fi «* j*^X. «v %» "" K
9
11U *, » j)
\ix- fi
' » » w v
infaz edilen bazı kişilerin (Behçet CANTURK, Savaş BULDAN vb,) cesetlerinin kendi bölgesine atılmasından şikayet ettiğini, kendisine o tarihlerde Abdullah ÇATLPlarm kendisiyle görüşmek istediğini ancak görüşmediğini görüşmeyi kendisinin kabul etmediğini beyan ettiğini, Paşalığa terfi etme ümidi olmadığını ve emeklilikten sonra bir iş bulma arayışı içerisinde olduğunu, O zamanlar bir dostu vasıtasıyla Ali Balkaner'in yanında Veli KÜÇÜK ün çalışması için söz aldıklarını, Ali BALKANER'in Veli KÜÇÜK'e maaş bağladığı yönünde bir duyumunun olduğunu,
Veli KÜÇÜK emekli olduktan sonra Gima'da yönetim kurulunda yer aldığını, Gima'nm sahiplerinin Hüsnü ÖZYEĞİN ile bacanağı Tunç ÇAPA olduğunu, Tunç ÇAPA'nm babası olan Vecdi ÇAPA'nm kendisinin yakın aile dostu olduğunu, Vecdi ÇAPA avcı olduğu için eski tarihlerde yine avcı olan Veli KÜÇÜK ile kendisini kendisinin tanıştırdığını, Veli KÜÇÜK'ün Tunç ÇAPA ile ve dolayısıyla Hüsnü ÖZYEĞİN ile tanışıklığının babasından dolayı olduğunu, kendisinin duyduğu kadarıyla Veli KÜÇÜK işyerine şoförlü bir Mercedes ile gelip giderken şoförünün polislerce aranan şahıslardan olmasından dolayı gözaltına alındığını, şoförün Sedat PEKER'in adamı olduğu Mercedes otonun da Sedat PEKER tarafından Veli Paşa'ya tahsis edildiğini öğrendiğini, daha sonra Veli KÜÇÜK'ün bu aracı iade ettiğini duyduğunu, Ali YASAK, Sedat PEKER, Sami HOŞTAN ile ilişkileri olduğunu bildiğini, zaman zaman bir araya geldiklerini bildiğini,
Bu Ulusalcılık ve Öztürkler hareketi sırasında kendisinin ABD'de olduğunu Sedat PEKER'in içerisinde olduğu bu harekette eski Kara Kuvvetleri Komutanı Muhittin FÜSUNOĞLU ve Veli Paşa'nm böyle bir oluşumda yer almasını hoş karşılamadığını ve internette yazdığı yazıda da belirttiğini, Türkiye'ye döndükten sonra bir kez Ankara'dan İstanbul'a gelirken Veli Paşanın Bilecik'teki köy evine uğradığını, Yemek yeyip yola devam ettiğini, onun dışında da birkaç kez Veli KÜÇÜK'ün kendisinin bürosuna geldiğini, son geldiğinde Maslak'ta İngilizlerle bir iş yapacağını kendisine büro araba tahsis edeceklerini söylediğini, Veli KÜÇÜK'ün galiba kendi köyünde çimento fabrikası kuracak olduğunu, bir keresinde de PERİNÇEK ile olan ilişkilerini tenkit ettiğini, Veli KÜÇÜK'ün Doğu PERİNÇEK ile Ulusalcılık faaliyetleri içerisinde basma yansıyan PERİNÇEK-Veli Paşa işbirliği nedeniyle duyduklarından dolayı rahatsızlığını kendisine anlattığını Veli KÜÇÜK ün de kendisine "her şeye rağmen en Milliyetçi bu PERİNÇEK çıktı" dediğini,
1991 yılında Milliyet yayınlarından çıkmış olan Analiz isimli kitabında Doğu Perinçek'ten fabrikatör olarak bahsetmiş olduğunu, bunun sebebi İstihbarat dilinde fabrikatör maksatlı yalan haber üreten istihbarat elemanlanna verilen isim olduğunu, o bakımdan fabrikatör kelimesini PERİNÇEK için kullandığını,
Mit'e haber elemanı olarak çalışan Tank ÜMİT kaçınldığmda, İstanbul Jandarma İstihbarat'ta çalışan Astsubay Seyit Ahmet ALTUNTAŞ bu soruşturma ile alakalı MİT görevlileri ile de görüşmek suretiyle epey yol aldığını, hatta Polis Memuru Ziya BANDIRMALIOGLU ve Ayhan AKÇA hakkında elde etmiş olduğu bilgiler ışığında ifadelerine başvurmak istediğini ancak konu dönemin Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim ŞAHİN'e intikal ettiğini, hatta Astsubay Ahmet ALTUNTAŞ İbrahim ŞAHİN'e kendisinin de ifade vermesi gerektiğini söylediğini kendisinin bunu bizzat İbrahim ŞAHİN'den duyduğunu, ancak İbrahim ŞAHİN'in kendisine Tank ÜMİT'in kaçınlması ile alakalı herhangi bir şey söylemediğini, soruşturmayı yürüten Astsubay Ahmet ALTUNTAŞ'm Diyarbakır iline tayin edildiğini, neden tayin edildiği hakkında bilgisinin olmadığını ancak bu Astsubay'm yapmış olduğu çalışmalarla alakalı konuşma konusunda çok tedirgin olduğunu öğrendiğini, Diyarbakır'dan sonra Giresun ilinde Bölge Komutanı olan Veli KÜÇÜK'ün emrine atandığını bildiğini, Veli KÜÇÜK'e bu durumu sorduğunda "evet benim emrime atadılar" dediğini, Tank ÜMİT'İ Divan Pastanesi'nden alıp götüren kişilerden bir tanesinin Ziya BANDIRMALIOGLU olduğunun tanık beyanlan ~ıle anlaşıldığını, daha sonra Ziya BANDIRMALIOĞLU'nun Veli KÜÇÜK'ün guverilık sırketırlde çalıştığını duyduğunu,
Tarık ÜMİT'in amcası Cemalettin ÜMİT bu olayda Veli PAŞA'nm bilgisi olduğunu o tarihte kendisine söylediğini, kendisi de "Veli KÜÇÜK bizim dostumuzdur öyle bir bilgisi olsa bana söylerdi" dediğini, ancak son dönemde edindiği izlenimlerden sonra Veli KÜÇÜK'ün bazı kişilerin yanında yer alması ve yukarıda belirttiği sebeplerin kendisini de şaşırttığını,
Veli Paşa'nm Azerbaycan ve Irak'ta bazı yapılanmalara gittiği, Dışişleri Bakanlığı ve Mit'in bundan rahatsız olarak dış ilişkilerimizi bozduğu gerekçesiyle kendisini ikaz ettiklerini Veli Paşa'dan ve bazı arkadaşlarından duyduğunu, bu yapılanmalann Azerbaycan'da Aliyev karşıtı kişilerin yüksek makamlara gelmesi, Irak'ta Kerkük'ün Türk kimliğinin korunması gibi çalışmalar olduğunu, özellikle Kerkük'te Yusuf Ziya ARPACIK gibi bazı milliyetçi savaşçı diye tabir edebileceği kişilerle irtibatı olduğunu, bu ilişkilerin devletin üst kademelerini rahatsız ettiğini duyduğunu, kendisine bir kez beraber olduklarında "Paşam bu Türk'leri bir araya getirmeyi bırak Türkiye elden gidiyor onu kurtarmak lazım" dediğini, kendisinin Azerbaycan'da ve Kerkük'te ki faaliyetleri ile ne amaçladığını tam olarak bilmediğini,
Veli KÜÇÜK ile yukarıda safahatını anlattığı gibi tanışmışlığının olduğunu, kendisi ile telefonla da görüşmüş olduğunu, Veli KÜÇÜK ile görüşmelerinin iş ilişkileri ve arkadaşlık ilişkileri içerisinde cereyan ettiğini,
Susurluk kazasından sonra Veli Paşa'nm Balıkesir Emniyet Müdürü Nihat CAMADAN'ı arayıp "Abdullah ÇATLI bizim adamımız iki kişi yolluyorum onların naaşlarmı alsınlar" dediğini o tarihte Başbakan olan Mesut YILMAZ'm kendisine söylediğini, naaşları almaya giden kişilerden birinin Sami HOŞTAN diğerinin de eğer hafızası kendisini yanıltmıyorsa Mehmet ŞEHİRLİ isimli bir gazeteci olduğunu hatırladığını, kendisi bu konuyu Veli Paşa'ya da ilettiğini,, Mesut YILMAZ'a da bu bilgiyi Nihat CAMADAN bildirdiğini, beyan etmiştir.
