*27.02.2012 tarihinde şubemize başvuran Tahsin Aydın, şu beyanlarda bulundu: “Kızım olan Yasemin Aydın, Eylül 2011 tarihinde Harran Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünü kazandı. Kayıt yaptırmak için evden ayrıldı. Bizde birkaç gün kendisini aramadık. Daha sonra aradığımızda kendisine bir türlü ulaşamadık. Eylül ayının sonunda Cizre Emniyetinden olduğunu söyleyen bir şahıs kızımın gözaltında olduğu bilgisi verildi. Akşam saatlerinde başka bir numaradan aranıldım. Arayan kızımdı. Bana söylediği şey “kendisinin yanlışlıkla gözaltına aldıklarını ve bıraktıklarını yarın eve geleceğim” dedi. Ancak eve gelmedi. Bu olaydan 3-4 gün sonra Şanlıurfa Emniyetinden olduğunu söyleyen bir şahıs kızımın ne yaptığını sordu. Bende böyle bir şeyin yaşandığını ve onlara kızımı bulup bana getirilmesini istedim. Ancak onlardan da bir ses çıkmadı. Ondan sonra kızımdan bir daha haber alamadık. Yaptığımız tüm araştırmalar sonuçsuz kaldı. Ben kızımın nereye gittiğini bilmiyorum. Onun can güvenliğinden endişe ediyorum. Kızımın bulunması için sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
Diğer Kayıp İddiaları
*17.03.2012 tarihinde şubemize başvuran Mehiye Balin, şu beyanlarda bulundu: “Kızım Zeliha Balin, dün saat 11.30 civarında evden çıktı. Bana Kayapınar BDP ilçesine gideceğini söyledi. Akşam saat 16.00’da kızımı aramak istedim. Ancak telefonu kapalıydı. Akşam bütün tanıdık ve gidebileceği bütün kurumlara gittim ama hiç kimsenin ondan haberi yoktu. Kızım bazen bilinmeyen kişiler tarafından tehdit ve takip edildiğini söylüyordu. Bu kişilerin polis olabileceği kanısındayım. En son Baroya kızımın gözaltında olup olmadığı sordum. Herhangi bir bilgiye ulaşamadım. Sizden kızımın bulunması için yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİK İHLALLER
-Yasaklanan Etkinlikler
*Urfa Valiliği tarafından 15 Şubat nedeniyle il genelinde yürüyüş ve gösteri yasağı getirdiği öğrenildi. (12.02.2012/DİHA / Atilimhaber.org)
*DTK, BDP, TDŞK, HAK-PAR, KADEP ve ÖSP gibi Kürt siyasi parti ve hareketlerinin yeni anayasada yer almasını istedikleri 4 temel talebin "Anayasaya aykırı" olduğunu iddia eden Diyarbakır Valiliği, talepler için başlatılan imza kampanyasının standına izin vermedi. 4 temel talebin yasaklanmasını protesto etmek için aralarında DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt, TDŞK, HAK-PAR, KADEP ve ÖSP gibi parti ve hareket temsilcileri, AZC Plaza önünde basın açıklaması yaptı. (01.04.2012/DİHA/ Ozgur-gundem.com/Diyarbakirhaber.gen.tr/Yeniozgurpolitika.com)
*BDP Diyarbakır İl Örgütü tarafından Park Orman'da yapılması planlanan halk konserine Diyarbakır Valiliği tarafından PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın doğum günü kutlamaları nedeniyle İçişleri Bakanlığı tarafından gönderilen genelgeye dayanılarak, izin verilmedi. (04.04.2012/DİHA/Diyarbakirhaber.gen.tr)
*DTK, BDP, Tevgera Demokratên Şoreşgerên Kurd (TDŞK), HAK-PAR, KADEP ve Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) gibi Kürt siyasi parti ve kurumlarının yeni Anayasa'da yer almasını istedikleri "Kimliğin tanınması, anadilde eğitim hakkı, siyasi statü ve Kürtlerin örgütlenme hakkı" gibi 4 temel talebi için başlatılan imza kampanyasına bir yasak da Urfa Valisi'nden geldi. Diyarbakır Valisi'nin ardından Urfa Valisi de taleplerin anayasaya aykırı olduğunu iddia ederek, kampanyayı yasakladı. BDP Urfa İl Örgütü'nün kampanya için stant kurulması için valiliğe yaptığı başvuru da reddedildi. Talebi reddeden valiliğin yasak gerekçesi şöyle: "İmza kampanyasında konu edilen 4 maddenin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili maddelerine aykırı olduğu, üniter devlet yapısına muhalif ve bölünmüş bir yapının temellerinin atılmasına yönelik bulunduğu, örgütün söylemleri ile paralellik göstererek ayrı bir devlet oluşumunu öngören bir takım yaklaşımları içerdiği, söz konusu maddeler ile PKK/KCK ile söylem birlikteliğine gidilerek halk üzerinde bir baskı unsuru oluşturulmasının hedeflendiği, örgüt propagandası yapıldığı ve imza kampanyasında konu edilen bazı maddelerin konusu itibarı ile suç teşkil ettiği değerlendirilmektedir. Ayrıca, söz konusu imza kampanyası süresince örgütü övücü mahiyette müzik, afiş, pankart ve dövizlerin olabileceği değerlendirildiğinden, 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/C Maddesi gereğince ilimizin muhtelif yerlerinde kurulması düşünülen stantlar ve imza kampanyası yasaklanmıştır." (13.04.2012/DİHA/ Yuksekovahaber.com)
*DTK, BDP, Tevgera Demokratên Şoreşgerên Kurd (TDŞK), HAK-PAR, KADEP ile Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) gibi Kürt siyasi parti ve kurumlarının yeni Anayasa'da yer almasını istedikleri "Kimliğin tanınması, anadilde eğitim hakkı, siyasi statü ve Kürtlerin örgütlenme hakkı" gibi 4 temel talebi için başlatılan imza kampanyası Diyarbakır ve Urfa'dan sonra Batman Valiliği'nce de yasaklandı. BDP Batman İl Örgütü kampanyaya ilişkin açmak istediği stant ile ilgili valiliğe başvuruda bulundu. Valilik kampanyanın anayasaya aykırı olduğunu savunarak izin vermedi. (14.04.2012/DİHA/Etha.com.tr/Yuksekovahaber.com)
*Diyarbakır’da Sivil Dayanışma Platformu üyelerinin, "yeni anayasa" ile ilgili halkın taleplerini almak için ACZ Plaza önünde açmak istediği imza standı polis engeline takıldı. ACZ Plaza önüne gelen sivil polisler, Platform üyelerine valilikten izin alınmadığı için imza standının açılmasına izin vermeyeceklerini iletti. Süren görüşmeler sonuç vermeyince Platform üyeleri duruma tepki göstererek, basın açıklaması yaptı. Platform üyeleri adına açıklama yapan Av. Muhammed Akar, Diyarbakır'da imza standının açılmasına izin verilmemesini eleştirerek, gerekli izinleri aldıktan sonra bir haftalığına stand açacaklarını söyledi. Doğan, yeni anayasa için hazırladıkları 10 maddelik talebi halkın imzasına sunacaklarını ifade etti. (20.04.2012/DİHA)
-Toplatılan ve Yasaklanan Yayınlar
*Şırnak'ın Cizre İlçesi'nde bir araya gelen 7 gencin çıkardığı ve tamamı Kürtçe olan 2 aylık kültür-sanat dergisi "Hawara Botan" toplatıldı. Kürtçenin gelişmesinde ve Kürt gazeteciliğine büyük katkıları olan Celalet ve Kamuran Bedirxan kardeşlerin 15 Mayıs 1932 yılında çıkardıkları "Hawar" dergisinden esinlenerek çıkarılan Hawara Botan'ın 2. sayısı İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından "Örgüt propagandası" yaptığı iddiasıyla toplatıldı. Sabah saatlerinde Hawar Cafe'ye gelen polis, 50 adet dergiye el koydu. Hawara Botan ilk sayı olan Eylül-Ekim sayısı Cizre Sulh Ceza Mahkemesi tarafından, içinde "Kürdistan" ve "Gerilla" kelimeleri geçtiği gerekçesiyle toplatılmıştı. (06.01.2012/DİHA)
