HZ. ALİ’NİN (A.S) KİTABl
Evet Ali b. Ebi Talib (a.s) kendi kabiliyeti, ilahî yeteneği ve Hz. Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) isteğiyle Peygamer'in ilim ve marifetlerini öğreniyor ve bir kitapta yazıyordu. Hz. Ali (a.s) bu kitabını zaruret anında faydalanılması için kendi vasilerine verdi. Bu husus Ehl-i Beyt’ten nakledilen rivayetlerde de yer almıştır. Örneğin İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:
"Biz de öyle bir şey vardır ki insanlara muhtaç olmayız, ama insanlar bizlere ihtiyaç duyar. Çünkü biz de Hz. Resulullah’ın (s.a.a) Ali’ye yazdırdığı bir kitap vardır. Bu kitapta bütün helal ve haramlar yazılıdır."[15]
Hz. İmam Muhammed Bâkır (a.s) Cabir’e şöyle buyurdu: "Ey Cabir! Eğer biz kendi görüşlerimizden bir şey söyleyecek olsaydık helak olurduk. Ama halkın altın ve gümüş topladığı gibi biz, Hz. Resulullah’tan (s.a.a) topladığımız hadisleri sizler için naklediyoruz."[16]
Abdullah Sinan şöyle diyor: "Hz. Sadık’ın (a.s) şöyle buyurduğunu işittim: "Bizim yanımızda, 70 zırâ uzunluğunda Hz. Resulullah’ın (s.a.a) Hz. Ali’ye (a.s) yazdırdığı bir kitap vardır. İnsanların bütün ilmi ihtiyaçları hatta bedendeki bir sıyrığın diyeti bile bu kitapta mevcuttur."[17]
NÜBÜVVET İLMİNİN VARİSLERİ
Bu noktada sözkonusu sünni kardeşlerime şunu söylemek isterim: Siz Resulullah’ın evlatlarının imametini kabul etmiyorsunuz ama yine de onların sözünü hüccet ve muteber kabul etmelisiniz. Nitekim sahabe ve tabiinlerin hadislerini de muteber sayıyorsunuz. Bu durumda Hz. Resulullah’ın (s.a.a) mübarek Ehl-i Beyt’inden gelen hadisleri de hüccet kabul etmelisiniz. Onları imam olarak kabul etmeseniz de onların rivayet hakkı ortadan kalkmaz, onların sözlerinin değeri kesin olarak sıradan bir ravinin sözlerinden daha çoktur. Ehl-i sünnet alimleri de Ehl-i Beyt’in temizlik ve ilmi makamını itiraf etmektedirler.[18]
İmamlar defalarca şöyle buyurmuşlardır: "Biz kendimizden birşey söylemiyoruz, Peygamber’in ilimlerinin varisiyiz. Bizler ne söylesek babalarımız vasıtasıyla Peygamber’den nakledilmiştir."
Örneğin Hz. Sadık (a.s) şöyle buyururlar: "Benim hadisim babamın hadisidir, babamın hadisi de atamın hadisidir. Atamın hadisi de Hüseyin’in hadisidir. Hüseyin’in hadisi de Hasan’ın hadisidir. Hasanın hadisi Emir-el Müminin’in hadisidir. Emir-el Müminin’in hadisi de bizzat Hz. Resulullah’ın (s.a.a) hadisidir. Ve Resulullah’ın (s.a.a) hadisi ise Allah’ın kelamıdır."[19]
Evet insaflı olmak gerekir. Cennet gençlerinin efendisi olan Hz. Hasan ve Hüseyin’le (a.s) takva ve ibadeti ile meşhur olan Ali b. Hüseyin’in ve ilmî makamı ve takvasıyla bilinen Muhammed b. Ali ile Cafer b. Muhammed’in (a.s) sözleri Ebu Hureyre, Semure b. Cündep ve Ka’b-ul Ahbar’ın sözleri kadar olsun, değerli değil midir acaba?! Evet, İslâm Peygamberi (s.a.a) Hz. Ali ve evlatlarını kendi ilminin hazineleri karar kılmış ve bu meseleyi defalarca müslümanlara hatırlatmış, insanları onlara uymaya davet etmiştir. Ama ne yazık ki İslam’ın gerçek yolu saptırıldı ve İslam toplumu Ehl-i Beyt’in değerli ilimlerinden mahrum kaldılar. Bu da İslam ümmetinin geri kalmasına sebep oldu.
İMAM HASAN ASKERİ’NİN (A.S) EVLADİ VAR MİYDİ?
İmam Hasan Askeri’nin hiç oğlu olmadığını zannedenlere onun oğlu olduğunu birkaç yolla ispat etmek mümkündür:
1- İslam Peygamberi ve Ehl-i Beyt imamlarından nakledilen birçok hadiste Hasan b. Ali b. Muhammed’in bir oğlu olacağı ve bir müddet gaybete çekildikten sonra dünyayı ıslah etmek için kıyam edeceği açılanmıştır. O, Yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Bu konu hadislerde farklı tabirlerle ifade edilmiştir. Örneğin "Mehdi, Hüseyin’in dokuzuncu evladıdır." "Mehdi Hz. Sadık’ın altıncı evladıdır." "Mehdi, Musa b.Cafer’in beşinci evladıdır." "Mehdi, Ali b. Musa er-Rıza’nın dördüncü evladıdır". "Mehdi, İmam Muhammed Taki’nin üçüncü evladıdır".
2- Birçok hadislerde va’dedilmiş Mehdi, onbirinci İmam Hasan Askeri’nin (a.s) evladı diye tasrih edilmiştir. Örneğin Sakar şöyle diyor: "Ali b. Muhammed’in (a.s) şöyle buyurduğunu duydum: "Benden sonraki imam, oğlum Hasan’dır. Hasan’dan sonra da onun oğlu imamdır. O, yeryüzünü zulümle dolduktan sonra adaletle dolduracaktır."[20]
3- İmam Hasan Askeri (a.s) bir çok hadislerinde "Mehdi ve Kâim benim evladımdır." diye buyurmuştur. Bilindiği üzere imam ve peygamber her türlü yalan ve hatadan münezzehtir. (yada uzaktır.)
Örneğin, Muhammed b. Osman babasının şöyle dediğini nakletmektedir: "İmam Hasan Askeri’nin (a.s) yanında oturmuştum. Bu sırada babasından nakledilen: "Kıyamete kadar yeryüzü hüccetsiz kalmaz ve zamanının imamını tanımadan ölen, cahiliyet üzere ölür" hadisi hakkında sorulduğunda. O da, "Evet bu mesele gün gibi açık ve haktır." diye buyurdular. Kendisine, "Ey Resulullah’ın evladı, senden sonra hüccet ve imam kimdir?" diye sorulduğunda ise şöyle buyurdu: "Benden sonra da oğlum Muhammed hüccet ve imamdır. Onu tanımadan ölen cahiliye üzere ölür. Bilin ki oğlum bir müddet gaybete çekilecektir ki insanlar bu dönemde şaşkınlığa düşecek ve batıl ehli olanlar helak olacaktır. Zuhur vaktini belirleyenler yalan söylüyorlar. O, ancak gaybeti sona erince kıyam edecektir. Necef’te onun başı üzerinde dalgalanan beyaz bayrakları görür gibiyim."[21]
4- İmam Hasan Askeri (a.s) kendisinin bir oğlu olduğunu birçok ashabına müjdelemiştir. Örneğin, Hz. Mehdi’nin (a.s) doğumundan sonra ve İmam Hasan Askeri’nin (a.s) vefatından önce ölen Fazl b. Şazan "Gaybet" adlı kitabında Muhammed b. Ali b. Hamza’dan naklen şöyle yazmaktadır: "İmam Hasan Askeri’nin (a.s) şöyle dediğini duydum: "Allah’ın hücceti ve benim vasim Hicretin 255. yıl Şaban ayının 15. gecesinde, şafak sökerken sünnetli olarak dünyaya geldi"[22]
Keza Ahmed b. İshak şöyle der: "İmam Hasan Askeri’nin şöyle dediğini duydum: "Ben gitmeden bana vasimi gösteren Allah’a şükürler olsun, o yaradılış ve ahlak açısından ceddim Hz. Resulullah (s.a.a)’e en çok benzeyendir. Allah Teala bir müddet onu gaybette koruyacak daha sonra da yeryüzünü adaletle doldurması için zahir kılacaktır."[23]
