İnsan gerçEĞİ ve islami hayat


Kötü Ahlâk Örneklerinden Bazıları Büyük Günahlar



Yüklə 2,48 Mb.
səhifə34/44
tarix27.12.2018
ölçüsü2,48 Mb.
#86677
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   44

Kötü Ahlâk Örneklerinden Bazıları Büyük Günahlar

Günah: Aslı Farsça olan günah kelimesiyle kast edilen mânâ, Allah ve Rasûlü’nün yasakladığı, yani haram kıldığı ve insanın fıtratına aykırı, şahsiyetine yakışmayan bütün hâl ve hareketlerdir.

Âyet-i kerimelerde kullanılan “Cunah” kelimesi: Darlık, sıkıntı, sakınca, engel, be’s, mahzur ve günah mânâsında kullanılmıştır. 1626

Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde “günah” kelimesinin yerine şu kelimeler kullanılmıştır:

Kebîre, seyyie, zenb, ism, fahşâ, rics, vizr, curum, hatîe, şikak, habis, fısk, isyan, fücûr, şekavet, münker, 1627 vb. kelimelerin türevleri. 1628

Büyük günahlar: Kebâir:

Azâbı büyük olan günahlar anlamına gelir. Bu kelime, ‘kebir’ (büyük, büyüklük taslama) kelimesinden türemiştir. Allah’ın emirlerine karşı gelme, aykırı davranma, büyük suç anlamlarına gelen günah kavramı, iki kısma ayrılarak değerlendirilmiştir. Bu kötü, yanlış fiillerin bir kısmına ‘büyük günah -kebâir’, bir kısmına da ‘küçük günah -sağâir’ denmiştir.

Günahlar, büyük, küçük günahlar diye ikiye ayrrmak Kur’an’ın tasnifidir.

Eğer size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız.” 1629

Küçük kusurları (lemem) dışında, büyük günahlardan (kebâira’l-ism) ve edebsizlikten kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin affı bol olandır.” 1630 Âyetlerde geçen kebâir, kebâira’l-ism, zünûb kelimeleri büyük günahları gösterirken; seyyie (çoğulu seyyiât) ve lemem kelimeleri de küçük günahları gösterir. 1631

Günah demek, Cenab-ı Hakk’ın râzı olmadığı şeyler demektir ki, ister küçük günahlar olsun, ister büyük günah olsun, muhakkak bunlardan kaçınmadıkça ve korunmadıkça insanın olgunlaşması mümkün olmaz. 1632

Dolayısıyla gücümüzün yettiği oranda günahlardan sakınmaya gayret etmeliyiz. İbn Ömer (r.a.)’dan Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Her kimi yaptığı iyiliği sevindirir ve günahı üzerse (rahatsız ederse), o kimse mü’mindir.” 1633 Nevvas b. Sem’an el-Ensarî (r.a.) anlatıyor:

Rasûlullah (s.a.s.)’e iyilik ve günahı sordum da şöyle buyurdu:

İyilik, ahlâk güzelliğidir. Günah ise, kalbinde gıcık yapan (rahatsız eden) ve başkalarının haberi olmasından hoşlanmadığın şeydir.” 1634 Yine Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır:

Mahveden yedi (büyük) günahtan sakınınız. Onlar: Allah’a şirk koşmak, sihir yapmak, haksız yere adam öldürmek, yetim malı yemek, riba (faiz), savaştan kaçmak, iffetli ve iman sahibi bir kadına zinâ isnâdında bulunmaktır.”1635 diyerek büyük günahların yedi tanesini belirtmiştir. Büyük günahların neler olduğu hususunda kesin bir liste mevcut değildir. İbn Ömer’in, büyük günahlar “yedi tanedir” sözü İbn Abbâs’a ulaştığında, İbn Abbâs. “yedi taneden daha çok, yetmiş tane olmaya daha yakındır”1636 dedi. 1637

Büyük günah konusunda, 1638 sahâbeden bazıları şu tanımı yapmıştır: “Büyük günahlar:

Kur’ân ve sünnette günah olduğu açıklanan ve azap ile tehdit edilen günahlardır.”1639

Büyük günah işlemenin neticesi olarak, ehl-i sünnetin görüşü şu şekildedir:

“Müslüman olan bir kimse; yasak olan bütün haramları (büyük günahları) işlese, emredilen amellerin hiç birini yapmasa bu günahları; helâl ve doğru saymadıkça, onların farz veya haram olduklarını inkâr etmedikçe dinden çıkmış olmaz.” 1640

Şirk hâriç1641 büyük günahlardan birisini işleyen kimse, ölürse üç ihtimal söz konusudur:

Ya Allah rahmetiyle bağışlar, ya Hz. Peygamber (s.a.s.) ona şefaatçi olur 1642 ya da günahı kadar yanar, iman sahibi olduğu için ebediyyen cehennemde kalmayıp, cezası kadar yandıktan sonra Allah’ın rahmeti vesilesiyle sonra cennete girer (eş-Şehristânî, el-Milel, 1, 101). 1643

Büyük günahlardan bazılarını belirtelim. Daha önce de belirtildiği gibi, en büyük günah şirktir. “Şüphesiz ki Allah kendisine ortak koşmayı (şirki) asla bağışlamaz; bundan başkasını da dilediği kimseler için bağışlar.” 1644 Âyet hakkında Merhum Elmalılı, Tefsirinde şu açıklamayı yapar:

“Allah kendisine ortak koşulmasını (şirki) bağışlamaz” âyeti gereğince şirkin bağışlanmaması, tevbe edilmediği takdirdedir. 1645

De ki: ‘Ey Kendi nefislerine karşı ölçüyü aşan kullarım, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Muhakkak ki Allah bütün günahları bağışlar, çünkü O, Ğafurdur, Rahimdir. 1646

İbn Kesir:

“Bu âyet-i kerime, kâfir olsun veya olmasın bütün âsileri (günahkârları) tevbeye ve Allah’a dönmeye bir çağrıdır. Tevbe eden, günahtan dönen herkesin günahları ne olursa olsun, ne kadar çok ve hatta denizin köpükleri kadar bile olsa Allah bağışlayacağını haber veriyor. (Şirkten tevbe edenin de tevbesi kabul edilir.) Fakat tevbe etmeyenin şirki bağışlanmaz” der. 1647

Ancak tevbe edip iman ederek sâlih amel işleyenler müstesnâdır. Onlar, hiçbir haksızlığa uğratılmadan cennete girerler.1648

Lokman, oğluna öğüt vererek : Ey oğulcuğum, Allah’a eş koşma, doğrusu O’na eş koşmak büyük hastalıktır, zulümdür.” demiştir. 1649 Şirk en büyük günahtır, dolayısıyla bunu iyi bilmeli ve şirke düşmemeye gayret edilmelidir. 1650



Zinâ ve Fuhuş

Zinâ; Erkek veya kadının evlilik dışı cinsel ilişkisidir. İslâm dini, emirler ve yasaklar koyarak emredilenin yapılmasını, yasak olandan kaçınılmasını istemiştir.

İslâm’ın yasak ettiği haramlardan olan zinâ, en büyük günahlardan biridir. Rabbimiz Allah zinâya yaklaşılmamasını emrediyor:

Zinâya yaklaşmayın, çünkü o bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” 1651

Ve onlar (mü’minler) Allah ile beraber başka ilâha yalvarmazlar, Allah’ın haram ettiği canı haksız yere öldürmezler ve zinâ etmezler. Kim bunları yaparsa cezasını bulur ” 1652 buyrulmuştur.

Fert ve toplum hayatında insan mutluluğunu esas alan İslâm, cinsellik konusunda da fertlerin mutlu yaşamasını sağlamıştır. Gayr-i ahlâkî ilişkilerin ortaya koyacağı zararları bildirmiş ve bunlardan sakınılmasını istemiştir.

Zinânın fert, aile ve toplum için zararları çoktur. Zinâdan dolayı yıkılan yuvalar, zinâ yaptığı ailesi tarafından anlaşılan kızın intihar etmesi veya evden kaçması ve kötü yola düşmesi söz konusu olmaktadır. Bundan dolayı kavgalar, cinâyetler ve huzursuzluklar olmaktadır. Ayrıca zinânın âhiretteki cezası da büyüktür. Ve cezası kat kat olacaktır. 1653 Günümüzde bir meslek gibi görülen genel evler (zinâ evleri) insanları zinâya teşvik etmekte ve zinânın artmasına sebep olmaktadır. Rabbimiz “Zinâya yaklaşmayın” diyerek zinâya götüren sebep olan her şey dinimizce yasaklanmıştır.

Şehvetleri tahrik eden müstehcen yayınlar, filimler, her türlü cinsel tahriki arttıracak hususlar, kadınların dışarıda açık, dar elbiseler giymeleri ve süslenmeleri câiz değildir. Allahu Teâlâ zinâ edenler hakkında şöyle buyuruyor:

Zinâ eden kadın ve zinâ eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.1654

Ebû Umâme (r.a.) anlatıyor:

Kureyş’ten bir delikanlı dedi ki:

“Ya Rasûlullah,bana zinâ yapmam için izin verir misin?” Cemaat hemen onun başına üşüşüp azarladı. Rasûlullah (s.a.s.), bunun üzerine şöyle buyurdu:

Onu bana yaklaştırın.” Hemen yaklaştırdılar. Şöyle buyurdular:

Sen bunu annen için ister misin? Delikanlı: “Hayır! Vallahi, Allah beni sana feda eylesin! (istemem)” dedi. Rasûlullah (s.a.s:) “İşte senin gibi, diğer insanlar da bunu, anneleri için istemezler” buyurdu.

Sonra kızı, kız kardeşi, halası ve teyzesi hakkında da aynısını söyledi. Her seferinde:

“Sen onlar için bunu ister misin?” diye sordu. O da, her seferinde:

“Hayır vallahi, Allah, beni sana feda eylesin! (istemem)” diye cevap verdi. Rasûlullah (s.a.s.), her defasında: “İşte insanlar da bunu istemez” buyurdu. Sonra mübârek elini, onun üstüne koyup şöyle duâ etti:

Allah’ım onun günahını bağışla, kalbini temizle, fercini koru.” Ondan sonra o genç, bir daha böyle (çirkin) şeylere iltifat etmedi. 1655

Demek ki zinâ çok kötü, çirkin bir şeydir. Zinânın âhiretteki cezası da büyüktür. Dolayısıyla Rabbimiz “zinâya yaklaşmayın” derken dünya ve âhirette perişan olunmasına sebep olan zinânın yapılmaması, bu büyük hataya düşülmemesi içindir.

Aynı şekilde haram olan erkek veya kadının kendi cinsinden birisi ile ilişi kurması (homoseksüellik, lezbiyenlik vb.) bir sapıklıktır. Yaratılış gayesine, fıtrî ve tabii temayüllere aykırıdır. Ahlâkî çöküntünün ve çürümüşlüğün bir tezahürü olan bu çirkin fiilin çok eskilere dayandığını bazı peygamberlerin bunlarla mücadele ettiklerini bazı kavimlerin, Lût kavminin bu kötü fiillerden (homoseksüellik) yüzünden mahv (perişan ve helâk) olduğunu Kur’ân-ı Kerim’den öğreniyoruz. 1656

Bu homoseksüellik, lezbiyenlik de büyük günahlardandır. Aynı şekilde, hanımının arkasından yanaşmak da büyük günahlardandır. 1657 Peygamberimiz (s.a.s.):

Bir erkeğe veya arkasından kadına yaklaşan kişiye Allah (rahmet nazarı ile) bakmaz!” 1658 buyurur.

(Rasûlüm) Sana kadınların âdet halinden sorarlar. De ki: O bir rahatsızlıktır. Bu yüzden aybaşı halinde kadınlardan çekilin, temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın (cinsel ilişkide bulunmayın). Temizlendikleri zaman (âdet hali bittikten sonra) Allah’ın size emrettiği yerden onlara varın (birleşin). Şüphesiz Allah çokça tevbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever.” Kadınlarınız (ın ön uzvu vajina) sizin için (döl) ekme yeridir. O halde (ilişkilerinizde) o yerinize (hayız dışında) nasıl isterseniz (ön organı olmak şartıyla ister kadının yüzü size dönük olsun, isterse arkası fark etmez ne şekilde olursa olsun) öyle varın; birbiriniz için ön hazırlıklar yapın. Allah’ın emirlerine aykırı davranmaktan sakının (da meşrûluk içinde temasta bulunun) ve mutlaka O’na kavuşacağınızı da bilin. (Ya Muhammed bunu) iman edenlere müjdele.” 1659

Âyetlerden görüldüğü gibi hayız halindeki hanımıyla temizleninceye kadar cinsel ilişki yasaktır.

İmam Muhammed’e göre ise; hayızlı iken yasaklanan sadece kadının cima organını kullanarak yapılacak cinsel ilişkidir. Çünkü Kur’ân-ı Kerim’de bu yasağı gösteren illet “eziyet”tir. Bu ise ancak cima organını kullanmakta bulunur. Dolayısıyla koca, karısının cima organı dışında her yerinden örtü olmaksızın da yararlanabilir. 1660 Tabiî ki, kadın hayızlı iken, dikkat etmeli, cinsel ilişkiye götürecek halden sakınmalıdır. Evli kişinin âyette, kadının ön tarafı, organı olmak şartıyla istenildiği şekilde (kadının âdet hali dışında) cinsel ilişki yapılabileceğini belirtiyor. Yasak olan kadının arka organı (anal) ilişkiye girilmesidir. Mü’min kişi bu hususlara çok dikkat etmeli ve haram olan şeylerden sakınmalıdır. 1661



Yüklə 2,48 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin