Buna karşın;
√√ «Teminat olma niteliği devam eden bono hakkında, olumsuz tespit davası açılamayacağını»[1078]
√√ «Boşanmayı temin için değil de, kocanın vermeyi taahhüt ettiği eşyaların teminatı olarak düzenlenen bononun -eşyaların verilmemesi halinde- iptalinin istenemeyeceğini»[1079]
√√ «Dava dışı, davacının oğlunun davalıya vermiş olduğu çeklerin teminatı olan bononun, çeklerin ödenmemesi halinde ödenmesi gerekeceğini (bu nedenle; çeklerin ödenmemesine rağmen bononun geçersiz olduğunu, bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespitinin istenemeyeceğini)»[1080]
√√ «Yapılan alışveriş nedeniyle düzenlenen çekin teminatı olarak verilen bononun, çek ödenmedikçe teminat işlevini sürdüreceğini ve iptaline karar verilemeyeceğini»[1081]
√√ «Senedin teminat senedi olmasının, sırf bu nedenle geçersiz olduğunu göstermeyeceğini, böyle bir senedin teminat olarak gösterildiği asıl ilişkideki koşulun, senet borçlusu tarafından yerine getirilmesi halinde, indirim veya iptalinin istenemeyeceğini»[1082]
√√ «Kiracının, taşınmazı belirli bir tarihte tahliye edeceğinin teminatı olarak 3. kişi tarafından kiralayana verilen teminat senedinin -tahliyenin belirtilen tarihte gerçekleşmemesi halinde- iptaline karar verilemeyeceğini»[1083]
√√ «‘Satılan dairenin gününde teslim edilmemesi halinde, tazminat olarak alıcı tarafından tahsil edilmek üzere’ verilen teminat senedinin, gününde dairenin teslim edilmemesi halinde, alıcı tarafından tahsile konulabileceğini, satıcı tarafından açılan ‘olumsuz tespit (ve geri alma) davası’nın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[1084]
√√ «Evlendikten sonra ‘diğer eşe verilecek tarlanın teminatı olarak’ düzenlenen senedin geçerli olacağını, tarlanın verilmemesi halinde senedin takibe konulabileceğini»[1085]
√√ «Devredilecek arsanın teminatı olarak alacaklıya verilen senedin -kararlaştırılan tarihte devir işleminin yapılmaması halinde- alacaklı tarafından takip konusu yapılabileceğini»[1086]
√√ «Yapılan protokol gereği satıp teslim ettiği otomobilin ‘temiz kağıdı’nın protokolde belirtilen tarihe kadar temin edemeyen satıcının -aldığı satış bedeli kadar- alıcıya verdiği teminat bonosunun iptaline ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[1087]
√√ «Yapılacak nakliye işinin teminatı olarak, taahhütname gereğince ‘tazminat’ kabilinden verilen senedin, taahhüdün yerine getirilmemesi halinde takibe konulabileceğini, senedin iptaline ilişkin davanın reddedilmesi gerekeceğini»[1088]
√√ «Satıcının, sattığı kamyonun trafik kaydını alıcı adına geçirme taahhüdünün teminatı olarak -aldığı satış bedeli karşılığında- alıcıya verdiği teminat senedinin, kamyonun satıcı tarafından başkasına satılması halinde geçerlik kazanacağını ve ‘açılan senet iptali davasının reddine’ karar verilmesi gerekeceğini»[1089]
√√ «Teminat olma niteliği devam eden bono hakkında olumsuz tespit davası açılamayacağını»[1090]
√√ «Boşanmayı temin için değil de, kocanın vermeyi taahhüt ettiği eşyaların teminatı olarak düzenlenen bononun -eşyaların verilmemesi halinde- iptalinin istenemeyeceğini»[1091]
√√ «Dava dışı, davacının oğlunun davalıya vermiş olduğu çeklerin teminatı olan bononun, çeklerin ödenmemesi halinde ödenmesi gerekeceğini»[1092]
√√ «Yapılan alış veriş nedeniyle düzenlenen çekin teminatı olarak verilen bononun, çek ödenmedikçe teminat işlevini sürdüreceği ve iptaline karar verilemeyeceğini»[1093]
√√ «Senedin teminat senedi olmasının, sırf bu nedenle geçersiz olduğunu göstermeyeceği, böyle bir senedin teminat olarak gösterildiği asıl ilişkideki koşulun senet borçlusu tarafından yerine getirilmesi halinde, indirim veya iptalinin istenemeyeceğini»[1094]
