fi '*" ^t2>. '"#***%
Sedat'ın "Benim yapabileceğim bir şey her ne olursa olsun sadece bana bir selamınız gelmesi yeterdir ağabey." dediği,
Harun'un "Bil mukabil. Ankara boyutunda bizim boyutta ne zaman, ne yapılması gerekirse biz de yaparız. Çünkü biz bir araya gelmesek de gönüller birdir. Gıyaben arkadaş selam da olmasa gereken, üstümüze ne düşüyorsa önümüze bir not geldiğinde onu yapıyoruz." "Ben Ankara'ya dönüyorum. Ben Ankara'da, esas yerim orası." dediği, Sedat'ın "İstanbul'a geliş tarihiniz var mı ağabey" diye sorduğu,
Harun'un "Bizim için şereftir zevk duyarız. Başkası ne derse desin. Bu ülke bizim. Başkası anlamaz bu işten. Siyasiler hiç anlamaz." "Evet, evet... bizim ağabeyimizle berabersiniz herhalde zaten." "Veli Paşa" dediği, Sedat'ın "Doğrudur, doğrudur ağabey. İnşallah yaşadığım sürece kendisinden çok şeyler öğrendim her zamanda..." dediği,
Tape : 1203 03.08.2004 tarihinde Veli KÜÇÜK ile görüşmesinde özetle; Veli'nin saat 20.30'da Güler...?'in yanma geleceğinden bahsettikten sonra "Yedide beni aradılar. Gene yedide şey gelecek. Bir yemek, dışarı söyledim. Oraya gelecek şey, Ümit ÖZDAĞ." "Telefon etti. İllede buluşalım falan diye. Ümit'le görüşecez. Ümit'le oturacaz, Güler'de gelecek. Sekiz buçukta. Güler'le oturup konuşacaz bazı şeyleri şimdi." dediği,
Sedat'ın "O beyefendilerden çok umutluyum. Ağabey kendisini gıyabında tanıyorum ama beyefendiden çok umutluyum." dediği, Veli'nin "Şimdi biz bir çalışmanın içine girdik. Ümit'len devamlı görüşüyoruz. Ben işte bak açık söyliyeyim gönlümden geçen neydi biliyor musun? Gönlümden geçen Muhsin'di. Benim bir dakika dayı eski dostum fakat Muhsin'in partisi şuanda bu işi götürecek yani. Muhsin demiyorum. Muhsin'in kendisi için demiyorum. Partisi için götürecek şeyde değil, durumda değil." "Onun için biz şimdi seni, onun için seni ısrarla arıyorum. Biz şimdi bir oluşum yaptık. Bu uğurda şeyde ben Yılmaz DURAK varya Yılma'yı tanırsın." "Yılma DURAK'ı çağırdım. Erzurum'dan Yılma DURAK geldi. 4-5 kere buraya aldım. Burada görüştük. Şimdi tekrar buraya gelecek geçen gün Güven, tanır mısın Güven ağabeyi Güven SAZAK'ı" dediği ve Güven SAZAK ve Yılma DURAK ile birlikte yemek yediklerinden bahsettiği, daha sonra "Bağlarbaşmdaki yere epece bir yere bir hale getirdik. 350 metrekare bir yer Yılma'yı gönderdim. Yılma orada kaldı. Ben sana onun için bana e iki tane beş tane adam getirdi. Yılma benim 3-5 kişim var güvendiğim sağlam okuyan yazar okuyanlar bu işi götürebilecek adamlar." "Yeniçağ gazetesinden arkadaşlar ile görüştüm. Onlar hepsi tanıdıklarım dostlarım. Hele Hayri geldi şimdi Trabzon'dan" "Yayın kurulunun basma Hayri KÖKLÜ çok sevdiğim bir çocuk." "E Yeniçağa, şey Ortadoğu gazetesinde Zeki var SARAÇOĞLU" "Çok sevdiğimiz birisi o da. Bir şey yapacak. Biz şimdi bir oluşum sen az önce söylediğin bir şey varya Milli yol meselesinden bu o şekilde değil o şekilde olması senin aynen katılıyorum sanki memlekete ihtilal olmuşta Türkiye parçalanmışta, dağa çıkacakmış gibi bir hava." "Öyle bir şey. Amacımız o değil. Bizim amacımız o değil ya. Türkiye nereye gidiyor. Türk Milliyetçiliği ne oluyor. Niye bu meseleler oluyor falan... beni şimdi Amerika'ya tekrar çağırdılar. Gidecem Amerika'ya tekrar konferanslar vericem. Birkaç yerde bu konular ile ilgili." dediği,
Sedat'ın "Muhsin ağabey gerekirse ileriki zamanlarda ağabey Muhsin ağabeyi de bu yapının içersine dahil etmek." "Yani Muhsin ağabey öyle liderlik hırsı olan bir insan değil. Ülkeye faydası olan her şeye dahil olur Muhsin ağabey." dediği,
Veli'nin "Muhsin'de şey de Ramiz'de Ranıizlende konuştum ben." dediği, bir süre Veli'nin ev satın alamamasından dolayı kiraya geçeceğindjpjbahsettikleri, bu esnada Veli'nin "Ben bir yer buldum. Bir yer kiraladım şeyine... Y>â|pn öfteıstiyordum onu da kiraladım. İşte onun kontratım yapıcam. Şimdi bir de ca^nlâr birde*ş"eyde yol hizasında
yani. Birinci kat yola yol hizasında orası. Biraz tehlike arz ediyor ama bir yerlen görüştüm. Camlarını kurşun geçirmez yapıyorlarmış. Film çekiyorlarmış. Onları da getirip işte kurşun geçirmez çektiricem. Bir apartmanın birinci katında giriş katında."
"Bu sıkıntımı bir atlatayım bir yerleşeyim. Eşyayı şey yapayım, oturayım yani eve. Ondan sonra bu işleri de ben devam ediyorum. Yılma'yı da çağırdım. Güven'len de konuştuk. Güven ağabey ile konuştuktan sonra ben Meral'i aradım. Meral ille bir görüşelim dedi. Meral AKŞENER." "Meral da aynı şey söyledi. Tamamen yanındayız. Beraber olucaz dedi. Sen telefon olmaz. Sen geldiğinde oturucaz. Her şey dört dörtlük çok güzel bir planlama yaptık. Konuşacaz ben şunu söyliyim. Ben hiçbir partiye üye değilim. Hiçbir partide kaydım yok. Ben Türk milliyetçisiyim. Türk milletine hizmet edicem. Bunun içinde ille bir partide bir sembol olmak veya bir pay edinmek gerekmez. Ben o açıdan çalışıyorum. O açıdan..." dediği,
Sedat'ın "Veli ağabey bir şey söyleyim. Eğer yanlış anlamazsanız. Bu kurmuş olduğunuz oluşumu direk ben MHP'ye karşı veya MHP'ye alternatif bir oluşum gibi kurarsanız. Bence kamuoyunda yanlış anlaşılabilir." dediği,
e) Diğer şüphelilerle örgütsel irtibatları;
Tape:1113, 11.03.2004 günü saat:16.26'da Volkan GEZMİŞ/Sedat PEKER ile Hayrettin ERTEKİN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Volkan'm "Hayrettin bey" "Reisimiz görüşecek" dedikten sonra telefonu Sedat PEKER'e verdiği, Hayrettin'in "Reisim başka yerde duruyorum ben böyle geldi diye fırladım geldim" dediği, Sedat'ın "Misafiriniz var kapıdan girdik çıktık.. .hiç görünmedin
elden geldiğince şey yaptın" dediği, Hayrettin'in "He ben hayır çıktım şimdi çıktık
beraberde" dediği, Sedat'ın ise "Nasılsın iyi misiniz abi siz" dediği, Hayrettin'in "İyiyim hamdolsun yaramaz bişey yok ben geldim çünkü şimdi., merak ettim... duyunca yani dedim ne var diye bişey yokmuş Allah'tan" , "Buyurmazsınız Beşiktaş'a ben şeydeyim Ofisimdeyim" dediği, Sedat'ın "Abi ben yola doğru geçiyorum şuan çıktım bu Tekirdağ tarafma doğru abi yol güzergahmdayım sahili takip ediyorum" "Önümüzdeki günlerde abi ama..." dediği, Hayrettin'in "Çok sağol çok memnun olurum yani bende şimdi çıktım keşke görseydim iyi olurdu ama" dediği, Sedat'ın "Abi önümüzdeki günlerde önümüzdeki hafta yapalım mı abi Büroya ben ziyaretinize gelim sizin" dediği, Hayrettin'in "Tamam oldu bekliyorum çok memnun olurum." dediği, Sedat'ın "Saygı sunuyorum size" dediği, Hayrettin'in ise "Sağolun saygı bizden görüşürüz sağ olasın" dediği,
Örgüt üyelerinden Muzaffer TEKİN Paşa(kod) Fikri KARADAĞ, Veli
KÜÇÜK'ün Hayrettin ERTEKİN', Arnavut sami kod Sami HOŞTAN, la irtibatlarının bulunduğu, Veli KÜÇÜK'ün şoförünün parasını ödediği. Veli KÜÇÜK'e değişik zamanlar maddi yardımda bulunduğu anlaşılmıştır.
f) Diğer şüpheli ve tanık beyanları;
Tuncay GÜNEY'in 02.03.2001 tarihinde, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğündeki mülakatında;
Veli Paşa'nın "Mustafa Kemal hu ülkeyi Çeteler le kurdu" diyerek örgütlenmesini
savunduğunu, anlattığına göre; Mustafa Kemalin kurduğu örgütlerden birisinin adının
karakol olduğu, ayrıca Müdafa Hukuk, Kuvvayı Milliye gibi başka başka örgütlerin
olduğunu, bütün bu örgütlerin halen devlet içinde devam ettiğini söyleyerek "çeteler le
başardı bir araya gelişi" dediğini, Veli KÜÇÜK'ün de halen bahsedilen yöntemle hareket
ettiğini, Sedat PEKER gibi gurupları kontrolü altında tuttuğunu, ^s^"
/fi „ '
/
1149
-J
Veli Paşa'nın hücre yapılanmasını çok iyi bildiğini ve çok temkinli olduğunu,
başkaları ile paylaştıklarını kendisi ile, kendisi ile paylaştıklarını başkaları ile paylaşmadığını, Korkmaz YIGIT gibi birinden birşey almayı düşündüğünde, mafia olarak SEDAT PEKER'i, gazeteci olarak ta kendisini şahsın üzerine saldırtarak, koparacağı şahsı sıkıştırıp istediğini aldığını,
Sedat PEKER'in 23 yaşında, Ali İhsan USKOL vasıtasıyla Veli KÜÇÜK ile tanıştığını, Sedat PEKER'in ilk dönemler sokak kabadayısı olduğunu, Veli KÜÇÜK le tanışmasından sonra, örgütlenmeye başladığını, Sedat PEKER in örgütlenmesinin öbür mafya gruplarına benzemediğini, her kurumda ve farklı konumlarda adamlarının olduğunu ve çevreye yüklü miktarlarda para dağıttığını,
Veli KÜÇÜK'ün "mafia" yapılanması olarak ilk sıraya Sedat PEKER'i
koyduğunu, çünkü Sedat PEKER 'in laftan çıkmayıp söz dinleyen, Veli paşanın bir dediğini iki yapmayan, oğlu gibi sevdiği bir kişi olduğunu,
Sedat PEKER'in adamı olan Mecnun ODYAKMAZ'ın örgütü elinde tuttuğunu, Veli KÜÇÜK ile Balmumcu Merkez Komutanlığındaki evinde çalışma odasında otururlarken, SİMTEL (SİMENS de olabilir)'i Sedat PEKER'e aldıklarını, orada iyi bir organizasyon gerçekleştireceklerini anlattığını,
Sedat PEKER'in "deprem zedelere yardım etmesi gibi" halka bazı yardımlarda bulunmasının, Veli paşanın teorisi olduğunu, Sedat PEKER'in de bu teori üzerinden hareket ettiğini,
Veli KÜÇÜK'ün Sedat PEKER gibi bir çocuğu yirmi üç yaşından beri yürüttüğünü, kendisinin Veli KÜÇÜK'le birlikte olduğu dönemde Ergenekon - Lobi yi çözdüğünü, ancak mafyada ki insanları yönetirken nasıl kendini kamufüle edebildiğini
çözemediğini,
Veli KÜÇÜK ile ilişkili mafia gurupları olarak; altıncı filo daki Havacı OĞUZ'un olduğunu, ayrıca Şenol ACAR in olduğunu, Şenol ACAR'in Sedat PEKER'e düşmanmış gibi bir hava vermesine rağme,. ^öyle olmadığını, yine Veli KÜÇÜK'ün Ali ihsan USKOL'un oğlu, Levent USKOL aracılığı ile Kürşat YILMAZ'la görüştüğünü beyan etmiştir.
6 nolu gizli tanığın 29.02.2008 günü İstanbul C. Başsavcılığında alman ifadesinde özetle;
Askerliğini izmit II Jandarma Komutanlığında yaptığnı, Veli KÜÇÜK'ün bu dönemde alay komutanı olduğunu, o dönem içerisinde Sami HOŞTAN'in Veli KÜÇÜK 'ü sık sık ziyaret ettiğini, hatta Veli KÜÇÜK'ün başka bir birliğe tayini çıktığında düzenlenen uğurlama partisine bile geldiğini, ayrıca o dönemde Hadi ÖZCAN' la bir kere Kriptolu telefonla görüştüğünü duyduğunu, bir kere de Sedat PEKER' ile görüştüğünü duyduğunu, ayrıca Veli KÜÇÜK'ün ajandasında Sedat PEKER, Ali İhsan USLUKOL ve Rahmi SEYMEN isimli şahısların bulunduğunu ve bu şahısların Veli KÜÇÜK ile sık sık görüşen şahıslar olduğunu,
Veli KÜÇÜK'ün Ali İhsan USLUKOL, Sami HOŞTAN ve Rahmi SEYMEN ile daha çok yüz yüze görüştüğünü, ancak Sedat PEKER' in kendisinin askerlik yaptığı bu dönemde Veli KÜÇÜK ile yüz yüze görüşmek için geldiğini hiç görmediğini, ancak Rahmi SEYMEN"in ailece geldiğini, Sami HOŞTAN' in da yalnız geldiğini beyan etmiştir.
Süleyman ESEN'in İstanbul C. Başsavcılığınca 13.03.2008 günü Sincan 2 Nolu F Tipi cezaevinde tanık sıfatıyla alınan ifadesinde özetle;
Alpaslan ARSLAN'ın Osman YILDIRIM'ın davalarına baktığını nezarethanede öğrendiğini, ayrıca Alparslan'ın Hakkı KURTULUŞ isimli bir ayukatın yanında staj yaptığını, Avukat Hakkı KURTULUŞ'un Sedat PEKER'den dol0fgözaltı^e^ındığım beyan etmiştir.
U50
Tanık Osman YILDIRIM'ın 13.03.2008 tarihinde Ankara Sincan 2 nolu F tipi cezaevine alman ek ifadesinde özetle;
İbrahim GENÇ'i 1993 yılından beri tanıdığını, İbrahim'in o dönemlerde tefecilik yaptığını, tefecilik işinde Azeri uyruklu ZİYA AYÇAN ile ortak olduğunu, İbrahim GENÇ'in tefecilikten kaynaklanan alacaklarını etrafındaki kişilere tahsil ettirdiğini, ibrahim GENÇ'in
0 dönem yanında Abdullah SÜLÜK, Sedat PEKER, Erdal KARA, Kenyalı Soner, Abdullah
ÇATLI, Aykut SEZER, Ahmet..?, Süleyman..?, Serhat..? ve bir çok itirafçı, Osman GÜRBÜZ,
Esen TÜRKYILMAZ, 2004-2005 yıllarında Bahçelievler Spor kulübü başkanı Bahri..?, ve
hatırlayamadığı nice isimlerin olduğunu, ayrıca Özer ÇILLER'in de ibrahim GENÇ ve Ziya
AYÇAN'in ortağı olduğunu, Mecidiyeköy'deki GENÇ FACTORİNG'e her gittiğinde Özer
ÇİLLER'i gördüğünü, İbrahim GENÇ'in bu kişilere çok sayıda çek senet tahsilatı
yaptırdığını, bu tahsilatlar sırasında çok sayıda insanın silahla yaralandığını ve
öldürüldüğünü, bütün bu olayların Ziya AYÇAN ve ibrahim GENÇ'in talimatıyla yapıldığını
beyan etmiştir.
Durmuş ANUÇİN'in 28.02.2008 günü C.Savcılıkça (Ceza evinde) alman ifadesinde;
26.12.2002 tarihinde Kandıra ceza evine girdiğini, 2003 yılında yapılan ilk duruşmada, Necip HABLEMITOGLU'nu İbrahim ÇİFTÇI'nin talimatı ile öldürdüğünü anlattığını, genelde ALAATTİN ÇAKICI, SEDAT PEKER, SAMİ HOŞTAN gibi adamlarla çok sık oturduğunu, muhtemelen de bu adamlarla birlikte hareket ettiğini,
Cezaevindeyken, mahkemede bazı şeyler anlattığını duyan SEDAT PEKER'in kendisine aracıları vasıtasıyla yüklü miktarda sus payı olsun diye, iki defa 300 bin YTL para gönderdiğini, parayı iade ettiğini, ikinci seferde cezaevine gönderdiği için almak zorunda kaldığını, iki defa telgraf çektiğini, telgrafların yanında mevcut olduğunu, Telgrafı ve parayı gönderen YUNUS isimli soy ismi KARAKULAK olarak hatırladığı, telgrafta net olarak belli olan şahsın da patronunun SEDAT PEKER olduğunu, AYDIN ÖZBEY in araştırılması halinde, şahısların para kaynaklarının nerden geldiğininin öğrenilebileceğini, AYDIN ÖZBEY
1 milyar dolara yakın paranın kaynağı olduğunu, AYDIN ÖZBEY'in de SEDAT PEKER ve
MUZAFFER TEKİN ile irtibatının olduğunu, MUZAFFER TEKİN'e MUZAFFER
KOMUTAN diye hitap ettiklerini, Ümraniye'de, Çavuşpaşa'da ve Beykoz Konaklarında
SELİM diye bir arkadaşın kahvesinde buluştuklarını, genelde jandarma mıntıkalarında
buluştuklarını,
Hayrettin ERTEKİN'in 25.02.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde alman ifadesinde;
Sedat PEKER' i tanımadığını, hiçbir ilişkisinin olmadığını, bir kere Sedat PEKER olduğunu söyleyerek birinin telefon açtığını, ancak o olup olmadığını bilmediğini, uçağa binmek üzere olduğu için telefonu kapattığını, gazete haberinde geçtiği gibi Sedat PEKER ile fikir alış verişinde bulunmadığını beyan etmiştir.
Hayrettin ERTEKİN'in 25.02.2008 günü C.Savcılıkta alman ifadesinde;
22/01/2008 günü saat 12:26 da KÜRŞAT isimli şahısla yaptığı görüşme okundu, sorulduğunda; Silahlı Kuvvetlerden görüştüğü şahıslardan edindiği izlenime göre, VELİ KÜÇÜK'ün SEDAT PEKER le şunla bunla, illegal işlerle uğraşan kişilerle meşgul olan bir kişi olarak bir generale yakışmayacağını düşündüğü tavır içinde olduğunu değerlendirdiğini, onun için bu şekilde konuştuğunu,
SEDAT PEKER'i tanıyıp tanımadığı, kendisi ile bir ilişkisi olup olmadığı sorulduğunda; SEDAT PEKER'i tanımadığını, kendisi ile yüz yüze veya telefonla görüşmediğini, ancak bundan yaklaşık 8 veya 10 yıl önce Ankap^nisgi$t$<2k için tam uçağa bineceği sırada birisinin cep telefonundan arayarak SEDArj 0£KER*$duğj4nu söylediğini,
I
1151 |
A 1 "
^
-
kendisinin de inanmayarak telefonu kapattığını, kendisiyle ilgili internette SEDAT PEKER in fikir alışverişinde bulunduğu kişiler HAYRETİN ERTEKİN, VELİ KÜÇÜK, KORKUT EKEN ve YAVUZ KAYRAL şeklinde çıkan haber üzerine, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, ayrıca Fatih 1.Asliye Ceza Mahkemesine tekzip için başvuruda bulunduğunu,
Arama sırasında evinde ele geçirilen 22 nolu CD içerisindeki SEDAT PEKER ile birlikte bir şahsın elinde silah ve Türk bayrağı olan şahsın kim olduğu sorulduğunda;
SEDAT PEKER'i basından tanıdığını, o şekilde teşhis ettiğini, elinde silah olan şahsın kim olduğunu bilmediğini, CD nin depodan çıktığını, 1996 yılında gözaltına alındığında bilgisayar ve diğer malzemeler adli emanete alındığını, malzemelerinin iade işlemleri sırasında bu CD nin karışmış olabileceğini beyan etmiştir,
Coşkun ÇALIK'm 23.02.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şubesinde alman ifadesinde;
02.10.2007 Günü SAAT:20.11/20.12 de Muhammet YÜCE ile yaptığı görüşmede, Orhan PAMUK'a yönelik suikast düzenlenmesi konusuyla ilgili olarak, Sedat PEKER'in arkalarında olduğunu konuşmaları sorulduğunda; Orhan PAMUK'u vurma eylemiyle ilgili, Muhammet YÜCE'nin eylem sonrasında Sedat PEKER ve Alaatin ÇAKICI kendilerine cezaevinde sahip çıkacağını anlattığını,
12.06.2007 günü saat: 20.09/20.10 da Muhammet YÜCE ile yaptığı görüşme
sorulduğunda; görüşmede Sedat PEKER 'in emrini bekliyoruz derken neden böyle dediğini bilmediğini, Halil lakaplı Selim AKKURT, Balıkesir'deki eylem için azmettirici şahıs ile görüşeceğini, bu şahsın Sedat PEKER olup olmadığını bilmediğini beyan etmiştir.