*"KCK" adı altında düzenlenen operasyonların yeni hedefi kitaplar. Düzenlenen son operasyonda sadece Cegerxwîn Gençlik Kültür Merkezi'nde, Kültür Bakanlığı bandrollü 34 kitaba el konuldu. Türkiye geneli 17 ilde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talimatıyla 13 Ocak'ta BDP, belediyeler, İHD, Kayapınar Cegerxwîn Gençlik Kültür Merkezi ve KESK gibi çok sayıda kurum ve kurulaşa yönelik operasyonda birçok kitap ve dergiye el konuldu. Sadece Cegerxwîn Gençlik Kültür Merkezi kütüphanesinde, Sosyolog İsmail Beşikçi'nin Kültür Bakanlığı bandrollü 29 kitabı, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 1 kitabı ve 2 adet Yazar Lazarev'in kitabı ve KONGRA-GEL Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri adlı 1 kitap ile 1 adet Yurtsever Gençlik Dergisi'ne el konuldu. Sosyolog İsmail Beşikçi'nin Yurt Yayınları'ndan çıkan "Doğu Anadolu'nun Düzeni 2", "Bilimsel Yöntem Üniversite Özerkliği 3", "Devletlerarası Sömürge Kürdistan", "Tunceli Kanunu ve Dersim Jenosidi 4", "Bir Aydın bir örgüt ve Kürt Sorunu", "Orta Doğuda Devlet Terörü", "Kirletilen Kavramlar", "Mahkemelerin Açtığı Yol", "Hukuksuz Adalet", "Bilimsel Yöntem Üniversite Özerkliği 2", "Bilimsel Yöntem Üniversite Özerkliği 4", "Bilimsel Yöntem Üniversite Özerkliği 5", "Kürt Toplumu Üzerine", "Kendini Keşfeden Ulus Kürtler", "İşlevsizleşen Yasaklar", "Kirletilen Değerler", "Bilincin Yükselişi", "Bilim Resmi İdeoloji Devlet-Demokrasi ve Kürt Sorunu" adlı kitaplarından oluşan 29 adet kitap, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Aram Yayıncılık tarafından basılan "Özgürlük Sosyolojisi" isimli kitap, bilgisayar çıktılarından oluşan bir kitap ve Yazar M.S Lazarev'in Avesta Yayınları'ndan çıkan "Kürdistan Tarihi" isimli kitap, KONGRA-GEL Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri ile 1 adet Yurtsever Gençlik Dergisi. (22.01.2012/DİHA)
*Mardin'in Kızıltepe İlçesi'nde belediye tarafından 4 gün önce ilçe merkezinin 30 ayrı noktasına asılan "Tüm baskı ve tutuklamalara rağmen Kızıltepe Belediyesi halk ile beraber tam hız çalışmaya devam ediyor" billboardlara, Güvenlik Büro Amirliği'nin şikayeti üzerine "Adli yargıyı etkilemeye teşebbüs" suçlamasıyla toplatma kararı çıkarıldı. Kentin 30 noktasında asılan afişler bu sabah kaldırıldı. (10.02.2012/DİHA)
*Mardin'in Nusaybin İlçesine bağlı Mitanni Kültür Merkezi Apê Musa Konferans Salonunda açlık grevi sürdürüyor. Mitanni Kültür Merkezi binasına asılan "Tecrit bir insanlık suçudur" ve "Sayın Öcalan'a özgürlük, 15 Şubat uluslar arası komployu kınıyoruz" pankartlarına polisler el koydu. Her iki pankarta el koyan polisler "Resmi bir kuruma pankartın asılamayacağı" gerekçesiyle el koyduğu bildirildi. İki gün öncede Mitanni Kültür Merkezi binasının bahçesine kurulan "Demokratik Direniş Çadırı"na polisler el koymuştu. (13.02.2012/DİHA)
*Diyarbakır'da, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişi ile siyasi ve askeri operasyonları protesto etmek için başlatılan açlık grevi devam ederken, mahkeme, BDP Kayapınar ilçe binası önüne asılan "Ne tecrit, azadi, ne şer, aşiti, tecrit değil özgürlük savaş değil barış" ve "Qirkirina li ser netewa Kurdan u li komploya 15'ê sibatê lanet dikin" yazılı pankartlar için "yasak" kararı çıkardı. Bunun üzerine BDP ilçe binasına gelen polisler, mahkemenin kararını göstererek pankartları kaldırdı. (13.02.2012/DİHA)
*PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin sonlandırılması ve Öcalan'ın serbest bırakılması için Diyarbakır'da BDP Kayapınar İlçe Örgütü binasında başlatılan açlık grevleri devam ediyor. BDP Sur İlçe Örgütü üyeleri tarafından dün devralınan açlık grevinin 3. gününde ilçe binasına ve bahçesine asılan pankartlara polisler tarafından el konuldu. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği’nin kararıyla toplatılan pankartlarda şu ibareler yer alıyor; "Kürt sorununda siyasi ve demokratik çözüm için müzakere ve diyalogun devam etmesi, Sayın Öcalan'a özgürlük istiyoruz", "Tecride son Sayın Öcalan'a özgürlük ", "Kürt sorunun demokratik çözümü için açlık grevindeyiz." Öte yanda geçtiğimiz hafta ilk açlık grevine başlayan BDP Bağlar İlçe Örgütü’nün tuttuğu açlık grevi esnasında da 4 adet pankarta el konulmuştu. (19.02.2012/DİHA)
*Urfa'nın Viranşehir İlçesi'nde, yarın yapılacak olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mitingi için anons yapan araca el konuldu. Viranşehir Emniyet Müdürlüğü trafik ekiplerince, üzerine hakkında toplatma kararı olan 8 Mart amblem ve afişlerinin olduğu ve aracın giydirildiği gerekçe gösterilerek araç bağlandı. Konuya tepki gösteren BDP İlçe Başkanı Halis Aktaş, araç için izin alındığını bunun keyfi bir uygulama olduğunu söyledi.(03.03.2012/DİHA/Ozgur-gundem.com/ Azhaberler.com)
*Van'da dün akşam ve bu sabah bazı iş yeri ve evlere baskın düzenlendi. Van Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı polis dün akşam kent merkezinde bulunan Şilan Kitap Cafe'ye "Yasak kitap bulundurmak" gerekçesiyle baskın düzenledi. Yapılan baskında İş yeri işletmecisi Yaşar Külay ve cafede bulunan soyadı öğrenilmeyen Ahmet isimli bir yurttaş gözaltına alındı. Baskın sırasında 555 kitaba el konulduğu kaydedildi. (08.03.2012/DİHA/Etha.com.tr)
*18 Mart Pazar günü kutlanacak olan görkemli Diyarbakır Newroz'unun hazırlıkları tüm hızıyla sürerken, Özel Yetkili Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi çok tartışılacak bir karar aldı. Mahkeme, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 6'ncı maddesine dayandırdığı yasaklama ve toplatma kararına göre afiş ve el ilanlarında yer alan "An azadî, an azadî (Ya Özgürlük, Ya Özgürlük)" ibaresinin PKK'nin "yeni direniş hamlesince benimsendiği" iddiasına yer verdi. (13.03.2012/DİHA/Radikal.com.tr/Etha.com.tr/Evrensel.net)
*Özgür Gündem Gazetesi hakkında 1 ay kapatma cezası verildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, gazetenin bugünkü sayısının 1, 8, 9, 10 ve 11. sayfalarında yer alan haber, yorum ve fotoğrafların "Örgüt propagandası" yaptığı iddiasıyla, gazeteye 1 ay kapatma cezası verirken, gazetenin bugün ve yarın çıkacak tüm sayılarına el konulmasına karar verdi. Kararın ardından gazetenin basımının yapıldığı Gün Matbaası'nı basan polis, gazetenin yarın çıkacak olan sayısına el koydu. (08.03.2012/DİHA/ANF)
*Haftalık yayın yapan Demokratik Değişim Gazetesi hakkında toplatma kararı olduğu gerekçesi ile Erzurum'da el konuldu. Polisler tarafından gazeteye el konulduğunu belirten BDP Erzurum İl Başkanı Rıza Güler, her hafta gelen gazetenin kendilerine ulaşmadığını belirterek, gazeteyi sormak için Emniyet Müdürlüğüne gittiklerinde gazeteye el konulduğunu öğrendiklerini söyledi. Güler, polisler kendisine gazeteye toplatma kararı olduğu için el konulduklarını söylediğini belirterek, polislerin kendilerine gazeteleri geri vermeyeceklerini söylediklerini aktardı. (13.04.2012/DİHA)
*21 Mart Newroz günü polisin Newroz alanı girişinde çok sayıda Özgür Gündem ve Azadiya Welat gazetelerine toplatma kararı olmamasına rağmen el koyması üzerine gazete çalışanları polisler hakkında suç duyurusunda bulunarak gazetelerin kendilerine iade edilmesini istedi. Urfa Cumhuriyet Savcılığı, "konu hakkında herhangi bir suç unsuru oluşmadığı" gerekçesiyle kovuşturmaya gerek olmadığına karar verirken, polis tarafından el konulan gazeteleri de iade etmedi. (15.04.2012/DİHA)
-Baskına Uğrayan Gazete ve Yayın Organları
*"KCK" adı altında Batman merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 7 ilde, birçok adrese operasyon düzenlendi. Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'nın verdiği görev ve yetki çerçevesinde Batman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında BDP Batman il ve merkez ilçe binaları ile Azadiya Welat Gazetesi bürosu, Eğitim Sen, MEYADER, Batman Din Alimleri Derneği (DAD), Bahar Kültür Merkezi ile çok sayıda eve eş zamanlı baskın düzenlendi. "KCK Kent Meclisi üyesi olmak ve faaliyetlerde bulunmak" iddiasıyla düzenlenen baskına çok sayıda sivil ve çevik kuvvet polisi katıldı. Ev ve işyerlerinde saatlerce süren aramanın ardından çok sayıda hard disk, bilgisayar kasası, CD, kaset ve resmi belgeye el konuldu. (04.02.2012/ DİHA/Hurriyet.com.tr/ Aktifhaber.com/ Gazete5.com)
-Adil Yargılanma Hakkının İhlali
*Diyarbakır'da 2009 yılında polis kurşunu ile yaşamını yitiren Dicle Üniversitesi (D.Ü.) Mimar ve Mühendislik Fakültesi 2. Sınıf öğrencisi Aydın Erdem için 2010 yılında düzenlenen anma etkinliği ile "KCK" tutuklamalarının protesto edildiği gösteriye katıldığı gerekçesi ile 22 Nisan 2011'de gözaltına alınarak tutuklanan DÜ öğrencisi Barış Kaya hakkında açılan davanın karar duruşması Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme heyeti, "Örgüte üye olmamak ile birlikte örgüt adına suç işlemek", "Örgüt propagandası yapmak" ve 2911 Sayılı "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" ile "Polise mukavemet" iddialarıyla Kaya'ya 11 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Müvekkili Barış Kaya ile ilgili mahkeme kararını hukuk skandalı olarak nitelendiren Av. Sevinç Sarıkaya, iddianamede yer verilen yüzü kapalı şahıs ile ilgili fotoğrafın bilirkişi tarafından ayakkabıdan yola çıkılarak söz konusu şahsın müvekkili olduğunun iddia edildiğine dikkat çekti. Müvekkilinin sadece ayakkabı benzerliğinden dolayı isnat edilen suçlamalara maruz bırakılarak tutuklandığını söyleyen Sarıkaya, "Bunun hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. Bilirkişi nasıl olur da yüzü tamamen kapalı şahsı tespit edebilir. Bu bir hukuk skandalıdır" dedi. Bilirkişinin müvekkili lehine hazırladığı rapora 3. kez itiraz ettiklerini ve başka bir bilirkişiye gönderilmesini talep ettiklerini hatırlatan Sarıkaya, "Buna rağmen mahkeme raporu aynı bilirkişiye gönderdi. Bilirkişi yüzü tamamen kapalı şahsın Barış Kaya olduğunu söylüyor. Yanlı rapor hazırlayan bilirkişinin polis olduğundan şüphelendik. Bilirkişi raporuna itiraz ederek, bilirkişinin vasfını öğrenmek ve bilirkişinin bir kez de mahkeme heyeti karşısında dinlenmesi talebinde bulunduk. Sorularımız olduğunu beyan etik, ancak tüm taleplerimiz reddedildi" dedi.Müvekkili Kaya ile ilgili "polise mukavemet" suçlamasına ilişkin mahkemede konulan şerhe dikkat çeken Sarıkaya, mahkeme başkanının fotoğraflarda müvekkilinin polise taş attığının sabit olmadığı, bu nedenle "polise mukavemet" suçunun oluşmadığını belirttiğini aktardı. İtiraz ve taleplerine rağmen mahkemenin ayakkabı benzerliğinden yola çıkarak müvekkilini 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdığını hatırlatan Sarıkaya, "Barış duruşmada söz alarak 'Bundan tam 11 yıl önce bulunduğum cezaevi de dâhil olmak üzere birçok cezaevine (hayata dönüş) adı altında operasyonlar düzenlendi. Ancak bu operasyonlarla bizleri bitiremediniz ve bitiremeyeceksiniz. Operasyonlarda hayatını kaybedenlerden biride Murat Ördekçi'dir. Murat Ördekçi ölümsüzdür. Ölümsüzdür' sloganı attı. Salonda bulunan askerlerin tümü müvekkilimi darp edip susturmaya çalıştı. Müvekkilimin ağzını bıraktıkları sırada ise 'Şehid namırın' sloganını attı" diye kaydetti. Mahkemenin komik bir gerekçe ile oğluna ceza yağdırmasına isyan eden baba Müslüm Kaya'nın adliye koridorunda "Adalet bir ayakkabıya bakıyor! Bir ayakkabı benzerliği yüzünden oğlum 11 yıl 3 ay ceza aldı" diye bağırması üzerine polisler tarafından gözaltına alınmaya çalışıldığını belirten Sarıkaya, müdahale etmek isterken ise polislerin "Sizler mahkeme salonunda avukatsınız" diyerek tehdit ettiklerini söyledi. (04.01.2012/DİHA)
*Muş'un Şenyayla Kırsalı'nda 24 Mart 2006 tarihinde yaşamını yitiren 14 HPG'liden 4'ü için 28 Mart'ta Diyarbakır kent merkezinde düzenlenen cenaze töreni sırasında çıkan olaylardan bir gün sonra polisin açtığı ateş sonucu kafasına isabet eden saçma ile yaşamını yitiren Emrah Fidan ve sırtına isabet eden gaz bombası sonucu yaralanan Hikmet Engin ile ilgili İçişleri Bakanlığı hakkında açılan tazminat davası skandal bir karar ile reddedildi. Yaşamını yitiren Emrah Fidan için 180 bin TL, yaralanan Hikmet Engin için 70 bin TL maddi-manevi tazminat talebi ile İHD Diyarbakır Şubesi avukatları Serdar Çelebi ve Reyhan Yalçındağ Baydemir tarafından İçişleri Bakanlığı hakkında Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi'nde açılan dava