h)-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi;
Dosyada mevcut bilgi, belge, tanık beyanları ve deliller göz önüne alındığında,
1-ÖRGÜTTEKİ KONUMU
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN gizli üst düzey yapılanması ile gizli sivil yapılanması olan LOBİ bölümü arasında köprü elemanı olarak görev yaptığı, köprü elemanı demek; ERGENEKON terör örgütünün hem üst yapılanmasını bilip bu yapılanmada alman kararlann uygulanmasının temini için Ergenekon terör örgütünün Lobi yapılanmasına getirip uygulanmasını sağlayan kişidir. Bu konumda olan insanlar ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN tüm yapısını ve işleyişini bilip ona göre diğer alt birimleri ve kendisine bağlı örgüt üyelerini organize etme konumunda olduklanndan, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN içinde önemli bir konuma sahip bulunmaktadırlar. Şüpheli Veli KÜÇÜK'te diğer örgüt üyelerinden ele geçirilen örgütsel içerikli dökümanlann neredeyse tamanmın bulunması şüpheli Veli KÜÇÜK'ün köprü eleman konumunda olmasından kaynaklanmaktadır. Aynca bu dökümanlann tamamının bu şüpheli de bulunması hatta bazı belgelerin Veli KÜÇÜK'te bulunan orijinal örgütsel dokümanlardan çekilen fotokopiler olduğunun anlaşılması da bu dökümanlann Veli KÜÇÜK tarafından diğer örgüt üyelerine verildiği kanaatini oluşturmuştur.
ERGENEKON dokümanında:
4/2-a).KÖPRÜ PERSONEL BAŞLIKLI bölümde:
... yetenekli, eğitimli ve donanımlı personel.,a$asîîidan seçilecek 3 kişi Ergenekon içinde (üniteler arası) ve örgüt dışında örgütü ^ternsilen^lpireket edebilmeli ve teması
sağlamalıdır. Bu kişiler örgüt içinde görev almamalı, örgüt dışında legal bir işte istihdam edilmelidir. Böylece güvenlik sağlanmış olacaktır. Zaman içinde bu personel arasından Ergenekon bünyesinde gerekli olacak çok başarılı yöneticiler yetişecektir.
4/2-g)İLLEGAL İŞLER bölümünde,
Türkiye silah üreten bir ülke durumunda olmadığından, jeo/stratejik açıdan kaçınılmaz olarak ve iradesi dışında zorunlu olarak uyuşturucu satışında köprü durumundadır. Uyuşturucu ticaretini denetim altına almalıdır. Türkiye'nin bir başka şansı da kimyasal silah üretimi olabilir. Çünkü bu alanda başarılı sonuçlar elde edebilecek insan kaynaklarına ihtiyaç vardır illegal işlerin en önemli sorunu, faaliyetlerin gizliliğidir. Bu alandaki faaliyetleri bilenlerin sayısı mümkün olabildiğince az olmalıdır.
Sivil yapılanmanın prensiplerinin belirtildiği LOBİ isimli dokümanın 4.Bölüm 7.maddesinde;
BOLÜM: IV 7) KADRO
Organizasyonunda yalnızca sivillerin yer alacağı bu örgütlenme, köprü eleman ile Ergenekon'a bağlı olarak faaliyet gösterecektir. Organizasyonun merkezinde görev alacak beş sivil personel ile köprü personel görevini üstlenecek iki sivil, Ergenekon tarafından belirlenerek atanmalıdır. Birim başkanları ile örgütün kuracağı vakıf ve ticari şirketlerin yöneticileri ve sahipleri ise; merkezde yer alan yönetim personeli tarafından seçilmelidir. Böylelikle gizlilik esasının korunması sağlanmalıdır.
7/a). ELEMAN PROFİLİ başlıklı bölümünde ise,
Lobi örgütlenmesi içinde yer alacak elemanların çağa ayak uydurabilecek donanım, bilgi ve deneyime sahip olması esası aranacağı gibi, gereğinde her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır. Özellikle sistemle barışık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir. Çünkü, bu türden kişiler sistemin boşluklarını, mekanizmanın işleyişini, oyunların kurallarını ve zaaflarını çok daha iyi bilmektedirler.
7/c). KÖPRÜ PERSONEL
Ergenekon tarafından atanacak iki sivil, mutlaka başka kuruluşlarda görevli olanlar arasından seçilmelidir. Böylece gizliğin sağlanması korunmuş olacaktır. Bu kişilerin yeterli bilgi ve deneyim sahibi olmalarından sonra, organizasyonun merkez yönetiminde yer almaları sağlanmalı, organizasyonun merkez başkanı bu kişiler arasından seçilmelidir, şeklindedir.
Yukarıda ayrıntıları anlatılan ERGENEKON ve LOBİ dokümanlarında geçen örgütün gizli hiyerarşik yapısında bulunan kişilerle alman kararların uygulamaya sokulup, örgütün alt kademesiyle irtibatları sağlayacak ve yine MAFİANIN Yeniden Yapılanması (reorganizasyonu) dokümanında mafyanın başına sivil bir şahsın getirilmesinin kararlaştırıldığı, belirtilmiş olup, şüpheli Veli KÜÇÜK'ün hem asker kökenli oluşu, yukarıda ayrıntıları verilen görüşme tutanaklarında hem örgüt üyeleriyle, hem suç örgütü liderleriyle, hem sivil toplum kuruluşlarıyla, hem iş dünyasıyla, hem de askeri ve idari görevlerde bulunan kamu görevlileriyle irtibatları ile geçmişte Jitem'in kuruculuğunu yapmış olması, her kesimle irtibata geçme kabiliyeti ve geçmiş tecrübeleri göz önüne alındığında, ERGENEKON terör örgütü yapılanması içerisinde KÖPRÜ ELEMAN görevini şüpheli Muzaffer TEKİN ile birlikte yürüttükleri, bu iki şüphelinin de geçmişte asker kökenli olmaları, hiçbir sivil toplum kuruluşuna üye olmamaları, suç örgütü liderleriyle olan yakın ilişkileri göz önüne alındığında KÖPRÜ ELEMAN görevini yürüten örgütün üst düzey ve alt düzey elemanları arasındaki
örgütsel irtibatları sağlayan kişiler oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Tuncay GÜNEY beyanında şüpheli Veli KÜÇÜK'ün Ergenekon terör örgütünün genel sekreterliğini yaptığını söylemiştir. Bu çerçevede bakıldığında;
1-Şüpheli Tuncay GÜNEY'den ele geçirilen dokümanlar ve bu dokümanlarla alakalı olarak yaptığı anlatımların doğru olduğu, Tuncay GÜNEY'in beyanlarından itibaren (7) yıl geçmesine rağmen örgütün belgelere uygun olarak eylem ve faaliyetlerini sürdürdüğü, Tuncay GÜNEY'den ele geçirilen dokümanlann tamamının ve daha fazlasının Veli KÜÇÜK'de ele geçirilmiş olması ve Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen dokümanlann orijinal suretler olduğu, hatta yeşil ve mavi kâğıda basıldığı Veli KÜÇÜK'ün bu dokümanlann bir kısmını Tuncay GÜNEY'in getirdiğini, bir kısmını Mehmet PERİNÇEK'in getirdiğini, bazılannm da kendisine değişik seminer ve toplantılarda verildiğini beyan etmiştir.
Örgütsel dokümanlann yazıldığı tarih itibariyle Veli KÜÇÜK'ün görevli paşa olduğu ve emekli olduktan sonra da örgütsel irtibatlarını devam ettirdiğinin anlaşıldığı,
her ne kadar ifadesinde dokümanlann hiçbirini açıp okumadığını beyan etmişse de, dokümanlann içeriğindeki örgütsel yapılanmalara uygun olarak hareket ettiği, diğer şüphelilerle irtibatlanna bakıldığında üst düzey yönetici olduğu, örgütün askeri kanadıyla sivil kanadı arasında köprü eleman vazifesi olarak belirtilen konumda bulunduğu,
Şüpheli Veli KÜÇÜK ifadesinde Tuncay GÜNEY ile her ne kadar 1992 tarihinden beri tanıştığını, ... menfaatçi bir tip olduğunu anlayınca yanından uzaklaştırdığını söylemiş ise de, kendi el yazısıyla yazdığı ajandasmdaki notlarda Tuncay GÜNEY ile sürekli görüştüğü, Tuncay GÜNEY'in birçok konuda kendisine bilgi getirdiği, örgütsel içerikli bilgileri kendisinin el yazısıyla not ettiği, bu notlar içerisinde 1992 tarihli bir notta Tuncay GÜNEY'in Kuzey Irak'a gittiğinin belirtildiği, yine diğer notlarda: 18 Şubat 1998 Çarşamba tarihli sayfasında; Turgut BÜYÜKDAĞ "Arkamda Veli Paşa var şeklinde konuşmuş İst. Em. Md. Konuyu biliyor emniyet o nedenle ellemiyor" (Tuncay)
20 Şubat 1998 Cuma tarihli sayfasında; Yalçın TANFER Kürşat YILMAZ' a benim adımı kullanarak ceza evine mektup yazmış. Mektubu Ömer P.me halen Kırşehir veya Nevşehirde görevli olabilir. Turgut BÜYÜKDAĞ' in benim adamım olduğu bu nedenle üzerine gitmememi istemiş (Tuncay)" şeklinde bilgiler verdiğini not ettiği anlaşılmıştır. Buradan da Şüpheli Veli KÜÇÜK'ünTuncay GÜNEY ile sürekli irtibat halinde olduğu anlaşılmaktadır.
Şüpheli Ümit OĞUZTAN beyanında Tuncay GÜNEY'in Veli KÜÇÜK'le birçok gazetecinin irtibatını sağlayan kişi olduğunu Veli KÜÇÜK'ün medya ile irtibatlannı Tuncay GÜNEY üzerinden yaptığını ve Veli KÜÇÜK'le görüşecek tüm gazetecilerin önce Tuncay GÜNEY'le irtibata geçip sonra Veli KÜÇÜK'le görüştüklerini anlatmıştır.
Buradan da Tuncay GÜNEY'in anlattığı olaylan bizzat Veli KÜÇÜK ve çevresi ile yaşadığı ilişkilerden öğrendiği irtibattan anlattığı anlaşılmaktadır.
Yine Tuncay GÜNEY'in bilgisayannda daha sonra yapılan incelemede Veli KÜÇÜK'ün Giresun'da çalıştığı, görev yerine ait fotoğraflannm bulunduğu, görevden aynlana kadar Tuncay GÜNEY ile irtibatlı olduğunun anlaşıldığı, Tuncay GÜNEY'in 1992 yılında Ağn Alay Komutanıyken yanma geldiğini beyan ettiği ve Tuncay GÜNEY'in askerlik işini bizzat şüpheli Veli KÜÇÜK'ün hallettiği göz önüne alındığında Tuncay GÜNEY'in anlatımlannm doğru olduğu kanaatine vanlmştır.
2-Şüpheli Tuncay GÜNEY'in Beyanları ve Diğer Deliller
G
Yapılan soruşturmada sadece Tuncay GÜNEY'in h^^arıyla yetinilmemiş, Tuncay 'den elde edilen dokümanlann incelenmesinden de "IçıJsÂERGENEKON isimli bir
^ ^
■tvüL
ÜNEY
yapılanmanın olduğu, örgütün yapısının tüm ayrıntılarının bu dokümanlarda bulunduğu, şüpheliler Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Orhan TUNÇ ve Erkut ERSOY'dan çıkan ERGENEKON LOBİ isimli dokümanın Tuncay GÜNEY'den elde edilen dokümanlann devamı niteliğinde olduğu, daha sonra Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten çıkan dokümanlann da aynı örgütsel mantık ve silsile içerisinde yazıldığının anlaşıldığı,
Şüpheli Tuncay GÜNEY'den çıkan ERGENEKON isimli dokümanın daha sonra sadece Veli KÜÇÜK'te çıkması, dokümanın önem ve gizliliğinin göstergesi olduğu, böyle önemli bir belgenin Tuncay GÜNEY'de bulunması da, beyanında dediği gibi kendisinin bilgisayannm iyi olması ve Veli KÜÇUK'ün sekreteryasmı yaptığı ve yazdığı her evrakın da bir suretini gazeteci olması sebebiyle ERGENEKON terör örgütünün en önemli dokümanı olduğu anlaşılan ERGENEKONUN YENİDEN YAPILANMASI isimli dokümanın sadece Veli KÜÇÜK'te çıkması hem dokümanın önemi hem de Veli KÜÇUK'ün örgütteki üst düzey konumda görevli olduğunu göstermektedir.
3-MAFYA BAĞLANTILARI
Yukanda sımflandınlan telefon görüşmelerinde şüpheli Veli KÜÇUK'ün mafya olarak bilinen ve bu hususlarda haklannda açılmış çeşitli davalan bulunan Sedat PEKER, Osman YILDIRIM, Ali YASAK, Susurluk sanığı olarak bilinen Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN, Ali Fevzi BİR, Ziya BANDIRMALIOĞLU ve Yaşar ÖZ ile sıkı irtibatlarının bulunduğu,
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY ile her ne kadar tanışmadığını beyan etmişse de, Semih Tufan GÜLALTAY'm ceza evinde olduğu dönemde Tuncay GÜNEY'i ziyaretine göndererek "kendisine bazı eylem ve fiiller yaptırtmak istediğini anlaması üzerine Veli KÜÇÜK adına gelen Tuncay GÜNEY'i cezaevinden kovduğunu" beyan etmiştir. Dosyada mevcut ifadelere göre Semih Tufan GÜLALTAY'la cezaevindeyken ilk zamanlar şüpheli Muzaffer TEKİN'in ilgilendiği daha sonraki dönemlerde de Muzaffer TEKİN'in talimatıyla Mete YALAZANGİL'in ziyaret ettiği ve kendisiyle ilgilendiği anlaşılmaktadır. ERGENEKON terör örgütünün mafyanın kontrol altına alınması yönündeki kararlann örgüt üyelerince bizzat uygulandığı anlaşılmaktadır.
