İsmail yıldız'ın işyerinde elde edilen bilgisayarda; Uluş^i».-Bifl% Hareketi Platformu; İnsan Haklan Derneği'nin eski Genel Başkanı Akın BirdaMr4998syJhn% silahlı saldırıda bulunulması eylemini organize eden Semih Tufan Günajfay, 4.5^qf Tşfpaeyinde
yattıktan sonra 2005 yılında Ulusal Birlik Partisi'ni (UBP) kurdu. Günaltay, Muzaffer Tekin'le Türksolu'nun düzenlediği bir etkinlikte tanıştı. Kitaplarını da Türksolu tanıyordu. Günaltay, Yargıtay kararıyla başkanlıktan ayrılınca UBP de kapandı. Günaltay, uzun bir sessizlikten sonra 11 Şubat'ta Ulusal Birlik Hareketi Platformu'nu (UBHP) kurduğunu açıkladı. Kağızman Gençlik Derneği'nin başkanlığını da yürüten Günaltayin oluşumunda 38 kuruluş var. UBHP'nin Ankara'daki temsilciliğini ise Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı ve eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur yürütüyor. UBH'ya destek veren kuruluşlar arasında Temizin UHB'si ve avukat Erkut Şahinin İlerici Aydınlar Derneği (İAD) de yer alıyor.
İlerici Aydınlar Derneği: Semih Tufan Günaltayin Akın Birdal suikasti soması avukatlığını üstlenen Erkut Şahin, İlerici Aydınlar Derneği'ni (İAD) kurdu
Hüseyin GÖRÜM; 27.05.2006 tarihinde danıştay davasında yakalandığında ankara c.başsavcılığında alınan ifadesinde; Muzaffer TEKİN'in Semih Tufan GÜNALTAYin cezaevinde bulunduğu dönemlerde bu şahsa yardım ettiğini kendisine söylediğini.
f)-Diğer şüpheli ve tanık beyanları;
Mehmet Hadi ÖZCAN; hakkında bir kaç sefer çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçundan tutuklandığını, halen ayrı bir çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçundan Kandıra Cezaevinde tutuklu olduğunu,
ERGENEKON ile alakalı olarak geçmişte bazı tanıdığı şahıslar olmuduğunu, ancak örgütün içinde fiilen bulunmadığını,
VELİ KÜÇÜK'ü gıyaben tanıdığını, İzmit'te Alay komutanlığı yaptığı dönemde kendisi ile 1996 yılında bir olay sebebi ile arandığı için teslim olmak için birkaç sefer telefon görüşmesi olduğunu, ancak hiçbir zaman yüz yüze bir görüşmesinin olmadığını, SEMİH TUFAN GÜLALTAYi arkadaşı olan SAVAŞ UZUN ile aynı cezaevinde yatmasından dolayı tanıdığını, SEDAT PEKER in dayısını ve babasını tanıdığını, kendisini tanımadığını,
kendisinin SUSURLUK Meclis Araştırma Komisyonuna ve ilk yakalandığında emniyet müdürlüğünde geçmiş dönemde ifade verdiğini, Ergenekon örgütü üyesi olmadığını,
