İnsan haklari derneğİ Dİyarbakir şubesi


*28.03.2012 tarihinde şubemize başvuran Resul Doğrudemir, şu beyanlarda bulundu: “



Yüklə 1,65 Mb.
səhifə29/30
tarix26.10.2017
ölçüsü1,65 Mb.
#14376
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30

*28.03.2012 tarihinde şubemize başvuran Resul Doğrudemir, şu beyanlarda bulundu: “Ben 12 Eylül darbesinde işkence ve kötü muamele gördüm. 1981 yılında takriben Aralık ayında bir kişinin isim vermesi sonucu gözaltına alındım. Esat Oktay Yıldıran dönemi idi. Bizimle yatan diğer tutuklularla birlikte çok ağır ve sistematik işkenceler gördük. İstiklal Marşının bütün bölümlerini ve andımızı öğrenmemizi istiyorlardı. Bunları yapmamamızın karşılığında çok ağır işkencelere maruz bırakılıyorduk. Halen bu işkencelerden dolayı vücudumu ve bazı organlarımı tam olarak kullanamıyorum. Bu işkencelerden dolayı ciğerlerim su aldı ve zatüreye yakalandım. Askerliğe bile elverişli sayıldım. 12 Eylül darbecilerinden ve sorumlularından şikâyetçiyim. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)


23 EKİM 2011 VAN DEPREMİ SONRASI YAŞANAN İHLALLER

*Van'da bir gün içerisinde ikinci bir çadır daha kül oldu. Öğlen saatlerinde Ali Paşa Mahallesi'nde Merdan Kurt'a ait çadırın tamamen kül olması ardından bu kez de Hacıbekir Mahallesinde Fahrettin Kuruca'ya ait çadır tamamen kül oldu. Elektrik kontağından çıktığı belirtilen çadırda kalan 7 kişilik Kuruca ailesi kendilerini dışarıya atarken, itfaiye ekiplerinin müdahalesi ile yangın söndürüldü. Çadır yangınında tüm eşyaları kullanılamaz hale gelen Türkan Kuruca fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Fahrettin Kuruca'nın kardeşi Sıracettin Kuruca ise çadırlarının yanmasından dolayı yetkililere tepki gösterdi. Çadır yangınlarının önlenmesi gerektiğini belirten Kuruca, her gün yangın korkusu ile çadırlarda kaldıklarını söyledi. (08.01.2012/DİHA)


*Van'ın Şabaniye Mahallesi'nde oturan Mehmet Salih Şoy ve ailesinin, Ferit Melen İlköğretim Okulu bahçesinde kurdukları çadırda yangın çıktı. Kömür sobası nedeniyle çıkan yangında çadır kullanılamaz hale geldi. Yangın esnasında Mehmet Salih Şoy'un yatalak olan annesi Delal Şoy (60) ile iki çocuğu komşularının yardımıyla yara almadan kurtarıldı. İtfaiye ekipleri olay yerine gidene kadar çadır tamamen yanarak küle döndü. (14.01.2012/DİHA)
*Van’da yaşanan 7.2 ile 5.6’lık depremlerden sonra AKP hükümetinin çözüm olarak Van halkını farklı kentlere taşıması beraberinde baskı ve şiddeti getirdi. Daha önce baskılardan dolayı özelikle batı illerine giden bir çok aile tekrar geri dönerken, kalan aileler ise baskı ve şiddete maruz kalmaya devam ediyor. Deprem sonrası Antalya merkeze bağlı Konyaaltı İlçesi’nin Liman Mahallesi'ne gönderilen Aslan ailesinin çocukları okudukları Bedriye Bileydi İlköğretim Okulu'nda saldırıya uğradı. Daha önce sık sık tartaklanan çocuklardan 7 yaşındaki M.A.’nın gördüğü şiddetten dolayı ayağı kırıldı. M.A isimli çocuk hastanede tedavi altına alınırken, ailesi ise siyasi parti liderleri ve yetkililere dilekçe yazarak isyan etti. Depremden sonra gittikleri Antalya Konyaaltı İlçesi’nde sürekli baskı ve ırkçı uygulamalara maruz kaldıklarını belirten M.A’nın amcası Kamuran Aslan, daha önce kendi çocuklarına yönelik saldırılarla ilgili olarak okula giderek müdürle görüştüklerini söyledi. Yapılan görüşmelerden sonuç alamadığını belirten Aslan, son olarak 7 yaşındaki yeğeninin saldırı sonucunda ayağının kırıldığını söyledi. Aslan, “Van’dan gittikten sonra bize verilen evin ilk aylık kirası kaymakamlık tarafından ödendi. Ancak daha sonraki aylarda ikametgahımızı Van'dan Antalya'ya taşımadığımız için bu yardımları kestiler. Yardımlardan sonra çocuklarımızın eğitim gördüğü okulda baskılar yaşanmaya başlandı. Çocuklarımız her akşam ağlayarak eve geliyorlardı. Biz durumu okul müdürüne bildirdik. Hatta gidip veli toplantısına katıldık. Orada durumu dile getirdiğimizde okul müdürü bize, ‘doğaldır, siz doğudan geldiniz alışmanız gerekiyor’ cevabını verdi. Hatta orada bir veli ayağa kalkarak, ‘siz doğudan gelerek burada huzurumuzu bozuyorsunuz, siz Kürtler hep böyle yapıyorsunuz’ diyerek tepki gösterdi” dedi.Yapılan görüşmeye rağmen çocukların üzerindeki baskıların bitmediğini de aktaran Aslan, “En son benim 7 yaşındaki yeğenim tartaklanıyor. Orada ayağı kırılıyor. Fakat okul yönetimi hastaneye götürmek yerine yaralı bir şekilde bekleterek aileye haber veriyor. Tepkimiz üzerine ambulans çağırılarak hastaneye kaldırıldı. Bacaklarındaki kırklar yüzünden ayakları tamamen alçıya alınmış” diye konuştu. Olaydan sonra yaşananları olduğu gibi yazarak, başta Başbakan Recep Tayip Erdoğan olmak üzere, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı olmak üzere gerekli yerlere aktardığını söyleyen Aslan, MHP ve CHP’den olayla ilgileneceklerine yönelik kendisine bilgi verildiğini, AKP Genel Merkezi’nden ise arandığını ilgileneceklerini ancak olayın basına yansıtılmaması yönünde uyarı yapıldığını dile getirdi. Aslan, yaşananların herkesin bilmesi için basınla paylaştığını dile getirdi. (20.01.2012/DİHA)
