BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Selem (Önceden Satma) Hakkında|ebu davudİbnu macemuvattabuhari|İbnu Ömer|Bir adam selem yoluyla (yani parasını peşin alarak, çıkacak mahsulden verilmek üzere) bir ağacın hurmasını sattı. Fakat o yıl o ağaç hiç mahsul vermedi. Satıcı ile müşteri ihtilafa düşerek davalarını Hz. Peygamber (sav)'e getirdiler. Resulullah (sav) satıcıya: "Onun parasını nasıl helal addedersin, parayı geri ver" dedi. Sonra şunu söyledi; "Hurma (yenmeye) salih oluncaya kadar onu selem yoluyla satmayın." |Ebu Davud, Büyu 58, (3467); İbnu Mace, Ticarat 61, (2284); Muvatta, Büyu 21, (2, 644); Buhari, Selem 2|368
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Selem (Önceden Satma) Hakkında|muvattabuhari|İbnu Ömer|İmam Malik, İbnu Ömer'in sözü olarak şunu tahric etmiştir: "Kişinin, bir başkasına selem yoluyla yiyecek satmasında bir beis yoktur, yeter ki, yiyecek maddesinin fiyatı belirlenmiş, ödemenin zamanı tayin edilmiş olsun. Ancak (hasada) salahı ortaya çıkmayan ekinde veya (yenmeye) salahı ortaya çıkmayan hurmada selem olmaz." (İbnu Ömer'in bu sözünü Buhari, bab başlığında senedsiz olarak kaydetmiştir.) |Muvatta, Büyu 94, (2,682); Buhari, Selem, 7|369
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Selem (Önceden Satma) Hakkında|muvatta||İmam Malik'e ulaştığına göre, bir adam, Hz. Ömer (ra)'e gelip başka bir memlekette ödemek şartıyla kendisiyle selem akdi yapan bir adamdan haber vererek bu akid hakkında sormuştur da, Hz. Ömer (ra) hoşnutsuzluk izhar etmiş ve: "Pekala, devenin kirası nerede?" demiştir. |Muvatta, Büyu 91, (2, 681)|370
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Selem (Önceden Satma) Hakkında|muvatta|İbnu Mes'ud|İmam Malik'e ulaştığına göre, İbnu Mes'ud (ra) şöyle demiştir: "Kim selem akdi yaparsa, sakın fazla alma şartı koşmasın. Bir avuç saman bile olsa bu fazlalık ribadır." |Muvatta, Büyu 94, (2,682)|371
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|İhtikar Ve Pahalandırmaya Dair Hadisler|müslimebu davudtirmizi|İbnu'l-Müseyyeb|Ma'mer İbnu Ebi Ma'mer - ki İbnu Abdillah da denir ve Benu Adiyy İbnu Ka'b'dan biridir - dedi ki: "Resulullah (sav) şöyle buyurdular: "İhtikar yapan hatakar olmuştur." Said İbnu'l-Müseyyeb'e: "Ama sen de ihtikar yapıyorsun" dendi de: "Bu hadisi rivayet eden Ma'mer de ihtikar yapıyordu" diye cevap verdi." |Müslim, Müsakat 129, (1605); Ebu Davud, Büyu 49, (3447); Tirmizi, Büyu 40 (1267)|372
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|İhtikar Ve Pahalandırmaya Dair Hadisler|muvatta|Ömer|İmam Malik diyor ki: "Bana ulaştığına göre Hz. Ömer (ra) şöyle demiştir: "Bizim çarşımızda ihtikar olamaz. Yanlarında fazla yiyecek maddesi bulunan bir kısım insanlar, bizim sahamıza Allah'ın rızkından inmiş olan bir rızka yönelip, onu bize karşı saklayamazlar. Ancak kim, yaz, kış demeden zahmetlere katlanarak mal getirmiş ise o Ömer'in misafiridir. Allah'ın istediği şekilde malını satsın, istediği şekilde de saklasın." |Muvatta, Büyu 56, (2,651)|373
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|İhtikar Ve Pahalandırmaya Dair Hadisler|muvatta||İmam Malik'e ulaştığına göre, Hz. Osman (ra) da ihtikar yapmayı yasaklamıştır. |Muvatta, Büyu 56, (2, 651)|374
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|İhtikar Ve Pahalandırmaya Dair Hadisler|muvatta|İbnu'l-Müseyyeb|Hz. Ömer (ra), pazara uğramıştı. Orada Hatib İbnu Ebi Belte'a'ya uğradı. Hatib'in (ucuz fiyatla) kuru üzüm sattığını görünce: "Ya fiyatı (diğerlerinin seviyesine yükseltirsin yahut pazarımızdan çeker gidersin" diye ihtar etti." |Muvatta, Büyu 57, (2, 651)|375
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|İhtikar Ve Pahalandırmaya Dair Hadisler|ebu davud|Ebu Hüreyre|Bir adam gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, bizler için eşyalara fiyat tesbit ediver" diye müracaatta bulundu. Hz. Peygamber (sav): "Hayır, fiyat koymayayım (rızka bolluk vermesi için) Allah'ıma dua edeyim" cevabını verdi. Arkadan bir başkası gelerek: (Ortaklık pahalandı, eşyaların) fiyatını bize siz tesbit ediverin" diye talebde bulununca, bu sefer: "Hayır rızkı bollaştırıp, darlaştıran Allah'tır. Ben hiçbir kimseye zulmetmemiş olarak Allah'a kavuşmak istiyorum" cevabını verdi. |Ebu Davud, Büyu 51, (3450)|376
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|İhtikar Ve Pahalandırmaya Dair Hadisler|ebu davudtirmizi|Enes|Halk Hz. Peygamber (sav)'e müracaatla: "Ey Allah'ın Resulü, fiyatlar yükseldi, bizim için fiyatları siz tesbit edin" dediler. Resulullah (sav) onlara şu cevabı verdi: "Fiyatları koyan Allah'tır. Rızkı veren, artırıp eksilten de O'dur. Ben ise, hiç kimse benden ne kan ne de mal hususunda hak talebinde bulunmaz olduğu halde Allah'a kavuşmamı diliyorum." (Tirmizi hadisin sahih olduğunu söylemiştir) |Ebu Davud, Büyu 51, (3451); Tirmizi, Büyu 73, (1314)|377
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|İhtikar Ve Pahalandırmaya Dair Hadisler||İbnu Ömer|Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Pahalanması için, kim bir yiyecek maddesini kırk gün saklarsa, o, Allah'tan yüz çevirmiştir, Allah da ondan yüz çevirmiştir." Bu hadisi Ahmed İbnu Hanbel Mesned'inde (2, 33) zikretmiştir. Mecmau'z-Zevaid'de bunun ayrıca Ebü Ya'lfi el-Mevsıli'nin ve Bezzar'ın Müsned'lerinde, Taberani'nin el-Mu'cemu'l- Evsat'ında tahric edildikleri belirtilir. ||378
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|İhtikar Ve Pahalandırmaya Dair Hadisler|rezin|Muaz|Hz. Peygamber (sav)'ın şöyle söylediğini işittim: "İhtikar yapan kişi ne kötüdür. Allah fiyatları ucuzlatsa üzülür, pahalandırırsa sevinir." Bu rivayet mişkatu'l-Mesabih'de 2897 numarada Rezin'den olarak kaydedilmiş, Beyhaki'nin Şu'abu'l-İman'ından alındığı belirtilmiştir. |Rezin|379
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|İhtikar Ve Pahalandırmaya Dair Hadisler|rezin|Ebu Ümame|Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Şehirlerde yaşayanlar, Allah yolunda hapsedilmiş kimselerdir. Gıdalarında onlara ihtikar yapmayın, onlara fiyatları yükseltmeyin, zira kim onlara bir gıda maddesini kırk gün hapsetse, sonra da tamamını tasadduk etse yine de işlediği günahı affettiremez." Rezin'in ilavesidir. Münziri'nin et-Tergib ve't-Terhib'inde kaydedilmiştir (3, 27). |Rezin|380
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|İhtikar Ve Pahalandırmaya Dair Hadisler|rezin|Ebu Hüreyre ve Hz. Ma'kıl İbnu Yesar|Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuşlardır: "Muhtekirler ve cana kıyanlar aynı derecede haşrolacaklar. Kim Müslümanların herhangi bir şeydeki fiyatına müdahale ederek pahalandırırsa, kıyamet gününde ateşin büyüğünde cezalandırılması Allah'a vacib olmuştur." Rezin'in ilavesidir. Münziri'nin et-Tergib ve't-Terhib'inde kaydedilmiştir (3, 27). |Rezin|381
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|İhtikar Ve Pahalandırmaya Dair Hadisler|İbnu mace|İbnu Ömer|Buyurdu ki: "Pazara mal celbeden rızklanır, muhtekir mahrum bırakılır. Kim mü'minlerin bir gıdasını onlara karşı saklar, ihtikar yaparsa, Allah onu iflasa ve cüzzam hastalığına duçar eder" |İbnu Mace, Ticarat 6, (2153)|382
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Ayıp Sebebiyle Malı Geri Vermeye Dair|ebu davudtirmizinesaiİbnu mace|Aişe|Bir adam bir köle satın aldı. Köle, Allah'ın dilediği kadar (bir müddet) adamın yanında ikamet etti. Sonra adam kölede bir kusur tesbit etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav)'e gelerek şikayette bulundu ve eski sahibine iade etti. Eski sahibi: "Ey Allah'ın Resulü, (yanında kaldığı müddetçe) kölemi kullandı, ondan istifade etti" dedi. Resulullah (sav): "Harac (menfaat), zamin (kefil) olana aittir" buyurdu. |Ebu Davud, Büyu 71, (3508, 3509, 3510); Tirmizi, Büyu 53 (1285); Nesai, Büyu 16, (8,254-255); İbnu Mace, Ticarat 43, (2242-2243)|383
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Ayıp Sebebiyle Malı Geri Vermeye Dair|||Nesai'nin bir rivayeti şöyledir: Resulullah (sav) menfaatin, zamin olana aid olduğuna hükmetti ve zamin olmayan kimsenin menfaat talebini yasakladı. Tirmizi hazretleri, "Menfaat, zamin olana aittir" sözünü şöyle açıkladı: "Burada zamin o kimsedir ki, bir köle satın alır, bir müddet onu hizmetlenir, sonra onda bir kusur tesbit eder ve bu sebeple köleyi satıcısına iade eder. Bu durumda, köleden hasıl olan menfaat müşteriye aittir. Zira köle, şayet helak olsaydı, müşterinin malı olarak helak olacaktı. Buna benzeyen bütün meselelerde menfaat, zamin olana aittir." ||384
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Ayıp Sebebiyle Malı Geri Vermeye Dair|ebu davud|Ukbe İbnu Amir|Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kölenin müddeti üç gündür. Şayet müşteri, bir hastalığa rastlarsa, herhangi bir delil ibraz etmeden köleyi satana geri verir. Üç günden sonra hastalığa rastlarsa, bu hastalığın, satın aldığı zamana ait olduğu hususunda delil ibraz etmesi gerekir." |Ebu Davud, Büyu 72, (3506)|385
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Ayıp Sebebiyle Malı Geri Vermeye Dair|muvatta|Ebu Seleme İbnu Abdirrahman İbni Avf|Abdurrahman İbnu Avf (ra), Asım İbnu Adiy'den bir cariye almıştı. Cariyenin evli olduğunu anladı ve derhal geri verdi." |Muvatta, Büyu 8 (2,617)|386
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Ayıp Sebebiyle Malı Geri Vermeye Dair|muvatta|İbnu Ömer|Anlattığına göre, kendisi, sekizyüz dirheme bir köle satar ve satarken "kusursuz" olduğunu söyler. Ancak, satın alan kimse bilahere: "Kölede bir hastalık var bana söylemedin" der. İhtilaf Hz. Osman (ra)'a götürülür. Adam: "Kölede hastalık olduğu halde, haber vermeksizin bana sattı" der. Abdullah (ra): "Ben onu kusursuz olarak sattım" der. Hz. Osman (ra) sattığı zaman kölede kusur olduğunu bilmediğine dair yemin etmesine hükmetti. Abdullah yemin etmekten imtina ederek, köleyi geri aldı. Köle yanında sıhhatine kavuştu. Sonra onu yeniden sattı ve bu sefer binbeşyüz dirhem aldı. |Muvatta, Büyu 4, (2, 613)|387
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Ağacı Ve Köleyi Satmak|buharimüslimmuvattatirmiziebu davudnesai|İbnu Ömer|Hz. Peygamber (sav)'ın şöyle sölediğini işittim: "Kim döllemesi yapılmış bir hurmalık satarsa (bir başka rivayette satın alırsa) bunun meyvesi satana aittir. Satın alan kendisinin olacak diye şart koşmuşsa o hariç (bu durumda meyve müşterinindir). Kim de bir köle satarsa, kölenin malı satanındır, burada da satın alan "benim olacak" diye şart koşmuşsa o hariç, bu takdirde kölenin malı varsa müşterinin olur." |Buhari, Büyu 90, 92, Şürb 17, Şürüt 2; Müslim, Büyu 77, (1543); Muvatta, Büyu 9 (2, 617); Tirmizi, Büyu 25, (1244); Ebu Davud, İcare 44, (3433, 4434); Nesai, Büyu 75, (7, 296)|388
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Ağacı Ve Köleyi Satmak|müslimebu davud|Cabir|Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Bir din kardeşine yemiş satsan sonra da buna bir afet gelse, ondan bir şey alman sana helal olmaz. Kardeşinin malını hakkın olmadığı halde nasıl alırsın?" (Bir başka rivayette: "Resulullah (sav), afetle gelen zararın hesaptan düşülmesini emretti" demiştir.) |Müslim, Müsakat 17, 14, (1554); Ebu Davud, İcare 24, (3574), 60, (3470)|389
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Cimrilikle İlgili Bölüm|buharimüslim|Ahnef İbnu Kays|Ben Kureyş'ten bir grubla oturuyordum. Oradan Ebu Zerr (ra) geçti. Şöyle diyordu: "Mal biriktirenleri, cehennem ateşinde kızdınlan taşlarla müjdele. Bu kızgın taşlar onların her birinin memelerinin uçlarına konacak, ta kürek kemiklerinden çıkacak; kürek kemiklerine konacak, ta meme uçlarından çıkacak. (Böylece) çalkalanıp duracaklar" dedi. Bu konuşmayı dinleyenler başlarını indirdiler. Onlardan hiçbirinin bu adama cevap verdiğini görmedim. Bunun üzerine adam dönüp gitti. Ben de peşinden onu takip ettim. Nihayet bir direğin dibine oturdu. "Bu adamların, senin kendisine söylediklerinden hoşlanmadıklarını görüyorum" dedim. Şu cevabı verdi: "Bunların hakikaten hiçbir şeye aklı ermiyor. Dostum Ebu'l-Kasım (sav) bir keresinde beni çağırdı. Yanına varınca bana: "Uhud'u görüyormusun?" dedi. "Evet görüyorum" dedim. Bunun üzerine: "Bunun kadar altınım olmasını istemem, (olsaydı) üç dinar müstesna hepsini infak ederdim" buyurdu. Ebu Zerr (ra) önceki sözünü te'kiden: "Bu (Kureyşliler var ya) dünyayı topluyorlar hiçbir şeye akılları ermiyor" dedi. Ben: "Seninle bu Kureyşli kardeşlerinin arasında ne var ki, onların yanına uğramıyor, onlardan birşey almıyorsun?" dedim. Ebu Zerr: "Hayır! Rabbine yemin ederim, taa Allah ve Resulüne kavuşuncaya kadar ben onlardan ne dünyalık isterim ne de kendilerine din namına bir şey sorarım" dedi. Ben tekrar: "Şu ihsan meselesi hakkında ne dersin?" dedim. "Sen onu al. Çünkü, bugün onda bir nafaka var. Ancak, bu ihsan dinin karşılığında yapılırsa, bırak alma" dedi. |Buhari, Zekat 4; Müslim, Zekat 34, (992)|390
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Cimrilikle İlgili Bölüm|buharimüslim|Ahnef İbnu Kays|Bir başka rivayette şöyle denmiştir: (Ebu Zerr (ra)'den naklen) Ben Resulullah (sav)'la beraber yürüyordum. O, Uhud dağına bakıyordu. Bir ara: "Evimde üç gece kalacak altınım olsun istemem. Ancak üzerimdeki bir borç sebebiyle tek dinarı koruyabilir, geri kalanın da Allah'ın kullarına şöyle şöyle dağıtılmasını emrederdim" dedi ve elleriyle önüne, sağma soluna dağıtma işareti yaptı. |Buhari, Zekat 4, İstikraz 3, Bed'u'l-Halk 6, İst'izan 30, Rikak 13, 14; Müslim, Zekat 34 (992)|391
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Cimrilikle İlgili Bölüm|müslimbuharitirmizinesai|Ebu Zerr|Hz. Peygamber (sav) Kabe'nin gölgesinde otururken yanına geldim. Beni görünce: "Kabe'nin Rabbine kasem olsun onlar zararda" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü, annem babam sana feda olsun, onlar kimlerdir?" dedim. Buyurdu ki: "Onlar malca çok olanlardır. Ancak -eliyle ön, arka, sağ ve sol taraflarını göstererek- şöyle şöyle bol bol vermelerini emredenler müstesna" dedi ve hemen ilave etti: "Böyleleri ne kadar az! Şunu bilin ki, devesi, sığırı, davarı olup da zekatını vermeyen her insan kıyamet günü, o malları, mümkün olan en iri ve en semiz şekilde karşısına çıkıp, sırayla boynuzlarıyla toslayacak, ayaklarıyla çiğneyecek. Sonuncusu da bu muameleyi yapınca birinci tekrar başlayacak. Bu hal, insanlar arasındaki hüküm bitinceye kadar devam edecek" |Müslim, Zekat, 301, (590); Buhari, Eyman 3, Zekat 43; Tirmizi, Zekat 1, (617); Nesai, Zekat 2, (5,10-11)|392
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Cimrilikle İlgili Bölüm|ebu davud|İbnu Ömer|Bir gün Resulullah (sav) bize hitab ederek şöyle buyurdular: "Sıkılık huyundan kaçının. Zira sizden önce gelip geçenler bu huy yüzünden helak oldular. Şöyle ki: Bu huy onlara cimrilik emretti, onlar hemen cimrileşiverdiler, sıla-ı rahmi kesmelerini emretti, hemen sıla-ı rahmi kestiler, doğru yoldan çıkmayı (fücur) emretti, hemen doğru yoldan çıktılar." |Ebu Davud, Zekat 46, (1698)|393
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Cimrilikle İlgili Bölüm|tirmizi|Ebu Said el-Hudri|Resulullah (sav) buyurdular ki: "İki haslet vardır ki bir mü'minde asla beraber bulunmazlar: Cimrilik ve kötü ahlak." |Tirmizi, Bir 41, (1963)|394
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Cimrilikle İlgili Bölüm|tirmizi|Ka'b İbnu İyaz|Resulullah (sav)'ı şöyle derken işittim: "Her ümmet için bir fitne vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır." |Tirmizi, Zühd 26, (2337)|395
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Cimrilikle İlgili Bölüm|tirmizi|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) şöyle buyurdular: "Çiftlik edinmeyin, dünyaya bağlanır kalırsınız." |Tirmizi, Zühd 20, (2329)|396
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Cimrilikle İlgili Bölüm|müslimnesaitirmizi|Abdullah İbnu'ş-Şihhir|Resulullah (sav) Elhakümü't-tekasür suresini okurken yanına geldim. Bana: "İnsanoğlu malım malım der. Halbuki ademoğlunun yiyip tükettiği, giyip eskittiği ve sağlığında tasadduk edip gönderdiğinden başka kendisinin olan neyi var? Gerisini ölümle terkeder ve insanlara bırakır." |Müslim, Zühd 3, 4, (2958); Nesai, Vesaya 1, (6, 238); Tirmizi, Tefsir, Tekasür, (3351)|397
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Cimrilikle İlgili Bölüm|tirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) şöyle söyledi: "Altına tapanlar mel'undur, gümüşe tapanlar melundur." |Tirmizi, Zühd 42, (2376)|398
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Cimrilikle İlgili Bölüm|buharinesai|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) bir keresinde, "Hanginiz, varisinin malını kendi malından daha çok sever?" diye sordu. Cemaat: "Ey Allah'ın Resul, içimizde, herkes kendi malını varisinin malından daha çok sever" dediler. Bunun üzerine: "Öyleyse şunu bilin: Kişinin gerçek malı hayatında gönderdiğidir. Geriye koyduğu da varislerinin malıdır." |Buhari, Rikak 12; Nesai, Vesaya 1, (6, 237-238)|399
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Cimrilikle İlgili Bölüm|tirmizinesaiİbnu mace|Ebu Vail|Hz. Muaviye (ra) bir gün Ebu Haşim İbnu Utbe'ye uğradı. Maksadı geçmiş olsun ziyaretinde bulunmaktı, çünkü Ebu Haşim hastaydı. Yanma varınca ağlar buldu. "Ey dayıcığım niye ağlıyorsun? Dayanamadığın bir ağrı veya dünyaya karşı bir hırs mı seni böyle ağlatıyor?" diye sordu. Ebu Vail: "Hayır, asla bu sebeplerle ağlamıyorum. Ne var ki, Resulullah (sav) bizden bir söz almıştı, onu tutamadım (bu sebeple ağlıyorum)" dedi. Hz. Muaviye: "Neydi o?" diye sordu. "Ben," dedi, "Resulullah (sav)'ı şöyle söylerken dinlemiştim: "Sizden birine, dünyalık olarak bir hizmetçi ve Allah yolunda cihadda kullanacağı bir binek edinecek kadar mal toplaması yeterlidir." Halbuki bugün ben kendimi bundan daha çok mal toplamış görüyorum." (Rezin merhum şu ilavede bulundu: "Ebu Haşim rahmet-i Rahman'a kavuştuğu zaman, geride bıraktığı serveti hesaplandı, hepsi otuz dirhem kadardır. - Bu ziyadenin kaynağı bulunamamıştır - ) |Tirmizi, Zühd 19, (2328); Nesai, Zinet 119, (8, 218-219); İbnu Mace, Zühd 1, (4103)|400
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Bina Bölümü|buhariİbnu mace|İbnu Ömer|Ben Resulullah (sav)'la beraber iken kendi elimle bir ev yapmıştım. Bu ev beni yağmura karşı korumaya, güneşe karşı da gölgelemeye yetiyordu. Bunun inşasında Cenab-ı Hakk'ın mahlukatından hiçbirinin yardımını da görmemiştim. |Buhari, İstizan, 53; İbnu Mace, Zühd 13, (4162)|401
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Bina Bölümü|buhariİbnu mace|İbnu Ömer|Bir başka rivayette: "Resulullah (sav)'ın vefatından beri tuğla üzerine tuğla da koymuş değilim" der. |Buhari, İstizan, 53; İbnu Mace, Zühd 13, (4162)|402
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Bina Bölümü|buharimüslimnesai|Kays İbnu Ebi Hazım|Habbab İbnu'l-Eret (ra)'e geçmiş olsun ziyaretine geldik. Karnına tam yedi yerden dağ vurmuştu. Bize: "Bizden önce gelip geçen arkadaşlarımız var ya, dünya onların sevaplarından hiçbir şey noksanlaştırmadı. Biz ise onlardan sonra öyle dünyalığa erdik ki, koruyacak yer bulamayarak toprağa (bina inşaatına) yatırdık. Halbuki sıkıntılı dönemde, (öyle anlar oldu ki) eğer Resulullah (sav) yasaklamasaydı, ölmeyi temenni edecektik" dedi. Bir başka gelişlerimizde Habbab'ı kendine ait bir duvarı inşa ederken görmüştük de şöyle buyurmuştu: "Müslüman harcadığı her şey için sevaba erer, ancak şu inşaat işi hariç." |Buhari, Marda 19, Da'avat 30, Rikak 7, Temenni 6; Müslim, Zikr 12, (2681); Nesai, Cenaiz 2, (4, 3-4)|403
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Bina Bölümü|tirmizi|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Nafaka için harcananın hepsi Allah yolunda harcanmış gibidir, bina için harcanan müstesna, bunda hayır yoktur." |Tirmizi, Kıyamet 41, (2484)|404
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Bina Bölümü|ebu davud|Enes|Bir gün Resulullah (sav) yanında biz olduğumuz halde (gezintiye) çıktı. Derken, etrafındaki binalara rağmen (daha yüksek olduğu için) sivrilen bir kubbe görmüştür "Bu da ne?" diye sordu. "Ensardan falancaya ait dendi. Resulullah (sav) sükut buyurdu, ancak binaya karşı içinden hoşnutsuz olmuştu. Bir müddet sonra, sahibi geldi. Hz. Peygamber (sav)'e cemaatin içinde selam verdi. Resulullah (sav) yüzünü çevirdi ve selamını almadı. Tekrar tekrar selam verdi ise de aynı şekilde davranarak selamını almadı. Adam anladı ki Resulullah (sav) kendisine kızgındır ve yüz çevirmektedir. Durumu arkadaşlarına açarak: "Allah'a kasem olsun, Resulullah (sav)'ın bakışını iyi bulmuyorum. Hakkımda ne olup bitti, bilemiyorum da" dedi. Kendisine: Gezinirken kubbeni gördü. "Bu kimin?" dedi. Sana ait olduğunu haber verdik" dediler. Adam hemen dönüp, kubbesini yıktı, öyle ki yerle bir etti. Resulullah (sav) bir başka gün yine gezintiye çıktı. Kubbeyi göremeyince: "Kubbeye ne oldu?" diye sordu. Kubbe sahibiyle olup biten gelişmeler haber verildi. Bunun üzerine Resulullah (sav) "Bilin ki, zaruri olmayan her bina, sahibine bir vebaldir" buyurdu. |Ebu Davud, Edeb 169, (5237)|405
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Bina Bölümü|ebu davudtirmiziİbnu mace|Abdullah İbnu Amr İbni'l'As|Ben, ahşab evimi tamir için çamurlamakla meşguldüm. Resulullah (sav) bana uğradı ve: "Bu da ne Ey Abdullah?" buyurdu. Ben: "Evin tamiriyle meşgulüm" dedim. "Ölüm(ün gelmesi) ve bu ev(in yıkılmasın)dan daha çabuktur" buyurdu. (Bir rivayette: "Ben emr-i Hakk'ın gelmesini bun(un yıkılmasın)dan daha çabuk görüyorum" buyurmuştur) |Ebu Davud, Edeb 169, (5235), (5236); Tirmizi, Zühd, 25, (2336); İbnu Mace, Zühd 13 (4160)|406
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Bina Bölümü|ebu davud|Dükeyn İbnu Said el-Müzeni|Yiyecek istemek üzere Resulullah (sav)'a uğradık. Hz. Ömer (ra)'e seslenerek: "Ey Ömer git, istediklerini ver" emretti, Hz. Ömer bizi bir odaya çıkardı. Hücresinden anahtarı çıkardı ve kapıyı açtı. |Ebu Davud, Edeb 170, (5238)|407
BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ|Bina Bölümü|buharimüslimtirmiziebu davudİbnu mace|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Yol hususunda ihtilaf ederseniz genişliğini yedi zira yapın." |Buhari, Mezalim 29; Müslim, Müsakat 243, (1613); Tirmizi, Ahkam 20, (1355); Ebu Davud, Akdiye 31, (3633); İbnu Mace, Ahkam 16, (2338)|408
TEFSİR BÖLÜMÜ - TEFSİRİN HÜKMÜ HAKKINDA|Tefsirden Sakınmaya Dair|ebu davudtirmizi|Cündeb|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim Kitabullah hakkında şahsi re'yi ile söz ederse, isabet bile etse hatadadır." (Rezin şu ilavede bulunmuştur: "Kim re'yi ile söz eder de hata ederse küfre düşer.") |Ebu Davud, İlm, 5 (3652); Tirmizi, Tefsir 1, (2953)|409
TEFSİR BÖLÜMÜ - TEFSİRİN HÜKMÜ HAKKINDA|Tefsirden Sakınmaya Dair|tirmizi|İbnu Abbas|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim Kur'an hakkında ilme dayanmadan söz ederse ateşteki yerini hazırlasın." |Tirmizi, Tefsir 1, (2951)|410
TEFSİR BÖLÜMÜ - TEFSİRİN HÜKMÜ HAKKINDA|Tefsirden Sakınmaya Dair|tirmizi||Yine Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle buyrulmuştur: "Benim hakkımda da bildiğiniz dışında sözden kaçının. Kim bana bile bile yalan nisbet ederse ateşteki yerini hazırlasın. Kim de Kur'an hakkında re'yi ile söz ederse ateşteki yerini hazırlasın." |Tirmizi, Tefsir 1, (2952)|411
TEFSİR BÖLÜMÜ - TEFSİRİN HÜKMÜ HAKKINDA|Kur'an'ın Faziletine Dair|tirmizi|Haris el-A'ver|Mescide uğramıştım, gördüm ki halk, zikri terkedip malayani konulara dalmış, konuşuyor. Hz. Ali (ra)'ye çıkıp durumdan haberdar ettim. Bana: "Doğru mu söylüyorsun, öyle mi yapıyorlar?" dedi, Ben: "Ben Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini işittim: "Haberiniz olsun bir fitne çıkacak!" Ben hemen sordum: "Bundan kurtuluş yolu nedir Ey Allah'ın Resulü?" Buyurdu ki: "Allah'ın Kitabı (na uymak)dır. O'nda sizden önceki (milletlerin ahvaliyle ilgili) haber, sizden sonra (kıyamete kadar) gelecek fitneler ve kıyamet ahvali ile ilgili haberler mevcut. Ayrıca sizin aranızda (iman-küfür, itaat-isyan, haram-helal vs. nevinden) cereyan edecek ahvalin de hükmü var. O, hak ile batılı ayırdeden ölçüdür. O'nda herşey ciddidir, gayesiz bir kelam yoktur. Kim akılsızlık edip, O'na inanmaz ve O'nunla amel etmezse, Allah onu helak eder. Kim O'nun dışında hidayet ararsa Allah onu saptırır.O Allah'ın sağlam ipidir. O, hikmetli olan zikirdir, O dosdoğru yoldur. O, kendine uyan hevaları koymaktan, kendisini (kıraat eden) delilleri iltibastan korur. Alimler ona doyamazlar. Onun çokça tekrarı usanç vermez, tadım eksiltmez. İnsanı hayretlere düşüren mümtaz yönleri son bulmaz, tükenmez, O öyle bir kitaptır ki, cinler işittikleri zaman şöyle demekten kendilerini alamadılar: "Biz, hiç duyulmadık bir tilavet dinledik. Bu doğruya götürmektedir, biz onun (Allah kelamı olduğuna) inandık" (Cin, 1). Kim ondan haber getirirse doğru söyler. Kim onunla amel ederse ücrete mazhar olur. Kim onunla hüküm verirse adaletle hükmeder. Kim ona çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur. Ey A'ver, bu güzel kelimeleri öğren." |Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 14, 2908|412
TEFSİR BÖLÜMÜ - TEFSİRİN HÜKMÜ HAKKINDA|Kur'an'ın Faziletine Dair|ebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir grup, Kitabullah'ı okuyup ondan ders almak üzere Allah'ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah'ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte anar." |Ebu Davud, Salat 349, 1455|413
TEFSİR BÖLÜMÜ - TEFSİRİN HÜKMÜ HAKKINDA|Kur'an'ın Faziletine Dair|müslim|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav): "Sizden kim evine döndüğü zaman üç adet gebe, iri, semiz deve bulmayı istemez?" diye sordu. "Hepimiz isteriz" diye cevap verdik, "öyle ise, buyurdu, kim namazda üç ayet okusa bu ona, üç iri ve semiz deveden daha hayırlıdır" |Müslim, Salatu'l-Müsafirin, 250 (802)|414
TEFSİR BÖLÜMÜ - TEFSİRİN HÜKMÜ HAKKINDA|Kur'an'ın Faziletine Dair|müslimebu davud|Ukbetu'bnu Amir|Biz Suffa'da iken Resulullah (sav) (dışarı) çıkarak: "Hanginiz hergün hiç günah işlemeden ve akrabalık bağlarını da bozmadan Buthan'a veya Akik'e gidip oradan (zahmete ve masrafa girmeden) iki adet iri hörgüçlü dişi deve tutup getirmeyi ister?" diye sordu. Biz: "Ey Allah'ın Resulü bunu hepimiz isteriz" dedik. Hz. Peygamber (sav): "O halde birinizin mescide gidip orada Allah'ın kitabından iki ayeti öğrenmesi veya okuması, kendisi için iki deveden daha hayırlıdır. Üç ayet onun için üç deveden, dört ayet onun için dört deveden ve okunacak ayetler kendi sayılarınca deveden daha hayırlıdır" buyurdular. |Müslim, Salatu'l-Müsafirin 251; Ebu Davud, Salat 349,1456|415
Dostları ilə paylaş: |