TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Mutaffifin Suresi|tirmiziİbnu mace|Ebu Hüreyre|Hz. Peygamber (sav) buyurdu ki: "Kul bir hata yaptığı zaman kalbinde siyah bir iz meydana gelir. Eğer kişi, o hatadan nefsini uzaklaştırır, af taleb eder ve tevbede bulunursa kalbi cilalanarak (leke silinir). Bilakis, aynı günahı işlemeye devam ederse, kalpteki leke artırılır. Hatta bir zaman gelir, kalbi tamamen kaplar, işte bu durum Cenab-ı Hakk'ın: "Bilakis, onların irtikab edegeldikleri, kalplerini paslandırmıştır" (Mutaffifm 14) mealindeki ayette zikrettiği pasdır." |Tirmizi, Tefsir, Mutaffifin (3331); İbnu Mace, Zühd 29, (4244)|859
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|İnşikak Suresi|buhari|İbnu Abbas|İnşikak suresinin 19. ayetinde geçen, "Bir tabakadan diğer tabakaya bineceksiniz" mealindeki, ... (ayetini biraz farklı okuyup): "Burada muhatap Peygamberiniz (sav)'dir, O'nun bir halden bir başka hale geçeceğini belirtmektedir" demiştir. |Buhari, Tefsir, İza's-Semau'n-Şakkat (İnşikak) 2|860
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Büruc Suresi|tirmizi|Ebu Hüreyre|Hz. Resulullah (sav) buyurdular ki: (Büruc süresinin), "İçlerinde burçları bulunan semaya, vaadedilen güne, şahidlik edene ve şahidlik edilene andolsun." ayetlerinde (1-3) geçen "vaadedilen gün"den maksad kıyamet günüdür; "şahidlik edilen gün"den maksad arefe günüdür; "şahidlik eden"den maksad da cuma günüdür." Resulullah (sav) devamla buyurdular ki: "Güneş, cumadan daha hayırlı bir gün üzerine ne doğdu ne de battı. Onda bir an vardır ki, hayır duası o ana rastlayan bir kulun duası, mutlaka kabul edilir, bir şerden sakınma (istiaze) talebinde bulunan kimse de mutlaka ondan sakındırılır." |Tirmizi, Tefsir, Büruc, (3336)|861
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|A'la Suresi|rezin|Ebu Zerr|Resulullah (sav) mescidde iken huzuruna girdim. Bana: "Ey Ebu Zerr mescide tahiyye (selam vermek) gerekir" buyurdu. Ben: "Mescide verilecek selam nedir?" diye sorunca: "(Girince) kılacağın iki rek'at namazdır" dedi. Ben: "Ey Allah'ın Resulü, Hz. İbrahim ve Hz. Musa'nın suhuflarında olanlardan herhangi bir şey size indirildi mi?" diye sordum, şu cevabı verdi: "Ey Ebu Zerr! (Evet, şu mealdeki ayetler indi deyip okudu:) "Şüphesiz iyi temizlenen ve Rabbinin adını zikredip de namaz kılan kimse umduğuna erişmiştir. Belki siz dünya hayatını (ahiretten) üstün tutarsınız. Halbuki ahiret daha hayırlı, daha süreklidir. Şüphesiz ki bunlar evvelki sabitelerde, İbrahim ile Musa'nın sahifelerinde de vardır" (A'la, 14-19). Ben tekrar sordum: "Ey Allah'ın Resulü, Hz. İbrahim ve Hz. Musa (a.s.)'nın suhuflarında ne vardı?" "Bunlarda" dedi, "hep ibretli şeyler vardı, (mesela şöyle denmişti): Ölümü görüp bildiği halde gamsız-kedersiz yaşayana şaşarım, Cehenneme kesinlikle inandığı halde gülene şaşarım, içinde yaşayanlarla birlikte dünyanın devamlı değiştiğini görüp de ondan tatmin bulana şaşarım. Kadere inanıp da (haram-helal ayırımı yapmadan hırsla mal peşinde) yorulana şaşarım. Ahiret hesabına inanıp da o maksadla çalışmayana şaşarım" (Rezin ilavesidir, ed-Dürrü'l-Mensur'da (6, 341) daha uzun olarak kaydedilmiştir) |Rezin|862
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Fecr Suresi|tirmizi|İmran İbnu'l-Husayn|Resulullah (sav)'a (Fecr suresinin baş tarafında geçen) "tek" ve "çift" tabiriyle ne kastedildiği sorulmuştu, şu cevabı verdi; "Bunlar namazlardır. (Bildiğiniz gibi) bazısı çifttir, bazısı da tektir." |Tirmizi, Tefsir, Fecr, (3339)|863
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Şems Suresi|buhari|Abdullah İbnu Zem'a|Ben birgün Resulullah (sav)'ı bir hutbe sırasında dinledim. (Şems suresinde zikri geçen) deveden ve onu boğazlayandan bahsediyordu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz şöyle demişlerdir: "(Ayette geçen) "En azgını ileri atıldı" yani: "Deveyi öldürmek üzere kaba, güçlü ve kavmi içinde Ebu Zem'a gibi desteği olan bir adam fırlayıp (deveyi öldürdü). Sonra Hz. Peygamber (sav)'in (bu meseleyi bırakarak) kadınlarla ilgili şeylerden bahsetmeye başladığını işitim. Buyurdular ki: "Sizden biri hangi düşünceyle hanımını köle dövercesine dövmeye tevessül eder? Akşam olunca aynı yatakta beraber yatmayacaklar mı?" Ravi devamla der ki: "Sonra Resulullah (sav) cemaate yönelerek seslice yellenen kimseye gülenlere nasihatte bulundu ve; "Onun bu yaptığına niye gülüyorsunuz!" diyerek (gülmeyi yasakladı). |Buhari, Tefsir, Şems 1, Enbiya 17, Nikah 93, Edeb 43; Müslim, Cennet, (2855); Tirmizi, Tefsir, (3340)|864
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Duha Suresi||Cündeb İbnu Süfyan el-Beceli|Resulullah (sav) hastalanmıştı, bir veya iki gece kalkamadı. Bir kadın gelerek: "Ey Muhammed, ümid ederim ki, şeytanın seni terketmiştir, zira iki veya üç gecedir sana geldiğini görmedim" dedi. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu. (mealen): "Andolsun kuşluk vaktine, (insanların) süküna vardığı dem geceye ki, (Habibim) Rabbin seni terketmedi, sana darılmadı da" (Duha 1-3). ||865
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Duha Suresi|buharimüslimtirmizi||Bir rivayette şöyle gelmiştir: "Cibril (a.s.) Resulullah (sav)'a vahiy getirmede gecikmişti. Müşrikler: "Muhammed'e artık veda edildi (ebediyyen terkedildi)" dediler. Bunun Üzerine (Duha suresi) nazil oldu." |Buhari, Tefsir, Duha 2, Teheccüd 4, Fedailu'l-Kur'an 1; Müslim, Cihad 114, (1797); Tirmizi, Tefsir, Duha, (3342)|866
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|İkra' (Alak) Suresi|tirmizimüslim|İbnu Abbas|Resulullah (sav) namaz kılarken Ebu Cehil gelip, hiddetle: "Ben seni bundan yasaklamadım mı? Ben seni bundan yasaklamadım mı? Ben seni bundan yasaklamadım mı?" dedi. Hz. Peygamber (sav) namazdan çıkıp, Ebu Cehil'i (davranışı sebebiyle) sertçe azarladı. Bunun üzerine Ebu Cehil: "Biliyorsun ki Mekke'de adamı en çok olan benim (bana baskın çıkmaya gücün yetmez)" dedi. Onun bu sözüne mukabil Cenab-ı Hakk şu ayeti inzal buyurdu: "Haydi meclisini çağırsın, biz de zebanileri çağırırız" (Alak 17-18.) İbnu Abbas (ra) der ki: "Allah'a kasem olsun adamlarını çağırsaydı, herifi, Allah'ın zebanileri anında yakalayacaklardı." |Tirmizi, Tefsir, İkra (Alak), (3346); Müslim, Sıfatu'l-Münafikun 38 (2797)|867
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Kadr Suresi|muvatta||İmam Malik'in Muvatta'da kaydına göre şu rivayet kendine ulaşmıştır: "Hz. Peygamber (sav)'e ümmetinin ömrü gösterilmiş. Resulullah (sa}, önceki ümmetlerin ömrüne nisbetle kısa olduğu için, amelde onların uzun ömürde işlediklerine yetişemezler diye bu ömrü kısa bulmuş. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesini vermiştir." |Muvatta, İ'tikaf 15, (1, 321)|868
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Kadr Suresi|ebu davud|İbnu Ömer|Resulullah (sav)'a Kadir gecesi (Ramazan'ın neresinde?) diye sorulmuştu. O, Ramazanın tamamında!" diye cevap verdi. |Ebu Davud, Salat, 824, (1387)|869
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Kadr Suresi|buharimüslimmuvatta|İbnu Ömer|Hz. Peygamber (sav)'ın ashabından bazılarına (ra), rüyalarında, Kadir gecesinin Ramazanın son yedisinde olduğu gösterildi. Rüyaları kendisine anlatılınca Efendimiz (sav): "Görüyorum ki, rüyanız son yediye tetabuk etmektedir. Öyleyse, Kadir gecesini aramak isteyen son yedide arasın" buyurdu." (Tirmizi'de bulunamamıştır) |Buhari, Teheccüd 21, Leyletü'l-Kadr 2; Müslim, Sıyam 205, (1165); Muvatta, İ'tikaf 14, (1, 321)|870
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Kadr Suresi|buharitirmizi|Aişe|Resulullah (sav) şöyle demiştir: "Kadir gecesini, Ramazanın son onunda arayın". |Buhari, Leyletü'l-Kadr 3; Tirmizi, Savm 72, (792)|871
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Kadr Suresi|buharimüslimebu davudİbnu macemuvatta|Ebu Said|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kadir gecesi bana (bugün rüyamda) gösterildi, (şu anda hangisi olduğunu unuttum). O gecenin sabahında kendimi su ve toprak içinde secde eder buldum." Derken hava bozdu, yağmur başladı. Zaten mescid çardak şeklindeydi (üstü ağaç dallarıyla örtülü idi). Resulullah (sav)'ın burnu (alnı) üzerinde ve burun yumuşaklarında su ve toprak bulaşığını gördüm. O gün Ramazanın yirmi birinci sabahıydı. |Buhari, Leyletü'l-Kadr 1, 13; Müslim, Sıyam 215, (1165); Ebu Davud, Salat 320, (1382-1383) (Veya Ramazan 3); İbnu Mace, Savm, 56. (1766); Muvatta, İ'tikaf 9 (1, 319)|872
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Kadr Suresi||Abdurrahman İbnu Ubeyd es-Sundbihi|Hz. Bilal-i Habeşi (ra)'den nakledilen şu hadisi rivayet eder: Hz. Bilal, Resulullah (sav)'ın Kadir gecesi hakkında şöyle söylediğini işitmiştir: "O, son ondan yedinin ilkidir: Yani yirmi üçüncü gece." (Buhari'de bulunamamıştır). ||873
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Kadr Suresi|buhari|İbnu Abbas|"Kadir gecesini (Ramazanın) yirmi dördünde arayınız" buyurdu. (Müslim'de bulunamadı) |Buhari, Leyletü'l-Kadr 3|874
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Kadr Suresi|müslim|Zirr İbnu Hubeyş|Ubey İbnu Ka'b (ra)'a dedim ki, "İbnu Mes'ud (ra): "Bütün sene geceleri kalkan kimse Kadir gecesine tesadüf edebilir diyormuş (ne dersiniz?)." Bana şu cevabı verdi: "Kendisinden başka ilah olmayan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun, Kadir gecesi Ramazan ayındadır. Ve o gece, Resulullah (sav)'ın bize kalkmamızı emrettiği gecedir, o da yirmi yedinci gecedir. Bunun emaresi, o gecenin sabahında güneşin beyaz ve ışınsız olarak doğmasıdır." |Müslim, Müsafirin 179, (762)|875
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Kadr Suresi|tirmizi|Yusuf İbnu Sa'd|Hasan İbnu Ali (ra), Hz. Muaviye'ye biat ettikten sonra, bir adam yanına gelip: "Mü'minlerin yüzünü kara ettin (veya: Ey mü'minlerin yüzünü karartan adam) (diye öfkesini) dile getirdi. Hz. Hüseyin (ra) adama (tatlılıkla mukabele etti): "Allah'ın rahmetine banasıca, niye böyle şiddetli çıkışıyorsun. Nitekim Resulullah (sav) Beni Ümeyye'yi (sağken rüyasında, tek tek halife olup) minbere çıkmış gördü. Bu onu üzmüştü ki şu ayetler indi: "Biz sana Kevser'i verdik" (Kevser 1). "Biz onu sana Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o büyük fazilet ve şerefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır (Bu gece senden sonra Beni Ümeyye'nin saltanat süreceği) bin aydan hayırlıdır." Kasım İbnu'l-Fadl (merhum der ki: "Beni Ümeyye'nin iktidar müddetlerini ay olarak saydık, tam bin aydı, ne fazla ne eksik." |Tirmizi, Tefsir,Kadr, (3347)|876
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Zilzal Suresi|ebu davud|Abdullah İbnu Amr İbnü'l-As|Bir adam Resulullah (sav)'a gelerek, "Bana cami (özlü) bir sure Öğret" talebinde bulundu. Peygamberimiz (sav) de ona İza Zülzilet suresini öğretti. (Ta'lim işi bitince) adam şunu söyledi: "Seni hakla gönderen Zat'a yemin olsun (buradaki ameller bana yeter), buna asla başka bir (amel) ilave etmeyeceğim." Adam ayrılır ayrılmaz Resulullah (sav): "Adamcağız kurtuldu!" dedi ve bu sözü iki kere tekrar etti. |Ebu Davud, Ramazan 9, Salat 326, (1399)|877
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Zilzal Suresi|tirmizi|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "İza Zülzilet suresi, Kur'an-ı Kerim'in dörtde birine denktir." |Tirmizi, Fedailu'l Kur'an 10, (2897)|878
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Zilzal Suresi|tirmizi|İbnu Abbas|Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İza Zülzilet suresi Kur'an'ı Kerim'in yarısına denktir. Kul hüvallahü ahad (İhlas) suresi Kur'an-ı Kerim'in üçte birine denktir. Kul ya eyyühe'l Kafirün suresi de Kur'an-ı Kerim'in dörtte birine denktir." |Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 10, (2896)|879
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Zilzal Suresi|tirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) efendimiz: "(Arz) o gün Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatır" mealindeki ayeti okudu ve: "Arzın anlatacağı haberleri nelerdir, biliyor musunuz?" diye sordu. Yanındakiler: "Allah ve Resulü bilir!" diye cevap verdiler. Resulullah (sav) açıkladı: "Bu haber, kadın ve erkek her kulun arz üzerinde işlemiş oldukları amellere şahidlik etmesidir. Her kul için arz: "Şu ayda, şu günde, şu şu işlemi yaptı" diyecektir" |Tirmizi, Kıyamet 8, (2431), Tefsir, Zilzal, (3350)|880
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Tekasür Suresi|tirmiziİbnu mace|Zübeyr|Tekasür suresinde geçen: "Andolsun o gün elbet ve elbet nimet(ler)den hesaba çekileceksiniz" (8. ayet), ayeti ile ilgili olarak Hz. Peygamber (sav)'e şöyle demiştir: "Ey Allah'ın Resulü! (yeyip içtiğimiz) hurma ve su olan iki siyahtan ibaretken hangi nimetlerden hesaba çekileceğiz?" Resulullah (sav) şu cevabı verir: "O, mutlaka olacak!" |Tirmizi, Tefsir, Tekasür, (3354); İbnu Mace, Zühd, 12 (4158)|881
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Tekasür Suresi|tirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kulun , kıyamet günü, hesaba çekileceği ilk şey (mazhar olduğu) ni'mettir. Kendisine: "Bedenine sıhhat vermedik mi, soğuk sudan içirmedik mi?" denecektir. |Tirmizi, Tefsir, (3355)|882
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Maun Suresi|ebu davud|İbnu Mes'ud|Biz, Resulullah (sav) zamanında tencere, kova gibi eşyaları ariyeten vermeyi (Maun suresinde zikri geçen) yardım (maun) addederdik." |Ebu Davud, Zekat 32, (1657)|883
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Kevser Suresi|buharimüslimtirmiziebu davudnesai|Enes|Resulullah (sav) bir gün mecsidde iken hafif bir uyku kestirmesi yaptı, sonra gülerek başını kaldırdı. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü, niçin gülüyorsunuz?" diye sorulunca: "Bana az önce şu süre nazil oldu" deyip besmele çekti, sonuna kadar Kevser süresini okudu: "Bismillahirrahmanirrahim! Ey Muhammed! Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir. Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu adı sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir" (Kevser 1-3) Resulullah kıraati tamamlayınca sordu: "Kevser'in ne olduğunu biliyor musunuz?" Biz: "Allah ve Resulü bilir" dedik. Resulullah (sav) açıkladı: "Bu bir nehirdir, Rabbim onu bana vaadetmiştir, O nehir üzerinde pek çok hayırlar var. Bu bir havuzdur da. Kıyamet günü ümmetim onun başında (su içmek üzere) toplanacak. Bu havuzdaki maşrapalar gökteki yıldızlar kadar çoktur. Derken içlerinden bir kul çıkarılıp atılacak. Ben müdahale edip: "Ey Rabbim (onu niye atıyorsun) o benim ümmetimdendir?" diyeceğim. Ancak Cenab-ı Hakk: "Bunlar senden sonra ne bid'atler işlediler senin haberin yok" diyecek." |Buhari, Tefsir, İnna a'taynakel-kevser 1, Rikak 53; Müslim, Salat 53, (400); Tirmizi,Tefsir, Kevser (3357); Ebu Davud, Sünnet 26, (4747, 4748); Nesai, Salat 21, (2, 133, 134)|884
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Kevser Suresi|rezin|İbnu Abbas|Kureyş şöyle dedikodu yapmıştı: "Muhammed'in erkek evladı yok. Bir öldü mü arkası kesildi demektir." Bunun üzerine Cenab-ı Hakk, Kevser süresini (sonuncu ayet olan): "Asıl arkası kesik olan sana kin tutandır" a kadar inzal buyurdu." (Rezin'in ilavesidir) |Rezin|885
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Nasr Suresi|tirmizi|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "İza cae nasrullahi ve'l-feth" süresi Kur'an-ı Kerim'in dörtte birine denktir" |Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 10, (2897)|886
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Nasr Suresi|buharitirmizi|İbnu Abbas|Hz. Ömer (ra) beni Bedir şeyhleri ile birlikte (sohbet ve istişare meclislerine) alıyordu. Bu hal, sanki, birilerinin ağırına gitmişti: "Bunu niye bizimle birlikte cemaate alıyorsun, bizim onun kadar oğlanlarımız var?" diye Hz. Ömer'e tarizde bulundu. Hz. Ömer kendilerine: "Onun kimlerden olduğunu biliyorsunuz" diye cevap ver(ip geçiştir)di. Bir gün beni çağırıp yine onlarla birlikte meclise aldı. Bu sefer, sırf beni(m liyakatımı) onlara göstermek için beni çağırdığını anlamıştım. Hz. Ömer (ra): "Cenab-ı Hakk'ın İza cae nasrullah ve'l-feth (Nasr 1) kavl-i şerifi hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Cemaatten bazıları: "Yardıma ve fethe mazhar olduğumuz zaman Allah'a hamdetmek ve istiğfarda bulunmakla emrolunduk" diye cevap verdi. Bazıları hiçbir şey söylemedi. Hz. Ömer (ra) bana yönelerek: "Ey İbnu Abbas, sen de mi böyle söylüyorsun?" dedi. Ben: "Hayır" dedim ve sustum. Hz. Ömer: "Öyleyse söyle, sen ne diyorsun?" diye bana söz verdi. Ben şu açıklamayı yaptım: "Bu sure Resulullah (sav)'ın ecelidir, kendisine bu sure ile haber verilmiştir. Bu surede Cenab-ı Hakk (Resulüne şöyle demiştir): "Allah'ın nusreti ve fethi geldiği zaman, bil ki bu senin ecelinin artık yakınlığına alamettir. öyle ise hamdederek Rabbini tesbih et ve ona istiğfarda bulun. O tövbeleri kabul edicidir." Bu yorumun üzerine Hz. Ömer: "Bundan ben de senin söylediğini anlıyorum" dedi. |Buhari, Tesfir 4, Menakıb 25, Meğazi 50, 85; Tirmizi, Tefsir, Feth (Nasr) 3359)|887
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|İhlas Suresi|buharimüslimtirmizinesaimuvattaebu davudİbnu mace|Ebu Said|Resulullah (sav) (bir gün) ashabına: "Sizden biri bir gecede Kur'an-ı Kerim'in üçtebirini okumaktan aciz midir?" diye sordu. "Buna hangimiz güç yetirebilir?" dediler. Resulullah (sav): "Allahu Ahad, Allahu's-Samed (İhlas süresi) Kur'an'ın üçtebiri dir" buyurdu. |Buhari, Fedailu'l-Kur'an 13, Tevhid 1; Müslim, Müsafirin 259, (811); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 11, (2898); Nesai, İftihah 69, (2, 171); Muvatta, Kur'an 17, 19 (1, 208); Ebu Davud, Vitr 18, Salat 353, (1961); İbnu Mace, Edeb 52, (3787, 3788, 3789)|888
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|İhlas Suresi|tirmizi|Enes|Bir kimse (ihlas suresini kastederek): "Ey Allah'ın Resulü! Ben bu sureyi seviyorum" dedi. Resulullah (sav): "Onu sevmen seni cennete sokacaktır" dedi. |Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 11, (2903)|889
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|İhlas Suresi|tirmizi|Enes|Kim Kul hüvallahu ahad süresini günde iki yüz sefer okursa, üzerindeki kul borcu hariç, elli yıllık günah (amel defterinden) silinir. |Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 10, (2900)|890
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|İhlas Suresi|tirmizi|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim yatağında uyumak isteyince, sağ tarafının üstüne yatar, sonra da Kul hüvallahu ahad'ı yüz kere okursa, Rab Teala kıyamet günü kendisine: "Sağın üzerinde cennete gir" diyecektir. |Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 10, (2900)|891
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|İhlas Suresi|tirmizi|Übey İbnu Ka'b|Müşrikler, Hz. Peygamber (sav)'a: "Rabbini bize tavsif et (tanıt)!" dediler. Bunun üzerine İhlas süresi indi. "De ki: O, Allah'dır, bir tekdir. O Allah'tır, sameddir (hiçbir şeye muhtaç değil, her şey O'na muhtaç). Doğurmamıştır, doğurulmamıştır. Hiçbir şey O'nun dengi (ve benzeri) değildir" (1-4). Übey (ra) bu sürede geçen bazı tabirleri şöyle açıkladı: "Samed, doğurmayan ve doğurulmayan demektir, çünkü doğan her şey mutlaka ölecektir. Ölen her şeye varis olunacaktır. Allah ise ne ölür, ne de O'na varis olunur. "Hiçbir şey O'nun dengi (ve benzeri) değildir" ayeti de (O'na bir benzer, bir denk olmadığını, Allah'a benzeyen hiçbir şey bulunmadığını ifade eder." |Tirmizi, Tefsir, İhlas, (3361, 3362)|892
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|İhlas Suresi|buhari|Ebu Vail|Samed, efendilikte son mertebeye ulaşan efendidir." |Buhari, Tefsir, İhlas 2|893
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|İhlas Suresi|buharinesai|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri diyor ki: "Ademoğlu bana şetmediyor (hakkımda münasib olmayan söz sarfediyor). Ancak bu ona yakışmaz. Ademoğlu beni tekzib ediyor, ancak beni tekzib etmek ona yakışmaz. Bana ettiği şetme gelince: "Bu, onun, bana evlad nisbet etmesidir. Tekzibine gelince, bu onun 'Allah, yarattığı gibi beni tekrar diriltmeyecek' demesidir. Halbuki, ikinci sefer tekrar diriltmek, bana, yoktan var etmeye nazaran zor gelecek bir iş değildir." |Buhari, Tefsir 1, Bed'u'l-Halk 1; Nesai, Cenaiz 117, (4, 112)|894
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|İhlas Suresi|||Yine Buhari ve Nesai'de kaydedilen bir diğer rivayette; "Bana olan şetmi: "Allah kendisine çocuk edindi" demesidir. Halbuki ben bir tekim, samedim, doğurmayan, doğurulmayan, hiçbir misli bulunmayanım." ||895
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri|müslimtirmiziebu davudnesai|Ukbe İbnu Amir|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bu gece indirilen ayetler var ya, onlar gibisi hiç görülmemiştir: Kul euzu bi'rabbi'l-felak ve Kul euzu bi-rabbi'n-nas sureleri". |Müslim, Misafirin 264, (814); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 12, (2904), Tefsir, Muavvizateyn, (3364); Ebu Davud, Salat 354, (1462, 1463); Nesai, İstiaze 1, (8, 251-254)|896
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri|tirmizi|Ukbe İbnu Amir|Tirmizi'de gelen bir rivayette der ki: "Resulullah (sav), bana, her namazın arkasından Muavvizeteyn'i okumamı emretti." |Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 12, (2905)|897
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri|nesai|Abdullah İbnu Hubeyb|Hafif bir yağmur ve karanlığa maruz kalmıştık. Bize namaz kıldırsın diye Resulullah (sav)'ı bekledik." (Ravi der ki; Abdullah İbnu Hubeyb şu manada birşeyler daha söyledi: "Resulullah (sav) çıktı ve: "Söyle" dedi. Ben: "Ne söyliyeyim?" diye sordum. Bunun üzerine: "Aksama ve sabaha erince Kul hüvallahu ahad ve Muavvizeteyn sürelerini üçer kere oku. Bu sana, her şeye karşı yeterlidir" dedi. |Nesai, İstiaze 1, (8, 250-253)|898
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri|nesai|Cabir|Resulullah (sav) bana: "Ey Cabir okur dedi. Ben: "Annem babam sana kurban olsun, ne okuyayım?" diye sordum. Bunun üzerine: "Kul euzu bi-rabbi'l-felak ve Kul euzu bi-rabbi'n-nas surelerini oku!" dedi. Ben de onları okudum. Resulullah ilaveten: "Bu iki süreyi oku, bunlar gibisini asla okuyamıyacaksın!" dedi. |Nesai, İstiaze 1, (8, 254)|899
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri|buhari|Zirr İbnu Hubeyş|Übey İbnu Ka'b (ra)'a Muavvizeteyn hakkında sorarak dedim ki: "Ey Ebu'l-Münzir! Kardeşim İbnu Mes'ud şöyle şöyle diyor?" Bana şu cevabı verdi: "Ben Resulullah (sav)'a sordum. Cevaben: "Bana: "Söyle!" dendi, ben de söyledim" dedi. Biz Resulullah (sav)'ın söylediği şekilde söylüyoruz." |Buhari, Tefsir, Kul euzu bi-rabbi'l-felak 1|900
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri|tirmizi|Aişe|Hz. Resulullah (sav) (bir gün) Ay'a bakarak: "Ey Aişe, şunun şerrinden Allah'a sığın. Bu, (ayet-i kerimede geçen) gasıktır. (Ayet): "Kaybolduğu zaman Ay'ın şerrinden..." demektir" |Tirmizi, Tefsir, Muavvizateyn, (3363)|901
TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri|buhari|İbnu Abbas|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şeytan insanoğlunun kalbinin üzerinde tünemiş vaziyette bekler. Allah'ı zikredince siner, çekilir, gaflet etse vesvese verir." |Buhari, Tefsir, Kul euzu bi-rabbi'n-nas 1|902
KUR'AN'IN TİLAVETİ VE KIRAATI BÖLÜMÜ|Tilavete Teşvik|buharimüslim|Ebu Musa|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şu Kur'an'ı muhafazaya itina gösterin. Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e kasem olsun Kur'an-ı Kerimin (hafızalardan) kaçması, develerin bağlarından boşanıp kaçmasından daha kolaydır." |Buhari, Fedailu'l-Kur'an 23; Müslim, Salatu'l-Müsafirin 231 (791)|903
KUR'AN'IN TİLAVETİ VE KIRAATI BÖLÜMÜ|Tilavete Teşvik|buharimüslimmuvattanesai|İbnu Ömer|Resulullah'ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir: "Kur'an-ı Kerim'i ezberlemiş olan kimse, bağlı devesi olan kimse gibidir, bu adam devesine itina gösterirse onu elinde tutar, salıverirse deve çeker gider." |Buhari, Fedailu'l-Kur'an 23; Müslim, Salatu'l-Müsafirin 226, (789); Muvatta, Kur'an, 4, (1,202); Nesai, Salat 37, (2, 154)|904
KUR'AN'IN TİLAVETİ VE KIRAATI BÖLÜMÜ|Tilavete Teşvik|ebu davud|Cabir|Aramızda bedevi ve gayr-ı Arapların da bulunduğu bir cemaatte Kur'an okuyorduk. Resulullah (sav) yanımıza geldi. "Okuyun," dedi. "Her okuyuş güzeldir. Öyle kimseler gelecek ki, onlar, Kur'an'ın kelime ve lafızlarını, ok yapılacak çubuğun düzlenmesi gibi düzleyecekler. Ondan elde edilecek ücreti ahirete bırakmayıp dünyada alacaklar." |Ebu Davud, Salat 139, (830)|905
KUR'AN'IN TİLAVETİ VE KIRAATI BÖLÜMÜ|Tilavet Adabı|ebu davudnesaiİbnu mace|Bera|Resulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kur'an-ı Kerim'i sesinizle güzelleştirin." |Ebu Davud, Salat 355, (1468); Nesai, Salat 83, (2, 179, 180); İbnu Mace, İkamet 176, (1342)|906
KUR'AN'IN TİLAVETİ VE KIRAATI BÖLÜMÜ|Tilavet Adabı|ebu davud|Ebu Said|Resulullah (sav) mescidde i'tikaf'a girmişti. Cemaatin Kur'an'ı cehri olarak okuduklarını işitti. Perdeyi aralayıp şöyle seslendi: "Bilin ki, herkes Rabbine hususi şekilde münacaatta bulunuyor, birbirinizi (seslerinizle) rahatsız etmeyin. Biriniz okurken (veya namazda iken) diğerinin kıraatini bastırmasın." |Ebu Davud, Salat 315, (1332)|907
KUR'AN'IN TİLAVETİ VE KIRAATI BÖLÜMÜ|Tilavet Adabı|buharimüslimebu davud|Aişe|Bir gece bir adam kalkıp yüksek sesle Kur'an okudu. Sabah olunca, Resulullah (sav): "(Şu kimseye Allah rahmet buyursun) iskat etmiş olduğum bir ayeti bana hatırlatmış oldu" dedi. |Buhari, Şehadat 11, Fedailu'l Kur'an 26; Müslim, Müsafirin 225, (788); Ebu Davud, Salat 315, (1331)|908
Dostları ilə paylaş: |