Ince memed 1



Yüklə 2,05 Mb.
səhifə28/28
tarix26.10.2017
ölçüsü2,05 Mb.
#14156
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   28
Avrat yürekli Memed! Bak şu kadar köylü, bak şu kadar insan senin gözüyün içine bakıyor. Teslim mi olacaksın? Abdiyi gene başımıza mı getirteceksin? Güzel Dönemin kemikleri sızlar mezarda. Güzel Hatçemin kemikleri...
Memed sapsarı olmuş titriyor, toprağa bakıyordu.
Hürü yakasını hızla bıraktı:
Git de teslim ol avrat yürekli herif, dedi. Af çıkmış.
Bu sırada, Koca Osman doludizgin kalabalığa girdi.
İnce Memed, şahinim, dedi. Kalabalığı yararak, Memedin yanına geldi boynuna atıldı:
Şahinim, dedi. Evin yapıldı bitti. Tarlanı da ektirdim. Bu atı da köylü senin için aldı. Öteki eşkıyalar gibi değil. Vayvay köyü şahinimi davul zurnayla karşılayacak. Çatlasın Ali Safa, Abdi Ağa... Bin ata, yürü!
Alandaki kalabalık tepeden tırnağa homurdandı. Ortalık homurtuya kesti:
Körolası ihtiyar. Körolası... Körolası...
Memed Koca Osmanın elinden atın dizginini aldı. Üstüne atladı.
Kalabalığın öteki ucunda Topal Ali duruyordu, ona doğru sürdü.
Bütün başlar o tarafa doğru çevrildi. Memed Topala başıyla, düş önüme diye bir işaret yaptı. Topal yürüdü. Memed atı doldurdu, bir top toz içinde köyden çıktı. Homurtulu kalabalık arkasından bakakaldı.
Donup kaldı. Tutup kesseydiniz, hiçbirisinden bir damla kan akmazdı.
Atın başını Şahininkayasında çekti. Attan indi. Atı götürdü bir çınara bağladı. Çınar yaprağını dökmüş, yarı beline kadar altın sarısı, ırmızı damarlı yaprak içinde kalmıştı.
Şahininkayası pınarının dört bir yanı yemyeşil olmuştu. Billur yeşili...
Bir taşın üstüne oturdu: Başını da elleri arasına aldı.
Neden sonradır ki Topal Ali gelebildi. Soluk soluğaydı. Telaşlıydı.
Yanına oturdu. Alnının terini şahadetparmağıyla aldı, silkti:
Ah kardaş yorgunluktan öldüm. Soluğum çıkmıyor.
Soluğunu toplamak için bir süre sustu.
Memed başını ağır ağır kaldırdı. Gözleri gene öyle ışığa kesmişti.
Kafasından sarı parıltı aktı, kaynadı.
Ali kardaş! Gece yarısı evinde olur mola? Bulabilir miyim?
Bulursun. Elinle koymuş gibi. Korkusundan dışarı bir adım atamaz gece.
Evi bir daha, iyice söyle hele.
Hapishane var ya, var. Sen orayı bilirsin. Haa, işte onun sağında
Candarma Dayırası var. Candarma Dayırasını az geçince, sokağın öteki, ucunda çivit boyalı bir tek ev var. Sen gece gideceğine göre, oyası gözükmez. Yalnız, bir tek ev. Uzun, minare gibi bir bacası var.
Oradan doğrultursun. Belli olur. Gözüne hemen çarpar. Uzun. İki katlı. Oradaki evler hep bir katlı. Abdi Ağa günbatıdaki odada yatar, ek başına. Alttaki büyük kapı arkadan sürgülüdür. Bir yarık vardır.
O yarıktan hançerini sokar, yukarı kaldırırsın. Açılır.
Memed, hiçbir şey söylemeden kalktı, ata doğru gitti çözdü, atladı.
Doludizgin... Rüzgar gibi süzülüyordu at. Yalısı kaval gibi dürülüyordu.
Kulağına aşağıdaki değirmenin şakırtısı gelince kendine geldi.
Atın başını çekti. Azıcık bir süre durdu. Kulak verdi. Sonra, atı ağır ağır sürdü. Tüfeğinin ağzına kurşun verdi. Tabancasına da... Tekereklerin evinin orada at ürker gibi yaptı. Burada atı mahmuzladı. Çarşının ortasından geçti. Kahvelerin lüks lambaları daha yanıyordu. Birkaç adam ona tuhaf tuhaf baktı. Bugünlerde silahlı adamlara o kadar şaşmıyorlardı.
Olağandı. Boş verdiler. O, adamları görmedi bile. Caminin yanındaki sokaktan yukarı sürdü. Uzun bacalı ev sola düşüyordu. Evin önünde attan indi. Atı avludaki büyük, karanlık dut ağacının yatık bir dalına bağladı. Hançerini soktu, evin kapısını açtı.
Yukarda ışık yanıyordu. Merdivenleri üçer üçer çıktı. Kadınlar, çocuklar
Memedi görünce bir kıyamettir kopardılar. Doğru günbatıdaki odaya gitti. Abdi Ağa, uykulu uykulu kollarını açmış geriniyordu.
Ne var? Noluyor? diye soruyor, geriniyordu. Vardı, kolundan tuttu, salladı:
Ağa Ağa! Ben geldim Ağa! dedi.
Abdi Ağa gözlerini açtı. Önce inanamadı. Sonra gözleri açık öyle kalakaldı. Gözlerinin karası bile apak kesildi.
Dışarda bir kıyamettir kopuyordu.
Memed elindeki tüfeği doğrulttu. Abdi Ağanın göğsüne üç el ateş etti. Kurşunların rüzgarından odadaki lamba söndü.
Yıldırım gibi merdivenlerden aşağı indi, ata bindi. Bu sırada candarmaların haberi olmuş evi boyuna kurşunluyorlardı. Atı doludizgin
Torosa sürdü. Arkasından kum gibi kurşun kaynıyordu. O hızla kasabayı çıktı.
Gün doğuyordu ki köye girdi. Orta yerde atın başını çekti. At terden kapkara olmuş, göğsü körük gibi inip inip kalkıyordu. Boynu, ağrısı köpüğe batmıştı. Memed de çok terlemişti. Ter, kulunçlarından fışkırmıştı. Yüzü, perçemi ıpıslaktı.
Gün bir adam boyu yekindi. Gölgeler uçsuz bucaksız batıya doğru uzadı. Islak at tepeden tırnağa ışığa boğuldu. Her yanı pırıl pırıl. Öyle dimdik.
Köylüler, onu öyle orta yerde, at üstünde dimdik, kaya gibi gördüler.
Yavaş yavaş, sessizce, çoluk çocuk, genç yaşlı dört bir yanını aldılar.
Kocaman bir halka oldular. Ortalıkta çıt yoktu. Soluk alışları bile duyuluyordu. Gözlerini ona dikmişlerdi. Yüzlerce göz üstündeydi.
Susmakta inat ediyorlardı.
Orta yerdeki dimdik, kaya kesilmiş atlı azıcık kımıldadı. At bir iki adım attı sonra durdu. Atlı başını kaldırdı. Gözlerini kalabalığın üstünde gezdirdi. Hürü Ana sapsarı kesilmiş, kurumuş, kanı çekilmiş, özlerini kocaman kocaman açıp üstüne dikmiş ondan bir söz, bir devinme bekliyordu.
Sonra at gene kımıldadı. Memed atı Hürü Anaya doğru sürdü.
Önüne gelince atın başını çekti.
Hürü Ana! Hürü Ana! dedi. Oldu. Hakkınızı helal edin.
Alidağı tarafına doğruldu. Bir kara bulut gibi köyün içinden süzüldü, ıktı. Gözden yitti.
Çift koşma zamanıydı. Dikenlidüzünün beş köyü bir araya geldi.
Genç kızlar en güzel giyitlerini giydiler. Yaşlı kadınlar sütbeyaz, akız gibi beyaz başörtü bağladılar. Davullar çalındı... Büyük bir toy düğün oldu. Durmuş Ali bile hasta haline bakmadan oyun oynadı. Sonra bir sabah erkenden toptan çakırdikenliğe gidip ateş verdiler.
İnce Memedden bir daha haber alınmadı. İmi timi bellisiz oldu.
O gün bu gündür, Dikenlidüzü köylüleri her yıl çift koşmazdan önce, çakırdikenliğe büyük bir toy düğünle ateş verirler. Ateş, üç gün üç gece düzde, doludizgin yuvarlanır. Çakırdikenliği delicesine yalar.
Yanan dikenlikten çığlıklar gelir. Bu ateşle birlikte de Alidağın doruğunda bir top ışık patlar. Dağın başı üç gece ağarır, gündüz gibi olur.

SON
Yüklə 2,05 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   28




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin