İNŞaat mühendiSLİĞİ anabiLİm dali


The effects of environmental factors on the toxin producing genes in cyanobacteria



Yüklə 0,74 Mb.
səhifə13/14
tarix29.10.2017
ölçüsü0,74 Mb.
#20057
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14

The effects of environmental factors on the toxin producing genes in cyanobacteria
Water is an indispensable source for life. However, if domestic and industrial wastes reach to the water sources like rivers, lakes and seas, without enough treatment serious ecological problems will arise. Eutrophication as a result of deterioration in water quality and formation of algal blooms causes fish deaths and affects public health negatively because of toxicity problems. Microcystis is the most common cyanobacteria in fresh waters and is usually toxic. Determination of microcystin producing organisms and toxin amounts in water sources, that are used for drinking, irrigation, swimming and other recreational activities is very important to be protected against deadly effects of microcystin. Nowadays, many countries monitor cyanobacteria cell density and toxin concentrations in their water sources. Determination the effects of environmental factors on toxin production of cyyanobacteria in experimental conditions faciliated to understand their ecological and physiological roles in their habitat. The aim of this study is to determine the changes in the expression of toxin genes depending on stress factors. Light and iron concentration will be used as a stres factors on Microcystis aeruginosa in cultured conditions. Real-time PCR was used to detect the changes in the expression of toxin genes according to different light and iron concentration. The result was revealed that iron starvation and continuous light stress enhanced mcyB gene expression and as a result microcystin production, however the growth of M. aeruginosa cells were affected negatively.

  

GÜRÜN Sevan


Danışman : Prof. Dr. Gülşen ALTUĞ

Anabilim Dalı : Su Ürünleri Temel Bilimleri

Programı : Deniz Biyolojisi

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Gülşen ALTUĞ

Prof. Dr. Bayram ÖZTÜRK

Prof. Dr. Meral BİRBİR

Prof. Dr. Ayşe OGAN



Prof. Dr. Nuray BALKIS

Güllük Körfezi’nin (Ege Denizi) Kültür Edilebilir Heterotrofik Bakteri Çeşitliliği, Kompozisyonu Ve Bolluğunun Araştirilmasi
Güllük Körfezi ekosistemi evsel ve endüstriyel girdilerin yanında turizme bağlı insan aktiviteleri ve hayvancılık gibi farklı çevresel faktörlerin etkisi altındadır. Bölgede kirlilik kaynaklarının etkisi ile deniz ekosistemindeki mikro değişimleri anlayarak önlemler geliştirilmesini sağlayacak bakteriyel aktivite, bakteriyel dirençlilik ve bakteriyel çeşitlilik konusunda daha önce yapılmış çalışmaya rastlanmamıştır.
Bu çalışmada Güllük Körfezi’nde kültür edilebilir heterotrofik aerobik bakteri çeşitliliğini, bakteriyel aktivite düzeyini, antibiyotiklere dirençli bakteri frekansını ve kirlilik indikatörü bakterileri araştırarak bölge ekosistemini bakteriyolojik olarak tanımlamak amaçlanmıştır.
Mayıs 2012- Şubat 2013 tarihleri arasında Güllük Körfezi’nde seçilen 14 istasyonda Mayıs-Ağustos ayları arasında aylık, diğer zamanlarda mevsimlik olarak deniz suyu ve sediment örneklemeleri yapılmıştır. Deniz suyu örnekleri su kolonu boyunca yüzey (0-30 cm), dip ve orta derinliklerden alınmıştır. Kültür edilebilir heterotrofik aerobik bakteri düzeyi testlerinde Marine Agar’a yayma ekim metodu kullanılmıştır. Bakteri izolatları otomatik VITEK 2 Compact 30 mikro tanımlama cihazı kullanılarak tanımlanmıştır. Bakteriyel metabolik aktivite testleri modifiye boyama tekniği ile epifloresans mikroskop kullanılarak belirlenmiştir. Antibiyotik dirençlilik testlerinde disk düfizyon tekniği kullanılmıştır. İndikatör bakteri düzeyleri membran filtrasyon tekniği ile belirlenmiş, değişken çevresel parametreler multiparametre (YSI Prob) ile yerinde ölçülmüştür.
Sonuç olarak deniz suyu örneklerinden 49’u Gama Protobacteria, % 28’i Alfa Protobacteria, % 10’u Bacili, % 9’u Flavobacteria ve % 4’ü Actinobacteria sınıflarına ait bölgede daha önce rapor edilmemiş yeni kayıt 34 bakteri türü izole edilmiştir. İzolatların enzim reaksiyonları bölgede karbonhidrat metabolizması ile ilgili enzimleri üretme yeteneğinde olan bakterilerin çoğunlukta olduğunu göstermiştir. İndikatör bakteri düzeyleri Güllük Körfezinin özellikle yaz aylarında karasal kaynaklı kirlilik aldığını Sarıçay Deresi ve Güllük Limanının körfezi kirleten en önemli noktalar olduğunu göstermiştir. Deniz suyundan izole edilen bakterilerin % 44 – 98’i, sedimentten izole edilen bakterilerin %100’ünün antibiyotiklere dirençli bulunması bölgede faydasız antibiyotik kullanımı olduğunu göstermiştir. Elde edilen bakteri kompozisyonu ve heterotrofik aktivite düzeyleri Güllük Körfezi kirlilik kaynaklarının ivedilikle kontrol altına alınması gerektiğini göstermektedir.

Investigation of Diversity, Composition and Abundance of Culturable Heterotrophic Bacteria of Güllük Bay (Aegean Sea)
The ecosystem of Güllük Bay is under the influences of pollution due to the fact that human activities with respect to tourism, animal husbandry, domestic and industrial inputs. The study related to bacterial diversity, activity and sensitivity to build up the precautions by understanding micro-changes within the effect of pollution resources have not been reported for this area.
In this study with an aim to identify the ecosystem of the study region at micro level, occurrence of the culturable heterotrophic aerobic bacteria and diversity, frequency of antibiotic resistant bacteria and the level of indicator bacteria were investigated.
The samples of sediment and sea water were taken monthly in spring and summer rest of the year they were taken seasonally from 14 stations of the Güllük Bay in the period May 2012 - February 2013.
The water samples were taken through water column from surface (0-30 cm), mid and deep point. The spread plate technique was used in the tests of culturable heterotrophic aerobic bacteria. Bacterial isolates were identified using VITEK 2 Compact micro identifying system.
Bacterial metabolic activity tests were carried out using modified staining technique within epifluorescense microscope. Disc diffusion technique was used in the antibiotic resistivity tests. The levels of indicator bacteria were determined using membrane filtration system. Variable environmental parameters were monitored in situ using a multiparameter (YSI Probe)
In conclusion, thirty-four bacteria species, belonging to 5 classes (49% Gamma Protobacteria, 28% Alpha Protobacteria, 10% Bacili, 9% Flavobacteria and 4% Actinobacteria) were recorded in this study as the first records for the Güllük Bay.
The isolates which have carbon hydrate enzyme reaction were detected to be the most abundant bacteria in the sea water. The recorded indicator bacteria levels showed that Güllük Bay under the influences of the terrestrial pollution sources due to the fact that Sarıçay Stream and Gulluk Harbour. The bacteria which were isolated from sea water (44% – 98%) and sediment (100%) were found resistant to tested antibiotics. The results related to bacterial composition and heterotrophic activity showed that Güllük Bay pollution sources should be taken under control immediately

  