Aynca şüpheli Muzaffer TEKİN'in Savcılığımızda alman beyanında; Semih Tufan GÜLALTAY'ı Akın Birdal suikastından sonra cezaevine girdiği dönemde maddi ve manevi yardımda bulunduğunu beyan etmiştir. Tuncay GÜNEY anlatımlannda Emre GÜLALTAY'm Korkmaz YİĞİT'i tehdit ettiğini, bunun üzerine Veli KÜÇUK'ün devreye girerek Emre GÜLALTAY'a talimat vererek durumu hallettiğini,
Şüpheli Emin GÜRSES'in dosyada bulunan 22.01.2008 tarihli görüşmeyle alakalı olarak; kendisinin VELİ Paşayı cepten aradığını ancak kendisinin çıkmadığını, çünkü VELİ Paşa'nm kendisini aradığını, numarayı kendisinin aradığı numarayı kaydettiğini, bir süre sonra aradığında ise aynı numaranın cevap vermediğini, kendisinin SÜREKLİ NUMARA DEĞİŞTİRDİĞİNİ, kendisinin bu görüşmede VELİ KÜÇÜK'e kefil değilim, ama SEVGİ'ye kefilim derken Veli KÜÇÜK'ü iyi tanımadığı için söylediğini, görüşmede geçen "VELİ paşanın büyük işlerle uğraştığı, büyük para işlerinden kasıt VELİ KÜÇÜK' ün burada değişik şekillerde para toplayıp, Azerbaycan ordusunun toparlanması için oraya gönderdiği, orada orduyu toparlamak için para topladığı, aynı görüşmedeki "yaa bizimkilerden bile rüşvet istemişler, armatörlerden, yaa Veli Paşa bu işin içindeydi, tabi 7 milyon $ istediler. Gitti Veli Paşa ile konuşayım jigdlm ki Genel Kurmay Başkanına (Kıvnkoğlu) söyleyeyim. Yoksa siz mi halledersini^'ediğmöfe^ hafta içinde işi çözdüğünü, Berber YAŞAR'm bunlarla beraber çalıştıkları.. .'M^klindeki'fe)ffl^ıamn da doğru olduğunu,
Bu konuşmada "benim tersanecilik yapan yeğenlerim var. Bunlardan SAMI HOŞTAN ve Berber YAŞAR denilen şahsın Kilis'M bir iş adamı adına bu parayı istediklerini duyduğunu, kendisinin bunu Veli Paşaya söyleyince birden sinirlendiğini ve bir daha adamları yeğenlerimi aramamış" dediğini beyan etmiştir.
Buradan da Veli KÜÇÜK'ün illegal kişilerle irtibat kurduğu ve yeraltı dünyası olarak bilinen ve örgütün uluslar arası kaçakçılık işlerini yapıp, uluslararası alanda örgüte istihbarat toplayıp örgüte gelir elde etmek amaçlı olarak ERGENEKON ve MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu) isimli dokümanlarda MAFİA'nm çökertilmesi yerine reorganizesinin yapılıp kontrol altına alınarak uluslararası MAFİA'yla da organize olması planlanmış olup Veli KÜÇÜK'ün Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN, REİS (Kod) Sedat PEKER, Semih Tufan GÜLALTAY, Yaşar ÖZ gibi organize suç örgütü liderleri ile ilişki kurduğu, bu ilişki düzeyi de günlük hayatın olağan akışına uygun olmayıp örgütsel içerikli bir birliktelik ve hiyerarşik yapı gereği emir komuta zincirinin oluştuğunu göstermektedir. Şüpheli Emin GÜRSES'in Veli KÜÇÜK'e şikayet etmesi üzerine Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'm bir daha akrabalarından para isteme işinin olmadığı anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut GİZLİ TANIK... in Savcılığımızda alınan beyanmda Veli KÜÇÜK'ün Kocaeli'de Alay Komutanlığı yaptığı dönemde askerliğini yaptığı, bu sırada Veli KÜÇÜK'ün daha sonra adını Susurluk olayı sebebiyle Sami HOŞTAN olarak öğrendiği şahsm zaman zaman Alayda bulunan kamelyaya gelip bazı işadamlarıyla birlikte mangal partisi yaptıkları, bu partilere bazı şahısların ailecek katıldığı, böyle ortamlarda Sami HOŞTAN'm sürekli bulunduğu, kendisinin nöbet tuttuğu için bu durumu gördüğü, ayrıca Sedat PEKER'le de sürekli telefonla görüşmeler yaptığını duyduğunu beyan etmiştir.
Buradan da şüpheli Veli KÜÇÜK'ün ifadesinde beyan ettiği gibi Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'la sık görüşmediği ve uzun zamandır görüşmediği şeklindeki beyanının delillerle örtüşmediği, şüphelinin hem görevi döneminde hem de görevinden sonra Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'la sık sık görüştüğü, hatta bazı konulan yüzyüze görüştükleri, Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'm 1,5 Milyon dolar para kaybettiğini söylemesi üzerine de "oturur konuşuruz, hallederiz" şeklinde Veli KÜÇÜK'ün teskin etmeye çalıştığı tespit edilmiştir.
Şüpheli Hayrettin ERTEKİN'in dosyada mevcut; 22/01/2008 tarihli Hayrettin ALP isimli kişiyle yaptığı telefon görüşmesinde;
H.ERTEKİN: İyi izledin mi haberleri ne o milleti toplamışlar
H.ALP : Onları izliyorum
H.ERTEKİN: Ya ne oluyor Drej Mirej
H.ALP : Valla Hayrettin bey bak sana da gelirler ha
H.ERTEKİN: Bana da yakında bana da gelirlerde bana uzak uzak kalıyorlar biraz onlar bilirler onlar bilirler kime gideceklerini
H.ALP : Ha Teyet geçerler diyorsun
H.ERTEKİN: Bizden...
H.ALP : Nedir bu sence?
H.ERTEKİN: Bu bu şeydir ya bu operasyon iki tane ayağı var eee bir örgüt kurmuşlar sözüm ona bunlar Malazgirt şeyi Kuvayi Milliye diye bu ikisinin işte Türkiye'de örgütlenmeye çalışıyorlar parti olacaklardı bunlar parti kuracaklardı
H.ALP : Hı
H.ERTEKİN: O parti işte bazı para kaynaklan şunlar bunlar 7-8 aydır takip ediliyorlardı ama Drej'in Mrej Sami HOŞTAN'm fala^î"ne*o^Ej^ılayamadım
H
.ALP : Şey mi var o tahsilat işleri dejhı var? '•€?M
H.ERTEKİN: Tahsilat işleri de herhalde ordan geçiyor bildiğim kadarıyla onun için böyle birbirlerine ...
H.ALP : Örgüt mü kurdular acaba?
H.ERTEKİN: Ya işte böyle bir sistem ...
H.ALP : Haram parayla helal iş yapılmaz kardeşim
H.ERTEKİN: Aynen öyle aynen bunlar
H.ERTEKİN: VELİ KÜÇÜK ZATEN KAFAYI YEMİŞ YANİ VELİ PAŞAYA KAÇ KERE İKAZ ETTİK DEDİK Kİ YA BIRAK BU İŞLERİ YANINA ALDIN BUNLAR OLMAZ SEN ASKER ADAMSIN DİNLEMEDİ BAKALIM
H.ALP : Paşalar ikaz etmedi mi bunu?
H.ERTEKİN: Yav çağırdılar korumalarını aldılar rütbeni sökeriz sıfıra düşürürüz dediler ikaz etti Genel Kurmay Ordu Evlerine sokmayız dedi git dedi Bilecekte evinde otur orda dediler BU Bİ ARA ÜÇ AY DÖRT AY TAKILDI SONRA YİNE BAŞLADI
Ya söyledim ona Bilecik'te otur be kardeşim dedim
Şeklindeki görüşmeyle alakalı olarak beyanında; "Sen VELİ KÜÇÜK'ün normal insanlarla gezmediğini, MUZAFFER TEKİN'le, SEDATPEKER'le illegal işlerle uğraşan kişilerle adının anıldığını gördüğüm için o şekilde konuştum" şeklinde beyanda bulunduğu buradan da şüpheli Veli KÜÇÜK'ün ERGENEKON ve LOBİ dokümanında geçen illegal kişilerle irtibat işlerinden sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün Organize Suç Örgütü Lideri Sedat PEKER ile irtibatına bakıldığında;
REİS (Kod) Sedat PEKER, İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Organize Suç Büro Amirliği'nde 21.08.1998 tarihinde vermiş olduğu dosyada sureti mevcut ifadesinde;
Uyuşturucu kaçakçılığından dolayı mahkemeye getirildiği esnada firar eden Nejat DAŞ isimli şahsın yakalanabilmesi için kendisine askeri görevlilerin gelerek yardım istediklerini, kendisinin muhbir olmadığını söylemesi üzerine ikna etmek için Albay Veli KÜÇÜK'ün yanma götürdüklerini beyan etmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK, soruşturma kapsamında alman ifadesinde;
"Sedat PEKERi tanıdığını, aslen Adapazan'lı olan babası Ahmet PEKER vasıtası ile tanıyor olduğunu, babası rahmetli olduktan sonra, bir kaç kez Kocaeli'nde kendisini ziyarete geldiğini ve görüştüğünü, başka herhangi bir bağlantı ve ilişkisinin olmadığını..." belirtmesine rağmen yine aynı ifadesinin devamında organize suç örgütü lideri ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinden beyanlarında samimi olmadığını, emekli olduktan sonra da halen görüştüğü anlaşılmaktadır..
Ayrıca iletişim tespit tutanaklarından anlaşılacağı gibi şüpheli Veli KÜÇÜK'ün şoförlüğünü Sedat PEKER liderliğindeki suç örgütü içerisinde yer alan şüpheli Emin Caner YİĞİT'in yaptığı ve Sedat PEKER'in talimatıyla bu kişinin maaşının ödendiği anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut delillere göre;
Şüpheli Sedat PEKER tarafmdan 22 Mayıs 2002 tarihinde İstanbul-Hilton Hotelde düzenlenen "Turan Gecesi'"ne 1500 davetlinin katıldığı, Kızıl Elma ülküsünün anıldığı gecede yaşayan Türk'çüler olarak Susurluk Davasından hükümlü Korkut EKEN ile şüpheli Veli KÜÇÜK, Muhittin FİSUNOğ2JI.ye Abdulhaluk ÇAY'a plaket verildiği,
Şüpheli Veli KÜÇÜK beyanında; şüpheli Doğu PERİNÇEK'in oğlu Mehmet PERİNÇEK ile kızıl elma birleşmesi olarak anılan birleşmenin de kendi tavsiyesi üzerine yapıldığını anlatmıştır. Geceye siyaset, sanat ve spor camiasından da bir çok şahıs katılmıştır. Soruşturma kapsamında halen tutuklu bulunan şüpheli Emin GÜRSES'in ifadesinde belirttiği Veli KÜÇÜK ile irtibatlı İran Azerbaycan'ın da yaşayan Azeri bir profesör olan Prof. Dr. Mahmut Ali COHREGANİ'nin de katıldığı anlaşılmıştır.
REİS (Kod) Sedat PEKER beyanında "VELİ KÜÇÜK'e İzmit Alayında iken altına özel araç tahsis etmediğini, cep telefonlarını ödemediğini, ancak öyle bir şey teklif etmiş olsaydı ödeyeceğini, geçmiş tarihli olduğu için tam olarak hatırlamadığı, ancak VELİ PAŞA'nm arkadaşı olduğunu bildiği ve maddi durumu iyi olmayan birine borçlarmı ödemesi için o dönem 75 bin dolar para yardımında bulunduğunu ve bu parayı da şahsın durumu müsait olmadığı için geri almadığını... VELİ KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu dönemde ERGENEKON ve mafyanın yapılanması hakkında herhangi bir şey duymadığını, o dönem itibariyle VELİ KÜÇÜK' ün SAMİ HOŞTAN ile tanıştığını bildiğini..." Beyan etmiş ise de; hem şüpheli Veli KÜÇÜK ile irtibatları hem de aralarındaki telefon görüşmelerinden şüpheli Veli KÜÇÜK'ün siyasi partilerin başkanlarının seçtirilmesi için dahi şüpheli REİS (Kod) Sedat PEKER'e görev verdiği REİS (Kod) Sedat PEKER'in de bu görevi yerine getirdiği anlaşılmakatadır.
Dev-Sol ve DHKP/C terör örgütleri içerisindeki faaliyetlerinden dolayı yakalanarak tutuklanan Semih GENÇ isimli kişinin 08.04.2008 tarihinde alman ifadesinde aynen;
"Ben Romanyada bulunduğum dönemde şu anda ERGENEKON da ismi geçen Sedat PEKER'in Romanya'ya gelip gittiğini biliyorum. Kendisi örgütün hedefleri arasındaydı, bunla ilgili olarak Romanya'da bulunduğum sırada Sedat PEKER'in Türkiye'de arandığı dönemde Romanya'ya kaçtığını ve oradan GOLDEN FALCON
isimli restaurantm sahibi Cemil isimli şahıs tarafından saklandığını öğrendim.
Cemil isimli şahıs Romanya'da Bükreş'te hem Golden Falcon isimli restorantm hem de
Golden Falcon isimli kuyumcu dükkanının sahibidir. Bu kişiden PKK ve DHKP/C örgütleri haraç alıyorlardı
Bu kişinin Bükreş'te herkes tarafından bilinen lüks bir restorantı vardı, yine büyük çapta uyuşturucu kaçakçılığı yapan Fırat ....lakaplı Tunceli'li gerçek ismini hatırlamadığım
bir şahısta Romanya'ya geldiğinde mutlaka bu şahsın yanma gelirdi. Cemil Fırat lakaplı
bu kişiyi misafir ederdi çok iyi dostlukları vardı.
Sedat PEKER 1999 senesinde Türkiye'de firari duruma düşünce Romanya'ya bu
Cemil İsimli şahsın yanma geldi, Cemil Sedat PEKER'e villa ayarladı ve uzun
bir süre orada saklanmasında yardımcı oldu, hatta Sedat PEKER oradayken dönemin Anavatan Partisi Bakanlarından Ülkü GÜNEY ve bir milletvekili Bükreş'e geldiler Bükreş'te göl kenarında LEBADA Otelinde Sedat PEKER'le görüştüler, Sedat PEKER Türkiye'de onların bir işini halledecekmiş bunun karşılığında da Sedat PEKER'in Türkiye'ye gelip teslim olmasını ve kısa bir sürede serbest bırakılması garantisini vermişler. Yani yaptıkları görüşmede bu işin pazarlığını yapmışlar. Ben bu olayı duyunca devlet görevlileri ile bir mafya liderinin pazarlık yapması olayından dolayı bu işlerde karanlık noktalar olduğunu düşündüm. O görüşmeden kısa bir süre sonra Sedat PEKER Türkiye'ye geldi teslim oldu 3-4 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldığını öğrendim.
Bana olayın karanlık gelen çarpıcı yanı ise; yukarda bahsettiğim Tunceli'li Fırat lakaplı kişi uyuşturucu kaçakçısıdır. O dönemde Etetefkoyjde bulunan Hasan ERKUŞ
ff t»
(uyuşturucu kaçakçısı Sivaslı) ile ortak oldukları, Abdullah ÇATLI'nın da hisse sahibi olduğunu bildiğim Star Gazinosu'nda eroin işi yapıyorlar.
Türkiye'de Abdullah ÇATLI ile eroin işini yapan Fırat lakaplı kişi yurt dışında da DHKP/C ve PKK örgütü mensupları ile uyuşturucu kaçakçılığını devam ettiriyor.
Yukarıda bahsettiğim Romanya'daki lokantada Fırat lakaplı şahıs, yanında oranın ileri gelen işadamları ile oturduğu sırada ben ve Şemsi Şafak BAHSİ birlikte içeriye girdik. Ş.Şafak BAHSİ; yurtdışında DHKP/C örgütü içerisinde faaliyet yürüten, bir dönem Hollanda'da sorumluluk yapan daha sonra Bulgaristan'a gelerek örgüt içerisinde sorumlu düzeyde faaliyetlerine devam eden, Türkiye'ye gönderilmek üzere Bulgaristan'daki Alaydan silahları çıkarttığı sırada yakalanarak tutuklanan kişidir.
Birlikte içeri girdiğimizde uyuşturucu kaçakçısı Fırat lakaplı kişi ayağa kalkarak Ş.Şafak BAHŞİ'ye hürmet gösterisinde bulundu. Bu olay çok dikkatimi çekti. Biz ayn bir masada oturarak yemek yerken ben "bu şahıs kelli felli insan, uyuşturucu kaçakçısı sana bu şekilde saygılı davranmasının sebebi nedir?" Diye sordum. Cevaben "bu kim ki, Hollanda'da bizim denetimimiz ve emrimizde olan birisidir. Bunun gibi daha niceleri bizim kontrolümüzdedir" şeklinde beyanda bulunmuştur.
Gizli tanık Dilovası, 17.05.2008 tarihli ifadeside aynen;
"1992 yılında DEV-SOL örgütü içerisinde faaliyet yürüttüğüm dönemde örgüt kanalıyla bana Gebze-Dilovası'nda Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi isimli firmada bulunmam talimatı verildi. Bu firma Dilovası Diliskelesi limanlarından gemiden karaya-karadan gemiye yük taşımacılığı yapmaktaydı. Burayla ilgilenmemi isteyen örgüt bana burada bulunan kişiler hakkında bilgi vermemişti. 1992-1995 yıllarında burada bulundum.
Dikkatimi çeken şey; eski Dev-Yol örgütü mensupları, Mafya tabir edilen gruplar, Dev-SoPla ilgili şahıslar, Jandarma görevlileri gibi aslında bir arada bulunmaları mümkün olmayan kişilerin birlikte aynı firmaya ortak olarak iş yapıyor olmalarıydı.
Asıl ilginç olan ise ERGENEKON operasyonunda yakalanarak tutuklanan VELİ KÜÇÜK isimli kişinin yanında istihbarat subaylarıyla birlikte bahsettiğim Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi'ne gelip gidiyor olmalarıydı.
Veli KÜÇÜK o dönem Kocaeli il Jandarma Alay Komutanıydı, Veli KÜÇÜK
ve yanındaki subayların firmaya kağıt üzerinde ortaklıkları yoktu ancak net olarak bu kişilerin oradan belli bir pay aldıklarıydı, bu firmada genellikle Rusya ve Afrika'dan gelen kömür ve orman ürünleri, içinde çeşitli eşyalar olan konteynerler gemilerden alınarak firmaların depolarına tır ve kamyonlarla götürülüyordu. Tonlarca yük gelirdi ancak küçük bir kısım gümrüklü olarak çıkar diğer kalan kısım ise sallama denen tabirle başka kapılardan gümrüğe bildirilmeden kaçak olarak çıkarılırdı. Yapılan bu kaçakçılık işlemlerinden Veli KÜÇÜK ve yanındaki subayların bilgileri vardı.
Gebze'de o dönemde kooperatifte Veli KÜÇÜK, Hadi ÖZCAN, Kürşat YILMAZ, Ahmet Tekin BAYKAL, Dev-Yolcu Mehmet TERZİOĞLU (İstanbul Dev-Yol davasından yargılandı, cezaevinde yattı), Dev-Yolcu Emin ALKILIÇ (Dev-Yol örgütüne silah temin eden kişidir), Dev-Yolcu Ali ATEŞ (İstanbul Dev-Yol davasından yargılandı, cezaevinde yattı), Dev-Yolcu Engin ... (Ege Dev-Yol davasından yargılandı), şirket ortağı Cemil ATA, Nurettin ATA (Jandarma istihbarat binbaşısıydı, Cem ERSEVER'in itiraflarında JİTEM'in kurucuları arasında geçer, şirket orjgğı_ Cemil ATA'nm abisi), Hasan TORLAK (Gebzede Başkomiser) Dev-Sol örgütünü.î€rnsilen ben vardım.
Yukarıda bahsettiğim Hadi ÖZCAN, Kürşat YILMAZ, Mehmet TERZİOGLU, Emin ALKILIÇ, Ali ATEŞ, Cemil ATA isimli kişiler civarda bulunan benzer şirketlere baskı yapıyorlardı, ellerinden nakliye imkânlarını alıyorlardı, şirket sahipleri ve çalışanlarını darp ediyorlardı ancak jandarma tarafından korunuyorlardı. Gözaltı yaşamıyorlardı ya da silahı ile birlikte alınıp yine silahı ile bırakılan kişiler bile vardı. Jandarmanın bu kooperatife en büyük destek görüntüsü ve derin bağlantısı ise etraftan böyle algılanıyordu. Bu şahısların yaptıkları yanlarına kalıyordu.
Dev-Sol örgütünün Veli KÜÇÜK'le bağlantılı olan bu kooperatifle ilişkisini ilk kuran kişi Zeynel ÖZARSLAN'dı.
Zeynel ÖZARSLAN isimli kişi DHKP/C örgütünün Karadeniz Kırsal Sorumlusu Hüseyin ÖZARSLAN'ın abisidir.
Mehmet TERZİOGLU ve Emin ALKILIÇ isimli kişiler Zeynel ÖZARSLAN'ı tanıdıklarından Dev-Sol örgütünün de kooperatife katılmasını istediklerinden ortak olmaları için teklif getiriyorlar. Örgüt onayladıktan sonra kooperatifte faaliyetlerimiz başladı. Ancak Zeynel ÖZARSLAN'ın resmi olarak hiçbir yerde kaydı olmadı.
Örgüt kendi menfaati olduğu zaman herkesle ilişkiye geçer. Bunun en canlı örneği ise 1990 yılında Küçük Armuflu'da örgüt mensuplarından birisini vuran Ülkücü mafya tabir edebileceğimiz şahıslardan iki tanesi Bayrampaşa cezaevine konuldular. Bu arada cezaevinde örgüt mensupları da yatmaktaydı. Cinayeti işleyen ülkücülerin cezalandınlması için örgüt üyeleri ile Adli bölümde gasp suçundan yatan sol görüşe sempati ile bakan mafya mensubu Yakup SÜT arasında bir görüşme gerçekleşti ve örgüt Yakup SÜT'ten cezalandırmayı yapmasını istedi ancak öldürülmesini istemedi sakat kalmalarını ve böylece dışarıya bir mesaj vermeyi planlamıştı, Yakup SÜT ve adamları tarafından bu kişilerin kulakları kesilip, ayaklarından vurularak cezalandırılmışlardır.
Yukarıda ismi geçen Ahmet Tekin BAYKAL'ı DEV-YOL'cu olarak bilirim. Kendisi 1990'lı yılların başından itibaren İzmit, Derince, Hereke civarında gayri meşru alemde bilinen birisidir. Polis ve Jandarma'nm o dönemde bu şahsın arkasında olduğuna dair söylentiler çıkıyordu. Bu şahsın Dilovası motorlu taşıyıcılar kooperatifini ele geçirmeye yönelik girişimleri oldu. Aramızda silahlı çatışmaya varan tartışmalar oldu. Bu tartışmaları bitirmek amacıyla kooperatifin yöneticileri olan Mehmet TERZİOGLU, Emin ALKILIÇ, Cemil ATA ve soy ismini hatırlayamadığım Mehmet EYMÜR'ün hazırladığı söylenen MİT raporunda adı geçen Süleyman.... Ve daha sonra öğrendiğim kadarıyla Veli KÜÇÜK'ün araya girmesi ile Tekin BAYKAL ile olan ilişkimiz normale döndü.
Ben bugüne kadar yaşadıklarım ve yaptıklarımı zaman zaman gözden geçiririm. Bir örgüt adına faaliyette bulundum. Hatta çok uzun bir süre cezaevinde yattım, ülkede eşitlik, adalet, özgürlük olsun diye mücadele ettim. Bu mücadelenin içerisinde iken yaptıklarımın ve düşündüklerimin doğru olduğuna inanarak yaptım. Ancak daha sonra kendimi örgütü yaşadığım süreci gözlemlediğimde örgüt içerisinde çok ciddi çelişkiler gördüm.
Bugüne kadar karşısmda durduğum bazı çevreler ile örgütün birbirini karşılıklı olarak kullandığını anladım." Şeklindeki beyanları göz önüne alınarak şüpheli yeli KÜÇÜK'ün illegal kişilerle resmi görevi gereği değil ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN kendi kararları ve çıkarlarının korunması için görüştüğü anlaşılmaktadır.
4-TERÖR ÖRGÜTLERİYLE OLAN BAĞL^rffît ARI
Yukarıdaki bir kısım ifadeler de geçen terör örgütü ile ilgili irtibatları, yine Gizli Tanıklar ve Tuncay GÜNEY beyanları göz önüne alındığında şüpheli Veli KÜÇÜK'ün hem görevli olduğu dönemde bir çok terör örgütü mensubuyla ilişki içinde olduğu, bazılarının cezaevinden firarlarında etkili olduğu, kendisinin JİTEM'i kurduğu dönemden itibaren olan dönemde özellikle terör örgütü mensuplarının çeşitli ceza evlerinden firar edip birçok emekli askeri şahısı öldürmeleri ve bu terör örgütü mensuplarının öldürülecek emekli askeri şahıslarla alakalı bilgileri Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde çalışan askeri görevlilerden almış olmaları ve bazı eylemlerde kullanılan patlayıcı maddeleri yine bu askeri görevli şahıslardan alınarak yapılmış olması, hususları bir dönem Türkiye de görevli birçok devlet görevlisi ve askeri şahısların DHKP/C tarafından acımasızca şehit edilmeleri ve birçoğunun firar edip yeniden eylemlere katılmalan arkalanndaki ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN gizli yapılanması sebebiyle her türlü eylemi yapmalan,
Yine, şüpheli Veli KÜÇÜK'ün ajandasında bulunan not ve ifadesine göre, DHKP/C terör örgütü üyelerince cezaevlerinde F tipi ceza evlerinin protestoları için açlık grevleri yapılması eylemleri sürecinde Avukat olan Behiç Aşçı'nın aynı amaçla yaptığı açlık grevinde ölüm noktasına gelmesi sonucu kendisine ulaşılması üzerine devreye girerek, tanıdığı üst düzey devlet görevlileriyle görüşüp, bu konulan düzenleyen yetkili makamlann açlık grevine ilişkin konularda geri adım atmalan konusunda girişimleri sonuç vererek, açlık grevleri sürecinde terör örgütlerinin amaçlanna kısmen uluşmalanm sağlamıştır.
Tuncay GÜNEY in bu konulardaki beyanlan ve Veli KÜÇÜK'ün kendi beyanlan ile Gizli Tanık beyanlan göz önüne alındığında şüpheli Veli KÜÇÜK'ün ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan arasında bulunan Terör örgütü kurup yönetmek, gerektiğinde yabancı istihbarat örgütlerinin bu alanda kurguladıkları oyunlann içinde mutlaka yer almak şeklindeki prensipleri doğrultusunda hareket edip türk halkının ve devletinin başına bela olan terör örgütleriyle irtibattan sürdüren kişi olarak da görevli olduğu, bu irtibatlann askeri görevli olduğu dönemde ve görevi bittikten sonraki sivil hayatında da devam ettirdiği anlaşılmaktadır.
5- İSTİHBARAT İLİŞKİLERİ DEVLETE AİT GİZLİ BİLGİLERİN TOPLANMASI
Ergenekon terör örgütünün yazılı dokümanlanndan olan ERGENEKON ve LOBİ dokümanlannda belirtilen özel güvenlik şirketi kurulması ve bu yolla istihbarat elde edilip birçok kişi ve kurumun giremeyeceği yerlere örgütün yetiştirdiği istihbarat amaçlı olarak kullanılan özel güvenlik görevlilerin girip her türlü belge ve bilgiye rahatlıkla ulaşabilecekleri belirtilmiş olup, şüpheli Veli KÜÇÜK'ün bizzat kurup yönettiği Stratejik Güvenlik A.Ş. isimli şirketin bir çok kamu kurumu ve özel fabrika ile bazı üniversitelerin özel güvenlik işlerini alıp, özel koruma sağladıklan ve bu yolla da örgütün istihbarat ihtiyacının giderilmesine katkı sağladıklan anlaşılmaktadır. Aynca birçok şüphelide ele geçirilen devlete ait gizli bilgi ve belgeleri ele geçirip örgüt adına kullanma ve bu bilgileri belli kişilerde depolamak suçlanm da işledikleri anlaşılmaktadır.
