İman ve islam hakkinda



Yüklə 5,12 Mb.
səhifə111/129
tarix24.10.2017
ölçüsü5,12 Mb.
#12281
1   ...   107   108   109   110   111   112   113   114   ...   129

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Şefaat Hakkında|tirmiziebu davudİbnu mace|Cabir|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şefaatim, ümmetimden büyük günah sahipleri içindir." [Tirmizi, şu ziyadeyi kaydeder: "Hz. Cabir (ra) dedi ki: "Kebair (büyük günah) ehli olmayanın şefaate ne ihtiyacı var!"] |Tirmizi, Kıyamet 12, (2437); Ebu Davud, Sünnet 23, (4739); İbnu Mace, Zühd 37, (4310)|5090

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Şefaat Hakkında|buharimüslim|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyamet gününde, insanlar birbirlerine girecekler. Hz. Adem aleyhisselam'a gelip: "Evlatlarına şefaat et!" diye talepte bulunacaklar. O ise: "Benim şefaat yetkim yok. Siz İbrahim aleyhisselam'a gidin! Çünkü o Halilullah'tır" diyecek. İnsanlar Hz. İbrahim'e gidecekler. Ancak o da: "Ben yetkili değilim! Ancak Hz. İsa'ya gidin. Çünkü o Ruhullah'tır ve O'nun kelamıdır!" diyecek. Bunun üzerine O'na gidecekler. O da: "Ben buna yetkili değilim. Lakin Muhammed (sav)'e gidin!" diyecek. Böylece bana gelecekler. Ben onlara: "Ben şefaate yetkiliyim!" diyeceğim. Gidip Rabbimin huzuruna çıkmak için izin talep edeceğim. Bana izin verilecek. Önünde durup, Allah'ın ilham edeceği ve şu anda muktedir olamayacağım hamdlerle Allah'a medh u senada bulunacak, sonra da Rabbime secdeye kapanacağım. Rabb Teala: "Ey Muhammed! Başını kaldır! Dilediğini söyle, söylediğine kulak verilecek. Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine gelecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir!" buyuracak. Ben de: "Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum!" diyeceğim. Rab Teala: "(Çabuk onların yanına) git! Kimlerin kalbinde buğday veya arpa denesi kadar iman varsa onları ateşten çıkar!" diyecek. Ben de gidip bunu yapacağım! Sonra Rabbime dönüp, önceki hamd u senalarla hamd ve senalarda bulunacağım, secdeye kapanacağım. Bana, öncekinin aynısı söylenecek. Ben de: "Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim!" diyeceğim. Bana yine: "Var, kimlerin kalbinde hardal danesi kadar iman varsa onları da ateşten çıkar!" denilecek. Ben derhal gidip bunu da yapacak ve Rabbimin yanına döneceğim. Önceki yaptığım gibi yapacağım. Bana, evvelki gibi: "Başını kaldır!" denilecek. Ben de kaldırıp: "Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim!" diyeceğim. Bana yine: "Var, kalbinde hardal danesinden daha az miktarda imanı olanları da ateşten çıkar!" denilecek. Ben gidip bunu da yapacağım. Sonra dördüncü sefer Rabbime dönecek, o hamdlerle hamd u senada bulunacağım, sonra secdeye kapanacağım. Bana: "Ey Muhammedi Başını kaldır ve (dilediğini) söyle, sana kulak verilecektir! Dile, talebin verilecektir! Şefaat et, şefaatin kabul edilecektir!" denilecek. Ben de: "Ey Rabbim! Bana Lailahe illallah diyenlere şefaat etmem için izin ver!" diyeceğim. Rabb Teala: "Bu hususta yetkin yok! -veya: Bu hususta sana izin yok!- Lakin izzetim, celalim, kibriyam ve azametim hakkı için lailahe illallah diyenleri de ateşten çıkaracağım!" buyuracak." |Buhari, Tevhid 36, 19, 37, Tefsir, Bakara 1, Rikak 51; Müslim, İman 322, (193)|5091



KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Şefaat Hakkında|buharimüslimtirmizi|Ebu Hureyre|Biz bir davette Resulullah ile beraberdik. Ona sofrada hayvanın ön budu(ndan bir parça) ikram edildi. Bud hoşuna giderdi. Ondan bir parça ısırdı ve: "Ben kıyamet günü ademoğlunun efendisiyim! Acaba bunun neden olduğunu biliyor musunuz? (Açıklayayım): "Allah o gün, öncekileri ve sonrakileri tek bir düzlükle toplar. Bakan onlara bakar, çağıran onları işitir. Güneş onlara yaklaşır. Gam ve sıkıntı, insanların tahammül edemeyecekleri ve takat getiremeyecekleri dereceye ulaşır. Öyle ki insanlar: "içinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musunuz, sizlere şefaat edecek birini görmüyor musunuz?" demeye başlarlar. Birbirlerine: "Babanız Adem var!" derler ve ona gelerek: "Ey Adem! Sen insanların babasısın. Allah seni kendi eliyle yarattı, kendi ruhundan sana üfledi. [Bütün isimleri sana öğretti]. Meleklerine senin önünde secde ettirdi. Seni cennete yerleştirdi. [Allah katında itibarın, makamın var.] Rabbin nezdinde bizim için şefaatte bulunmaz mısın? Bizim şu halimizi, başımıza şu geleni görmüyor musun?" derler. Adem aleyhisselam da: "Bugün Rabbim çok öfkelidir, daha önce bu kadar öfkelenmedi. Bundan sonra da böylesine öfkelenmeyecek. (Esasen şefaate benim yüzüm yok, çünkü, cennette iken, Allah) beni o ağaca yaklaşmaktan men etmişti. Ben, bu yasağa asi oldum. [Ben cennette iken işlediğim günah sebebiyle cennetten çıkarıldım. Bugün günahlarım affedilirse bu bana yeter]. Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden başkasına gidin. Nuh aleyhisselam'a gidin!" diyecek. İnsanlar Nuh aleyhisselam'a gelecekler: "Ey Nuh! sen yeryüzü ahalisine gönderilen resullerin ilkisin. Allah seni çok şükreden bir kul (abden şeküra) diye isimlendirdi. İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musun? Başımıza gelenleri görmüyor musun? Rabbin nezdinde bizim için şefaatte bulunmaz mısın?" diyecekler. Nuh aleyhisselam da şöyle diyecek: "Bugün Rabbim çok öfkelidir. Daha önce hiç bu kadar öfkelenmedi, bundan sonra da böylesine öfkelenmeyecek! Benim bir dua hakkım vardı. Ben onu kavmimin aleyhine (beddua olarak) yaptım. Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden başkasına gidin. İbrahim aleyhisselam'a gidin!" diyecek. İnsanlar İbrahim aleyhisselam'a gelecekler: "Ey İbrahim! Sen Allah'ın peygamberi ve arz ahalisi içinde yegane Halilisin. Bize Rabbin nezdinde şefaat et! İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musun?" diyecekler. İbrahim aleyhisselam onlara: "Rabbim bugün çok öfkeli. Bundan önce bu kadar öfkelenmemişti, bundan sonra da bu kadar öfkelenmeyecek. (Şefaat etmeye kendimde yüz de bulamıyorum. Çünkü ben) üç kere yalan söyledim!" deyip, bu yalanlarını birer birer sayacak. Sonra sözlerine şöyle devam edecek: "Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden başkasına gidin! Musa aleyhisselam'a gidin!" İnsanlar, Hz. Musa aleyhisselam'a gelecekler ve: "Ey Musa! Sen Allah'ın peygamberisin. Allah seni, risaletiyle ve hususi kelamıyla insanlardan üstün kıldı. Bize Allah nezdinde şefaatte bulun! İçinde bulunduğumuz hali görmüyor musun?" diyecekler. Hz. Musa da: "Bugün Rabbim çok öfkelidir. Daha önce böylesine öfkelenmedi, bundan sonra da böylesine öfkelenmeyecek. (Esasen Rabbim nezdinde şefaate yüzüm de yok. Çünkü) ben, öldürülmesi ile emrolunmadığım bir cana kıydım. [...Bugün ben mağfirete mazhar olursam bu bana yeterlidir.] Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden başkasına gidin! Hz. İsa aleyhisselam'a gidin!" diyecek. İnsanlar Hz. İsa'ya gelecekler ve: "Ey İsa, sen Allah'ın peygamberisin ve Meryem'e attığı bir kelamısın ve kendinden bir ruhsun. Üstelik sen beşikte iken insanlara konuşmuştun. Rabbin nezdinde bize şefaat et! İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musun?" diyecekler! Hz. İsa aleyhisselam da: "Bugün Rabbim çok öfkeli. Daha önce bu kadar öfkelenmedi, bundan böyle de hiç bu kadar öfkelenmeyecek!" diyecek. -Hz. İsa şahsıyla ilgili bir günah zikretmeksizin- ( Bir başka rivayette): ["Beni, Allah'tan ayrı bir ilah edindiler. Bugün bana mağfiret edilirse bu bana yeter."] Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden başkasına gidin! Muhammed aleyhissalatı vesselam'a gidin!" diyecek. İnsanlar Muhammed (sav)'e gelecekler, bir diğer rivayette: "Bana gelirler!" denmiştir- ve: "Ey Muhammed! Sen Allah'ın peygamberisin, bütün peygamberlerin sonuncususun. Allah senin geçmiş, gelecek bütün günahlarını mağfiret buyurdu. Bize Rabbin nezdinde şefaatte bulun. Şu içinde bulunduğumuz hali görmüyor musun?" diyecekler. Bunun üzerine ben Arş'ın altına gideceğim. Rabbim için secdeye kapanacağım. Derken Allah, benden önce hiç kimseye açmadığı medh u senaları benim için açacak [Ben onlarla Rabbime medh u senalarda bulunacağım]. Sonra: "Ey Muhammed başını kaldır ve iste! (İstediğin) sana verilecek! Şefaat talep et! Şefaatin yerine getirilecek!" denilecek. Ben de başımı kaldıracağım ve: "Ey Rabbim ümmetim! Ey Rabbim ümmetim! Ey Rabbim ümmetim!" diyeceğim. Bunun üzerine: "Ey Muhammed! Ümmetinden, üzerinde hesap olmayanları cennet kapılarından sağdaki kapıdan içeri al! Esasen onlar diğer kapılarda da insanlara ortaktırlar!" denilecek." Resulullah sonra şöyle buyurdular: "Nefsim kudret elinde olan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun. Cennet kapısının kanatlarından iki kanadının arasındaki mesafe Mekke ile Hacer arasındaki veya Mekke ile Busra arasındaki mesafe kadardır." Hz. İbrahim aleyhisselam'ın kıssasıyla ilgili bir rivayette şu ziyade var: [Hz. İbrahim, (insanlar, şefaat etmesi için kendine geldikleri zaman, Allah'a şefaat talebinde bulunmasına mani olan üç günahı olarak yıldızlar hakkında sarfettiği "İşte bu Rabbim" (En'am 76) sözünü, atalarının putları hakkında sarfettiği "Belki de bu (putları kırma) işini onların en büyüğü yapmıştır" (Enbiya 63) sözünü ve bir de: "Ben gerçekten hastayım" (Saffat 89) sözünü zikretti."] |Buhari, Enbiya 3, 8, Tefsir, Beni İsrail 5; Müslim, İman 327, (194); Tirmizi, Kıyamet 11, (2436)|5092

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Şefaat Hakkında|müslim|Yezid İbnu Süheyb el-Fakir|Haricilerin görüşlerinden biri içime işlemişti, haccetmek, sonra da (propaganda yapmak üzere) insanların karşısına çıkmak arzusuya, kalabalık bir grup içerisinde yola çıktık. Medine'ye uğradık. Orada Cabir İbnu Abdillah (ra), insanlara hadis rivayet ediyordu. Bir ara cehennemlikleri zikretti. Ben: "Ey Resulullah'ın arkadaşı! Sen ne konuşuyorsun? Halbuki Allah Teala hazretleri: "(Ey Rabbim!) Ateşe kimi atarsan mutlaka onu rezil rüsvay edersin" (Al-i imran 192); "Ateşten her çıkmak isteyişlerinde oraya geri çevrilirler" (Secde 20) buyurmaktadır" dedim. Hz. Cabir: "Sen Kur'an'ı okuyor musun?" dedi. Ben de: "Evet!" dedim. "Öyleyse onun evvelini oku! Çünkü o, küffar hakkındadır!" dedi ve sonra ilave etti: "Sen, Allah'ın Muhammed (sav)'i dirilteceği makam-ı mahmudu işittin mi?" "Evet!" dedim. Dedi ki: "O, Muhammed (sav)'e mahsus mahmud makamdır. Allah Teala hazretleri o makamın hatırına, cehennemden çıkaracaklarını çıkarır!" (Hz. Cabir) sonra, sırat köprüsünün konuluşunu ve üzerinden insanların geçişini tavsif etti. Biz: "Bu ihtiyarın, Aleyhissalatu vesselam hakkında yalan söyleyeceğini mi zannedersiniz?" dedik ve Haricilikten rücu ettik. Hayır! Vallahi bizden bir kişiden başka, Haricilikte kalan olmadı. |Müslim, İman 320, (191)|5093

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Şefaat Hakkında|müslim|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyamet günü, cehennemliklerin, dünyada en müreffeh olanı getirilerek ateşe bir kere batırılacak. Sonra: "Ey ademoglu, denilecek. (Cehennemde) hiç nimet gördün mü? Sana hiç hayır uğradı mı ?" "Hayır! Ey Rabbim, vallahi hayır!" diyecek. Sonra cennetliklerden dünyada en fakir olan getirilecek. O da cennete bir sokulup, çıkarılacak ve kendisine: "Ey ademoglu (cennette) hiç fakirlik gördün mü, hiç sıkıntı çektin mi?" denilecek. Oda: "Hayır! Vallahi ya Rabbi! Başımdan hiç fakirlik geçmedi, hiçbir sıkıntı çekmedim" diyecek." |Müslim, Münafıkun 55, (2807)|5094

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Şefaat Hakkında|buharimüslim|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri azabı en hafif olan cehennemliğe: "Eğer dünya her şeyiyle senin olsaydı, şu azabdan kurtulmaya bedel, fidye olarak verir miydin?" diye soracak. Adam: "Evet!" diyecek. Rabb Teala bunun üzerine: "Sen daha Hz. Adem'in sulbünde iken ben senden bundan daha hafifini istemiş: "Bana hiçbir şeyi ortak kılma da seni ateşe sokmayayım, cennete koyayım" demiştim. Sen buna yanaşmadın, şirke girdin" buyuracak." |Buhari, Rikak 51, 49, Enbiya 1; Müslim, Münafikun 51, (2805)|5095

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Şefaat Hakkında|buharimüslim|İbnu Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennetlikler cennette, cehennemlikler de cehennemde oldukları zaman ölüm getirilir. Cennetle cehennemin arasına konup orada kesilir. Sonra bir münadi nida eder: "Ey ehl-i cennet! Artık ebediyet var, ölüm yok! Ey ehl-i nar! Artık ebediyet var, ölüm yok! Cennetliklerin süruru bununla daha da artar. Cehennemliklerin de hüznü artar." |Buhari, Rikak 50, 51; Müslim, Cennet 43, (2850)|5096

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|buharimüslimtirmizi|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu'ş-Şan, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım." Ebu Hureyre ilaveten dedi ki: "Dilerseniz şu ayet-i kerimeyi okuyun, (Mealen): "Yaptıklarına karşılık Allah katında onlar için göz aydınlığı olacak ne mükafaatların saklandığını kimse bilemez" (Secde 17). |Buhari, Bed'ül-Halk 8, Tefsir Secde 1, Tevhid 35; Müslim, Cennet 2, (2824); Tirmizi, Tefsir, (3195)|5097

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem||Sehl İbnu Sa'd|Buhari, bir diğer rivayetinde şu ziyadeyi kaydeder: "Sehl İbnu Sa'd anlatıyor -deyip, hadisin aynısını kaydettikten sonra- der ki: "Muhammed İbnu Ka'b dedi ki: "Onlar Allah için ameli gizli tuttular. Allah da onların sevabını gizli tuttu. Kullar yanına gelince onları nimete boğacak." Hadis, bu muhtevada olarak Buhari'de mevcut değildir. Hakim'in el- Müstedrek'inde mevcuttur (413-414) ||5098

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Sehl İbnu Sa'd|"Ey Allah'ın Resulü!" dedim, "insanlar neden yaratıldı?" "Sudan!" buyurdular. "Ya cennet?" dedim, "o neden inşa edildi?" "Gümüş tuğladan ve altın tuğladan! Harcı da kokulu misk. Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da za'ferandır. Ona giren nimete mazhar olur, eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz." Aleyhissalatu vesselam sözlerine şöyle devam buyurdular: "Üç kişi vardır duaları reddedilmez (mutlaka kabul edilir): Adil imam (devlet başkanı), iftarını yaptığı zaman oruçlu, zulme uğrayanın duası. Allah, (mazlumun) duasını bulutların fevkine çıkarır ve onlara sema kapıları açılır ve Allah Teala hazretleri: "İzzetime yemin olsun! Vakti uzasa da, duanı mutlaka kabul edeceğim!" buyurur." |Tirmizi, Cennet 2, (2528)|5099

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|buharimüslimtirmizi|Ebu Musa|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Gümüşten iki cennet vardır. Kapları ve içinde bulunan diğer şeyleri de gümüştendir. Altından iki cennet vardır, kapları ve içlerinde bulunan diğer eşyaları da hep altındandır. Adn cennetinde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allah'ın veçhindeki ridau'l-kibriyadan (büyüklük perdesinden) başka bir şey yoktur." |Buhari, Tefsir, Rahman 1, 2, Bedu'l-Halk 8, Tevhid 24; Müslim, İman 180, (296); Tirmizi, Cennet 3, (2530)|5100

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|buharimüslimtirmizi|Ebu Musa|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette, mü'min için, içi boş tek bir inciden bir çadır vardır. -Bir rivayette- genişliği altmış mildir. Her köşesinde bir refikası bulunur, hiçbiri diğerini görmez, mü'min bunların herbirini dolaşır." |Buhari, Bed'ü'l-Halk 8, Tefsir, Rahman 1, 2, Tevhid 24; Müslim, Cennet 23, (2838); Tirmizi, Cennet 3, (2530)|5101

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette yüz derece vardır. Her iki derece arasında yüz yıl(lık yürüme mesafesi) vardır." |Tirmizi, Cennet 4, (2531)|5102

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Ubade İbnu's-Samit|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette yüz derece vardır. Her bir derecenin diğer derece ile arası, sema ile arz arası kadar geniştir. Firdevs bunların en yukarıda olanıdır. Cennetin dört nehri buradan çıkar. Bunun üstünde Arş vardır. Allah'tan cennet istediğiniz vakit Firdevs'i isteyin." |Tirmizi, Cennet 4, (2533)|5103

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Ebu Said|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette yüz derece vardır. Bütün alemler bunlardan birinin içinde toplansalar, hepsini de kuşatır, istiab eder." |Tirmizi, Cennet 4, (2534)|5104

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette bir ağaç vardır ki, binekli bir kimse yüz yıl gölgesinde yürüse onu katedemez. İstersiniz şu ayeti okuyun: "Daimi gölgededirler, çağlayıp duran su başlarındadırlar" (Vakıa 30-31)." |Tirmizi, Tefsir, Vakıa, (3289), Cennet 1, (2528)|5105

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Ebu Hureyre|Cennette hiçbir ağaç yoktur ki gövdesi, altından olmasın. |Tirmizi, Cennet 1, (2527)|5106

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|buharimüslimtirmizi|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette, yay kadar bir yer, güneşin üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır." [Tirmizi, Hz. Enes'ten şu ziyadede bulunmuştur: "Sizden birinizin yayı kadar veya kamçısı kadar cennetteki bir yer, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Cennet ehlinden bir kadın, arz ehline görünecek olsa, dünya ve içindekileri aydınlatır, arzla sema arasını güzel koku ile doldururdu, onun başörtüsü dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır."] |Buhari, Bed'ül-Halk 8, Tefsir, Vakı'a 1; Müslim, Cennet 6, (2826); Tirmizi, Cennet 1, (2525)|5107

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Sa'd İbnu Ebi Vakkas|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette olan şeyden bir tırnağın azalttığı miktar, semavat ve dünya arasında dört ciheti de tezyin etmiş olarak görünürdü. Eğer cennet ehlinden bir adam dünya ehline zuhur etse ve bilezikleri görünse o(nun şavkı) güneşin ziyasını bastırırdı, tıpkı güneşin, yıldızların ziyasını bastırması gibi." |Tirmizi, Cennet 7, (2541)|5108

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|buharimüslim|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sidretü'l-Münteha'ya çıkarıldım. Orada dört nehir gördüm: İki nehir zahirdi, iki nehir de batın. Zahir olan iki nehir Nil ve Fırat nehirleriydi. Batın olanlarda cennetin iki nehri idi." |Buhari, Eşribe 12; Müslim, İman 264, (164)|5109

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Büreyde|Bir adam Resulullah (sav)'a: "Cennette at var mı?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam da: "Allah Teala hazretleri seni cennete koyduğu takdirde, kızıl yakuttan bir at üzerinde orada dolaşmak isteyecek olsan, o seni istediğin her yere uçuracaktır" buyurdular. Bunun üzerine diğer biri de: "Cennette deve var mı?" diye sordu. Ama buna Aleyhissalatu vesselam öncekine söylediği gibi söylemedi. Şöyle buyurdular: "Eğer Allah seni cennete koyarsa, orada canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şey bulunacaktır." |Tirmizi, Cennet 11, (2546)|5110

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Ali|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette siyah gözlülerin (hurilerin) toplanma yerleri vardır. Orada, benzerini mahlukatın hiç işitmediği güzel bir sesle şarkı okurlar ve şöyle söylerler: "Bizler ebedileriz, hiç ölmeyiz! Bizler nimetlere mazharız, fakr bilmeyiz! Rabbimizdan razıyız, mükedder olmayız! Kendisinin olduğumuz beylerimize ne mutlu!" |Tirmizi, Cennet 24, (2567)|5111

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|müslim|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennet ehlinin bir çarşısı vardır. Her cuma oraya gelirler. Derken kuzey rüzgarı eser, elbiselerini ve yüzlerini okşar. Bunun tesiriyle hüsün ve cemalleri artar. Böylece ailelerine, daha da güzelleşmiş olarak dönerler. Hanımları: "Vallahi, bizden ayrıldıktan sonra sizin cemal ve güzelliğiniz artmış!" derler. Erkekler de: "Sizler de, Allah'a kasem olsun, bizden sonra çok daha güzelleşmişsiniz!" derler." |Müslim, Cennet 13, (2833)|5112

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Ali|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette bir çarşı vardır. Ancak orada ne alış, ne de satış vardır. Sadece erkek ve kadın suretleri vardır. Erkek bunlardan bir suret arzu ederse o surete girer." |Tirmizi, Cennet 15, (2553)|5113

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|buharimüslimmuvattatirmizi|Ebu Hureyre|Resulullah (sav): "Yaktığınız ateş var ya, bu cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir cüzdür!" buyurmuşta. (Yanındakiler): "Zaten bu ateş, vallahi (asileri cezalandırmaya ahirette) yeterliydi" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Cehennem ateşi öbürüne altmış dokuz kat üstün kılındı. Her bir kat'ın harareti, bunun mislindedir." |Buhari, Bed'ü'l-Halk 10; Müslim, Cennet 29, (2843); Muvatta, Cehennem 1, (2, 994); Tirmizi, Cehennem 7, (2592)|5114

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizimuvatta|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cehennem ateşi bin yıl yakıldı. Öyle ki kıpkırmızı oldu. Sonra bin yıl daha yakıldı, öyle ki beyazlaştı. Sonra bin yıl daha yakıldı. Şimdi o siyah ve karanlıktır." [Metin Tirmizi'ye aittir.] |Tirmizi, Cehennem 8, (2594); Muvatta, Cehennem 2, (2, 994)|5115

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Ebu Saidi'l-Hudri|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cehennemi kuşatan surun dört (ayrı) duvarı vardır. Her duvarın kalınlığı kırk yıllık yürüme mesafesi kadardır." |Tirmizi, Cehenmem 4, (2587)|5116

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Hasan Basri|Utbe İbnu Gazvan (ra), Basra'da minberde (hutbe esnasında) dedi ki: "Resulullah (sav) bize şöyle buyurmuşlardı: "Cehennemin kıyısından büyük bir taş bırakıldı. Bu taş yetmiş yıl aşağı doğru düştü de henüz dibe ulaşmadı." (Utbe İbnu Gazvan, devamla) der ki: "Hz. Ömer (ra): "Ateşi çok zikredip hatırlayın. Zira onun harareti pek şiddetlidir; derinliği çok fazladır, çengelleri demirdendir" buyurdu." |Tirmizi, Cehennem 2, (2578)|5117

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Ebu Said el-Hudri|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Veyl, cehennemde bir vadidir. Kafir orada, kırk yıl batar da dibine ulaşamaz." |Tirmizi, Tefsir, Enbiya, (3164)|5118

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|İbnu Abbas|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Eğer zakkumdan, dünyaya tek damla damlatılacak olsa, bu dünya ehlinin yiyeceklerini ifsad ederdi. Öyleyse, yiyecek ve içeceği zakkumdan cehennemliğin hali ne olur (anlayın)!" |Tirmizi, Cehennem 4, (2588)|5119

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|buharimüslimtirmizi|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cehennem, Rabbine şikayet ederek: "Ey Rabbim! Bir parçam diğer bir parçamı yemektedir" dedi. Bunun üzerine, Allah Teala hazretleri ona, iki nefes almaya izin verdi; Bir nefes kışta, bir nefes de yazda. (Yazdaki nefesi) sizin rastladığınız en şiddetli sıcaktır. (Kıştaki nefesi de) sizin rastladığınız en şiddetli (soğuk olan) zemherirdir." |Buhari, Bed'u'l-halk 10; Müslim, Mescaid 185, (617); Tirmizi, Cehennem 9 (2595)|5120

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyamet günü, ateşten bir parça, boyun şeklinde uzanır. Bunun, gören iki gözü, işiten iki kulağı, konuşan iki dili vardır. Der ki: "Ben üç takım (insanı cezalandırmak) için vazifelendirildim: Allah'la birlikte bir başka ilaha dua eden kimse, bile bile zulmeden cebbar, tasvirciler." |Tirmizi, Cehennem 1, (2577)|5121

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|müslimtirmizi|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) buyurdular ki: Kıyamet günü cehennem, yetmiş bin yuları olduğu halde getirilir. Her yularında, onu çeken yetmiş bin melek vardır." |Müslim, Cennet 29, (2842); Tirmizi, Cehennem 1, (2576)|5122

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|tirmizi|Mücahid|İbnu Abbas (ra) bana: "Cehennemin genişliği ne kadardır, biliyor musun?" diye sordu. Ben: "Hayır!" deyince: "Doğru, Allah'a yemin olsun, bilemezsin!" dedi ve ilave etti: "Bana Hz. Aişe (ra) dedi ki: Resulullah (sav)'a: "Kıyamet günü arz toptan O'nun bir kabzasıdır (tam tasarrufundadır). Gökler de O'nun sağ eliyle dürülmüşlerdir" (Zümer 67) ayetinden sormuş ve: "Bu sırada insanlar nerede olurlar [ey Allah'ın Resulü]" demiştim. Aleyhissalatu vesselam: "Cehennem köprüsünde!" cevabını verdi." |Tirmizi, Tefsir, Zümer, (3242)|5123

KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ|Cennet Ve Cehennem|ebu davudtirmizinesai|Ebu Hureyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri cenneti yarattığı zaman Cibril aleyhisselam'a: "Git ona bir bak!" buyurdular. O da gidip cennete baktı ve: "[Ey Rabbim!] Senin izzetine yemin olsun, onu işitip de ona girmeyen kalmayacak, herkes ona girecek!" dedi. (Allah Teala hazretleri) cennetin etrafını mekruhlarla çevirdi. Sonra: "Hele git ona bir daha bak!" buyurdu. Cebrail gidip ona bir daha baktı. Sonra da: "Korkarım, ona hiç kimse girmeyecek!" dedi. Cehennemi yaratınca, Cebrail'e: "Git, bir de, şuna bak!" buyurdu. O da gidip ona baktı ve: "İzzetine yemin olsun, işitenlerden kimse ona girmeyecektir!" dedi. Allah Teala hazretleri de onun etrafını şehvetlerle kuşattı. Sonra da: "Git ona bir kere daha bak!" dedi. O da gidip ona baktı. Döndüğü zaman: "İzzetine yemin olsun, tek bir kişi kalmayıp herkesin ona gireceğinden korkuyorum!" dedi." |Ebu Davud, Sünnet 25, (4744); Tirmizi, Cennet 21, (2563); Nesai, Eyman 3, (7, 3)|5124


Yüklə 5,12 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   107   108   109   110   111   112   113   114   ...   129




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin