11. Yüce Allah'tan Korkmanın Farz Olduğuna İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:
"O halde eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, 'Benden' korkun." 35
Yine yüce Allah konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "O halde insanlardan korkmayın, 'Benden' korkun."36
Yine yüce Allah bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Yalnızca benden korkun. 37
Yine yüce Allah bununla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Onlar, Allah korkusundan titrerler!" 38
Yine yüce Allah konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Onlar, korkarak ve umarak Bize yalvarıyorlar di. Bize karşı gönülden saygı duyuyorlardı." 39
Yine yüce Allah bununla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Rablerinden korkarlar; kötü hesaptan ürkerler." 40 Yine yüce Allah konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Rabbinİn huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cennet vardır." 41
Yine yüce Allah bu konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
"İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimselere mahsustur." 42
Konuyla ilgili olarak Buharı ile Müslim'in "Sahîh"lerinde Adiy b. Hatim (r.a)'dan gelen hadis ise şu şekildedir:
"Bir hurmanın yarısı bile olsa, (sadaka vermek suretiyle kendinizi) cehennem ateşinden koruyunuz." 43
Yine konuyla ilgili olarak Enes'ten şu İfade geçmektedir:
"Eğer siz benim bildiğimi bilmiş olsaydınız doğrusu az güler, çok ağlardınız." 44
12. Yüce Allah'ın Rahmetini Ummanın Farz Olduğuna İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Onun 'rahmetini umarlar* ve azabından korkarlar." 45 Yine yüce Allah konuyla ilgili olarak buyurmaktadır: "Doğrusu iyilik edenlere Allah'ın 'rahmeti' çok yakındır." 46
Yine yüce Allah bu konuyla ilgili olarak buyurmaktadır:
"De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın 'rahmetinden ümit kesmeyin!' Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, Gafur (=çok bağışlayan), Rahîm (=çok esirgeyendir." 47
Yine yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:
"Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar."48
Konuyla ilgili olarak Buhârî ile Müslim'in "Sahihlerinde Ebu Hureyre (r.a)'dan gelen hadis ise şu şekildedir:
"Mü'min, Allah katındaki azabı bilse, cennetine kimse tamah etmezdi. Kafir de, Allah katındaki 'rahmeti' bilse, cennetinden kimse ümidini kesmezdi." 49
Müslim'in "Sahîh"inde konuyla ilgili olarak Câbir (r.a)'dan gelen hadis ise şu şekildedir:
'Sakın sizden birisi, Allah'a hüsn-ü zan etmeden 50 ölmesin. 51
Yine konuyla İlgili olarak Buhârî ile Müslim'in "Sahîh"lerinde Ebu Hureyre (r.a)'dan gelen hadis ise şu şekildedir:
"Yüce Allah şöyle buyuruyor: Ben kulumun Bana olan zan-nının yanındayım. 52 Beni zikrettiği 53 zaman da Ben onunla beraberim. O, Beni gönülden zikrederse onu gönlümden zikrederim. Topluluk arasında zikrederse, onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluk arasında zikrederim. Bana bir karış yaklaşırsa, Ben ona bir arşın 54 yaklaşırım. Bir arşın yaklaşırsa, Ben ona bir kulaç yaklaşırım. O Bana yürüyerek gelirse, Ben ona koşarak gelirim." 55
13. Yüce Allah'a Tevekkül Etme (=Dayanıp Güvenme)Nîn Farz Olduğuna İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Mü'minler yalnız Allah'a 'dayanıp güvensinler'." 56
Yine yüce Allah konuyla ilgili olarak buyurmaktadır: "Allah bize yeter. O ne güzel 'vekîldir'! 57
Yine yüce Allah bu konuyla ilgili olarak buyurmaktadır: "Eğer layıkıyla inanıyorsanız yalnız Allah'a 'dayanın'."58
Yine yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:
"Kim Allah'a 'güvenirse' O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir." 59
Konuyla ilgili olarak Buharı ile Müslim'in "Sahîh"lerinde Abdullah ibn Abbâs (r.a)'dan gelen uzunca bir hadiste sahabiler, Re-sulullah (s.a.v)'e hesapsız bir şekilde cennete giren yetmiş bin kişinin orada rızıklanmalan ile ilgili sordukları soruda Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:
"Cennete hesaba çekilmeksizİn girecek olan müminler; te-şeüm etmeyenler, 60 rukye yapmayanlar, 61 (şifanın Allah'tan olduğuna inanıp) dağlamaktan olduğuna inanmayanlar ve (her hususta) Rablerîne 'tevekkül edenler'dir.' 62Bunun üzerine Ukâşe b. Mıhsan:
- 'Ey Allah'ın resulü! Ben onların içerisinde var mıyım?' diye sordu. Resulullah (s.a.v):
- 'Evet, (onların içerisinde varsın)' buyurdu. Daha sonra bir başkası ayağa kalkıp:'
- 'Onların içerisinde ben de var mıyım?' diye sordu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):
- 'Bu hususta Ukâşe seni geçti' buyurdu." 63
Yine Konuyla ilgili olarak Buhârî ile Müslim'in "Sahîh"lerinde Zübeyr'den gelen hadis ise şu şekildedir:
"Sizden birisinin ipini alıp sırtında odun demeti getirmesi, sonra onu satması, bu kazancından dolayı da Allah'ın onun yüzünü (al çalmaktan) koruması, elbette bu kimse İçin insanlardan (bir şeyler) İstemesinden daha hayrlıdır. Çünkü insanlar, ona, (bir şeyler) verirler yada vermezler. " 64
Buhârî'nin "Sahîh"inde konuyla ilgili olarak Mıkdam b. Ma'dikerib (r.a)'dan gelen hadis ise şu şekildedir;
"Hiçbir kimse kendi ellerinin 65 kazandığını yemekten daha hayrlı bîr yiyecek asla yememiştir. Allah'ın peygamberi Davud (a.s)'da kendi ellerinin kazandığından yerdi." 66
Cüneyd şöyle der: "Sırrî'nin, büyük olan mescitte oturmayı yerip 'Büyük olan mescidi, kapısı olmayan yerler/dükkanlar kılın' dediğini işittim."
Ebu Bekr (r.a) der ki: "Borcun, hedefindir. Dirhemin geçimindir. Dirhemsiz kişide hayr yoktur."
İbrahim b. Edhem'in hizmetçisi İbrahim b. Beşşâr der ki: "Ebu Ali FudayI b. İyâz'ın, İbnü'l-Mübârek'e şöyle dediğini işittim:
- 'Bize; zühdü, az şeyle yetinmeyi ve açlığa dayanmayı emrediyorsun. Fakat senin, Horasan beldelerinden Haram beldesine ticari mallar getirdiğini görmekteyiz. Bize emrettiğin şeyin aksini nasıl yapabilirsin?' diye sordu. İbnü'l-Mübârek:
- 'Ey Ebu Ali! Bunlarla, kendimi korumak için yapıyorum. Çünkü bunlarla onurumu koruyorum, Rabbime olan taatımı yerine getiriyorum. Böylece Allah'a ulaşmada bunların bana yardımcı olduğunu görüyorum' dedi. Bunun üzerine Fudayî b. Iyâz:
- 'Ey İbnü'l-Mübârek! Çok güzel söyledin' dedi." 67
Dostları ilə paylaş: |