*Hava sıcaklığının eksi 20 derecelere kadar düştüğü Van'da çadır yangınları sürüyor. İsmet Demir'in Selimbey Mahallesi Arvas Sokak'ta evinin önündeki boş araziye kendi imkanlarıyla kurduğu çadır, sobadan sıçrayan kıvılcımla bir anda alev aldı. Aile fertleri güçlükle kendilerini dışarı atarken, yanan çadırı çevredeki vatandaşlar söndürmeye çalıştı. Kısa sürede yangın yerine gelen itfaiye ekipleri, yangına müdahale ederek söndürdü. Yanan çadır ve içindeki eşyalar kullanılamaz hale gelirken, 17 yaşındaki Ahmet Demir dumandan zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. (22.01.2012/DİHA)
*Van'daYalı Mahallesi’nde oturan Zaif Bitiktaş'ın evinin bahçesine kurduğu çadırda elektrik kontağından çıktığı tahmin edilen yangınla birlikte kül oldu. Yangında 7 kişilik aileden zarar gören olmazken, çadır ve içindeki eşyalar ise kullanılamaz hale geldi. Bütün eşyaların yandığını ve ortada kaldıklarını belirten Bitiktaş, ne yapacaklarını bilmediğini söyledi. Çocukların okul kıyafetlerin dahi yandığını aktaran Bitiktaş, yetkililerden destek istedi.

(31.01.2012/DİHA)


*Van'da dün gece başlayan kar yağışı sabah saatlerine kadar devam ederken, çadır ve barakalar kar altında kaldı. Kar esaretinin sürdüğü kentte, yetkililer çözüm yerine çadır kentlerinde gazetecilerin çekim yapmasını yasakladı. Özelikle hükümetin 20 Ocak'a kadar hiçbir yurttaşın çadırlarda kalmayacağı ve depremzedelerin tamamı konteynırlara yerleştirileceği yönündeki sözlerine rağmen halen onbinlerce yurttaş çadır ve barakalarda yaşam mücadelesi veriyor. Mahallelerde çöken onlarca çadırdan sonra çadır kentlerde de çadırlar çökmeye başladı. Özelikle ShelterBox isimli İngiliz yardım kuruluşunun getirdiği ve askeriyenin "ben getirdim" diye kendine mal ettiği, geçtiğimiz günlerde de valiliğe devrettiği Mehmetçik Çadırkent'te çadırların çökmesinin ardından depremzedeler tamamen kaderlerine terk edildi. Mehmetçik Çadırkent'te yapmak istediğimiz çekimlere valiliğe bağlı personeller, "valilikten izin almadan çekim yapılmayacağını" belirterek, çekim yapılmasına izin vermedi. Dün geceden beri çadırların çökmemesi için nöbet tutuklarını belirten depremzedeler ise, yetkililerin tamamen kendilerini kaderlerine terk ettiğini söyledi. Çadırda yaşan 55 yaşındaki depremzede Ahmet Demirhan, dün geceden beri çadırını sürekli çökmemesi için kardan temizlediğini belirterek, "Bizim çektiğimiz rezalettir. Allah'ta bunu kabul etmez, hiç kimse kabul edemez" dedi. Çadırları su altında kaldığını ifade eden Demirhan, yetkililerin konteynır verileceği söylemlerine de tepki göstererek, neden gelen konteynırların yurttaşlara verilmediğini sordu.(02.02.2012/ DİHA)
*Van İl Genel Meclisi Aylık Olağan toplantısı İl Genel Meclis Toplantı Salonu’nda yapıldı. Toplantıya meclis üyeleri, birim amirleri ve köy muhtarları katıldı. Toplantıda ilk olarak meclis üyeleri tarafından deprem sonrası Muradiye İlçesi’ne bağlı köylerin gördüğü zararı ele alındığı rapor açıklandı. Üçü BDP ve ikisi AKP’li meclis üyeleri tarafından hazırlanan raporu komisyon başkanı Celal Bartu açıkladı. Bartu, ilçeye bağlı 20 köyde ciddi zararların oluşmasına rağmen köylere herhangi bir yardımın yapılmadığını dile getirdi. Köylerde giden AFED ekiplerinin inceleme yapmasına rağmen hasar tespit sonuçların ne köylüler ne de muhtarlara verilmediğini belirten Bartu, köylerdeki okul ve camilerin hasar raporların çıkmasına rağmen köylere ait yerlerin raporlarının çıkmamasının ise siyasi oyunların devamı olduğunu kaydetti. Bartu, “Köylerde barınaklar yıkıldığı için hayvanlar dışarıda kalmış insanlar barakalarda yaşam mücadelesi veriyor. Köylere yapışık olan Erciş köylerine her türlü destek verilmesine rağmen neden Muradiye köylerine verilmemiş anlamış değiliz. Muradiye’nin afet kapsamında olmadığını belirtiyorlar. Peki bu mağduriyeti kim karşılayacak. Buna artık bir çözüm bulunmalıdır. Muhtarlar Ankara’ya kadar gitmiş, fakat sorunlarına çözüm bulamamıştır” diyerek, sorunların ivedilikle çözülmesini istedi. Raporun açıklanmasından sonra söz alan Muradiye İlçesi’ne bağlı Yumaklı Köyü Muhtarı Yunus Beyazar, köylerinde büyük sıkıntıların olduğunu aktararak, hiçbir sorunların çözülmediğini dile getirdi. Beyazer, “Muradiye ile Erciş köyleri yapışıktır. İkisi de aynı zararı gördü. Fakat biz hiçbir yardım alamadık. Vali, AKP il ve ilçe örgütleri, milletvekilleri ve bütün yetkililerle görüştük. Fakat bir çözüm bulamadık. AKP’li vekiller bazı muhtar arkadaşlarımızı Ankara’ya davet etti. Onları da bir gömlek ve bir kravatla kandırıp geri gönderdi. Ama hiçbir sorun çözülmedi. Bu bir vicdansızlıktır. AKP ciddi bir ayrımcılık yapıyor. İki Van’a yetecek para geldi. Peki bu paralar nereye gitti. Neden bunlar açıklanmıyor. Benim köyüme uzman ekipler geldi. İnceleme yaptı. Fakat inceleme sonucu bize verilmiyor. Neden saklanıyor. Madem Muradiye Afet kapsamında değildir, o zaman neden ekip gelip inceleme yapıyor?” diye sordu. İlk depremde Muradiye’nin zarar görmediğini hatta köylüler olarak 800 kişilik yemek ve battaniyeler alarak, Erciş’e gönderdiklerini de hatırlatan Beyazer, ancak ikinci depremden sonra köylerin ciddi bir zarar gördüğünü dile getirdi. Beyazer, Vali ve AKP’li yetkililerin görüşme taleplerin bile kabul etmediğini kaydetti. Yardımların yapılmamasına tepki gösteren Kuşlu Köyü Muhtarı Ferzende Korkmaz ise, kapılarını çaldıkları yetkililerin sürekli Muradiye’nin afet kapsamında olmamasından dolayı yardım yapılamadığı yönünde kendilerine cevap verildiğini belirterek, “Ne yani afet kapsamında olmadığı için insanlar ölüme mi terk edilecek. Biz gidip depreme Muradiye afet kapsamında değildir, burayı sallamayın mı, diyeceğiz? Bu nasıl bir anlayıştır” diye sordu. Yardımların yapılmamasından dolayı perişan durumda kalan çok sayıda ailenin köyü terk ettiğini de aktaran Korkmaz, tek isteklerinin sorunların artık çözüme kavuşması olduğunu kaydetti. Korkmaz, köylerinde 100’e yakın ahırın yıkılmasına rağmen hayvanların barınması için sadece 10 çadır verildiğini de belirterek, insanların büyük bir mağduriyet içinde olduğunu aktardı. Korkmaz, “Konteynırlar bizim köyün içinden geçip Erciş köylerine gidiyor. Köylüler bize haklı olarak tepki gösterip, görevimizi yapmadığımızı belirtiyor. Oysa biz bütün kapıları çaldık. Fakat soruna çözüm bulamadık” diye konuştu. (06.02.2012/ DİHA)
*Van'da çadır kentlerin kurulmasından sonra Başbakan ve bakanlar, 20 Ocak'a kadar Van'da konteynır kentlerin tamamlanacağını belirterek, 20 Ocak'tan sonra kimsenin çadırlarda kalmayacağını açıklamıştı. Ancak verilen sürenin üzerinde günler geçmesine rağmen halen yurttaşların yüzde 70'i çadır ve barakalarda yaşarken, valilik çözüm olarak konteynır verme yerine çadır kentleri zorla boşaltma kararı aldı. Van Valiliği, ilk olarak Mimar Sinan Çadır Kenti'nde kimse kalmadığı gerekçesi ile 3 gün içerisinde çadırları boşaltma kararı aldı. Kararla birlikte çadır kente verilen elektrik ve yemekler kesilirken, depremzedeler ise tamamen kaderlerine terk edildi. Karar üzerine depremzedeler sokaklara çıkarak yaşananlara isyan etti. Dün gece yarısına kadar eylem yapan depremzedeler, kendi aralarında imza toplayarak valiliğin kararını geri almasını istedi. Vatandaşlar valiliğin kendilerine konteynır sözü verdiğini, ancak şimdi konteynır vereceğine kendilerini dışarı attıklarını belirtti.Alınan karara tepki gösteren depremzedelerden Şükrü Yok, çözüm olarak kendilerini dışarıya attıklarını belirterek, "Başbakan ve devlet yetkilileri bize kısa zamanda sorunu çözeceklerini ve konteynır dağıtacaklarını söylediler. Ancak bırak konteynır dağıtmayı, şu anda elimizde bulunan çadırları da almak istiyorlar. Bizi kapı dışarı ediyorlar. Bu kışın ortasında nereye gideceğiz?" diye sordu. Yetkililerin çadır kenti boşaltmak için dün anons yaptığını aktaran Erhan Yantur, kışın ortasında nereye gideceklerini bilmediklerini belirterek, sorunlarını çözecek muhatap bile bulamadıklarını dile getirdi. Uygulamaya tepki gösteren Abdullah Patir ise, yetkililerin 3 gün içinde kendilerinden çadırları boşaltmak istediğini ve yarından itibaren çadır kentte dağıtılan yemekleri de kesme kararı aldığını söyledi. Patır, "Vali konteynır dağıttığını söylüyor. Hani konteynırlar. Vali gelip halimizi görsün. Yiyecek, giyecek, yakacak bir yerimiz yok. Bu kışın ortasında nereye gideceğiz. Artık buna bir çözüm bulunsun" dedi. Mimar Sinan Çadır Kenti'nin yanı sıra kentte bulunan diğer bütün çadır kentler içinde boşaltma kararı alırken, valilik bunu "çadır kentlerde kalanlar hak sahibi olanlar değil" gerekçesiyle yaptığını açıklıyor. Boşaltma kararı alan bütün çadır kent sakinleri ise, valiliğe yürümek istedi. Karar üzerine çadır kentlere giden valilik yetkilileri, yurttaşları yürüyüşten vazgeçirerek, vali yardımcıların çadır kentlere gelerek, depremzedelerle görüşeceğini söyledi. Yetkililerin söylemlerini üzerine çadır kentlerde toplanan depremzedeler, vali yardımcıların gelmelerini beklemeye başladı. (10.02.2012/ DİHA)
