Şüpheli MAHMUT ÖZTÜRK savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde;
Muzaffer TEKİN'in kendisinin komutanı olduğunu, Muzaffer TEKİN in Danıştay olayında Zekeriya Öztürk ve İsmail Paker isimli bir şahısla yanına geldiğini, o gece evinde tek başına kaldığını, sabah da ben kendisine kahvaltılık götürmek için gittiğinde intihar ettiğini gördüğünü, Hastaneye götürmesi için Zekeriya ÖZTÜRK'ü çağırdığını, Zekeriya ÖZTÜRK ün İsmail PAKER ile birlikte geldiğini,. Daha sonra hastaneye götürdüğünü,
g-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi
Şüpheli İsmail EKSİK'in Ergenekon terör örgütünün denetiminde olan tüm derneklerin kuruluş çalışmalarına katıldığı, kilisedeki gizli toplantılara katıldığı, Danıştay olayı sonrasında Muzaffer TEKİN'in kendisini ısrarla yemek yemeğe çağırıp olayın kritiğini yaptıkları, M.Zekeriya ÖZTÜRK'e bağlı olarak örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü böylece Ergenekon terör örgütü ile organik bir bağ kurduğu anlaşıldığından;
Şüpheli İsmail EKSİK'in ERGENEKON terör örgütü üyesi olmak eylemine uyan, TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
İKİNCİ GRUPTAKİ KİŞİLERİN BİREYSEL DURUMLARI
28 -ŞÜPHELİ VELİ KÜÇÜK
a-Emniyet ifadesinde özetle
Şüpheli VeliKÜÇÜK'ün 25.01.2008günü alınan ifadesinde özetle;
1944 yılında Bilecik ili Gölpazan Türkmen köyünde doğduğunu, 1963 yılında İstanbul Kuleli Askeri lisesinden mezun olduğunu ve Kara Harp Okuluna girdiğini, daha sonra Piyade Okulunda okuduğunu ve akabinde Ankara Jandarma Subay Okulundan mezun
olduğunu, Bilecik, Antakya, Sımak, Ankara, Yozgat, İskenderun, Kırkağaç, Nusaybin, Ankara, İzmir, Edirne, Van, Eskişehir, Ankara, Ağrı, Kocaeli, Giresun, Çanakkale ve Bilecik illerinde görev yaptığını, 2000 yılında emekli olduğunu, emekli olduktan sonra müsteşar Erol ÇAKIR, Emniyet Müdür Nihat KUBUŞ, işadamı İlhan YAZGAN ile birlikte Stratejik Eğitim Okulu ve Güvenlik Şirketini kurduğunu, halen Bursa, Eskişehir ve Trabzon'da eğitim verdiğini, yeşil pasaportunun mevcut olup, çeşitli zamanlarda. Amerika'ya. Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, İran, Suriye, İsveç, Almanya, Hollanda gibi ülkelere giriş ve çıkış yaptığını.
Herhangi bir kuruluşa ve derneğe üye olmadığını, herhangi bir terör örgütüne üyeliğinin bulunmadığını, Vatansever Güç Birliği ve Kuva-i Milliye derneğine üyeliğinin bulunmadığını,
Mehmet Fikri KARADAĞ ile bir dönem Ağrı ve Tendürek Dağlarında yapılan operasyonda birlikte görev yaptıklarını, emekli olduktan sonra İstanbul Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı toplantılarında iki kez görüştüğünü,
Muzaffer TEKİN ile İstanbul'da yayın yapan Batı Trakya dergisinde görüştüğünü, bu dergide kendisinin de bir süre yayın kurulu başkanlığı yaptığını, yine bazı etkinliklerde Muzaffer'i gördüğünü,
Sevgi ERENEROL'u tanıdığını, bir süre önce ölen Türk-Ortodoks Patriği Selçuk ERENEROL'un kızı olduğunu, Türk Dünyası Araştırmalar Vakfında yapılan konferanslarda görüştüğünü, ayrıca iki kez Noel davetlerine katıldığını, 2006 yılında yapılan davette Muzaffer TEKİN'i de gördüğünü, yine Sevgi'nin kardeşi Paşa Ümit ERENEROL'u toplantılarda tanıdığını,
Kemal KERİNÇSİZ'i Türk Dünyası Araştırmalar Vakfında yapılan etkinliklerde tanıdığını, zaman zaman telefonda görüştüklerini,
Ergun POYRAZ'ı tanımadığını, ancak yayınlanan kitaplarını aldığını,
Oktay YILDIRIM, Abdullah ÇATLI, Alaattin ÇAKICI, İbrahim ÇİFTÇİ isimli şahıslan hiç tanımadığını ve hiçbir ilişkisinin olmadığını,
Sedat PEKER'i Adapazarlı olan babası Ahmet PEKER vasıtası ile tanıdığını, babası rahmetli olduktan sonra birkaç kez Kocaeli de kendisini ziyarete geldiğini, başka herhangi bir bağlantı ve ilişkisinin bulunmadığını,
Ali YASAK'ı Eminönü'de bulunan Hamdi Et Lokantası sahibi Hamdi ARPACI'nm yanında tanıdığını, bir kez de İstanbul Avcılık ve Atıcılık Kulübüne gittiğinde karşılaştığını, bir kez de bu şahsı Yeditepe Üniversitesinde gördüğünü,
Sami HOŞTAN'ı tanıdığını, bu şahsın 1983 yılında Edirne İl Jandarma komutanı olduğu dönemde, Edirne'de ticari faaliyette bulunan ve daha sonra rahmetli olan arkadaşı Mustafa BİLGİN vasıtası ile tanıdığını, daha sonra Sami'nin birkaç kez ziyaretine geldiğini, Sami HOŞTAN'dan istihbarı amaçlı yararlanmak için telefonunu da aldığını, ancak bu yönde yararlanamadığını, daha sonra şahsın Hollanda'da otel çalıştırdığı, ticaret yaptığı, DHKP-C örgütü ile çatışmaya girdiğini öğrendiğini, şahsın İstanbul da öldürülen Ömer Lütfü TOPAL ile birlikte kumarhane ve gazino işlettiğini öğrendiğini ve bu şahıstan uzak durduğunu, ancak şahsın kendisini araması ile 3-5 kez kendisi ile telefonda görüştüğünü, bunun dışında bir birlikteliğinin olmadığını,
Tuncay GÜNEY'i 1992 yılında tanıdığını, bu şahsın gazeteci olduğunu ve Ağrı Alay Komutanı iken kendisini ziyarete geldiğini, daha sonra Kocaeli'ne tayinle gittiğinde, bu şahsın oraya da geldiğini, laubali olduğu için şahsı sevmediğini, kendisinin Eskişehir veya Ağrı'da görevli olduğu dönem içersinde gelerek, gazetecilik amacıyla Kuzey Irak'a gideceğini anlattığını, bu konuyla ilgili şahsa bir desteğinin olmadığını, birkaç gün sonra Tuncay'ın Irak'tan kendisini arayarak "Mesut Barzani'nin yanında olduğunu" anlatarak kendisini Mesut Barzani ile görüştürmeye çalıştığım, "kendisinin de bu durumu Mehmet EYMÜR'e söylediğini, bu şekilde Mesut BARZANİ olduğunu tahmin etmediği Türkçe
konuşan biri ile konuştuğunu, ilerleyen dönemde bu şahsın adını kullanarak bazı sahtekarlıklar yaptığını tespit ettiğini, bir teğmenle bu şahsın birlikte hareket ederek kendi adına bir araç aldıklarını öğrendiğini, bu nedenle şikayette bulunduğunu ve şahıs ile ilişkisini kestiğini,
Mahmut YILDIRIM'ı tanımadığını, ancak bu şahsın Bingöl Adıyaman bölgesinde zabıtaya istihbarat temin ettiği ve sakallı ismi ile tanıdığını, ancak şahıs ile hiç görüşmediğini ve halen nerede olduğunu bilmediğini,
Mahmut TÜYLÜOĞLU isimli şahsı tanımadığını,
Adil Serdar SAÇAN isimli şahsı Yeditepe Üniversitesi sahibi Bedrettin DALAN'm odasında gördüğünü, samimiyetinin bulunmadığını,
İkametinde yapılan aramada Adil Serdar SAÇAN tarafından DGM C.Başsavcıhğma yazılan çok gizli ibareli, Tuncay GÜNEY isimli şahıs ile ilgili, dosyada kalması gereken paraflı suretinin nereden temin ettiği ve neden bulundurduğu sorulduğunda; Belirtilen belgelerin tarihini hatırlamadığı bir dönemde posta ile geldiğini hatırladığını, Adil Serdar SAÇAN'ı düşmanlık olması amacı ile gönderildiğini tahmin ettiğini,
Yine Adil Serdar SAÇAN'm Mahmut TÜYLÜOĞLU ile çok yakın arkadaş olduğunu yazan belge, Adil Serdar SAÇAN ile ilgili bilgi notu şeklinde hazırlanmış belgeyi ne amaçla bulundurduğu sorulduğunda; Bu belgelerinde posta yolu ile kendisine geldiğini,
Doğu PERİNÇEK'i tanıdığını, ne şekilde tanıştıklarını hatırlamadığını, ancak bu şahsın Ulusal Kanal televizyonunda röportaj yapma teklifinde bulunduğunu, ancak kabul etmediğini, oğlu Mehmet PERİNÇEK'in yanma gelip kendisi ile konuştuğunu, bu şahsın İşçi Partisi Gençlik Kollan Başkanı olduğunu, konuşmaları sırasında Türk Milliyetçiliğinden bahsettiğini, bunun üzerine şahsa 30 Ağustos'ta Ülkü Ocaklan ile beraber Taksim Meydanına çelenk koymasını teklif ettiğini, Ülkü Ocaklan başkanı Levent TEMİZ'e de bunu söylediğini ve her iki gurubunda birlikte çelenk koyma töreni yaptıklannı,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü, Güler KÖMÜRCÜ vasıtası ile tanıdığını, emekli asker olduğunu öğrendiğini, bir kez Güler KÖMÜRCÜ ile bu şahsın kendisini ziyarete geldiğini, bu şekilde görüştüklerini, şahısla bunun dışında ilişkisinin olmadığını,
Muammer KARABULUT'un arkadaşı olduğunu, Antalya'da ikamet ettiğini Noel Baba Vakfının başkanı olduğunu, son bir yıldır görüşmediklerini,
Semih Tufan GÜLALTAY'ı tanımadığını fakat Fetullah GÜLEN ile ilgili kitabını okuduğunu, bu şekilde gıyaben tanıdığını,
İbrahim ÇİFTÇİ isimli şahsı tanımadığını.
Susurluk davasında bağlantısı olup olmadığı sorulduğunda; Susurluk olayı içerisinde yer almadığını, ancak Emniyet Müdürü Hüseyin KOCADAĞ, Sedat BUCAK isimli şahıslan yakmen tanıdığını, olayın olduğu dönemde Giresun Bölge Komutanı olduğunu, Sami HOŞTAN'm kendisini telefon ile arayarak bu olayı bildirdiğini, bunun üzerine Balıkesir İl Jandarma Komutanı Albay İsa GÜNEŞ'İ aradığını, ancak kendisine ulaşamadığını, bunun üzerine Kocaeli İlinde birlikte görev yaptığı Balıkesir Emniyet Müdürü Nihat CAMADAN'ı aradığını ve onun da olay yerinde olduğunu öğrendiğini, bu şekilde Hüseyin KOCADAG, Gonca US, Mehmet ÖZBAY isimli şahsın öldüğünü öğrendiğini, olay yerinde bulunan Nihat CAMADAN'a Mehmet ÖZBAY'ın Abdullah ÇATLI olabileceğini ve dikkatli olmasını söyleyerek uyanda bulunduğunu, zira olaydan bir ay kadar önce Doğu PERİNÇEK'in basında Abdullah ÇATLI'nın Mehmet ÖZBAY kimliği ile haber çıktığını, olay sırasında Nihat CAMADAN'a olayda yaralı olduğu söylenen Sedat BUCAK'ı hastaneye götürmesini istediğini, kaza yerine gitmesi için her hangi birini göndermediğini, Abdullah ÇATLI'nın cesedini almak için Sami HOSTAN'ı göndermediğini, kaza ile ilgi ve alakasının bunlardan ibaret olduğunu,
3 Kasım 1996 tarihinde meydana gelen trafik kazasında Hüseyin KOCADAG, Abdullah ÇATLI, Gonca US'un ölmesi Sedat BUCAK'm da- yaralanması olayı ile ilgili
Tuncay GÜNEY'in ifadesinde Veli KÜÇÜK İzmitte Alay Komutanı iken Abdullah ÇATLI gelip giderdi, şahsı Direj Ali getirdi, Türkiye de rahat dolaşması için Mehmet ÖZBAY kimliği verildi şeklindeki beyanı sorulduğunda; Abdullah ÇATLI'nın hiçbir yerde yanma gelmediğini,
Tuncay GÜNEY ifadesinde, Abdullah ÇATLI'nın bir dönem Veli KÜÇÜK ile birlikte olmasına rağmen susurluk kazası öncesinde Hüseyin KOCADAG ile birlikte hareket etmeye başladığı, Veli KÜÇÜK'ün de bu olaya kızdığı şeklindeki beyanı sorulduğunda; Abdullah ÇATLI'yı hiç görmediğini, Hüseyin KOCADAĞ'ın sevdiği bir arkadaşı olduğunu, kazada ölmesine de üzüldüğünü,
Tuncay GÜNEY ifadesinde, Giresun da Veli KÜÇÜK ve bazı üst düzey askeri görevlilerle otururken susurluk kazası ile ilgili Veli KÜÇÜK'ün "Mehmet AĞAR'da ölecekti biliyorsun, o gün onlar otelde idiler, bunlar aslında hep beraber gitmeleri, o kazada olmaları gerekiyordu, bizimkiler öbür arkada ki arabada idiler, Allahtan o çantayı Direj Ali aldı" şeklinde ki beyanı sorulduğunda; Tuncay GÜNEY'in beyanlarının hayal ürünü olduğunu,
Tuncay GÜNEY'in Susurluk kazasında ölen Abdullah ÇATLI'nın çantasını olay yerine ilk gidenlerden Direj Ali'nin alıp Veli KÜÇÜK'e ilettiği şeklinde ki beyanı sorulduğunda; Bu iddianın tamamen asılsız olduğunu,
Ümraniye de bulunan el bombalan sorulduğunda; Kendisinin bombalarla ilgili basından duyduğu kadar bilgisinin olduğunu, bu konu ile ilgili Muzaffer TEKİN'i tanıdığını,
Ergenekon oluşumu ve ikametinde bulunan ERGENEKON, LOBİ, Kemalist Model Ulusal Gençlik Hareketi, Dinamik Ulusal Güç Birliği, Kuvayi Milliye Cephesi, Şirket Gizli gerçekler Gözlem Analiz gibi belgeler sorulduğunda; Ergenekon oluşumu ile ilgili her hangi bir irtibatının olmadığını, Ergenekon olanak adlandmlan dokümanlarda yaptığı incelemede, kendisinin prensiplerine ters olduğunu gördüğünü, böyle bir oluşumun Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde olacağını da kabul etmediğini, silahlı kuvvetlerin diğer bölümlerinde gayri yasal olarak böyle bir oluşuma gidildi ise de bundan haberinin olmadığını, Tuncay GÜNEY isimli şahsın böyle bir yapılanmayı hazırlamış olabileceğini tahmin ettiğini, çünkü bu şahsın hayalperest birisi olduğunu, kendisinin yurt içi ve yurt dışında bir çok toplantıya katıldığını, özellikle Dünya Azerbaycanlılar Kongresi ne katıldığını, yönetim kurulu üyesi olduğunu, ayrıca Türk Dünyası Araştırmalar Vakfının konferanslanna katıldığını, bahsedilen belgelerin bu toplantılarda verilmiş olabileceğini, ancak kendisinin hiçbir derneğe üye olmadığını, dokümanlarda geçen konulann, almış olduğu Devlet terbiyesiyle uyuşmadığını, Devletin içinde yeni oluşum ve yapılanmalan ancak Devletin kendisi veya görevlendirdiği kurumlann yapabileceğini, bu tür oluşumlann ülkeye ve topluma yararlı olabileceğini düşünmediğini,
İkametinde bulunan "televizyon analiz yönetim ve geliştirme projesi" başlıklı belge sorulduğunda; Kesin olmamakla birlikte bu dokümanı Mehmet PERİNÇEK in kendisine vermiş olabileceğini, dokümanı incelediğini, ancak kendisini çok ilgilendirmediği için üzerinde durmadığını,
İkametinde bulunan "MİT&MEDYA ve Ajan Gazeteciler" başlıklı belge sorulduğunda; kendisinin bu belgeleri hatırlamadığını, nereden ve kimlerden geldiğini bilmediğini,
İkametinde bulunan "Panzehir etnik bölücü operasyonlann tasfiyesi kürt hareketi ve Türk-Kürt kardeşliği" belgesi sorulduğunda; Kendisinin Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanı olarak görev yaptığını, halk arasında yanlış bir deyim olarak yürüttüğü komutanlığına JİTEM denildiğini, görevde iken istihbarat amaçlı bilgi ve belgelerin geldiğini, kendilerinin bunu değerlendirdiğini, istihbari değeri olmayan belgeleri envantere ve işleme sokmadan kaldırdıklannı, belirtilen belgenin bu şekilde gelmiş olabileceğini,
İkametinde bulunan "Rav Sebatay ZWİ Sebataycılık ve Türkiye Sebatayları Reosta Operasyon projesi" başlıklı belge sorulduğunda; Bu belgenin nereden ne şekilde geldiğinden haberinin olmadığını,
Tuncay GÜNEY isimli şahıstan el konulan "Birleşik Komün Girişim İstanbul 27 Haziran 2000-06 Operasyon" isimli belge ve ERGENEKON örgütü bünyesinde faaliyet yürüten LOBİ amaçları doğrultusunda kurulan Birleşik Komün'ün yapılanması, faaliyetleri sorulduğunda;Kendisinin Birleşik Komün hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını,
Birleşik Komün dokümanında "güvenlik şirketinin yönetim kurulu başkanlığına, istihbarat birimlerinde uzmanlaşmış emekli bir Albay getirilecektir" ibaresi ve bunun altındaki "Veli Kü..." ibaresi sorulduğunda; bahsedilen tarihte kendisinin General olduğunu, Jandarma teşkilatında emekli Veli... isminde bir albay hatırlamadığını,
İkametinde bulunan "Uluslar arası özel güvenlik A.Ş. (Security A.Ş.) isimli dokümanın "Birleşik Komün de geçen konular" olup olmadığı sorulduğunda; Dokümanın halen yönetim kurul başkanlığını yaptığı güvenlik şirketinin, şehirler arası ve uluslar arası görev ve yetkilerinin araştırdıkları esnada çevreden edinilmiş bir belge olabileceğini,
İkametinde bulunan "Protokol A.Ş. -Uluslar arası halkla ilişkiler şirketi projesi 26 Haziran 2000" başlıklı belgenin, "birleşik Komün de geçen konular" olup olmadığı sorulduğunda; Belgeyi hatırlamadığını,
İkametinde bulunan "21. Yüzyılda casusluk iletişim ve bilgi çağında global istihbarat istasyonları ve değişim casusluk mesleği" başlıklı belge sorulduğunda; Belgeyi hatırlamadığını,
İkametinde bulunan "Oluşum Aralık 1999" başlıklı Tuncay GÜNEY imzalı belge sorulduğunda; Bu dokumanı, Tuncay GÜNEY ile görüştüğü dönemlerde şahsın getirdiğini, yapmış olduğu araştırmaları içerir doküman olduğunu, içeriğini hatırlamadığını,
İkametinden el konulan "Fabrikatör, Örtülü faaliyetler bir, Reaksiyon, Biyografi, Arenadaki Sanat Galdio Sanatçılar, Şirket&Köstebek, Ermeni sorunu kilise devleti, Masonik Bilderberk çetesi, Fundamentalist, Kanal 6 Analiz" gibi belgeler sorulduğunda; bu belgeleri tam olarak hatırlamadığını,
İkametinde yapılan aramada; Mehmet Dayı isimli şahıs tarafından gönderildiği anlaşılan Osman BAYDEMİR ve onunu gibilerin cevap vermek için sabırsızlıkla beklediğin beyan eden mail çıktısı sorulduğunda; Mehmet dayı'yı tanımadığını mail'in şirketin mailine gelmiş olduğunu, mesajı okuduktan sonra endişelendiğini, şahsın Osman BAYDEMİR'e bir eylem düzenlenmesi halinde mailin ortaya çıkacağını ve kendisinin tertipçi gibi görüneceğini düşünerek bu maili ilgili makamlara gönderdiğini,
İkametinde bulunan Veli Paşa ya hitaben yazılmış, Milastaki bir arazinin satışı ile ilgili Veli paşanın vazgeçen tarafa 2 milyon dolar ceza koyduğu, bu paradan 300 milyarının Veli KÜÇÜK'e iletilidiği, geri kalanının emlakçı ve Şadan ÖZKAN arasında pay edildiği belirtir mektup sorulduğunda; Bu olayın kendisi ile alakasının olmadığını, olayı duyduğunda adının kullanıldığını anlayarak Gölpazan İlçe Savcılığına müracaat ettiğini ve şikayetini Bursa savcılığına faksladığını, aynca Bursa Emniyet Müdürlüğü ile de görüştüğünü, adı geçen Şadan ÖZKAN'm Bilecik ili Bayırköy beldesinden olduğunu, Bursa da öğretmenlik yaptığını, kendisinin admı kullanarak dolandıncılık yaptığını öğrendiğini,
"Toplantı: İSTANBUL-17 Ağustos 2002, Toplantıya Katılanlar, Askeri Personel olduğu söylenen Çevik BİR kontrolünde Kazım ANAT, İsrailli General Gabriel LİBRAİDER, (MOSSAD), Ali ERTEN, Batmanlı Ömer, Murat URSAVAŞ, Aşağıda isimleri belirtilen kişilere çeşitli yöntemlerle SUİKAST/EYLEM düzenleneceği. Planın CİA-MOSSAT Türk işbirlikçileri ile müştereken yapılacağı: Ahmet CİNALİ (Şahin Bey), Emekli General Veli KÜÇÜK, Sedat PEKER, Kemal ŞAHİN (HOCA), Taratan Genel Kurmay Başkanı, Ticaret
görüştürecekler, Ahmet CİN ALT ye telefon edeceğim" "Mustafa ANAT (ALBAY) 1949 Harp Okulu Mezunu, 1981 Emekli Kara Kuvvetlerinden, Kazım ANAT Cep: 0-554-6350050, Ali ERTEN 0-533-5263409, Murat İSFENDİYAROĞLU 0-535-2158498, Oğlu Kazım ANAT MOSSAT Organizasyonu içinde olduğu söylenen kişi (MEDİKOM GROUP) Ankara ve İstanbul'da mevcut büroları var. Ali ERTEN (Kazım ANAT'm şirketteki ortağı), Murat İSFENDİYAROĞLU (Kazım ANAT'ın şirketteki diğer ortağı Yurt dışından finans sağladıklarını söylüyorlar. Mehmet Emin SADOĞLU Levent'te bir Albaya bilgi aktarıyor. NTV eski haber spikeri Celal'ın bunlarla derin ilişkileri olduğu söyleniyor. Ankara Meydi Kom Şti. 0-312-4354430-4343030-4198608-4198610, İstanbul: 0-212-3202267-3262269" şeklinde biten belgeyle alakalı,
Bahsi geçen dokümanı kendisine Giresun jandarma Bölge Komutanlığı yaptığı dönemde evrakın alt kısmında da kendi el yazısı ile ismini yazdığı Giresunlu AHMET CİNALİ isimli şahıs tarafından verildiğini hatırladığını,
Evinde ele geçirilen
"Jandarma Kurmay Albay M.Yahya ŞAHİN'e yapılan komplo" kapağı altında (5)
sayfalık "Paşam Sizin himmetleriniz sonrası Hatay " şeklinde başlayarak, son
sayfasında "Emir ve Görüşlerinize arz ederim, Saygılarımla 1881-AVŞAR" imzalı dokümanda özetle;
"Ocak 2006 tarihinde özellikle Vali A.KAYHAN'm gelmesinden sonra Hatay-Serinyol'daki Jandarma Er Eğitim Alayında büyük bir şevkle çalışan Kurmay Albay Yahya ŞAHİN'in komploya maruz kaldığını, olaydan doğrudan veya dolaylı ilgileri olan (15) askeri, emniyet ve sivil şahısların isimlerinin, rütbelerinin ve görev yerlerinin sıralandığı, "İLİŞKİLER-BAĞLANTILAR" başlığı altında yapılan komplo ile Hatay'da kökü geçmişe dayalı menfaat çetesinin oluştuğu, kadronun tesisi İskenderun'da görev yapmış ve halen 3. Kolordu Komutanı olarak görev yapan Korgenarel Ethem ERDAĞ ile Jandarma Genel Komutanlığı Kaçıkçılık Daire Başkanı Albay Cengiz YILDIRIM'a dayandığı, Şırrak Tümen Kurmay Başkanı iken Serinyol Jandarma Er Eğitim Alayına atanan Kurmay Albay Yahya ŞAHİN'in bu ekibe dahil edilmek istendiği, olumsuz cevap vermesi üzerine tehlikeli birisi olarak görüldüğü, menfaat çetesi içersinde Albay İdris ŞAHİN, İl Jandarma Komutanı Albay Feramuz KÜÇÜK, Yarbay Mustafa YALÇIN, İstihbarat Yüzbaşı Ramazan TURAN, İl Emniyet Müdürlüğünden Şemsettin CANPOLAT'm bulunduğu, (14) askeri, emniyet ve sivil şahıslarla ilgili" istihbari mahiyette bilgiler ile"Jandarma Kurmay Albay M.Yahya ŞAHİN kapağı altında, "Sayın Paşam" başlıklı Emir ve Görüşlerinize arz ederim saygılarımla 1881-AVŞAR" imzalı" (1) sayfalık bilgisayar çıktısı dokümanda, yaklaşık (2) yıldır birlikte çalıştıkları Jandarma Kurmay Albay M.Yahya ŞAHİN'in Ağustos 2006 tarihi itibarı ile terfi edeceği, Albay'm kendileri için çok önemli olduğunu terfi etmemesi halinde aynı yerinde kalması, terfi etmesi halinde ise Adana Jandarma Bölge Komutanlığına getirilmesi için, "ancak sizin himmetleriniz ve desteğinizle olabilir" şeklinde yardım talebinde bulunulduğu, ekinde bulunan "EK-1 ÖZEL ŞARTLAR" başlıklı (12) maddeden oluşan (1) sayfalık bilgisayar çıktısı dokümanda Kurmay Albay Yahya ŞAHİN'in özellikleriyle kendileri için öneminden" şeklinde bilgiler bulnan not sorulduğunda;
Adı geçen Albay'ı tanıdığını, şuanda emekli olduğunu tahmin ettiğini, tarihte Hatay Serinyol Jandarma Eğitim Alay Komutanı olduğunu, kendi iç konusunda ve terfii konunda sıkıntıları olduğunu, AVŞAR'ı da tanıdığını, Yahya Albay'ın yakını olduğunu, Belki Yahya Albay'm kendisinden tavassutta bulunmak istemediği için İskenderun'da ikamet eden İsmet AVŞAR'm kendisine yazıp gönderdiğini, bunun üzerine Yahya AlbayTa görüştüğünü fakat fazla bir sorunlarının bulunmadığını ve dikkate almadığını,
