Celal TALABANİ'nin de o bölgede uyuşturucu ticareti yaptığını, TALABANİ'nin uyuşturucuyu Afaganistan'dan alarak Fransa-Almanya-Hollanda üçgenine verdiğini, bu ticareti Kürt iş adamları vasıtası ile yaptığını, PKK terör örgütünün de TA LA BANİ'ye uyuşturucu verdiğini, Celal TALABANİ'nin ayn örgütlerle uyuşturucu işi yapmasından dolayı sevilmediğini,
İlerleyen dönem içersinde CAK firması, uyuşturucu kaçakçılığı konusunda Türkiye'yi yani askerleri ekarte ederek uyuşturucuyu kaynağından almaya başladığını, Afganistan'dan ek olarak uyuşturucu alınması, Burhanettin RABBANİ ile anlaşılması için, İran'ın onayının gerektiği, İran olmadan bu çalışmanın yapılamayacağını, bu yüzden CAK firmasının bu şekilde anlaşma yaparak Türkiye'de ki uyuşturucu bağlantısını aradan çıkardığını, bu yüzden Askerlerin CAK firmasıyla uyuşturucu konusunda sürtüştüğü (anlaşamadıklan), Veli KÜÇÜK'ün CAK firmasıyla ilgili aynntıya girmeden haber yapılmasını söylediğini, kendisinin de Akşam gazetesinde "kısır" aynntıya girmeden bir haber yaptığını,
Ayrıca Çekiç Güç subaylarının Adana'dan yönlendirilmesiyle ilgili
fotoğrafların kendilerine geldiğini, bu fotoğraflarda, Amerikan askerlerinin, KJrak ta
sözde Peşmergeler için ev-kamp yaptığı, ancak bu kampları PKK terör örgütünün
kullandığının yer aldığı, bu haberi Akşam Gazetesinde yayınladığını, Veli KÜÇÜK'ün
bu haberleri yayınlatmasının sebebinin ise, Amerikan CAK firmasıyla ilgili Uyuşturucu
dan kaynaklanan sorunlar olduğunu, ana meselenin bu olduğunu, Veli KÜÇÜK'ün bu
şekilde basın yoluyla Amerikalılara saldırarak uyuşturucudan gelen gelirin tamamını
kaybetmemeye çalıştığını, bu olay sonrasında Amerifefh'feEr^^rganistan'dai1 İran'dan mal
aldıkları için, Türkiye ile de iyi geçinmek zoranda^aüıklaA^ uyuşturucudan gelen gelirin,
eskisi kadar olmasa da devam ettiğini, / * C^* \,
I»- va$r *y% İT c—r-
Hüsamettin TÜRKMEN'in Kerküklü olduğunu ve Veli KÜÇÜK ile beraber çalıştığını, Kuzey Irak da yaşadığını, geçmişte İstihbaratlada çalıştığını, bunların içinde A meri kaya yerleşen Aziz.... isimli bir şahsında bulunduğunu, Veli KÜÇÜKnın bunları kullandığını,
Hüseyin TÜRKMEN ile yaptığı sohbetlerde, K.Iraktan toplanan uyuşturucuyu İskenderunda serbest bölge limanıma götürdükleri sırada Polis tarafından durdurulduğu, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ü aradığı, onunda Diyarbakırdan Eşref HATİBOĞLU olabilir, bazı subayları göndererek "malı" aldırıp İskenderun'a götürdüğünü, uyuşturucunun miktarını bilmediğini ancak uyuşturucunun Sami HOŞTAN'a ait olduğunu,
Doğu PERİNÇEK'den Sami HOŞTAN'm HAP işi yaptığını öğrendiğini, Doğu PERİNÇEK'in isteği üzerine bu konuyu Veli KÜÇÜK'e anlattığını, onunda "ben herzaman bunun dosyasını temizleyeni em, Sami'yi Ömer Lütfü TOPAL' ın yerine koyarak biz hata yaptık' dediğini,
