İmam humeyni'NİN (R. A) SÖz ve konuşmalarinda fiLİSTİN


Amerika ve İsrail'e Karşı Petrolün Bir Silah Olarak Kullanılması Gerektiği



Yüklə 0,81 Mb.
səhifə2/19
tarix04.12.2017
ölçüsü0,81 Mb.
#33791
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19

Amerika ve İsrail'e Karşı Petrolün Bir Silah Olarak Kullanılması Gerektiği


Araplarla İsrail arasındaki mükerrer savaşlar ve bilhassa Ramazan yenilgisi sonucu arapların çoğusu uzlaşma yolları ararken İmam -ks- savaşın henüz kaybedilmediğini hatırlatıyor ve İsrail'le onu destekleyenlere karşı petrol ambargosu uygulama yoluyla savaşın sürdürülmesi gerektiğini vurguluyordu.

Nitekim 16.8.1352 tarihli Ramazan savaşı münasebetiyle müslüman devlet ve milletlere verdiği mesajda şöyle diyordu:

"Petrolü olan islam ülkelerinin başındaki iktidarlar ellerindeki petrol ve diğer imkanları İsrail'le onun sömürücü yandaşlarına karşı bir silah olarak kullanmal ve İsrail'e yardım eden devletlere petrol satışını durdurmalıdırlar.

İmam, İs lam İnkılabı'nın zaferinden sonra da bu tavrını aynı kararlılıkla sürdürmeye davam etti ve tavrını davrarnışlarıyla da bizzat pratiğe geçirdi. Ama islam ülkelerinin başındaki çoğu iktidarların zayıf ruhlu ve ecnebilere bağlı olmaları nedeniyle de onun bu önerisi bütün bölgede uygulanamadı. O kritik günlerin şartları ve sanayi dünyasının petrolüyle olan vazgeçilmez bağlılığı; bilhassa batı teknoloji ve sanayi dünyasının böyle bir ambargoya karşı hiç bir hazırlık ve çare yoluna sahip bulunmadığı hatırlanacak olursa İmam'ın bu tavrı ve önerisinin ne derece isabetli ve etkili olduğu daha iyi anlaşılır.


Filistin'in Hürriyeti; İslami Kimliğe Tekrar Kavuşulmasına Bağlıdır


İsrail'le ciddi bir mücadeleye girme ve gerekli tavırlar takınabilmenin şartlarından biri halkın bilinç seviyesinin

22

yükselmesinin yanısıra salt -maddi ve manevi-tüketicilikten kurtulması ve kendileriyle gönül ve elbirliği edebilecekleri kimse ve kadroları iktidara getirmesidir. Ne var ki, çoğu islam ülkelerinde devlet, kendi halkına çeşitli baskılar ve şiddet uyguladığından halk tabanı bu devletlere destek vermemiştir. İşte bu gerçek doğrultusunda İmam; direnişin ana dayanağının, milletlerin islami inançlarının olması gerektiğini vurgulayarak şöyle diyor:



"Biz -gerçek- islama, hz. Resulullah -sav- islamına dönmedikçe müşkülatlarımız hallolmayacak, olduğu gibi kalacaktır; ne Filistin meselesini halledebiliriz, ne Afganistan'ı, ne de başka yerleri... Müslüman milletler, islamın ilk dönemine dönmelidirler. Devletler de milletlerle birlikte islama dönerlerse ne alâ, ama eğer dönmezlerse milletler kendilerini devletlerinden ayrı bilmeli ve İran milleti nasıl yaptıysa, onlar da başlarındaki devlete onu yapmalıdır ki bu sıkıntılar bitsin, çözüme kavuşsun."

(18.5.59; SN; c.12, s.282)


"Büyük İsrail" Komplosunu Defalarca İfşa


İsrail parlemantosunun daha ilk başta sloganı: "İsrail, senin sınırların Nil'den Fırat'a kadardır." şeklindeydi ve işgalci siyonist yahudiler bu sloganı verdikleri o günlerde, islam dünyası karşısında rakam dahi kabul edilmeyecek derecede zayıf ve nüfus açısından da çok azdılar ki bugün de bu orantı aslında fazla değişmiş değildir. O zayıf günlerinde bile bu sloganı ana ülkü edinmiş bir İsrail'in, yarın güç ve kuvvet kazandığı zaman bu ülküyü slogandan pratiğe geçireceği gün gibi ortadadır -ki son yıllarda bölge ülkelerine karşı bu emeline hizmet edecek bir politika izlemeye başlamış bulunmaktadır. -

İmam Humeyni -ks- İsrail'in yayılmacılık politikasını defalarca hatırlatarak onun halihazırda işgal ettiği topraklarla yetinmeyeceğini ve İsrail'in böyle bir emeli

23

inkar etmesinin ancak islam dünyasını oyuna getirmek için bir kandırmaca ve nihai hedefine ulaşma yolundaki "adım adım" politikasının bir gereği olduğunu önemle vurguluyordu. İmam'ın bu uyarısına dikkatle kulak verilseydi birçok uzlaşma planları suya düşerdi. Akıllarısıra İsrail'i beynelmilel yaptırımlarla karşı karşıya bırakacak anlaşmalar imza etmek suretiyle onu frenleyebileceğini sanan uzlaşmacılar bugün Filistin halkının kendi topraklarının bir kısmında muhtar bir yar devlete sahip olmasını şans ve başarı telakki edecek kadar acziyet içindedirler.


Yahudilerle Siyonistleri Aynı Statüye Tabi Tutmama


Bilindiği üzere siyonizm bugün ırkçı, tasallutçu ve sömürücü amaçlarla oluşmuş siyasi bir teşkilat olup yahudi milletinin kurtarıcısı gibi bir dinî maskenin ardına gizlenerek menfur emellerine ulaşma yoluna girmektedir. Ama bunu herkes bilmektedir ki dünyadaki bütün yahudilerin aynı ırktan olduğu iddiası, bugün Filistin topraklarını işgal ve orada işlediği cinayetlere kılıf uydurmaya çalışan siyonistlerin düzdüğü aptalca yalandan başka birşey değildir. Keza bilindiği üzere bu macerayı ilk başlatan İngiltere sömürüsü oldu, bugün onların yerini Beyazsaray, ya da İmam'ın kullandığı daha yerinde bir deyişle "Karasaray" şefleri almış durumda. Yeni batı sömürüsünün din ve dindar insanlara zerrece önem vermediği ve gerçekte herşeye sadece "çıkarları" penceresinden baktığı tartışma götürmez bir gerçektir. Bunu çok iyi bilen İmam Humeyni, daima siyonizmle yahudileri iki ayrı denklem olarak ayırmak suretiyle siyonizmin bu oyununu bozmuş ve İsrail siyonizminin takındığı o "gariban ve mazlum yahudiler" adlı maskeyi düşürerek sizyonizmin esasen Allah ve din inancına, ilahi peygamberlerin belirlediği bütün ülkülere düşman olan gerçek çehresini gözler önüne sermektedir.

24

İslam Ümmetinin Vahdet ve Birliği, Filistin'in Tek Kurtuluş Yolu


İmam Humeyni -ks- bütün konuşmalarında Filistin için yegane kurtuluş yolunun islam ümmetinin gerçek islam etrafında kenetlenmesi olduğunu ve siyonizmin yayılmacı emellerini ancak bu birlik ve bilinçlenmenin durdurabileceğini hatırlatarak, İsrail'in asıl amacının islamı ortadan kaldırmak olduğunu, o halde müslümanların kendi aralarında her nevi ihtilaftan ciddiyetle uzak durmaları gerektiğini vurgular.

Arapların çoğu ve Filistin müslümanlarının Ehl-i Sünnet mezhebine mensup olmalarına rağmen İmam Humeyni, bir Şia fakih ve taklid müçtehidi olarak elbette ki onları "kardeş" olarak tanımlamış ve elinden gelen hiç bir yardımı esirgememiştir. Ona göre Filistin meselesi sırf Filistinlilerin meselesi değil, bütün islam dünyasını ilgilendiren bir meseledir; bu nedenle dünya müslümanlarına, bilhassa Lübnan şiilerine Filistinli kardeşlerine ayrdım etmeleri emrini veriyor ve bütün müslümanların şer'an sorumlu olduğunu söylüyor. Bir avuç siyonistin bir milyarı aşkın müslümana hükmetmesini müslümanlar için utanılacak bir olay olarak tanımlayan İmam -ks- şöyle diyor:

"Herşeye sahip, her nevi güce malik bulunan bunca ülkeye ne diye -küçücük- bir İsrail gelip de egemenlik taslasın?! Niçin böyle olsun ki?! Devletlerin, milletlerinden; müslüman devletlerin birbirinden ayrı ve kopuk olmasından başka bir nedeni var mı bunun?! Bir milyarı aşkın müslüman, onca imkan ve teçhizatı da varken, oturmuş, bir avuç İsrail'in Filistin ve Lübnan'ı öylece katletmesini seyrediyor!"

(10.8.58; SN; c.10, s.93)

İmam Humeyni -ks- bugün bütün müslümanların diline düşmüş olan bu meşhur cümlesiyle İsrail'in istikbali için ne düşündüğünü açıkça ifade ediyor: "Bütün müslümanlar

25

biraraya gelip hep birlikte hepsi bir kova su dökse, İsrail'i sel götürür!" ve şöyle ekliyordu:



"Şu meseleyi bir türlü çözemiyorum, hep muamma olmuştur benim için; şöyle ki: Bütün müslüman milletler ve onların başındaki devletler meselenin ne olduğunu biliyorlar; ecnebilerin bunların arasına ayrılık ve tefrika soktuğunu ve bu ayrılık-gayrılıkların kendilerini yokoluşa sürüklediğini görüyorlar; içi kof minicik bir İsrail'in bunca müslümana karşı nasıl diklendiğini; oysa bütün müslümanların biraraya gelip adam başına bir kova su dökmesi halinde İsrail'i sel götüreceğini biliyorlar... -Evet, biliyorlar ve görüyorlar, ama- yine de onun karşısında zavallı ve zebun haldeler!"

(25.5.1358; SN; a 8, s.235)



Yüklə 0,81 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin