FERAİZ BÖLÜMÜ|Mirasın Sebepleri Manileri|muvatta|Said İbnu'l-Müseyyeb|Hz. Ömer (ra), Arap (memleketinde) doğmadıkça, Acem'den birini varis kılmaktan imtina etmiştir." [Rezin şu ilavede bulundu: "Hamile olarak gelip Arap (memleketinde) doğuran kadını da hariç kıldı. Bu durumda erkek, eğer ölürse kadına varis olur. Eğer erkek ölürse, kadın da ona varis olur. Erkeğin miras (taki pay nisbet)i Allah'ın kitabında vardır."] |Muvatta, Feraiz 14, (2,520)|4710
FERAİZ BÖLÜMÜ|Mirasın Sebepleri Manileri|ebu davud|Ebu'l-Esved ed-Düeli|Hz. Muaz'a bir Yahudinin miras meselesi getirildi. Onun Müslüman oğluna da mirastan pay verdi ve dedi ki: "İslam [galebe çalar, ona galebe çalınmaz], artar eksilmez." |Ebu Davud, Feraiz 10, (2912, 2913)|4711
FERAİZ BÖLÜMÜ|Mirasın Sebepleri Manileri|tirmizi|Amr İbnu Şuayb|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hür veya cariye bir kadınla kim zina yaparsa, bundan hasıl olacak çocuk veled-i zinadır, ne o babasına, ne de babası ona varis olamaz." |Tirmizi, Feraiz 21, (2114)|4712
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|buhari|İbnu'z-Zübeyr|Anlattığına göre, Ehl-i Küfe, kendisine yazarak dede hakkında sormuşlardı. O da şu cevabı vermişti: "Hakkında Resulullah (sav)'ın, "Ben bu ümmet içerisinde birini kendime halil seçseydim, onu seçerdim" dediği kimse, yani Ebu Bekr, dedeyi (miras meselesinde) baba yerine koymuştu." |Buhari, Fezailu'l-Ashab 5|4713
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|ebu davud|İmran İbnu Husayn|Resulullah (sav)'a bir adam gelerek: "Oğlumun oğlu vefat etti. Ondan miras hakkım nedir?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Sana altıda biri var!" buyurdu. Adam dönüp gidince geri çağırdı ve: "Sana diğer bir altıda bir daha var!" buyurdu. Adam dönüp gidince tekrar çağırdı ve: "Diğer altıda bir, (hak değil) fazladan bir ikramdır!" buyurdu. [Ebu Davud der ki: "Katade şunu söyledi: "(Sahabe, Resulullah (sav)'ın bu kimseyi, başka) hangi varisler olduğu halde varis kıldığını bilmiyor." Katade devamla der ki: "Dedenin tevarüs ettiği en az miktar, altıda birdir."] |Ebu Davud, Feraiz 6, (2896); Tirmizi, Feraiz 9, (2100)|4714
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|muvatta|Muaviye|Anlattığına göre, kendisine dedenin miras payından soran Zeyd İbnu Sabite şöyle yazmıştır: "Bana yazarak dededen soruyorsun. Doğruyu Allah bilir. Bu mesele, ancak umeranın -yani halifelerin- hükmedeceği meselelerden biridir. Ben sizden önce iki halifeyi gördüm. Onlar ölenin tek bir kardeşi ile verasete iştirak eden dedeye malın yarısını veriyorlardı, iki ve daha fazla kardeş olması halinde üçte bir veriyorlardı. Erkek kardeşler çok da olsa dedenin payı üçte birden aşağı düşmezdi." |Muvatta, Feraiz 1, (2, 610)|4715
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|ebu davud|Büreyde|Resulullah (sav), büyükanneye, önünde, (ölenin) anne(si) olmadığı takdirde, altıda bir pay koydu. |Ebu Davud, Feraiz 5, (2896)|4716
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|buhariebu davud|Esved İbnu'l-Yezid|Bize (Yemen'e), Muaz (ra), muallim ve emir olarak geldi. Ona, bir kızla bir kızkardeş bırakarak ölen kimse(nin veraset durumu) hakkında sorduk. O, kız için yarım, kızkardeşi için de yarıma hükmetti. O sırada Aleyhissalatu vesselam sağdı. |Buhari, Feraiz 6, 12; Ebu Davud, Feraiz 4, (2893)|4717
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|buhariebu davudtirmizi|Hüzeyl İbnu Şurahbil|Ebu Musa (ra)'ya "Ölenin bir kızıyla kızkardeşinin oğlu ve [ana-baba bir] kızkardeşinin miras payından soruldu. Dedi ki: "Kız için yarı, [anne baba bir] kızkardeş için de yarı. [İbni Mes'ud'a gidin, ondan da sorun. O da benim söylediğime muvafakat edecektir!] [Ebu Musa, fetvasında oğlan kardeşin kızına mirastan pay vermemişti.] Bunun üzerine doğru İbnu Mes'ud'a sorulmaya gidildi ve Ebu Musa'nın söylediği de kendisine haber verildi, İbnu Mes'ud (ra) dedi ki: "(Eğer ben onun fetvasına uyarsam) dalalete düşmüş olurum ve hidayetten ayrılanlara katılırım!" Sonra ilave etti: "Onlar hakkında, Resulullah (sav)'ın verdiği hükümle hükmedeceğim: "Kız için yarı, oğulun kızı için- üçte ikiyi tamamlamak üzere- altıda bir, geri kalan da kızkardeş içindir!" Ebu Musa'ya İbnu MesWun sözü haber verildi. Bunun üzerine: "Bu derin alim aranızda olduğu müddetçe (müşkillerinizi) bana sormaya gelmeyin!" dedi. |Buhari, Feraiz 7, 12; Ebu Davud, Feraiz 4, (2890); Tirmizi, Feraiz 4, (2094)|4718
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|tirmizi|Ali|Sizler şu ayeti okuyorsunuz: "...Bu hisseler, onların borçları ödendikten ve vasiyetleri yerine getirildikten sonradır..." (Nisa 12). Bilesiniz ki Resulullah (sav) vasiyyetin yerine getirilmesinden önce borçlarının ödenmesine hükmetti. Anne-baba bir kız ve erkek kardeşler, baba bir, anne ayrı kız ve erkek kardeşlerden önce birbirlerine varis olurlar. Erkek, anne-baba bir erkek kardeşine, baba bir erkek kardeşinden önce varis olur." |Tirmizi, Feraiz 5, (2095)|4719
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|buharimüslimtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav), ölü olarak düşürülen bir cenin için köle veya cariye bir gurreye hükmetti. Sonra lehine bir gurreye hükmedilen kadın ölmüştü. Aleyhissalatu vesselam, kadının mirasının oğullarına ve kocasına kalacağına, diyetinin de asabesine kalacağına hükmetti. |Buhari, Feraiz 11, Tıbb 46, Diyat 25; Müslim, Kasame, 35, (1681); Tirmizi, Diyat 15, (1410), Feraiz 19, (2112)|4720
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|ebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav), "doğan çocuk ağlar sonra ölürse, varis olur ve ona varis olunur. Ağlamazsa (ölü doğarsa), ne varis olur ne de ona varis olunur" buyurdular. |Ebu Davud, Feraiz 15, (2920)|4721
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|ebu davud|Mekhul|Resulullah (sav), mülaane (ile ayrılan karı-kocanın) çocuğunun mirasını annesine kıldı, anneden sonra da annenin varislerine kıldı. |Ebu Davud, Feraiz 9, (2907)|4722
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|ebu davudtirmizi|Vasile İbnu'l-Eska|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kadın üç mirası toplar. Azadlısı(nın mirası), buluntusu(nun mirası), üzerine mülaane bulunduğu çocuğu(nun mirası)." |Ebu Davud, Feraiz 9, (2906); Tirmizi, Feraiz 23, (2116)|4723
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|muvatta|Muhammed İbnu Yahya İbni Hibban|Dedem Hibban'ın iki hanımı vardı. Biri Haşimiye, diğeri Ensariye idi. Dedem, Ensariye'yi, çocuğu meme verir halde boşadı. Kadının üzerinden bir yıl geçti, sonra dedem öldü, kadın hala hayız olmadı. Bunun üzerine: "Ben kocama varis olurum, çünkü hayız olmadım!" dedi. Dava Hz. Osman (ra)'a intikal etti. Hz. Osman kadının mirasa iştirak etmesine hükmetti. Haşimiye kadın, bu kararı sebebiyle Hz, Osman'ı levmetti. Hz. Osman: "Bu, senin amcaoğlunun işidir. Böyle hükmetmemize o işaret etti!" dedi. "Amcaoğlun" sözüyle Hz.Ali (ra)'yi kasdetmişti. |Muvatta, Talak 43, (2, 672)|4724
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|muvatta|Abdurrahman İbnu Hürmüz el-A'rac|Osman İbnu Affan (ra) İbnu Mükemmil'in hanımlarını kendisine varis kıldı, İbnu Mükemmil hasta iken hanımlarını boşamıştı. |Muvatta, Talak 41, (2, 572)|4725
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|muvatta|Rebia İbnu Ebi Abdirrahman|Abdurrahman İbnu Avf'ın hanımı, ondan kendisini boşamasını talep etti. Abdurrahman: "Adetten temizlenince bana haber ver!" dedi. Kadın haber verdi. O da talak-ı bette ile (üç talakla) -veya baki kalan tek bir talakla- boşadı. Ne var ki Abdurrahman o gün hasta idi. Hz. Osman, kadının iddeti tamamlanınca kocasının malına onu da varis kıldı. |Muvatta, Talak 40, (2, 571, 572)|4726
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|muvattamüslim|Zeyd İbnu Eşlem|Hz. Ömer (ra), Resulullah (sav)'a kelale'(nin miras hissesin)den sormuştu. "Bu yaz nazil olan, Nisa suresinin sonundaki ayet, bu meselede sana yeterlidir" buyurdular. Hadisin ravisi der ki: "Ebu İshak'a sordum: "Kelale, ne çocuk ne de baba bırakmadan ölen kimse değil mi?" Bana: "Böyle zannettiler!" diye cevap verdi. |Muvatta, Feraiz 7, (2, 515); Müslim, Feraiz 9, (1617)|4727
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|muvatta|Muhammed İbnu Ebi Bekr İbni Hazm|Anlattığına göre babasının sıkça şöyle söylediğini işitmiştir: "Hz. Ömer (ra) pek çok defalar şöyle derdi: "Halanın haline hayret ediyorum! Kendisine varis olunur, fakat o varis olmaz." |Muvatta, Feraiz 9, (2, 517)|4728
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|ebu davudnesaibuhari|Ebu Musa|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kavmin kızkardeşlerinin oğlu, kendilerindendir." [Nesai'de şu ibare de gelmiştir: "Bir kavmin kızkardeşlerinin oğlu, kendi nefislerindendir."] |Ebu Davud, Edeb 121, (5122); Nesai, Zekat 96, (6,106); Buhari, Feraiz 24|4729
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|ebu davudtirmizi|Said İbnu'l-Müseyyeb|Hz. Ömer (ra) diyordu ki: "Diyet akile üzerinedir. Öyle ise akile(yi teşkil edenler) diyete varis olurlar; kadın (akileden olmadığı için) kocasının diyetine varis olamaz." Dahhak İbnu Süfyan (ra) kendisine (itiraz ederek) dedi ki: "Resulullah (sav), bana Eşyem ed-Dibai'nin hanımını kocasının diyetine varis kılmamı yazmıştı. Kadın bir başka cemaatten idi." Bunun üzerine Hz. Ömer, önceki tatbikatından hemen vazgeçti. |Ebu Davud, Feraiz 18, (2927); Tirmizi, Feraiz 18, (2111)|4730
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|müslimtirmiziebu davud|Büreyde|Bir kadın Resulullah (sav)'a, gelip: "Ben anneme bir cariye tasadduk etmiş idim. Şimdi annem, cariyeyi bırakarak vefat etti" (deyip, hükmünü sordu). Aleyhissalatu vesselam: "Sana onun sevabı vacip olmuştur. Miras yoluyla da cariye sana geri gelmiştir!" buyurdular. |Müslim, Sıyam 154, (1149); Tirmizi, Zekat 31, (667); Ebu Davud, Vesaya 12, (2877), Zekat 31, (1656)|4731
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|muvatta||İmam Malik'e ulaştığına göre, ensardan bir zat, ebeveynine bir bağışta bulundu. Bilahare ebeveyni vefat etti. Oğulları tekrar bu mala veraset yoluyla sahip oldu. Bu bir hurmalıktı. Oğlan, Resulullah (sav)'a bu hususta sual etti. Aleyhissalatu vesselam ona: "Şurası muhakkak ki tasadduk sevabını aldım. Şimdi o malı (Allah) sana miras olarak geri gönderdi" buyurdu. |Muvatta, Akdiye 54, (2,760)|4732
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|buhari|İbnu Abbas|Cahiliye devrinde ölen babanın malı oğluna kalırdı. Vasiyet de valideyn için yapılırdı. Allah Teala hazretleri bundan dilediği kısmı neshedip erkeğin hissesini kadının hissesinin iki misli kıldı, ebeveynden herbiri için (eğer çocuk varsa) altıda bir, üçte bir kıldı. Kadına (çocuk varsa) dörtte bir kıldı. Zevc'e, (çocuk yoksa) yarı, (çocuk varsa) dörtte bir miras payı kıldı. |Buhari, Vesaya 6, Tefsir, Nisa 5, Feraiz 10|4733
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|buhari|Zeyd İbnu Sabit|Oğulların çocukları, kendileriyle ölü arasında başka bir erkek çocuk olmadığı takdirde, ölenin çocuğu menzilesindedir: Oğlanların erkek çocuklan, ölenin erkek çocukları gibidir. Oğulların kız çocukları da ölenin kız çocuğu gibidirler. Oğulların çocukları, oğullar gibi miras alırlar. Oğullar kendilerinden aşağıdakilerden mirasına mani oldukları gibi, oğulların oğulları da kendilerinden aşağıdakilerin miras almasına mani olurlar. Oğulun çocuğu, oğulla birlikte miras alamaz. Ölen kimse, bir kızla, bir oğulun oğluna bıraksa, kız yarı alır, geri kalanı da oğulun oğlu alır. Zira Aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur: "Miras paylarını (Kur'an'da zikredilen) hak sahiplerine verin. Geri kalan, (baba tarafından) en yakın erkeğe aittir." |Buhari, Feraiz 7|4734
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|rezin|Ali|Hz. Ali (ra)'den biri anne bir erkek kardeş, diğeri koca olan iki amca çocuğu hakkında sorulmuştu. Şu cevabı verdi: "Koca için yarı, anne bir erkek kardeş için altıda bir, geri kalan da aralarında ikiye bölünür." [Rezin tahric etmiştir. (Buhari'de muallak olarak gelmiştir: Feraiz 15)] |Rezin|4735
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|ebu davud|Zeynep|Muhacir kadınlardan bir kısmı Resulullah (sav)'a evlerinin darlığından ve kendilerinin evlerden çıkarıldıklarından şikayet ettiler. Bunun üzerine Resulullah (sav), kadınların muhacir evlerine varis kılınmalarını emretti. |Ebu Davud, Haraç 7, (3080)|4736
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|tirmizi|Amr İbnu Şuayb (an ebihi an ceddihi)|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mala kim varis olursa vela'ya da varis olur." |Tirmizi, Feraiz 22, (2115)|4737
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|rezin|Amr İbnu Şuayb (an ebihi an ceddihi)|Resulullah (sav) anlatıyor: "Vela, erkeklerden en büyüğe aittir. Kadınlar, velaya (iki durum dışında) varis olamazlar. Bu iki durum şudur: Bizzat azad ettikleri veya azad ettiklerinin azad ettikleri." [Rezin tahriç etmiştir.] |Rezin|4738
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|müslim|Ebu Hüreyre|Hz. Aişe (ra), azad etmek niyetiyle bir cariye satın almak arzu etti. Ancak, kölenin sahibi velanın kendilerine ait olmasını şart koştu. Hz. Aişe durumu Resulullah (sav)'a söyledi. Efendimiz: "Bu şart sana mani olmasın, (zira batıldır); vela, köleyi kim azad etmişse ana aittir!" buyurdu. |Müslim, Itk 15, (1606)|4739
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|muvatta|Ebu Bekr İbnu Abdirrahman İbni'l-Haris İhni Hişam|As İbnu Hişam ölmüş, geride üç oğlan bırakmışta. Bunlardan ikisi bir anadan, biri de bir başka anadandı. Aynı anadan olan iki oğlandan biri daha öldü. Bu da mal ve azadlılar bıraktı. Aynı anadan olan kardeşi mala ve azadlıların velasına varis oldu. Sonra da mal ve velaya varis olan kardeş de öldü, geriye bir oğlanla, baba bir kardeşini bıraktı. Oğlu: "Ben babamın sahip olduğu şeylere sahibim!" dedi. Kardeşi de: "Durum böyle değil. Sen sadece mala sahip olursun, azadlıların velasına sahip olamazsın! Bilmez misin, kardeşim bugün ölseydi, ben ona varis olmayacak mıydım?" dedi ve Hz. Osman (ra) nezdinde dava açtılar. O, velanın ölen kardeşe; malın da ölenin oğluna ait olduğuna hükmetti. |Muvatta, Itk 22, (2,784)|4740
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|buharimüslimtirmiziebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ben mü'minlere, kendi nefislerinden evlayım. Öyleyse kim üzerinde borcu olduğu halde ölür, bunu ödeyecek mal bırakmazsa, onu ödemek bana aittir. Kim de mal bırakarak ölürse bu mal varislerine aittir. -Bir rivayette- Kim bir mal bırakmışsa, buna, kim olursa olsun asabesi varis olur." |Buhari, Feraiz 4, 15, 25, Kefalet 5, İstikra 11, Tefsir, Ahzab 1, Nafakat 15; Müslim, Feraiz 16, (1619); Tirmizi, Feraiz 1, (2091), Cenaiz 69, (1070); Ebu Davud, Haraç 15, (2955)|4741
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|ebu davud|Mikdam|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim külfet bırakırsa yükü banadır. Kim de mal bırakırsa bu varislerinedir. Ben varisi olmayanın varisiyim. Onun yerine diyet öderim, ona varis de olurum. Dayı da varisi olmayanın varisidir, ona bedel diyet de öder. Esirine de ona (fidye ödeyerek) kurtarıverir, ona varis de olur." |Ebu Davud, Feraiz 8, (2900)|4742
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|tirmizi|Aişe|Tirmizi'de Hz. Aişe (ra)'den merfu olarak şu rivayet gelmiştir: "Dayı, sadece varisi olmayana varis olur." |Tirmizi, Feraiz 12, (2106)|4743
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|ebu davudtirmizi|Aişe|Tirmizi'de Hz. Aişe (ra)'den merfu olarak, şu rivayet edilmiştir: "Resulullah (sa()'ın bir azadlısı vefat etti ve mal bıraktı. Geride ne evladı ne de bir yakını yoktu. Resulullah (sav): "Mirasını köyünden bir adama verin!" emretti." |Ebu Davud, Feraiz 8, (2902); Tirmizi, Feraiz 213, (2106)|4744
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|ebu davud|Büreyde|Bir adam Resulullah (sav)'a geldi ve: "Bende Ezd'den birisinin mirası var. Ben onu verecek bir Ezdli bulamıyorum (ne yapayım?)" dedi. Aleyhisselatu vesselam: "Git bir yıl bir Ezdli ara!" emretti. Adam bir yıl sonra tekrar geldi ve "Mirası verecek bir Ezdli bulamadım!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Git bak; karşılaşacağın ilk Huzai'ye malı ver!" buyurdu. Adam geri dönünce: "Adamı bana çağırın" emretti. Adam çağırıldı. Gelince: "Huzaa'nın en yaşlısına bak, malı ona ver!" buyurdu. |Ebu Davud, Feraiz 8, (2903, 2904)|4745
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|ebu davudtirmizi|İbnu Abbas|Bir kişi ölmüş, geride azad ettiği bir köleden başka [varis] bırakmamıştı. Resulullah (sav): "Bu adamın geride bıraktığı bir adamı var mı?" diye sordu. "Hayır yok! Sadece azad etmiş olduğu bir kölesi var!" dediler. Resulullah (sav), mirasını azadlısına verdi. |Ebu Davud, Feraiz 8, (2905); Tirmizi, Feraiz 14, (2107)|4746
FERAİZ BÖLÜMÜ|Feraizin Ahkamı Ve Varisler|rezin|Ömer|Lakit (buluntu) hürdür (ölünce) malı da beytülmale aittir. Şaibe de böyledir [hürdür]" buyurdu. [Rezin tahric etmiştir. (Hadisi Buhari muallak olarak kaydetmiştir: Feraiz 19.)] |Rezin|4747
FERAİZ BÖLÜMÜ|Resulullah (sav) Ve Geride bıraktıklarının Mirası|müslimebu davudnesaibuhari|Aişe|Hz. Fatıma (ra), Hz. Ebu Bekr (ra)'den, Resulullah (sav)'ın bıraktığı maldaki hissesini taksim edivermesini talep etti. Hz. Ebu Bekr, ona şu cevabı verdi: "Resulullah (sav): "Bize varis olunmaz, bıraktığımız sadakadır" buyurmuştu." Hz. Fatıma bu cevaba öfkelendi ve Hz. Ebu Bekr'e küstü, ölünceye kadar da konuşmadı. Zaten Aleyhissalatu vesselam'dan sonra altı ay kadar hayatta kalmış (ve rahmet-i Rahman'a kavuşmuştu.) Sonra Hz. Ömer (ra) bunu yaptı: Medine'deki sadakasını Hz. Ali ve Abbas (ra)'a verdi. Hayber ve Fedek'teki (sadakasını) kendi elinde tuttu ve: "Bu iki arazi, Resulullah (sav)'ın karşısına çıkan hakları ve hadiseleri içindi. (Şimdi) bu iki arazinin işi, Resulullah'tan sonra devlet işini eline alan halifenin tasarrufuna kalmıştır" dedi. Ravi devam eder: "Bu iki yer, bugüne kadar aynı minval üzere devam etmiştir." |Müslim, Cihad 52, (1759); Ebu Davud, Haraç 18, (2968, 2969); Nesai, Kasmu'l-Fey 1, (7, 132); Buhari, Feraiz 4, (Buhari muhtasar olarak almıştır)|4748
FERAİZ BÖLÜMÜ|Resulullah (sav) Ve Geride bıraktıklarının Mirası|tirmizi|Ebu Hüreyre|Hz. Fatıma (ra), Hz. Ebu Bekr (ra)'in yanına gelip: "Sana kim varis olacak?" diye sordu. "Ehlim ve çocuğum!" cevabını alınca: "Öyleyse ben niye babamın bıraktığına varis olamıyorum?" dedi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekr: "Ben Resulullah (sav)'ın: "Bize varis olunamaz!" dediğini işittim. Ancak ben, Resulullah (sav)'ın geçimini sağladıklarının geçimlerini sağlarım. Resulullah (sav)'ın nafaka verdiklerine ben de nafakalarını veririm!" dedi. |Tirmizi, Siyer 44, (1608)|4749
FERAİZ BÖLÜMÜ|Resulullah (sav) Ve Geride bıraktıklarının Mirası|buharimüslimmuvattaebu davud|Aişe|Resulullah (sav)'ın hanımları, Resulullah vefat ettiği zaman Hz. Osman'ı, Hz. Ebu Bekr (ra)'e gönderip miras hisselerini talep ettirmek istediler. O zaman ben onlara: "Resulullah (sav): "Bize varis olunmaz, bıraktığımız sadakadır!" demedi mi (nasıl miras talep edebilirsiniz?" dedim (ve onları, bu niyetten vazgeçirdim). |Buhari, Feraiz 3; Müslim, Cihad 51, (1758); Muvatta, Kelam 27, (2, 993); Ebu Davud, Haraç 19, (2976, 2977)|4750
FERAİZ BÖLÜMÜ|Resulullah (sav) Ve Geride bıraktıklarının Mirası|buharinesai|Amr İbnu'l-Haris el-Huzai|Resulullah (sav) (öldüğü vakit geride) ne dinar, ne dirhem, ne köle, ne cariye ne de başka bir şey bıraktı. Onun bıraktıkları beyaz katırı, silahı ve yakınları için tasadduk ettiği bir tarladan ibaretti. |Buhari, Vesaya 1, Cihad 61, 86, Humus 3, Megazi 83; Nesai, Ahbas 1, (6, 229)|4751
FERAİZ BÖLÜMÜ|Resulullah (sav) Ve Geride bıraktıklarının Mirası|müslimebu davudnesai|Aişe|Resulullah (sav) (öldüğü vakit) ne dinar, ne dirhem, ne koyun ve ne de deve bıraktı. Hiçbir vasiyette de bulunmadı. |Müslim, Vasiyyet 18, (1635); Ebu Davud, Vesaya 1, (2863); Nesai, Vesaya 2, (6, 240)|4752
FERAİZ BÖLÜMÜ|Resulullah (sav) Ve Geride bıraktıklarının Mirası|ebu davudtirmizi|Yunus İbnu Ubeyd Mevla Muhammed İbnu'l-Kasım|Muhammed İbnu'l-Kasım, beni Bera İbnu Azib (ra)'e gönderip, Resulullah (sav)'ın sancağının neden yapılmış olduğunu sormamı emretti. (Ben de gidip sordum). Şu cevabı verdi: "Sancağı siyahtı. Kaplan alacası şeklinde olacak bezden dört köşeli idi." |Ebu Davud, Cihad 76, (2591); Tirmizi, Cihad 10, (1680)|4753
FERAİZ BÖLÜMÜ|Resulullah (sav) Ve Geride bıraktıklarının Mirası|tirmiziebu davud|Cabir|Resulullah (sav)'ın Mekke'ye girdiği gün bayrağı beyaz renkliydi. |Tirmizi, Cihad 9, (1679); Ebu Davud, Cihad 76, (2592)|4754
FERAİZ BÖLÜMÜ|Resulullah (sav) Ve Geride bıraktıklarının Mirası|tirmizi|İbnu Abbas|Resulullah (sav)'ın bayrağı siyah, sancağı beyazdı. |Tirmizi, Cihad 10, (1681)|4755
FERAİZ BÖLÜMÜ|Resulullah (sav) Ve Geride bıraktıklarının Mirası|ebu davud|Sımak İbnu Harb|Sımak İbnu Harb, -kavminden bir adamdan, bu da onlardan bir başkasından naklen- anlattığına göre, adam: "Resulullah'ın bayrağını sarı gördüm!" demiştir. |Ebu Davud, Cihad 76, (2593)|4756
FERAİZ BÖLÜMÜ|Resulullah (sav) Ve Geride bıraktıklarının Mirası|buhari|Asım el-Ahvel|Resulullah (sav)'ın su bardağını Enes İbnu Malik (ra)'in yanında gördüm; bardak çatlamıştı. Enes onu gümüş (halkalar) ile bağlayıp tutturmuştu." Asım ilaveten dedi ki: "O nudar ağacından yapılmış geniş, [güzel] bir bardaktı." Ma'mer der ki: "Nudar, Necid'de yetişen bir ağaç çeşididir." Enes der ki: "Ben bu bardakla, Resulullah (sav)'a sayamayacağım kadar çok su verdim!" Muhammed İbnu Şirin rahimehullah der ki: "Ben bu bardağı gördüm. Onun demirden bir halkası vardı. Enes onun yerine gümüşten veya altından bir halka koymak istemişti. Ebu Talha kendisine: "Resulullah (sav)'ın yapmış olduğu bir şeyi değiştirme!" dedi. O da bundan vazgeçti. Enes (ra) der ki: "Ben bu kadehimle Resulullah (sav)'a, her çeşit meşrubat içirdim: Bal, nebiz, su ve süt!" |Buhari, Eşribe 30, Humus 5, (Hadis bu veçhiyle Buhari'de mevcut olmayıp Ahmed İbnu Hanbel'in Müsned'inde gelmiştir: 3, (247)|4757
FİTNELER HEVALAR VE İHTİLAFLAR BÖLÜMÜ|Fitne Patlak Verince Yapılacak Tavsiye|ebu davudtirmiziİbnu mace|Ebu Ümeyye eş-Şa'bani|"Ey Ebu Sa'lebe," dedim, "şu ayet hakkında ne dersin?" (Mealen): "Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukça sapıtmış olanlar size zarar vermez.." (Maide 105)." Bana şu cevabı verdi: "Gerçekten bunu, iyi bilen birine sordun. Zira ben aynı şeyi Resulullah (sav)'a sormuştum: Demişti ki: "Ma'rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahede edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zira (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir." |Ebu Davud, Melahim 17, (4341); Tirmizi, Tefsir, Maide, (3060); İbnu Mace, Fiten 21, (4014)|4758
FİTNELER HEVALAR VE İHTİLAFLAR BÖLÜMÜ|Fitne Patlak Verince Yapılacak Tavsiye|buhariebu davudİbnu mace|Vakid İbnu Muhammed|Vakid İbnu Muhammed babasından, o da Abdullah İbnu Amr İbnil-As (ra)'dan anlattığına göre demişti ki: "Resulullah (sav), (bir gün) parmaklarını kenetledi ve dedi ki: "Ey Abdullah İbnu Amr! Ahidleri bozulup şöyle karmakarışık hale gelen bir kısım ayak takımı (hezele) kimselerle başbaşa kalırsan ne yaparsın?" "Ne yapmamı tavsiye edersiniz, Ey Allah'ın Resulü!" dedim. Buyurdular ki: "Güzel bulduğun şeyi yaparsın, kötü bulduğun şeyi de terkedersin. Kendi yakınlarının (hallerini düzeltmeye) yönelirsin. O hezele takımı (ile de), onların cemaatı ile de (uğraşmayı) terkedersin." |Buhari, Salat 88, Fiten 13; Ebu Davud, Melahim 17, (4342); İbnu Mace, Fiten 10, (3957)|4759
FİTNELER HEVALAR VE İHTİLAFLAR BÖLÜMÜ|Fitne Patlak Verince Yapılacak Tavsiye|ebu davudİbnu mace|Ebu Zerr|Resulullah (sav) seslendiler: "Ey Ebu Zerr!" "Buyurun, Ey Allah'ın Resulü, emrinizdeyim!" dedim. "İnsanlara (kitle halinde) ölüm isabet edip, kabirlerin (ücretli) hizmetçiler tarafından kazılacağı zaman ne yapacaksın?" buyurdular. "Benim için Allah ve Resulü neyi ihtiyar buyurursa onu yaparım!" dedim. "Sabrı tavsiye ederim!" buyurdular -veya, sabredersin! dediler- ve sonra bana tekrar seslendiler: "Ey Ebu Zerr!" "Buyurun ey Allah'ın Resulü, sizi dinliyorum!" dedim. "Zeyt mıntıkasının taşları kanda boğulduğunu gördüğün zaman ne yapacaksın?" "Allah ve Resulü benim için neyi ihtiyar buyurursa onu!" dedim. "Sana kendilerinden olduğun yakınlarını tavsiye ederim!" dedi. Ben sordum: "Ey Allah'ın Resulü! (O zaman) kılıcımı alıp omuzuma koymayayım mı?" "Böyle yaparsan (fitneci) kavme ortak olursun!" buyurdular. "Bana ne emredersiniz!" dedim. "Evine çekil!" buyurdular. "Evime girilirse?" dedim. "Eğer kılıcın parıltısının seni şaşırtacağından korkarsan, elbiseni yüzüne ört. Gelen hem senin günahınla, hem de kendi günahıyla dönsün!" buyurdular. |Ebu Davud, Fiten 2, (4261); İbnu Mace, Fiten 10, (3958)|4760
Dostları ilə paylaş: |