sonuçlandı. Polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Emrah Fidan ile ilgili İçişleri Bakanlığı hakkında Avukat Serdar Çelebi tarafından yargıya taşınan tazminat davasına ilişkin talebi reddeden Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi kararında, olay günü hayatını kaybeden Fidan'ın hayatını kaybetmesine sebep olan metal parçası ile ilgili ekspertiz raporunda ateşli silahtan çıktığını gösterir nitelikte her hangi bir karakteristik izin bulunmadığı öne sürüldü. Bahsi geçen silah saçmasının hangi silahtan çıktığının tespitine yönelik kriminal ve balistik incelemenin yapılmadığı bildirilen kararda, "Söz konusu silah saçmasının emniyet birimlerince kullanılan silahlardan atıldığına ilişkin hiç bir tespit veya bulgunun olmadığı, olaya ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen 2006/8764 sayılı soruşturmada şahsın ölümüne sebep olan kişi ya da kişilerin tespit edilmemesi sebebiyle daimi arama kararı verildiği" belirtildi. Mahkeme 26 Nisan 2011 tarihinde "Davacıların oğlu Emrah Fidan'ın büyük çaplı toplumsal olayların yaşandığı bir ortamda olay yerinde bulunma sebebinin sorulması" ile "Maktulün polis tarafından açılan ateş sonucu öldüğünü ispatlar nitelikte her türlü bilgi ve belgenin istenilmesine" ilişkin verdiği ara karara avukatın cevap vermediğini iddia ederken, bundan kaynaklı olayda idarenin hizmet kusuru ve meydana gelen zararın idarenin eyleminden kaynaklandığına ilişkin zarar ile idare eylem arasında her hangi bir illiyet bağının bulunmadığını öne sürdü. "Kusurlu veya kusursuz sorumluluk kapsamında idarenin tazmin sorumluluğundan bahsetmeye olanak bulunmamaktadır" denilen kararda, olayın "terör örgütünce gerçekleştirilen bir eylemden kaynaklandığı" öne sürülerek, Emrah Fidan'ın hayatını kaybettiği olayın faili tespit edilemeyen münferit bir olaydan kaynaklandığı iddia edildi. Mahkeme söz konusu kararla Başbakan Erdoğan'ın "Dönemimizde faili meçhul yoktur" sözünü de "Failler tespit edilmemiştir" diyerek yalanlamış oldu. Yine aynı gün çocuğunu okulu bırakırken atılan gaz bombasının sırtına isabet etmesi sonucu yaralanan Hikmet Engin ile ilgili İçişleri Bakanlığı aleyhine Avukat Reyhan Yalçındağ Baydemir tarafından yargıya taşınan tazminat davasında Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi benzer bir karar verdi. Engin'in yaralanmasına sebep olan kişi ya da kişilerin tespit edilmediği bildirilen kararda, Emrah gibi Hikmet Engin'in olayların yaşandığı bir ortamda olay yerinde bulunma nedeninin sorulduğu belirtiliyor. Kararda, "Meydana gelen olaylar esnasında yaralanması nedeniyle oluştuğunu iddia ettiği maddi ve manevi zararlarının, sebebi ve faili tespit edilmeyen münferit bir olaydan kaynaklanması sebebiyle idarece tazmin edilmesine olanak bulunmamaktadır" denilerek talep reddedildi. Mahkemenin iddia ettiğinin aksine, ilgili tüm bilgi ve belgenin mahkemeye sunulduğunu söyleyen İHD Merkez Yöneticisi Avukat Serdar Çelebi, bir çok olayda olduğu gibi 28 Mart olaylarında da maktulün polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdiğini vurguladı. Faillerin bulunup yargılanması için Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduklarını söyleyen Çelebi, ayrıca meydana gelen zararların karşılanması amacıyla İdare Mahkemesi'ne tazminat davası açtıklarını ifade etti. Savcılık soruşturması sonucu faillerin bulunmadığına dikkat çeken Çelebi, "Etkin bir soruşturma yapılmadığı için failler bulunamadı. İdare Mahkemesi'nin ilginç kararında maktulün polis kurşunu ile öldüğüne ilişkin yeterli bilgi ve belgenin bulunmadığı, ölüm sebebinin ise ateşli silahtan kaynaklandığına ilişkin yeterli delilin elde edilmediği belirtilerek talebi reddetti. Mahkeme soruşturmanın yapılıp yapılmadığını bir kenara bırakmış, ama 18 yaşında bu kentte yaşayan bir gencin olay sırasında neden dışarıda olduğu sorusunu sormuş. Yani dışarıda ise ölümü hak ediyor gerekçesini öne sürerek davayı reddetmiş" dedi. "Hukuka aykırı" olarak değerlendirdiği kararı temyiz edeceklerini bildiren Çelebi, aksi halde davayı AİHM'e taşıyacaklarını vurgularken, diğer yandan AİHM kararlarının kendilerini tatmin etmediğini, artık Türkiye'nin mevcut hukuk sisteminde adil yargılamaya ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. (13.01.2012/DİHA)
*Tatvan'da 19 Ocak 2011 tarihinde "KCK soruşturması" adı atında gözaltına alınarak tutuklanan ve 7 ay Van F Tipi Cezaevinde kaldıktan sonra yer darlığı gerekçesiyle Muş E Tipi Cezaevi'ne götürülen muhabirimiz Sinan Aygül'ün tutuklanmasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen halen iddianame hazırlanmadı. Tutuklandığında İstanbul Üniversitesi öğrencisi olan Aygül, okula ara vermek zorunda bırakıldığı için yeniden sınava girdi. Aygül, cezaevinde girdiği sınavda bu kez Ortadoğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü kazandı. Ancak tutuklu olduğu için, kayıt yapamadı. (18.01.2012/DİHA)
*08.02.2012 tarihinde şubemize Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinden başvuran Lokman Karacadağ, şu beyanlarda bulundu: “Ben 16 Mayıs 2011 tarihinde gözaltına alındım. Gözaltına alınma gerekçem ‘tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme’ gerekçesiyle tutuklanıp cezaevine gönderildim. 20 Ağustos 2011 tarihinde dosyam bin bir çeşit bahanelerle Ankara’ya gönderildi. Yaklaşık 6 aydır dosyam bekletilmekte ve hiçbir işlem yapılmamaktadır. 9 aydır cezaevindeyim ve mahkemeye henüz çıkarılmadım. Bu yaptıkları hukuk dışıdır. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*08.02.2012 tarihinde şubemize Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinden başvuran Mevlüt Kaplan, şu beyanlarda bulundu: “Ben 20 Nisan 2011 tarihinde gözaltına alındım. Gözaltına alınma gerekçem “tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme, görevi yaptırmamak için direnme, yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama, toplantı ve yürüyüşlere katılma” gerekçesiyle 24.04.2011 tarihinde tutuklanıp cezaevine gönderildim. 20 Ağustos 2011 tarihinde dosyam bin bir çeşit bahanelerle Ankara’ya gönderildi. Yaklaşık 6 aydır dosyam bekletilmekte ve hiçbir işlem yapılmamaktadır. 10 aydır cezaevindeyim ve mahkemeye henüz çıkarılmadım. Bu yaptıkları hukuk dışıdır. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
Dostları ilə paylaş: |