ÇİN: BİLİMDE VE TEKNOLOJİDE LİDER OLACAĞIZ
ÇKP Merkez Komitesi Devlet Konseyi tarafından, aşamalı olarak iki hedef belirlendi. İlk hedef 2020 yılında yenilikçi uluslar safında yer almak. Yeni Çin'in 100. yıldönümünün kutlanacağı 2049 yılı hedefi ise "Bilimde ve teknolojide dünya gücü, lider ülke haline gelmek."
18.Ulusal Kongre'ye hazırlanan Çin Komünist Partisi, bilimde ve teknolojide lider ülke olma hedefini açıkladı.
Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Devlet Konseyi tarafından 23 Eylül'de yayımlanan "Teknoloji Reformunun Derinleştirilmesi ve Ulusal Yenilik Sistemi İnşasının Hızlandırılması" başlıklı belgede, aşamalı olarak iki hedef belirlendi. İlk hedef 2020 yılında yenilikçi uluslar safında yer almak. Yeni Çin'in 100. yıldönümünün kutlanacağı 2049 yılı hedefi ise "Bilimde ve teknolojide dünya gücü, lider ülke haline gelmek" biçiminde belirlendi.
ÇKP Merkez Komitesi Devlet Konseyi, bilimsel ve teknolojik sistem reformunun derinleştirileceğini, 2049 hedefine zemin oluşturacak ulusal sistem inşasının hızla tamamlanacağını bildirdi.
Çin Hükümeti'nin bildirisinde, ulusal Ar-Ge fonlarının 12. Beş Yıllık Plan (2011-2015) döneminde GSYH'nin yüzde 2,2'si seviyesine, 2020 yılma kadar ise yüzde 2,5'e yükseltileceği belirtildi.
Büyük ve orta ölçekli sanayi işletmelerinin Ar-Ge harcamalarının da, 2011-2015 dönemi gelirlerinin ortalama yüzde 1,5 'ine yükseltilmesi hedefi kondu. Aynı dönemde her 10 bin çalışan için, her yıl en az 43 yeni Ar-Ge personeli istihdam edileceği belirtildi.
Enerji tasarrufu ve çevre koruma, yeni nesil bilgi teknolojileri, biyoloji, gelişmiş imalat ekipmanları, yenilenebilir enerji ve yeşil araçlar gibi gelişmekte olan stratejik sanayiyle ilgili çalışmaların hızlandırılacağı bildirildi. Aynı dönemde yenilikçi şirketlerle küçük ve orta ölçekli teknoloji işletmelerinin desteklenmesinin de plan dahilinde olduğu vurgulandı.
Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Devlet Konseyi'nin yayımladığı belgede, bilimsel araştırma enstitüleri ve yükseköğretim kurumlarında devam eden reformun da hedef doğrultusunda hızlandırılacağı belirtildi. Söz konusu kurumların yaratıcılıklarını, yeteneklerini derinleştirmek, hizmet kalitesini geliştirmek amacıyla önlemler alınacak.
"Büyük atılımlara, devrimlere ihtiyaç var"
Bilimsel araştırma çalışmaları kolaylaştırılacak. Bilimsel araştırma enstitüleriyle üniversitelerin önemli sanayi şirketleri ile işbirliği yapmaları, Ar-Ge platformları, teknolojik yenilik için federasyonlar kurmaları teşvik edilecek.
Kamuya ait olmayan şirketlerin yenilikçi faaliyetlerine de destek genişletilecek, küçük ve orta ölçekli firmalarla mikro işletmeler için mali ve finansal destek artırılacak.
Elektronik bilgi, enerji ve çevre koruma, biyolojik tıp ve gelişmiş üretim de dahil anahtar teknolojilerin kullanıldığı sektörlerde büyük atılımların, devrimlerin hayata geçirilmesi gerektiği belirtildi. "Teknolojik yenilikler, sağlık, gıda ve ilaç güvenliği ve afet yardımı gibi özellikle insanların geçimlerini ve hayat standardını belirleyen sektörlerde yapılmalıdır" denildi.
Kurulacak sistemin, askeri kullanım için olanlarla sivil amaçlı teknolojilerin entegre olduğu gelişmiş bir sistem olacağı bildirildi. Çin hükümetinin yayınladığı belgede, ulusal teknoloji planının dünyayla, uluslararası akademik kuruluşlarla ve çokuluslu şirketlerle işbirliğine, bunlarla kurulacak Ar-Ge merkezlerine açık olacağı belirtildi.
Çinli yöneticiler, bilimsel ve teknolojik devrime odaklandı
Çin Komünist Partisi'nin açıkladığı "bilimde ve teknolojide lider ülke olma" hedefi oldukça önemli, l milyar 300 milyonluk ülkeyi yöneten ve 18. ulusal kongresine hazırlanan Parti, gerçekçi hedefler koymasıyla ve belirlediği hedeflere öngörülen tarihten önce ulaşmasıyla tanınıyor.
Çin, bir süredir, en tepedeki yöneticilerinden başlayarak, bilimsel ve teknolojik devrime odaklanmış durumda. Yukarıda özetlediğimiz bildiri de ÇKP Merkez Komitesi Siyasi Bürosu'nun Mayıs sonunda yaptığı toplantıda aldığı kararların bir ürünü. 2020 ve 2049 hedeflerinin genel çerçevesi, Devlet Başkanı Hu Jintao başkanlığında yapılan o toplantıda belirlenmişti.
Bildirinin yayımlanmasından birkaç gün önce, 18 Eylül'de, Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao Tianjin'de, yüksek teknoloji şirketlerini ziyaret etti. Hu, o gün kentte düzenlenen Gelişen Dünya için Bilimler Akademisi 12. Genel Akademik Konferansı'nın açılış törenine de katılmıştı. Hu Jintao'ya Devlet Konseyi üyeleri Lİu Yandong ve Zhang Gaoli ile ÇKP Tianjin Belediye Komitesi sekreteri eşlik etti.
Devlet Başkanı Hu Jintao, Temmuz başında yapılan Bilim ve Teknoloji Ulusal Konferansında yaptığı konuşmada da bilimde ve teknolojide insan kaynağı ile ülkenin diğer kaynaklarını canlandıran bir strateji izleneceğini açıklamıştı. Toplantıya Wu Bangguo, Wen Jiabao, Jia dinglin, U Changchun, Xi Jinping, U Keqiang, He Guoqiang ve Zhou Yongkang dahil diğer liderler de katıldı.
"Kalkınma ile el ele yürümeli"
Hu, Ulusal Konferans'ta yaptığı konuşmada, bilimde ve teknolojide insan kaynağı ile diğer ülke kaynaklarını canlandıran bir strateji izleneceğini vurguladı. Hu, bu alanlarda yenilik kapasitesini geliştirmek için, sosyal ve ekonomik kalkınma ile bilimsel ve teknolojik ilerlemenin el ele yürümesi gerektiğini belirtti. Devlet Başkanı Hu Jintao, şöyle konuştu:
"Reformları ilerletmek istiyorsak, bilim ve teknolojide yeniliği teşvik etmemiz ve bu alanda politika geliştirmeye odaklanmamız gerekir. Sosyalizmin modernizasyonu, yaşam standartlarının yükseltilerek müreffeh toplumun inşası gibi Çin ulusunun büyük hedeflerine ulaşması buna bağlıdır."
Hu, Çin toplumunun çok yaratıcı insanlarıyla bir akademik sistem kurduğunu, ancak bilim ve teknoloji kapasitesinin hala ekonomik ve sosyal gelişmenin ihtiyaçlarını, uluslararası rekabet şartlarının gereklerini karşılayamadığını ve güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Hu Jintao, bilimsel ve teknolojik devrim fırsatını kavramak ve reformları derinleştirmek için bütün topluma ve her düzeyde devlet yöneticisine çağrı yaptı.
Hu Jintao o konuşmada, geçen hafta ayrıntılarıyla açıklanan 2020 yılı hedeflerinden de söz etmişti.
Başbakan Wen Jiabao da, aynı toplantıda yaptığı konuşmada ekonomi ile bilim ve teknolojinin koordinasyonuna ihtiyaç olduğuna, yüksek düzeyde araştırma ve geliştirme merkezlerinin oluşturulması gerektiğine vurgu yapı.
SİNGAPUR'UN 21.YÜZYIL EĞİTİM STRATEJİLERİ
Dünya ülkeleri arasında en iyi eğitime sahip ülkeler arasında olan Singapur'un 21. yüzyılda eğitim sistemine bakışını sizlerle paylaşmak istiyoruz. Singapur, gençleri okulda tutmanın yolunu teknolojiden faydalanarak bulmuş. Cevapları tweet atarak, sosyal ağdan öğretmenlerine gönderiyorlar. Bu onların çok hoşuna gidiyor. Takıldıkları soruları öğretmenlerininde görebileceği şekilde facebook aracılığıyla sınıfta dağıtıyorlar. Çok eğlenceli çağa uygun, teknolojiyi kullanarak geliştirdikleri yöntemleri gençleri yakalamayı başarıyor. Dahice! Darısı bizim başımıza diyelim.
Öğretmenler 10 ya da 20 yıl önce öğrettikleri şekilde öğretemeyecekleri gerçeğini fark ediyorlar. Kullandıkları yöntemlerde adaptasyon yapmaya açık olmaları gerekiyor. Bunu başardıklarında, öğrencilerin ilgisini çekeceklerini biliyorlar. Ve çocukların ilgisini çektiğinizde işte o noktada gerçek öğrenme gerçekleşiyor. Singapur'un 21.Yüzyıl Eğitim Stratejileri video alt yazısı sizler için oluşturulmuştur:
"Bence okulları eğlenceli hale getirmek çok önemli ve okullar eğlenceli olduğunda, çocuklar sabahları uyanıp "Yine okula gitmem mi gerekiyor? demeyecektir. Bu yüzden biz teknolojiyi benimsiyoruz; çünkü teknoloji öğrenme sürecini çok daha çekici hale getirmemize yardımcı oluyor. Çocukların ilgisini çektiğimizde, çocuklar ilgi duyduklarında, bence bu noktada öğrenim gerçekleşiyor."
“Bugün çocuklar çok farklı bir dünyada yaşıyorlar ve çocuklara ulaşabilmek için, teknolojiyi gerçekten iyi bilmeniz gerekiyor. Teknolojiyi iyi bilmiyorsanız, okuldaki çocukları kaybedersiniz."
"1990'lı yılların başlarında, öğretmenler tek bilgi kaynağıydı ve o bilgiyi vermek için sınıfa gelirler ve böylece öğrenciler bu bilgileri edinebilirlerdi. Ama artık tek bilgi kaynağı öğretmenler değil; çünkü öğrenciler çok çeşitli kaynaklardan bilgi edinebilmektedir. Dolayısıyla da bugün öğretmenin rolü bilgi edinmeyi kolaylaştırmaktır. Bu da, öğrencilere nereden doğru bilgi edinebileceklerini, bu bilgileri nasıl sentez yapabileceklerini ve edindikleri bilgileri nasıl ayırt edebileceklerini göstermek demektir”.
“Teknolojiye çok anlamlı bir gözle bakıyoruz ve sınıfta işlenen dersler üzerinde önemli bir etki yaratacak şekilde, bu teknolojiden nasıl yararlanabileceğimizi düşünüyoruz. Bir örnek vereyim, 40 kişilik bir sınıfta, 40 kişinin bir anda 40 soru sormasını sağlamak gerçekten de imkansızdır. Anında mesajlaşma aracını kullandığımızda, 40 çocuğa 40 pencere açmış oluyoruz. Aynı anda 40 soru sorabiliyor ve öğretmen de, kullandıktan teknoloji aracında öğrencilerin ne düşündüklerini görebiliyor. Ve bu çocukları da heyecanlandırıyor; çünkü zaten kullanmak konusunda çok ama çok iyi oldukları araçları kullanıyorlar; sadece kurşun kalem ve tükenmez kalem değil."
"Daima öğrenilecek yeni şeyler var ve asla sabit kalmıyorsunuz. Daima ilerliyor, sınırları zorluyor, yeni şeyler, yeni öğretim yöntemleri bulmaya çalıyorsunuz. Bu heyecan verici; çünkü pedagoji güçlü bile olsa, daima bizi zorlayan bir teknoloji var ve daima çocuklarla iletişim kurmanın ve onları zorlamanın yeni yollarını bulmamız gerekiyor."
“Bence dünyanın nasıl değiştiğine şahit oluyoruz ve öğretim süreci de hiç gelişmeden kalmaz, öğretmenler 10 ya da 20 yıl önce öğrettikleri şekilde öğretemeyecekleri gerçeğini fark ediyorlar. Kullandıkları yöntemlerde adaptasyon yapmaya açık olmaları gerekiyor ve bunu başardıklarında öğrencilerin ilgisini çekeceklerini biliyorlar. Ve çocukların ilgisini çektiğinizde, işte o noktada gerçek öğrenme gerçekleşiyor."
ULUSAL DÜZEYDE VERİMLİLİĞİN TEŞVİKİ
Bir ulusun rekabet gücü ve etkililiği, işletmelerin verimliliklerinin basit bir toplamından ibaret değildir. Ulusal verimlilik aynı zamanda büyük ölçüde hükümetlerin kontrolünde olan politik, ekonomik, sosyal ve kültürel güçlere de dayanır.
Hükümet örgütünün üç kademesi toplumda verimliliğin tefrik edilmesi ile ilgilidir. Üst kademe makro (veya ulusal), politikalar ve çerçeveler üzerine eğilir. Orta kademe, ekonomik ve sosyal gelişme için ulusal amaçlan yardıma olarak verimlilik hedefleri ve mekanizmaları ile ilgilidir. Üçüncü kademe. İşletmeleri ve işletme gruplarını, gelinmeleri analiz eden ve uygulayan uzmanları ve işçileri içerir.
Bu öç düzeyin hem doğrudan, hem de dolaylı eylem araçları vardır. Hükümet aracılığı ile doğrudan müdahale, kamu işletmelerinin işletilmesini, kamu yatırımlarını, verimlilik artırma planlarının desteklenmesini vb. ni kapsar. Dolaylı hükümet müdahalesi, verimlilik bilincinin yaygınlaştırılmasını, öğretim ve eğitimin finansmanını, kurumlarını ve verimliliği Teşvik eden kurumsal mekanizmaların desteklenmesini içerir.
Tüm bu eylem araçları, aşağıda sıralanan önemli makro verimlilik faktörlerini etkileri:
-
Makro ekonomik yapısal değilim, ölçek ekonomileri;
-
İşgücü yapısı ve politikası;
-
Öğretim ve eğitim politikası;
-
Teknolojik değişim, araştırma ve geliştirme politikası;
-
Altyapı;
-
Doğal çevrenin, hammaddelerin ve enerjinin kullanımı;
-
İş çevrimi;
-
Uluslararası iş ve politik ortam.
Yukarıda sözü edilen boyutları dikkate alarak verimliliği artırmada ulusal ve uluslararası etkinlikleri ele alalım.
Verimlilik Kampanyalarında Ulusal Çabalar
Verimliliği artırmak için gösterilen ulusal çabaların etkililiği, en önemli sosyal güçlerin ne ölçüde birleştirilebildiği ve bütünleştirilebildiğine bağlıdır. Bu güçler şunlardır:
Hükümet ve hükümete ait kurumsal mekanizmalar; kendi meslek kuruluşları tarafından temsil edilen işverenler ve yöneticiler; normal olarak sendikalar tarafından temsil edilen işçiler; kamu kuruluşu niteliğinde olmayan diğer örgütler.
Dutun bu güçler, aşağıda sıralanan mekanizmalar aracılığıyla, ulusal düzeyde verimlilik kampanyalarında önemli bir rot oynarlar (veya oynamalıdırlar): Endüstriye ve ekonomik süreçlere doğrudan müdahale ve katılım, verimliliğin teşviki için önemli tüm sosyal grupların etkinliklerini koordine etmek;
-
Verimliliğe yönelik mesleki öğretim ve eğitim kanallarıyla, hem işçilerin hem de yöneticilerin kalitesini artırma;
-
Halkın duyarlılığının ve verimlilik bilincinin artırılması.
Verimliliğin Artırılmasında Hükümetin Rolü
Hükümetler, ulusal ekonomik büyüme ve verimlilik konularında yaşamsal bir rol oynarlar. Bununla beraber, hükümet tarafından gerçekte oynanan rolün genellikle gerçek gereksinimleri karşılamadığını vurgulamak gereklidir. Ekonomide doğrudan hükümet müdahalesinin daha da artırılmasını gerekli kılan birçok örnek vardır; ancak aynı zamanda doğrudan hükümet müdahalesinin daha az gerekli olduğu ekonomik ve mali politika, stratejik planlama, yaşama, öğretim ve eğitim gibi dolaylı yöntemlerin daha etkili olduğu, olgun ekonomiler de vardır
Hükümetle; geliştirme programlarını uygulamaya ve kontrol etmeye haşladığından beri, hükümet uygulamaları düzenli bir biçimde bu tür programlara aktarılmaktadır. Bu uygulamaların hiçbir eleştiri yapılmaksızın kabullenilmesi, aşağıdaki nedenlerden dolayı, birçok programda önemli bir sorun yaratmaktadır.
Birinci olarak, hükümetin karar alma ve uygulama süreçleri, özellikle hükümetin yürütme kanadının bir parçası olan bölümler oldukça yoğun bir biçimde hiyerarşik yetkenin baskısı altındadır. Çoğu zaman yürütme bölümleri, ihtiyaçların neler olduğunu sanki yalnızca yetkililer biliyorlarmış gibi işlemektedir. Hiyerarşik olarak daha alt düzeyde olanların bu "yukarıdan-aşağıya" karar alma süreci içinde söz haklan çok sınırlıdır.
İkinci olarak hükümet süreçleri, genellikle sonuç atmaktan çok prosedürleri izleme üzerinde odaklaşır, örneğin, personel seçimi prosedürleri, başvuranların iş için uygun olup olmadığından çok hükümetin standartlarını ve uygulamalarını karşılayıp karşılayamadığı üzerinde odaklanmaktadır.
Üçüncü olarak, hükümet süreçleri yeterince esnek değildir. Görevler ve programlar değiştiğinde, hükümetler yeni süreçlere yavaş yavaş ve çok büyük güçlükle uyarlar. Sonuç olarak, süreçler standart bir hal alır ve rutinleşir ve "teamüller" karar ve eylem biçimini belirler.
Her ülkenin ve o ülkenin insanlarının kendilerinin karar vermesi gereken bir konu olduğundan, biz burada yetkilerin merkezde toplanması ve dağıtılması arasındaki herhangi bir "doğru" denge önermiyoruz. Bununla beraber, bizim yaklaşımımız hükümet müdahalelerinin daha alt düzeydeki işletmeler ve hatta bireysel düzeydeki karar verme mekanizma ile birleştirilmesidir. İyi bir politika ve strateji, istikrarlı hükümet ve kuvvetli liderlik, kararlarını uygulayabilme başarısı, ekonomik büyüme ve daha yüksek verimlilik için gereklidir. Bu da, teşvik edici veya düzenleyici politik önlemlerin değişik bileşimleri ile başarılabilir.
Hükümetin en önemli rolü, gerekli altyapıyı sağlamak ve büyüme için fırsatlar yaratmaktır. Altyapı, eğitim ve öğretimi, sağlığı, iskanı, enerjiyi, suyu, ulaşımı, iletişimi, araştırma ve geliştirmeyi ve teknolojinin bulunabilirliğini kapsar, örneğin birçok ülkede araştırma ve geliştirme için hükümetin çok büyük yatırımları olmaksızın, tarımın, karayollarının, havaalanlarının, su ve demiryolu sistemlerinin geliştirilmesi hiçbir zaman mümkün olmazdı. Bu sistemler, hemen hemen tüm endüstrilerin altyapısını oluştururlar; bu nedenle ve bundan dolayı bu sistemler geliştirilmezse, birçok endüstrideki verimlilik artışları büyük ölçüde engellenmiş olur.
Birçok hükümet, verimliliği artırma politikasını belirler ve daha sonra verimlilik hedeflerini ulusal gelişme planları ile bütünleştiren bir planlama sürecini uygular. Gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda, var olan kapasiteler, yalnızca altyapı noksanlığından değil, aynı zamanda planlama ve uygulama süreci ile ilgilenen tüm grupların yeterli ilgi göstermemesinden dolayı da atıl olarak kalır.
Gerekli hükümet müdahalesinin olmaması, düşük verimlilik ile sonuçlanır. Var olan politik araçlar, kamu işletmesi, hızlandırılmış amortisman uygulaması, düşük faizli borçlar, sübvansiyon programlan, ileri düzeyde muafiyet ve indirimler, vergi muafiyetleri, vergi cennetlerini de içeren teşvikler ve yeni iş tipleri için öncü konumlar gibi olasılıkları içerir. Tüm bunlar, ekonomi ve verimlilik gelişmelerinin yüksek hızda olmasını teşvik eden sermaye yatırımlarını hızlandırmak ve yeniden yönlendirmek için birçok ülkede farklılaştırılarak etkili bir biçimde kullanılmaktadır. Ancak ayrım yapılmaksızın bu araçlara duyulan güvenin, özellikle fiyat kontrollerinin, uzun dönemde verimsiz olduğu kanıtlamıştır.
Açıktır ki, hükümet kontrolü ve müdahalesi gerektiğinde, bu müdahaleler ancak ve ancak ihtiyatlı ve esnek bir yaklaşımla uygulandıklarında etkili olurlar. Hükümet düzenlemelerinin olası olumlu ve olumsuz etkilerini değerlendirebilmesi için, her verimlilik artırma programı yöneticisinin mutlaka kavraması gereken, kısa bir hükümet araçları listesi vardır, işletme yöneticileri hükümet önlemlerim kontrol edemeyebilirler. ilgili hükümet araçları listesi şunları içerir:
-
Ulusal ekonomik planlar ve politikalar;
-
Kamu teşebbüsleri;
-
Çalışma mevzuatı;
-
Kirlilik kontrolü;
-
İşçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı;
-
Sosyal refah;
-
Mal fiyat destekleri;
-
Patent tekeli ayrıcalığı;
-
Teşebbüslerden istenen denetimler;
-
Gümrük vergileri ve ithalat kotaları;
-
Vergiler ve vergi avantajları;
-
Olumlu eylemleri teşvik eden yasalar;
-
Hükümet yardımları ve sübvansiyonlar;
-
Çalışma koşullarına ilişkin düzenlemeler;
-
Rekabet ile ilgili sınırlamalar;
-
tröstleşmeye karşı zorlayıcı önlemler;
-
Teşvik edici önlemlere ilişkin yasalar;
-
Bedava veya subvanse edilmiş tesisler ve kamu hizmetleri.
Bu hükümet araçlarının herhangi biri, belirli endüstriler ve tek tek işletmelerde verimliliğin artırılmasına olumlu veya olumsuz bir etki yapabilir. Bu nedenle, verimlilik artırma programlan veya politikalarının tasarımı, bunları ve diğer çevresel sınırlamaları veya teşvikleri göz önüne almak zorundadır.
Şimdi verimliliğin artırılmasında hükümetin rolünü değişik açılardan ele alalım.
Makro Ekonomik Yapısal Değişimler, Ölçek Ekonomileri
Son on yıllık dönem, gelişmiş ülkelerin ekonomik yapılarında belirgin bir kaymaya tanık oldu: Yüksek verimli imalat endüstrilerinin ekonomi içindeki payı düştü ve düşük verimli hizmet verenlerin payı yükseldi. Örneğin; 1950 yılında ABD'de üretim ve hizmet sektörleri arasındaki istihdam ilişkisi 49:51 iken, şimdi bu oran yaklaşık 34:66'dır. Bu durum, ulusal verimliliğin azalmasına neden olur. Sonuç olarak, hizmet sektöründe verimliliğin artırılması görevi, birçok ülkede önemli bir ulusal amaç olmuştur.
Sanayileşmiş ülkelerde tüketimde genel bir düşme ile beraber, petrol fiyatlarındaki düşüş (1985-86) ve sürekli bir fiyat dengesizliği beklentisi gibi etmenlerin hepsi, istihdam ve verimlilik çalışma koşullan ve endüstriyel ilişkiler üzerinde doğrudan etkilidir.
Hükümetler ekonomik politikalarında ölçek ekonomilerine özel bir ilgi gösterirler. Gençlikle, bir işletmenin büyüklüğü ile kişi başına düşen çıktı arasında güçlü bir ilişki vardır. Bunun birçok nedeni vardır. Örneği n, farklı tipteki ekipmanlar için maliyet öz sermaye artışlarına göre oransal olarak daha azdır; genellikle büyük ölçekli üretim, ekipmanın tam kapasite kullanımı için gereklidir, büyük ölçekli taşımanın maliyeti, taşınan miktardaki artışa göre oransal olarak daha azdır; daha büyük bir fabrika, işçilerin uzmanlaşmasını ve daha ayrıntılı bir iş bölümünü mümkün kılar.
Bununla beraber, ölçek ekonomileri, gelişmekte olan ülkelerde verimliliğin artışı için, küçük ve orta boy işletmelerin potansiyelinin ihmal edilmesini gerektirmez. Gelişmekte olan az sayıda ülke büyük endüstriyel sektörlere sahiptir ve bunların ekonomik ve sosyal koşullan, henüz büyük ölçekli "büyük işletmeler" in benimsenmesine hazır değildir.
Çoğunlukla, gelişmekle olan ülkelerin ekonomik birimlerinin % 90'ından fazlasını küçük ve orta boy işletmeler oluştururlar ve imalat sektöründe toplam istihdamın yansından fazlasını yaratırlar. Çelişmekte olan ülkelerdeki küçük ve orta boy işletmelerin bir avantajı, kıt olan idari, eleman, teknoloji ve sermaye gibi kaynaklara, göreceli olarak daha az bağımlı olmalarıdır. Küçük ve orta boy işletmelerin toplumsal önemi, esas olarak istihdam yaratmada yerci beceri ve kaynakları, bazen sermaye-yoğun büyük işletmelerden bile daha büyük bir beceriyle kullanabilme yeteneklerinde yatmaktadır. Sonuç olarak, hızlı toplumsal değişim ortamında ve modern ekonominin iş çevrimi dalgalanmalarında çok önemli bir faktör olan esnekliği sağlarlar.
Hükümet politikaları ve bu politikanın teşvik mekanizmaları, ulusal ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşmada, ekonomik ölçütlerin ve stratejilerin doğru bir bileşimini saptayabilmek için, ülkenin özelliklerini (toplumsal sistem, politik sistem, ekonomik yapı) mutlaka göz önünde bulundurmalıdırlar.
Teknolojik Değişimler: Ar-Ge Politikası
Ulusal ölçekte sabit sermaye etkililiğinin artması yardıma olan değişik üretim süreçleri ve. eski ve yeni teknikler ve ekipman arasında en iyi ilişkiyi koruyabilmek (veya geliştirebilmek) yaşamsal bir önem taşır. Bu alandaki etkili araçlardan biri, amortisman, vergiler ve patent ve sübvansiyon politikaları ile ilgili hükümet yasalarıdır.
Bir ulusal ekonomide, Ar-Ge'nin yüksek kalitesi ve optimum yapısı verimliliğin artmasına çok büyük katkıda bulunabilir. Toplam Ar-Ge harcamalarının yaklaşık yansının, verimlilik artışı üzerinde doğrudan etki yaptığı için, "verimli" olduğu tahmin edilmektedir.
Bu alandaki sorunlardan biri, temel ve uygulamalı araştırmalar arasında doğru bir dengeyi koruyabilmektir, icat edilen şey ile onun üretim süreci ile bütünleştirilmesi, var olan boşluğu kapamak için çok önemlidir. Bu da çoğunlukla bu alandaki hükümet politikasına dayanmaktadır: Örneğin, Ar-Ge kurumlarının örgütlenmesi, bunlar arasında fonların dağıtımı, bilim ve teknolojide öncelikler, motivasyon, "beyin göçü" ne konulan ulusal sınırlamalar vb.
Hükümet yeni teknoloji maliyetinin nispeten yüksek olduğu ilk dönemde, sermaye yatırımın: teşvik etmek amacıyla, düşük maliyetli ve uzun dönemli finansman bağlayarak ve yeni teknolojinin ithalatını sınırlayarak iç pazarı koruyabilir. Hükümet, aynı zamanda, şirketleri en son teknolojileri uyarlamaları ve kurulacak yem fabrikalar da asgari boyutları belirlemeleri için zorlayabilir.
Altyapı
Altyapı, ulaşımı iletişimi, sağlık hizmetlerini, finansman ve bankacılığı, hükümet kontrollerini, yerel kurumlan ve üretken olmayan diğer hizmetleri içerir. Altyapı iki nedenden dolayı, verimliliğin artırılması için çok önemli bir alandır.
Birincisi, eğer mal ve hizmetlerin dağıtımını ve yeniden dağıtımını sağlayan bir altyapı etkili değilse, işletme etkenliği ulusal düzeyde sıfıra indirebilir. Hükümet tarafından sağlanan bütün işlevler, hizmetler ve mali destek, ulusal ekonominin tüm boyutları üzerinde derin ve doğrudan bir etkiye sahiptir.
İkincisi, gelişmiş pazar ekonomisine sahip ülkelerde kamu kesiminin, şu anda toplam işgücünün yaklaşık %15-20'sini ve hizmet sektörünün % 50-60'tan fazlasını istihdam etmesidir. Bu nedenle altyapı verimliliğinin artırılması, tek başına önemli bir sorundur.
Doğal Çevre
Varolan verimliliği değerlendirme yöntemlerinin bir eksikliği, doğal kaynakların kullanımını yeterince dikkate almamalarıdır. Verimlilik ölçümlerinde de arazi gibi kaynakların değerindeki değişmeler ve petrol ve mineraller gibi yeraltı kaynaklarının tüketimi göz önünde bulundurulmalıdır. Kirlenmenin etkilerinin de bir verimlilik etmeni olarak ölçümlere katılması gerekebilir (bu uygulama kısa dönemde verimliliği düşürebilir; ancak çevre ve yaşam kalitesini geliştirerek uzun dönemde verimliliği artıracaktır).
Hammaddeler ve enerji de doğal kaynakların önemli bir boyutu olarak ele alınabilir. Bunların optimal kullanımı önemli bir hükümet sorumluluğudur. Hükümet politikasının ana amaçlarından biri, hammadde ve enerjinin kolay ve uygun fiyatlarla elde edilmelerini sağlamak ve bunu çevrenin korunması ve endüstriyel taleple birlikte dengelemektir. Uygun hükümet mevzuatı, fiyatlar, mal; politikalar ve vergilendirme politikaları ve diğer çevresel koruma önlemleri tüketicileri (hem endüstriyel ve hem de bireysel) ekonomik büyümeye zarar vermeden enerji ve malzeme tüketimlerini en aza indirmeleri için zorlayabilir.
Dostları ilə paylaş: |