Veli KÜÇÜK'ün bilgisi dahilinde, Sami HOŞTANLA ilgili olarak, Fransız İstihbaratı (OJD) Türkiye sorumlusu ile görüştüğünü, görüşme talebinin OJD den geldiğini, Doğu PERİNÇEK, Doğan DUYAR (Hasan YALÇIN'ın yardımcısı ve Paris muhabiri) vasıtası ile Palas Otelinde bir görüşme yaptıklarını, Fransız İstihbarat sorumlusunun, "Sami HOŞTAN'm uyuşturucu işi yaptığı, Veli KÜÇÜK'ün de uzun zamandır buna sahip çıktığı, askerlerin uyuşturucu işine yıllardır yol verdiği, JİTEM'in uyuşturucu trafiğinde yer aldığını' anlatarak Sami HOŞTAN ile görüşmek istediğini, kendisinin de Sami HOŞTAN'm telefonundan aradığını, fakat Sami HOŞTAN'm kendisine kızarak "Veli abiye sor eğer bir şey varsa Veli abi açıklasın' dediğini, bu görüşmeden sonra şahısların yanından ayrılarak Drej Ali'nin Bakırköydeki bürosunda Sami HOŞTAN ile buluştuklarını ve konuyu anlattığını, bu arada Veli KÜÇÜK'e bilgi verdiğini, Veli KÜÇÜK'ün de "Sami HOŞTAN'a görüşme yapmamasını' söylediğini, kendisine de "Doğuya söyle fransız istihbaratından gelenleri yönlendirsin(oyalasm), askerlik yapmıyor desin' dediğini,
Güneydoğudayken, Veli KÜÇÜK'den sonraki yetkili kişinin, Diyarbakır'da alay komutanı Eşref HATİPOĞLU, Tunceli bölgesinde Halil İbrahim AKAR olduğunu, uyuşturucu temasında işlenen bütün yolların Eşref HATİPOĞLU na yansıdığını, hatta Diyarbakır da bazı ihalelere Drej Alinin girmesi için, Eşref HATİPOĞLU tarafından ihaleye fesat karıştırıldığını, HATİPOĞLU'nun bir kaç defa ihaleleri iptal ettiğini,
Veli KÜÇÜK'ün Karadeniz Bölge Komutanı olmasından sonra, bütün uluslar arası uyuşturucu merkezleri- istihbaratları, trafiğin Karadeniz'e geçtiğini, buradaki işaretin Veli KÜÇÜK olduğunu, Veli KÜÇÜK'ün dört-beş tane dil bildiğim, Fransız istihbaratı OJD'nin bir çok defa Jitem uyuşturucu yapıyor diye belgeler (rapor) yayınladığını,
Yine Nejat TAŞ ve JİTEM'in ortak olduğu uyuşturucunun Kısmetim-1 isimli
gemide olduğu, Askerlerden de yüzbaşı Mustafa nm Nejat TAŞ'ın yanında olduğu,
ancak polisin bu gemiye operasyon yaptığını, bunun üzerine Nejat TAŞ'ın Vali Hayri KOZAKÇTOĞLU ve Emniyet Müdürü Necdet MENZİR ile anlaşarak bu mala ortak olduklarını. Kısmeti m-1 de bulunan uyuşturucunun yerine ulaştırıldığını, fakat geminin batırılmış gibi yapıldığını, oysa batan geminin içinde uyuşturucu olmadığını, o süreçte Nejat TAŞ, vali Hayri KOZAKÇTOĞLL, Necdet MENZİR ve yüzbaşının oturup anlaştıklarını, bu yüzden Hayri KOZAKÇIOĞLU, Necdet MENZİR'in JİTEM ile aralarının bozulduğunu,
Veli KÜÇÜK'ün anlatımlarından, Necdet MENZİR ile aralarının açık olduğunu
anladığını, Veli KÜÇÜK'ün bu konulardan bahsederken yanında yüzbaşı Mustafa nmda
olduğunu, Nejat TAŞ ile yüzbaşı Mustafa çok sık görüştüğünü, bankaları kumarhaneleri olan
Sedat ÇOLAK'ın da Nejat TAŞ la arasının iyi olduğunu, ^_
Dostları ilə paylaş: |