Tuncay güney mülakatında; SEMİH TUFAN GÜLALTAY ile ilgili olarak; PKK'nm K.Irakta Celal TALABANİ ile uyuşturucu işi yaptığını, PKK nm yanında yer alan Akın BİRDALin vurulması emrini YEŞİL(Mahmut YILDIRIM'in verdiğini, Yeşilin Veli KÜÇÜK'ün adamı olduğunu, Yeşilin adamının da Cengiz Astsubay olduğunu, Semih Tufan GÜLALTAYin Akın BİRALi vurmaktan yakalanıp ceza evine konulduğunu,
Bir dönem Semih Tufanin kardeşi Emre GÜLALTAYin Korkmaz YİĞİT'i sıkıştırdığını, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Emre yi yanma çağırdığını, Emre GÜLALTAYin Veli KÜÇÜK'ün karşısında "iki büklüm oturarak" bir emri olup olmadığını sorduğunu,
Mehmet Fikri KARADAĞ; SEMİH TUFAN GÜLALTAYi Elazığ'da görevli iken İHD başkanı Akın BİRDALin tetikçilerini azmettiren kişi olarak duyduğunu, Şahısla hapisten çıkana kadar herhangi bir görüşmesinin olmadığını, Semih Tufan GÜLALTAY hapisteyken Semih Tufanin kardeşi Emre GÜLALTAYi Muzaffer TEKİN'in bürosunda tanıdığını, Emre'yi kendisine Muzafferin Semih Tufan GÜLALTAYin kardeşi olarak tanıştırdığını, Emre'yi Muzafferin yanında 3-4 defa görmüş olabileceğini,
Semih Tufan cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer'J^yeya&^yrı ayrı en az 10 defa görüştüğünü. Şahısla Ulusal Birlik Partisi kurulması aşamagında*gjroş f,al ı şveri şl eri nin
Şahısla Muzaffer TEKİN'in bürosunda da görüştüğünü, şahısla Ulusal Birlik Partisinin kurulması çerçevesinde Ankara'ya gittiklerini,
İlerleyen dönemde Semih Tufan ticari ve gayri menkul faaliyetlerinin devlet tarafından engellendiğini söylediğini, bu söylemlerde bulunurken bu olayların kendisinden kaynaklandığını ima etmeye çalıştığını anladığını, Bunun üzerine kendisinin de şahsa kızarak "Bugüne kadar senle görüştüğüme yazık." diyerek şahsın yanından ayrıldığını bir daha görüşmediğini,
Atilla AKSU savcılık ifadesinde; Ergenekon Terör örgütü operasyonu kapsamında halen tutuklu bulunan Avukat Kemal KERİNÇSİZ'in zaman zaman kendisinden Türklüğe hakaret, Atatürk'e hakaret, Recep Tayyip ERDOĞANin damadı, Abdullah UN AKIT AN, Ali ÜLKER, Murat ÜLKER ve Türk İntikam Tugayından Semih Tufan GÜN ALT AY in tehdit edilmesi ile ilgili evrakları ve bunların sayı numaralarını istediğini, kendisinin bunlardan bazılarının numaralarını ve kesinleşmiş takipsizlik kararlarının birer örneğini, UYAP'tan ulaşabildiği kadarı ile istediği şeylerin, 301 madde ve Atatürk'e hakaret davaları ile ilgili liste suretlerini çıkartarak göndermiş olduğu ismini bilmediği elemanına verdiğini,kendisinin yasadışı Ergenekon terör örgütü ile bir bağlantısı olmadığını,sadece görevi ile ilgili hatalar yapmış olabileceğini belirtmiştir.
Muzaffer TEKİN Ankara Emniyet Müd.Tem Şube Müdürlüğü 26.05.2006 günü vermiş olduğu ifadesinde; Kendisini 1988 yılında Mete YALAZANGİL vasıtasıyla tanıdığmı,1988-1998 yıllan arasında iki veya üç defa görüştüklerini, Bir ara bir güvenlik şirketi kurduğunu, bir ara da yurtdışında tahsil için bulunduğunu duyduğunu, Akın BİRDAL olayında beş sene ceza evinde yattığını bildiğini, Bir dönem Ulusal Birlik Partisini Kurduğunu,bu hareketin içinde yer almamı yönetim kuruluna gelmesini istediğini, Ancak kendisinin kabul etmediğini,
Muzaffer TEKİN' savcılığımızda alman ifadesinde C.savcılığına posta ile gelen Sulhi CANACAR imzalı mektup içeriği sorulduğunda;
Akın BİRDAL suikastı ile ilgili olarak aranan Semih Tufan GÜLALTAYi evinde saklamadığını, ancak bu kişiyi saklayan Emekli Binbaşı Mahmut Zihni OZAN'm kendisinin arkadaşı olduğunu, Semih Tufan GÜLALTAY' ı sözü edilen olaylardan 2-3 sene önce Mete YALAZANGİL aracılığı ile tanıdığını,olayı basından duyduğunu ve olayla ilgili olarak kendisinin ifadesinin alınmadığını, Doğuş Factoring Şirketinin hissedan olduğunu, Ahmet ÇEKENKIRAN'ın da bu şirketin sahibi olduğunu, İlhan PARLAK ve Hasan PARLAKin Danıştay soruşturmasında kendisi ile birlikte ismi geçen Ayhan PARLAKin kardeşleri olduğunu, Nezahat KELEŞ ve Erdoğan KELEŞ' i tanımadığını ve Doğuş Factoring Şirketinin 2003 yılında kapatıldığını, SEMİH TUFAN GÜLALTAY'IN CEZAEVİNE GİRMESİNDEN SONRA AİLESİ İLE İLGİLENDİĞİNİ, bu kişi 2003 yılında cezaevinden çıktıktan bir müddet sonra tekrar irtibat kurduklannı,yaklaşık 3 senedir görüşmediklerini, beyan etmiştir.
Hayrettin ERTEKİN;Semih Tufan GÜLALTAY' ı tanımadığını, Emre GÜLALTAY' ı tarihten iki ay önce Çin de fuarda tanıdığını, Çin'de tercümanlığını yapan Murat KILIÇ vasıtası ile tanıştığını, Semih Tufan GÜLALTAYin kardeşi okluğunu bilmediğini, kendisi ile hiçbir ilişkisi olmadığını, ara sıra telefonda görüştüklerini, bir kere Çin'de Çin-Türk iş adanılan derneği kurmayı teklif ettiğini ancak kendisinin kabul
Osman YILDIRIM 21.05.2006 günü Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde Danıştay saldırısından dolayı alınan ifadesinde; Semih Tufan GÜN ALT AY ile hemşeri oldukların. 1995 yılından beri kendisini tanıdığını, Yozgat Cezaevinde 1999 yılında birlikte yattıklann,2000 yılında cezaevinden çıktığımdan beri kendisi ile bir görüşmesinin olmadığını,
Esra Feride GÖKÇİMEN 11.07.2006 Organize Suçlarla Muadele Şue Müdürlüğü'nde Vermiş olduğu ifadesinde; "... binaya sık sık gelen şahıslardan birinin Danıştay binasında yapılan silahlı saldırıda adı geçen Muzaffer TEKİN olduğunu, bu şahsını Muzaffer olarak bildiğini, soyadını Danıştay saldırısından soma gazetelerden öğrendiğini, bu şahısın geldiğinde sadece birinci katta bulunan parti kısmına çıktığinı„orada Semih Tufan GÜLALTAY ile baş başa görüştüklerini, bu şahısın son olarak Danıştay'da yapılan silahlı saldırıdan iki gün önce 4-5 kişilik kalabalık bir grup ile geldiğini ve Semih Tufan GÜLALTAY ile saatlerce toplantı yaptığını, Danıştay saldırısının yapıldığı gün gece geç saatlerde Veli KILIÇ kendisinin kullanmış olduğu, 0533 681 74 05 ya da 0533 300 74 40 numaralı telefondan arayarak "şimdi beni dikkatlice dinle ,sana söyleyeceğim isimleri not al ve bunları www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli siteden sil, bu acil bi durum, bunları bu gece mutlaka sildir" dediği, kendisinin de bunu yapamayacağını bu işlerle benim uğraşmadığını söylediğini bunun üzerine veli'nin "Bu Semih Tufan GÜLALTAY'ın talimatıdır,o zaman bu işle kim uğraşıyorsa onu bul ve bu işi hallettir,sabah olmadan bu işin hallolması lazım" dediği, sonra tekrar kendisini arayarak Sami Alper EREN isimli şahsı 0216 489 13 70 numaralı telefondan acil araması gerektiğini söylediğini, kendisinin de bu numarayı aradığında Sami Alper E REN'in Veli KILIÇ 'ın kendisine verdiği ve silmesini istediği isimleri tekrar yazdırarak bunların parti kurucu üye listesinden silinmesi gerektiğini söylediğini, silmem istenen isimlerin ise ; 01.MUZAFFER TEKİN, 02.SAVŞHAN TOSUNOĞLU, 03.MAHMUT AYDIN ve soyadını hatırlamadığı ama kurucu üye listesinde olan MAHMUT....isimli başka bir şahıs olduğunu,aynca Danıştay da yapılan silahlı saldın eylemi gerçekleştiren Avukat Alparslan ARSLAN 'm bu binaya kalabalık bir grup ile geldiğini gördüğünü,o dönemde adını bilmediğini, fotoğraflarını gazetelerde görünce Semih Tufan GÜLALTAY'ın yanına gelen şahıslardan biri olduğunu kesinlikle hatırladığını,
Muzaffer GÖKÇİMEN 11.07.2006 Günü müşteki sıfatı ile vermiş olduğu ifadesinde; "... Ulusal Birlik isimli internet sitesinde isimleri olan şahıslardan bazılanmn Danıştay cinayeti olunca cinayete adı kansan Muzaffer TEKİN, Alpaslan ASLAN, 2 tane Mahmut, isimli kurucu üyenin siteden ismininin silindiğini, Semih GÜLALTAY'ın yanma Muzaffer TEKİN .Alpaslan ARSLAN gibi cinayetle bağlantılı olduğu iddia edilen şahıslar gelip gittiğini,
Mete YALAZANGİL İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde 25.08.2007 günü alınan ifadesinde; 19.06.2007 GÜNÜ MUZAFFER TEKİN İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINDA SİZİNLE İLGİLİ OLARAK "... Akın Birdal suikastı konusuyla alakalı olarak da sadece eylemi yapanlan azmettiren Semih Tufan Gülaltay isimli şahsı evinde saklayan emekli binbaşı Namık Zihni Ozansoy isimli bir alt devrem olan arkadaşımı ben tanıyorum. Semih Tufan Gülaltay'ı da Mete Yalazangil vasıtası ile tanıyorum. Bu olaylardan 2-3 sene öncesinden tanıyordum. Olayı yaptıklannı basından duydum. Benim bu olaylarda ifadem alınmadı." şeklinde beyanda bulunduğu sorulduğunda;
Semih Tufan GÜLALTAY'ı çocukluğundan beri tanıdığını Mikail SARI'nın Akın BİRDAL suikastından dolayı arandıklannı basın ve medyadan öğrendiğini, Mustafa GÜLEN'e olayın aslını sorduğunda Semih Tufan GÜLALTA^Pr'-Mikajl SARI ile SER şirketinde tanıştırdığım kendisinin bu olayla ilgisi olmadığını şöyî«diğiht^f' "\
1988-89 yıllarından önce Tekel'de çalıştığım dönemlerde Muzaffer TEKİN'de ile tanıştığını, zaman zaman Muzaffer TEKİN'in Kadıköy Kuşdilinde bulunan bürosuna gidip geldiğini, 1998 yılı içerisinde Muzaffer TEKİN'in Semih Tufan GÜLALTAY ve arkadaşı Namık Zihni OZANSOY'un Kastamonu cezaevinde olduklarını ve görüşmeleri gerektiğini kendisine söylediğini, Muzaffer TEKİN ile birlikte Kastamonu'ya giderek Semih Tufan GÜLALTAY ve Namık Zihni OZANSOY ile cezaevinde görüştüklerini, Bu görüşmeden yaklaşık 1,5-2 ay kadar sonra milliyet gazetesinde Akın BİRDAL suikastı sanıklarından birisinin de kendisi olduğu yönünde haberler okuduğunu bunun üzerine Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gidip teslim olduğunu,Ankara DGM savcılığınca serbest bırakıldığını, 2001 yılında bir gün Semih Tufan GÜLALTAYin yeğeni olan Necdet ATIŞ isimli şahısın Semih Tufan GÜLALTAY ve bu olaydan dolayı yakalanan bütün arkadaşlarının Yozgat cezaevine nakledildiklerini ve Semih Tufan GÜLALTAYin kendisi ile görüşmek istediğini Muzaffer TEKİN'in Yozgat cezaevine gidip Semih Tufan GÜLALTAY ile görüşmesini istediğini, ancak kendisinin bunu da kabul etmediğini.
Mehmet EYMÜR, 17,06,2008 tarihinde tanık olarak alınan İfadesinde;
Semih Tufan GÜLALTAYi şahsen tanımadığını, ancak Alpaslan Cemal ERTUĞ bu şahsın milliyetçi bir kişi olduğunu ve faydalı olabileceğini söylediğini, Kendisinin bu gibi konulardan biraz dilinin yandığı için bu şahsı bir müddet kontrole aldığını, Semih Tufan GÜLALTAYin tahsilat işleri yaptığı, kirli işlerle uğraştığı, ağzının çok bozuk olduğu hususlarını öğrendiği için bu şahıstan faydalanmayı düşünmediğini, Ancak buna rağmen Semih Tufan iki veya üç defa birisi Kendilerinde eskiden şoförlük yapan bir teşkilat mensubu vasıtasıyla Mersin'de olan bazı olayları anlatmak üzere görevli arkadaşlarla görüştüğünü bir de İran'la ilgili bir konuda Mit mensubu personelle görüştüğünü bildiğini, bunun dışında kendisi Amerika'dayken Türk İntikam Tugayları adı altında örgütlenerek eski İnsan Haklan Derneği başkanı Akın BİRDAL'a saldın düzenlediklerini duyduğunu, bu eylemde Semih Tufan'la irtibatlı olan Mikail SARI sahte kimlikli Cemal KULAKSIZOĞLU' nun 1995-96 yıllanndan soma teşkilatta haber elemanı olarak görevli bir kişi olduğunu, Cemal KULAKSIZOĞLU Yavuz ATAÇ tarafından teşkilata getirilmiş bir kişi olduğunu, Mit tarafından yurtdışında görevlendirildiğini, ancak daha sonra captagon işleri ile ilgilendiği, sınır girişlerinde kendini Mit mensubu olarak tanıtıp arattırmadığı gerekçesiyle Kendisinin talimatıyla ilişiğinin kesildiğini, ancak daha sonra kendisine bu hüviyetlerin verildiğini ve operasyon başkanlığının bu şahıstan faydalanmaya devam ettiğini öğrendiğini, ancak eylem hakkında teferruatlı bilgiye sahip olmadığını beyan etmiştir.
g)-Hukuki durumunun değerlendirilmesi;
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAYin Akın Birdal suikastının sanıklanndan olduğu bu konuda kesinleşmiş hapis cezasının olduğu ve cezaevinden çıktığı, dosyadaki belgelere göre bu suikastı Yeşil (Kod) Mahmut YILDIRIMIN talimatıyla yaptığı dosyadaki delillerden anlaşıldığı,
11.02.2007 tarihinde saat 11.00'de Beyoğlu İlçesi Savoy Otel'de toplanan gruba Ulusal Birlik Hareketi Platformu Başkanı şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY tarafından Yüce Türk milleti başlıklı basm bildirisinin okunduğu, Güvenlik şube müdürlüğünün konu ile ilgili göndermiş olduğu dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
25.02.2007 günü Taksim Gezi Parkında Azerbaycan Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen ve dernek başkanı Timur SELÇUK'un katıldığı basm açıklamasına; şüpheliler Veli KÜÇÜK, Av. Kemal KERİNÇSİZ, Bağımsız Türk OrtpM^t'PçjŞrikhanesi Basın
Sözcüsü Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Semih Tfifah GÜmföÇr ile Rafet
1
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'ın bilgisayarında kayıtlı bulunan ÇOK GİZLİ333.doc Word formatmdaki metin dosya bulunmuş, bulunan bu dosyanın incelenmesinde; genel merkezi Kadıköy'de bulunan Kuvayi Milliye Derneği ve yöneticileri hakkında istihbari mahiyette geniş kapsamda bilgilerin olduğu anlaşılmıştır. 1 -Derneğin genel başkanı Fikri KARADAĞ 2-Hüseyin GÖRÜM, 3-Prof. Burhan Omay 4-İbrahim ÖZCAN 5-Kahraman ŞAHİN 6-Ali ÖZOĞLUJ-Hatice BAHTİYAR 8-Ahmet TÜRKYILMAZ 9-Nuri VARDARBAŞI isimli şahıslar hakkında istihbarı nitelikte bilgilerin olduğu görülmüştür.
Şüphelinin hem Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN hem de Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞ ile yakinen görüştüğü halen çıkar amaçlı suç örgütü kurup yönetmekten tutuklu bulunduğu, bu dosyadaki delillerden de şüphelinin halen bazı görevli ve emekli askeri şahıslarla görüşmeler yaptığı, bu görüşmelerin hayatın olağan akışına uygun görüşmeler olmadığı, ERGENEKON terör örgütünün yapılanmasına uygun ve gizli ilişkilerle örgütün hedefine varmak için oluşturulun illegal kişilerle irtibat olarak örgütün nitelediği kişilerden olduğu,
ERGENEKON terör örgütünün amaçlarına ulaşmak için ne kadar çok olursa o kadar etkili güçlü lobi oluşturulacağı aynca baskı unsuru ve istihbarat toplama faaliyetlerinde başanlı olunacağını belirten LOBİ ve ERGENEKON dokümanlannda önemle vurgulanan sivil toplum kuruluşlan kurulması zorunluluğuna şüphelinin de uyarak, önce siyasi parti kurduğu, akabinde UBP adı altında ULUSAL BİRLİK PLATFORMU isimli birçok dernek ve sivil toplum kuruluşunun aynı çatı altında örgütleneceği sivil platform kurma çalışmalan yaptığı, bu çalışmada önemli bir yeri bulunan emekli Paşa M. Şener ERUYGUR'un bulunması hususlan da şüphelinin ERGENEKON terör örgütünün talimatlan doğrultusunda örgütlenmeye gittiği, görüşmelerde; kendisinin bir hedefi olduğunu bu hedefte önüne babası dahi çıksa öldüreceğini, karşısına çıkana acımayacağını yakın arkadaşlarına söyleyerek sivil toplum kuruluşu olarak adlandırdığı oluşumların bu kadar önemli olduğunu anlatmaya çalıştığı, Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'ın bu tür sivil toplum kuruluşulan için adam öldürecek kadar önemli amacının dernek kurma ve düşünce özgürlüğü kapsamından çok ERGENEKON terör örgütünün amaçlan için çalıştığını göstermektedir.
Yine Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞ' ın sürekli kendisiyle irtibat halinde olmalan ve görüşmeleri ve Danıştay saldırısından soma Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in ismini UBP listelerinden sildirmesi de kendisinin deşifre olmamak için bu şekilde davrandığını göstermektedir.
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'ın Türk Ortodoks patrikhanesinde yapılan ERGENEKON terör örgütünün gizli toplantılanna katıldığı, fikir ve düşünce olarak ülkücü görünmesine rağmen kendi yazdığı kitaplann Türk Solu dergisince yayınlandığı,
Ceza evinde olduğu dönemde Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in kendisine maddi destek sağladığı, şüpheli Mete YALAZANGİL'in ceza evinde kendisini ziyaret ettiği, Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞTa Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN' in ofisinde tanıştığı,
Aynca Hayrettin ERTEKİN'le kardeşi Emre GÜLALTAY'ın hakkında yakalama karan bulunmasına rağmen telefonla görüşmeleri, Veli KÜÇÜK'ü tammadıklanm beyan etmelerine rağmen Tuncay GÜNEY'in Emre GÜLALTAY'la Veli KÜÇÜK'ün arasındaki ilişkiyi anlatması Veli KÜÇÜK ile Mahmut YILDIRIM arasındaki ilişkiler, kendisinin de Yeşil (Kod) Mahmut YILDIRIM'la görüşmeleri göz önün#s<^JUnarak, şüphelinin ERGENEKON terör örgütü ile organik bir bağ kurduğu anlaşılmıştır.
İ '
j>— z>*^
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAYin çıkar amaçlı suç örgütü kurup yönetmekten yargılandığı, yaptığı eylemleri çıkar amaçlı suç örgütü adı altında aslında ERGENEKON terör örgütünün çıkarları doğrultusunda yaptığı, ERGENEKON terör örgütü ile irtibatlarını devam ettirdiği tüm belge ve beyanlardan anlaşıldığından;
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'ın üzerine atılı ERGENEKON terör örgütü üyesi olmak eylemine uyan, TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
38-ŞÜPHELİ ALİ YASAK
a) Emniyet İfadesinde;
1958 yılında Şanhurfada doğduğunu, Yüksekokul mezunu olduğunu, Şanlıurfa'da Öğretmenlik Eğitim Enstitüsünü bitirdiğini, bu bölümü bitirdikten sonra istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandığını ancak 2.sınıfta okulu bıraktığını, 1983 yılında askere gittiğini, askerliğini izmir ilinde yaptığını, askerden döndükten sonra Sultanahmet'te Derviş Çay Bahçesi'ni işletmeye başladığını, halen bu çay bahçesinin faaliyette olduğunu, askerden döndükten sonra ayrıca canlı hayvan ithalatı yaptığını, 1991 yılında Ukrayna'ya gittiğini, Türkiye'de üretilen Pak-maya'nın Ukrayna distribütörlüğünü aldığını, ayrıca kendisine ait bir fabrikada kompozit ürünleri yaptığını, Sabıkasının olmadığını, Ukrayna, ingiltere, Amerika, Suuidi Arabistan, italya, Rusya gibi çeşitli ülkelere iş amaçlı ve seyahat amaçlı gittiğini,
2003 yılında adam yaralamaya azmettirmek suçundan Tekirdağ Cezaevinde 8,5 ay tutuklu kaldığını,
Ukrayna ülkesinde kompozit ürünleri yaparak, Ayrıca PAK-MAYA şirketinin Ukrayna distribütörlüğü ve Sultanahmet'te çay bahçesinin olduğunu, başka bir gelir kaynağının olmadığını,
0532 702 05 05 numaralı telefon hattını yaklaşık 2 aydır kullandığını, bu telefon hattının soyadını hatırlamadığı Uğur..? isimli bir şahsın adına kayıtlı olduğunu, Uğur..? isimli şahsın şirketinin Türkiye'de bulunan pazarlama ofisinde çalışan işçisi olduğunu, hattın Uğur'un kullandığı bir numara olduğunu, numaranın güzel bir numara olduğunun ve onun için kendisinden bu numarayı aldığını, kendisi adına kayıtlı olupta bir başkasının kullandığı telefon hattının olmadığını,
Kendisine Drej Ali dediklerini, Drej'in anlamının uzun olduğunu, Veli KÜÇÜK'ü tanıdığını, 1999 yılında Eminönünde bulunan Hamdi Et Lokantasında yemek yerken lokantanın sahibi olan Hamdi ARPACI'nın o an lokantada yemek yiyen Veli KÜÇÜK ile kendisini tanıştırdığını, daha sonra Veli KÜÇÜK'ü senelerdir görmediğini, ancak 1-2 sene sonra tesadüfen Istinye'de bulunan Avcılık Atış Kulübünde kendisi ile bir kere karşılaştığını ve selamlaştığını, Başka da Veli KÜÇÜK ile ne telefonda ne de yüzyüze görüşmüşlüğü olmadığını, Sami HOŞTAN'ı tanıdığını, kardeşi Mehmet YASAK'ın düğününe geldiğini, kardeşi Mehmet'in Sami HOŞTAN'ı davet ettiğini, bu şekilde düğünde Sami HOŞTAN ile tanıştığını, bayramlarda ve özel günlerde kendisi ile ara sıra telefonla görüştüklerini, ortak yaptıkları herhangi bir işin olmadığını,
Diğer şahısları tanımadığını, isimlerini ilk defa duyduğunu beyan etmiştir.
Ergenekon ismini ilk defa duyduğunu, böyle bir yapılanma hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını,
Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta; Güneydoğu'da Veli Paşa'dan sonra
yetkili kişinin diyarbakırda alay komutanı olan Eşref HATİPOĞLU, Tunceli bölgesinde
de Halil İbrahim AKAR olduğunu, uyuşturucu temasında işlenen bütün yolların Eşref
HATİPOĞLU'na yansıdığını, hatta Diyarbakır da bazı ihalelere Drej ALİ'nin girmesi
için, Eşref HATİPOĞLU tarafından ihaleye fesat karıştırık^ğlnli^ÇşİPOĞLU'nun bir
kaç defa ihaleleri iptal ettiğini beyan etmiştir. *~ v
Bu bağlamda Diyarbakır'da Eşref HATİPOĞLU vasıtasıyla ihaleye girip girmediği, girdi ise hangi ihalelere girdiği sorulduğunda;
Şahısları tanımadığını, güneydoğuda hiçbir ihale işinin olmadığını, şahsın iddialarını kabul etmediğini,
Susurluk kazası ve Mercedes içersinde bulunan Hüseyin KOCADAĞ, Abdullah ÇATLI, Gonca US ve Sedat BUCAK sorulduğunda;
Tam olarak hatırlamadığını ama telefonla birisinin aradığını ve imzanın olduğunu söylediğini, bunun üzerine Tuncer..? isimli şoförü ile birlikte plakasını hatırlayamadığı siyah Mercedes aracıyla Susurluk'a gittiğini, cenazelerin alınıp Susurluk adliyesine götürüldüğünü duyduğunu ve direk olarak adliyeye gittiğini, adliyeye gittiğin de Sami HOŞTAN, Ayhan ÇARKIN ve isimlerini hatırlayamadığı kalabalık bir grubun olduğunu gördüğünü, yaklaşık 3 saat sonra bu kalabalık grup ile birlikte Abdullah ÇATLI'nın cenazesini alarak Nevşehir'e gittiklerini, cenazeyi defnettikten sonra istanbul'a döndüğünü,
Sedat BUCAK'ı Urfa milletvekili olduğu için tanıdığını, Sedat BUCAK'ın babasını tanıdığını, zaten bu nedenle Sedat BUCAK'ı da uzun yıllardır tanıdığını, ortak ticari bir faaliyette bulunmadığını,
Abdullah ÇATLl'yı 1978 yılında tanıdığını o dönem Şanlıurfa Ülkü Ocakları Yönetim Kurulunda olduğunu, Abdullah ÇATLI'nın da Ankara Ülkü Ocakları Genel Başkan yardımcısı olduğunu, Urfa 'ya ocak olarak geldikleri için bu şekilde kendisini tanıdığını, tanıdıktan sonra birkaç defa kendisi ile görüştüğünü, ancak o dönem ülkü ocaklarında faaliyet gösterdiği için görüşmelerinin bu çerçevede olduğunu, daha sonra Urfa'dan ayrıldığını, ülkü ocağı ile ilişkisinin kesildiğini ve 1979 yılından sonra Abdullah ÇATLI ile hiç görüşmediğini,
Dostları ilə paylaş: |