√√ «Kiracının, taşınmazı belirli bir tarihte tahliye edeceğinin teminatı olarak 3. kişi tarafından kiralayana verilen teminat senedinin -tahliyenin belirtilen tarihte gerçekleşmemesi halinde- iptaline karar verilemeyeceğini»[1095]
√√ «Satılan dairenin gününde teslim edilmemesi halinde, tazminat olarak alıcı tarafından tahsil edilmek üzere verilen tazminat senedinin, gününde dairenin teslim edilmemesi halinde, alıcı tarafından tahsile konulabileceğini, satıcı tarafından açılan ‘olumsuz tespit (ve geri alma) davası’nın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[1096]
√√ «Evlendikten sonra ‘diğer eşe verilecek tarlanın teminatı olarak’ düzenlenen senedin geçerli olacağını, tarlanın verilmemesi halinde senedin takibe konulabileceğini»[1097]
√√ «Devredilecek arsanın teminatı olarak alacaklıya verilen senedin -kararlaştırılan tarihte devir işleminin yapılmaması halinde- alacaklı tarafından takip konusu yapılabileceğini»[1098]
√√ «Yapılan protokol gereği satıp teslim ettiği otomobilin ‘temiz kağıdı’nı protokolde belirtilen tarihe kadar temin edemeyen satıcının -aldığı satış bedeli kadar- alıcıya verdiği teminat bonosunun iptaline ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[1099]
√√ «Yapılacak nakliye işinin teminatı olarak taahhütname gereğince ‘tazminat’ kabilinden verilen senedin, taahhüdün yerine getirilmemesi halinde takibe konulabileceğini, senedin iptaline ilişkin davanın reddedilmesi gerekeceğini»[1100]
√√ «Satıcının, sattığı kamyonun trafik kaydını alıcı adına geçirme taahhüdünün teminatı olarak -aldığı satış bedeli karşılığında- alıcıya verdiği teminat senedinin, kamyonun satıcı tarafından başkasına satılması halinde geçerlilik kazanacağını ve ‘açılan senet iptali davasının reddine’ karar verilmesi gerekeceğini»[1101]
√ «Banka ile yaptıkları kredi sözleşmesi uyarınca kendilerine (ve arkadaşlarına) kullandırılan kredi nedeniyle bankanın düzenlediği senedi ‘müteselsil borçlu’ ve ‘müteselsil kefil’ sıfatıyla imzalayan borçluların -kendilerine kullandırılan kredi dışında- senet bedelinden sorumlu olacaklarını (senet bedeli kadar borçlu olmadıklarının tespitini talep edemeyeceklerini)»[1102]
√ «Lehtarı gerçek ya da tüzel kişi olmayan senetlerin bono sayılmayacağını, ciro yolu ile devredilemeyeceğini, ciro yolu ile senetleri elinde bulunduranların hak sahibi olamayacaklarını»[1103]
√ «Vâde kısmında ‘tapu tarihine kadar’ şeklinde bir kayıt bulunan bononun (ve yapılan cironun) geçersiz olacağını, bu senetten dolayı ‘borçlunun (keşidecinin) borçlu olmadığına’ karar verilmesi gerekeceğini»[1104]
- «İİK. mad. 89/III uyarınca, gönderilen haciz ihbarnamesi üzerine açılacak olumsuz tespit davası» ile ilgili olarak;
√√ «İİK’nun 89/5. maddesi hükmüne dayanılarak açılan davada; mahkemece bu yasa hükmü çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak deliller hep birlikte değerlendirilip uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken davanın nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek, uygulanma yeri bulunmayan İİK’nun 72/7. maddesi uyarınca hüküm kurulamayacağını»[1105]
√√ «Tebliğ edilen 3. haciz ihbarnamesi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, takip dosyası örneğinden davacı şirketin kendisine anılan tarihte tebliğ edilen haciz ihbarnamesine itiraz etmiş olduğunun anlaşıldığı itirazın süresinde verilip verilmediğinin araştırılması gerekeceğini»[1106]