2004 yılında Sami HOŞTAN ve Sedat PEKER'in 0023360 nolu iletişim tespit tutanağmdaki; Sedat PEKER'İN Veli paşa ile Korkut EKENİ'i barıştırması, Yavuz ATAÇ ile görüştürmesi konulan sorulduğunda; bu konudan bilgjsififn1)Im'adığını şahıslara sorulmasını,
2004 yılında Sedat PEKER ile kendisinin yaptığı 003264 nolu iletişim tespit tutanağında; Milli yol meselesinden ve yeni bir oluşum yapılacağından bahsedildiği hatırlatılarak sorulduğunda; konuyu tam olarak hatırlamadığını,
2004 yılında 003265 nolu iletişim tespit tutanağında; Sedat PEKER'in adamları Volkan GEZMİŞ ve İsmet..? isimli şahısların Veli Paşanın şoförüne her ay maaş gideceğinden bahsettikleri sorulduğunda; Gima yönetiminde görevli iken arabasını kullanmak üzere Caner YİĞİT isimli şahsın bir süre şoförlüğünü yaptığını, maaşı konusunda bilgisinin olmadığını,
2007 yılı 003232 nolu iletişim tespit tutanağında, Mehmet GÜLKANAT ile yaptığı görüşme sorulduğunda; Mehmet GÜLKANAT İsviçre de faaliyet gösteren Alfa şirketinin Türkiye temsilcisi olduğunu, kendisinin de bu şirkete emlak konusunda danışmanlık yaptığını, ayrıca Kayzm isimli bir İngiliz inşaat firmasına da danışmanlık yaptığını, Zincirlikuyuda Milli Emlak'a ait olan bir arsanın Kayzm firmasınca alınması konusunda Alfa şirketinin yardımcı olduğunu, fakat bu işin ihale aşamasında olduğunu,
2007 yılı 003235 nolu iletişim tespit tutanağında, Güler KÖMÜRCÜ ile yaptığı görüşme sorulduğunda; Güler KÖMÜRCÜ'yü Amerika'daki toplantılardan tanıdığını, Güler'in orada gazetecilik yaptığını, Türkiye'ye döndüğünde ailecek görüşmeye başladıklarını, Güler KÖMÜRCÜ'nün evinde dinleme cihazı olduğunu söylemesi üzerine, güvenlik şirketinden emekli binbaşı Melih İŞÇAN'a dinleme cihazını bulacak bir şahsı bulmasını istediğini, aynı gün elemanla beraber Güler KÖMÜRCÜ nün evine gittiklerini, inceleme yapıldığını ancak dinleme cihazı bulunmadığını, telefon görüşmesinin bu konuyla ilgili olduğunu,
İkametinde bulunan Ergenekon ve lobi isimli belgeleri Tuncay GÜNEY'de de bulunması ve Tuncay GÜNEY'in alman ifadesinde Ergenekon belgesini Veli KÜÇÜK'ün talimatıyla Doğu PERİNCEK, Hasan YALÇIN, Deniz BİLGE, Emekli Albay Suphi KARAMAN tarafından hazırlandığı yine lobi isimli belgenin de Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN, Adnan AKRIFAT tarafından hazırlanması konusu sorulduğunda; Bahsedilen belgeler ile ilgili talimatı kendisinin vermediğini, Tuncay GÜNEY'in iddialarının yalan olduğunu,
Ergenekon belgesi içerisinde Naylon Terör örgütü oluşturmak, mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip siyasilere suikast yapılması yada dez-Enfermasyon yöntemlerinin kullanılması, sivil toplum örgütlerinin kontrol altında tutulması, medya, uyuşturucu ticareti gibi konularında kontrol altında tutulması, Ergenekon belgesi içeriğinde belirtilen politikalar olarak yer aldığı hatırlatılarak, bu yapının kurucuları ve yöneticileri sorulduğunda; Belirtilen konulara karşı olduğunu, böyle bir yapılanma içerisinde olmadığını, varsa da içeriğini bilmediğini,
Lobi isimli dokümanın Ergenekon'a bağlı olarak faaliyet gösteren sivil unsurların örgütlenmesi olduğu belirtilmiş, örgüt politikası olarak ta, güçlü ticari kuruluşlar da kadrolaşma, mafya guruplarının denetimi ve yine güçlü kuruluşların oluşturulması, medya kuruluşları aracılığı ile kamuoyu oluşturulması gerektiği hatırlatılarak bu yapılanma ile amaçlarının ne olduğu sorulduğunda; Bu şekilde bir yapılanmanın içerisinde olmadığını, bu tür oluşumlara karşı olduğunu,
2004 yılında suç örgütü lideri Sedat PEKER ve gurubuna yönelik yapılan operasyonlarda tespit edilen telefon görüşmelerinde, Sedat PEKER'in kendisi için bir şoför tutması ve bu şoförün maaşını da Sedat PEKER'in ödemesi konusu sorulduğunda; 2001 yada 2002 yılında şoföre ihtiyacı olduğunu, Emin Caner YİĞİT isimli şahsı şoför olarak yanında çalıştırdığını, kimin tavsiye ettiğini hatırlamadığını, maaş vermediğini, sadece harçlık verdiğini, Caner YİĞİT'i Sedat PEKER'in göndermediğini,
2004 yılında yapılan Kelebek Operasyonun^^ffp^t^öS-1500-1501 nolu tapelerde
talimatıyla Veli KÜÇÜK'ün şoförüne her ay para yatırılması hatta bunun için banka hesap numarası ayarlanması konulan sorulduğunda; Bahsedilen görüşmeleri kabul etmediğini, tamamen kendisinin dışında yapılan görüşmeler olduğunu,
2004 yılında yapılan Kelebek operasyonun da kayıt sına no: 1094 nolu tapede Sedat PEKER'in menejer Stelyo PİPİS aracılığı ile Veli KÜÇÜK'e bir ev alınması konusu sorulduğunda; Bir dönem kiralık ev aradığını, ancak Sedat PEKER'in böyle bir teklifte bulunmadığım, emlakçıyı tanıyor olabileceğini eve almadığını ancak kiralık bir ev bulduğunu,
İkametinde bulunan Lobi adlı belgenin içeriğinde mafya guruplannm gözden geçirilmesi ve deneyimli mevcut guruplann karşısına yeni ve güçlü guruplar koşturularak denetim ve kontrol altına alınması amaçlandığı belirtilerek Muzaffer TEKİN'in mafya olarak adlandmlan suç örgütü mensuplan ile ilişkilerine bakıldığında aynen lobi dokümanında belirtildiği şekilde mafya guruplannm kontrol altına almaya ve yönlendirmeye çalışması konusu sorulduğunda; Kendisinin mafya gurubu olarak belirtilen kişileri yönlendirecek her hangi bir faaliyetinin olmadığını ancak Edirne Alay Komutanı olduğu dönemde vuku bulabilecek kaçakçılık olaylan ile ilgili, o dönem yurtdışına gidip gelen Sami HOŞTAN ile istihbari faaliyetler konusunda bazı görüşmeler yaptığını,
Tuncay GÜNEY'in ifadesinde, Sedat PEKER'i 23 yaşından itibaren yönlendirmesi, örgütlemesi beyanı sorulduğunda; Tuncay GÜNEY'i kendisini kurtarabilmek için her türlü yalan ve iftirayı söyleyebileceğini, bu şahsın kendisini bu derece tanıyamayacağını, söylediklerinin tamamen yalan ve iftira olduğunu,
Tuncay GÜNEY'in ifadesinde, Veli KÜÇÜK ile birlikte olduğu dönemde Doğu PERİNÇEK'in referansı ile Kuzey Irak'a gittikleri, Habur'da Jitem'den subaylann da yanlanna geldiği, arkalarında silah yüklü araçlann olduğu, Ali Balkan METE, Cemal, isimli şahıslar ile görüştükleri, Cemal'in gümrük işlerini yaptığı, Jitem ve gazeteciler ile birlikte Kuzey Irak'a geçtiklerini beyan etmesi konusu sorulduğunda; Ali Balkan METE'yi tanıdığını, bu şahsın çeşitli gümrük kapılannda çalıştığını, Habur gümrüğünde de çalıştığını, yine ismi geçen Cemal KAR AH AN isimli şahsı 1982 yılında Edirne Gümrük Muhafaza Müdürü iken tanıdığını, 1987 yılından sonra bu şahsı gönnediğini, Tuncay GÜNEY in K.Irak'a bir defa gittiğini ve kendisini telefonla arayarak Mesut Barzani dediği bir şahısla görüştürdüğünü, bu görüşmeyi MİT'te görevli Mehmet EYMÜR e haber vererek takip ettirdiğini, ancak belirtilen iddialan kesinlikle kabul etmediğini,
Tuncay GÜNEY in ifadesinde, Doğu PERİNÇEK in adamı olan muhabir Halit GÜNGÖR'ün, Jandarmada Hizbullahçılann eğitilmesiyle ilgili bazı fotoğraflar çekerek Doğu PERİNÇEK'e gönderdiği, ancak fotoğraflann yayınlanmadığı, daha sonra Halit GÜNGÖR'ün öldürüldüğü şeklindeki beyanlan sorulduğunda; Halit GÜNGÖR isimli şahsı tanımadığını, bu şekilde bir olayı duymadığını,
Tuncay GÜNEY in ifadesinde, Veli KÜÇÜK ün talimatı ile Abdullah ÖCALAN m avukatı Doğan ERBAŞ ile Doğu PERİNÇEK in odasında görüştüklerini bu toplantıda Adnan AKFIRAT'm da olduğu beyanı sorulduğunda; Tuncay GÜNEY in iddialannı kabul etmediğini, hepsinin hayal ürünü olduğunu, (beyan ettiği bu konuda Doğu PERİNÇEK'in böyle bir görüşmenin olduğunu doğruladığı,)
Tuncay GÜNEY in ifadesinde, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile AKŞAM GAZETESİ ne geçtiği, gazete sahibi Mehmet Ali ILICAK'm Veli KÜÇÜK'ün kontrolünde olduğu, Akşam gazetesinde Veli KÜÇÜK'ÜN isteği doğrultusunda haberler yaptıklan şeklindeki beyanlan sorulduğunda; Mehmet Ali ILICAK ile kısa süreli bir görüşmesinin olduğunu, iddialann tamamen asılsız olduğunu,
Tuncay GÜNEY in ifadesinde, Cumhuriyet Gazetesinin, ERGENEKON-LOBİ faaliyetleri çerçevesinde satın alınmaya çalışılmasıyla ilgili iddialan sorulduğunda; Ulusal Sanayicileri İş adamlan Derneği USİAD da Kemal'ir^.«d^Wtthiö4yet gazetesini almak için
yapmadığını, gazetenin alımıyla ilgili Gürbüz ÇAPAN, Ferid ILSEVER, Ümit ULGEN, Kemal ÖZDEN ile birlikte ENKA tesislerinde yemek yediklerini, Kemal'in daveti üzerine oraya gittiğini, orada Cumhuriyet gazetesinin alınmasıyla ilgili görüşme yapıldığını, fakat olumlu bir netice alınamadığını,
Ergenekon ve lobi gibi belgelerin içeriğinde medya kuruluşlarının kontrol altına alınması ve kendi medya kuruluşlarının oluşturulması amaçlandığı hatırlatılarak sorulduğunda; Tuncay GÜNEY'i tanıdığında akşam gazetesinde çalıştığını söylediğini, Tuncay'ı gazeteye yerleştirme gibi bir durumunun olmadığını, Cumhuriyet gazetesinin alınması konusunun ise kendisinin değil Kemal ÖZDEN'in fikri olduğunu, gazeteyi hangi amaçla kullanacağını bilmediğini,
Doğu PERİNÇEK isimli şahsı tanıdığını, nerede olduğunu hatırlamadığı bir yerde karşılaştığını, Ancak yakın bir ilişkisinin olmadığını, bir iki kezse Doğu PERİNÇEK'in kendisini telefon ile aradığını ve Ulusal kanalda röportaj yapma teklifinde bulunduğunu ancak prensiplerine ters bir durum olduğu için kabul etmediğini, Bir telefon konuşmasında da oğlu "Mehmet PERİNÇEK in Rus Filolojisinden mezun olduğunu, Rusyada Lenin üniversitesinde araştırma yapacağını" söylediğini, görüşmek istediğini söylediğini, kabul ettiğini ancak tarihini tam hatırlayamadığını, o vakit Gima yönetiminde bulunduğunu, Doğu PERİNÇEK'in Ümraniye ilçesinde bulunan Gimaya yanma geldiğini, sohbet esnasında Doğu PERİNÇEK'in aynı zamanda İşçi Partisi Gençlik kollan başkanı olduğunu da öğrendiğini, bu tarihin kuvvetle muhtemel Ağustos ayı olduğunu, Çünkü konuşma esnasında Türk milliyetçiliğinden söz ettiğini, kendisinin de "30 Ağustos da Ülkü ocaklan ile beraber, Taksim meydanına niye çelenk koymuyorsunuz" diye söylediğini, Doğu PERİNÇEK'in olayı çok sıcak karşıladığını, bilahare İstanbul Ülkü ocaklan başkanı olarak tanıdığı Levent TEMİZ i çağırarak aynı teklifi ona da söylediğini ve bir araya getirdiğini, resmi prosedürü yerine getirerek, bu etkinliği beraber 30 Ağustos tarihinde Taksimde gerçekleştirdiklerini, Bu olay dahi basında gereksiz spekülasyonlara neden olduğunu, "kızıl elma ittifakını Veli KÜÇÜK sağladı" şeklinde tenkite yönelik haberler de çıktığını,
Kızılelma deyimi bence, tüm Türk Halk ve topluluklanmn bir bayrak altın toplanması mefkûresidir. Ancak böyle bir mefkurenin gerçekleşmesini mümkün görmüyorum. Böyle bir oluşumun içerisinde de değilim.
Orhan KİVERLİOĞLU isimli şahsı bir kez Türk dünyası araştırmaları vakfında gördüm tanıştık, bana politikada belirli bir yer edinmek için uğraştığını ancak şu anda hangi partide çalışacağını bilmiyorum, beraber yardımcı olamamı istedi, benim politik bir konumum ve durumum olmadığı için kabul etmemekle beraber red etmedim, bana bu konuda bir broşürü olduğunu ve bana getireceğini söyledi, ne kadar süre olduğunu bilmiyorum ama yine aynı yerdeki toplantıda getirdi şu anda bu broşürün içeriğini hatırlamıyorum, ancak bundan sonrada hiç görüşmedim.
2004 yılında çıkar amaçlı suç örgütü kurmaktan tutuklanan Sedat PEKER'in no: 1203 nolu yaptığı görüşmede ; Güler KÖMÜRCÜ, Ümit ÖZDAĞ, Yılma DURAK gibi şahıslar ile bir toplantı yapılacağı, Güven SAZAK, Meral AKŞENER gibi şahıslarla da görüşüldüğü, yeni bir oluşumdan bahsedildiği hatırlatılarak Sedat PEKERTe bu konuyla ilgili konuşması ve bu şahsın herhangi bir desteğinin olup olmadığı sorulduğunda; Ümit ÖZDAĞ'm aile dostu olduğunu, görüşmenin yapıldığı dönemde Ümit ÖZDAĞ'ı siyasi arenada iyi bir yerde görmek istediğini, MHP içinde etkin bir yerde olmasını istediklerini, bu konuyla ilgili Sedat PEKER'in her hangi bir desteğinin olmadığını,
Telefon görüşmelerinde, MHP nin yönetiminin değişmesi, Devlet BAHÇELİ nin gitmesi gerektiğiyle ilgili görüşmeler yaptığı, ERGENEKON politikalan içersinde "ülke çıkarlan ve mevcut rejim ilkelerine aykın ideolojilere sahi o siy asi 1 ere suikast yapılması yada Dez-enfermasyon yöntemlerinin kullanılması" nın.;r^rrtıW^^lıatırlatılarak, bu yöndeki çalışmalan sorulduğunda; Bu görüşmelerin tesad^olduğunu^ÖrÂit ÖZDAĞ'm babasından
1\
821 \u -kvaJ c^r
dolayı sevdiği bir şahıs olduğunu, bu yüzden MHP içersine girmesini istediği, fikir olarak destek verdiğini, ERGENEKON içersindeki yapılanmayı kesinlikle kabul etmediğini, böyle oluşumlara tamamen karşı olduğunu, bu tür oluşumların ülkede kaos çıkartacağını beyan etmiştir.
Dostları ilə paylaş: |