BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|müslim||Müslim'in bir diğer rivayeti şöyledir: "Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurma ile, tuz tuzla başbaşa misliyle, peşin olarak satılır. Kim artırır veya artırılmasını taleb ederse ribaya girmiştir. Bu işte alan da veren de birdir." Yine Müslim'de Ebu Hüreyre'nin bir rivayetinde "cinsleri farklı ise müstesna" denir. |Müslim, Müsakat 82, (1584)|315
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|müslimebu davudtirmizinesaiİbnu mace|Ubadetu'bnu Samit|Rivayetinde (şu ziyade) ifade edilmiştir: "...Bu çeşitler farklı olduğu takdirde peşin ise dilediğiniz gibi satın." Bu hadisi, Buhari hariç, Beş Kitap rivayet etmiştir. |Müslim, Müsakat 81, (1587); Ebu Davud, Büyu 12, (3349-3350); Tirmizi, Büyu 23, (1240); Nesai, Büyu 43, 44, (7, 274, 275, 276, 277, 278); İbnu Mace, Ticarat 48, (2254)|316
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|buharimüslimnesai|Ebu'l-Minhal|Zeyd İbnu Erkam ve el-Berd İbnu Azib (ra)'e sarftan (yani altınla gümüşü cinsi cinsine satmaktan) sordum, ikisi de şu cevabı verdi: "Resulullah (sav) altının gümüş mukabilinde veresiye satılmasını yasakladı." |Buhari, Büyu 80, 8, Şirket 10, Menakıbu'l-Ensar 50; Müslim, Müsakat 87, (1589); Nesai, Büyu 49, (7, 280)|317
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|müslimtirmiziebu davudnesai|Fadale İbnu Ubeyd|Resulullah (sav)'a Hayber'de bulunduğu sırada altın ve boncuklarla yapılmış bir gerdanlık getirildi. Bu satılık ganimet mallardandı. Resulullah (sav) altınların boncuklardan ayrılmasını emretti. Derhal gerdanlığın altın kısmı ile boncuk kısmı birbirinden ayrıldı. Sonra Hz. Peygamber (sav): "Altın, altına mukabil, tartısı tartısına satılsın" buyurdular. (Buhari hariç Beş Kitap tahric etti.) |Müslim, Müsakat 89, (1591); Tirmizi, Büyu 32, (1255); Ebu Davud, Büyu 13, (3351-3353); Nesai, Büyu 48, (7-279)|318
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|müslim||Müslim'de gelen diğer bir rivayette Haneş es-San'ani der ki: "Biz Fadale ile bir gazvede beraberdik. Derken bana ve arkadaşlarıma ganimetten bir gerdanlık isabet etti. Gerdanlık altın, gümüş ve kıymetli taşlardan yapılmıştı. Ben bunu satın almak isteyerek, Fadale'ye sordum. Bana şöyle cevap verdi: Bunun altınını ayır, bir kefeye koy. Kendi altınını da bir kefeye koy. Sonra sakın misli mislinden fazla birşey alma! Zira ben Resulullah (sav)'ın şöyle buyurduğunu işittim: "Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ederse sakın misli mislinden fazla bir şey almasın." |Müslim, Büyu 91, (1591)|319
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|buharimüslimnesai|Ebu Bekre|Resulullah (sav), gümüşün gümüşe başa baş olmayan satışını yasakladı. Bize altın mukabilinde dilediğimiz şekilde gümüş ve gümüş mukabilinde dilediğimiz şekilde altın satın almayı emretti." Müslim'in ziyadesinde "..Bir adam "peşin mi?" diye sordu. Ebu Bekre: "Ben böyle işittim" cevabını verdi. Sahiheyn ve Nesai rivayet etmiştir. |Buhari, Büyu 81, 77; Müslim, Müsakat, 88, (1590); Nesai, Büyu, 50 (7, 280-281)|320
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|muvatta|Yahya İbnu Sala|Resulullah (sav) Hayber'in fethi sırasında iki Sa'd'a (Sa'd İbnu Ebi Vakkas ve Sa'd İbnu Ubade), ganimet malından altın veya gümüş bir kabı satmalarını emretti. Onlar, her üç (birim)'i aynı dört (birim) mukabilinde, veya her dört (birim)'i üç (birim) aynı mukabilinde sattılar. Resulullah (sav) onlara: "Siz riba yaptınız, geri verin" emretti." |Muvatta, Büyu 28 (2, 632)|321
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|muvattanesai|Mücahid|Ben İbnu Ömer (ra)'la beraberdim.Ona bir kuyumcu gelerek: "Ey Ebu Abdirrahman! Ben altın işliyor ve bunu kendi ağırlığından fazla altınla satıyorum. Böylece ona harcayacağım el emeği miktarında fiyatını artırıyorum" dedi. İbnu Ömer (ra) onu bu işten yasakladı. Kuyumcu aynı meseleyi tekrar tekrar söyledi. Her seferinde İbnu Ömer (ra) onu bu işten yasakladı ve son olarak da şunu söyledi: "Dinar dinarla, dirhem dirhemle satılır. Aralarında fazlalık olamaz. Bu, Peygamberimizin bize vasiyetidir, biz de size vasiyet ediyoruz (tebliğ edip duruyoruz)." Bu rivayet Muvatta'da tam olarak gelmiştir. Nesai ise sadece Hz. Peygamber (sav)'in sözünü kaydeder. |Muvatta, Büyu 31, (2, 633); Nesai, Büyu 46, (7, 278)|322
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|muvattanesai|Ata İbnu Yesar|Hz. Muaviye (ra) altın veya gümüşten mamul bir su kabını, ağırlığından daha fazla bir fiyatla satmıştı. Kendisine Ebu'd-Derda (ra): "Ben Hz. Peygamber (sav)'in bu çeşit alış-verişi yasakladığını işittim. Resulullah (sav) bunların satışı misline misil olmalı diye emretti" diye itiraz etti. Hz. Muaviye (ra): "Ben bunda bir beis görmüyorum" diye cevap verdi. Ebu'd-Derda (ra) öfkelendi ve: "Muaviye'yi kınamada bana yardım edecek biri yok mu? Ben ona Hz. Peygamber (sav)'den haber veriyorum, o bana şahsi reyinden söz ediyor. Senin bulunduğun diyarda yaşamak bana haram olsun!" diye söylendi. Ebu'd-Derda bunun üzerine orayı terkederek Hz. Ömer (ra)'in yanına geldi. Durumu olduğu gibi ona anlattı. Hz. Ömer (ra) Hz. Muaviye (ra)'ye bir mektup yazarak bu çeşit satışı (altının altınla satılması), misli misline ve ağırlığına denk olarak yapmasını emretti. |Muvatta, Büyu 33 (2, 634); Nesai, Büyu 47, (7, 279)|323
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|buharimüslimnesai|Üsame İbnu Zeyd|Resulullah (sav): "Riba veresiyededir" buyurdu.(Diğer bir rivayette: "Peşin alış-verişlerde (cinsler farklı ise fazlalık sebebiyle) riba olmaz" buyurulmuştur.) |Buhari, Büyu 40; Müslim, Büyu 102, (1596); Nesai, Büyu 50, (7, 281)|324
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|tirmiziebu davudnesaiİbnu mace|İbnu Ömer|Ben dinarla deve satıyor, dinar yerine gümüş alıyordum. Bazanda gümüşle satıyor, onun yerine dinar alıyordum. Bu durumu Resulullah (sav)'e arzederek hükmünü sordum. "O andaki (aynı meclisteki) kıymetiyle olunca bunda bir beis yok" buyurdu." |Tirmizi, Büyu 24, (1242); Ebu Davud, Büyu 14 (3354-3355); Nesai, Büyu 50, (7, 281-282); İbnu Mace, Ticaret 51, (2262)|325
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|ebu davud||Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "...o günün fiyatıyla almanda bir beis yoktur, yeter ki aranızda (henüz ödenmeyen) bir miktar olduğu halde birbirinizden ayrılmış olmayasınız." |Ebu Davud, Büyu 14, (3354, 3355)|326
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|müslim|Ma'mer İbnu Abdillah İbni Nafi|Anlattığına göre, kölesine, bir sa' buğday vererek pazara yollar ve: "Bunu sat, parasıyla arpa satın al der. Köle gider. Onu vererek bir sa'dan bir miktar fazla arpa satın alır. Köle dönünce, Ma'mer (ra) ona "Niye böyle yaptın? Çabuk git ve geri ver. Misli misline denk al. Zira ben, Resulullah (sav)'ı işittim, şöyle diyordu: "Yiyecek yiyecekle misli misline denk olmalıdır." O zaman yiyeceğimiz arpa idi. Kendisine "Ama bu arpa onun misli değildir" dendi ise de: "Ben arpanın buğdaya benzemesinden korkarım" cevabını verdi. |Müslim, Müsakat 93, (1592)|327
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|muvatta||İmam Malik'e ulaştığına göre, Süleyman İbnu Yesar demiştir ki; "Sa'd İbnu Ebi Vakkas'ın merkebinin yemi bitmiştL Kölesine: "Ailene ait buğdaydan bir miktar götür, ona mukabil arpa satın al, sakın mislinden fazla almayasın" dedi. |Muvatta, Büyu 50,52, (2,645)|328
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|tirmiziebu davudmuvattanesaiİbnu mace|Ebu Ayyaşın|Ebu Ayyaşın - ki ismi Zeyd'dir - anlattığına göre: "Sa'd İbnu Ebi Vakkas (ra)'a, beyaz buğday mukabilinde kabuksuz arpa satın almanın hükmünü sorar. Sa'd (ra) kendisine: "Hangisi daha kıymetli? diye sorar. Zeyd: "Beyaz buğday" der. Sa'd onu bu işten men eder ve der ki: "Ben Resulullah (sav)'ı kuru hurmayı taze hurma mukabilinde satın alma hakkında sorulduğu zaman işitmiştim. Resulullah (sav) bunu sorana: "Taze hurma kuruyanca ağırlığını kaybeder mi?" dedi. Adam "evet" cevabını verince, Resulullah (sav) onu bu işten men etmişti." |Tirmizi, Büyu 14, (1225); Ebu Davud, Büyu 18, (3359); Muvatta, Büyu 22, (2, 624); Nesai, Büyu 36, (7, 269); İbnu Mace, Ticarat 53, (2264)|329
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Riba İle İlgili Hükümler|ebu davud||Ebu Davud'un diğer bir rivayetinde: "Hz. Peygamber (sav), taze hurmayı kuru hurma ile veresiye satmayı yasakladı" denir." |Ebu Davud, Büyu 18, (3360)|330
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|müslimtirmiziebu davudnesaiİbnu mace|Cabir|Bir köle gelerek Hz. Peygamber (sav)'a hicret etmek üzere biat etti, Resulullah (sav) onun köle olduğunu sezemedi. Arkadan efendisi onu aramaya geldi. Resulullah (sav) ona: "Onu bana sat" buyurdu ve köleyi iki siyah köle mukabilinde satın aldı." |Müslim, Musakat 123, (1602); Tirmizi, Siyer 36, (1596); Ebu Davud, Büyu 17, (3358); Nesai, Bey'a 66, (7, 292-293); İbnu Mace, Cihad 41|331
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|ebu davud|Abdullah İbnu Amr İbni'l-As|Hz. Peygamber (sav) raviye, kendisine bir ordu hazırlamasını emretmiştir. Mevcut develer (askerlere) yetmedi. Bunun üzerine Resulullah (sav) (devesi olmayanlar için, bilhere) hazine develerinden ödenmek üzere deve te'min etmesini emretti. (Böylece Abdullah) zekat yoluyla hazineye gelecek develerden iki adedi karşılığında bir deve temin ediyordu." |Ebu Davud, Büyu 16, (3357)|332
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|muvatta|Ali İbnu Ebi Talib|Anlattığına göre, "devesini yirmi küçük deve mukabilinde veresiye olarak satmıştır" |Muvatta, Büyu 59, (2, 652)|333
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|buharimuvatta|İbnu Ömer|İbnu Ömer, satıcının zimmetinde bulunan bir binek devesini, Rebeze'de bulunan dört küçük deve mukabilinde satın almıştır." (Buhari, bu hadisi bab başlığında senetsiz olarak kaydetmiştir) |Buhari, Büyu 108; Muvatta, Büyu 60, (2, 652)|334
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|tirmiziİbnu mace|Cabir|Resulullah (sav) şöyle buyurdular: "İki hayvan, veresiye olarak bir hayvana mukabil satılamaz. Peşin satılırsa bunda bir beis yok." |Tirmizi, Büyu 21, (1238); İbnu Mace, Ticarat 56|335
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|tirmiziebu davudnesaiİbnu mace|Semüre İbnu Cündeb|Hz. Peygamber (sav) hayvanın hayvanla veresiye satışını yasaklamıştır." (Tirmizi, hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.) |Tirmizi, Büyu 21, (1237); Ebu Davud, Büyu 15; Nesai, Büyu, 65, (7, 292); İbnu Mace, Ticarat 56, (2271)|336
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|muvatta|İbnu Şihab|Said İbnu'l-Müseyyeb derdi ki: "Hayvanda riba yoktur. Hz. Peygamber (sav) hayvan satışını üç hususta yasakladı: el-Mezamin, el-Melakih ve Habelu'l-habele. Mezamin: Dişi devenin karnındaki yavru demektir. Melakih: Erkek devenin belinde bulunan (ve dişiyi dölleyen) şey demektir. Habelu'l-habele: "Hamile develerin hamile kalması) yani, dişi develerin karnındaki ceninin doğuracağı yavrunun satımı. (İmam Malik, bu tabirleri, yukarıdaki gibi açıklamıştır. Ancak garib kelimeleri açıklayan lugatci ve fakihler nezdinde, mezamin ve melakih kelimeleri aksi manaları ifade etmektedir.) |Muvatta, Büyu 63, (2,654)|337
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|muvatta||İmam Malik'e ulaştığına göre, bir adam İbnu Ömer (ra)'e gelerek: "Ben birisine bir borç verdim. Bana, bunu daha üstün bir şekilde iadesini şart koştum" dedi ve hükmünü sordu, İbnu Ömer (ra): "Bu ribadır" diye cevap verdi ve şu açıklamada bulundu: "Borç verme işi üç şekilde cereyan eder. 1- Borç vardır, bunu vermekle sadece Allah'ın rızasını düşünürsün. Karşılığında sana rıza-yı ilahi vardır. 2- Borç vardır, bununla arkadaşını memnun etmek istersin. 3- Borç vardır, temiz bir malla pis bir şey almak için bu borcu verirsin. İşte bu ribadır." Adam: "Öyleyse bana ne emredersiniz, ey Ebu Abdirrahman?" diye sordu. İbnu Ömer şu açıklamada bulundu: "Akdi yırtmanı tavsiye ederim. Borçlu, verdiğin miktarı aynen iade öderse alırsın, Verdiğinden daha az iade eder, sen de alırsan sevap kazanırsın. Eğer sana, daha iyi birşeyi gönül hoşluğu ile verirse, bu sana bir teşekkürdür, böylece teşekkürünü ifade ediyor demektir. Sana ayrıca, ona vade tanıdığın için sevap vardır." |Muvatta, Büyu 92, (2, 681-682)|338
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|muvatta|Mücahid|İbnu Ömer (ra) bir miktar borç para aldı. Bunu sahibine daha iyi bir şekilde ödedi. Borç veren adam: "Bu verdiğimden efdaldir (fazladır) diyerek almak istemedi. İbnu Ömer adama: "Biliyorum, ancak için bu şekilde rahat edecek" dedi. |Muvatta, Büyu 90, (2, 681)|339
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|muvatta|Salim|İbnu Ömer (ra)'e, "belli bir vade ile bir başkasında alacağı bulunan adam, parasını daha çabuk alabilmek için bir kısmından vaz geçecek olsa?" diye sordular. İbnu Ömer bunu hoş görmedi ve bu davranışı yasakladı." |Muvatta, Büyu 82, (2, 672)|340
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|muvatta|Ubeyd İbnu Ebi Salih|Ben, bilahere ödenmek üzere Dar-ı Nahle ehline bez sattım. Bir müddet sonra Küfe'ye gitmek istedim. Borçlular bana gelerek fiyattan biraz inmem halinde peşin ödeyeceklerini söylediler. Bunu Zeyd İbnu Sabit'e sordum. Bana: "Hayır, bu işi yapmana cevaz veremem, bunu (ribayı) ne senin yemeni, ne de (satın alanlara) yedirmeni emredemem" dedi. |Muvatta, Büyu 81, (2,671)|341
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|rezin|Ümmü Yunus|Zeyd İbnu Erkam (ra)'ın Ümmü Veled'i (çocuk doğurmuş cariyesi), Hz. Aişe (ra)'ye uğradı ve dedi ki: "Zeyd'in bir cariyesini el-Ata'ya sekiz yüz dirheme sattım. Sonra aynı cariyeyi ondan, ödeme zamanı dolmazdan önce altı yüz dirheme satın aldım. Ayrıca ben kendisine, bunu satacak olursan senden ben satın alacağım diye şart koşmuştum." Hz. Aişe (ra): "Şart koşman da uygunsuz, satın alman da uygunsuz olmuş. Zeyd İbnu Erkam'a söyle ki, bu iş sebebiyle tevbe etmezse, Resulullah (sav)'la birlikte yaptığı cihadı iptal etmiştir" dedi. Kadın: "Zeyd ne yaptı ki (böyle hükmediyorsun?)" diye sorunca Hz. Aişe cevap olarak şu ayeti okudu: "Kime Rabb'inden bir öğüt gelir de faizcilikten geri durursa, geçmişi kendisinedir, onun işi Allah'a aittir..." (Bakara, 275). Ashab'tan pek çoğu hayatta olduğu halde, kimse bu hükümden dolayı Hz. Aişe'yi reddetmedi. |Rezin|342
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat|rezin|Zeyd İbnu Eslem|Cenab-ı Hakk'ın terketmeyenler için harb etmeye izin verdiği riba, cahiliye devrinde iki şekilde cereyan ederdi: 1- Bir kimsenin diğer bir kimsede, vadeli bir alacağı bulunurdu. Vade dolunca alacaklı: "Ödeyecek misin yoksa faizlesin mi?" derdi. Borçlu öderse öbürü alırdı. Ödemezse, ölçeklenen, tartılan, ekilen veya sayılan çeşitten ise alacak katlanırdı. 2- Yaşla ölçülen bir mal ise, daha üst mertebeye kaydırılır, vade de uzatılırdı. İslam gelince Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: "Ey iman edenler! Allah'tan sakının, inanmışsanız faizden arta kalan hesaptan vazgeçin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah'a ve Peygamberine karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz sermayeniz sizindir. Böylece haksızlık etmemiş ve haksızlığa uğramamış olursunuz" (Bakara 278-279). |Rezin|343
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Muhayyerlik Hakkında|buharimüslimtirmiziebu davudnesaimuvattaİbnu mace|İbnu Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Alış-veriş yapanlar, birbirlerinden ayrılmadıkça (akdi bozmakta) muhayyerdirler. Veya alış-veriş yapanlardan biri diğerine "muhayyersin" demişse yine muhayyerdir." Ravi, Resulullah (sav)'ın belki de "Alış-veriş yapanlardan biri "muhayyerlik şartı üzere olsun demişse" şeklinde buyurmuş olacağından şüphe etmektedir. |Buhari, Büyu, 42, 43, 44, 46; Müslim, Büyu 45, 47, (1531); Tirmizi, Büyu 26, (1246); Ebu Davud, Büyu 53, (3454); Nesai, Büyu 9, (7, 248); Muvatta, Büyu 79, (2, 671); İbnu Mace, Ticarat 17, (2181)|344
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Muhayyerlik Hakkında|buharimüslim||Sahiheyn'de gelen bir rivayette şöyle buyurulmuştur: "İki kişi alış-verişte bulununca, onlar ayrılmadıkça, veya biri diğerini muhayyer bırakmadıkça her ikisi de muhayyerdir. Biri diğerini muhayyer bırakır da bu şartla alış-veriş yaparlarsa artık akit kesinleşmiştir. Alış-verişi yaptıktan sona ayrılırlar da ikisinden biri satıştan vazgeçmezse yine satış kesinleşmiştir." |Buhari, Büyu 45; Müslim, Büyu 44, (1531)|345
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Muhayyerlik Hakkında|müslim||Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle buyurulmuştur: "Alış-veriş yapan herhangi iki kişi arasında, birbirlerinden ayrılmadıkça akit kesinleşmiş olmaz. Ancak muhayyerlik şartıyla yapılan satış müstesna." |Müslim, Büyu 46, (1531)|346
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Muhayyerlik Hakkında|müslim||Müslim'in bir diğer rivayetinde Nafi' der ki: "İbnu Ömer (ra) bir kimse ile alış-veriş yapınca bu satışın bozulmasını istemedi mi kalkar biraz yürür, sonra geri dönerdi." |Müslim, Büyu 45, (1531)|347
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Muhayyerlik Hakkında|tirmizi||Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "İbnu Ömer, bir alış-verişi oturarak yapmış ise, akdin kesinleşmesi için ayağa kalkardı. |Tirmizi, Büyu 26, (1245)|348
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Muhayyerlik Hakkında|buharimüslimebu davudtirmizinesai|Hakim İbnu Hizam|Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Alış-veriş yapanlar birbirlerinden ayrılıncaya kadar muhayyerdirler. Eğer doğru söyler ve (her şeyi) beyan ederlerse bu alış-verişleri her ikisi hakkında da mübarek kılınır. Gerçeği gizlerler ve yalan söylerlerse, alış-verişlerinin bereketi kalmaz." |Buhari, Büyu 19, 22, 42, 44, 46; Müslim, Büyu 47, (1532); Ebu Davud, Büyu 53, (3459); Tirmizi, Büyu 26, (1246); Nesai, Büyu 8, 57, 244)|349
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Muhayyerlik Hakkında|tirmiziebu davudnesai|Abdullah İbnu Amr İbni'l'As|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Alış-veriş yapan iki taraf, birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerdirler. Ancak, aralarında muhayyerlik anlaşması varsa bu müstesna. Bu durumda, "karşı taraf pişman olur da akdi bozar" korkusuyla birinin oradan ayrılması helal olmaz." |Tirmizi, Büyu 26, (1247); Ebu Davud, Büyu 53, (3954); Nesai, Büyu 11, (7, 251-252)|350
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Muhayyerlik Hakkında|ebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Alış veriş yapan her iki taraf da akitden memnun kalmadıkça ayrılmasınlar." |Ebu Davud, Büyu 53, (3458); Tirmizi, Büyu 27, (1248)|351
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Muhayyerlik Hakkında|tirmizi|Cabir|Resulullah (sav) bir bedeviyi, satıştan sona muhayyer kıldı. (Tirmizi hadisin sahih olduğunu söylemiştir.) |Tirmizi, Büyu 27, (1249)|352
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Muhayyerlik Hakkında|muvattatirmizi|İbnu Mes'ud|Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Alış-veriş yapanlar ihtilafa düşerlerse satanın sözü esas alınır. Müşteri muhayyer bırakılır." |Muvatta, Büyu 80, (2, 671); Tirmizi, Büyu 43, (1270)|353
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Muhayyerlik Hakkında|ebu davud|Ebu'l-Vadi'|Bir gazvede bulunduk. Bir yere indik. Bir arkadaşımız, bir köle karşılığında bir at sattı. O günün geri kalan kısmında ve geceleyin beraber kaldılar. Sabah olunca göç hazırlığı yapıldı. Adam kalkarak atını eğerlemeye gitti. Bu satıştan pişman olmuştu. Öbürüne gidip akdi bozmak istedi. Fakat diğeri kabul etmedi, atı vermeyi reddetti ve "Aramızda Resulullah (sav)'ın ashabından Ebu Berze hakem olsun" dedi. Ona gelip, durumu anlattılar. Ebu Berze: "Aranızda Resulullah (sav)'ın hükmüyle hükmetmeme razı mısınız? Hz. Peygamber (sav) buyurmuştu ki: "Alım-satım yapanlar, birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerdirler." Ben sizi ayrılmış göremiyorum." |Ebu Davud, Büyu 53, (3457)|354
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Şuf'ay'a Dair Hadisler|buharimüslimnesaiebu davudtirmizi|Cabir|Resulullah (sav) taksim edilmedikçe her (akar) malda şufa hakkı bulunduğuna hükmetti. Araya sınırlar konup, yollar tayin edilince şufa hakkı kalkar. (Bu hadisi Beş Kitap da tahric etmiştir. Müslim'deki metin şöyledir: "Henüz taksim edilmemiş arazi, mesken, bahçe gibi (akar nevinden) her ortaklıkta şufa hakkı vardır. (Ortaklarından birinin) ortağına haber vermeden satması helal olmaz. Satmadan önce haber verir, ortağı satın alır veya terkeder. Ortağına haber vermeden satarsa, ortağı bu mala (aynı fiyat karşılığında) hak sahibi olur.") |Buhari, Şufa 1, Büyu 96, 97, Hiyel 14, Şirket 8-9; Müslim, Müsakat 134 (1608); Nesai, Büyu 108, 109 (7, 301); Ebu Davud, Büyu 73, (3513, 3514); Tirmizi, Ahkam 33, (1370)|355
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Şuf'ay'a Dair Hadisler|ebu davudtirmiziİbnu macenesai||Ebu Davud ve Tirmizi'de gelen bir diğer rivayet şöyledir: "Komşu, komşusuna karşı şufa hakkına sahiptir. Aynı yoldan işliyorlarsa, komşu bulunmadığı takdirde, gıyabında satış yapmaz, bekler." |Ebu Davud, Büyu 75, (3518); Tirmizi, Ahkam 33, (1369); İbnu Mace, Şufa 2, (2494); Nesai, Büyu 80, (7, 301)|356
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Şuf'ay'a Dair Hadisler|tirmizi||Tirmizi'nin bir diğer rivayetinde: "Evin komşusu eve bir başkasından daha çok hak sahibidir" buyrulmuştur. |Tirmizi, Ahkam 31, (1368), 33, (1370)|357
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Şuf'ay'a Dair Hadisler|tirmiziebu davud||Tirmizi'nin ve Ebu Davud'un Semure'den yaptıkları bir rivayete göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Evin komşusu komşunun evine veya tarlaya daha ziyade hak sahibidir." |Tirmizi, Ahkam 31, (1368); Ebu Davud, Büyu 75, (3518)|358
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Şuf'ay'a Dair Hadisler|buhariebu davudnesai|Amr İbnu'ş-Şerid|Ebu Rafi (ra)'nin şöyle söylediğini işitmiştir: "Komşu, yakın komşusuna karşı daha çok hak sahibidir." |Buhari, Şufa 2, Hiyel 14,15; Ebu Davud, Büyu 75, (3516); Nesai, Büyu 109, (7, 320)|359
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Şuf'ay'a Dair Hadisler|nesai|Amr İbnu'ş-Şerid|Bir adam, Hz. Peygamber (sav)'e: "Ey Allah'ın Resulü, tarlam var, kimsenin bunda ne ortaklığı ne de hissesi var, ancak komşum var" dedi. Hz. Peygamber (sav): "Komşu, yakın olan eve daha ziyade hak sahibidir" buyurdu. |Nesai, Büyu 109, (7,320)|360
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Şuf'ay'a Dair Hadisler|muvatta|Osman|Buyurdular ki: "Bir araziye sınırlar konacak olursa artık onda şufa hakkı kalmaz, ne kuyunun suyunda şufa hakkı ne de hurma ağaçlarını telkih de (döllemede) şufa hakkı kalmaz." |Muvatta, Şufa 4, (7, 320)|361
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Selem (Önceden Satma) Hakkında|buharimüslimebu davudtirmizinesaiİbnu mace|İbnu Abbas|Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldiginde Medineliler, bir yıllık, iki yıllık hurma mahsulünü peşinen satarlardI. Resulullah (sav) onlara: "Hurmayı kim önceden satarsa ölçüsünü, tartısını belirterek, vadesini tayin ederek satsın" buyurdu. (Bunu Beş Kitap tahric etmiştir. Buhari ve Ebu Davud'da gelen diğer rivayetlerde aynısı ifade edilmiş ve şöyle bir farklılığa yer verilmiştir: "...iki ve üç yıllık...") |Buhari, Selem 1, 2, 7; Müslim, Müsakat 127, 128, (1604); Ebu Davud, Büyu 57, (3463); Tirmizi, Büyu 68, (1311); Nesai, Büyu 6, 3 (7, 290); İbnu Mace, Ticarat 59, (2280)|362
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Selem (Önceden Satma) Hakkında|buhariebu davudnesai|Muhammed İbnu Ebi'l-Mücalid|Abdullah İbnu Şeddad İbni'l-Had ve Ebu Bürde selef mevzuunda ihtilafa düştüler. Beni, İbnu Ebi Evfa (ra)'a gönderdiler. Ben kendisine bu hususta sordum. Şu cevabı verdi: "Biz Resulullah (sav), Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer (ra) devirlerinde buğday, arpa, kuru üzüm ve kuru hurma hususlarında selefte bulunurduk. Ben, İbnu Ebza'ya da sordum. O da buna benzer bir cevap verdi." |Buhari, Selem 2, 3, 7; Ebu Davud, Büyu 57, (3464); Nesai, Büyu 62, (7, 290)|363
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Selem (Önceden Satma) Hakkında|buhariebu davud|Muhammed İbnu Ebi'l-Mücalid|Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "...Dedim ki: (siz selem adini) yanında alacağınız malın aslını bulunduran kimse ile mi yapardınız?" Şu cevabı verdi: Biz selem yaptığımız kimseye o hususu sormazdık." (Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: "(Selem akdini) alacağımız mal elinde bulunmayan kimselerle yapardık.") |Buhari, Selem 3; Ebu Davud, Büyu 57, (3464)|364
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Selem (Önceden Satma) Hakkında|ebu davud|Ebu Said el-Hudri|Hz. Peygamber (sav) dedi ki: "Kim bir yiyecek veya bir başka şeyde selem akdi yapmışsa, bu malı fiilen kabzetmedikçe başkasına satmasın." |Ebu Davud, Büyu 59, (3468)|365
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Selem (Önceden Satma) Hakkında|buhari|Ebu'l-Bahteri|İbnu Ömer (ra)'e "hurmada selem yapılır mı?" diye sordum. Bana: "Resulullah (sav), meyvesi (yenmeye) salih oluncaya kadar hurmanın satılmasını yasakladı" cevabını verdi. |Buhari, Selem 3,4.|366
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Selem (Önceden Satma) Hakkında|buharimüslim|İbnu Abbas|Rivayetinde der ki: "...Ondan yeninceye, tartılıncaya kadar..." Ben "Tartılması da ne dir?" diye sordum. Yanında bulunan bir zat: "Miktarı göz kararı ile kabaca takdir edilebilinceye kadar" diye açıkladı. |Buhari, Selem 3, 4; Müslim, Büyu 55, (1537)|367
Dostları ilə paylaş: |