Rüyaya Yalan Karıştırmak
Bazı insanlar görmedikleri halde kasıtlı olarak rüya uydururlar. Bunu, insanlar arasında bir yer ve isim edinebilmek için veya maddi bir çıkarı elinde tutabilmek için ya da aralarında düşmanlık olan birilerini korkutmak vb. için yaparlar. Halkın bir çoğunun rüyalarla ilgili inançları ve rüyalara sıkı bağlılığı vardır. Dolayısıyla, yalan rüya ile kandırılırlar. Bunu yapanlara ağır bir uyarı vardır. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Kişinin, babasından başkasının babası olduğunu iddia etmesi, görmediğini görmüş gibi göstermesi veya Rasûlullah’ın söylemediği bir şeyi O’nun adına söylemesi şüphesiz ki en büyük iftiralardandır.”143
Ve Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Kim görmediği bir rüyayı gördüğünü söylerse iki arpa tanesini birbirine düğümlemekle yükümlü tutulacak ve bunu yapamayacaktır...”144
İki arpa tanesini birbirine düğümlemek imkansız bir iştir ve cezası yaptığı işin türünden olmuştur.
Kabrin Üzerine Oturmak, Ayak Basmak ve Mezarlıkta Tuvalet İhtiyacını Gidermek
Ebu Hureyre’den (r.a.) şöyle dediği rivayet edilir. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:
“Sizden birinizin bir ateş parçası üzerine oturarak elbisesinin yanması ve ateşin derisine kadar ulaşması onun için bir kabrin üzerine oturmasından daha hayırlıdır.”145
Bazı insanların, ölülerini gömerken kabirlerin üzerlerine bastıklarını görürsün. Diğer ölülere ihtiram göstermeksizin yakındaki kabirlerin üzerine basarlar, hatta ayakkabılarıyla basarlar ve buna aldırmazlar. Bu yanlış davranışın büyüklüğüyle ilgili Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Bir ateş parçasının veya kılıcın üzerinde yürümem ya da ayakkabılarımın ayaklarıma dikilmesi bana bir müslümanın kabri üzerinde yürümemden daha sevimlidir...”146
Mezarlık arazisini işgal edip üzerinde işhanı veya konut inşaatı yapanların hali ne olur?!
Mezarlıklarda tuvalet ihtiyacını gidermek ve pislemek ise bazı ahlaksızların yaptığı bir iştir. Tuvalet ihtiyacı gelince bir mezarlığın duvar dibine yaklaşıp veya içeriye girip çirkin kokusu ve pisliği ile ölülere eziyet verir. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Kabirler arasında tuvalet ihtiyacını gidermemle çarşı ortasında gidermem, ikisi de benim için birdir.”147
Yani mezarlıkta tuvalet ihtiyacını gidermenin çirkinliği çarşıda, insanların önünde avretini açıp tuvalet ihtiyacını gidermenin çirkinliği gibidir. Pislikleri ve çöpleri bilerek mezarlıklara (özellikle duvarları yıkılmış ve terkedilmiş olanlara) atanların bu tehditten payları vardır. Kabirleri ziyaret sırasında uyulması gereken kurallardan biri de kabirler arasında yürünmek istendiği zaman ayakkabıların çıkarılmasıdır.
İdrarından Sakınmamak
Şeriatın güzel yönlerinden biri de insan hayatına uygun her şeyi getirmiş olmasıdır. Bunlardan biri de pisliğin temizlenmesidir. Bunu için “istinca”148 ve “isticmar”149 kuralları konulmuştur. Ve bu şekilde temizlenmenin ve arınmanın nasıl yapılacağı açıklanmıştır.
Bazı insanlar (tuvaletten sonra) pisliğin temizlenmesinde gevşek davranırlar. Bu da, elbisenin veya vücudun pislenmesine ve dolayısıyla kıldığı namazın sahih olmamasına yolaçar. Rasûlullah (s.a.v.) Medine bahçelerinden bir bahçeye150 uğradı. Kabirlerinde azap gören iki insanın sesini işitti. Ve şöyle buyurdu:
“Azap ediliyorlar. Büyük bir şey dolayısıyla azap edilmiyorlar.”
Sonra şöyle dedi:
“Hayır”,
Başka bir rivayette:
“Şüphesiz o büyük bir şeydir.”
“Onlardan birisi idrarından sakınmazdı. Diğeri de laf getirip götürürdü...”151
Hatta, Rasûlullah (s.a.v.)
“Kabir azabının çoğunun idrar sebebiyle olduğunu” haber vermiştir.152
Tuvaletinden idrarı kesilmeden aceleyle kalkmak, üzerine idrar sıçrayarak bir şekilde veya böyle bir yerde bilerek idrarını yapmak, “istinca” ve “isticmar”ı terketmek veya gereği gibi yapmamak idrardan sakınmamaya girer.
Günümüzde kafirlere benzeme öyle bir noktaya ulaştı ki bazı tuvaletlerde duvarlara sabitlenen etrafı açık ihtiyaç giderme yerleri bulunur oldu. Kişi oraya giderek utanmadan, girenin çıkanın önünde idrarını yapar. Sonra elbisesini kaldırır ve pisliğin üzerine giyer. Bu şekilde iki çirkin ve haram işi birlikte korumamıştır, ikincisi ise, temizlenmemiş ve idrarından arınmamıştır.
İstemedikleri Halde Bir Topluluğun Konuşmalarına Kulak Vermek
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Birbirinizin gizlisini araştırmayın.” (Hucurat: 49/12)
İbni Abbas’dan (r.a.) Rasûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu rivayet edilir:
“Kim bir topluluğun konuşmalarını onlar bundan hoşlanmadığı halde dinlerse Kıyamet günü kulağına kurşun dökülür...”153
Onlardan habersiz, zarar vermek için, sözlerini başkalarına taşırsa insanların konuşmalarını gizlice dinlemenin günahına başka bir günah daha ekler ve Rasûlullah’ın (s.a.v.) şu hadisine muhatap olur:
“Gattat, cennete giremez.”154
Kötü Komşuluk
Allah Subhanehu ve Teâlâ Kitab’ında bizlerden komşuyu gözetmemizi isteyerek şöyle buyurur:
“Allah’a ibadet edin ve O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, kayın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi, işçi ve benzerlerine) iyi davranın. Allah, kendini beğenen ve daima övünen kimseyi sevmez.” (Nisa: 4/36)
Komşuya eziyet vermek haramdır. Çünkü komşu hakkı büyüktür. Ebu Şureyh’den (r.a.) Rasûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu rivayet edilir:
“Allah’a yemin olsun ki iman etmez! Allah’a yemin olsun ki iman etmez! Allah’a yemin olsun ki iman etmez!”
“Kim, ey Allah’ın Rasulü!” denildi. Şöyle buyurdu:
“Eziyetinden komşusunun emin olmadığı kimse.”155
Rasûlullah (s.a.v.) komşunun komşusunu övmesini ya da yermesini iyiliğin ve kötülüğün ölçüsü olarak belirlemiştir. İbni Mes’ud’dan (r.a.) şöyle dediği rivayet edilir:
“Bir adam Rasûlullah’a (s.a.v.) dedi ki:
“Ey Allah’ın Rasulü! İyilik veya kötülükte bulunduğumda bunu nasıl anlayabilirim?” Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Komşularını “iyi yaptı” derken işitirsen iyi yapmışsındır. Onları, “kötü yaptı” derlerken işitirsen kötü yapmışsındır.”156
Komşuya eziyetin çeşitli şekilleri vardır: Aralarındaki ortak duvar üzerine kiriş atmasını engellemek, binayı yüksek yaparak izni olmadan hava ya da güneş almasına mani olmak, onun evine yönelik pencere açarak gizli hallerini görmek için oradan bakmak, çığlık ve çekiç sesi gibi rahatsız edici seslerle -özellikle uyku ve dinlenme vakitlerinde- eziyet vermek, çocuklarını dövmek ve kapısının eşiğine çöp atmak bunlardandır. Suç, komşunun hakkına tecavüz ederek işlenince daha büyük olur ve suçu işleyenin günahı, Rasûlullah’ın (s.a.v.) buyurduğu gibi katlanır:
“Kişinin on kadınla zina etmesi, komşusunun hanımı ile zina etmesinden daha hafiftir. Kişinin on evden hırsızlık yapması komşusunun evinden hırsızlık yapmasından daha hafiftir.”157
Bazı hainler, komşusunun gece nöbeti dolayısıyla yokluğunu fırsat bilerek kötülük çıkarmak için evine girer. Elem verici bir günün azabına uğrayınca vay onların haline!
Dostları ilə paylaş: |