Coşkun ÇALIK'm 25.02.2008 günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında alman ifadesinde;
Geçen yaz Bilecik'te iken Muhammet YÜCE nin yanına geldiğini, Balıkesir'de bir iş adamı varmış, onu öldüreceğiz, 1 trilyon para verecekler, bu işi yapacak 4 kişiyiz dediğini, ancak isimlerini vermediğini, iş adamının ismini de söylemediğini, Muhammet YÜCE'nin şahsı öldürmeleri halinde SEDAT PEKER'in kendi koğuşuna, yanına aldıracağını anlattığını, aynı görüşmede, Muhammet'in Balıkesir'de mafya olarak bilinen Mesut... ismindeki şahıs ile görüşüp plan yapacaklarını da konuştuklarını beyan etmiştir.
Emin Caner YİĞİT'in 24.01.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şubesinde alınan ifadesinde;
Sedat PEKER 'in ismini duyduğunu, tanışıklığının bulunmadığını, kendisini bir defa Adapazarında, depremzedelere yardım amacıyla açmış olduğu çadırda gördüğünü, Veli KÜÇÜK, Sedat PEKER ve Boğaçkaan MURATHAN arasında ne gibi bir ilişkinin olduğunu bilmediğini, Veli KÜÇÜK'ün yanında çalışmaya başlamasında, Sedat PEKER'in bir alakasının bulunmadığını beyan etmiştir.
Emin Caner YİĞİT'in 25.01.2008 günü C.Savcılıkta alman ifadesinde;
Sedat PEKER ve Boğaç Kaan Murathan ile herhangi bir samimiyetinin olmadığını, Sedat Peker'i 1999 depreminden sonra Adapazarı'nda gördüğünü, o tarihten sonra kendisini hiç görmediğini, Boğaç Kaan Murathan'ı ise Yener isimli arkadaşından dolayı tanıdığını, Veli Küçük ile Sedat Peker, Sami Hoştan, Boğaç Kaan Murahtan arasında bir ilişki olup olmadığını bilmediğini, Sedat Peke'in, Veli Küçük'ün yanında işe girmesine aracı olduğu konusunun doğru olmadığını, bu konuda Emniyette bir telefon tutanağı okunduğunu, o tutanakta geçen Caner isimli şahsın kendisi olmadığını, o tarihlerde Düzce'de olduğunu beyan etmiştir.
Güler KÖMÜRCÜ'nün 25.01.2008 günü Organize/^ffipll^Mücadele Şube
Müdürlüğünce alman ifadesinde; f * * "^
»
„|
fi ** - i,
1999 yılında Akşam gazetesindeki köşemde Sedat PEKER ile ilgili bir yazı yazdığını, yazının içeriğinde Sedat PEKER ve benzerleri için Mali Suçlarla Araştırma Kurulunu da göreve davet ettiğini, bu şahısların bütün mal varlıklarının veya gelirlerinin incelenmesinin gerektiğini belirttiğini, yazıdan sonra Sedat PEKER ile görüştüğünü, yazmış olduğu yazı ile ilgili Sedat PEKER'in açıklama gönderdiğini, tekzip yayınlamamak için kendisi ile görüştüğünü, bu şekilde tanıştıklarını,
Veli KÜÇÜK ve Sedat PEKER' in birbirlerini tanıyıp tanımadıklarını bilmediğini, medyadan tanışık olduğunu okuduğunu,
21.07.2004 günü saat:17.56 sıralarında Sedat PEKER ile yaptıkları görüşme sorulduğunda; 4 yıl önceki bir röportajını an ve an içinde geçen bütün kelimelerle hatırlamasının mümkün olmadığını, Sedat PEKER'in milli yol diye bahsettiği bir sivil oluşumun, bir siyasi demokratik yapı olduğunu, Sedat PEKER 'in bu konuşmada kendince belirlediği sağın alternatif lider adaylarını ve önde gelen isimlerini milli yol adını vereceği siyasi parti çatısı altında yada demokratik bir sivil oluşum içinde değerlendirmek istediğini söylediğini, ülkede kaos çıkartmak gibi bir niyetlerinin olmadığını, Sedat PEKER 'e kimlerin ne amaçla para verdiğini bilmediğini, Sedat PEKER 'in Veli KÜÇÜK ve Korkut EKEN'in arasını yapmak için neden çaba sarf ettiğini bilmediğini beyan etmiştir.
Güler KÖMÜRCÜ'nün 26.01.2008 günü C.Savcılıkta alman ifadesinde;
SEDAT PEKER ile ilgili 1999 yılında bir yazı yazdığını, bu yazıya Sedat PEKER 'in tekzip gönderdiğini, onu da yayınlamadığını, yazı sonrası kendisi ile bu güne kadar arada sırada görüştüğünü beyan etmiştir.
