1 ,S' "w^^^î^^-:*'r'
dediği, AYHAN'in "İlk defa hiç tanımıyorum öyle bir isimde duymadım abi" "O şey vardır o şey vardır o şerefsiz bir tane bi Konyalı bir Ayhan vardır O eksoz Ayhan diyorlardı" "He orospu çocuğu Antalya Sidelerde oralarda onun bi isimlerimi kullanabilir o şerefsiz" dediği,
Tape:1433 12.01.2008 tarihinde Yaşar..? ile görüşmesinde özetle; SAMİ'nin ".. .ne zaman mahkeme kağıdı?" dediği, YAŞAR'm "Abi işte bugün yarın konuşmamız lazım yeniden ... yani ona göre ayarlamamız lazım öbür haftanın içinde pazartesi falan konuşursak iyi olur" dediği, SAMİ'nin "Pazartesi konuşacağız pazartesi yanma giderim" dediği,
Tape:1434 15.01.2008 tarihinde X Şahıs ile görüşmesinde özetle; SAMİ'nin "...cenazeye çıktım Burhanettin SARAL'm" "Burhanettin SARAL'm annesi rahmetli oldu" "Gelecemde senlede özel başka bir işimde var abi" dediği, X ŞAHSIN "E tamam ben o Hüsrevin bi 250.000 dolar borcu var işte" "Seneti de var neyse bende senedide ben aldım yanıma seneti" dediği, SAMİ'nin "... bir lira yok biliyormusun 100.000 lira geçen gün bir yerden faizle para alacaktık alamadık" dediği, X ŞAHSIN "Hani sen birde bana bi söz vermiştin Hüsrevi okşayacaktın" dediği, SAMİ'nin "Aaa Hüsrevi okşamaktan başka bir şeyler yapıldı" "Anlatırım geldiğin zaman" dediği,
Tape:1435 16.01.2008 tarihinde Habib..? ile görüşmesinde özetle; SAMİ'nin "Ya Habib aklıma bir şey geldi" "...hani rahmetli ÇATLININ HANİ BİLİYOSAN ÖLECEĞİNİ SÖYLEYEN BİR KADIN VARDI" "HANİ KAZAYI BU KADINI BİZ NASIL BULABİLİRİZ HABİP" dediği, HABİB'in "Abi bilmiyorumki onun kızı vardı ..." "Ataköydeydi en son ama bilmiyorum o bir Tuncer vardı şeyin vardiya Drejin şoförü" "Ona bi sorayım o görüyorum mu ne yapıyor" dediği, SAMİ'nin "Ya bi öğrensen ya o kadın baktıralım diyorum Habip ya bir uğursuzluktur gidiyor ya" dediği,
Tape : 001179 21.07.2004 tarihinde Gaffar KARADEMİR / Sedat PEKER ile görüşmesinde özetle; Sedat'ın "... Abi hareketin varlığından bile haberim yoktu. Gasteci söylemişti. İsmin bunlarla anılıyo diye. Ben demiştimki, benim ismim bunlarla anılcak bişey yok demiştim yani." "Bilmiyorum o yapıyı hareketi bilmiyorum işte. ...Sağ taraf toparlanacakmış. Korkut EKEN işte başa geçecekmiş yani. Neymiş nasıl olacakmış da, partiler birleşecekmiş. İşte MHP, DYP veya onlar birleşmezse şey birleşcekmiş. Bu Turan YAZGAN hoca varmış. Bilmem birileri varmış işte yani. Böyle bi ... Korkut abiyi biz tüm internet sitelerinde, tüm gastede, tüm televizyonlarda onu bunu yaptık. Onla ilgili devamlı biz bişeyler yaptık, yaptık ta..." "Yaşadıklarımız var yani. Yaşanan o kadar şey varki." "Şimdi ben de dedimki olmaz dedim. Yani Korkut abi olmaz dedim. O işi yapamaz dedim. Öyle yani Parti kuracak Partinin başına geçecek şeyapacak." "Ya böyle bişi olur mu abi. Komedi olur yani. Böyle bir hareketin içinde işte ben Mehmet AĞAR'a 2 Milyon dolar vermişim." dediği ve bir süre Korkut EKEN'in parti liderliğini yapamayacağından bahsettikleri, daha sonra Sedat'ın "Şimdi bende çıkıp şöyle mi söylesem veya Sami abi işte falanca kez adama on sene evvel Korkut EKEN bana demişti ki. ...Filanca kez adamı ara. Bu adam eroin satıyo. Uyuşturucu işi PKK'lılarla da beraber hareket ediyo. PKK'ya para veriyo diyo abi. Bu adam yapmaz dedim de. Israr ettiğimde adama açıp küfür edin deyip sonra iki gün sonra beni arayıp ya senin dediğin doğruymuş. Adam yapmaz, işte kalbini kırdık. Bi kalbini al diyo. Biz kalbini alıyoruz. Ondan sonra da Atilla abi diyoki senden önce o adam geldi diyo. Çantayıda ben taşıdım. Atilla abinin arkadaşı parayı getirdim, bıraktım diyo. Ben bi lira kimseden aldıysam Allah'ımın üzerine yemin ederim ki Sami şimdi herkez." "Şimdi bunları mı konuşalım oturalım." "Kürtlere savaş açcaz deyip, kurt Ahmet'le ortaklık yapmak naşı bişey abi." "Bide Kürt Ahmet'le yaptığı ortaklıkta otopark ortaklığında bile." "150 Bin doları ben vermiştim. O otoparkı alırken on Sami Abi." dediği, Sami'nin "...Bu anlattığın şeyler hiç bişey diğil." dediği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde, Sedat'ın "Şimd^rfe^it^çmişte duyuru falan oluyodu. Sedat'çım bana arkamdan iftira atıyolar. Diyojark? KofS^rlyı bi hostes kızla
ilişkin varmış. İşte benim hakkımda kötüleme şeyi yapıyolar. Ben Veli Paşayla Korkut abiyi barıştırmak, Yavuz ATAÇ'ı. Hepsine uğraştım. Veli abiye gidiyorum, abi diyorum Korkut EKEN böyle böyle. Ya diyoduki bana boşver filan. Be diyodum abi böyle böyle sonra Korkut EKEN'e anlatıyodum. Sonra onları barıştırdım. Ertesi gün abi bi konu oldu. Yavuz ATAÇ bana dediki. Diyo Veli KÜÇÜK benim için şöyle yapmış, böyle yapmış. Veli Abiyi aradım. Dediki ya ben böyle bişey yapmadım ama sana söylemedim mi dedi. Yani biz bunla görüştüğümüzde böyle olucak bu işini sonu diye yani sen bilmiyo musun dedi. Bu işin sonu ne olacağını. Yavuz bu seferde, Yavuz abiyi aradım. Dedimki abi bakın ben yaşı genç bi insanım. Siz belli yaşta, aynı..." "Benim gelecekte itibarım, haysiyetim, şerefim var. Ben sadece sizi dost yapmak isterken siz böyle böyle bi acayip olaylar oldu. Gelin yüzlesin, kim kime ne dedi abi dedim. Yani ben kaldıramam böyle şeyi dedim. Yavuz abiyede dedim. Yavuz abi üzüldü filan tamam dedi. Ben şunu bi arım Korkut abiyi aradı. Veli Paşayı aradı. Hepsi aradı ama gelmediler. Yan yana yüzleşmeye. Veli baba bana dediki. Ya nolur bırak bu işleri dedi. Ya sen işine gücüne bak. Sen saf temiz insansın dedi. Sen bak dedi işine gücüne bak. E şimdi Sami ben düşünüyom da." dediği, Sami'nin "Bize de zamanında ne söyledi biliyo musun? Bunu bize de, rahmetliyle bana da söyledi. Veli Paşa bana da söyledi. Rahmetliye de söyledi yani yani..." dediği, Sedat'ın "Ya bunlar abi bak yemin ediyorum planlayıcı filan olmadan. Bunlar olay molay yaparlar. Giderler bi kaç tane dandik dundik adama ateş mateş ederler. Bunlar Kürtçü diye. Gerçi Kürtlerle ortaklık yaparlar ama böyle saçma bide bi olay filan yaparlar abi gine..." "Ya abi düğünde Feridun ÖNCEL'i çağırma dedi. Ben dedimki Feridun Başkan iyi bi adam işte. Drej'le arası olmayabilir veya rahmetli Çatlı" dediği ve bir süre aynı konuyla ilgili görüştükten sonra Sami'nin "... kendini fazla yorma. Kendine ait diğilsin. İstediğin zaman, istediğin şeyi yapamazsın. Çünkü birileri ille gelecek. Umut olmuşun, birileri senden umut bekliyor. Bunlar için kafanı takarsan." dediği ve kısa bir süre Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir haberin yeri hakkında konuştuklan, Sedat PEKER'in "Onu okuyun abi. Onu okuduktan sonra zaten inan sinir sisteminizin bozulacağını tahmin ediyorum. Abi Ayhan beyfendi demişki benim ismimin mafya babası olan Sedat PEKER'le beraber anılmasından üzüntü duyuyorum demiş ya böyle." dediği, Sami'nin "Kim demiş?" diye sorduğu, Sedat'ın "Ayhan ÇARKIN" dediği ve haberin Cumhuriyet Gazetesinin 3. sayfasında çıktığından bahsettikleri,
e) Diğer şüpheli ve tanık beyanları;
Gizli tanık 6 29.02.2008 tarihli savcılık ifadesinde
Askerliğini İzmit İl Jandarma Komutanlığında yaptığını, Veli KÜÇÜK'ün bu dönemde alay komutanı olduğunu, o dönem içerisinde Sami HOŞTAN'm Veli KÜÇÜK'ü sık sık ziyaret ettiğini, hatta Veli KÜÇÜK'ün başka bir birliğe tayini çıktığında düzenlenen uğurlama partisine bile geldiğini, aynca o dönemde Hadi ÖZCAN' la bir kere Kriptolu telefonla görüştüğünü duyduğunu, bir kere de Sedat PEKER' ile görüştüğünü duyduğunu, aynca Veli KÜÇÜK'ün ajandasında Sedat PEKER, Ali İhsan USLUKOL ve Rahmi SEYMEN isimli şahıslann bulunduğunu ve bu şahıslann Veli KÜÇÜK ile sık sık görüşen şahıslar olduğunu,
Veli KÜÇÜK'ün Ali İhsan USLUKOL, Sami HOŞTAN ve Rahmi SEYMEN ile
daha çok yüz yüze görüştüğünü, ancak Sedat PEKER' in kendisinin askerlik yaptığı bu
dönemde Veli KÜÇÜK ile yüz yüze görüşmek için geldiğini hiç görmediğini, ancak Rahmi
SEYMEN"in ailece geldiğini, Sami HOŞTAN' m da yalnız geldiğini beyan etmiştir. Sami
HOŞTAN' m mafya vari insan olduğunu Susurluk kazasında öğrendiğini, o dönemde ne iş
yaptığını bilmediklerini, beyan ettiği. ^gsal>lls^^
Gizli tanık C savcılığımızda alman25.01.2008 tarih^l^yanında^.^%
kendisinin sık sık İbrahim ÇİFTÇİ nin kumarhanesinde oyun oynadığ. Bu oyunlar esnasında arkadaşlar arasında yaptıkları sohbetlerin birinde İstanbul gayri meşrusunda önde gelen isimlerden biri olan SAMİ HOŞTAN isimli şahsın burada 3.000.000 Dolar para kaybettiğini, bu paranın ödenmesi noktasında İbrahim ÇİFTÇİ ile aralarında bir husumetin oluştuğunu duyduğunu.
Ayrıca Sami HOŞTAN isimli şahsın İzmir bölgesinde kumar işi yaptırmak istediğini, ancak İbrahim ÇİFTÇİ nin Ege bölgesinde, diğer bölgelerden gelerek kumar oynatmak isteyen şahıslara engel olduğunu, bu sebepten dolayı Sami HOŞTAN' m İzmir ve çevresinde kumar oynatmasına izin vermediğini duyduğunu. Beyan ettiği,
Gizli Tanık 17 beyanında
Mehmet Fikri KARADAĞ' in derneğe gelen kişilere ekip kurmaları yönünde talimat verdiğini duyduğunu, MEHMET FİKRİ KARADAĞ'ın bir seferinde NİYAZİ KIYAK' a zarf verip SAMİ HOŞTAN' a gönderdiğini, SAMİ HOŞTAN' in da NİYAZİ KIYAK ile MEHMET FİKRİ KARADAĞ' a para gönderdiğini duyduğunu, bunların hepsinin dernekte konuşulduğunu,
Şüpheli murat çağlar beyanında,
Kuvayı Milliye Derneği (1919) derneğine gelen kişi olarak Arnavut sami kod Sami HOŞTAN ı resminden teşhis ettiği,
Şüpheli Ali YASAK alınan ifadesinde;
Sami HOŞTAN'ı tanıyıp tanımadığı sorulduğunda; Sami HOŞTAN'ı kardeşi Mehmet YASAK'm düğününe geldiğinde tanıdığını, bayramlarda ve özel günlerde kendisi ile ara sıra telefonla görüştüğünü,
3 Kasım 1996 tarihinde meydana gelen Susurluk Kazası sorulduğunda; Hatırlamadığı birinin telefonla aradığını ve kazanın olduğunu söylediğini, bunun üzerine Tuncer..? isimli şoförü ile birlikte Susurluk'a gittiğini, cenazelerin alınıp Susurluk Adliyesine götürüldüğünü duyunca adliyeye gittiğini, adliyeye gittiğinde Sami HOŞTAN, Ayhan ÇARKIN ve şu an isimlerini hatırlayamadığı kalabalık bir grubun orda olduğunu beyan etmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK alman ifadesinde;
Sami HOŞTAN'ı tanıyıp tanımadığı sorulduğunda; 1983 yılında Edirne İl Jandarma Komutanı iken daha önce Edirne'de ticari faaliyetlerde bulunan ve rahmetli olan arkadaşı Mustafa BİLGİN'in yanında tanıdığını, daha sonra bir iki kez daha ziyarete geldiğini, Mustafa BİLGİN'den Sami HOŞTAN'ı sorduğunda Hollanda'da otel çalıştırdığını ve ticaret yaptığını söylediğini, Edirne kritik bir bölge olması dolayısıyla, Sami HOŞTAN'dan hudut bölgesinde istihbarat elde edebileceğini düşündüğünü, ancak düşündüğü gibi istifade edemediğini, Hollanda da DHKP-C örgütüyle çatışmaya girdiğini haricen öğrendiğini, İstanbul'da gazino çalıştırdığını, bu gazinoyu öldürülen Ömer Lütfı TOPAL ile çalıştırdığım öğrendiğini, bu gazinonun kumarhane şeklinde çalıştırıldığı şeklinde bilgiler alınca Sami HOŞTAN'dan uzak durduğunu beyan etmiştir.
Sami HOŞTAN ile yapmış olduğu telefon görüşmeleri sorulduğunda; Sami HOŞTAN'm görüşmek için kendisini aradığını, amacının ne olduğunu bilmediğini, kendisi ile görüşme talebini reddederek görüşmediğini, yine Sami HOŞTAJ^m^ işlerinin bozulduğu yönünde kendisini aradığını, Sami HOŞTAN'm kendisinin ç^^smdgr^^fade etmek için yaklaştığını tahmin ettiğini beyan etmiştir.
/
(yW'
"^ 1135
/
-i
Susurluk Kazası sorulduğunda; Olayın olduğu zaman Giresun Bölge Komutanı olduğunu, olay günü Sami HOŞTAN'm telefonla arayarak kazanın olduğunu bildirdiğini, kaza yerine gitmeleri için kimseye herhangi bir şey söylemediğini, basında ve kamuoyunda Abdullah ÇATLI'nın cesedini almak üzere Sami HOŞTAN' ı gönderdiği yönünde haberler çıktığını beyan etimiştir.
Şüpheli Emin GÜRSES alman ifadesinde;
22.01.2008 tarihli saat: 11.52 deki görüşme sorulduğunda; Kendisinin tersanecilik yapan yeğenlerinin olduğunu, SAMİ HOŞTAN ve berber YAŞAR denilen şahsın Kilis' li bir iş adamı adına yeğenlerinden para istediklerini duyduğunu, bunun üzerine kendisinin Veli Paşaya durumu söylediğini, Veli KÜÇÜK'ün de sinirlendiğini ve bir daha adamların yeğenlerini aramadığını beyan etmiştir.
Şüpheli Anotoli MADJAR'in alman ifadesinde;
Sami HOŞTAN'm Beykoz'daki villasında bekçi olarak çalıştığını, Sami HOŞTAN'm şoförü ve Etiler semtinde kumarhane ile ilgili bir yerin sorumlusu olarak bildiği Murat'ın yaklaşık altı ay önce kendisine güvenliği sağlaması için bir silah bıraktığını, Sami HOŞTAN'm Murat'ın kendisine silah verdiğini bilmediğini, Sami HOŞTAN'm üzerinde hiç silah taşımadığını, evde yapılan aramada ele geçirilen ve üzerinde Savcı Fevzi YILMAZ'm isminin yazılı bulunduğu kağıdın Sami HOŞTAN'm odasında bulunduğunu, video kasetler ve sabit bilgisayarın Sami HOŞTAN'a ait olduğunu, Sami HOŞTAN'ı iş sahibi olarak bildiğini, ancak ne iş yaptığını ve iş yerini bilmediğini, Sami HOŞTAN'm her hangi bir örgüt ile ilgisi olduğunu bilmediğini beyan etmiştir.
f) Şüphelinin hukuki durumunun değerlendirilmesi;
Şüpheli Veli KÜÇÜK, savcılık ifadesinde; "Arnavut Sami HOŞTAN'ı 1983 yılında Edirne' de binbaşı olarak görev yaptığı sırada tanıdığını, zaman zaman görüştüklerini, ancak bu kişinin kendi adını kullanarak Azarbeycan'da iş çevirmek istediğini hissedince görüşme talebinde bulunmasına rağmen bir daha kendisi ile görüşmediğini, 2 senedir ise telefonla dahi görüşmediğini..." beyan etmiş ise de; dosyada mevcut 22.11.2007 ve 16.11.2007 tarihli iletişim tespit tutunaklarnda, beyanında dediği hususun gerçek olmadığı, Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN ile çok samimi görüştükleri, hem yurt dışı hem yurt içi konulan görüştükleri, Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN nm "bi işlere girdim Bir buçuk milyon dolar gitti bi de 600 bin dolar da borçlandım paşam" "... o .. sattım bi işhanım vardı ya benim Güneşli'de o da gitti yani bi bi tersliktir gidiyor paşam" dediği, şüpheli Veli KÜÇÜK'ün "Bi oturalım bi konuşalım ne yapacaz ne edecez ya bi bakalım hele" "... kafanı bozma dur bakayım" "Ben burdayım bi görüşelim bi oturalım bi konuşalım ..." diyerek birlikteliklerini telefonda beyan ettiği. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün beyanının aksine Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN ile çok samimi görüştükleri ve Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'ı para kaybetmesinden ötürü teselli edip ben daha buradayım bi görüşelim diyerekte kaybettiği paraların kurtarılmasında yardımcı olacağını taahhüt ettiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN ifadesinde; "bir süper market ile bir otoparkın geliri ile geçindiğini" beyan etmesine rağmen hatırlamadığını beyan ettiği görüşme içeriklerinde yaklaşık 20 milyon euroluk bir parasının Ali AVŞAR isimli şahısta kaldığını ve bu şahsın da ölmesi sebebiyle parayı başka türlü tahsil edebilmenin yollarına baktığı, anlaşılmaktadır. Yine kendisinden çıkan senetler ve çeklerin kiracılannca verildiğini beyan etmesine rağmen yaptığı işler itibarıyla legal olarak bu kadar paranın kira ilişkisine dayalı olarak borçlanılması hayatın olağan akışına uygun düşmediği deJşefîe^aİTttîm^tir.
i-
1 , 4 '
Şüpheli Veli KÜÇÜK ifadesinde; Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'm kumar işi yaptığından uzakta durduğunu beyan ettiği,
Ancak dosyada mevcut gizli tanık beyanlarında "Veli KÜÇÜK İzmit'te görevli olduğu dönemde Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN ile çok samimi oldukları mangal partileri düzenledikleri, hatta veda yemeğine bile Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'm geldiğini" beyan etmiştir.
Yine gizli Tanık C olarak ifade veren tanığın beyanında "Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'm İbrahim ÇİFTÇİ'ye kumarda 3 milyon dolar borcunun bulunduğu, bu sebepten aralarında husumet oluştuğunu bildiğini, Ayrıca Sami HOŞTAN isimli şahsın İzmir bölgesinde kumar işi yaptırmak istediğini, ancak İbrahim ÇİFTÇİ'nin Ege bölgesinde, diğer bölgelerden gelerek kumar oynatmak isteyen şahıslara engel olduğunu, bu sebepten dolayı Sami HOŞTAN'm İzmir ve çevresinde kumar oynatmasına izin vermediğini duyduğunu" beyan etmiştir. Buradan da Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN sadece İstanbul'da değil Ege bölgesinde de kumar oynatmak için faaliyetlerde bulunduğu, bu hususun İbrahim ÇİFTÇİ ile aralarını açtığı anlaşılmaktadır.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ten elde edilen MAFİANIN Yeniden Yapılanması (reorganizasyonu) dokümanında;
"... Şu halde Türk MAFİA'nm çökertilmesi, yok edilmesi yerine, MAFİA'nm re organize edilebilmesinin getireceği yararlar küçümsenebilecek veya vazgeçilebilecek ölçekte değildir. Bir başka ifade ile Türkiye'nin çıkarları MAFİA'nm re organize edilmesi gerektiği gerçeğini ortaya çıkartmaktadır.
Şu halde öncelikle yapılması gereken, bir zamanlar Pentagon'un yaptığı gibi Türk Genelkurmay'mm denetiminde yepyeni bir MAFİA örgütlenmesinin gerçekleştirilmesidir.
Türkiye'de MAFİA'nm yeniden yapılandınlabilmesi mutlaka 'askeri' bir girişim olarak ele alınmalıdır.
Bu uluslararası savaş alanında konuşlandırılacak Türk MAFİA'sı dağılan Sovyet Rusya'sı örneğinde görüldüğü gibi istihbaratçılardan oluşturulması halinde zarar görecek olan yine Türkiye'nin kendisi olacaktır
Türkiye'de istihbarat birimlerince kurulan tüm örgütler başarısız kalmıştır. İstihbarat birimlerinin naylon örgüt kurulması, denetim ve yönetiminde başarısız kaldıkları belgeler ve adli arşiv dosyalan ile açığa çıkmış ve tüm dünya literatürlerinde yer almıştır.
Türkiye'de yapılması gerekli ve zorunlu olan doğrudan "Genelkurmay"a bağlı "sivil" bir kurul tarafından oluşturulacak MAFİA yapılanmasıdır. Neden sivil kurul? Sorusunun yanıtı şudur: Sivil kurul gizli bir operasyonun süzgeci, örtüsü olmakla kalmayıp "inisiyatif kullanımı ve yaratıcı özgür düşünce teorilerinin üretimi ile bunların yaşama geçirilmesinde çok daha uygun bir yapı ortaya koyar. İllegal dünyanın yeniden yapılandırılmasında bilinen kurallar değil, yepyeni metotlara ihtiyaç olduğu kesindir. Asker, Polis, İstihbaratçı veya kamu kurum ve kuruluşlarında "memur" olarak koşullanmış beyinlerin üretimleri ile özgür ve yaratıcı beyinlerin yaşama ve insanlara uyum sağlayabilme ve dünya insanlığına entegrasyonu çok büyük farklılıklar ortaya koyar. Bu nedenle mevcut MAFİA yapılanmasının tasfiyesi ile yeni MAFİA örgütlenmesinin gerçekleştirilmesinde mutlaka "sivil kurul" oluşturulmalı ve bu kurul tarafından yönetilmeJJJi#s*>.^
X
^ 1137 İ^W#i-*'-$
Burada en önemli problem, bu 'sivil kurul'un kimlerden oluşacağı ve kaç kişiden ibaret olması gerektiğidir. Bir başka problem de belirlenerek seçilecek bu kişilerin böylesine 'bulaşık' ve 'riskli' bir işte 'neden' yer almak isteyecekleridir. Aklı başında hiçbir sivil, doğrudan Genelkurmay'a bağlı, son derece gizli ve illegal bir yapılanmanın sorumlusu olmak istemez.
Oluşturulacak sivil kurulun üye sayısı üç kişiden oluşmalıdır. Bu üyelerden birisi 'kurye', ikincisi 'teorisyen' üçüncüsü ise, Amerikan kriminoloji tarihinde önemli bir yeri olan Luciano örneğinde olduğu gibi, ulusal MAFİA liderliği rolünü üstlenecek kişi olmalıdır. Bu kişi kısa zamanda uluslararası MAFİA ailesinde yer alabilmelidir." şeklinde olup,
ERGENEKON ve MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu) dokümanlarında mafyanın çökertilmesi yerine konrol altına alınıp başına da uluslar arası mafyayala irtibata geçebilecek bir Türk'ün getirilmesinin kararlaştırıldığı, şüphelinin konumu ve sürekli yurt dışına gidip gelmesi ve yurt dışındaki irtibatları, REİS (Kod) Sedat PEKER ile olan diyalogları, mafya grupları arasındaki husumetlerde araya girip barıştırma rolünü üstlenmesi, Susurluk döneminden ve o davada yargılananlar ile hem geçmişte hem de şu anki irtibatları, bir çok çek senet tahsilatı işlerinde kendisine müracat edildiğine ilişkin bir çoğunun içeriğini hatırlamadığını beyan ettiği telefon görüşmeleri ve kendi mal varlığına ilişkin olarak yaptığı görüşmeler, gizli hesaplannda milyon dolarlık paralann bulunduğuna ilişkin görüşmeler ve beyanında belirttiği küçük çaplı kumar işi yaptığını beyan etmesine rağmen kaybettiğini söylediği rakamlann yüzbin dolarla ifade edilmesi hususlan göz önüne alındığında,
Gizli Tanık 17'nin beyanlanna göre Paşa (Kod) M. Fikri KARADAG'm yönetimindeki Kuvayı Milliye Derneği (1919) ne para yardımı yaptığı ve bazı dernek toplantılanna katıldığı anlaşılmıştır.
Şüpheli Murat ÇAĞLAR da fotoğraf teşhisinde, Arnavut sami kod Sami HOŞTAN ı dernek toplantılannda gördüğünü, beyan etmiştir.
Şüpheli Sami HOŞTAN, her ne kadar savunmasında ikametinde bulunan biri GLOCK diğeri HECKLER marka iki adet ruhsatsız tabanca ve mermilerin kendisine ait olmadığını, soyismini bilmediği Murat isimli şoförüne ait olduğunu beyan etmiş ise de, silahların sıradan tabancalar olmadığı piyasa fiatlan yüksek olan tabancalardan olması ve şüphelinin ikametinden elde edilmesi hususları göz önüne alındığında her iki tabancanın da şüpheliye ait olduğunun kabulünde zorunluluk bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine şüpheliden elde edilen 2 adet kuru sıkıdan çevrilmiş tabancanın elde edildiği,
Şüpheli Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'm ERGENEKON terör örgütünün mafya ile irtibatlannı sağlayan ve şüpheli Veli KÜÇÜK'e bağlı olarak bu ilişkilerini sürdüren ilişklerin uluslar arası düzeyde sürdürülmesinden de sorumlu örgüt üyesi olduğu, hem yurt içi hem yurt dışı irtibatlannm bulunduğu, mevcut telefon görüşmelerine göre büyük para işleri ve tahsilat işleriyle uğraştığı, aramalarda birsürü çek ve senet ile bazı tapılann bulunduğu, kazandığı paralan Veli KÜÇÜK'ün talimattan doğrultusunda ERGENEKON terör örgütünün amaçlan doğrultusunda kullanılması için harcadığı, Arnavut Sami (Kod) adım kullandığı ve ruhsatsız (Glock) tabanca bulundurma suçlannı işlediği anlaşılmış olmakla,
Şüpheli Sami HOŞTAN'm üzerine atılı ERGENEKON terör örgütü üyesi olmak ve 6136 Sayılı Kanuna muhalefet etmek eylemlerine uyan TCK'nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 (Yargıtay 8 CD. uygulamalarına göre 5 adet silah bulundurmanın 6136 sayılı Kanunun 13/2 maddesi kapsamında miktar bahmındary#&fâm^arzettiğinin kabul edilmesi karşısında şüphelide ele geçen 4 adet ruhsatsız tabanca ğotf'vfcüne alınarak üst
1 * ' *■» V
■
1138
V. ' « i t, '" '"
"* " ,r ~s'-
sınırdan ceza tayini talebi ile) ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
36-ŞÜPHELİ SEDAT PEKER
a) Emniyet ifadesinde;
Emniyet ifadesi yok
b) Savcılık ifadesinde;
19.03.2008 günü C.Savcıhkta alman ifadesinde;
CEL REKLAM üzerine şirketinin olduğunu, aylık 20 milyar TL gelirinin olduğunu, kardeşi ATİLLA PEKER ile ortak olduklarını, 2004 yılının Ekim ayından beri Çıkar Amaçlı Suç Örgütü Kurup Yönetmekten tutuklu bulunduğunu, 2007 yılı Ocak ayı itibariyle de istanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinden aynı suçlardan 14,5 yıl hapis cezası aldığını, cezasının Yargıtay'da olduğunu henüz kesinleşmediğini,
İlk defa 1988 yılında silahla yaralama suçundan (1) yıl ceza evinde kaldığını, 1998 yılında da çete suçundan (9,5) ay kadar tutuklu kaldığını, ancak o davadan beraat ettiğini, 2002 yılında Tekirdağ F Tipi Cezaevine girdiğini, (6,5) ay tutuklu kaldığını, daha sonra bu dosyadan mahkum olduğunu,
1994 ve 1998 yıllarında askeri heyete girdiğini ve psikolojik nedenlerle çürük raporu verildiğini askerliğini yapmadığını, o tarihten itibaren ticari işleriyle uğraştığını,
ERGENEKON yapılanmasını medyadan duyduğunu, bu yapılanma ile herhangi bir alakasının olmadığını, ERGENEKON'da yakalanıp tutuklanan şahıslardan;
VELİ KÜÇUK'ü babasının arkadaşı olması sebebi ile tanıdığını, 1992 yıllarından beri zaman zaman görüştüğünü, ALBAYLIK ve PAŞALIK dönemi de dahil hem telefonla hem de yüz yüze görüşmelerinin olduğunu, Kocaeli'nde Alay'a zaman zaman gittiğini, bunun dışında VELİ KÜÇUK'le aralarında herhangi bir ilişkinin olmadığını, çürük raporu almasında VELİ KUÇUK'ün herhangi bir etkisinin bulunmadığını, VELİ KUÇUK'e ayrı bir sempatisinin olduğunu, Veli KUÇUK'ün Devlet hizmetinde bulunmuş, küçük çocuğununda Ermeni ASALA örgütü tarafından da öldürüldüğünü bildiği için kendisine daha fazla saygı duyduğunu, Devlet için çalışan birisi olarak bildiklerini, bu sebeple kendisine saygı duyduklarını, VELİ KÜÇÜK ile aralarnıda, para alış verişi, şirket bazında bir birlikteliğinin bulunmadığını,
EMİN CANER YİĞİT'i tanımadığını, arkadaşı BOĞAÇ KAAN MURATHAN ve
YENER KESKİN'in tanıdığını, VELİ KÜÇÜK'ün lojmandan çıkarıldığı ve korumasının kaldırıldığı dönemde, kiralık ev bulması için yardımcı olduğunu, ayrıca Veli KÜÇÜK'e yardımcı olması için BOGAÇ KAAN ve birkaç kişiye söylediğini, ancak CANER'i bizzat tanımadığını, geçmiş tarih olduğu için maaş verilip verilmediğini hatırlamadığını,
VELİ KÜÇÜK'ün İzmit Alay'da iken altına özel araç tahsis etmediğini, cep telefonlarını ödemediğini, ancak Veli KÜÇÜK'ün öyle bir şey teklif etmiş olsaydı ödeyeceğini, geçmiş tarihli olduğu için tam olarak hatırlamadığını, VELİ PAŞA'nın arkadaşı olduğunu bildiği ve maddi durumu iyi olmayan birine borçlarını ödemesi için, o dönem 75 bin dolar para yardımında bulunduğunu ve bu parayı da şahsın durumu müsait olmadığı için almadığını,
MUZAFFER TEKİNİ 1997 yılından buyana, cemiyet ortamlarından tanıdığını,
kendisi ile zaman zaman görüştüğünü ancak samimiyetiniı\^J3&t&mmadığını, Muzaffer
TEKİN'in ofisine gitmediğini, //^^ ^■'^S*
1139 S Vf^^K^f2^7
ERTUGRUL YILMAZ mahalleden çocukluk arkadaşı olduğunu, daha sonraki yıllarda kendisi ile görüşemediğini,Ertuğrul YILMAZ'in cenazesinde kendisinin tutuklu olduğunu ancak cenazeye çelenk gönderdiğini,
Gazeteci TUNCAY GÜNEY'i tanımadığını, kendisini hiç görmediğini, ismini hiç duymadığını, METE YALAZANGİL, GAZİ GÜDER, KUDDUSİ OKKIR'ı tanımadığını,
FİKRİ KARADAĞ'I MUZAFFER TEKİN vasıtasıyla tanıdığını, samimiyetinin bulunmadığını, villasına Fikri KARADAĞ'in gelmediğini, geldiyse de hatırlamadığını,
1996 yılında Almanya'ya gittiğini, eşi ve çocuğunun Almanya'da doğduğuğunu, Bulgaristan'a kereste ticareti yapmak amaçlı 1996-1998 yılları arasında gittiğini,
VELİ KÜÇÜK'le irtibatlı olduğu dönemde ERGENEKON ve mafyanın yapılanması^ hakkında herhangi bir şey duymadığını, o dönem itibariyle VELİ KUÇUK'ün SAMI HOŞTAN ile tanıştığını bildiğini,
ÖMER LÜTFÜ TOPAL ve ABDULLAH ÇATLI'yı tanımadığını, AYHAN ÇARKIN'ı gıyaben tanıdığını, daha sonra 2003 yılında da Antalya'da tanıştıklarını, herhangi bir samimiyetinin bulunmadığını,
YAKUPKÜRŞAT YILMAZ'ı 1993 yılında cezaevinde tanıdığını, daha sonra zaman zaman görüştüklerini, herhangi bir ortak işlerinin olmadığını, ZIYA BANDIRMALIOĞLU'nu tanımadığını,
Soruldu; 2003-2004 yıllarında memlekette karışıklık çıkarılmasına yönelik bir toplantıya katılmadığını, böyle bir olaydan haberinin olmadığını,
GÜLER KÖMÜRCÜ ile tanıştığını, hakkında bir haber yayınladığını, , zaman zaman kendisi ile görüştüğünü, GÜLER KÖMÜRCÜ ile bir toplantıya katılmadığını,
VELİ KÜÇÜK te bulunan mafyanın yeniden yapılanması ve tekelde toplanması ile alakalı dokümanlardan haberinin olmadığını, böyle bir faaliyet içinde bulunmadığını,
SEMİH TUFAN GÜLALTAY'ı da semtinden tanıdığını, AKINBİRDAL olayından önce ve sonra görüşmüşlüğünün olmadığını, eski yıllardan tanışıklığının bulunduğunu,
AYHANPARLAK'ı tanıdığını, ERTUĞRUL'unyakını olduğu için tanıdığını, ancak DOĞUŞ Factroring konusunu bilmediğini,
VOLKAN GEZMİŞİ tanıdığını, VELİ KÜÇÜK, EMİN CANER YİĞİT ve MUSTAFA OK'un ailesine maaş gidecek konusunu hatırlamadığını, söylemiş olabileceğini, ancak CANER YİĞİT e maaş gidip gitmediğini hatırlamadığını,
OSMAN YILDIRIM, OSMAN GÜRBÜZ, KOKSAL KARABAYIR 'ı tanımadığını,
DREJ ALİ'yi uzaktan tanıdığını, samimiyetinin olmadığını, ZAHİT ALBAY olarak geçen şahsı ZAHİT BİNBAŞI olarak bildiğini, şuanda emekli olduğunu, bir fabrikanın güvenlik müdürü olduğunu,
1423 nolu tapede VELİ KÜÇÜK'ün bir seminer verdiğini, arkadaşlarının öğrenciler gönderdiğini, telefon görüşmesinde bu konuyu görüştüklerini,
HAYRETTİN ERTEKİN'i balıkçı ZEKİ S ÖZER vasıtasıyla tanıdığını, kuyumcu olarak bildiğini, ancak telefon konuşmalarında geçen altın tespihleri bu şahsa yaptırmadığını,
KÜRŞAT YILMAZ'layaptığı görüşmelerin doğru olduğunu,
YILMAZ KATMERCİ nin bir factoring ve fınans şirketinin sahibi olduğunu, bu konuyla alakalı görüştüklerini,
ALİ FEVZİ BİR'i mahalleden tanıdığını, 1117 nolu tapede geçen görüşme
içeriğindeki SAMİ ABI ile birlikte yemek yiyelim şeklinde konu konuşulduğunu, ancak
içeriğini hatırlamadığını, s**"*''**"19***»^
Dostları ilə paylaş: |