Keza, Ahmed b. Hasan b. İshak-i Kummi şöyle rivayet etmiştir. "Halef-i Salih (salih evlat, yani Mehdi) doğunca Ahmet b. İshak vasıtasıyla İmam Hasan Askeri’nin kendi eliyle yazdığı bir mektup elime geçti, orada şöyle yazılıydı: "Benim çocuğum dünyaya geldi. Bu konuyu gizli tut, çünkü dost ve yakınlarımdan başka hiç kimseye söylemeyeceğim."[24]
Diğer bir hadiste Ahmed b. İshak söyle diyor: "Bir gün İmam Hasan Askeri’nin (a.s) yanına gittim, bana şöyle buyurdu: "Ahmet! insanların şüphe içinde olduğu bu mesele hakkında tavrın nedir?" Dedim ki: "Oğlunuzun olduğunu müjdeleyen mektubunuz elime geçince kadın-erkek, genç-yaşlı hepimiz için hak ortaya çıktı, biz de ona inandık." Hz. İmam Hasan Askerî: "Yeryüzünün hüccetsiz kalmayacağını bilmiyor musun?" diye buyurdu.[25]
Ebu Cafer-i Amri şöyle rivayet eder: "Sahib-ul Emr (Mehdi) doğunca İmam Hasan Askeri (a.s) şöyle buyurdular: "Ebu Amr’ı çağırın!" Ebu Amr gelince kendisine şöyle buyurdular: "Onbin ritil ekmek ve onbin ritil de et al ve Haşim oğulları arasında böl; şu kadar koyunu da oğlum için akika olarak kes".[26]
İnsan bütün bu mütevatir hadisleri incelediğinde İmam Hasan Askeri’nin (a.s) bir oğlu olduğuna tam inanır.
--------------------------------------------------------------------------------
[1]- Kemaluddin, c.2, s.23.
[2]- Gaybet-i Şeyh, s.202.
[3]- Gaybet-i Şeyh, 2.baskı s.207.
[4]- Zehair-ul Ukba, Kahire baskısı 1356 s.16; Es-Sevaik-ul Muhrika, s.147; Fusul-ul Muhimme, s.22; El-Bidaye ve'n-Nihaye, c.5 s.20;, Kenz-ul Ümmal, Haydarabad baskısı, s.153 ve 167; Nezm-u Dürer-is Simtayn, Muhammed b. Yusuf, Necef baskısı, s.232; Tezkiret-u Havass-il Ümme, Sibt b. Cevzi, yıl: H.1285, s.182.
[5]- Es-Sevaik, s.150 ve 184; Tezkiret-u Havass-il Ümme, s.182; Zehair-ul Ukba, s.20, Nezm-u Dürer-is Simtayn, s.235.
[6]- Yenabi-ul Mevedde, c.2, s.63; Isbat-ul Hudat, c.2, s.253.
[7]- Yenabi-ul Mevedde, c.1, s.24.
[8]- Yenabi- ül Mevedde, c.1, s.54.
[9]- Cami-u Ahadis-iş Şia, c.1, Önsöz.
[10]- Yanabi-ul Mevedde, c.1, s.104.
[11]- A'yan-uş Şia, c.3.
[12]- Yenabi-ul Mevedde, c.1, s.77.
[13]- Yenabi-ul Mevedde, c.2, s.36; Et-Tabakat-ul Kebir, c.2, 2.bölüm, s.101.
[14]- Yenabi-ul Mevedde, c.1, s.17.
[15]- Cami-u Ahadis-iş Şia, c.1, önsöz.
[16]- Cami-u Ahadis-iş Şia, c.1.
[17]- Cami-u Ehadis-iş Şia, c.1.
[18]- Daha fazla bilgi için şu kitaplara müracaat ediniz: Metalib-us Su'l, Tezkiret-u Hevass-il Ümme, Nur-ul Ebsar, Es-Savaik-ul Muhrika, Tarih-u Ibn-i Hallikan, Kitab-ul Safve, Ravzet-us Safa, Isbat-ul Vasiyye.
[19]- Kitab-u Cami-i Ahadis-uş Şia, önsöz, c.1.
[20]- Isbat-ul Hudat, c.6 s.275.
[21]- Bihar-ul Envar, c.51, s.160.
[22]- Muntahab-ul Eser, 1.baskı, s.320.
[23]- Bihar-ul Envar, c.51, s.161.
[24]- Isbat-ul Hudat, c.6, s.432.
[25]- Muntahab-ul Eser, s.345.
[26]- Isbat-ul Hudat, c.6, s.430.
--------------------------------------------------------------------------------
Dostları ilə paylaş: |