SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|ebu davud|Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah'ın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne de şehidlerdir. Üstelik Kıyamet günü Allah indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehidler de onlara gıpta ederler." Orada bulunanlar sordu: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver!" "Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, Allah'ın ruhu (Kur'an) adına birbirlerini sevenlerdir, Allah'a yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken, onlar korkmazlar, insanlar üzülürken, onlar üzülmezler. Ve şu ayeti okudu: "Haberiniz olsun Allah'ın dostları var ya! Onlara ne korku var ne de onlar üzülecekler" (Yunus 62). |Ebu Davud, Büyu 78, (3527)|3345
SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|buharimüslimmuvattatirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi Hz. Cebrail aleyhisselam'a: "Allah falanı seviyor, onu sen de sev!" diye seslenir. Onu Cebrail de sever. Sonra o, sema ehline: "Allah falanı seviyor, onu siz de sevin!" diye nida eder, derken, bütün sema ehli de onu sevmeye başlar. Sonra onun için arz (halkı arasına hüsn-ü kabul) konur. (Hadisin Müslim'deki rivayetlerinde şu ziyade var: "Allah Celle Celaluhu, bir kula da buğzetti mi Cebrail Aleyhisselam'a: "Ben falancaya buğzettim sen de buğzet!" diye seslenir, Ona Cebrail de buğzetmeye başlar. Sonra Cibril sema ehline nida eder: "Allah Celle Celaluhu falan kimseye buğzetti, siz de buğzedin." Sonra yeryüzüne onun için buğz vazedilir.") |Buhari, Tevhid 33, Edeb 41; Müslim, Birr 157; Muvatta, Şi'r 15; Tirmizi, Tefsir, Meryem (3160)|3346
SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|buharimüslimebu davud|Ebu Zerr|"Ey Allah'ın Resulü!" dedim. "Kişi, bir kavmi sever, fakat onların amelini işleyemezse, (sonu ne olacak)?" "Ey Ebu Zerr," buyurdu, "sen sevdiğinle berabersin!" |Buhari, Edeb 96; Müslim, Birr 165, (2640); Ebu Davud, Edeb 122, (5126)|3347
SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|tirmizi|Ebu Zerr|Tirmizi'nin bir rivayetinde: "Kişi sevdiğiyle beraberdir" denmiştir. |Tirmizi, Zühd 50, (2388)|3348
SOHBET BÖLÜMÜ|Karşılıklı Muhabbet|buharimüslimebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ruhlar toplanmış cemaatler (gibidir). Onlardan birbiriyle (önceden) tanışanlar kaynaşır, tanışmayanlar ayrılırlar." |Buhari, Enbiya 2; Müslim, Birr 159, (2638); Ebu Davud, Edeb 19, (4834)|3349
SOHBET BÖLÜMÜ|Dayanışma Ve Yardımlaşma|ebu davudtirmizibuharimüslim|İbnu Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir müslümanı örterse, Allah da onu kıyamet günü örter." (Rezin bir rivayette şunu ilave etti: "Kim, hakkı sübut buluncaya kadar mazlumla birlikte otursa, ayakların kaydığı günde Allah onun ayağını Sıratta sabit kılar.") |Ebu Davud, Edeb 46, (4893); Tirmizi, Hudud 3, (1426); Buhari, Mezalim 3, İkrah 7; Müslim, Birr 58, (2580)|3350
SOHBET BÖLÜMÜ|Dayanışma Ve Yardımlaşma|müslimebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir mü'minin dünyevi kederlerinden birini giderirse, Allah da onun Kıyamet günü kederlerinden birini giderir. Kim bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir müslümanı örterse, Allah da onu dünya ve ahirette örter. Kişi kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da onun yardımındadır. Kim ilim aramak düşüncesiyle bir yola düşerse, Allah onun cennete olan yolunu kolaylaştırır. Bir grup, Allah'ın kitabını okumak ve aralarında tedris etmek üzere Allah'ın evlerinden birinde toplanırsa, üzerlerine mutlaka sekme iner ve onları rahmet kaplar, melekler onları sarar. Allah da onları yanında bulunan mukarreb meleklere anar. Bir kimseyi ameli yavaşlatırsa, nesebi hızlandıramaz." |Müslim, Zikr 38, (2699); Ebu Davud, Edeb 68, (4946); Tirmizi, Hudud 3, (1425), Birr 19, (1931), Kıraat 3, (2946)|3351
SOHBET BÖLÜMÜ|Dayanışma Ve Yardımlaşma|tirmizimüslim|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Din nasihatten (hayırhahlıktan) ibarettir!" Yanındakiler sordu: "Kimin için ey Allah'ın Resulü?" "Allah için, kitabı için, Resulü için, müslümanların imamları ve hepsi için! Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona yardımını kesmez, ona yalan söylemez, ona zulmetmez. Herbiriniz, kardeşinin ayinesidir, onda bir rahatsızlık görürse bunu ondan izale etsin." |Tirmizi, Birr 17,18, (1927,1928,1930); Müslim, İman 95, (55)|3352
SOHBET BÖLÜMÜ|Dayanışma Ve Yardımlaşma|buharimüslimebu davud|Asım el-Ahvel|Hz. Enes (ra)'e "Sana Resulullah (sav)'ın: "İslam'da dayanışma akdi (hılf) yoktur!" dediği ulaştı mı?" diye sordum. Şu cevabı verdi. "Kureyş'le Ensar arasında, benim evimde dayanışma antlaşması yaptı." (Ebu Davud'un rivayetinde: "Resulullah, bizim evde Ensarla Muhacir arasında iki veya üç kere dayanıma akdi yaptı" şeklindedir.) |Buhari, Edeb 67, Kefalet 2, İ'tisam 16; Müslim, Fedailu's-Sahabe 204, (2529); Ebu Davud, Feraiz 17, (2926)|3353
SOHBET BÖLÜMÜ|Dayanışma Ve Yardımlaşma|buharitirmizi|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et" "Mazlumsa yardım ederim, zalim nasıl yardım ederim?" diye sorulmuştu. "Onu zulümden alıkoyarsın, bu da ona yardımdır" buyurdu. |Buhari, Mezalim 4, İkrah 7; Tirmizi, Fiten 68, (2256)|3354
SOHBET BÖLÜMÜ|Dayanışma Ve Yardımlaşma|tirmizi|Ebu'd-Derda|Resulullah(sav): "Kim kardeşinın ırzını mudafaa ederse, kıyamet günü Allah, onun yüzünden ateşi çevirir." |Tirmizi, Birr 20, (1932)|3355
SOHBET BÖLÜMÜ|Dayanışma Ve Yardımlaşma|buharimüslimebu davudtirmizinesai|Ebu Musa|Resulullah (sav) , bir ihtiyaç taleb eden kimse gelince arkadaşlarına yönelir ve: "Şefaat edin, ecir kazanın! Allah da Resulünün diliyle dilediğine hükmetsin!" derdi. |Buhari, Edeb 37, Salat 88, Mezalim 5; Müslim, Birr 145, (2627); Ebu Davud, Edeb 126, (5131); Tirmizi, İlim 14, (2674); Nesai, Zekat 65, (5, 78)|3356
SOHBET BÖLÜMÜ|Dayanışma Ve Yardımlaşma|ebu davud|Ebu Musa|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şu hususlar da Allah'ı büyüklelemenin birer şubesidir: Bir müslüman yaşlıya ikramda bulunmak. İçindekiyle amel hususunda ölçüyü aşmayan ve ondan uzaklaşmayan Kur'an hamiline (hafızına) ikramda bulunmak. Adil olan iktidar sahibine ikram." |Ebu Davud, Edeb 23, (4843)|3357
SOHBET BÖLÜMÜ|Dayanışma Ve Yardımlaşma|tirmizi|Enes|Resulullah (sav) buyurdular: "Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa, Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder." |Tirmizi, Birr 75, (2023)|3358
SOHBET BÖLÜMÜ|Dayanışma Ve Yardımlaşma|tirmizi||Resulullah (sav) buyurdular ki: "Küçüklerimize merhamet, büyüklerimize sayı göstermeyen bizden değildir." Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: "...Ma'rufu emretmeyen, münkerden nehyetmeyen (de bizden değildir)." |Tirmizi, Birr 15, (1920)|3359
SOHBET BÖLÜMÜ|Dayanışma Ve Yardımlaşma|ebu davud|Aişe|Anlattığına göre, kendisine bir dilenci uğramıştır, o da bir parça ekmek vermiştir. (Bir müddet sonra) üstü başı düzgün, kıyafeti yerinde bir dilenci daha uğramıştır. Hz. Aişe onu oturtup yemek yedirmiştir. Kendisine bunun sebebi sorulunca şu açıklamayı yapmıştır: "Resulullah (sav): "İnsanlara mevkilerine göre ikramda bulunun" buyurmuştur." |Ebu Davud, Edeb 23, (4842)|3360
SOHBET BÖLÜMÜ|İsti'zan (İzin Talebi)|ebu davud|Rıbi İbnu Hiraş|Rıbi İbnu Hiraş, Beni Amir'e mensub bir adamdan naklediyor: "Resulullah (sav) bir evde bulunduğu sırada, yanına girmek için: "Girebilir miyim?" diye izin istedi. Aleyhissalatu vesselam hizmetçisine: "Çık, şu gelene isti'zan adabını öğret, bu maksadla ona: "Esselamünaleyküm, girebilir miyim?" demesini söyle!" buyurdu. Adam bunu işitmişti, (hizmetçiyi beklemeden): "Esselamünaleyküm, girebilir miyim?" dedi. Resulullah (sav) da adama izin verdi, o da girdi. |Ebu Davud, Edeb, 137, (5177, 5178), 5179)|3361
SOHBET BÖLÜMÜ|İsti'zan (İzin Talebi)|ebu davud|Kays İbnu Sa'd İbni Ubade|Resulullah (sav) bizi, evimizde ziyaret etti. Ve: "Esselamü aleyküm ve rahmetullah!" dedi. Babam, çok hafif bir sesle mukabelede bulundu. Babama: "Resulullah'a izin vermiyor musun?" dedim. O: "Bırak, bize çokça selam okusun!" dedi. Resulullah (sav) tekrar: "Esselamü aleyküm ve rahmetullah" dedi. Sa'd yine hafif bir sesle mukabele etti. Sonra Resulullah (sav) tekrar: "Esselamü aleyküm ve rahmetullah" dediler ve döndüler. Sa'd peşine düştü ve: "Ey Allah'ın Resulü, ben senin selamını işitiyordum. Ancak, bize daha fazla selam vermen için alçak sesle mukabele ediyorum" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam onunla birlikte geri döndü. Ondan su isteyip gusletti. Sonra Sa'd, zaferan veya versle boyanmış bir havlu verdi, Aleyhissalatu vesselam onu sarındı. Sonra ellerini kaldırıp: "Allah'ım, Sa'd İbnu Ubade ailesine mağfiret ve rahmet buyur!"diye dua etti. Sonra yemek yedi. Geri dönmek isteyince Sa'd, bir merkeb yaklaştırdı. Üzerine kadife bir örtü yaymıştı. Resulullah (sav) merkebe bindi. Sa'd, bana: "Ey Kays, Resulullah'a refakat et!" dedi. Ben de refakat ettim. Yolda Aleyhissalatu vesselam bana: "Benimle sen de bin!" dedi, ben imtina edince: "Ya binersin, ya dönersin!" buyurdular. Ben de geri döndüm. |Ebu Davud, Edeb 138, (5185)|3362
SOHBET BÖLÜMÜ|İsti'zan (İzin Talebi)|ebu davudbuhariİbnu mace|Avf İbnu Malik|Tebük Gazvesi sırasında Resulullah (sav) 'a uğradım. Deriden yapılmış bir çadırda idi. Selam verdim. Selamıma mukabele etti ve: "Gir!" buyurdu. Ben: "Tam olarak mı, ey Allah'ın Resulü?" dedim. "Tam olarak gir!" dedi. Ben de girdim." (Ravi) der ki: "Tam olarak mı gireyim?" diye sorması, çadırın küçüklüğünden dolayı idi. |Ebu Davud, Edeb 92, (5000, 5001); Buhari, Cizye 15; İbnu Mace, Fiten 25, (4042)|3363
SOHBET BÖLÜMÜ|İsti'zan (İzin Talebi)|ebu davud|Abdullah Büsr|Resulullah (sav) bir kavmin kapısına gelince, yüzüyle kapıya dönmezdi. Sağ veya sol omuzunu çevirirdi. Sonra da: "Esselamü aleyküm, esselamü aleyküm" derdi. Böyle yapışı o sıralarda kapılarda örtü olmayışındandı. |Ebu Davud, Edeb 138, (5186)|3364
SOHBET BÖLÜMÜ|İsti'zan (İzin Talebi)|tirmizi|İbnu Abbas|Hz. Ömer (ra) bana anlatmıştı: "Ben Resulullah (sav)'dan üç sefer izin istedim ve bana izin verdi." |Tirmizi, İsti'zan 3, (2692)|3365
SOHBET BÖLÜMÜ|İsti'zan (İzin Talebi)|ebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Göz içeri girdi mi artık izin yok." Bir rivayette de şu ziyade gelmiştir: "İzin istemek görme sebebiyledir." |Ebu Davud, Edeb, 136, (5173)|3366
SOHBET BÖLÜMÜ|İsti'zan (İzin Talebi)|ebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Biriniz yemeğe çağırıldığı vakit, elçi ile birlikte gelince bu onun için izin sayılır, (ayrıca izin istemeye gerek yoktur)." |Ebu Davud, Edeb 140, (5189-5190)|3367
SOHBET BÖLÜMÜ|İsti'zan (İzin Talebi)|muvatta|Ata İbnu Yesar|Bir adam Resulullah (sav)'a sordu: "Annemin yanına girerken izin isteyeyim mi?" "Evet iste." "Ama ben evde onunla beraber kalıyorum." "Annenin yanına girerken izin iste!" "Ama ben ona hizmet ediyorum." "Anneden izin iste! Anneni çıplak görmen hoşuna gider mi?" "Hayır!" "Öyleyse ondan izin iste!" |Muvatta, İsti'zan 1, (2,963)|3368
SOHBET BÖLÜMÜ|İsti'zan (İzin Talebi)|müslim|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) bana buyurdular ki: "Senin, yanıma girmen için iznin, perdenin kaldırılması ve benim fısıltımı işitmendir. Seni ben men edinceye kadar iznim böyle devam edecek." |Müslim, Selam 16, (2169)|3369
SOHBET BÖLÜMÜ|İsti'zan (İzin Talebi)|buharimüslimebu davudtirmizi|Cabir|Resulullah (sav)'a gelmiştim. Kapıyı çaldım: "Kim o?" buyurdular. "Benim!" dedim. (Beni almak üzere) çıktı ama: "Ben! Ben!" diye söyleniyordu. (Belliydi ki kendimi tanıtma tarzını) beğenmemişti." |Buhari, İsti'zan 17; Müslim, Adab 38, (2155); Ebu Davud, Edeb 139, (5187); Tirmizi, İsti'zan 18, (2713)|3370
SOHBET BÖLÜMÜ|İsti'zan (İzin Talebi)|buharimüslimebu davudtirmizinesai|Enes|Bir adam Resulullah (sav)'ın hücrelerinden birinden içeriye bakmıştı. Resulullah (sav) elinde bir okla adama kalktı. Onu batırmak için, ihtiyatla adamın üzerine gitmesini seyreder gibiyim. |Buhari, Diyat 23, 15, İsti'zan 11; Müslim, Adab 42, (2157); Ebu Davud, Edeb 136, (5171); Tirmizi, İsti'zan 17, (2709); Nesai, Kasame 44, (7, 60)|3371
SOHBET BÖLÜMÜ|İsti'zan (İzin Talebi)|nesai||Nesai'nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: Bir bedevi Resulullah (sav)'ın kapısına geldi. Gözlerini kapının kırıklarına yapıştırdı. Resulullah (sav) adamı farketti. Gözünü patlatmak üzere elinde bir çubukla üzerine yürüdü. Adam hemen sırra kadem bastı. Resulullah (sav) "Eğer yerinde kalsaydın gözünü oyduydum!" buyurdular. |Nesai, Kasame 44, (8,60)|3372
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|tirmiziebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Biriniz bir meclise gelince selam versin. Kalkmak isteyince de selam versin. Birinci selam sonuncudan evla değildir (İkisi de aynı ölçüde ehemmiyetlidir). |Tirmizi, İsti'zan 16, (2707); Ebu Davud, Edeb 150, (5208)|3373
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|tirmiziebu davud|Kelede İbnu Hanbel|Safvan İbnu Ümeyye (ra) benimle, Resulullah (sav)'a süt, ağız ve bir miktar salatalık gönderdi. Aleyhissalatu vesselam o sırada Mekke'nin yukarısında idi. İzin istemeden selam vermeden huzuruna girdim. Bana: "Dön, esselamu aleyküm, gireyim mi? de!" buyurdu. Ben de öyle yaptım. |Tirmizi, İsti'zan 18, (2711); Ebu Davud, Edeb 137, (5176)|3374
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|tirmizi|Enes|Resulullah (sav) bana buyurdular ki: "Ey oğulcuğum, ailene girdiğin zaman selam ver ki, selamın hem senin üzerine hem de aile halkına bereket olsun!" |Tirmizi, İsti'zan 10, (2699)|3375
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|ebu davud|Abdullah İbnu Amr İbni'l-As|Resulullah'a: "İslam'ın hangi ameli daha hayırlı?" diye sorulmuştu. "Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selam vermen" diye cevap verdi. |Ebu Davud, Edeb 142, (5194)|3376
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|buharimüslimebu davudtirmizi|Enes|Ravinin anlattığına göre, kendisi bir grup çocuğa uğrar ve onlara selam verir. Yanındakilere de şu açıklamayı yapar: "Resulullah (sav) böyle yapardı!" |Buhari, İsti'zan 14; Müslim, Selam 14, (2168); Ebu Davud, Edeb 147, (5202); Tirmizi, İsti'zan 8, (2697)|3377
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|ebu davudtirmizibuhari|Esma Bintu Yezid|Resulullah (sav) biz bir grup kadına uğramıştı, selam verdi. (Tirmizi'nin bir rivayetinde: "Eliyle selamladı" denmiştir) |Ebu Davud, Edeb 148, (5204); Tirmizi, İsti'zan 9, (2698); Buhari, İsti'zan 15|3378
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|ebu davud|Ubeydullah İbnu Ebi Rafi|Ubeydullah İbnu Ebi Rafi, Hz. Ali (ra)'den nakletmiştir: Ebu Davud der ki: "Hasan İbnu Ali ise bunu merfu olarak yani Hz. Peygamber (sav)'dan rivayet etmiştir. Bir cemaat giderken, yeri gelince içlerinden bir kişinin selam vermesi hepsi için yeterlidir. Oturanlar adına da bir kişinin mukabelesi yeterlidir." |Ebu Davud, Edeb 152, (5210)|3379
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|ebu davudtirmizi|Ebu Ümame|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah'a en makbul insan, karşılaşmada selama önce davranandır." |Ebu Davud, Edeb 144, (5197); Tirmizi, İsti'zan 6, (2695)|3380
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|buharimüslimebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Binekte olan yürüyene, yürüyen oturana, az çok'a selam verir." |Buhari, İsti'zan 4, 5, 6; Müslim, Selam 1, (2160); Ebu Davud, Edeb 145, (5198, 5199); Tirmizi, İsti'zan 4, (2704, 2705)|3381
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|buharimüslim|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, Hz. Adem (as)'i kendi sureti üzere ve boynunu da altmış zira olarak yaratınca: "Git, şu oturan meleklere selam ver, onların seni nasıl selamlayacaklarına da dikkat et, dinle. Zira o selam, senin ve zürriyetinin selamı olacaktır" dedi. (Bunun üzerine Adem onlara gidip): "Esselamü aleyküm!" diye selam verdi. Melekler: "Esselamü aleyke verahmetullahi" dediler ve selama mukabele ederken verahmetullahi'yi ilave ettiler. Cennete her giren Hz. Adem suretinde (ve boyu da altmış arşın boyunda) olacak. Halk şu ana kadar (boyca) hep eksilmektedir." |Buhari, İsti'zan 1, Enbiya 1; Müslim, Cennet 28, (2841)|3382
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|ebu davudtirmizi|İmran İbnu Husayn|Biz Resulullah (sav)'ın yanında iken bir adam gelerek selamı verdi ve: "Esselamu aleyküm!" dedi. Resulullah (sav) selamına mukabele etti. Adam da oturdu. Resulullah (sav) "On (sevap kazandı!)" dediler. Sonra birisi daha geldi. "Esselamu aleyküm ve rahmetullahi" dedi. Aleyhissalatu vesselam onun selamına da mukabele etti. Adam oturdu. Aleyhissalatu vesselam. "Yirmi!" dediler. Sonra biri daha geldi ve: "Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu" dedi. Resulullah, selamına mukabele etti, adam da oturdu. Hz. Peygamber bu sefer: "Otuz!" buyurdular. |Ebu Davud, Edeb 143, (5195); Tirmizi, İsti'zan 2, (2690)|3383
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|ebu davud|Muaz İbnu Enes|Ebu Davud'da Muaz İbnu Enes'den aynı ma'nada bir rivayet vardır. Ayrıca şu ziyade yer alır: "Sonra bir diğeri geldi ve dedi ki: "Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu ve mağfiretuhu." Resulullah (sav) mukabelede bulundu ve: "Kırk (sevap)" deyip ilave etti: "Böylece (ziyade edilen her kelime için) sevap artar!" |Ebu Davud, Edeb 143, (5196)|3384
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|ebu davudtirmizi|Ebu Temime el-Hüceymi|Ebu Temime el-Hüceymi, Ebu Cüreyy el-Hüceymi'den, o da babasından (ra) anlatıyor: "Resulullah (sav)'a gelip: "Aleyke's-selam ya Resulallah. (Sana selam olsun ey Allah'ın Resulü!)" dedim. Bana hemen müdahale etti: "Aleyke's-selam deme. Çünkü aleyke's-selam diye verilen selam, ölülerin tahiyyesidir. Selam verdiğin zaman, "Esselamu aleyke" de! Sana mukabele eden de, "Ve aleykesselam" der." |Ebu Davud, Libas 28, (4084), Edeb 161, (5209); Tirmizi, İsti'zan 28, (2722, 2723)|3385
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|buharimüslimmuvattaebu davudtirmizi|İbnu Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Yahudiler size selam verince onlardan biri, "es-samu aleyküm" der, sen de ona, "Ve aleyke!" de." |Buhari, İsti'zan 229, İstitabe 4; Müslim, Selam 8, (2164); Muvatta, Selam 3, (2, 960); Ebu Davud, Edeb 149, (5206); Tirmizi, Siyer 41, (1603)|3386
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|buharimüslimebu davudtirmizi|Enes|Resulullah (sav)'ın şu sözünü nakletmiştir: "Ehl-i Kitap size selam verince onlara "Ve aleyküm" diye cevap verin." |Buhari, İsti'zan 22; Müslim, Selam 6, (2163); Ebu Davud, Edeb 149, (5207); Tirmizi, Tefsir, Mücadele (3296)|3387
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|müslimtirmiziebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hıristiyan ve yahudilerle karşılaşınca önce siz selam vermeyip (onlar size versinler, siz mukabele edin). Bir yolda onlarla karşılaşınca, (kenardan geçmeleri için) yolu onlara daraltın." |Müslim, Selam 13, (2167); Tirmizi, İsti'zan 12, (2701); Ebu Davud, Edeb 149, (5205)|3388
SOHBET BÖLÜMÜ|Selamlaşmak|müslimebu davudtirmizinesai|İbnu Ömer|Resulullah (sav) bevl ederken bir adam ona uğradı ve selam verdi. Ancak Resulullah (sav), selamına mukabelede bulunmadı. [Ebu Davud'un bir rivayetinde şu ziyade var: "Sonra adama (selama mukabele etmeyişinin) özrünü beyan etti: "Ben, temiz değilken Allah'ı zikretmeyi uygun bulmadım."] |Müslim, Hayz 115, (370); Ebu Davud, Taharet 8, 124, (16, 330, 331); Tirmizi, Taharet 67, (90); Nesai, Taharet 33, (1, 36)|3389
SOHBET BÖLÜMÜ|Musafaha (Tokalaşma) Üzerine|buharitirmizi|Katade|Hz. Enes (ra)'a sordum: "Resulullah (sav)'in Ashabı arasında müsafaha var mıydı?" Bana: "Evet!" diye cevap verdi. |Buhari, İsti'zan 27; Tirmizi, İsti'zan 31, (2730)|3390
SOHBET BÖLÜMÜ|Musafaha (Tokalaşma) Üzerine|ebu davudtirmizi|Bera|Resulullah (sav) buyurdular ki: "İki müslüman karşılaşıp musafahada bulununca, ayrılmalarından önce (küçük günahları) mutlaka affedilir." |Ebu Davud, Edeb 153, (5211, 5212); Tirmizi, İsti'zan 31, (2729)|3391
SOHBET BÖLÜMÜ|Musafaha (Tokalaşma) Üzerine|tirmizi|İbnu Mes'ud|Tirmizi'nin İbnu Mes'ud'dan kaydettiği bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: "(Müsafaha etmek üzere mü'min kardeşin) elinden tutulması selamlaşma cümlesindendir." |Tirmizi, İstizan 31, (2731)|3392
SOHBET BÖLÜMÜ|Musafaha (Tokalaşma) Üzerine|muvatta|Ata el-Horasani|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Müsafaha edin ki, kalblerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin." |Muvatta, Hüsnü'l-Hulk 16, (2, 908)|3393
SOHBET BÖLÜMÜ|Hapşırma Ve Esneme Hakkında|buharimüslimebu davudtirmizi|Enes|Resulullah (sav)'ın yanında iki kişi hapşırdı. Efendimiz, bunlardan birine teşmitte bulundu (yani "yerhamukallah" dedi), diğerine teşmitte bulunmadı. Niye böyle davrandığı sorulunca: "Şu, Allah Teala'ya hamdetti, öbürü Allah Teala'ya hamdetmedi." cevabını verdi." |Buhari, Edeb 127; Müslim, Zühd 53, (2991); Ebu Davud, Edeb 102, (5039); Tirmizi, Edeb 4, (2743)|3394
SOHBET BÖLÜMÜ|Hapşırma Ve Esneme Hakkında||Ebu Musa|Müslim'in Ebu Musa'dan yaptığı bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: "Biriniz hapşırır ve hamdederse, ona teşmitte bulunun. Allah'a hamdetmezse teşmitte bulunmayın." ||3395
SOHBET BÖLÜMÜ|Hapşırma Ve Esneme Hakkında|ebu davudtirmiziİbnu mace|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kardeşine üç kere teşmitte bulun, üçten fazla (hapşırırsa) artık bu nezle olmuştur." |Ebu Davud, Edeb 100, (5036); Tirmizi, Edeb 5, (2745); İbnu Mace, Edeb 20, (3714)|3396
SOHBET BÖLÜMÜ|Hapşırma Ve Esneme Hakkında|buharimüslimebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah hapşırmayı sever, esnemeden hoşlanmaz. Öyleyse sizden biri hapşırır ve Allah'a hamdederse, bunu işiten her müslüman üzerine, yerhamukallah demesi hak (bir vazife)dir. Ancak esnemeye gelince, işte bu, şeytandandır. Biriniz namazda esneyecek olursa, imkan nisbetinde kendini tutsun ve "hah" diye ses çıkarmasın. Zira buy şeytandandır, şeytan kendisine gülüyor demektir." |Buhari, Edeb 125,128, Bedü'l-Halk 11; Müslim, Zühd 56, (2994); Ebu Davud, Edeb 97, (5028); Tirmizi, Salat 273, (370), Edeb 7, (2747, 2748)|3397
SOHBET BÖLÜMÜ|Hapşırma Ve Esneme Hakkında|ebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) hapşırdığı zaman, yüzünü elleriyle veya elbisesiyle örterdi ve sesini de kısardı. |Ebu Davud, Edeb 98, (5029); Tirmizi, Edeb 6, (2746)|3398
SOHBET BÖLÜMÜ|Hapşırma Ve Esneme Hakkında|ebu davudtirmizi|Ebu Musa|Yahudiler, Resulullah (sav)'ın huzurlarında zoraki hapşırırlar ve bununla kendileri için yerhamukumullah demesini umarlardı. Resulullah ise onlara: "Allah size hidayet versin ve aklınızı ıslah etsin" derdi. |Ebu Davud, Edeb 101, (5038); Tirmizi, Edeb 3, (2740)|3399
SOHBET BÖLÜMÜ|Hasta Ziyareti Ve Fazileti|ebu davudtirmiziİbnu mace|Ali|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir hastayı akşam vakti ziyaret ederse onunla mutlaka yetmişbin melek çıkar ve sabaha kadar onun için istiğfarda bulunur, Ona cennette bir bahçe hazırlanır. Kim de hastaya sabahleyin giderse, onunla birlikte yetmişbin melek çıkar, akşam oluncaya kadar ona istiğfarda bulunur, Ona cennette bir bahçe hazırlanır." |Ebu Davud, Cenaiz 7, (3098); Tirmizi, Cenaiz 2, (969); İbnu Mace, Cenaiz 2, (1442)|3400
SOHBET BÖLÜMÜ|Hasta Ziyareti Ve Fazileti|müslimtirmizi|Sevban|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten dönünceye kadar cennet meyveleri arasındadır." |Müslim, Birr 40, (2568); Tirmizi, Cenaiz 2, (967)|3401
SOHBET BÖLÜMÜ|Hasta Ziyareti Ve Fazileti|ebu davud|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim abdest alır ve abdestini mükemmel kılar sevab ümidiyle müslüman kardeşini hasta iken ziyaret ederse, ateşten, yetmiş yıllık yürüme mesafesi kadar uzaklaştırılır." |Ebu Davud, Cenaiz 7, (3097)|3402
SOHBET BÖLÜMÜ|Hasta Ziyareti Ve Fazileti|tirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim Allah rızası için bir arkadaşını ziyaret eder veya bir hastaya geçmiş olsun ziyaretinde bulunursa, bir münadi ona şöyle nida eder: "Dünya ve ahirette hoş yaşayışa eresin. Bu gidişin de hoş oldu. Kendine cennette bir yer hazırladın." |Tirmizi, Birr 67, (2009)|3403
SOHBET BÖLÜMÜ|Hasta Ziyareti Ve Fazileti|ebu davud|Zeyd İbnu Erkam|Resulullah (sav) gözümdeki bir ağrı sebebiyle beni ziyaret etti." |Ebu Davud, Cenaiz 9, (3102)|3404
SOHBET BÖLÜMÜ|Hasta Ziyareti Ve Fazileti|ebu davudnesai|Aişe|Sa'd İbnu Mu'az, Hendek savaşı sırasında kol damarından yaralanınca, Resulullah (sav) onun için mescide bir çadır kurdurdu. Maksadı, onu daha yakından ziyaret etmek (ve ilgilenmek)di." |Ebu Davud,Cenaiz 8, (3101); Nesai, Mesacid 18, (2, 45)|3405
Dostları ilə paylaş: |