*Van’da meydan gelen 2 büyük depremin ardında Van merkezin birçok bölgesinde kurulan çadır kentler boşaltılmaya başlandı. Van merkezde kurulan Mimar Sinan, Et Balık Kurumu, Mevlana Konteyner Kente ve Mehmetçik Çadır kentinin boşaltılma kararı alındı. Valilik yetkilileri çadır kentlerde yaptıkları anonslarda depremzedelerin 13 Şubat’a kadar çadır kentleri terk etmelerini istedi. Çağrıda çadır kentlere verilen yemek ve desteklerin de kesileceği belirtildi. Alınan karar üzerine çadır kentlerdeki yurttaşlar valiliğe yürümek istedi. Ancak olay yerine gelen vali yardımcıları, sadece evi orta hasar ve ağır hasar olanlara konteyner vereceklerini belirterek, geri kalanlara ise herhangi bir desteğin verilemeyeceğini belirtti. Valilik yetkilileri, depremzedelere artık yardım yapılmayacağını aktararak, isteyenlerin çadırlarda kalabileceğini, istemeyenlerin ise çadırları alıp evlerinin önüne götürmesini istedi. Uyarılar üzerine depremzedelerin büyük bölümü uygulamayı protesto ederek, yerlerini terk etmeyeceklerini belirtirken, bazı yurttaşlar ise çadırları sökerek, bölgeden ayrıldı. En fazla çadırın bulunduğu ve ilk günden beri valilik ile jandarma tarafından sürekli propagandası yapılan Mehmetçik Çadır Kent'te kalan bin 280 depremzede aile, alınan kararla tamamen ortada kaldı. Mehmetçik Çadır Kent'in yanı sıra 4 çadır kentte yaklaşık 4 bin aile ve yaklaşık 20 bin kişi alınan kararla ortada kaldı. Yaşananlara tepki gösteren kimi depremzedeler ise, devletin kendilerine verdiği hiçbir sözü yerine getirmediğine dikkat çekerek, çadırlarını terk etmeyeceklerini belirtti. Mimar Sinan Çadır Kenti'nde kalan Perihan Ayten, çadırını toplayarak kendi evinin önüne kuracağını belirtti. Bu uygulamaların yurttaşların zararına olacağını söyleyen Ayten, evin az hasarlı da olsa yaşadığı korku ile evine tekrar geçemeyeceğini kaydetti. Ayten, “Yetkililer bize ‘Gidin evinizin önüne kurun çadırı’ diyorlar biz konteyner istiyoruz. Zaten iş güç yok bir yemek için paramız dahi yok. Yemek veriyorlardı şimdi onu da kesecekler. Çadırları mahalle aralarına kurduğumuzda hırsızlardan nasıl korunacağız. Çadır kentte sayımız çoktu kimse cesaret edip çadırlarımıza giremiyordu” dedi. (10.02.2012/ DİHA)
*Van'da AFAD tarafından evleri yıkılan yurttaşların yerleştirildiği Kevenli Konteynır Kenti'nde yaşanan sıkıntılar depremzede yurttaşları çileden çıkardı. Van merkeze bağlı Kevenli Köyü'nde bulunan konteynırlarda yaşayan yurttaşlar, sık sık elektrik ve su kesilmesine tepki göstererek yetkililere duyarlılık çağrısında bulundu. AFAD ve Van Valiliği tarafından Kevenli Köyü'nde 500 konteynırın bulunduğu konteynır kente yerleştirilen depremzedeler, havaların geceleri eksi derecelere düştüğü kentte şimdi de sık sık kesilen elektrik ve sudan dolayı mağdur ediliyor. Depremzedeler yaşanan sorunlar karşısında yetkililerin sessiz olmalarına tepki gösterirken, polis de yurttaşların mağduriyetini haberleştirmek isteyen gazetecileri engelliyor. Konteynır kentte görevli polisler, valilik izni olmadan çekim yapılmasına izin vermeyeceklerini belirtiyor. Depremde evi tamamen yıkılan Şevket Koçak isimli yurttaş, yaşanan ilsizlik ve sıkıntılardan dolayı tepkisini dile getirerek, "Ya bize adam akıllı bir çözüm sunulsun, ya da evlerinize gidip ne haliniz varsa görün denilsin. Depremin yaşandığı ilk günden bu yana sıkıntılarımız çözülmediği gibi yaşadığımız sıkıntılar her geçen gün daha da büyüyor" dedi. Koçak, "Konteynır kentte günde en az 10 defa elektrik kesilir. Su ise ancak bir saat veriliyor. Buradan yetkililere sesleniyoruz, lütfen sorunlarımızı göz ardı etmeyiniz. Çocuklarımızın çoğu geceleri elektrik kesildiğinden dolayı hasta olmuş durumda" dedi. Konteynır Kent'te kalan Haşim Marangoz ve Alaattin Çakan isimli yurttaşlar da aynı sorunları yaşadıklarını belirterek, çözüm adına şu ana kadar hiçbir şeyin yapılmadığını söyledi. 60 yaşındaki Kamber Kaya isimli kadın ise, depremde evinin başına yıkıldığını belirterek iki çocuğu ile sokakta kaldığını söyledi. 2 oğlu dışında kimi kimsesi olmadığını belirten Kaya, oğullarından birinin askerde birinin de öğrenci olduğunu söyledi. Yaşlı olması ve bir oğlunun askerde olması nedeniyle sıkıntılı günler geçirdiğini dile getiren Kaya, "Ben yetkililere gidip bu sıkıntıları yaşadığımı söylediğimde kimse yüzümü bile bakmıyor. Herkes 'bana ne' deyip tüm kapıları yüzüme kapatıyor. Yetkililer her gün televizyona çıkıp şov yapmayı bıraksın, gelsinler de bu halkın yaşadığı sıkıntı ve acıları görsün" diye konuştu. (13.02.2012/ DİHA)
*Van merkeze bağlı Kalecik (Qerecix) Köyü sakinleri bir yandan kurdukları çadır ve barakalarda yaşam mücadelesi verirken, diğer yandan ise susuzlukla mücadele ediyor. 3 yıldır su sorunu yaşadıklarını ancak ara sıra da olsa sularının aktığını söyleyen köy sakinleri, en son köyün alt kısmında bulunan Altıntepe Mahallesi’ne kurulan Konteyner Kent ile birlikte tamamen sudan yoksun hale geldiklerini belirtti. Köylerine gelen hattan Konteyner Kent'e de su verildiğini bu nedenle de sularının tamamen kesildiğini dile getiren köylüler, günlerdir çeşmelerden tek damla su akmadığı için karı eriterek su ihtiyaçlarını sağladıklarını ifade etti. Köylüler, kardan elde ettikleri suları kullandıkları için de hastalıklara yakalandıklarını söyledi. Köylerinin belediye mücavir alanı içinde yer almadığı için defalarca valilik ve Devlet Su İşleri (DSİ) yetkililerine başvuruda bulunduklarını kaydeden köylüler, herhangi bir yanıt alamadıklarını belirtti. Köy sakinlerinden Saadet Önce, susuz kaldıkları için temizlik ihtiyaçlarını da gideremediklerini ve hayvanlarına da bakamadıklarını dile getirdi. Su elde etmek için etrafta temiz karı topladıklarını ve daha sonra kazanlarda erittiklerini belirten Önce, bu şekilde bulaşık ve elbiselerini yıkadıklarını kaydetti. Önce, “Biz Müslüman değil miyiz. Bizim suyumuzu kesip konteyner kente veriyorlar. Sanki onlar su içiyor da biz içmiyoruz. Bu nasıl bir devlet kendi yurttaşına dahi sahip çıkmıyor. İmkanımız olsa buraları bırakıp başka devlete gideriz. Yaşanan rezalete bir çözüm getirilmiyor” dedi. Yaşananlara tepki gösteren Rabia Kaya ise, depremden sonra en büyük felaketin su sorunu olduğunu belirterek, erittikleri kar ile ihtiyaçlarını giderdikleri için çocuklarının hastalandığını belirtti. Yaşadıkları işkenceye son verilmesini isteyen Kaya, sorunlarının çözülmesini talep etti. (13.02.2012/ DİHA)
*İki depremle sarsılan Van'da depremzedelerin büyük bölümü halen baraka ve çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Buna rağmen kente gelen Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın kentteki depremzedelerin sorunlarının bittiği ve depremzedelerin konteynerlere yerleştirildiği yönündeki açıklamasına baraka ve çadırlarda kalan depremzedelerden cevap geldi. Halen Kültür Müdürlüğü Parkı'nda çadırda yaşam mücadelesi veren Sacide Nergiz, 2 çocuğuyla birlikte aylardır çadırda kaldığını dile getirdi. Nergiz, "Ben aylardır çok zor şartlar altında bu çadırda yaşıyorum. Kar eridiği zaman çadırın altı suyla doluyor. Çamaşır, banyo ve bulaşık yıkamak gibi sorunlar bizim için ciddi sorunlar onlarla mücadele ediyoruz. Eğer bakanın dediği doğruysa biz neden halen barakalarda yaşıyoruz. Gelip artık halimizi görsünler" dedi. Nergiz, Kendisi gibi on binlerce insanın halen baraka ve çadırlarda kaldığını dile getirdi. Çalıştığı iş yerinin yıkılmasından sonra işsiz kaldığını belirten Sami Yılmaz isimli depremzede ise, deprem sonrası memleketi Yüksekova'ya gittiğini ancak iş olanakları olmadığı için tekrar geri döndüğünü kaydetti. Bırakın konteyneri halen kendisine çadır dahi verilmediğini aktaran Yılmaz, "Deprem sonrası Hakkari'nin Yüksekova İlçesi'ne akrabaların yanına gitmek zorunda kaldım. Yüksekova'da iş bulamayınca eşini ve çocuklarını bırakıp Van'a geri döndüm. 4 aydır işsiz olarak dolaşıyorum. Şu anda bir dönercide günde 15 TL'ye çalışıyorum. Defalarca çadır için gittim. Çadır bile bana vermediler. Bakan sıkıntının bittiğini söylüyor. İşte ben buradayım. İşsiz ve bir çadır dahi bulmadan yaşıyorum. Gelip halimi görsün" diye konuştu. Verilen bütün sözlerin, lafta kaldığını dile getiren esnaflardan Rıdvan Bozkurt ise, verilen kredi sözlerinin sözde kaldığını dile getirdi. Van için sadece sözler verildiğini belirten Bozkurt, halen on binlerce insanın çadırlarda yaşadığını dile getirdi. Bankaların kredileri ertelememesi ve deprem dolayısıyla verilen kredi sözlerinin yerine getirilmemesinden dolayı esnafın iflasın eşiğine geldiğini kaydeden Bozkurt, hiçbir sözün yerine getirilmediğini belirterek, yapılan açıklamaların da hayal ürünü olduğunu kaydetti. İşçiler Kahvesinde iş bulmak için günlerdir beklediğini belirten Fazıl Yüksek, halen barakada yaşadığını söyleyerek, bakana gelip evine bakmasını istedi. Günde 200 işçinin kahveye geldiğini belirten Yüksek, ancak 3 işçinin iş bulduğunu belirtti. Van'ın rant kapısı haline getirildiğini de aktaran Yüksek, verilecek konutları da alma güçlerinin olmadığını kaydetti.

(18.02.2012/ DİHA)
* Van'ın Bahçıvan Mahallesi Abdurrahmangazi Sokak'ta Necmi Kaçak (37) isimli depremzedenin, evlerinin önünde kurduğu çadırda gece geç saatlerde bilinmeyen bir sebeple yangın çıktı. Yangını fark eden Kaçak'ın büyük oğlu Gökhan Kaçak, önce itfaiyeye ve polise haber verdi, ardından içeri girerek babasını ve kardeşini kurtarmaya çalıştı. Kurtarma sırasında Kaçak'ın bir eli yandı. Kısa sürede bölgeye gelen itfaiye ekipleri, yangını diğer çadırlara sıçramadan söndürdü. Çadırda yaralanan baba ve iki oğlu ambulansla Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören Gürses Kaçak, akşam saatlerinde hayatını kaybetti. Kaçak'ın cenazesi, otopsisi yapıldıktan sonra yakınları tarafından hastane morgundan alınarak Abdurrahman Gazi Mahallesi Mezarlığı'nda toprağa verildi. (20.02.2012/ DİHA)
* Van'ın Şabaniye Mahallesi'ne bağlı Eski Edremit Sokağında oturan Ali Avşin'in deprem sonrası evinin önüne kurduğu çadır çıkan yangın sonrası kül oldu. Elektrik kablolarından kaynaklanan yangında, çadır ve içindeki eşyalar kullanılamaz hale geldi. Aile fertlerinin, soğuk havadan dolayı hasırlı evlerine gidip yatmaları ise bir faciayı önledi. Çıkan yangından sonra yetkililer olay yerine giderek inceleme yaptı. (25.02.2012/ DİHA)
*Edinilen bilgiye göre yangın, İpekyolu Caddesi'nde bulunan Hoşap konteynır kentinde meydana geldi. Serdar Düşünür isimli şahıs, yerleşmeden önce ailesi ile birlikte konteynırın temizliğini yapmaya başladı. Bu sırada meydana gelen büyük patlamanın ardından konteynır yanmaya başladı. Düşünür, konteynır kentin güvenliğini sağlayan polis ekiplerine haber verdi. Polis, Vangölü Elektrik Dağıtım AŞ (VEDAŞ) ekiplerini arayıp elektriğin kesilmesini söyledikten sonra itfaiyeye haber verdi. Elektriğin kesilmesiyle birlikte polis ve konteynır sahibi yangını söndürürken, kısa sürede bölgeye gelen itfaiye ekipleri de olası bir duruma karşı soğutma çalışması yaptı. Konteynırda maddi zarar meydana gelirken, polis olayla ilgili soruşturma başlattı. (01.03.2012/guneydoguekspres.com)
*Van'da 7.2 ve 5.6 şiddetindeki depremlerden sonra kent merkezi ve Erciş'te kurulan 14 çadır kent tamamen kaldırıldı. Valiliğin çadır kentlere verdiği yardımların kesilmesi ve çadır kentleri boşaltma kararı almasından sonra depremzedeler çadırlarını evlerinin önüne kurmuştu. Halen kent genelinde binlerce çadır ve baraka bulunurken, çadır kentlerde ise hiçbir yurttaş kalmadı. Konuyla ilgili açıklama yapan Van Vali Yardımcısı Atay Uslu da, geçici barınmanın ikinci etabı olan konteyner kentlerin devreye girmesiyle depremden sonra il merkezi ve Erciş'te kurulan 14 çadır kentin tamamının kaldırıldığını kaydetti. (04.03.2012/DİHA)
*Van’da meydana gelen depremde evleri ağır hasar gördükten sonra evlerinin yakınına çadır kuran 14 kişilik Bayözen ailesinin çadırları yandı. Edinilen bilgiye göre; sabah saatlerinde elektrik sobasından çıkan yangın sonucu aile fertleri can havliyle kendilerini dışarı attı. Yangın sonucu kolundan hafif yaralanan 23 yaşındaki İlyas Bayözen'e, olay yerine gelen sağlık ekibi gerekli tıbbi müdahale de bulundu. Yangın sonucunda çadır kullanılamaz hale geldi. (04.03.2012/DİHA)
*Van'da 23 Ekim'de meydana gelen ilk depremden sonra kendilerine çadır dahi verilmeyen Irak, İran, Bangladeş, ve Afganistan'dan gelen mülteciler, şimdilik ortada kaldı. Resmi olarak hiçbir hak tanınmayan mülteciler, uzun süre sokaklarda yaşam mücadelesi verdikten sonra çözüm olarak gruplar halinde batı illerine gönderildi. Sadece biletleri kesilerek batı illerine gönderilen 2 bin 700 mültecinin büyük bölümü, gittikleri kentlerde kaderlerine terk edilirken, Van'da kalan mülteciler ise, bütün haklardan yoksun bırakıldı. Van Mülteci İstihdam Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Van MİYAD-DER) Başkanı Emine Boz, Türkiye'nin uluslararası sözleşmedeki hükümlüklerin yerine getirmesini istedi. Şu an Van'da bazı evlerde en az 4 mülteci ailesinin kaldığını da belirten Boz, deprem sonrası en büyük mağduriyetin mültecilerin yaşadığını dile getirdi. Boz, deprem boyunca yaptıkları bütün girişimlere rağmen birkaç gönüllü işverenin yardımları dışında devletten bir destek alamadıklarını dile getirdi Halen kalan mültecilere bir çadır bile verilmediğini dile getiren Boz, "Deprem sonrası yetersizde olsa insanlara çadır veya benzer yardımlar verildi. Fakat mülteciler günlerce park ve sokakta battaniye altında yaşam mücadelesi verdi. Mülteci ve sığınmacılara olan ayrımcılık gözle görülür bir şekilde ortaya çıktı. Van'da çalışma izinleri olamadıklarında dolayı kaçak çalışıyorlar. Kaçak barınma sorunu da yaşayan mülteciler 4 aile bir araya gelerek ev tutuyor. Deprem olduktan sonra bunların tamamı ortada kaldı. Kimini kaldığı evi yıkıldı, kimin de ev sahibi gelip evden çıkardı. Depremden ardında merkezde birçok çadır kentler kuruldu. Mültecilerin yoğun yaşadığı İstasyon ve Abdurahman Gazi Mahallelerin yanı başlarında Et Balık Kurumu'nda kurulan çadır kentlere mültecilerin girişine bile izin verilmedi. Günlerce soğuk havada battaniye altında kaldılar. Mülteci oldukları için girdikleri yemek sırasında en sona atıldılar, bazen saatlerce girdikleri yemek sırasında yemek almadan ayrıldılar. Bizler sorunun çözümü için gerekli bütün kurumlara başvurduk. Fakat birkaç işverenin dışında bize destek veren olmadı. Sorunu çözüm yerine başka illere gönderildi. Fakat hem gönderilen hem de kalanlar ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı" diye konuştu. Boz, kentte kalan mültecilerin de açlıkla karşı karşıya olduğunu belirterek, mültecilerin sorunların çözülmesini istedi. (06.03.2012/DİHA)
*Van'da 23 Ekim'de meydan gelen ilk depremden bu yana barınma sorunları halen çözülmezken, çadır kentlerden sonra Mevlana Evleri de boşaltıldı. Edremit Yolu üzerinde bulunan 218 haneli Mevlana Evleri'ndeki yurttaşların bir bölümü konteynerlara yerleştirilirken, bazı yurttaşlar ise, verilen yardımların kesilmesi üzerine evleri boşalttı. Bölgede kalan 5 aile ise, kaderlerine terk edildi. Mevlana evine verilen yemek ve güvenliğini sağlayan ekiplerin çekilmesinden sonra bu kez de TEDAŞ elektriği kesti. Yaşananlara isyan eden depremzedeler ise, gidecek yerleri olmadığı için kentte kalmayı sürdürdüklerini belirterek, devletin kendilerini alandan çıkarmak için her türlü baskıyı uyguladığını dile getirdi. Mevlana Evleri'nde soba kurma olanakları olmadığı için 5 aile akşamları alanda ateş yakarak ısınıyor. Elektrik olmadığı için battaniyeye sarılarak ısınmaya çalışan depremzede Rızbar Soner, kiracı olarak kaldıkları evin kullanılacak durumda olmamasından dolayı evlerine giremediklerini dile getirdi. Soner, "Devlet burayı boşaltma kararı aldı. Verilen bütün hizmetleri kesti. Benim gidecek hiçbir yerim yok. Bana Mevlana evini götürüp evimin önüne kurmamı istiyorlar. Ama evim yok ki önüne kurayım. Bu bir işkencedir. Bu uygulamaya son versinler" diye konuştu. Depremde bile ayrım yapıldığını belirten İshak Gören, kendilerine yapılan uygulamanın en büyük ayrımcılık olduğunu dile getirdi. AKP'ye yakın olmadıkları için bu kadar baskıya maruz kaldıklarını ifade eden Gören, "Ben burada daha önce Mevlana evinin güvenliğinden sorumluydum. Fakat beni de işten çıkardılar. Şimdi hem işsiz kaldım, hem de ortada. Devlet verdiği yardımı kessin ama elektriği kesmek bizi ölüme terk etmektir. Benim çağrım başta BDP olmak üzere sivil toplum örgütü ve kurumlaradır. Gelip bu halimizi görsünler" diye konuştu. 3 çocuğu ile soğukta barınmaya çalışan Seyhan Soner, yaşadığı sorunlardan dolayı defalarca valilik ve yetkili kişilere başvurmalarına rağmen bir sonuç alamadıklarını dile getirdi. Soner, "Benim evim hasarlıdır. Giremiyorum. Ancak benim bir ağabeyim dağda, bir ağabeyim cezaevinde olduğundan dolayı konteynır vermediler. Bu ayrımcılık nereye kadar, resmen bizi kaderimize terk etmişler. Artık yeter, eve ekmek dahi getiremiyorum. Devlet bu kadar sıkıntıya rağmen şimdi de bizi buradan zorla çıkarmak istiyor. Artık birileri sesimizi duyup bu uygulamaya son vermelidir" dedi. (11.03.2012/DİHA)
*Van'da yaşanan iki deprem sonrası yurttaşların büyük bölümü halen çadır ve barakalarda yaşam mücadelesi verirken; konteyner verilerek sorunun çözümü yerine park ve bahçelerde kurulan çadırlar da zorla boşaltılmaya başlandı. Zorla çadır kentlerin boşaltılmasından sonra bu kez de park ve bahçelerde kurulan çadırlar boşaltılıyor. Kültür Sarayı Bahçesi'nde kurulan çadırlar, valilik personeli tarafından zorla boşaltılmaya başlandı. Yetkililer zorla çadırları alırken, yurttaşların eşyaları ise ortada kaldı. Uygulamaya isyan eden depremzedeler, valinin konteyner kentlerde poz verme yerine gelip durumlarını görmesini istedi. Çadırlarının boşaltılmasına tepki gösteren depremzedelerden Medine Yaşar, "Benim gideceğim hiçbir yerim yoktur. Şimdi baskın yapıp buraya boşaltmamızı istiyorlar. Vali çıkıp iki konteynerı gezip sorunları çözdüğünü söylüyor. Eğer bu kentin halini görecekse gelip burada bizim halimizi görsünler. Yoksa yaşananlara rağmen çıkıp demesin ben valiyim. Vali zülüm yapan değildir" diyerek yaşananlara isyan etti. Deprem sonrası hiçbir yetkilinin gelip durumlarını sormadığını belirten 8 çocuk annesi Sabriye Kılıç, devletin kendilerine ilk ziyaretinin çadırları boşaltmaya yönelik olduğunu dile getirdi. Kaldıkları evlerin hasarlı ve 8 katlı olduğunu belirten Kılıç, hasarlı bir binanın önüne çadır kurmalarının imkansız olduğunu dile getirdi. Kılıç, "Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Deprem sonrası zaten perişan durumdaydık. Burada başımızı koyduğumuz çadırlar da şimdi boşaltılıyor. Gelin bu yaşadıklarımızı görün. Peki durumumuz ne olacak. Vali önce gelip bize bir çözüm bulsun. Sonra çıkarsın. Yoksa ne olursa olsun biz burayı terk etmeyeceğiz" diye konuştu. Çadırların kaldırılmasıyla ilgili görüştüğümüz Van Valiliği Çadır Kent Koordinatörü Mesut Demir ise, çadırların zorla kaldırılmasına yönelik bir girişimlerinin olmadığını belirterek, yaptıkları çalışmanın bir tespit olduğunu kaydetti. Demir, "Biz burada bir zorlama yapmıyoruz. Sadece tespit yapıyoruz. Ağır ve orta hasarlı evleri olanlara konteyner veriyoruz. Evi az hasarlı ve hasarsız olanlara ise çadırlarını kaldırıp evlerin önünü götürmelerini istiyoruz" dedi. (11.03.2012/DİHA)
*Van'da Ekim ayında meydana gelen depremin üzerinden 5 ay geçmesine rağmen binlerce yurttaş halen çadır ve barakalarda yaşam mücadelesi veriyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 Ocak'tan sonra hiçbir yurttaşın çadırlarda kalmayacağına yönelik açıklamasının üzerinde 2 ay geçmesine rağmen halen yurttaşların sorunu çözülmedi. Devlet bir yanda çadırları zorla boşaltırken, diğer yandan ise yaz gelmesine rağmen halen konteyner kentlerin kuruluşu sürüyor. Kentte Erciş yolu başta olmak üzere birkaç noktada halen konteyner kentlerin kuruluş çalışmaları devam ediyor. Özellikle depremde büyük bir yıkıntının olduğunu İstasyon Mahallesi için Erciş yolu üzerinde kurulan konteyner kent faaliyete geçmedi. Evleri yıkılan ve konteyner verilmesi için sıra bekleyen yurttaşlar ise, yaşanan uygulamaya isyan ederek, soğuk kış günlerinde barakalara konduktan sonra yaz aylarında verilecek olan konteynerların bir anlamının olmayacağını dile getirdi. İstasyon Mahallesi'nde ailesiyle birlikte yazlık çadırda yaşam mücadelesi veren Veysel Erfidan, bundan sonra konteyner kentlerin kurulmasının bir anlamının olmayacağını belirtiyor. Kışın en sert günlerde çadır ve barakalarda kaldıklarını aktaran Erfidan, kış şartlarından dolayı çocukların çadırda sürekli hastalıklara yakalandığını aktardı. Erfidan, "Bundan sonra devletin getireceği konteyner'ın bir anlama kalmadı. Zaten bu kentler bitmeden yaz gelecek. Yaz aylarında kimse evini barkını bırakıp, konteyner kentte gitmez. Burada sadece insanlar oyalanıyor" diyor. Duruma tepki gösteren depremzedelerden Elif Matpay ise, depremden sonra günlerce çadırsız kalınca kendi çabalarıyla demir saç, tahta ve ısı yalıtımı kullanarak, konteynere benzettiği baraka kurduklarını dile getirdi. Devletten hiçbir destek alamadıklarını belirten Matpay, kendilerine çadır vermeyen yetkililerin konteyner vermesinin imkansız olduğunu ifade ediyor. 7 çocuk annesi Güler Barlıkçı ise, kendi çabaları ile brandadan yaptıkları barakada kaldıklarını belirterek, devletin verdiği bütün sözlerin söylemde kaldığını kaydetti. Barlıkçı, bundan sonra kendilerine konteyner tahsis edilse bile konteynere geçmeyeceklerini dile getirdi. (17.03.2012/DİHA)
*Erciş'te 23 Ekim'de yaşanan deprem felaketi sırasında İnönü Mahallesi'nde oturan 3 yaşındaki Taner Gül isimli çocuğun üzerine televizyon düştü. Televizyonun düşmesi sonucu ayağı iki yerden kırıldı. Binlerce yaralının olduğu deprem sırasında Gül ailesi de çocuklarını alarak ilçede çoğunluğu gönüllü doktorlardan oluşan seyyar hastaneye götürdü. Gül, burada doktorların yaptığı ilk müdahaleden sonra evine geri gönderildi. Evi yıkılan ve Çelebibağı Beldesi'nde bulunan Konteyner Kente yerleştirilen Gül ailesi zamanla çocuklarının yürümekte zorluk çektiğini görmeleri üzerine tekrar küçük Taner'i alarak hastaneye götürdü. Ancak hastanede küçük Taner'in ilk müdahalede kırılan kemiğinin yanlış kaynamasından dolayı tam teşekkülü bir hastanede tekrar ameliyat olması yönünde aileye bilgi verildi. Aile ekonomik sıkıntılardan dolayı çocuklarını farklı bir hastaneye götüremezken, aile Taner'in sakat kalmaması ve tedavi olması için kendilerine uzatılacak bir yardım eli bekliyor.2 çocuk annesi Necla Gül, yaşanan depremde 3 yaşındaki oğlunun üzerine televizyon düştüğü için sakat kaldığını ve maddi durumu olmadığı için tedavisini gerçekleştiremediğini ifade etti. Eşi askerde olduğu için hiçbir gelirlerinin olmadığını ifade eden Gül, tek isteğinin oğlunun sakat kalmaktan kurtulması olduğunu ifade etti. Oğlunun ilk müdahalede yanlış tedavi uygulandığı için sakat kaldığını belirten Gül, "Çaresizce her gün oğlumun sakat kalmasına seyirci kalıyorum ve bir şey yapamadığım için kahroluyorum. Bunun için tek isteğim bana yardım elinin ulaştırılmasıdır" diye konuştu.Oğlunu daha önce Erciş Devlet Hastanesi'ne götürdüğünü bunun üzerine oradaki doktorların kendilerini Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Araştırma Hastanesi'ne sevk ettiğini ifade eden anne Gül, YYÜ'de doktorların kendisine kırılan kemiğin yanlış kaynadığını yeni bir ameliyatla düzelebileceğini ifade ettiğini belirtti. Maddi durumları çok kötü olduğundan dolayı oğlunun hastaneye getirip götüremediğini de belirten Gül, oğluna yemek bile bulmakta zorlandığı bir sırada, tedavi etmesinin ise imkansız olduğunu dile getirdi. Gül, oğlunun sakat kalmasını istemediğini belirterek, destek talebinde bulundu. (23.03.2012/DİHA)

DİĞER BAŞVURULAR

Yüklə 1,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin