CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buhari|Enes|Resulullah (sav)'e Bahreyn'den bir mal getirildi. Resulullah (sav): "Bunu mescide dökün" dedi. Bu mal (şimdiye kadar) Resulullah (sav)'e gelenlerin en çok olanı idi. Resulullah (sav) namaza gitti ve mala hiç nazar etmedi. Namaz bitince gelip malın yanında durdu. Her gördüğüne ondan veriyordu. Derken amcası Abbas (ra) geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü, bana da ver. Zira ben hem kendimin, hem de Akil'in (esaretten kurtuluş) fidyesini verdim!" dedi. Resulullah (sav) da: "Al!" dedi. Bunun üzerine o da torbasını iyice doldurdu. Sonra onu sırtlamaya çalıştı, ancak muvaffak olamadı. "Ey Allah'ın Resulü, birilerine söyle de sırtıma kaldırıversin" dedi ise de: "Hayır" cevabını aldı. Bunun üzerine; Abbas: "Öyleyse sen sırtıma kaldırıver!" dedi. Yine: "Hayır!" cevabını aldı. Bunun üzerine Abbas, torbadan bir miktarını döktü, tekrar sırtlamaya çalıştı, yine kaldıramadı. Ve: "Birilerine söyle sırtıma kaldırıversin!" dedi. "Hayır!" cevabını alınca, yine: "öyleyse sen kaldırıver" dedi. Resulullah (sav) buna da "Hayır!" deyince Abbas bir miktar daha boşalttı, sonra kaldırıp omuzuna koyup çekip gitti. Resulullah (sav), Abbas (ra)'ın para hırsına taaccübünden, bize görünmez oluncaya kadar gözleriyle onu takip etmişti. Resulullah (sav) tek dirhem kalıncaya kadar oradan ayrılmadı. |Buhari, Salat 42, Cizye 4, Cihad 172)|1128
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Avf İbnu Malik|Resulullah (sav)'a fey malı gelince, hemen gününde dağıtırdı. Evliye iki hisse, bekara bir hisse verirdi |Ebu Davud, Hara 14, (2953)|1129
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buharimüslimebu davudİbnu mace|İbnu Ömer|Resulullah (sav) Hayber mahsulünden her sene zevcelerine yüz vask veriyordu. Bunun seksen vaskı hurma, yirmi vaskı arpa idi. Hz. Ömer (ra) halife olunca, Hayber'den Yahudileri çıkardığı zaman orayı taksim etti ve Resulullah (sav)'ın zevcelerini muhayyer bıraktı. Dileyene arazi ve (sulama) suyu verecek, dileyene de eskiden olduğu şekilde belli miktardaki vaskı verecekti. Bazıları arazi ve suyu tercih etti -ki Hz. Aişe ve Hafsa (ra) bu gruptandı- bir kısmı da kendilerine hurma verilmesini tercih etti. |Buhari, Hars 8, 9, 11, İcare 22, Şirket 11, Şurut 5, Meğazi 40; Müslim, Musakat 1, (1551); Ebu Davud, Haraç 24, (3008); İbnu Mace, Ruhun 14, (2467)|1130
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buharimüslim|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Peygamberlerden (a.s) biri, gazveye çıktı da kavmine: "Nikahla bağlanıp, gerdeğe girmek istediği halde henüz gerdek yapmadığı kadını olan benimle gelmesin, keza bina yapıp henüz çatısı atılmamış inşaatı olan da gelmesin, keza gebe koyun veya develer satın alıp doğurmalarını bekleyeniniz varsa o da gelmesin" dedi. Gazveye çıktı. Derken tam ikindi namazı sırasında veya buna yakın bir zamanda (fethedeceği) beldeye yaklaştı. Güneş'e: "Sen bir memursun, ancak ben de bir memurum" dedi ve Allah'a yönelerek: Ey Rabbim, şu güneşi bize durdur (da namazımız geçmesin!)" diye dua etti. Güneş, o yerlerin fethini Allah müyesser kılıncaya kadar durduruldu. Sonra elde edilen ganimetleri topladılar. Toplanan ganimetleri yemek üzere ateş geldi. Fakat ateş tatmadı bile. Bunun üzerine Peygamber: "İçimizde ganimetten çalan bir hırsız var, her kabileden bir kişi bana biat etsin!" dedi. Bu suretle ona biat etmeye başladılar. Derken bir adamın eli peygamerin eline yapışıp kaldı. "Hırsız bu kabilede. Kabilenin her ferdi bana teker teker biat etsin!" dedi. Biat etmeye başladılar, iki veya üç kişinin eli O'nun eline yapıştı kaldı. "Ganimet hırsızı sizde" dedi. Öküz başı kadar iri bir altın getirdiler. Ganimet yığınının içine o da atıldı. Ateş gelip ganimeti yedi. Bilesiniz, bizden önce hiçbir ümmete ganimet helal kılınmamıştır. Ganimetleri Allah sadece bize helal kıldı. Bu da, bizde gördüğü aczimiz ve za'fımız sebebiyledir." |Buhari, Humus 8, Nikah 58; Müslim, Cihad 32|1131
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buharimüslim|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) bir gün kalkıp gulül'ü (yani ganimet malından çalma) hatırlattı, bunun kötülüğünü, günahının büyüklüğünü belirtti ve bu meyanda şunları söyledi: "Sakın sizden birini, kıyamet günü, boynunda böğürmesi olan bir deve olduğu halde bana gelmiş: "Ey Allah'ın Resulü, bana yardım et!" diye yalvarıyor ve kendimi de cevaben: "Senin için hiçbir şey yapamam, ben sana tebliğ etmiştim" der bulmayayım..." Resulullah (sav) bu tarzda hayvanları ve diğer ganimet mallarını teker teker zikretti. |Buhari, Cihad 189; Müslim, İmaret 24, (1831)|1132
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Semüre İbnu Cündeb|Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini haber verdi: "Kim ganimet hırsızını gizlerse bu da onun gibi olur." |Ebu Davud, Cihad 146, (2716)|1133
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Abdullah İbnu Amr İbni'l-As|Resulullah (sav) bir ganimet ele geçirilince, Hz. Bilal (ra)'e emrederdi, o da halka yüksek sesle duyulur, askerler de ganimet olarak ne ele geçirmişse getirip teslim ederdi. Peygamberimiz (sav) de önce beşte birini (humus) alır, geri kalanı taksim ederdi. Bir gün, (Bilal'in) çağırmasından sonra bir adam kıldan mamul bir yular getirdi ve: "Ey Allah'ın Resulü, ganimet olarak biz de bunu ele geçirmiştik!" dedi. "Sen," dedi, "üç kere bağırdığı vakit Bilal'i işitmedin mi? O zaman niye getirmedin?" Adam, Resulullah (sav)'a (gecikmenin sebebiyle ilgili olarak kabul görmeyen) özürler beyan etti. Ancak neticede şu cevabı aldı: "Hayır! Bunu senden kabul etmiyorum. Kıyamet günü sen bununla birlikte geleceksin." |Ebu Davud, Cihad 144, (2712)|1134
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buhariİbnu mace|Abdullah İbnu Amr İbni'l-As|Resulullah (sav)'ın ağırlıklarının başını bekleyen Kerkere denen bir zat vardı, derken vefat etti. Resulullah (sav): "O cehennemdedir!" buyurdu. Bu söz üzerine adamı görmeye gittiler. Üzerinde, ganimetten çalınmış bir aba buldular." |Buhari, Cihad 190; İbnu Mace, Cihad 34, (2849)|1135
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|muvattaebu davudnesaiİbnu mace|Zeyd İbnu Halid|Hayber Savaşı sırasında Resulullah (sav)'ın ashabından biri öldürülmüştü. Resulullah (sav)'a haber verildi. "Arkadaşınız üzerine namaz kılın!" dedi. Resulullah (sav)'ın sözü üzerine, halkın çehresi değişmiş, (bir soğukluk çökmüştü). Resulullah (sav) açıkladı: "Arkadaşımız Allah için cihad sırasında ganimetten çalmıştır. Bunun üzerine, maktulün eşyasını karıştırdık. Yahudilere ait boncuk kolyelerden iki dirhem bile etmeyen bir kolyeyi çalmış olduğunu gördük. |Muvatta, Cihad 23, (2, 458); Ebu Davud, Cihad 143, (2710); Nesai, Cenaiz 66, (4, 64); İbnu Mace, Cihad, 34, (2848)|1136
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|tirmiziebu davud|Salih İbnu Muhammed İbni Zaide|Mesleme (ra) ile birlikte Rum diyarına girdik. Ganimetten çalan bir adam getirildi. Mesleme, bu mesele hakkında Salim'e sordu. Salim şu cevabı verdi: "Babam'ı (Abdullah İbnu Ömer) (ra) dinledim, babası Ömer (ra)'den naklen Resulullah (sav)'ın şu sözünü rivayet etmişti: "Kim ganimetten çalarsa, (bütün) eşyasını yakın, kendisini de dövün." Salih İbnu Muhammed devamla der ki: "Adamın eşyası arasında bir Mushaf bulduk. Salim'e bunun hakkında da sorduk (yakalım mı? diye). "Onu satıp, bedelini tasadduk edin!" buyurdu. |Tirmizi, Hudud 28, (1461); Ebu Davud, Cihad 145, (2713)|1137
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Abdullah İbnu Amr İbni'l-As|Hz. Peygamber (sav), Ebu Bekir ve Ömer (ra), ganimet hırsızının mallarını yaktılar ve kendisini de dövdüler." |Ebu Davud, Cihad 145, (2715)|1138
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Asım İbnu Küleyb|Asım İbnu Küleyb (ra) babası Küleyb'den o da ensari birinden naklederek anlatıyor: "Biz Resulullah (sav) ile birlikte bir sefere çıkmıştık. Sefer sırasında şiddetli bir kıtlık ve sıkıntıya maruz kaldık. Derken, bir ganimet ele geçirdik. Askerler, onu hemen yağmalayıverdiler. Resulullah (sav), yaya olarak (teftiş maksadıyla) yanımıza geldiğinde tencerelerimiz kaynamaya başlamıştı bile. Yayı ile tencereleri deviriverdi. Etleri de toprağa buladı. (Hepsini böylece yenmeyecek hale getirdikten) sonra şu açıklamayı yaptı: "Yağma malı, iaşeden daha helal değildir" veya (şöyle demişti): "Laşe, yağma malından daha helal değildir." (Rivayetin sonundaki) şek ravilerden Hennad'a aittir." |Ebu Davud, Cihad 138, (2705)|1139
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buhariebu davud|Sa'b İbnu Cessame|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Koruluk ittihazı sadece Allah ve Resulü'ne ait (bir hak)dır." |Buhari, Şirb 11, Cihad 146; Ebu Davud, Haraç 39, (3083, 3084)|1140
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buhari|Şihdbu'z-Zühri|Bize ulaşan habere göre, Resulullah (sav) Nakii, Hz. Ömer (ra) de Şeref ve Rebeze'yi hima ilan etmişlerdir. |Buhari, Şirb 11|1141
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davudİbnu mace|İbnu Abbas|Cahiliye devrinde taksim edilmiş olan her mal, taksim edildiği şekil üzeredir. İslam döneminde yapılan taksimat, İslam'ın taksim esasına göredir. |Ebu Davud, Feraiz 11, (2914); İbnu Mace, Ruhun 21, (2485)|1142
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|muvatta|Sevr İbnu Zeyd ed-Dili|İmam Malik, Sevr İbnu Zeyd ed-Dili'den mürsel olarak rivayet ettiğine göre ed-Dili demiştir ki: "Bana Resulullah (sav)'ın şöyle söylediği ulaştı: "Hangi ev veya arazi, cahiliye devrinde taksim edilmiş ise, artık o, cahiliye taksimi üzerinedir. Ancak hangi ev veya arazi, taksim edilmeden İslam'a girmiş ise, artık onun taksimi İslam'a göre yapılır." |Muvatta, Akdiye 35, (2, 746)|1143
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buharimuvattaebu davudİbnu mace|Nafi'|İbnu Ömer (ra)'den anlatıyor: "İbnu Ömer'in bir kölesi kaçarak Rum diyarına geçti. Bilahare, Halid İbnu'l-Velid (ra) Rumlara galebe çaldı. (Esirler arasında, kaçan bu köle de vardı) Halid köleyi İbnu Ömer'e iade etti. Onun kaybolan bir atı vardı. (Askerler) onu da ele geçirdiler. Halid atı da İbnu Ömer'e iade etti" (Bu rivayetin lafzı Buhari'nin rivayetine uygundur.) Bir rivayette: "Hz. Peygamber (sav) zamanında kaçan bir at mevzubahistir." Muvatta'nın bir rivayetinde, düşman tarafından ganimet edildikten sonra ele geçirilen bir köle ve at mevzubahistir. Bunlar, taksimden önce eski sahibine iade edilebilirler. Ebu Davud, köleyi mevzubahis eder ve Hz. Peygamber (sav)'in taksime tabi tutmadan eski sahibine iade ettiğim belirtir. |Buhari, Cihad 187; Muvatta, Cihad 17, (2, 452); Ebu Davud, Cihad 135, (2698, 2699); İbnu Mace, Cihad 15, (2748)|1144
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buhari|İbnu Ömer|Biz gazvelerimiz sırasında, bal ve kuru üzüm elde ederdik ve bunları (taksim edilmek üzere, diğer ganimet mallarının yanına) kaldırmaz, yerdik. |Buhari, Humus 20|1145
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|ebu davud|Aişe|Resulullah (sav)'a içerisinde boncuk bulunan bir dağarcık getirildi. Boncukları Resulullah (sav), hür ve cariye kadınlar arasında dağıttı. Hz. Aişe devamla der ki: "Babam da (boncuğu) hür-köle ayrımı yapmadan kadınlara dağıtırdı." |Ebu Davud, Haraç 14, (1952)|1146
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buharimüslimtirmizi|Amr İbnu Avf|El-Misver İbnu Mahreme (ra)'ye Amr İbnu Avf (ra) şunu anlatmıştır: "Resulullah (sav) Ebu Ubeyde (ra)'yi Bahreyn'e, oranın cizyesini getirmek üzere yolladı. Mallarla dönünce Ensar geldiğini işitti. Sabah namazını Hz. Peygamber (sav)'le kıldılar. Namaz bitince, Resulullah (sav)'ın etrafını sardılar. Resulullah (sav) tebessüm buyurdular ve: "Öyle zannediyorum, Ebu Ubeyde'nin birşeyler getirdiğini işittiniz" dedi. Hep birlikte: "Evet!" dediler. Bunun üzerine şunları söyledi: "Öyleyse sevinin ve sizi sevindiren şeyi ümid edin, Allah'a yemin olsun, sizler için fakirlikten korkmuyorum. Ben size dünyanın genişlemesinden korkuyorum. Sizden öncekilere dünya genişlemişti de hemen dünya için birbirleriyle boğuşmaya başladılar ve helak oldular. Genişleyen dünyanın onlar gibi sizi de helak etmesinden korkuyorum." |Buhari, Rikak 7, Cizye 1, Megazi 11; Müslim, Zühd 6, (2961); Tirmizi, Kıyamet 29, (2464)|1147
CİHAD BÖLÜMÜ|Ganimetler Ve Fey|buhari|Sa'lebe İbnu Ebi Malik|Ömer İbnu'l-Hattab (ra), bir kısım burguyu Medineli kadınlar arasında taksim etmişti, geriye güzel bir burgu kaldı. Yanındakilerden bazıları kendisine: "Ey müminlerin emiri, bunu da senin yanında bulunan Resulullah (sav)'ın kızına ver" dediler. Bununla, Hz. Ali (ra)'in kızı Ümmü Gülsüm'ü kastediyorlardı. Hz. Ömer onlara: "Ümmü Selit, buna daha çok hak sahibidir. Zira o, Resulullah (sav)'a biat etmişti ve Uhud Savaşı'nda bize kırbalarla su taşıyordu" dedi. |Buhari, Megazi 22, Cihad 66|1148
CİHAD BÖLÜMÜ|Şehadet Hakkında|müslimmuvattatirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) sordular: "İçinizden kime şehid dersiniz?" "Ey Allah'ın Resulü," dediler, Allah yolunda öldürülen şehiddir." "Öyleyse," dedi, Resulullah (sav), "ümmetimin şehidleri azdır." "Peki," dediler, "daha kimler şehiddir, ey Allah'ın Resulü?" "Allah yolunda öldürülen şehiddir. Allah yolunda ölen şehiddir. Taunda ölen şehiddir. Karnı sebebiyle ölen şehiddir, boğularak ölen şehiddir." |Müslim, İmaret 165, (1915); Muvatta, Salatu'l-Cema'a 6, (1, 131); Tirmizi, Cenaiz 65, (1063)|1149
CİHAD BÖLÜMÜ|Şehadet Hakkında|muvattatirmizi||İmam Malik ve Tirmizi'nin kaydettikleri bir rivayette Resulullah (sav) şöyle buyurmaktadır: "Şu beş kişi şehiddir, (deyip önceki hadiste geçenleri saydıktan sonra): Yıkıntı altında kalan da şehiddir" diye ilave etti. Hz. Cabir (ra)'den gelen bir rivayette: "Karnında çocuğu olduğu halde ölen kadın da şehiddir" buyrulmuştur. Abdullah İbnu Amr İbnu'l-As (ra) tarafından rivayet edilen bir diğer sahih hadiste: "Malını müdafaa ederken öldürülen şehiddir" buyurulmuştur. |Muvatta, Salatu'l-Cema'a 6, (1, 131); Tirmizi, Cenaiz 66, (1063)|1150
CİHAD BÖLÜMÜ|Şehadet Hakkında|ebu davud|Ümmü Haram|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Deniz tutması sebebiyle (gemide) kusan kimseye şehid sevabı verilir. Boğularak ölene de iki şehid sevabı vardır." |Ebu Davud, Cihad 10, (2493)|1151
CİHAD BÖLÜMÜ|Şehadet Hakkında|tirmiziebu davudnesaiİbnu mace|Said İbnu Zeyd|Resulullah (sav)'ı dinledim şöyle buyurdular: "Kim malını müdafaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim kanını müdafaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim dinini müdafaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim ailesini müdafaa sırasında öldürülürse o da şehiddir." |Tirmizi, Diyat 22, (1418, 1421); Ebu Davud, Sünnet 32, (4772); Nesai, Tahrim 22, (7,115,116); İbnu Mace, Hudud 21, (2580)|1152
CİHAD BÖLÜMÜ|Şehadet Hakkında|ebu davud|Ebu Sellam|Ebu Sellam, sahabeden birinden rivayet etmektedir: "Cüheyne'den bir mahalle üzerine baskın yaptık, Müslümanlardan biri, (teke tek vuruşmak üzere) onlardan bir adam taleb etti. (Bir cengaver gelince) hemen kılıncıyla saldırıya geçti. Ancak hata yaptı ve kılıncı kendisine isabet etti. Resulullah (sav): "Ey Müslümanlar, kardeşinize (yardım edin)" diye bağırdı. Halk ona doğru koşuştu. Ama ölmüştü. Hz. Peygamber (sav) onu elbisesi ve kanı ile birlikte sardı, üzerine namaz kıldı ve defnetti. "Ey Allah'ın Resulü, bu şehid midir?" diye sordular. "Evet o şehiddir ve ben ona bu hususta şahidim" cevabını verdi." |Ebu Davud, 40, (2539)|1153
CİHAD BÖLÜMÜ|Şehadet Hakkında|nesai|Irbaz İbn Sariye|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şehidlerle yataklarında ölenler, taundan ölenler hakkında Cenab-ı Hakk'a birbirlerini şikayet ederler. Şehidler: "Onlar bizim kardeşlerimizdir, onlar da bizim gibi öldürüldüler!" derler. Yataklarında ölenler de: "Onlar bizim kardeşlerimizdir, bizim gibi öldüler!" derler. Rabbimiz onlara şöyle seslenir: "Yaralarına bakın, öldürülenlerin yaralarına benziyorlarsa onlardandırlar ve onlarla beraber olurlar!" Bakılır ve onlardaki yaranın, öbürlerininki gibi olduğu görülür." |Nesai, Cihad 36, (6, 37-38)|1154
CİHAD BÖLÜMÜ|Şehadet Hakkında|muvatta|İbnu Ömer|(Babam) Ömer İbnu'l-Hattab (ra) şehid olduğu halde yıkandı, kefenlendi, üzerine namaz kılındı. |Muvatta, Cihad 36, (2,463)|1155
CİDAL VE MİRA BÖLÜMÜ|Cidal Ve Mira|tirmiziİbnu mace|Ebu Ümame|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kavm, içinde bulunduğu hidayetten sonra sapıttı ise bu, mutlaka cedel sebebiyle olmuştur." [Resulullah (sav) bunu söyledikten sonra, delil olarak] şu ayeti okudu: "Onlar: Bizim tanrımız mı yoksa O mu daha iyidir? dediler. Sana böyle söylemeleri, sırf tartışmaya girişmek içindir. Onlar şüphesiz münakaşacı bir millettir." (Zuhruf 58) |Tirmizi, Tefsir, Zuhruf, (3250); İbnu Mace, Mukaddime 7|1156
CİDAL VE MİRA BÖLÜMÜ|Cidal Ve Mira|tirmiziebu davudİbnu macenesai|Ebu Ümame|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim haksız olduğu bir münakaşayı terkederse kendisine cennetin kenarında bir ev kurulur. Haklı olduğu bir münakaşayı terkedene de cennetin ortasında bir ev kurulur." |Tirmizi, Birr 58, (1994); Ebu Davud, Edeb 8, (4800); İbnu Mace, Mukaddime 7, (51); Nesai, Edeb (6, 21)|1157
CİDAL VE MİRA BÖLÜMÜ|Cidal Ve Mira|ebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) şöyle buyurdular: "Kur'an hakkında münakaşa küfürdür." |Ebu Davud, Sünnet 5, (4603)|1158
CİDAL VE MİRA BÖLÜMÜ|Cidal Ve Mira|buharimüslimtirmizinesai|Aişe|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah'ın en ziyade buğzettiği erkek, şiddetli düşmanlık yapan hasımdır." |Buhari, Ahkam 34, Mezalim 15, Tefsir, Bakara 37; Müslim, İlm 5, (2668); Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2980); Nesai, Kadat 33, (8, 247, 248)|1159
CİDAL VE MİRA BÖLÜMÜ|Cidal Ve Mira|tirmiziİbnu mace|Ebu Hüreyre|Biz kader hususunda münakaşa ederken Resulullah (sav) çıkageldi. Öylesine kızdı ki, öfkenin hasıl ettiği kızıllıktan, yüzünde sanki nar taneleri ortaya çıkmıştı. Bize şöyle çıkıştı: "Bununla mı emredildiniz, yoksa ben size bunun için mi gönderildim. Bilin ki, sizden öncekileri, dini meselelerdeki mündkaşalarının çokluğu ve peygamberleri hakkında düştükleri ihtilafları helak etmiştir." Bir rivayette şu ziyade mevcuttur: "Kader hususunda münakaşa etmemeniz için yemin verdim." |Tirmizi, Kader 1, (2134); İbnu Mace, Mukaddime 10, (85)|1160
CİDAL VE MİRA BÖLÜMÜ|Cidal Ve Mira|ebu davud|İbnu'l-Müseyyeb|Resulullah (sav) ashabının (ra) arasında otururken, bir adam Hz. Ebu Bekir'e hakaretamiz sözler sarfederek cefa verdi. Ancak Hz. Ebu Bekir (ra) adama karşı sükut etti. Adam ikinci sefer aynı şekilde hakaret ederek eziyet verdi. O yine sükut etti. Adam üçüncü sefer de eziyet verince Hz. Ebu Bekir (adama hak ettiği cevabı vererek) intikamını aldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) hemen kalktı. Hz. Ebu Bekir: "Ey Allah'ın Resulü, yoksa bana darıldınız mı?" diye sordu. "Hayır" dedi. "Ancak semadan bir melek inmiş, sana söylediklerini tekzib ediyordu. Sen intikamını alınca melek gitti, şeytan oturdu. Bir yere şeytan oturdu mu ben orada duramam." |Ebu Davud, Edeb, 49 (4896, 4897)|1161
CİDAL VE MİRA BÖLÜMÜ|Cidal Ve Mira|rezin|İbnu Abbas|Kardeşinle münakaşa etme, zira münakaşanın hikmeti anlaşılmaz, sıkıntısı eksik olmaz, tutamayacağın bir vaadde de bulunma. (Rezin ilavesidir) |Rezin|1162
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Faziletleri|buharinesai|Aişe|"Ey Allah'ın Resulü," dedim, "cihadı amellerin en faziletlisi görüyoruz, biz de cihad etmiyelim mi?" Şu cevabı verdi: "Ancak, cihadın en efdal ve en güzeli hacc-ı mebrürdur. Sonra şehirde kalmaktır." Hz. Aişe der ki: "Bunu işittikten sonra haccı hiç bırakmadım." ("Sonra cebirde kalmak" cümlesi Buhari'de yok) |Buhari, Hacc 4, Cezau's-Sayd 26, Cihad 1; Nesai, Hacc 4, (5, 113)|1163
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Faziletleri|tirmizi|Sehl İbnu Sa'd|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Telbiyede bulunan hiç bir Müslüman yoktur ki, onun sağında ve solunda bulunan taş, ağaç, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasın, bu iştirak (sağ ve solunu göstererek) şu ve şu istikamette arzın son hududuna kadar devam eder." |Tirmizi, Hacc 14, (828)|1164
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Faziletleri|nesaiİbnu mace|İbnu Abbas|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Haccla umrenin arasını birleştirin. Zira bunlar günahı, tıpkı körüğün demirdeki pislikleri temizlemesi gibi temizler." |Nesai, Menasik 6, (5, 115); İbnu Mace, Menasik 3, (2886)|1165
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Faziletleri|buharimüslimtirmizinesaiİbnu macemuvatta|Ebu Hüreyre|Bir umre, diğer umreye arada işlenenler için kefarettir. Hacc-ı Mebrür'un karşılığı cennetten başka bir şey olamaz! |Buhari, Umre 1; Müslim, Hacc 437, (1349); Tirmizi, Hacc 90, (933); Nesai, Menasik 3, (5, 112), 5, (5, 115); İbnu Mace, Menasik 3, (2887); Muvatta, Hacc 65, (2, 346)|1166
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Faziletleri|tirmizi|İbnu Abbas|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Beyt'i (Kabe-i Muazzama'yı) kim elli defa tavaf ederse, günahlarından çıkar ve tıpkı annesinden doğduğu gündeki gibi olur." (Buradaki tavaftan maksad, şavtlar olmayıp, elli tam tavaftır) |Tirmizi, Hacc 41, (866)|1167
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Faziletleri|ebu davudİbnu mace|Ümmü Seleme|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim, hacc veya umre için Mescid-i Aksa'dan Mescid'i Haram'a (kadar) ihrama girerse, geçmiş ve gelecek bütün günahları affedilir veya cennet kendisine vacib olur." -Ravi, Resulullah'ın hangisini dediği hususunda şekke düştü- |Ebu Davud, Menasik 9, (1741); İbnu Mace, Menasik 49, (3001-3002)|1168
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Faziletleri|buharimüslimnesai|İbnu Abbas|Resulullah (sav), Ensar'dan Ümmü Sinan admdaki bir kadına: "Bizimle haccetmekten seni ne alıkoydu?" diye sordu. Kadın: "Ebu fülanın (kocasını kasteder) sadece iki sulama devesi var. Biriyle o ve oğlu haca gitti, öbürü (ile de ben kaldım) arazimizi suluyor (um)" dedi. Bunun üzerine Resulullah (sav): "Öyleyse Ramazan'da (yapacağın) umre, (kaçırdığın) bir haccin veya benimle (yapmış olacağın) bir haccin kazasıdır. Ramazan gelince umre yap. Zira Ramazan'daki bir umre hacca muadil olur." |Buhari, Umre 4, Cezau's-Sayd 26; Müslim, Hacc 222; Nesai, Sıymm 6, (4,130)|1169
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Faziletleri|muvattaebu davudnesaiİbnu mace|Ebu Bekr İbnu Abdirrahman|Bir kadın Resulullah (sav)'a gelerek: "Ben haccetmek için hazırlık yapımştım. Bana (bir mani) arz oldu ne yapayım?" "Ramazan'da umre yap, zira o ayda umre tıpkı hacc gibidir" buyurdu. |Muvatta, Hacc 66, (1, 347); Ebu Davud, Hacc 79, Tirmizi, Hacc 95, (939); Nesai, Sıyam 6, (4, 130); İbnu Mace, Hacc (Menasik) 45, (2991-2995)|1170
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Faziletleri|tirmiziİbnu mace|Aişe|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz, Zira, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, sınnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile ifa edin." (Rezin şunu ilave etmiştir: "Kurban sahibine, hayvanın her bir tüyü için sevap vardır.") |Tirmizi, Edahi 1, (1493); İbnu Mace, Edahi 3, (3126)|1171
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Faziletleri|tirmizi|Ebu Bekri's-Sıddik|Resulullah (sa}'a: "Hangi hacc daha efdaldir?" diye sorulmuştu. "Yüksek sesle telbiye getirilip, kurban kesilerek yapılan hacc!" diye cevap verdi." |Tirmizi, Hacc 14, (827), Tefsir, Al-i İmran (3001)|1172
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Faziletleri|nesaiİbnu mace|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hacc ve umredir." |Nesai, Hacc 4, (5, 114); İbnu Mace, Menasik 8, (2902)|1173
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Vücubu|buharimüslimnesai|Ebu Hüreyre|Bir gün Resulullah (sav) bize şöyle hitab etti: "Ey insanlar, size hacc farz kılınmıştır. Şu halde haccı eda edin. Cemaatte bulunan bir adam: "Her sene mi, Ey Allah'ın Resulü?" diye sordu. Resulullah (sav) cevap vermedi. Adam sorusunu üç kere tekrar etti. Bunun üzerine: "Ben sizi bıraktıkça siz de beni bırakın, (Madem ki sükut ettim, niye sormada ısrar ediyorsunuz?) Şayet (sorunuza) "Evet!" deseydim, her yıl haccetmek vacib oluverirdi ve buna güç yetiremezdiniz. Şunu bilin ki, sizden öncekileri helak eden şey, çok sual sormaları ve peygamberleri hakkında ihtilaflarıdır. Size bir iş emrettiğim zaman, bunu gücünüz yettiğince ifa edin, bir yasaklamada bulunduğum vakit de ondan kaçının (bu emir ve yasakla ilgili olarak aklınıza gelen her şeyi sormaya kalkmayın)" |Buhari, İ'tisam 4; Müslim, Hacc 412, (1337), Fedail 130, (1337); Nesai, Hacc 1, (5, 110-111)|1174
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Vücubu|tirmizi|Ali|Resulullah (sav) efendimiz şöyle buyurdular: "Kim kendisini Beytullahi'l-haram'a ulaştıracak kadar azık ve bineğe sahip olduğu halde haccetmemişse onun Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmesi arasında fark yoktur. Zira, Cenab-ı Hakk şöyle buyurmuştur: "Oraya yol bulabilen insana, Allah için Kabe'yi haccetmesi gerekir" (Al-i İmran 97)." |Tirmizi, Hacc 3, (812)|1175
HACC VE UMRE BÖLÜMÜ|Haccın Vücubu|ebu davudnesaiİbnu mace|İbnu Abbas|Akra' İbnu'l-Habis (ra), Resulullah (sav)'a: "Hacc her sene midir, ömürde bir kere midir?" diye sordu. Resulullah (sav): "Bir keredir, fazla yapan nafile olarak yapmış olur!" diye cevap verdi." |Ebu Davud, Hacc 1, (1721); Nesai, Hacc 1, (5, 111); İbnu Mace, Menasik 2, (2886)|1176
Dostları ilə paylaş: |