ÇİFTÇİ TÜRETKEN Pelin Saliha


Danışman : Prof. Dr. Gülşen ALTUĞ

Anabilim Dalı : Su Ürünleri Temel Bilimleri

Programı : Deniz Biyolojisi

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Gülşen ALTUĞ

Prof. Dr. Bayram ÖZTÜRK

Prof. Dr. Meral BİRBİR

Prof. Dr. Ayşe OGAN



Prof. Dr. Nuray BALKIS

Gökçeada Çevresi (Kuzey Ege Denizi) Kültür Edilebilir Bakteri Düzeyleri ve Çeşitliliği
Bu çalışmada Kuzey Ege Denizi Gökçeada çevresinde ve açık deniz alanında seçilen istasyonlardan alınan deniz suyu örneklerinde kültür edilebilir heterotrofik aerobik bakteri düzeyi ve çeşitliliği, metabolik olarak aktif bakteri frekansı ve indikatör bakteri düzeyi araştırılarak ortamın bakteriyolojik yapısını ortaya koymak ve değişken çevresel parametrelerle ilişkilendirerek ekosistemi mikro düzeyde tanımlamak amaçlanmıştır.
Mart 2012 – Kasım 2013 tarihleri arasında sonbahar, kış ve ilkbahar mevsimlerinde mevsimlik yaz aylarında aylık olmak üzere toplam 12 kez örnekleme yapılmıştır. Aseptik şartlarda alınan yüzey suyu (0-30 cm) örnekleri İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Akuatik Mikrobiyal Ekoloji ve Deniz Biyolojisi Laboratuvarlarına ulaştırlarak analize alınmıştır. Kültür edilebilir heterotrofik aerobik bakteri düzeyi testlerinde Marine Agar’a yayma ekim metodu kullanılmıştır. Kültür edilebilir bakterilerin tanısında VITEK 2 Compact 30 otomatik mikro tanımlama sistemi kullanılmıştır.
Metabolik olarak aktif bakteri frekansı modifiye boyama tekniği ile sağlıklı kapsül tabakaya sahip olduğu belirlenen bakteri düzeyinin, epifloresans mikroskopta DAPI-CTC boyama ile farklı ışıma yapan canlı ve ölü bakteri hücrelerine oranı bulunarak belirlenmiştir.
İndikatör bakteri düzeyleri membran filtrasyon tekniği kullanılarak, nitrit azotu, nitrat azotu, amonyum azotu, fosfat fosforu ve klorofil-a analizleri spektrofotometrik yöntemle yapılmıştır.
Sonuç olarak deniz suyu örneklerinden % 48’i Bacilli, % 24’ü Alpha Proteobacteria, % 17’si Gamma Proteobacteria, % 8’i Beta Proteobacteria % 1’i Actinobacteria, % 1’i Lactobacillales, % 1’i Sphingobacteria ve % 1’i Cocci sınıflarına ait bölgede daha önce rapor edilmemiş yeni kayıt 24 bakteri türü izole edilmiştir. Bölgede Sphingomonas paucimobilis rastlanma sıklığı en yüksek (% 20,6) bakteri türü olarak kaydedilmiştir. Deniz suyunda lipolitik ve proteolitik enzim aktivitesine sahip bakterilerin çoğunlukta olduğu tespit edilmiştir. En yüksek metabolik aktif bakteri frekansı 2012 yaz mevsimi örneklemesinde % 33,12 olarak Aydıncık Koyu’nda tespit edilmiştir. İndikatör bakteri düzeyleri yaz aylarında limit değerlerin üzerinde bulunurken, en yüksek değerler Kaleköy Liman ve Kaleköy Liman açığı istasyonlarında kaydedilmiştir. Su Kirliliği ve Kontrolü Yönetmeliği’ne (2004) göre besin tuzları ve klorofil-a bulguları bakımından bölgenin I. ve IV. sınıf su kalitesi değerleri arasında değiştiği, Kaleköy Liman içi istasyonunun IV. sınıf su kalite değerlerine sahip olduğu tespit edilmiştir. Gökçeada çevresi denizel alanının bakteriyolojik yapısının detaylandırıldığı bu çalışmada ayrıca insan aktivitelerinde artışın yaşandığı yaz mevsiminde metabolik olarak aktif bakteri düzeyinde artış görülmüştür. Heterotrofik bakteri düzeyi ile besin tuzları arasında tespit edilen pozitif ilişki heterotrofik bakterilerin enzimatik aktivite yüzdeleri ile ilişkilendirildiğinde, ortama girecek kirlilik girdilerinde olası bir artışın enzim aktivitesi ile ilgili dengeyi bozacağını şu anda mevcut durumun korunması gerektiğini göstermiştir.


Investigation of The Level and Diversity of Culturable Bacteria Around Gökçeada Island (Northern Aegean Sea)
In this study with an aim to describe "bacteriological structure of the study area" and to identify the ecosytem "at micro level", diversity and the levels of culturable heterotrophic aerobic bacteria, frequency of metabolically active bacteria and the levels of indicator bacteria were investigated. The sea water samples which were taken from coastal areas of Gökçeada and offshore area of the Northern Aegean Sea were used in the analyses. The obtained results were associated with variable environmental parameters.
The sea water samples were collected seasonally for the autumn, winter, spring as monthly for the summer in 12 times in total between March 2012 - November 2013. The samples which were taken to the sterile bottles under the aseptic conditions were transported to the Aquatic Microbial Ecology and Marine Biology Laboratory of Istanbul University, Fisheries Faculty. Marine Agar 2216 and the spread plate method were used for the enumeration of the total culturable heterotrophic aerobic bacteria. The bacterial isolates were identified with the automated micro identification system VITEK 2 Compact 30 (bioMerieux, France).
The frequency of the metabolically active bacteria was determined with modified staining technique of DAPI-CTC and epifluorescence microscope, comparing the number of the intact cells to the total (live and dead bacterial cells) number of bacteria.
The levels of indicator bacteria were determined by using membrane filtration technique. The nutrients and chlorophyll-a analyses were carried out by spectrophotometric method.
As a result, twenty-four bacteria species belonging to 8 classes (48% Bacilli, 24% Alpha Proteobacteria, 17% Gamma Proteobacteria, 8% Beta Proteobacteria, 1% Actinobacteria, 1% Lactobacillales, 1% of Sphingobacteria and 1% Cocci) were recorded in this study as the first records for the Gökçeada region. Sphingomonas paucimobilis was recorded as the most common (20.6%) species of the region. The isolates that have lipolytic and proteolytic enzym activities were detected to be the most abundant bacteria in the sea water. The highest metabolically active bacteria percentage was determined to be 33.12% in the seawater samples which were taken from Aydıncık Bay in 2012 summer. The levels of indicator bacteria were recorded above the limit values in the summer period. The highest bacteria count were recorded in the samples which were taken from Kaleköy Port.

Nutrients and chlorophyll-a values were found between class I. and class IV according to "Water Pollution and Control Regulation (2004)". Water quality values of the Kaleköy Port were recorded to be class IV. In this study that were detailed bacteriological structure around Gökçeada, were recorded an increase in the level of metabolically active bacteria during the summer period which there was also an increase in human activity. When the percentage of bacterial enzymatic activity is associated with the positive correlation between heterotrophic bacteria and nutrients levels, it showed that the possible increases of pollution inputs disturb the enzyme activities and the current state should be protected.



AKKAYA BAŞ Aylin
Danışman : Prof. Dr. Bayram ÖZTÜRK

Anabilim Dalı : Su Ürünleri Temel Bilimler

Programı : Deniz Biyolojisi

Mezuniyet Yılı : 2014

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Bayram ÖZTÜRK

Prof. Dr. Gülşen ALTUĞ

Prof. Dr. Sedat YERLİ

Prof. Dr. Enis MORKOÇ



Doç. Dr. Çetin KESKİN

İstanbul Boğazı’nda Bulunan Setaselerin Deniz Trafiği İle İlışkileri Üzerine İncelemeler
İstanbul Boğazı, Karadeniz ve Marmara Denizi arasında uzanmakta ve minimum 698 m genişliği ile dünyanın en dar ve tehlikeli suyolları arasında bulunmaktadır. İstanbul Boğazı, deniz taşımacılığı ve balıkçılık faaliyetlerini kapsayan ekonomik değerinin yanısıra, ekolojik olarak da büyük önem taşımaktadır. Üç Cetacea türü, afalina (Tursiops truncatus), tırtak (Delphinus delphis) ve mutur (Phocoena phocoena), boğazda sıkca gözlemlenmektedir. Deniz taşıtının etkisi, birey üzerinde farklı formlarda oluşabilir ve kısa dönemli davranış tepkileri, bireyin enerji bütçesinde azalmaya neden olduğu geçmiş çalışmalarca incelenmiştir. Bireysel etkiler, eninde sonunda popülasyon çerisinde olumsuz etkiler ortaya çıkaracaktır.
Bu çalışma ile İstanbul Boğazı'ndaki deniz taşıtlarının, Cetacea davranışları üzerindeki etkilerinin ayrıntılandırılarak incelenmesi hedeflenmiştir. Fakat deniz taşıtı bilgisi, tek başına bu etkinin boyutlarının anlaşılmasında yeterli değildir. Bu nedenle, deniz taşıtlarının türleri, alandaki yoğunlukları, seyir hızları ve izledikleri rotaları da dikkate alınmıştır. Bununla birlikte, inceleme sadece deniz taşıtına yönelik tepkiler ile sınırlı değildir. Deniz taşıtlarının Cetaceanların enerji bütçesinde ortaya çıkardığı düşüşün uzun soluklu etkisi de değerlendirme kapsamına alınmıştır. Bu nedenle, türler arasındaki davranış geçiş olasılıkları saptanarak, Markov zinciri geliştirilmiştir. Ek olarak; fotoğraflanan afalina bireylerinin yerleşiklik durumları araştırılmış ve afalina popülasyonunun sosyal yapısının anlaşılması sağlanmıştır.
Çalışma, 366 gözlem günü ve 439 gözlem periyodu altında toplanmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, belirli mevsimlerde İstanbul Boğazının tamamı, üç tür için de kritik habitat özelliği taşımaktadır.
Kritik habitatların mevsimlere göre incelenmesi sonucunda; afalina türü için güney bölgenin yıl boyu kritik habitat özelliği taşıdığı ve bu bölgenin korunmasının, özellikle yaz, sonbahar ve kış dönemlerinde nispeten daha fazla öneme sahip olduğu tespit edilmiştir. Mutur türü için ise, sadece yaz döneminde güney bölgenin kısıtlı bir alanı kritik habitat özelliği taşımaktadır. Tırtak türünün ise yıl boyunca bu bölgeye ait herhangi bir kritik habitatının bulunmadığı tespit edilmiştir. Çalışma sonucunda; orta ve orta-kuzey bölgenin üç tür için de kritik habitat özelliği taşıdığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda; afalina ve tırtak türü için ilkbahar ve yaz dönemi önem taşımakta iken, mutur türü için ise bu iki bölge ilkbahar ve kış dönemi başta olmak üzere yıl boyu kritik habitat özelliği taşımaktadır. Kuzey bölge ele alındığında, alanın üç tür için de farklı boyutlarda kritik habitat özelliği taşıdığı görülmektedir. Bu doğrultuda, her üç yunus türü için de ilkbahar, yaz ve kış dönemi kritik habitat özelliği taşımaktadır. Cetaceanlara ilişkin gözlem başarısı, sonbahar dışındaki diğer tüm mevsimler için %60’tan daha yüksek orandadır. Fakat sonbahar ayında gözlem başarısının oranı, güney bölgesi hariç bütün bölgeler için yaklaşık %30'a düşmektedir. Ek ve önemli bilgi olarak; orta ve orta-kuzey bölge deniz trafiği yoğunluğunun en önemli kısmını oluştururken, bu bölgelerdeki Cetacea gözlemleri de en düşük seviyededir. Cetacea gözlemlerindeki bu azalışın arkasında yatan nedenin, deniz trafiği ve büyük balıkçı teknelerinin yoğunluğunun tolere edilebilir seviyeyi aşması sonucunda, Cetaceaların, uzun dönemli alandan uzaklaşma stratejisi uygulamasının olduğu düşünülmektedir. Sonuç olarak; bölgelerdeki nispeten az gözlem sayısı, yüksek taşıt yoğunluğu nedeni ile ortaya çıkan uzun dönemli tepkinin sonucu olabilir. Ayrıca, afalina ve tırtak türünün davranış bütçesinde dalış davranışının etki zincirindeki yeri istatistiksel olarak artış göstermiş olsa da, İstanbul Boğazı'ndaki Cetaceanların kontrol ve etki bütçeleri, istatistiksel olarak birbirinden farklılık taşımamaktadır. Sonuç olarak; boğazdaki Cetacea türleri alandaki deniz trafiğininin olumsuz etkisini, yüzey aktif davranışlardan kaçınarak ve dalış süresini arttırarak telafi edebilmekte ve mutur türü ise bu etkinin azaltılmasına yönelik ilave olarak alandan aktif olarak kaçınma davranışı sergilemektedir. Deniz otobüsleri, hız motorları ve vapurlar, üç yunus türü için de en fazla negatif tepkinin ortaya çıktığı taşıtlardır ve negatif tepkinin görünme olasılığı, taşıt ve Cetacea grubu arasındaki mesafenin azalması ile büyümektedir. En fazla negatif tepki, cetecea türü ve deniz taşıtı arasındaki mesafenin 100 m'nin altına indiği durumda ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda alandaki deniz taşıtı yoğunluğunun artması, yüzey aktif davranışların azalması ile sonuçlanmaktadır. Çalışmanın bir diğer sonucu ise; dinlenme ve sosyalleşme davranışının yıl boyunca çok az kayıt edilmiş olmasıdır. Konu üstünde bölgede gerçekleştirilmiş geçmiş çalışmalarının olmaması nedeni ile karşılaştırma yapmak mümkün olmamıştır. Fakat geçmiş çalışmalarda, dinlenme ve sosyalleşmenin, alandaki deniz taşıtı mevcudiyetinden ilk olarak etkilenen davranışlar olduğunun altı çizilmiştir. Sonuç olarak; düşük orandaki dinlenme ve sosyalleşme kayıtlarının arkasında yatan nedenin, deniz taşıtlarının alandaki Cetacea popülasyonları üzerindeki bir diğer uzun dönemli etkisinin olabileceği veya bu davranışların, İstanbul Boğazı'ndan Marmara ve/veya Karadeniz'e taşınmış olabileceği ve/veya deniz trafiğinin görece az olduğu geceleri Boğaz'da gerçekleşiyor olabileceği düşünülmektedir. İstanbul Boğazı'ndaki afalina bireylerinin heterojen bir komunite yapısına sahip ve sosyal ağlarının yüksek oranda bağlantılı olduğu ve bireyler arasında doğrudan veya dolaylı bağlarının bulunduğu saptanmıştır. Örnek boyutunun küçük olmasına karşın; bazı bireylerin kilit pozisyonda bulunduğu ve komunitedeki bağlılığın korunması açısından bu bireylerin önem taşıdığı anlaşılmıştır. Çalışma süresi boyunca alanda yunusların kayıt edilmesi, bölgede daimi fakat çoğunlukla bilinmeyen ve kompleks bir afalina popülasyonun olduğunun göstergesidir. Sonuç olarak; bu çalışma ile İstanbul Boğazı'nda üç yunus türüne ait kritik habitatlar belirlenmiş ve yerleşiklik durumu ve sosyal yapının anlaşılması için temel basamaklar oluşturulmuştur. Çalışma, koruma stratejilerinin geliştirilmesi ve koruma alanlarının yapılandırılması açısından bir altlık oluşturması nedeniyle ayrı bir önem taşımaktadır.

Investigation on the Interactions Between Cetaceans and Marine Traffic ın the İstanbul Strait
The Istanbul Strait lies between the Black Sea and Marmara Sea and has been known as one of the narrowest and busiest straits in the world with the minimum distance of 698 m between the European and Asian coast. Concomitant with its economic value for shipping, fishing, and recreation, the Istanbul Strait also plays a vital role for marine life. Three species of Cetaceans, bottlenose dolphin (Tursiops truncatus), short-beaked common dolphin (Delphinus delphis) and harbor porpoise (Phocoena phocoena) are frequently observed in the area. Cetaceans react to marine traffic either with short or long-term behavioural changes. However behaviour budgets are directly related to an animal’s energy budget, thus, changes in their behaviour pattern, even a short-term reaction, result in energy depletion for that individual. These individual effects can eventually contribute to long-term concerns for the population. Through this study we intend to differentiate the effect of marine vessel presence on the behaviour of Cetaceans in the Istanbul Strait. However the information on the marine vessel presence alone, by no means, can explain the dimension of its effect. Therefore the effect of different type of vessels, their densities, speed and routes on the dolphin reaction were analysed under seasons and sections. We were also interested in determining if the marine vessel pressure could have detrimental long-term effects such as increased energy expenditures. As such, not only the reactions of dolphins towards different vessels, their distance and densities were analysed but also behavioural transitions were investigated through the development of Markov chains. Moreover, residency patterns of photographed bottlenose dolphins were also analysed to deepen the understanding on the socio-dynamic structure of the population.
This study aims to provide insights into the importance of delineating MPAs according to their critical habitat features by combining behavioural data with locations of high dolphin concentration and dense marine traffic. Moreover, identifying the residency patterns and social structure of these dolphins serves as a tool on the delimitation of critical habitats. Therefore a photo-identification study of bottlenose dolphins was also conducted throughout the study.
A total of 439 sampling period were carried out. The Istanbul Strait as a whole serves as a critical habitat for all three species of Cetaceans throughout the year. When we specify the critical habitats under seasons, south section serves as a critical habitat for bottlenose dolphins for whole year however particular attention should be given during summer, autumn and winter. While, harbour porpoise possesses a small size of critical habitat in the south section for summer, there was no critical habitat documented for common dolphins in the south section. Middle and middle-north section serves as a critical habitat for all three species. While it is important during spring and summer for bottlenose and common dolphins, it carries an all year importance, particularly during spring and winter, for harbour porpoise. North section serves a critical habitat for all three species as well. While bottlenose dolphins and harbour porpoise possess critical habitats in the area during spring, summer and winter, it is important for common dolphins only for spring and summer. Cetacean sightings were high, with more than 60% chance of spotting dolphins, for all seasons except autumn. It drops to around 30% in autumn for all sections but south. In autumn, high density of fishing vessels was observed throughout the strait. In addition, middle and middle-north section which has the highest marine vessel concentration had the least Cetacean sightings. The reason for these drops can be the long term avoidance strategy to avoid the high density of fishing vessels and marine vessels in the area. Therefore the decline on Cetacean sighting might already be a long term reaction of dolphins towards marine vessel presence through area avoidance.
Moreover, even though diving was significantly increased on the impact chain for bottlenose dolphins and common dolphin, the control and impact budget of Cetaceans in the Istanbul Strait was not different from each other. Therefore dolphins in the strait compensate the effect of marine vessels by avoiding surface active behaviour and increasing their diving intervals whereas harbour porpoise were actively avoiding the vessel present area.
Highest negative reactions were recorded for high speed ferries, high speed boats and ferries while the magnitude of negative reaction was highest if the distance between vessels and group was less than 100 m. Also increasing density of vessels was resulted in less surface-active behaviour.
Resting and socialising behaviour of Cetaceans in the strait was rare throughout the year. As there is no previous data, the comparison of current situation is impossible. However as it was pointed out in the previous studies, socialising and resting behaviour were the first behaviours, that would be affected from the marine vessel presence. Therefore the reason behind the few sightings of resting and socialising can be the long term effect of marine vessels and Cetaceans in the area is either reacted by displacing those behaviours somewhere else in Marmara and/or Black sea or engaging with those behaviours at night when the traffic density was comparably low.
Lastly, it was found that the bottlenose dolphins in the Istanbul Strait have a heterogeneous community and the network was highly connected and has many direct and indirect connections between individuals. Even within the small sample analysed, certain individuals serve key positions and their presence may be vital to maintain the cohesion of the community. Continuous presence of the same dolphins throughout the research period shows the existence of a stable but yet mostly unknown and complex population of bottlenose dolphins.
In conclusion, this study delineate the critical habitats in the Istanbul Strait for all three species in details and provides the base on the understanding of residency patterns and social structure of and is meant to serve as a tool for the development of conservation strategies and establishment of protected areas.

Yüklə 0,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin