GAZVELER BÖLÜMÜ|Gazveler - Taif|ebu davud|Osman İbnu Ebi'l-As|Sakif hey'eti geldiği zaman, Resulullah (sav)'ın yanına indiler. Aleyhissalatu vesselam onları mescidde ağırladı, ta ki kalplerini daha bir rikkate getirip müessir olsun. Onlar (müslüman olup bey'at yapmak için) öşür alınmamasını, cihada çağrılmamalarını ve namazın kendilerine farz kılınmamasını şart koştular. Resulullah (sav): "Sizden öşür alınmasın, cihada da çağrılmayın. Ama rükusuz (namazsız) bir dinde hayır yoktur" buyurdu. |Ebu Davud, Haraç 26, (3026)|4296
GAZVELER BÖLÜMÜ|Gazveler - Taif|ebu davud|Vehb İbnu Münebbih|Bey'at yaptıkları zaman Sakif'in durumu ne idi?" diye sordum. "Sadaka (zekat=vergi) vermemeyi, cihad etmemeyi şart koştular" dedi ve Resulullah (sav)'ın: "(Onlar gerçek manada müslüman olunca, kendiliklerinden) zekat da verecekler, cihada da katılacaklar!" dediğini işittiğini söyledi. |Ebu Davud, Haraç 26, (3025)|4297
GAZVELER BÖLÜMÜ|Gazveler - Muhtelif Seriyyeler|buharinesai|İbnu Ömer|Resulullah (sav), Halid (ra)'i Beni Cezime'ye gönderdi. (Yurdlarına varınca Halid) onları önce İslam'a davet etti. Onlar "müslüman olduk!" demeyi güzel söyleyemediler, "Sabii olduk, Sabii olduk!" dediler. Halid de onları öldürmeye, esir etmeye başladı. Bizden her bir askere esirini verdi. Sonra bir gün geçince, herkese esirini öldürmeyi emretti. Ben: "Vallahi ben esirimi öldürmem! Arkadaşlarımdan da kimse esirini öldürmez!" dedim. Resulullah (sav)'a gelince, durumu haber verdik. Ellerini kaldırıp: "Allah'ım, Halid'in yaptığından beriyim!" dedi ve bunu iki sefer tekrar etti. |Buhari, Megazi 58, Ahkam 35; Nesai, Adabu'l-Kudat 16, (8, 237)|4298
GAZVELER BÖLÜMÜ|Gazveler - Muhtelif Seriyyeler|buharimüslimebu davudnesai|Ali İbnu Ebi Talib|Resulullah (sav) bir seriyye gönderdi ve birliğin başına Ensar'dan bir zat koydu ve askerlere komutanlarına itaat etmelerini emretti. (Sefer esnasında komutan, bir meseleden) öfkelenip: "Resulullah (sav) bana itaat etmenizi emretmedi mi?"dedi. Hepsi de: "Evet emretti!" dediler. "Öyleyse," dedi, "derhal bana odun toplayın!" Hemen odun toplanmıştı. Bu sefer: "Ateş atın!" emretti. Ashab (odun yığınına) ateş attı. Komutan: "İçine girin!" emretti. Girmek üzere ilerlediler. Ancak birbirlerinden tutup: "Biz, ateşten kaçarak Resulullah (sav)'a geldik (şimdi ateşe girmemiz olur mu?)" diyerek girmediler. Öyle durdular. Ateş söndü. Komutanın da öfkesi geçti. Bu vak'a Resulullah (sav)'a intikal edince: "Eğer girselerdi. Kıyamet gününe kadar bir daha ondan çıkamazlardı! Allah'a isyanda (kula) itaat yok! Taat masruftadır!" buyurdular. |Buhari, Megazi, 59, Ahkam, 4, Haberu'l-Vahid 1; Müslim, İmaret 40, (1840); Ebu Davud, Cihad 96, (2625); Nesai, Bey'at 34, (7,159)|4299
GAZVELER BÖLÜMÜ|Gazveler - Muhtelif Seriyyeler|buharimüslimebu davudnesai|Ebu Musa|Resulullah (sav) beni ve Muaz (ra)'ı Yemen'e gönderdi ve şu tenbihte bulundu: "İnsanları dine (tatlılıkla) davet edin. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Uyumlu olun geçimsiz olmayın." Biz Yemen'e vardık. Her ikimizin ayrı birer çadırı vardı, çadırlarımızı müstakilen kullanıyorduk. Birbirimize ziyaretlerimiz olur, (birleşirdik. Bir seferinde) Mu'az, Ebu Musa (ra)'ya geldi. Ebu Musa, çadırının önünde oturuyordu. Yanında [zincire vurulmuş], öldürmek istediği bir yahudi duruyordu. "Ey Ebu Musa, nedir bu manzara (ne oluyor?)" dedim. "Bu bir yahudidir, müslüman olmuştu, tekrar yahudiliğe döndü" dedi. "Sen onu öldürmeyince oturmayacağım!" dedim. Kalkıp öldürdü. Sonra oturup konuşmaya başladılar. Muaz (ra): "Ey Ebu Musa, Kur'an'ı nasıl okuyorsun?"diye sordu. "Yatağımın üzerinde, namazımda, bineğimde zaman zaman (fırsat buldukça) parça parça okuyorum!" dedi. Sonra Ebu Musa, Muaz'a: "Ya sen nasıl okuyorsun?" diye sordu. "Bunu sana bildireceğim: Ben uyurum, sonra kalkar Kur'an'dan okurum. Böylece uyanıkken ümid ettiğim sevabı uykumda da kazanacağımı ümid ederim" diye cevap verdi. |Buhari, Megazi 60, İcare 8, İstitabe 2, Ahkam 7, 12; Müslim, Cihad 7, (1733), Eşribe 71; Ebu Davud, Hudud 1, (4354, 4355, 4356, 4357); Nesai, Taharet 4, (1,10)|4300
GAZVELER BÖLÜMÜ|Gazveler - Muhtelif Seriyyeler|buhari|Büyerde|Resulullah (sav), Hz. Ali (ra)'yi humusu (ganimetin beşte birini) almak üzere Halid'e gönderdi. Halid (ra), humsu ona verdi. Ali, ondan (kendine) bir cariye seçti. Ali, geceleyin gusül yapmış olarak sabaha erdi. Ali'ye kızmıştım. Halid (ra)'e: "Şunu görmüyor musun?" diye söylendim. Sonra da Resulullah (sav)'a gelince durumu anlattım. "Ey Büyerde!" buyurdular, "sen Ali'ye kızıyor musun?" "Evet!" dedim. "Kızma!" buyurdular, "zira onun humustaki hissesi aldığından fazladır." [Ondan sonra Ali en çok sevdiğim insan oldu.] |Buhari, Megazi, 61|4301
GAZVELER BÖLÜMÜ|Gazveler - Muhtelif Seriyyeler|buharimüslimebu davud|Cerir İbnu Abdillah|Resulullah (sav), bana: "Beni, Zü'l-Halasa'dan kurtarmaz mısın?" buyurdu. Bu, Has'amda bir bina idi. el-Kabetu'l-Yemaniyye denmekte idi. Ahmes kabilesinden yüzelli atlı ile oraya vardım. Ahmesliler at besleyen insanlardı. Ben ise at üzerinde duramıyordum. [Durumu Resulullah'a söyledim.] Aleyhissalatu vesselam göğsüme vurdu; öyle ki, parmaklarının izni göğsümün üzerinde gördüm. Sonra: "Allah'ım, Cerir'i (atının üstünde) sabit kıl, onu hidayete ermiş ve hidayet edici kıl!" buyurdu. Ben gittim, onu kırdım ve yaktım. |Buhari, Megazi 62, Cihad 154, 162, Menakibu'l-Ensar 21, Edeb 68, Da'avad, 19; Müslim, Fedailu's-Sahabe 137; Ebu Davud, Cihad 172, (2772)|4302
GAZVELER BÖLÜMÜ|Gazveler - Zatü's-Selasil|buharimüslim|Ebu Osman en-Nehdi|Resulullah (sav) Amr İbnu'l-As (ra)'ı Zatu's-Selasil ordusunun başında göndermişti. Amr İbnu'l'As der ki: "(Ya Resululah) sana en sevgili insan kimdir?" dedim. "Aişe'dir!" buyurdular. Ben tekrar sordum: "Erkeklerden kim?" "Onun babasıdır!" buyurdular. Ben bir kere daha sorayım dedim: "Sonra kim?" "Ömer" buyurdular ve bazı erkek (adları) saydılar. Beni en sona atacak korkusuyla sükut edip başka sormadım." |Buhari, Megazi 63, Fedailu'l-Ashab 5; Müslim, Fedailu'l-Ashab 8, (2384)|4303
GAZVELER BÖLÜMÜ|Gazveler - Tebük|buharimüslim|Ebu Musa|Ashabım, Resulullah (sav)'a usre (darlık) ordusu, yani Tebük Gazvesi sırasında yüklerini koyacakları deve hakkında sormam için beni gönderdiler. Yanına vardığımda meğer öfkeliymiş de ben hissedememişim. "Ey Allah'ın Resulü," dedim, "arkadaşlarım size, beni gönderdiler, kendilerine yük devesi vermenizi istiyorlar." "Vallahi ben onlara hiçbir yük devesi veremem!" buyurdular. Ayrıldım, ama üzgündüm, hem yük devesi verilmeyişine, hem de bana kızmış olabileceği korkusuyla üzgündüm. Arkadaşlarımın yanına varıp Aleyhissalatu vesselam'ın söylediğini kendilerine haber verdim. Sonra Resulullah bana birini [Bilal'i] göndererek beni çağırdı ve: "Şu çifti, şu çifti, şu çifti al! Bunları arkadaşlarına götür. Ve dedi ki: "Allah -veya Resulullah- sizi bunlarla taşıyacak, bunlara binin" dedi. Ben onları arkadaşlarıma götürdüm ve: "Resulullah sizleri bunlarla taşıyacak. Lakin, vallahi sizden biri, sizin için ilk istediğim zaman, Resulullah'ın söylediğini ve vermem dediğini duyan birine gitmedikçe yakanızı bırakmam" dedim. Arkadaşlarım: "Vallahi sen yanımızda (müttehem değilsin), doğru söylediğine inanıyoruz. Ama sen yine de dilediğini yap!" dediler. Ebu Musa, onlardan bir grupla gitti. Resulullah (sav)'ın önce söylemiş olduğu sözü işitenlere vardılar. Bunlar Ebu Musa'nın kendilerine söylediği şeyleri aynen söylediler. |Buhari, Megazi 78, 74, Humus 15, Zebaih 26, Eyman 1, 4, 18, Kefaret 9, 10, Tevhid 56; Müslim, Eyman 8, (1649)|4304
GAZVELER BÖLÜMÜ|Gazveler - Tebük|ebu davud|Vasile İbnu'l'Eska'|Resulullah (sav) Tebük Gazvesine katılmak için çağrıda bulundu. Ben hemen ehlime gittim. Gazveye gitmeye yöneldim. Resulullah'ın ashbının ilk kısmı yola çıkmıştı bile, Medine'de seslenmeye başladım: "(Ganimetten gelecek) hissesi taşıyana olacak bir kimseyi (devesiyle) taşıyacak bir kimse yok mu?" diyordum. Ensar'dan yaşlı bir zat: "Kendisini münavebe ile bindirmem ve yiyeceğim de vermem karşılığında (savaştan elde edeceği) hissesi bize olmak kaydıyla götürürüm!" dedi. Ben: "Anlaştık!" dedim. Ensari: "Öyleyse Allah'ın bereketi üzere yürü!" dedi. Böylece en hayırlı bir arkadaşla yola çıktım. Allah ganimetde nasib etti, hisseme bir miktar deve isabet etti. Bunları sürüp, (beni devesine alan Ensariye) getirdim. Adam çıkıp devesinin havıdındaki çullardan biri üzerine oturdu, ve: "Bu develeri sen geri sür!"dedi. Sonra tekrar: "Sen bu develeri ileri sür, (bana getirme)!" dedi ve ilave etti: "Ben senin bu develerini değerli görüyorum" dedi. Vesile de: "Bu başlangıçta anlaştığımız şarta göre senin ganimetin!" dedim. Ama Ensari: "Ey kardeşimin oğlu, ganimetini al. Ben senin bu maddi payını istememiştim (sevaba, manevi kazanca iştirak etmeyi düşünmüştüm)" dedi. |Ebu Davud, Cihad 123, (2676)|4305
KISKANÇLIK BÖLÜMÜ|Kıskançlık Hakkında|buharimüslimtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah kıskançtır, mü'min de kıskançtır. Allah'ın kıskanması, mü'minin Allah'ın haram ettiği şeyi yapmasıdır. |Buhari, Nikah 107; Müslim, Tevbe 36, (2761); Tirmizi, Rada 14, (1168)|4306
KISKANÇLIK BÖLÜMÜ|Kıskançlık Hakkında|buharimüslimtirmizi|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav)'ı işittim, şöyle diyordu: "Allah'dan daha kıskanç kimse yoktur. Bu sebeptendir ki fevahişin açığını da kapalısını da haram kıldı. Medihten Allah kadar hoşlanan bir kimse de yoktur. Bu sebeptendir ki nefsini medhetmiştir." |Buhari, Nikah 107, Tefsir, En'am 7, Tefsir A'raf 1, Tevhid 15; Müslim, Tevbe 33, (2760); Tirmizi, Da'avat 97, (3520)|4307
KISKANÇLIK BÖLÜMÜ|Kıskançlık Hakkında|müslimmuvattaebu davud|Ebu Hüreyre|Sa'd İbnu Ubade (ra) dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü, ben zevcemle birlikte bir adam yakalasam, dört şahit getirinceye kadar ona mühlet mi tanıyacağım?" "Evet!" buyurdu Aleyhissalatu vesselam. Sa'd: "Asla dedi, seni hakla gönderen Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun, şahid aramazdan önce kılıncımı indiririm." Resulullah (sav): "Şu efendinizin söylediğine bakın! Evet (biliyoruz ki) o kıskanç bir adamdır. Ama ben ondan da kıskancım, Allah da benden kıskanç" |Müslim, Li'an 16, (1498); Muvatta, Akdiye 17, (2, 737); Ebu Davud, Diyat 12, (4532)|4308
KISKANÇLIK BÖLÜMÜ|Kıskançlık Hakkında|müslimnesai|Aişe|Resulullah (sav) bir gece yanımdan çıkıp gitmişti. (Benim nöbetimde) hanımlarından birinin yanına gitmiş olabilir diye içime kıskançlık düştü. Geri gelince halimi anladı ve: "Kıskandın mı yoksa?" dedi. Ben de: "Evet! Benim gibi biri senin gibi birini kıskanmaz da ne yapar?" dedim. Aleyhissalatu vesselam: "Sana yine şeytanın gelmiş olmalı" dedi. Ben: "Benimle şeytan mı var?" dedim. "Şeytanı olmayan kimse yoktur" dedi. "Seninle de var mı?" dedim. "Evet, ancak ona karşı Allah bana yardımcı oldu da müslüman oldu" buyurdu. |Müslim, Münafıkun 70, (2815); Nesai, İşretü'n-Nisa 4 (7, 72)|4309
KISKANÇLIK BÖLÜMÜ|Kıskançlık Hakkında|ebu davudnesai|Aişe|Safiyye (ra) gibi güzel yemek yapanı görmedim. (Bir defasında) Resulullah (sav) benim odamda iken, Safiyye ona yemek yapıp [göndermişti]. Çok şiddetli bir kıskançlık hissettim. Öyle ki beni bir titreme sardı. (Gidip) kabını kırdım, sonra da pişman oldum ve: "Ey Allah'ın Resulü" dedim, "yaptığım bu hareketin keffareti nedir?" "Tabağa aynıyla tabak, yemeğe misliyle yemek" buyurdular. |Ebu Davud, Büyu 91 (3568); Nesai, İşaretu'n-Nisa 4, (7, 71)|4310
GADAB (ÖFKE) BÖLÜMÜ|Gadab (Öfke) Hakkında|müslimebu davud|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) (bir gün): "Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?" diye sordu. Ashab (ra): "Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!" dediler. Resulullah (sav): "Hayır," dedi, "gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir." |Müslim, Birr 106, (2608); Ebu Davud, Edeb 3, (4779)|4311
GADAB (ÖFKE) BÖLÜMÜ|Gadab (Öfke) Hakkında|buharimüslimmuvatta|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kuvvetli kimse, (güreşte hasmını yenen) pehlivan değildir. Hakiki kuvvetli, öfkelendiği zaman nefsini yenen kimsedir." |Buhari, Edeb 76; Müslim, Birr 107, (2760); Muvatta, Hüsnü'l-halk 12, (2, 906)|4312
GADAB (ÖFKE) BÖLÜMÜ|Gadab (Öfke) Hakkında|ebu davud|Ebu Vail|Urve İbnu Muhammed es'Sadi'nin yanına girdik. Bir zat kendisine konuştu ve Urve'yi kızdırdı. Urve kalkıp abdest aldı ve: "Babam, dedem Atiye (ra)'den anlatır ki, o, Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini nakletmiştir: "Öfke şeytandandır, şetyan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın." |Ebu Davud, Edeb 4, (4784)|4313
GADAB (ÖFKE) BÖLÜMÜ|Gadab (Öfke) Hakkında|ebu davud|Ebu Zerr el-Gıffari|Resulullah (sav) bize buyurmuştu ki: "Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi geçerse ne ala, geçmezse yatsın." |Ebu Davud, Edeb 4, (4782 )|4314
GADAB (ÖFKE) BÖLÜMÜ|Gadab (Öfke) Hakkında|tirmiziebu davud|Muaz İbnu Cebel|İki kişi Resulullah (sav)'ın huzurunda küfürleştiler. (Öyle ki) birinin yüzünde (diğerine karşı) öfkesi gözüküyordu. Resulullah (sav): "Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek olsa, kendinden zuhur eden öfke giderdi; Euzu billahi mineşşeytanirracim!" buyurdular. |Tirmizi, Da'avat 53, (3448); Ebu Davud, Edeb 4, (4780)|4315
GADAB (ÖFKE) BÖLÜMÜ|Gadab (Öfke) Hakkında|buharitirmizimuvatta|Ebu Hüreyre|Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Bana kısa bir nasihatta bulun, uzun yapma! Ta ki nasihatini unutmayayım" demişti. [ve birkaç kere tekrar etmişti], Aleyhissalatu vesselam (bir kelimeyle): "Öfkelenme!" cevabını verdi. |Buhari, Edeb 76; Tirmizi, Birr 73 (2021); Muvatta, Hüsnü'l-Hulk 11, (2, 906)|4316
GADAB (ÖFKE) BÖLÜMÜ|Gadab (Öfke) Hakkında|tirmiziebu davud|Sehl İbnu Mu'az İbni Enes el-Cüheni|Sehl İbnu Mu'az İbni Enes el-Cüheni, babası (ra)'ndan naklediyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Öfkesinin gereğini yerine getirebilecek güçte olduğu halde öfkesini tutan kimseyi, Allah Teala Hazretleri, Kıyamet günü, mahlukatın başları üstüne davet eder; ta ki, (onlardan önce) dilediği huriyi kendine seçsin." |Tirmizi, Birr 74, (2022); Ebu Davud, Edeb 3, (4777)|4317
GADAB (ÖFKE) BÖLÜMÜ|Gadab (Öfke) Hakkında|buhari|İbnu Abbas|Uyeyne İbnu Hısn (Medine'ye) gelince, kardeşinin oğlu Hürr İbnu Kays'ın yanına indi. Hürr İbnu Kays ise Hz. Ömer'in yakınlarındandı. Onun meclisinde yaşlı veya genç bir kısım kurra ve fakihler müşavere heyeti olarak bulunurdu. Üyeyne İbnu Hısn: "Ey kardeşimin oğlu! Emirül-mü'mininin yanına girmem için izin taleb et!" dedi. O da izin istedi. Ancak yanına girince: "Yeter artık! Ey İbnu'l-Hattab sen bize bol vermediğin gibi, aramızda adaletle de hükmetmiyorsun!" dedi. Hz. Ömer (ra) pek öfkelendi. Neredeyse dövmek için üzerine yürüyecekti ki, Hürr (ra) atılıp: "Ey emrel-mü'minin, Allah Teala Hazretleri Resulüne: "Affa esas tut, masrufu emret ve cahillerden de yüz çevir." (A'raf, 199) emretmiştir. Bu adam da cahillerden biridir" dedi. Vallahi, Hürr ayeti okuyunca Hz. Ömer olduğu yerde kalıp hiçbir şey yapmadı. Hz. Ömer Kitabullah'ın yanında hemen durur, onu koyup geçmezdi (ra). |Buhari, İ'tisam 2, Tefsir, A'raf 5|4318
GASB BÖLÜMÜ|Gasb Hakkında|buharimüslim|Ebu Seleme İbnu Abdirrahman|Hz. Aişe (ra)'den anlattığına göre Resulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kim (gasben başkasının) arazisine bir karış haksız tecavüz ederse yedi kat yerin dibine kadar boynuna dolandırılarak cezalandırılır." |Buhari, Bed'ül-Halk 2, Mezalim 13; Müslim, Müsakat 142, (1612)|4319
GASB BÖLÜMÜ|Gasb Hakkında|buhari|İbnu Ömer|Resulullah (sav) şöyle buyrulmuştur: "Kim, araziden haksız olarak bir karışlık yer alırsa, Kıyamet günü, onunla yedi kat yere batırılır." |Buhari, Mezalim 13, Bedü'l-Halk 2|4320
GIYBET VE NEMİME BÖLÜMÜ|Gıybet Ve Nemime (Söz Taşıma) Hakkında|ebu davudtirmizimüslim|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resulü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim onda varsa, (Bu da mı gıybettir?) dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir." |Ebu Davud, Edeb 40, (4874); Tirmizi, Birr 23, (1935); Müslim, Birr 70 (2589)|4321
GIYBET VE NEMİME BÖLÜMÜ|Gıybet Ve Nemime (Söz Taşıma) Hakkında|ebu davudtirmizi|Aişe|"Ey Allah'ın Resulü, sana Safiyye'deki şu şu hal yeter!" demiştim. (Bundan memnun kalmadı ve): "Öyle bir kelime sarfettin ki, eğer o denize karıştırılsaydı (denizin suyuna galebe çalıp) ifsad edecekti" buyurdu. Hz. Aişe ilaveten der ki: "Ben Resulullah (sav)'a bir insanın (tahkir maksadıyla) taklidini yapmıştım. Bana hemen şunu söyledi: "Ben bir başkasını (kusuru sebebiyle söz ve fiille) taklid etmem. Hatta (buna mukabil) bana, şu şu kadar (pek çok dünyalık) verilse bile." |Ebu Davud, Edeb 40, (4875); Tirmizi, Sıatu'l-Kıyame 52, (2503, 2504)|4322
GIYBET VE NEMİME BÖLÜMÜ|Gıybet Ve Nemime (Söz Taşıma) Hakkında|ebu davud|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı. "Ey Cebrail! Bunlar da kim?" diye sordum: "Bunlar," dedi, "insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini) payimal edenlerdir." |Ebu Davud, Edeb 40, (4878, 4879)|4323
GIYBET VE NEMİME BÖLÜMÜ|Gıybet Ve Nemime (Söz Taşıma) Hakkında|ebu davud|Müstevred|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattıracaktır. Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükafaat olarak) bir elbise giydirilse, Allah Teala Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebeiyle bir makam elde eder (orada salah ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakarlıklara girer)se Allah Teala Hazretleri Kıyamet günü onu mürdiler makamına oturtarak (rezil eder ve mürdilere münasib azabla azablandırır.)" |Ebu Davud, Edeb 40, (4876)|4324
GIYBET VE NEMİME BÖLÜMÜ|Gıybet Ve Nemime (Söz Taşıma) Hakkında|ebu davud|Said İbnu Zeyd|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ribanın en kötüsün haksız yere müslümanın ırzını (manevi şahsiyetini) rencide etmektir." |Ebu Davud, Edeb 40, (4876)|4325
GIYBET VE NEMİME BÖLÜMÜ|Gıybet Ve Nemime (Söz Taşıma) Hakkında|ebu davud|Muaz İbnu Esed el-Cüheni|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir mü'mini bir münafığa (gıybetçiye) karşı himaye ederse, Allah da onun için Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından paklanıp) çıkıncaya kadar hapseder." |Ebu Davud, Edeb 41, (4883)|4326
GIYBET VE NEMİME BÖLÜMÜ|Gıybet Ve Nemime (Söz Taşıma) Hakkında|müslim|Cabir|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ne fasık ne de mücahir (günahı açıktan işleyen) kimse için söylenen gıybet sayılmaz. Mücahir olan hariç, bütün ümmetim affa mazhar olmuştur." [Rezin ilavesidir. Buhari'de ikinci kısım mevcuttur. Edeb, 60] |Müslim, Zühd 52, (2990)|4327
GIYBET VE NEMİME BÖLÜMÜ|Gıybet Ve Nemime (Söz Taşıma) Hakkında|buharimüslimebu davudtirmizi|Huzeyfe|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kattat (söz taşıyan) cennete girmeyecektir." [Müslim'in rivayetinde "nemmam cennete girmeyecektir" şeklinde gelmiştir.] |Buhari, Edeb 50; Müslim, İman 169, (105); Ebu Davud, Edeb 38, (4771); Tirmizi, Birr 79, (2027)|4328
GIYBET VE NEMİME BÖLÜMÜ|Gıybet Ve Nemime (Söz Taşıma) Hakkında|tirmiziebu davud|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bana kimse ashabımın birinden (canımı sıkacak bir ) şey getirmesin. Zira ben, sizin karşınıza, içimde hiç bir şey olmadığı halde çıkmak istiyorum." |Tirmizi, Menakıb (3893); Ebu Davud, Edeb 33, (5860)|4329
MUSİKİ VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Musiki Ve Eğlence Hakkında|buharimüslimnesai|Aişe|Resulullah (sav), benim yanımda iki cariye, Buas (savaşı ile ilgili hamasi) türküler söylerken çıkageldi. Gidip yatağın üzerine (yan üstü uzandı ve yüzünü de (aksi istikamete) çevirdi. Derken (babam) Hz. Ebu Bekr (ra) girdi. Derhal beni azarladı ve: "Resulullah'ın hane-i saadetlerinde şeytan çalgısı ha!" dedi. Bunun üzerine Resulullah (sav), ona yönelip: "Bırak onları (söylesinler!)" buyurdu. (Onlar sohbete dalıp, bizden) dikkatlerini çekince, ben cariyelere göz işareti yaptım, kalkıp gittiler." Hz. Aişe devamla der ki: "Bir bayram günüydü. Siyahiler, mescidde kılıç-kalkan oyunu oynuyorlardı. Ben mi Resulullah (sav)'dan taleb etmiştim (bilemiyorum), yoksa o (kendiliğinden) mi, "Seyretmek ister misin?" buyurdular. Ben: "Tabii!" dedim. Kalktı, beni geri tarafına aldı yanağım yanağının üstünde olduğu halde durduk. "Ey Erfideoğulları göreyim sizi (oynayın)!" diyordu. Ben usanınca(ya kadar böyle devam ettik. Usandığımı farkedince): "Yeter mi?" buyurdular. Ben: "Evet!" dedim. "Öyleyse git!" dediler. |Buhari, İydeyn 2, 3, 25, Cihad 81, Menakıb 15, Menakıbu'l-Ensar 46, Nikah 82, 114; Müslim, İydeyn 19, (892); Nesai, İydeyn 35-36, (3,195-197)|4330
MUSİKİ VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Musiki Ve Eğlence Hakkında|nesai|Amr İbnu Sa'd|Bir düğün sırasında Karaza İbn Ka'b ve Ebu Mes'ud el-Ensarî'nin yanına girdim, bir kısım cariyeler şarkı söylüyorlardı. Dayanamayıp: "Sizler Resulullah (sav)'ın Bedir ashabından olun da yanınızda şu iş yapılsın, olacak şey değil" dedim. Bunun üzerine onlar "dilersen bizimle dinle, dilersen git. Bize düğünde eğlenme ruhsatı verildi!" dediler. |Nesai, Nikah 80, (6,135)|4331
MUSİKİ VE EĞLENCE BÖLÜMÜ|Musiki Ve Eğlence Hakkında|rezin|Muhammedi İbnu'l-Münkedir|Bana ulaştığına göre, Allah Teala Hazretleri Kıyamet günü şöyle seslenecektir: "Kulaklarını eğlence ve şeytan çalgısından uzak tutanlar neredeler? Onları misk bahçelerine dahil edin!" Sonra Melaike aleyhimüssalatü vesselam'a seslenecek: "Onlara benim takdirlerimi duyurun ve haber verin ki, kendilerine artık ne korku var, ne de üzüntü!" [Rezin ilavesidir.] |Rezin|4332
GADR (VEFASIZLIK) BÖLÜMÜ|Gadr (Vefasızlık) Hakkında|buharimüslimebu davudtirmizi|İbnu Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyamet günü, Allah öncekileri ve sonrakileri birleştirip topladığı zaman her vefasız için, onu tanıtan bir bayrak dikilir ve: "Bu falan (oğlu falanın) vefasızlığıdır" denilir." |Buhari, Edeb, 99, Cizye 22, Hiyel 9, Fiten 21; Müslim, Cihad 10, (1735); Ebu Davud, Cihad 162. (2756); Tirmizi, Siyer 28, (1681)|4333
GADR (VEFASIZLIK) BÖLÜMÜ|Gadr (Vefasızlık) Hakkında|müslim||Müslim'in el-Hudri'den nakline göre, Resulullah (sav) şöyle demiştir: "Her zalimin arkasında bir bayrağı vardır, zulmü ölçüsünde bu bayrak yükseltilir. Haberiniz olsun, amme hizmetlerini üzerine alandan daha büyük vefasız yoktur." |Müslim, Cihad 15, (1738)|4334
FEZAİL BÖLÜMÜ|Bazı Peygamberlerin Faziletleri - Hz. İbrahim (as)|müslimtirmiziebu davud|Enes|Resulullah (sav)'a bir adam gelip: "Ey Hayru'l-Beriyye (yaratılmışların en hayırlısı)" diye hitabetmişti. Aleyhissalatu vesselam hemen müdahale etti: "Bu söylediğin İbrahim aleyhisselam'ın vasfı dır." |Müslim, Fedail 150, (2369); Tirmizi, Tefsir, Lem yekun suresi, (2349); Ebu Davud, Sünnet 14, (4672)|4335
FEZAİL BÖLÜMÜ|Bazı Peygamberlerin Faziletleri - Hz. İbrahim (as)|buhari|İbnu Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kerim İbnu Kerim İbni Kerim İbni Kerim: Yusuf İbnu Yakup İbni İshak İbni İbrahim'dir." |Buhari, Enbiya 19, Tefsir, Yusuf 1|4336
FEZAİL BÖLÜMÜ|Bazı Peygamberlerin Faziletleri - Hz. Musa (as)|buharimüslimebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Müslümanlardan biri ile Yahudilerden biri aralarında münakaşa edip küfürleştiler. Müslüman öbürüne: "Resulullah (sav)'ı alemler üzerine seçkin kılan Zat-ı Zülcelal'e kasem olsun!" diye yemin etti. Yahudi de: "Musa aleyhisselam'ı alemler üzerine seçkin kılan Zat-ı Zülcelal'e kasem olsun!" diye yemin etti. Derken, o böyle der demez, müslüman elini kaldınp yahudi'ye bir tokat vurdu. Yahudi de doğruca Aleyhisselatu vesselam'a gidip hadiseyi haber verdi. Aleyhissalatu vesselam: "Beni Hz. Musa'ya üstün kılmayın! Çünkü insanlar hep bayılacaklar. İlk kalkan ben olacağım. Ben ayılınca Hz. Musa'yı Arş'ın bir ucundan tutmuş göreceğim. Bilemiyorum. O, bayılıp hemen ayılanlardan mıdır, yoksa Allah'ın istisna ettiklerinden midir?" buyurdu. |Buhari, Husumet 1, Enbiya 34, 35, Rikak 43, Tevhid 31; Müslim, Fezail 160, (2373); Ebu Davud, Sünnet 14, (4671); Tirmizi, Tefsir, Zümer, (3240)|4337
FEZAİL BÖLÜMÜ|Bazı Peygamberlerin Faziletleri - Hz. Yunus (as)|buharimüslimebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kulun: Benim, Yunus İbnu Metta'dan hayırlı oldugumu söylemesi uygun olmaz. Onun nesebi de babasınadır." [Bazı alimler demiştir ki: "Rivayette geçen "Onun nesebi babasınadır" cümlesi, Ebu Hüreyre'nin kelamıdır, bir derçtir. Zira bu hadisteki Yunus İbnu Metta babasına değil, annesine nisbettir. Böylece ravi "Onun nesebi..." sözüyle, Resulullah (sav)'ın Hz. Yunus'u annesine değil, babasına nisbet ettiğini beyan etmiştir."] |Buhari, Enbiya 35, Tefsir, Nisa 26, Tefsir, En'am 4. Tefsir, Saffat 1; Müslim, Fezail 166, (2376); Ebu Davud, Sünnet 14, (4669, 4670)|4338
Dostları ilə paylaş: |