bknz: 12. HD. 6.2.1985 T. 8250/1250
[38] Bknz: 12. HD. 20.10.1981 T. 6086/7677
[39] Bknz: 12. HD. 27.1.1981 T. 8861/649
[40] Bknz: 12. HD. 9.9.1999 T. 8845/9714
[41] Bknz: 12. HD. 17.6.2004 T. 11367/16000; 2.5.2002 T. 8143/9180; 17.10.2000 T. 15278/15251 – 12. HD. 15.5.2000 T. 7486/7948; 13.12.1999 T. 15714/16295
[42] Aynı görüşte bknz: KURU, B. age. s: 246
[43] Karş: ÜSTÜNDAĞ, S. age. s:98
[44] Ayrıntılı bilgi için bknz: Yuk. İİK. mad. 58, AÇIKLAMA: V-B - UYAR, T. İİK. Şerhi, C:3, s:3771 vd.
[45] Aksi görüş: ARAR, K. İcra ve İflas Hükümleri, C:1, s:127
[46] POSTACIOĞLU, İ. agm. s:796 vd.
[47] POSTACIOĞLU, İ. agm. s:797
[48] POSTACIOĞLU, İ. agm. s:797; “Küçüğün de tek başına” şikayet edeceği kanısındadır.
[49] Bknz: 12. HD. 2.12.1986 T. 2918/13430 – İİD. 3.4.1970 T. 3607/3630
[50] Bu konuda bknz: Yuk. İİK. mad. 53, AÇIKLAMA: I, dipn. 4 civarı - UYAR, T. İİK. Şerhi, C:3, s:3713 vd.
[51] Bknz: 12. HD. 31.5.2002 T. 10105/11592
[52] Bknz: 12. HD. 24.2.1992 T. 13768/4348; 26.2.1992 T. 13844/2105
[53] Bknz: 12. HD. 27.6.1989 T. 604/9814
[54] Bknz: 12. HD. 27.10.1988 T. 10999/12248
[55] Bknz: 12. HD. 28.9.1987 T. 7648/9440; 28.2.1986 T. 8620/2313; 19.12.1985 T. 5791/11311; 19.9.1985 T. 1469/7207
[56] Aksi görüş için bknz: KURU, B. age. s:249 – BERKİN, N. Tatbikatçılara İcra Hukuku Rehberi, s:414 – POSTACIOĞLU, İ. age. s:158
[57] Bknz: İİD. 8.1.1962 T. 12462/136 – 9.1.1958 T. 166/121 – 31.12.1957 T. 7194/7653
[58] POSTACIOĞLU, İ. age. s:159 – BERKİN, N. age. s:413 – KURU, B. age. s:250
[59] POSTACIOĞLU, İ. age. s:159 – KURU, B. age. s:249
[60] Aksi görüş: BELGESAY, M. R. İcra ve İflas Kanunu Şerhi, s:66
[61] Bknz: 12. HD. 23.11.2000 T. 17374/18065; 20.10.2000 T. 14255/15577
[62] Bknz: 12. HD. 19.3.1997 T. 3067/3387
[63] Bknz: 12. HD. 8.7.1993 T. 8463/12361; 11.9.1989 T. 1155/10284
[64] Bknz: 12. HD. 6.10.1992 T. 4940/12030
[65] KURU, B. Vekilin Ödeme Emrine İtiraz Etmesi (Trabzon Bar. D. S:3, s:6)
[66] Bknz: 12. HD. 16.10.2008 T. 14192/17485; 7.2.2005 T. 25187/2030; 20.11.2003 T. 19627/23070
[67] Bknz: 12. HD. 12.5.1988 T. 9307/6435; 19.10.1987 T. 14738/10363; 24.10.1994 T. 13166/12899; 27.1.1994 T. 674/1611
[68] Bknz: 12. HD. 28.6.1976 T. 5668/8018
[69] Bknz: İİD. 10.10.1956 T. 4836/4470
[70] KURU, B. age. s:251
[71] Bknz: 12. HD. 13.10.2000 T. 13723/15090
[72] Bknz: 12. HD. 27.6.1994 T. 8577/8660
[73] Bknz: 12. HD. 21.10.1982 T. 7324/7567
[74] Bknz: İİD. 3.4.1970 T. 3607/3630
[75] Bknz: 12. HD. 4.7.2011 T. 33105/15577; 5.5.2011 T. 28156/9655; 12.12.2011 T. 10835/28053; 26.5.2003 T. 9068/12018; 8.5.2003 T. 7922/10409; HGK. 30.4.2003 T. 12-309/311
[76] TAŞPINAR, S. İsviçre Federal İcra ve İflas Kanununda Yapılan Değişikliklere Genel Bir Bakış (75. Yaşgünü için Prof. Dr. Baki Kuru’ya Armağan, 2004, s:616)
[77] POSTACIOĞLU, İ. agm. s:797 – POSTACIOĞLU, İ. age. s:154 – KURU, B. age. s:253 – KURU, B. Ödeme Emrine İtiraz (Ad. D. 1961/3, s:278) – ÜSTÜNDAĞ, S. age. s:99 – BERKİN, N. age. s:407
[78] Bknz: 12. HD. 5.2.2002 T. 1196/2353; 28.11.1996 T. 14651/15046; 1.6.1995 T. 7887/8077
[79] Bknz: 12. HD. 6.10.1992 T. 4091/11378
[80] Bknz: 12. HD. 26.2.1992 T. 8049/2126
[81] Bknz: HGK. 30.4.2003 T. 12-309/311; 12. HD. 4.10.1993 T. 11166/14689; 17.12.1990 T. 6171/13129
[82] Bknz: 12. HD. 10.3.2003 T. 2527/4826
[83] Bknz: 12. HD. 21.6.1983 T. 3380/5037
[84] Bknz: İİD. 14.10.1971 T. 9582/10218
[85] Bknz: 12. HD. 24.5.1963 T. 6052/6117
[86] KURU, B. age. s:255 – POSTACIOĞLU, İ. agm. s:787 – POSTACIOĞLU, İ. age. s:155
[87] KURU, B. age. s:255
[88] Bknz: İİD. 25.12.1956 T. 7185/7169
[89] KURU, B. age. s:256
89a Bknz: HGK. 30.1.2013 T. 12-705/154
[90] Bknz: 12. HD. 14.01.2013 T. 23573/151
[91] Bknz: 12. HD. 14.01.2013 T. 23573/151
[92] Bknz: 8. HD. 27.09.2012 T. 6206/8203
[93] Bknz: 8. HD. 14.09.2012 T. 5672/7408
[94] Bknz: 12. HD. 12.12.2011 T. 10835/28053; 04.07.2011 T. 33105/15577; 05.05.2011 T. 28156/9655
[95] Bknz: 12. HD. 02.06.2011 T. 12495/11404
[96] Bknz: 12. HD. 14.02.2011 T. 20190/566
[97] Bknz: 12. HD. 18.10.2011 T. 3569/19226
[98] Bknz: 12. HD. 14.03.2011 T. 23183/3281
[99] Bknz: 12. HD. 24.01.2012 T. 14642/1392
[100] Bknz: 12. HD. 27.02.2012 T. 20547/5087
[101] Bknz: 12. HD. 04.05.2010 T. 29455/10997
[102] Bknz: 12. HD. 11.03.2010 T. 23782/5681; HGK. 08.06.2005 T. 12-336/357
[103] Bknz: 12. HD. 26.10.2009 T. 12510/20432
[104] Bknz: 12. HD. 16.07.2009 T. 5054/16187
[105] Bknz: 12. HD. 16.06.2009 T. 5377/13029; 28.05.2009 T. 3946/11426
[106] Bknz: HGK. 13.05.2009 T. 12-185/182
[107] Bknz: 6. HD. 14.04.2009 T. 1056/3207
[108] Bknz: 12. HD. 20.11.2008 T. 17003/20532
[109] Bknz: 12. HD. 16.10.2008 T. 14192/17485; 07.02.2005 T. 25187/2030
[110] Bknz: 12. HD. 18.03.2008 T. 2617/5261; HGK. 20.09.2006 T. 12-562/536; 12. HD. 24.10.2005 T. 21459/20711
[111] Bknz: 12. HD. 27.11.2007 T. 19734/22125
[112] Bknz: 12. HD. 23.11.2007 T. 19095/21957
[113] Bknz: 12. HD. 28.06.2007 T. 9917/13285
[114] Bknz: 12. HD. 21.06.2007 T. 10314/12694; 31.01.2006 T. 24625/952
[115] Bknz: 12. HD. 19.01.2007 T. 22470/533
[116] Bknz: 12. HD. 31.10.2006 T. 16745/19966
[117] Bknz: 12. HD. 17.10.2006 T. 19161/19502
[118] Bknz: 12. HD. 11.07.2006 T. 12270/15287
[119] Bknz: 12. HD. 21.07.2005 T. 12499/16234
[120] Bknz: 12. HD. 17.06.2005 T. 9440/13144
[121] Bknz: 12. HD. 28.01.2005 T. 23587/1283
[122] Bknz: 12. HD. 24.01.2005 T. 24148/832
İTİRAZ YERİ
Ödeme emrine itiraz, i c r a d a i r e s i’ne yapılır[1] (İİK. mad. 62/1). İcra dairesi yerine icra mahkemesine -uygulamada kimi kez görüldüğü gibi- yapılan başvuru geçerli olmaz.[2] Bu takdirde, itiraz dilekçesinin icra mahkemesince icra dairesine “havalesi” gerekmeyip,[3] süresi içinde borçlunun ayrıca icra dairesine başvurmaması halinde, ödeme emri ve takip kesinleşir.
I- Borçlunun süresi içinde “icra dairesine” itirazda bulunduktan sonra ayrıca icra mahkemesine başvurması halinde, bu başvuru gereksiz olduğundan, “itirazın reddine” karar verilmesi gerekir.[4]
Kambiyo senedine (poliçe, bono, çek) dayanan bir alacak hakkında alacaklı “takip talebi”nde “kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu” (İİK. mad. 167 vd.) ile takip yapmak istediğini bildirmiş olduğu halde h a t a l ı o l a r a k borçluya “örnek 7” ödeme emri gönderilmişse[5] veya alacaklı “takip talebi”nde “genel haciz yolu” (İİK. mad. 60 vd.) ile takip yapmak istediğini bildirerek[6] borçluya “örnek 7” ödeme emri göndertmişse[7] bu ödeme emrini alan borçlunun itirazlarını i c r a d a i r e s i n e yapması gerekir…
İtiraz genellikle, doğrudan doğruya “ödeme emrini gönderen” icra dairesine yapılır. Ancak, borçlunun başka bir icra dairesi vasıtasıyla da itirazda bulunması mümkündür. Bu durumda, “itiraz dilekçesi” borçlunun başvurduğu icra dairesince kabul edilip, ait olduğu icra dairesine gönderilir. Borçlunun başvurduğu icra dairesi, borçludan itirazın ait olduğu icra dairesine gönderilme giderini” -pul olarak- alıp, itiraz dilekçesini bu -takibin yapıldığı, ödeme emrini gönderen- icra dairesine yollar. 4949 sayılı Kanun ile -17.7.2002 tarihinde- yapılan değişiklikle, “alınmayan masraftan icra memurunun şahsen sorumlu olacağı” İİK. mad. 62/I cümle 2’de açıkça öngörülmüştür…
Eğer borçlu, “dilekçe” ile değil de, “sözlü” olarak imza etmek isterse, icra memuru, borçlunun itirazını tutanağa geçirip, altını onunla birlikte imzaladıktan sonra, yine gerekli gönderme giderlerini borçludan alarak, bu tutanağı ait olduğu icra dairesine gönderir. Bu gibi durumlarda, i t i r a z t a r i h i, “itiraz dilekçesi”nin -ya da “itiraz beyanı”nın- ödeme emrini düzenleyen icra dairesine gönderilmek üzere, icra dairesine verildiği tarihtir.[8] İtirazın yapıldığı icra dairesinin itirazı geç göndermesi ya da PTT’deki gecikmeler, “itirazın süresinde yapılmamış sayılmasına” neden olmaz.
Şu hususu da belirtelim ki, 4949 sayılı Kanun ile İcra ve İflas Kanununda Değişiklik yapılmadan önce İİK. mad. 62/I cümle 2’de yukarıdaki durumlarda -yani; itirazın, takibin yapıldığı icra dairesi dışında başka bir icra dairesine yapılması halinde- ‘başvurulan icra dairesinin “gerekli h a r ç ve m a s r a f l a r ı” itirazda bulunan borçludan alacağı’ öngörülmüşken, bu ifade şekli hatalı olduğundan[9] -çünkü 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca itirazlar harca tabi olmadığından- 4949 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sırasında maddedeki “harç” sözcüğü metinden çıkarılmıştır…
Dostları ilə paylaş: |