√√ «İİK’nun 89. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında alacağın varlığı 1. haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi ile belirleneceğinden, somut olayda davacıya 1. ihbarnamesi tebliğ edilmiş olup, tebliğ tarihinden sonra yapılan ödemelerin kötü ödeme olarak kabul edileceği ve davacının bu miktar ödeme yönünden takip alacaklısına karşı sorumlu olması gerekeceğini»[1107]
√√ «İcra Hukuk Mahkemesine açılan davada 1, 2 ve 3. haciz ihbarnamelerine ilişkin tebligatların iptaline karar verileceğini önceden bilmesi mümkün olmadığından menfi tespit davasının yasada belirtilen sürede açılmakta hukuki yarar bulunduğunun kabulü gerekeceğini»[1108]
√√ «Davacının İİK’nun 89/3. maddesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin dava açtığı, mahkeme tarafından yüzde kırk tazminata karar verildiği, bu tazminatın ancak davanın esastan incelenip karar verilmesi halinde davadaki haklılık durumuna göre verilebilecek bir tazminat türü olduğunu»[1109]
√√ «Menfi tespit davasında husumet akdi ilişkide alacaklı olduğunu beyan eden tarafa karşı açılacağından, taraflar arasında akdi ilişki yokken davalı İİK’nun 89. maddesine göre haciz ihbarnamesi ile alacaklı olduğundan davalıya karşı İİK’nun 72. maddesine dayalı olarak dava açılamayacağını»[1110]
√√ «İİK.’nun 89/3. maddesi uyarınca üçüncü şahıs takibin yapıldığı yer mahkemesinde ya da yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde menfi tespit davası açabilir. Mahkemece davacının yerleşim yerinin Ankara olduğu gözetilerek, davanın yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gözetilerek işin esasına girilerek bir karar oluşturulması gerekirken, yazılı şekilde yetki yönünden davanın reddine karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[1111]
√√ «Kendisine İİK.'nun 89. maddesince gönderilen haciz ihbarı uyarınca takip alacaklısına ödeme yapmadan açılan davanın reddi gerekeceğini»[1112]
√√ « ‘Hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senede müstenit bulunmayan alacağın haczedilebileceği’ kuralına göre, somut olayda, henüz davacıya haciz ihbarnamesi tebliğ edilmeden davacının üç adet çek keşide ederek borçlu 3. şahsa verdiği bilirkişi raporunda belirlenmiş olduğundan mahkemece bu kuralın somut olaya uygulanabilirliğinin araştırılmaksızın karar verilmesinin bozmayı gerektireceğini»[1113]
√√ «Davalı şirketin, davacıya 89 ihbarnameleri gönderirken borcun kaynağını açıkladığı, borçlu şirketin resmi mercilere bildirdiği adreslerine gidildiğinde bu adreslerde hiçbir zaman bulunmadığının anlaşıldığı, olumsuz durumu kanıtlamanın zorluğu karşısında ve somut olay gözetildiğinde davacıdan şirketi bulmasının beklenemeyeceği, mahkemece kaynağı gösterilmeyen 89 ihbarnameleri nedeniyle davacının borçlu olmadığına karar verilmesinin gerekeceğini»[1114]
√√ «Kural olarak ilerde doğacak muhtemel bir hakkın haczi mümkün değildir. Bu nedenle İİK.’nun 89. maddesi gereğince 3. şahsa, borçlunun nezdinde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarının haczini şeklinde haciz ihbarnamesi çıkarılması halinde 3. şahsın sorumluluğu, haciz müzekkeresinin kendisine ulaştığı tarihteki mevcut durumla( fiili durumla) sınırlı olacağı ilerde doğacak, doğması muhtemel bir hakkın bu aşamada 3. şahısça net olarak bilinmesi mümkün olmadığından, bu şekilde çıkarılan haciz ihbarnamesi yukarda açıklanan nedenle ‘muhtemel alacaklar’ yönünden sonuç doğurmaz. İki kişi arasında mevcut hukuki münasebete dayanan henüz doğmamış olmakla birlikte doğması muhtemel bulunan alacakların haczi mümkünse de somut olayda müstakbel alacak haczinin koşulları bulunmamaktadır. Sermaye şirketi türü olan limitet şirketlerde ortağın kar payı alacağı, ortaklar kurulunun TK’nun 539/4. (şimdi; TTK.’nun 616/e.) maddesi gereğince kar dağıtım kararı ile muacceliyet kazanır. Bu durumda mahkemece yukarda açıklanan ilkeler doğrultusunda dava dışı takip borçlularının ortak olduğu şirketten alacağının olup olmadığının belirlenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[1115]
√√ «Mahkemece ‘davacı bankanın davaya konu icra takibinin tarafı değil, takip borçlusu olan dava dışı H.’ın paranın gönderilmesine ilişkin yazıya muhatap olan 3. kişi konumunda olduğu, icra müdürlüğünün yazısıyla davacının borçlu durumuna gelmeyeceği, 3. kişi olan bankanın İİK.’nun 89/3. maddesi gereğince üçüncü haciz bildiriminden sonra borçlu olmadığının tespiti yönünde dava açabileceği, davacının icra dairesinin işlemine karşı şikâyet yoluna başvurabileceği’ gerekçesiyle ‘davanın aktif husumet yokluğundan, davalının tazminat isteğinin ise işin esasına girilmediği ve yasal şartları oluşmadığından reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[1116]
√√ «Davacının İİK. 89. maddesine göre borçlu olmadığını ileri sürdüğü ve haciz tehdidi altında yargılama sırasında protokol imzaladığı anlaşıldığından davacının davasının kabulü gerektiğini»[1117]
√√ «Davacı, ‘İcra Müdürlüğünün İİK.’nun 89. maddesine göre yaptığı haciz işleminin icra takibinin dayanağı ilama ve kanuna aykırı olduğunu, bu miktarda borçlu olmadığını, dosya borcundan fazla haciz uygulandığını’ iddia ederek bu işlemin şikâyet yoluyla iptalini istemiştir. Mahkemece talebin icra müdürlüğünün muamelesini şikâyet niteliğinde olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın yorumunda hataya düşülerek, işin esasının incelenip hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağını»[1118]
√√ «Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen karar ile icra takibi sırasında gönderilen 1. haciz ihbarnamesinin davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, tebliğ işleminin geçersiz olduğu, 3. haciz ihbarnamesi düzenlenmesi şartlarının oluşmadığı belirlenmiştir. Bu belirlemeye göre davacıya gönderilen 2. ve 3. haciz ihbarnamesi işleminin de geçersiz olduğunun kabulü gerekmektedir. Şu durumda davanın konusu kalmamıştır. Bu nedenle artık menfi tespit davasının 3. haciz ihbarnamesinin davacıya tebliğ tarihinden itibaren süresinde açılamadığından söz edilemez. Açıklanan nedenle mahkemece ‘davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına’ biçiminde karar verilmesi gerekeceğini»[1119]
√√ «Dava, İİK.’nun 89. maddesi hükmüne göre açılmış menfi tespit davasıdır. Davanın temelini oluşturan icra takip dosyasından çıkarılan İİK.’nun 89/1 ihbarnamesinde, borç miktarı olarak... TL. gösterilmiş ve davacı, “davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığı” gerekçesiyle dava açmıştır. Bu durumda müddeabih birinci haciz ihbarnamesinde belirtilen miktar olup, bu miktarın üzerinden eksik harç ikmal ettirilip, uyuşmazlığın çözümü gerekirken, dava dilekçesinde harca esas değer olarak gösterilen miktar müddeabih gibi değerlendirilip, davalının kabul beyanı doğrultusunda yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[1120]
√√ «Dava, İİK.’nun 89. maddesine dayalı olarak açılmış menfi tespit davasıdır. Bu davada İİK.’nun 89/2. maddesi gereğince birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla, takip borçlusu E.Y.’nin üçüncü kişi konumundaki davacı şirketten alacaklı olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Somut olayda, takip borçlusunun alacağı, taşeron sözleşmesi uyarınca hak edişler ve elektrik malzemesi satışına dayandırılmıştır. Mahkemece, borçlunun istihkak alacağı faturalandırılamadığından hesaplamada dikkate alınmamış ise de, bu konuda davalı tarafından şirket aleyhine açılan dava davacı lehine sonuçlandığı ve takip borçlusunun şirketten alacaklı olduğunun belirlendiği ileri sürüldüğünden, anılan dosya celbedilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekeceği, öte yandan birinci haciz ihbarnamesinin tebliğinden sonra üçüncü kişi borçluya olan borcunu, yalnız icra dairesinde ödeyebilir. Borçluya yapılacak ödeme geçerli değildir. Başka bir ifadeyle birinci haciz ihbarnamesinden sonra dosya dışında yapılan ödemelerin dikkate alınmaması lazımdır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[1121]
√√ «İİK. mad. 89 uyarınca gönderilen birinci (ve ikinci) haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmemiş olan borçlunun -takip alacaklısına karşı- olumsuz tespit davası açabileceğini»[1122]
√√ «Birinci (şimdi; ikinci) haciz ihbarnamesine süresinde itiraz edilmesine rağmen ikinci (şimdi; üçüncü) haciz ihbarnamesinin gönderilmesi halinde, üçüncü kişinin açtığı olumsuz tespit davasının kabulü gerekeceğini»[1123]
√√ «Birinci (ve ikinci) haciz ihbarnamesine süresi içinde itiraz etmemiş olan üçüncü kişinin (bankanın) ikinci (şimdi üçüncü) haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 7 gün (şimdi;15 gün) içinde olumsuz tespit davası açabileceğini»[1124]
- ‘Temsil yetkisi’ ile ilgili olarak;
√√ «Yerel mahkemenin gerekçesine dayanak yaptığı icra hukuk mahkemesi’nin dava dosyasındaki vekaletnamede isimleri yazılı kişilere tek tek sayılmış olan resmi ve özel kuruluşlardaki işleri takip etme ve bu işlerle ilgili belgeleri tanzim ve imza yetkisi tanınmış olup davacı şirket adına kambiyo senedi düzenleme yetkisi verilmemiş olup, açıkça yetki verilmedikçe ticari vekilin kambiyo senedi düzenleyemeyeceğini»[1125]
√√ «Davacı şirketin çift imzayla temsil edilmesine rağmen sözleşmede tek imza bulunduğu, sözleşmenin davacı tarafından benimsendiğinin veya bu akde onay verildiğine dair delil bulunmadığı, 11.04.2009 tarihli sözleşmeden davacının sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne, sözleşmeden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[1126]
√√ «Davacı kooperatifin çift imzayla temsil ve ilzam edilebildiği, ancak çekte tek imza bulunduğu gözetilerek davacı kooperatifin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalı tarafın çekin cirantası olması ve çekteki imzanın davacı kooperatife ait olup olmadığını bilebilecek konumda olmaması nedeniyle kötüniyeti ispat edilemediğinden davacı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[1127]
√√ «Davacı şirketin çift imza ile temsil edileceğinin anlaşılmış olmasına ve dava konusu kambiyo senetlerinde davacı şirkete ait tek imza bulunmasına rağmen bankadan gelen cevabi yazıda davacı şirketin tek imza kullanılan çekleri ödediğinin anlaşıldığı, böylece tek imza ile şirketin temsil edildiği kanaatini karşı tarafta doğurduğu, işbu davada borçlu olmadığını iddia etmesinin iyiniyet kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[1128]
√√ «Mübrez kooperatif ana sözleşmesi ve imza sirküleri uyarınca davacı kooperatifin çift imza ile temsil edileceği, dava konusu bononun tek imza ile düzenlenmesi sebebiyle, davacı kooperatifi borç altına sokmayacağı, ayrıca söz konusu bononun kooperatifçe benimsendiğine dair bir kayıt da bulunmadığından, ‘davacı kooperatifin davalıya borçlu olmadığının tespitine’ karar verilmesi gerekeceğini»[1129]
√√ «Davaya konu çekin şirkete ait olup, şirketin iki imza ile temsil edilmesine rağmen kaşe üzerinde tek imza olması halinde davacı şirketin çek nedeni ile sorumluluğunun bulunamayacağını»[1130]
√√ «Senedin önyüzünde şirket kaşesi üzerinde tek bir imzanın bulunduğu, senedin tanzim tarihi itibariyle keşideci şirket yetkilisinin yetkisinin devam edip etmediği araştırılarak, devam ediyorsa TTK.’nun 678. maddesi uyarınca davacının şahsen sorumlu olacağını, yetkisi devam ediyorsa senet üzerindeki tek imzanın keşideci şirketi sorumlu kılacağı, davacının şahsi sorumlunun bulunmayacağını»[1131]
√√ «Mahkemece çekte imzası bulunan dava dışı İ. Ç.’nin 5. piyade Er Eğitim Tugayı Muhasibi sıfatıyla keşideci olarak çeki imzaladığı, daha önce askeri kantin hesabına çift imza ile çek keşidesine yetkili iken kantin başkanlığının bankalara hitaben yazdığı yazılarla bu yetkinin başka şahıslara verildiği davaya konu çekin ise İ. Ç.’in yetkisi sona erdikten ve bu husus bankalara bildirildikten sonra 25/10/2005 tarihinde düzenlendiği, davaya konu çekte en az iki yetkili temsilcinin imzasının bulunması gerektiği halde tek imza ile keşide edilmesine göre de davacının çekten dolayı sorumlu olmadığı, çekte keşideci olarak imzası bulunan İ. Ç.’in TK’nun 590. (şimdi; TTK.’nun 678.) maddesi gereğince davalıya karşı şahsen sorumlu olacağını»[1132]
√√ «İmza sirkülerinde şirketi iki imzanın temsil edebileceğinin öngörülmüş olması halinde, tek imza ile düzenlenen belgenin şirketi değil, imza sahibini bağlayacağını, ‘ehliyetsizlik itirazı’nın herkese karşı ileri sürülebileceğini»[1133]
√√ «Şirketin -sirkülerine göre- iki imza ile temsil edildiği durumlarda, imza sahiplerinden birisinin ‘kendi adına’ ve diğer imza sahibini de ‘vekaleten’ temsil ederek imza ettiği belgelerin şirketi bağlayacağını»[1134]
√√ «Temsil yetkisi kaldırılan temsilci tarafından daha önce düzenlenmiş olan senetlerin -temsilcinin azlinden sonra fakat önceki tarihli olarak senetleri düzenlediği yazılı bir belge ile ispat edilmedikçe-temsil edileni bağlayacağını»[1135]
√√ «Şirketi temsilen kambiyo senedi düzenleme yetkisi bulunmayan vekilin düzenlediği senetlerin kural olarak şirketi bağlamayacağını, ancak bu yetkisiz kişinin düzenlediği yirmi iki bonoyu ödeyen şirketin, böylece bu kişinin şirket adına bono düzenlemesini eylemli olarak benimsemiş sayılacağını ve artık ‘vekilin bono düzenleme yetkisinin bulunmadığını’ ileri sürmesinin dürüstlük kuralına aykırı düşeceğini»[1136]
√√ «Şirket adına senet imzalamış olan yetkili temsilcinin, imza tarihinden üç gün önce şirketten ayrılmış dahi olsa, bu hususun ticaret siciline tescil ve ilân edilmemiş olması halinde, şirketin bu senet bedelinden (borcundan) sorumlu olacağını»[1137]
√√ «Şirketin yetkili temsilcisi tarafından imza edilmemiş olsa dahi, şirketçe benimsenen senedin (yani, şirket kayıtlarına geçirilen senedin) şirketi bağlayacağını»[1138]
√√ «Senedi kooperatif adına imzalayan yönetim kurulu üyelerinin ‘imza tarihinde yetkilerinin sona ermiş olduğu’ hususunun, ticaret siciline tescil edilmiş olmadıkça, üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğini»[1139]
√√ «Temsil ettiği topluluk adına kıymetli evrak imzalayan kişinin, bu topluluğun tüzel kişiliğe sahip olmaması halinde imzaladığı kıymetli evraktan kişisel olarak sorumlu olacağını»[1140]
√√ «Temsil yetkisinin geri alınması durumunda azilnamenin yeterli olmadığını, bu durumun ticaret siciline de şerh verilmesi gerektiğini»[1141]
√√ «Temsil yetkisi olmadığı halde, temsilci sıfatıyla senede imza koyan kimsenin bu senetten dolayı bizzat sorumlu olacağını»[1142]
√√ «Anonim şirketlerde; ‘birlikte temsil’ ve ‘yetkilerin merkez ve şubelere hasrı’ dışında ve ‘temsil yetkisine belirli bir miktar bakımından getirilen sınırlamalar’ın -tescil ve ilân edilmiş olsa dahi- iyiniyetli üçüncü kişilere karşı şirketçe ileri sürülemeyeceğini, bu nedenle, borçlu anonim şirketin; ‘dava konusu çeklerin -miktar itibariyle- imza yetkisi bulunmayan B ve C grubu imza yetkililerince imzalandığını, bunların şirketi bağlamayacağını’ ileri süremeyeceğini»[1143]
- «Cezai şart olarak düzenlenen senetler»e ilişkin olarak;
√√ «Tarafların serbest iradesi ile imzalanmış olup, sonuçlarını özel hukuk alanında doğurmakta olan davaya konu sözleşmeye göre davalı idarece, cezai şart uygulanmış fakat dava konusu olayda idarece kamu gücüne dayanılarak uygulanmış bir işlem bulunmamakta olup taraflar arasındaki ihtilafında sözleşme esas alınarak çözümlenmesi zorunlu olduğundan, davalı idarenin sözleşmeye dayanarak uyguladığı cezai şartın idari işlem niteliğinde olduğunun kabul edilmemesi gerekeceğini»[1144]
√√ «Mahkemece, ‘...Uçuş sürelerinin önemli ölçüde ihlali, maaşların düzenli ödenmemesi, sözleşmede ihbar öneli nedeniyle getirilen ceza-i şartın tek taraflı oluşu, davalının ihbar öneline uyulmaması nedeniyle bir karşı davasının bulunmaması, davacının fesih sonrası çalıştığı işyerinde daha yüksek ücret olmaması dolayısıyla bu sebeple feshettiğinin ileri sürülemeyeceği ve hepsinden önemlisi davacının dokuz (9) yılı aşan çalışma süresi gözönüne alındığında, davalıya karşı ceza-i şart borcunun olmadığı...’ gerekçesiyle taraflar arasındaki 01.01.1999 tarihli sözleşmenin 10. maddesi uyarınca davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[1145]
√√ «Davalı tarafından davaya konu yakıtın alınıp kullanılmış olması, söz konusu yakıtın şartnameye uygun olmadığının belirlenmesi halinde ürün bedeli kadar cezai şart uygulanmasının sözleşme ve eki teknik şartname hükümlerine uygun olduğu gözetilmeksizin mahkemece yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulmasının doğru olmadığını»[1146]
√√ «Davanın, cezai şartın tahsili talebine ilişkin olduğu, cezai şartın, olumlu zararı temsil ettiği, hiçbir zarar olmasa da bu cezanın tazminin talep edilmesinin mümkün olduğunu, sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca tarafların cezai şartı diledikleri gibi kararlaştırabilecekleri, kural olarak tacirlerin sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın fahiş olduğunu iddia ederek indirim isteyemeyecekleri, ancak bu cezanın, tacirin ekonomik yıkımına neden olacak miktarda ise ahlak ve adaba aykırılık nedeniyle indirime tabi tutulabileceğini»[1147]
√√ «Cezai şart olarak düzenlendiği anlaşılan bononun geçerli olduğunu ancak kısmen iptalinin gerekip gerekmeyeceğinin -tarafların ‘tacir’ olup olmadıklarına ve cezai şart miktarının ‘fahiş’ olup olmamasına göre- araştırılması gerekeceğini»[1148]
√√ «Borçlunun ‘tacir’ olduğunun anlaşılması halinde TK.24 (şimdi; TTK. 22) gereğince cezai şartta ‘indirim’ yapılamayacağı ‘esnaf’ olduğunun anlaşılması halinde ise BK. 161 (şimdi; TBK. 182/3) gereğince ‘indirim yapılmasının gerekip gerekmediğinin’ düşünülmesi gerekeceğini»[1149]
√√ «Satıştan cayılması halinde tahsil edilmek üzere ‘cezai şart’ olarak verilen bononun, satışın -resmi şekilde olmaması nedeniyle- geçersiz olması halinde, iptaline karar verilmesi gerekeceğini»[1150]
Dostları ilə paylaş: |