Oğuz Alparslan ABDULKADİR'in 25.01.2008 günü C.Savcılıkta alman ifadesinde;
Bir telefon görüşmesinde dernekteki yolunda gitmeyen şeylerle ilgili olarak "ihtilal yapalım" tabirini kullandığını, Hüseyin Görüm'e saldırı düzenlemek için Sedat Peker grubundan adam ayarlayacağını söylemediğini beyan etmiştir.
Orhan TUNÇ'un 25.02.2008 günü C.Savcılıkta alman ifadesinde;
Sedat PEKER'e ait olduğu bilinen "öztürkler.com" ve "gençtürkler.com" adlı internet sitelerinde bir dönem yazılar yazdığını, çünkü bu sitenin yöneticisi Ahmet ORAK ile arkadaş olduklarını, Ahmet ORAK ile orada çalışan İLKAY isimli kişinin arasının açıldığını, bundan dolayı İLKAY'in Sedat PEKER'e mektup yazarak, kendisinin sitede yazmamı sağladığını, Sedat PEKER 'i tanımadığını,
Semih Tufan GÜLALTAY'm 20.03.2008 günü C.Savcılıkta alman ifadesinde;
MECNUN ODYAKMAZ ile SEDAT PEKER arasındaki görüşmede SEMİH ismi geçmesi nedeniyle 21.07.2004 tarihli görüşme okunarak sorulduğunda; Görüşen kişilerle ilgisinin olmadığını, görüşme içeriğinde geçen KORKUT EKEN ile AYHAN ÇARKIN' ı basından tanıdığını, başlatmış oldukları iddia edilen Milli Yol hareketi ile de hiç bir ilgisinin olmadığını, görüşmede geçen SEMİH ismi sadece bir isim benzerliğinden ibaret olduğunu beyan etmiştir.
Mehmet (Hadi) ÖZCAN'm 21.03.2008 günü C.Savcılıkta alman ifadesinde;
SEDAT PEKER in dayısını ve babasını tanıdığını, kendisini tanımadığını,
Yakup Kürşat YILMAZ'm 27.03.2008 günü C.Savcılıkta alman ifadesinde;
Silahlı çıkar amaçlı suç örgüt kurmak suçundan 3 yıldır tutuklu bulunduğunu, SEDATPEKER'i geçmiş dönemden cezaevinden tanıdığını, ERGENEKONoluşumu ile hiç bir alakasının olmadığını, geçmiş dönemde sadece SEDAT PEKER ij^^elefonda görüşmüş olabileceğini, SEDAT PEKER ile 1995-2002 yılına kada.p^azı .^s^bmlerden ötürü
1153
o
^
görüşmediğini, ÖMER YEŞİLYURT hadisesinden ötürü kendisi ile görüşmediğini, daha sonra da tavsiyesi ile dost olduklarını, aralarında husumet olmadığını,
Veli KÜÇÜK'ün 25.01.2008 günü TEM ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alman ifadesinde;
Sedat PEKER isimli şahsı tanımadığını, aslen Adapazarlı olan babası Ahmet PEKER vasıtası ile tanıdığını, babası rahmetli olduktan sonra, bir kaç kez Kocaeli de kendisini ziyarete geldiğini ve görüştüklerini, başka herhangi bir bağlantısının ve ilişkisinin olmadığını,
Sedat PEKER'in şoför temin etmesi ve parasını da ödemesi konusu sorulduğunda; Sedat PEKER ile babası kanalıyla bir diyalogu olduğunu, ancak Caner YİGİT'in Sedat PEKER'in yanında çalışıp çalışmadığını bilmediğini, Caner YIGIT'i Sedat PEKER in göndermediğini,
Tape:001083/001094 nolu tapelerde (2004 yılı); Sedat PEKER le görüşme sorulduğunda; Böyle bir konuşma yaptığını hatırlamadığını, fakat Almanya nın Köln şehrinde iki kez DAK toplantısı yaptıklarını,
Tape:001094 nolu tapede (2004 yılı); Sedat PEKER ile yaptığı görüşme sorulduğunda; Konuyu hatırladığını, kiralık eve ihtiyacı olduğundan birkaç emlakçının ev tavsiye ettiğini, Sedat PEKER in böyle bir teklifte bulunmadığını, kendisini gezdiren emlakçıyı tanıyor olabileceğini, o zaman ev alamadığını ve kiraya çıktığını,
Tuncay GÜNEY'in Veli KÜÇÜK ile Sedat PEKER in yoğun ilişkileri olduğu, Veli KÜÇÜK'ün Sedat PEKER'i 23 yaşından itibaren yönlendirdiği şeklinde beyanları sorulduğunda; Tuncay GÜNEY kendisini kurtarabilmek için yalan ve iftira attığını, Tuncay GÜNEY'in şahsıyla ilgili söylediği her şeyin tamamen yalan ve iftira olduğunu,
15.07.2004 tarihinde Sedat PEKER le yaptığı görüşme sorulduğunda;
Görüşmede bahsedilen "oluşum" Ümit ÖZDAG'ın MHP içersinde bir yere getirilmesi çabası olduğunu, bu konuda Sedat PEKER 'in bir desteğinin olmadığını beyan etmiştir.
Veli KÜÇÜK'ün 26.01.2008 günü C.Savcılıkta alman ifadesinde;
SEDAT PEKER' i babasından dolayı tanıdığını, Sedat PEKER'in babası ölünce
SEDAT ile ilgilendiğini, 5 senedir görüşmediklerini, telefonla bir iki kez aradığını, EMİN CANER YİĞİT kısa dönem yanında bulunduğunu, uzun süredir kendi arabasını kendisinin kullandığını, SEDAT PEKER bunun maaşını veriyor şeklinde bazı sipekülasyonlar ortaya çıkınca bir daha bu şahsın yanına gelmesine müsade etmediğini, CANER YIĞIT'in daha sonraları, danışmanlığını yaptığı Alfa şirketinin sahibi MEHMET GÜLKANATyanına gidip geldiğini gördüğünü, kendisiyle alakalı bir şahıs olmadığını,
SEDAT PEKER' in şirketinin adını bilmediğini, SEDAT PEKER' in şirketinin adının ergenekon olduğunu ilk defa duyduğunu,
Sami HOŞTAN'm 25.01.2008 günü C.Savcılıkta alman ifadesinde;
Sedat PEKER'i tanımadığını, hiç kendisiyle görüşmediğini beyan etmiştir.
Emin GÜRSES'ın 24.02.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde alman ifadesinde;
Sedat PEKER 'i basından tanıdığını, Güler KÖMÜRCÜ'nün gizli örgütlenmeler ve mafya gibi konularda gazetelerde yazıları çıktığını, Güler 'in bu bilgileri alabilmek için bu şahıslarla görüşmüş olabileceğini kasteddiğini, bu şekilde beyanlarda bulunduğunu, Güler KÖMÜRCÜ'nün Sedat PEKER 'le görüştüğü konusu gazetelerde haber olarak çıktığını,
Kardeşi Mustafa 'nın vefat etmesi sonrasında cenaze törenmgtJmü.lan şahısların isim listesinin Zümrüt Rize Gazetesi tarafından kendisine maille bjMwJldiği^i>^dat PEKER 'in
cenaze törenine katılmadığını, ancak Veli KÜÇÜK ve Sevgi ERENEROL 'un cenaze törenine katıldığını beyan etmiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'm 25.01.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alınan ifadesinde;
Ertuğrul YILMAZ'ı PKK'yla savaşan bir vatan evladı olarak bildiği için şehit olduğunu düşündüğünü bu yüzden cenaze törenine katıldığını, cenaze törenine gittiğinde Muzaffer TEKİN'i gördüğünü, Düzce tarafındaki bir yerde Ertuğrul YILMAZ'in köyüne Muzaffer TEKİN ve Ertuğrul YILMAZ'in akrabalarıyla birlikte mevlüt merasimine gittiklerini, orada Sedat PEKER 'in kardeşi Atilla PEKER 'i gördüğünü ve tanıştığını,
Muzaffer TEKİN vasıtasıyla Sedat PEKER 'le tanıştığını, Sedat PEKER 'in kendisini ve Muzaffer TEKİN'i Beylerbeyi sahilinde yalıdan bozma bir yere davet ettiğini, orada birkaç saat sohbet yaptıklarını, görüşmelerinin vatan millet kurtarma ekseninde geçtiğini,
ilerleyen dönemde Muzaffer TEKIN'in, Sedat'ın kendilerini yemeğe çağırdığını anlattığını, yemeğe gitmek için Muzaffer'in bürosunda beklediklerini oraya Boğaç isminde bir şahsın geldiğini, birlikte Beykoz 'da bulunan büyük bir bahçe içerisindeki eve gittiklerini beyan etmiştir.
Muhammet YÜCE'nin 24.01.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alman ifadesinde;
Orhan PAMUK'un öldürülmesi konusu sorulduğunda; Sedat PEKER'le hiçbir alakasının bulunmadığını, eylemlede hiçbir ilgisinin olmadığını, laf olsun diye söylenmiş sözler olduğunu,
Muzaffer TEKİN'in 18.06.2007 günü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce alman ifadesinde;
Sedat PEKER ile ilk olarak tarihini tam olarak hatırlayamadığı bir dönemde istanbul Hilton otelinde ÖZTÜRKLER gecesinde, rahmetli Mustafa OK vasıtasıyla tanıştığını, ondan sonra bir sefer Kadıköy'de Morgın kafede karşılaştıklarını, bir seferde Kadıköy'de Dalyan kafede 3-4 sene önce bu kafenin sahibi aracılığı ile görüştüklerini, bir iş adamı olarak tanıdığını beyan etmiştir.
Ayhan ÇELİK'in 27.02.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alınan ifadesinde;
Orhan PAMUK'a suikast düzenlenmesi konusu sorulduğunda, Sedat PEKER'i tanımadığını, olayı gerçekleştirmeleri halinde Sedat PEKER ve Alaattin ÇAKICI nın arkalarında olduğu konusunda herhangi bir şey bilmediğini beyan etmiştir.
Dev-Sol ve DHKP/C terör örgütleri içerisindeki faaliyetlerinden dolayı yakalanarak tutuklanan Semih GENÇ isimli kişinin 08.04.2008 tarihinde alman ifadesinde;
"Ben Romanyada bulunduğum dönemde şu anda ERGENEKON da ismi geçen Sedat PEKER'in Romanya'ya gelip gittiğini biliyorum. Kendisi örgütün hedefleri arasındaydı, bunla ilgili olarak Romanya'da bulunduğum sırada Sedat PEKER'in Türkiye'de arandığı dönemde Romanya'ya kaçtığını ve oradan GOLDEN FALCON
isimli restaurantm sahibi Cemil isimli şahıs tarafmdan saklandığını öğrendim.
Cemil isimli şahıs Romanya'da Bükreş'te hem Golden Falcon isimli restorantm hem
de Golden Falcon isimli kuyumcu dükkanının sahibidir. Bu kişiden PKK ve DHKP/C örgütleri haraç alıyorlardı
Bu kişinin Bükreş'te herkes tarafmdan bilinen lüks birjgsstefarıtı vardı, yine büyük çapta uyuşturucu kaçakçılığı yapan Fırat ....lakaplı Tunceli'^'gerçefeflfrıîri^hatırlamadığım
bir şahısta Romanya'ya geldiğinde mutlaka bu şahsın yanma gelirdi. Cemil Fırat lakaplı
bu kişiyi misafir ederdi çok iyi dostlukları vardı.
Sedat PEKER 1999 senesinde Türkiye'de firari duruma düşünce Romanya'ya bu
Cemil İsimli şahsın yanma geldi, Cemil Sedat PEKER'e villa ayarladı ve
uzun bir süre orada saklanmasında yardımcı oldu, hatta Sedat PEKER oradayken dönemin Anavatan Partisi Bakanlarından Ülkü GÜNEY ve bir milletvekili Bükreş'e geldiler Bükreş'te göl kenarında LEBADA Otelinde Sedat PEKER'le görüştüler, Sedat PEKER Türkiye'de onların bir işini halledecekmiş bunun karşılığında da Sedat PEKER'in Türkiye'ye gelip teslim olmasını ve kısa bir sürede serbest bırakılması garantisini vermişler. Yani yaptıkları görüşmede bu işin pazarlığını yapmışlar. Ben bu olayı duyunca devlet görevlileri ile bir mafya liderinin pazarlık yapması olayından dolayı bu işlerde karanlık noktalar olduğunu düşündüm. O görüşmeden kısa bir süre sonra Sedat PEKER Türkiye'ye geldi teslim oldu 3-4 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldığını öğrendim.
Bana olayın karanlık gelen çarpıcı yanı ise; yukarda bahsettiğim Tunceli'li Fırat lakaplı kişi uyuşturucu kaçakçısıdır. O dönemde Bakırköy'de bulunan Hasan ERKUŞ (uyuşturucu kaçakçısı Sivaslı) ile ortak oldukları, Abdullah ÇATLI'nın da hisse sahibi olduğunu bildiğim star gazinosu'nda eroin işi yapıyorlar.
Türkiye'de Abdullah ÇATLI ile eroin işini yapan Fırat lakaplı kişi yurt dışında da DHKP/C ve PKK örgütü mensupları ile uyuşturucu kaçakçılığını devam ettiriyor.
Yukarıda bahsettiğim Romanya'daki lokantada Fırat lakaplı şahıs, yanında oranın ileri gelen işadamları ile oturduğu sırada ben ve Şemsi Şafak BAHSİ birlikte içeriye girdik. Ş.Şafak BAHSİ; yurtdışında DHKP/C örgütü içerisinde faaliyet yürüten, bir dönem Hollanda'da sorumluluk yapan daha sonra Bulgaristan'a gelerek örgüt içerisinde sorumlu düzeyde faaliyetlerine devam eden, Türkiye'ye gönderilmek üzere Bulgaristan'daki Alaydan silahları çıkarttığı sırada yakalanarak tutuklanan kişidir.
Birlikte içeri girdiğimizde uyuşturucu kaçakçısı Fırat lakaplı kişi ayağa kalkarak Ş.Şafak BAHŞİ'ye hürmet gösterisinde bulundu. Bu olay çok dikkatimi çekti. Biz ayrı bir masada oturarak yemek yerken ben "bu şahıs kelli felli insan, uyuşturucu kaçakçısı sana bu şekilde saygılı davranmasının sebebi nedir?" Diye sordum. Cevaben "bu kim ki, Hollanda'da bizim denetimimiz ve emrimizde olan birisidir. Bunun gibi daha niceleri bizim kontrolümüzdedir" dedi
DHKP/C örgütü üst düzey sorumlusu Şemsi Şafak BAHSİ ile uyuşturucu kaçakçısı Fırat lakaplı kişi birlikte lokanta sahibi Cemil....'in beyaz Shoreke jeepi ile dışarı çıktılar yaklaşık iki saat dolaşıp konuştuktan sonra tekrar geri geldiler.
Star gazinosunda bir dönem Müdürlük yapan Ateş isimli kişi Romanya'ya
geldiğinde Cemil in dükkanında görüştük. Bu şahsın anlatımlarından Abdullah
ÇATLI'nın star gazinosuna hissedar olduğunu öğrendim. Abdullah ÇATLI ile eroin kaçakçılığı işi yapan Fırat lakaplı kişinin DHKP/C örgütü denetiminde yani maddi olanak karşılığında yol vermesi ile yurtdışında uyuşturucu kaçakçılığını devam ettiriyor olması, yine Sedat PEKER'e barınacak yer ayarlayan kişinin DHKP/C örgütüne yardımda bulunuyor olması normal mantıkla izah edilemez.
Pazarlanan uyuşturucu maddesinden yani aynı partinin mallarından Abdullah ÇATLI ile DHKP/C örgütü ortak rant elde etmektedirler.
Türkiye'de DHKP/C örgütü kendisine kitle temin etme maksadıyla fuhuşa ve uyuşturucuya HAYIR diye kampanya düzenlerken, uyuşturucu kullandığı tespit edilen şahıslara yönelik eylemler yaparken örgüt yurtdışında uyuştu^cWİ£aÇâl^çılığı üzerinden büyük rantlar elde etmektedir.
1156
2k> Dostları ilə paylaş: |