Şüpheliler Veli KÜÇÜK, Tuncay GÜNEY ve Doğu PERİNÇEK'ten den elde edilen ERGENEKON dokümanında "ERGENEKON benzer bir örneği kendi içinde JİTEM gerçeği ile yaşayarak yeterli deneyim elde etmiştir." ibaresi yer almaktadır.
Şüpheli Veli KÜÇÜK 25.01.2008 tarihli beyanında aynen:
"Ben Jandarma istihbarat Gruplar komutanı olarak Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde görev yaptım. Halk arasınd^syatılış bir deyim olarak benim komutanlığıma JİTEM denildi. Bu görevdeyken gilşitii ye%fe$jfigjn istihbarat amaçlı bilgi belge ve dosyalar bana bağlı istihbarat gruplarıtmaH ve ğmlefinjd&H sık. Sık geliyordu. Bu
/^\ 928
teşkilatlanma tüm Türkiye yi kapsıyordu birçok belge bilgi ve dosyayı yetkili birimde inceletiyor birimin yetkilisinin vereciği bilgi neticesinde gerekli işleme tabi tutuyorduk.
Ancak birçoğunun da istihbari bir değeri olmadığına karar verirsek envantere ve işleme sokmadan kaldırıyorduk. Belki bu kesin olmamakla beraber, bu bilgi dosyalarının resmi ve istihbari değeri olmadığını değerlendirdiklerimizin, bu belirttiğiniz dosyalar içersinde olduğunu değerlendirmekteyim. Sormuş olduğunuz bu en son dokümanda bunlardan birisi olabilir. " Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Buradan da JİTEM olarak bilinen istihbarat biriminin başında şüpheli Veli KÜÇÜK'ün kendisinin bulunduğu, Dolayısıyla ERGENEKON Terör örgütünün temel dayanağı olan dokümanda belirtilen ERGENEKON benzer bir örneği kendi içinde JİTEM gerçeği ile yaşayarak yeterli deneyim elde etmiştir." İbaresinden de ERGENEKON terör örgütünün kurucuları ve yöneticileri arasında jitemde görev almış kişilerin de bulunduğu ve örgütsel faaliyetlerinde devlete ait kurumların örgüt amaçlan doğrultusunda kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün görevli olduğu dönemde Türk Silahlı Kuvvetleriyle alakasının bulunmadığı belirtilen ERGENEKON terör örgütüyle daha Jitem olarak anılan devlete ait kurumda görevli iken irtibatlı olduğu ve tıpkı Susurluk çetesi gibi devletin ve kanunların kendisine görev gereği vermiş olduğu yetkileri örgütsel amaçlı olarak kullandığı anlaşılmaktadır.
Yine şüphelinin emekli olmasına rağmen birlikte çalıştığı kişilerin hala kendisi görevdeymiş gibi bazı istihbari amaçlı bilgi ve raporları kendisine göndermeleri de örgütsel konumu gereği gönderildiğini göstermektedir. Evinde ele geçirilen "Avşar" imzalı ve üzerinde sicil yazılı askeri kurum içindeki olayları anlatan rapor buna örnek oluşturmaktadır.
Şüpheli Veli KÜÇÜK' ten elde edilen dokümanlarda;
Mehmet DAYI tarafından (212 591 18 47 - 505 616 93 87) mehmet.dayi@mynet.com ibaresinin bulunduğu mesaj kısmında "sayın komutanım" diye başlayan "Arz ederim emirlerinizi bekliyorum" diye biten içeriğinde Osman BAYDEMİR ve onun gibilerine cevap vermek için sabırsızlıkla beklediğini beyan eden ifadelerin bulunduğu e-mail çıktısı,
Bahse konu dokümanın Eyüp ARSLAN isimli şahsın şüpheli Veli KÜÇÜK'e hitaben yazmış olduğu mektup olduğu içeriğinin ise "Vatan millet için birşeyler yapabilmek uğruna bildiklerini Veli KÜÇÜK ile paylaşmak "amacı ile yazıldığı anlaşılmıştır.
Örgüt mensupları kendilerinin devlet adına faaliyet gösterdikleri propagandasını yaptıkları için zaman zaman kendi ile barışık olmayan, toplumda kendine yer edinememiş, hayattan beklentisi kalmamış şahısların devlet adına hareket etmeyi bir çıkış yolu olarak gördükleri ve böylece önemli bir iş yaptıklarına kendilerini inandırarak kişilik ve kimlik kazanmaya çalıştıkları bu tip kişilerime her türlü eylemde kullanılmaya müsait kişiler oldukları anlaşılmıştır.
6-SİYASETLE İRTİBATLARI
ERGENEKON terör örgütünün yazılı dokümanlarında eleman profili başlıklı bölümünde toplumla ve sistemle barışık olmayan kişilerin seçilip ERGENEKON terör örgütüne kazandırılması benimsenmiştir. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün devlette hiçbir resmi görevinin olmamasına rağmen etrafına topladığı aksiyon meraklısı gençleri de örgüte kazandırıp yeri geldiğinde sansasyonel eylemlerde kuü^filrTayîf&anladığı anlaşılmaktadır,
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün operasyonla yakalanıp tutuklanmasının ardından kendine bağlı faaliyet gösteren eylem hücresi kurmakla görevli şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun Veli KÜÇÜK'ün talimatıyla Başbakan ve Ramazan AKYÜREK'in öldürülmesi için tetikçi ve temiz silah teminine çalıştığı tespit edilmiştir.
ERGENEKON DOKÜMANINDA:
...Dünyada var olabilmiş tüm sistemler, ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip siyasileri engellemiştir. Bunun ise iki yolu vardır:
1-Suikast
2-Dez-enformasyondur.
Kaçınılmaz olarak 21. Yüzyıla adım atmakta olan Türk insanı, kültürel anlamda dünya görüşü gelişmediği, okumadığı, matbaa makinesi ile icat edilmesinin üzerinde 900 yıl geçtikten sonra tanışabildiği için; kolayca yanıltılabilmekte ve her an kandırılmaya açık beklemektedir. Bu nedenle dez-enformasyon ya da bir başka anlatımla 'kara propaganda' sonuçlan bakımından negatiftir.
Kişisel çıkarlar adına siyasete yönelmiş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabılen siyasilerin engellenebilmesi için; geriye kalan tek yol SUİKASTTIR.
SUİKAST OPERASYONLARINA GEREK DUYULMAMASI İÇİN, SİYASİ PORTRELER ÇOK CİDDİ BİÇİMDE ANALİZ EDİLMELİ, ortak, ideallere uygun siyasilerin secim kampanyaları organize edilerek parlamentoda etkin ve güçlü bir biçimde yer alabilmeleri sağlanmalı, bu ve benzeri faaliyetler, tüm dünyada istihbarat örgütlerinin varlık ve görev nedenleri arasında yer alır.
İÇTE VE DIŞTA ORTAK VE BENZER İDEALLER DOĞRULTUSUNDA FAALİYET GÖSTEREN ULUSAL VE ULUSLARARASI LEGAL VE İLLEGAL ÖRGÜTLER İLE İŞBİRLİĞİNE YÖNELMEK KAÇINILMAZ BİR ZORUNLULUKTUR.
Şeklinde olup şüpheli Veli KÜÇÜK'ün siyasi parti üyesi olmamasına rağmen ERGENEKON ve Lobi belgelerindeki siyasetçileri önceden seçmek veya yönlendirmekle alakalı bölümlerdeki örgütün amaç ve hedeflerine ulaşmak için belirtilen yollan takip ettiği,
Dostları ilə paylaş: |