İmar kiRLİLİĞİne neden olma suçU



Yüklə 194,51 Kb.
səhifə16/42
tarix03.01.2022
ölçüsü194,51 Kb.
#38647
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   42

3. İçtima


İçtima kapsamında da suç tipinde özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ancak bu noktada değinilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Öncelikle ruhsat olmaksızın veya ruhsata aykırı inşai faaliyette bulunmak fiili sadece TCK’nun 184. Maddesinde değil, bazı özel kanunlarda da suç olarak düzenlenmektedir. Örneğin 2960 sayılı Boğaziçi Kanunun 18. Maddesine göre “Boğaziçi Alanında inşaat ruhsatı alınmadan yapılan … yapı sahipleri, fenni mesulleri ve müteahhitleri bir aydan altı aya kadar hapis ve 200.000.- liradan 500.000.- liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır”. Hükmünü içermektedir. Yapı ruhsatı almadan Kanunla belirlenen sahada bina yapılması durumunda, fiil hem Boğaziçi Kanunun 18. Maddesindeki hem de TCK’nun 184/1. Maddesindeki suçu oluşturacaktır. Bu durumda farklı neviden fikri içtima hükümleri uyarınca failin, daha ağır cezayı gerektiren TCK’nun 184. Maddesi uyarınca sorumluluğuna gidilmesi gerekecektir74.

Ancak bazı durumlarda imar mevzuatına aykırılık fiili, özel mevzuatta özel bir hükümle ve farklı biçimde düzenlenmiş olabilir. Bu durumda artık fikri içtima hükmüne başvurulmaksızın özel hüküm olarak nitelendirilen norm, özel normun önceliği ilkesi uygulanmak zorundadır. Bu konuda öğretide verilen örnek ise 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 65/a maddesidir. Madde “Sit alanlarında geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartlarına, koruma amaçlı imar planlarına ve koruma bölge kurullarınca belirlenen koruma alanlarında öngörülen şartlara aykırı izinsiz inşai ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.” Hükmü içermektedir. Gerçekleştirilen ruhsatsız veya ruhsata aykırı bina yapma fiili, her iki maddenin de kapsamına girdiği durumlarda özel normun önceliği ilkesi gereği sadece 2863 sayılı Kanunun 65/b maddesi uyarınca sorumluluk gündeme gelecektir75.

Hiç şüphe yok ki imar kirliliğine neden olmak suçu sonrasında işlenen mühür bozma fiilleri tamamen ayrı değerlendirilmelidir. Nitekim Yargıtay verdiği bir kararında bu hususa işaret ederek “5237 sayılı TCY.nın 184/1 maddesinde düzenlenen imar kirliliğine neden olma suçunun ruhsatsız inşaata başlanmasıyla oluşacağı, aynı yasanın 203 ve 765 sayılı TCY.nın 274. maddelerinde düzenlenen mühür bozma suçunun ise, kaçak inşaatın mühürlenmesinden sonra mührün bozulduğu tarihte oluşacağı, dolayısıyla fikri içtima kuralının uygulama olanağının bulunmadığı, sanığın eylemlerinin farklı tarihlerde iki ayrı suçu oluşturacağı gözetilmeden karar davasının reddine karar verilmesi”ni hukuka aykırı bulmuştur76.

Zincirleme suç ve suç tekliği suç çokluğu bakımında da Yüksek Mahkememiz uygulaması, daha önce geliştirdiği hukuki ve fiili kesinti kriterlerinden hareket etmektedir. Örneğin;

Sanığa yüklenen ruhsatsız bina yapma suçuna ilişkin ilk olarak 11.04.2007 tarihinde tutanak tutulup, bu eyleme ilişkin 05.05.2007 tarihinde iddianame ile kamu davası açıldığının anlaşılması karşısında; eylemde fiili ve hukuki kesinti oluştuğu ve bu nedenle sanığın binayı yapmayı sürdürüp tamamlanmasının ayrı suç oluşturduğu gözetilerek 05.05.2007 tarihli ilk iddianameyle açılan dava sonucundan verilen ve 07.04.2008 tarihinde kesinleşmiş mahkumiyet hükmünden sonra 22.11.2007 tarihli ikinci iddianame ile açılan kamu davasına devam ederek 09.06.2008 tarihinde yeni bir mahkumiyet hüküm kurmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır77.

Yine bir başka kararında Yargıtay, aynı binanın inşasına iddianameden sonra devam edilmesini zincirleme suç çerçevesinde değerlendirmiştir. Karar göre; “Sanığın zemin üstü ve birinci kat ruhsatsız inşaatıyla ilgili olarak 04.03.2005 tarihinde tutanak düzenlendikten sonra, 31.03.2005 tarihinde aynı inşaata devam edip 2. katı çıkması nedeniyle yeni tutanak düzenlendiği, birinci tutanak ile ilgili davanın 30.11.2005 tarihinde açılıp iddianamede 31.03.2005 tarihli tutanaktan söz edilmediği, bu nedenle de sonradan düzenlenen iddianamedeki eylemin birinci iddianamedeki eylemden farklı olduğu gözetilerek, ilk açılan dava neticesi TCK’nun 184/1, 62. maddelerinden verilen ve kesinleşen cezada TCK’nun 43/1. maddesiyle yapılacak arttırım miktarı kadar cezaya hükmedilmesi gerekirken, bu hususta kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır78.



Yüklə 194,51 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin